Karabuyu Oluşturma zamanı: Eylül 21, 2016 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 21, 2016 Anarşist terörizm son derece merak uyandıran ve Belle Epoque denilen döneme özgü bir olaydır. Anarşizmden korkulur, ama daha çok ona hayranlık duyulur. Anarşizmin yapıcı niteliğini tümüyle yitirdiği ve kör şiddet kullanımına kaydığı bir sırada, bu derin sempati nereden kaynaklanmaktadır ? Bunun sorumlusu çağdaşların, dönemin kolaylığından kaynaklanan üstü yaldızlanmış yetersizliği midir? Bu yaldızı kaldırmaya birkaç sansasyonel cinayet yetmiştir. Yoksa, nispeden cesur birkaç güçlü kişiliğin Toplum'a ilkesel bir hayırla değil de, canlı bir eylemsel hayırla karşı çıkan mücadelesinde her derdin devasını bulacağını sanan bıkkın bir seçkin zümrenin uyanışı mıdır bunun sorumlusu? Ya da sadece her birimizde uyuyan isyan romantizminimi suçlamak gerekir? Öyle ki bu romantizm genç Schiller'in bütün isyancıların prototipi olan Karl Moor'u yaratmasını olanaklı kılmış ve sicilyalı eşkiya Giuliano'nun günümüzde kahraman sayılmasını sağlamıştır. Ama her şeyin ötesinde, anarşistlerin entelektüel çevrelerde başarılı olmalarını sağlayan faktör, eylemleri için "bir karşılık beklememeleri" olmuştur. Hareket halindeki bir trenden zararsız bir ihtiyarı sadece özgür olduğunu kanıtlamak için atan Andre Gide'in Lafcadio'sunun öncülleri yüzyıl sonunun bazı anarşistleridir. Bunlar gelişigüzel bombalar atarak çağdalarının gözünde, tercih özgürlüğünü ve dolayısıyla egemenliğini kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Anarşizm yanlısı seçkin tabakanın konumu rahat ve hiç de tehlikeli değildi; bu elit tabaka, anarşist eylemleri alkışlarken birkaç bireysel eylemin topluma vurulmuş bir fiskeden başka birşey olmadığının da bilincindedir. Yarım yüzyıl öteden bakıldığında terörist anarşizm, çözülme tohumlarından etkilenmeyeceğini bilen ve bu nedenle istikrarını sınamayı seven bir çağın lüksü olarak görülür. Anarşist eğilimli bir şair olan ve Stirnerci felsefesinin coşturduğu Tailhade iğneleyici bir mısrada şöyle der ; "Biricik ve Mülkiyeti yaz mevsimini süslemeye yetiyor" Oysa anarşist bir suikastle ilgili olarak estet şair, şu sözleri etmiştir: "Davranış güzel olunca kurbanlar önemli değil. Belirsiz insanların ölümü önemli değil, yeter ki bireysellik kendini kanıtlasın" Ne yazık ki tesadüf, bir süre sonra onun da bu "belirsiz insanlar" arasında yer almasına yol açacaktır. Bütün Paris'in gittiği bir yer olan Foyot restoranında dostlarıyla akşam yemeği yerken, anarşistlerin attığı bir bombayla ağır bir biçimde yararlanır. Altı yıl gibi uzun bir süre acı çeker. Not : La Belle Epoque Avrupa'da savaşsız geçen 1870ler ile 1914 arasındaki başta Fransa olmak üzere bütün Avrupayı etkileyen dönem. Bilim, sanat ve özgür düşünce'nin hat safhaya ulaştığı dönem. Ravachol olayı : Birinci perde : Ravachol Saint-Etienne dolaylarında iki cinayet işler. Cinayetler ateizm adına işlenir, çünkü öldürülenler sofu kişilerdir. Ancak öldürülenlerin saklı parasının katil tarafından alınması, bu Tanrıtanımaz haçlı seferi'nin samimiyeti açısından can sıkıcıdır. İkinci perde: Ravachol Paris'e gelir. Bir süre, anarşistlerin davalarına bakan yargıçların oturduğu evlerin sahanlıklarına bomba yerleştirerek bütün kenti heyecana boğar. http://i.hizliresim.com/kEM0Qm.jpg Üçüncü perde: Ravachol Véry restoranında öğle yemeği yerken garson Lhérot basının verdiği eşkalden onu tanır ve polise haber verir. Ravachol restoranttan ayrıldığı sırada tutuklanır. Ancak ihbarcının başı belaya girer, kısa bir süre sonra anarşist intikamcılar olayın cereyan ettiği restoranı havaya uçururlar. Lhérot korktuğuyla kalır, ama restoranın sahibi olan kayınbiraderi Véry ve bir müşteri ağır şekilde yaralanırlar. http://i.hizliresim.com/5YNqlj.jpg Dördüncü perde: Ravachol birbiri ardı sıra iki kez ağır ceza mahkemesinde yargılanır: Suikastlerini yargılayan Paris mahkemesinde ve cinayetleri yargılayan Montborison mahkemesinde. İdama mahkum edilir ve giyotine şarkı söyleyerek çıkar. http://i.hizliresim.com/NkLGXP.jpg Beşinci ve son perde en ürkütücü olanıdır: İdamı, ululaştırma dönemi izler. Kurbanlarını boğarak öldüren ve kutsala saygı göstermeyen Ravachol, böylece ululaştırılır. Ravachol, yaşamını dünyanın iyiliği için cesurca feda eden bir şehit gibi görülür. Namuslu bir bilgin olan Elisée Reclus bu modern zamanların şövalyesinin cesaretini, ruh yüceliğini ve yiğitliğini yüceltir. Ravachol'un suç ortaklarından birinin çocukları için para verenler arasında Lucien Descaves, Octave Mirbeau, Michel Zévaco, Henri de Régnier, Camille Pissaro, Saint-Pol Roux, Jehan Rictus, Tristan Bernard, Émile Verhaeren vardır. Anarşizm en iğrenç çehresine bürünse bile, ülkenin seçkin tabakası onun hakkında olumlu bir yargıya sahiptir. Çeviri : Ahmet Kotil Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Karabuyu Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2016 Vaillant Olayı 9 Aralık 1893'te Bourbon Sarayı'nda "müthiş" bir patlama duyulur. Toz duman dağılınca 80'den fazla yaralı olduğu anlaşılır. Yaralı sayısının fazlalığı, daha sonra çivili patlayıcı olarak adlandırılacak olan bu bombada çok sayıda çivi olması ve patlamasıyla bu çivilerin salona yayılması ile açıklanır. Kargaşalığın en berbat anında, soğukkanlığını koruyarak şu tarihsel sözleri eden Meclis Başkanı Charles Dupuy'e, çağının gösterdiği, saygımızı ifade edelim; "Baylar, toplantı devam ediyor." http://i.hizliresim.com/pE5ZR0.jpg Meclis'in bütün çıkışları hemen kapatılır ve bu sayede suçlu yakalanır. Bu kişi, her türlü mesleği denemiş, o sıralar şair olan ve anarşist çevrelerle ilişkisi bulunan Auguste Vaillant adında yaşamda dikiş tutturamamış biridir. Attığı bomba hiç kimseyi öldürmediği halde ölüme mahkum edilir ve giyotinden kurtulamaz. Mezarı bir yatır yerine dönüşür. Kara tüllere bürünmüş neredeyse dinsel bir ateşle tutuşan güzel hanımlar mezarına şehitliği simgeleyen dallar bırakırlar. http://i.hizliresim.com/oEdDAb.jpg Sadi Carnot'un Öldürülmesi Anarşist terörizm Cumhurbaşkanı'nın öldürülmesiyle zirve noktasına çıkar. http://i.hizliresim.com/byvz5b.jpg Bir sınai ve ticari sergiyi açmak için gittiği Lyon'da o sıralar Cumhuriyet'in en yüksek şahsiyeti olan Sadi Carnot 24 Haziran 1894'te öldürülür. Caserio adlı genç bir İtalyan anarşist başkanlık arabasının basamağına sıçrar ve kurbanı "Yaşasın Devrim" çığlığıyla hançerler. Bu kezs ölçü kaçırılmıştır. Uzun süre birkaç kendinden geçmiş kişinin mantıksız terörizmiyle flört eden ülke, etkin önlemler alınmasını istemeye başlamıştır. http://i.hizliresim.com/XdbQvk.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.