Jump to content

Sabahın körü çocukları


Önerilen Mesajlar

Oluşturma zamanı:

Adı üstündedir, çiçeği burnunda. Uykunun tutmadığı ya da yakalanamadığı, esaretinden bir hışımla kaçıldığı, kabustan kabusa, oturup beklenen, yatıp düşlenen, kimsenin söylemediği ama herkesin bildiği, uyumadan büyümüş çocuklar yani; gece, melek ve bizim çocuklar...

 

Uykusuzlar...Yazsınlar...

Yanıtlama zamanı:

Yanık plastik kokulu şarabımın bitmesini bekliyorum, ya uyuyamazsam diye gitmediğim yatağımın verdiği huzursuzlukla içtiğim bu kötü kokulu şarabın daha ne kadar direneceğini bilemiyorum...

Yanıtlama zamanı:

Hayır Hayır ! Bu gece öyle sıradan bir gece değil. Kıymetli birilerinden birinin küçüğünün doğum günü. Hala sevişiriz bildiğim kadarıyla. Horward'ı bitirmiş dün gece öğrendim. Ben adını bile yazamadım düşün. Sevindim, buraya not düştüm. Bakalım beni bulabilecek misin ? (: o ) Böyle yaptığım zaman; gülmem biliyorsun. Gülmek için daha çok parantezlere ihtiyacımız var hala ama hala o parantezlerden gülerek çıkıyoruz neyse ki. : o ))

 

Elma dersem çık, armut demeyeceğim nasılsa...

Yanıtlama zamanı:

Benlik bir konu tam. Fakat öyle sıkıcı ki bu gece kaygılarımla sevişeceğim uyuyana kadar, eh biraz da korkularımla. Başka bir gecede görüşmek ve birlikte olmak dileğiyle sevgili çocuklar...

Yanıtlama zamanı:

Beyin olanca gücüyle ilerlerken, cinsel sistemlerin korkunç etkinliği daha uykuda olduğu için çocukluk, hayatımız boyunca özlemle geri dönüp baktığımız masumiyet ve mutluluk dönemi, hayatın cennetidir, kayıp cennet..

 

Arthur schopenhaur ..

Yanıtlama zamanı:

Bir şişe şarap, 2 tane bira getirir o uykuyu diye düşünüyorum. Çadırıma gitme zamanı yaklaştı, son bir sigara içip, aşağıdaki parçayı da dinleyelim, sonrası boş zaten hep. Uykusuz çocuklara...

 

Yanıtlama zamanı:

Bu şarkı bana karanlık bir odayı hatırlatır. Eski perdeleri olan, hani anneanne perdelerinden. Işık yok, kat bodrum, kafa terasta. Ağızda son yediğin sosisliden kalma hardal tadı, masada şarap, o zamanlar kırmızı daha. Sabahın körü elbette, oda çam ormanı kokuyor... Hırsızlar için değersiz, çalmasını bilene "açıl susam açıl !!"

 

Yanıtlama zamanı:

Gece, arka taraftaki akasyanın ve çamların dallarına konan baykuşları izlemeyi özlüyorum en çok bu evde değilken. Ve gece kendiliğinden sallanan şu salıncaklar... Ne kadar rüzgardan olduğunu bilsem de hayal dünyamda farklı yerlere götürüyor bu iki unsur beni. sanırım bu evi her zaman seveceğim

Yanıtlama zamanı:

Söyleme kimseye kaçak geldim buraya. Farzet ki duştayım, kafamı usturaya vuruyorum eskisi gibi, her yer kan olacak şimdi. Bu akşam rakı içtim adamlarla ve kadınlarla. Herkes kendi gibi buralarda, birazdan seslenirler, dur şu kanları temizleyip gideyim. Parça gönderemiyorum, teknolojiye uymak zorunda bıraktılar beni. Artık telefondan internete girebiliyorum biliyor musun? Ama tek tuşla dünyam aydınlanmıyor artık... Aslında hile yaptım, tek tuş ama 2 kere hızlı hızlı basıyordum, sen görmüyordun tabi...

Yanıtlama zamanı:

O kulübede hatırlıyorum... Onunden geçtiğimde bile aynı acıyı aynı çaresizliği hissediyorum.. Bugün oturdum orada yaralarımı kanattım. O günden beri sönük mumlarım, sokak lambalarım. Acıyla üfledim mumlara savaşmayı öğrenmek için. Çaresizliği öğretmek içinse sokak lambalarını kırdım. Hatırlıyorum... Güneş batıyordu yavas yavas. Cocuklugum da gitti gunesle birlikte

Yanıtlama zamanı:

Ay batar, gecenin kadifesine iğneler kendini sivri ucundan. Örtünür pamuksu bulutlar, gecenin kadifesi ruhumu sarmalar... Gece ile gündüz kavuşmazdı ya hiç... Gecenin körü ile sabahın körü nasıl buluştu da birleşti? Doğu ile batı, güney ile kuzey... Gece ile gündüz, ateş ile buz... Boğazımdan yakarak geçen bir içkinin tüm sertliğinde çelişkilerin hepsi tek potada erir şimdi... Yavaşça mühürlenir dudaklar, fısıltıyla gelir rüzgarın sessizliği.

Yanıtlama zamanı:

Sabahın köründe delirmiştim ilk

Sabahın köründe bir kez daha delirmiştim

Sabahın köründe çok kez delirdim sonra

Sabahın köründe delireceğim

Bi çok kez daha

 

Sabahlar mı delirtti beni

Gece boyu direnişim mi?

Şafağın kırmızısı mı

Ayın saklanışı mı?

Kuşlar delirtmiş olamaz beni

yok mu o yarasaların sinyalleri!

Belki ilk motor sesi

Belki yıldızların gizlenişi

 

Karanlıkta vardığım yeri

suç mu güneşin gösterişi

Peki suç mu aklımın

Bilinçsizce hareket edişi?

 

Önemli mi beni neyin delirttiği ?

Önemliyse şayet,

kanıtlayabilir miyim

kendi kendime etmediğimi?

 

açarsam penceremi

Duyar mıyım sesleri?

Ve sokağı izlersem

Görür müyüm ki?

 

images?q=tbn:ANd9GcR1w-bwf97e68fuEK_fs-XdmWXFfJU2Y96zogs7zVZxbfw0JD3WFky9u-ErXQ

 

 

O alarm sesi

ve uyanan güzel eşi

Servis bekleyen adamın

Kravatını gevşetişi

 

Bir çocuğun düşleri

Annesinin seslenişi

onları yatağında bırakıp da

okul yolunda sürüklenişi

 

Bir kadının topuk sesi

mecbur

giymeli eteği

Sonra zorbanın teki...

Nasıl kaçmasın ki neşesi?

 

Bir de televizyon sesi

Sabah haberlerinde

günün ilk vahşeti

Bir ihtiyar dinliyor

Torunu tüm endişesi

 

 

Genç bir kızın gözleri

Kapatıyorken kendini

Direne direne

Yazı verdi şiiri

 

Unutmasın diye de not düştü

"Beni bunlar delirtti"

-edacık cık cık cık

#kendimianlamaçabam

Yanıtlama zamanı:

Saat çok erken biliyorum ama bu gece bu saatte biraz fazla içmişsem demekki, gecem sabaha dönmüşse, uykum bedene düşmüşse ve ben gitmeden evime tüm uykusuz çocuklara iyi geceler diliyorsam; bir şeyler yanlış gidiyor demektir.

Yanıtlama zamanı:

Bu gece erken başlamışsın palyacho :) eh biz de yazalım öyleyse bir seyler...

 

Gunlukler yazmak istiyordum bir yıl kadar once bir cilt oldu bu sene yazamadım. Hos ilk gunlugumu acıp okumak istemiyorum o anları yeniden hatırlamak istemiyorum sanırım...

 

Fakat bir terapiye ihtiyacım var yeniden. Blog ve dergiyle ugrasmak pek etki etmiyor cunku asıl icimdekileri cırılcıplak yazamıyorum oralara. İnsanların karsısında cırılcıplak kalmakta korkuyorum belki. Belki de her zamanki gibi anlasılmaktan korkuyorum. Bu yuzden yenp bir gunluk almalıyım. Tiklerim geri donmeye basladı yavas yavas yenileri eklenerek dondu tabiiki yeterince tike sahip degilmisim gibi... Sanrılarımın ve krizlerimin donmesini istemiyorum sadece suan tiklerle basa cıkaibilirim fakat o oksuruk nobetlerim kafamı vura vura aglamaya calısmam ve tukurugumle nefesimin kesilmesi, agzımdan kuduz kopek gibi kopuklerin fıskırması ve igrenc titreme... İstemiyorum onları geri. İcimle konusmalıym hemen baslamalıyım o gunluge bu gece veya yarın sabah. Uzun uzun yazacagım... Uzun uzun. Korkularımın geri donmemesi icin korktuklarımı anlatmalıyım..

Yanıtlama zamanı:

Bir gece daha yaşayabilmek için yazıyorum.Etimi kazıyan, ruhumu parçalayan kanlı

tırnaklardan kurtulmak için yazıyorum.

Boş duvarlara bakıyorum...

İçi boş çerçeveler çiziyorum boş duvarlara.

Boşluğuma çareler arıyor,

hep aynı yalanları söylüyorum.

Yalanlarım dolduramıyor çerçevelerimi...

Yalanlarımdan kan akıyor.

Lastik topumdaki çocukluğumu fısıldıyor babam...

Baba. Babaaaaa!

Benim hiç lastik topum olmadı ki...

Yanıtlama zamanı:

Uyku tutmadı. Yine... Ve hatta galip gelmesini çok istediysem de, uyku yutamadı, alamadı içine ruhumu, benliğimi. Soğuğun yavaş yavaş kendini göstermeye başladığı şu günlerde, geceleri sabaha bağlamak eskisi kadar dikkatini çekmiyor insanlığın.

 

Tek başıma adım adım ilerletiyorum geceyi, en kara kordonlarını bağlıyorum gün ışığına, aydınlanıyor dünya yavaşça doğudan batıya. Bir sonbahar perisi gibi bembeyaz bir pervane dönüyor etrafımda, çıplak omzumdan öpüyor sarhoş uçuşunun şuursuzluğuyla. Gülümsüyorum.

 

Zaman... Bir kum saatinde ince kıvrımlı belden aşağı doğru dökülen kum taneciğinin bize anımsattığı o görünmez ilke. Sürekli bizden aldıkları ve bize kattıklarıyla boğuştuğumuz hayali akıntı; yaşam. Ve bir dünya ki; içi deli dolu... İçinde deli dolu diyorum... Deli dolu...

 

Dönüp durdukça sarhoş eder ruhumuzu dünya; hayaller aleminden gerçekler alemine çıktığımız küçücük yolculuklarımızda kıyasıya yaşatma savaşı veririz heveslerimizi, tutkularımızı. Ve bu gelişigüzel partide tek eksiğimiz tereddütlerimizi yüklediğimiz an. Zamandan küçücük bir kırıntı an. An ve an uzaklaşır sessizce zaman.

 

Biz kaybolduk...

 

https://www.youtube.com/watch?v=KQYZrivzIdQ

Yanıtlama zamanı:

Sabah oldu, uyku vurmadı bu gece... Defalarca nişan almışsa da, sıyırdı geçti hayallerimi acıtan mermileri.

Yanıtlama zamanı:

Başım ağrıyor. Kanatları kesilmis meleklerin seslerini duyıyorum, tanrıya kufrediyorlar. Tsnrı nankor en cok seven kanatsız meleklerdi onu. Bilmiyorum sanırım tanrının isine karısmak haddime değil. Fakat nankor bir karakteri tanırım. Tanrı bencil. Boğazımda düğümlenen ne?

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...