Sabahın körü çocukları

https://www.youtube.com/watch?v=sxYpAFDC8dw

Al dinle cikciğim, gücün seneye yeter belki senin. Tumblr'ı da bırakmışsın.

Bilemiyorum ben neyim

Damarına basıldığını hissediyorsan ya öfkeden kızarır kulakların ve düşer çenen ya da küsüp susarsın. "Yazmak, düşünmeye konuşmaktan daha yakındır" demişler. Konuşa konuşa, kaç canım kalmış? Yaza yaza, kaç yanım anlaşılmış? Gittikçe unutuyorum saymayı.

Neyse onu bunu, düzünü yamuğunu, aklını, astarını, işin aslını, baştan geçeni, geçeceği, şu akılsızın çekeceğini camdan aşağı silkeleyelim şimdilik. Neticeler her türlü doğacak.

Ben biraz müzik, biraz çiçek bırakayım size...

"Sen ellerini açmaya korktukça, avuç içlerin neyse'lerle dolu olacak çocuk. Kelebekler uçmayacak ve onun yerine güveler niyetlerini saracak. Özünde öyle olduğu için, parça parça harcadıkça kendini çoğalacaksın sanıyorsun; lakin sen gözünü yıldız tozundan alamadığından, bazen yüreğini fazla ferah tutuyorsun. Parça parça kıyıp kendine huysuz canavarlar besliyorsun, bi' habersin. İçindeki devinimle baş etmeyi bir türlü öğrenemediğinden kendini yormakta buluyorsun çareyi. Ve gece seni bayıltmadan, uykuya dalamıyorsun. Aç ellerini, çocuk; bügüne aç, yarına aç, duaya aç... Kalbini de aç. "

Az önce hangi yılda olduğuma emin olmak için telefonun takvimine baktım. Neyse ki yanılmamışım.

Tekrar yineliyorum; düzgün bir insanla tanışırsam şayet, yaşına başına bakmadan elini öpeceğim...

Çocuklar,

sevgili çocuklar,

canım çocuklar,

Sizin biricik yürekleriniz bilir,

gün güneş her gün doğduğu içindir.

Yarın, bugünün aynısı olmayacak elbet.

Yüreğinizi ferah tutun ki

eliniz ayağınız birbirine dolanmasın.

Sakının biricik hislerinizi,

o çok ağır lakin boyutsuz yumrulardan.

İyi geceler çocuklar.

Günaydın çocuklar.

Ne zaman umutsuzluk duyacak olmanın tedirginliğini hissetsem üzerimde, bir çocukla sohbete sarıyorum belki de. Çünkü en karamsar olanlarımız bile bir çocukla konuşurken yüreğine taş basamaz kolay kolay. Onun içindekini öldürmek istemez. Ne de olsa, eğer olmamışsa, başaramamamızdandır belki de. Aslında umut olduğunu biliriz de, halimiz inanmakta güçlük çeker buna. Zaten hiç umut olmasa, atar mıydı o kalp hala?

Atmazdı...

ş

ş

şşşşşşş

şşşşşşş

şşşşşşş

şşşşşşş

şşşşşş

şşşşşşş

şşşşşşş

şş

ş

ş

1998'in hepinize neşe, mutluluk ve sağlık getirmesini temenni ediyorum. Huzur arayanlar bir sonraki yılları beklesinler.

Mini mini hayatım benim, biriciğim!

Seni buraya kim tükürdü ha?

Ah, sonsuz ihtimallerim ama aslında tek bi yolda sürüklenip gidişim...

Bakalım üstünden kimler geçecek senin?

Fee fi fo fuum

Devlerin dünyasında yaşıyorsun!

Fee fi fo fumm

Seni kaçı görebilir ki?

Fee fi fo fum!

Aslında devler de minicik bunu biliyorsun.

Fe fi fooo fum

Yine hangi çatlaktan sızıyorsun?

Fe fi fo fuuum

Ne kadar küçülürsen küçül, yok olmayacaksın!

Ne kadar büyürsen büyü, sonsuzun içinde bir noktadan daha fazlası etmeyeceksin.

Kaçla kaçı toplarsan topla minik, ne yaparsan yap.

İssstediğiniii yaaaap bakalım!

Ne mi olacak?

E sonunda istemeyceksin!

Yalanın varsa dilin düşsün, tamam mı? Tamam.

Yanlışın varsa gözün çıksın? Amaan, tanrı korusun!

Hangisi, seni dünyaya tüküren mi?

Onun yaptığını nerden biliyorsun?

Yanlışım varsaaaa... Aaa!

Fee fi fo fum

Duyuyorum, kemiklerim gıcırdıyor.

Fee! Fi! Foooo! FUM!

DUYUYORUM.

Ben kırklı yaşlarında olmalıydım.

Çünkü bir çocuk böyle davranmazdı.

Bir çocuk dil çıkartırdı.

Bir çocuk hüngür hüngür ağlardı.

Bir çocuk olsa, çok korkardı; bir köşede, salon bitkisi gibi, sessizce faciaya dikerdi gözlerini.

Öyle hakemlik yapmazdı.

Belki otuz, otuz beş.

Ama bir çocuk değildim.

Yok yok, ben en az kırk yaşında olmalıydım böyle davranabilmek için.

Bir çocuk olsam zaten, bu kadarcık da olsa saygı görmezdim.

Sabahın körüne erdim belki ama, yoo hayır, bir çocuk değildim.

Ah, bir çocuğu büyütmek, koca koca öfkeleri alışılmış bir salonun ortasına dökmek ile mümkün.

Sıcağı almak, büyütmek ve koca bir boşluk ile soğuğu yaratmak var.

Dediğim gibi.

Kırk.

Kıçı kırık bir kırk.

Çocuuuuuklaaar!

Nasıl da çene çalmalık bir gece, ki ben az evvel martı sesleri duydum.

Martı sesleri ne demektir gecenin sözlüğünde?

Mesela benim kafam güzel ya şimdi; siz de o kadar güzelsiniz. Yoksa bu dünya bana dar gelirdi, seneye kullanamazdım...

ffff vizeler

Sabahlar dahi kör işte. İnsanın dili sürekli anlatıyor ama gözü ileriyi pek de göremiyor. Yüreğin ancak şimdide attığını bilebiliriz. Geçmişin ve geleceğin düşüncesi, yüreği besleyemez ki! Lakin, atıl bırakır belli ki...

Hayatta güzeli bu denli değerli kılan belki de güzel olanın kırılganlığıdır. Buna saygım sonsuzdur.

Kök salmayın çok, çünkü bu yer yüzü bile söz vermedi bize. Aslında 'söz' dediğin şey yoktur ya. Bir söz-cük olabilmiştir anca belki. Söz dediğimiz şey, niyettir. Hayatın niyetlere kulak verdiğini sanmıyorum.

Bu bir hikaye olsaydı eğer, her niyete bir halat bağlardım ki tutunacak bir şeyleri olsun.Bu bir hikaye olsaydı eğer, en azından sabahlarım kör olmazdı.

Bunca ah'ım vah'ım şikayet ettiğimden değil. Hüzne de saygım sonsuzdur.

Boyun büküşümü çocukluğuma veriyorum,

gülümseyişimi çocukluktan biliyorum.

Sütümüzü içelim ve çişimizi yapalım ki hayat devam etsin, ki uyuyalım, ki dinlenelim, ki büyüyelim, ki gücümüz olsun...

Bir de sevelim, sevilelim!

İyi geceler, çocuklar.

Günaydın, çocuklar.

Nerede kalmıştık?

Eylül diyordum... Seni sevmeyi beceremiyorum.

Eylül'ün de beni sevdiği söylenemez. Neyse ki; bahara ne kaldı ki şunun şurasında? Bir de bunun burasında ve onun orasında. Acaba bizim kahramanımız hikayenin neresinde?

Ormanda yılbaşı partisine katılmak isteyen olursa bana yazsınlar. Yeni yıla çadırda uyanmak isterseniz tabi. 3-5 adet çadırımız ve ekipmanlarımız mevcut. Bilmeyenler için; burası Şile'de bir kamp yeri. Not: çadır ücreti alınmayacaktır.

hala hayattayım.......