adEda Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2016 Hayatın zor yanını seviyorum ama lanet olası çaresizlikten nefret ediyorum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 10, 2016 Come celebrate Life is hard... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2016 Aşağı yukarı aynı yaştayız.Şunu demek isterim ki hissettiklerini,yaşadıklarını bu derece kağıda dökebilmen,hayat tecrübesi kıt olan biz çocuklar için oldukça olağanüstü.Yazdıklarını parça parça okudum,çünkü bilgisayardan okumayı ve yazmayı sevmiyorum.Ama okuduğum parçalardakiler kesinlikle zorlama değildi.Bende yalnız hayal gücü var,ama sen hissediyorsun.Ki bu bence daha önemli.i. Hissetmeye devam et... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2016 Aşağı yukarı aynı yaştayız.Şunu demek isterim ki hissettiklerini,yaşadıklarını bu derece kağıda dökebilmen,hayat tecrübesi kıt olan biz çocuklar için oldukça olağanüstü.Yazdıklarını parça parça okudum,çünkü bilgisayardan okumayı ve yazmayı sevmiyorum.Ama okuduğum parçalardakiler kesinlikle zorlama değildi.Bende yalnız hayal gücü var,ama sen hissediyorsun.Ki bu bence daha önemli.i. Hissetmeye devam et... Çok teşekkür ederim Deniz Feneri. Hayal gücü de en az hissetmek kadar önemli. Ki hayal gücündekileri kağıda geçirirken yeterince rahatsan eğer, hissediyorsun. Sen yazarken tedirginlik duyuyormuşsun gibi hissediyorum, ne kadar doğru bi varsayımdır onu sen bileceksin elbette. Şimdilere kadar elim kaleme gittiği zamanlarda yazdıklarımı biri bulur mu, aman iç dünyamı mı ifşa emiş olurum diye kalemi bıraktım ya da imha ettim yazdıklarımı. ( Elimdeki kitabın satırlarının altını çizmekten alı koyan, beni insanları kitaplığımdan türlü bahaneyle uzak tutmaya iten tedirginlik bu.) Lanet olsun bana ki kim bilir neler çöpe gitti. Patlamış mısırlara duyduğu sevgiyi bile şiire döken çocuğun tekiydim çünkü. Bu yüzden iç dünyamı ele vermeyecek şekilde hayal gücümdekilere dayanıp hikayeler yazmaya başladım bi kaç kere, ama onları da ruhsuz bulmuş olduğumdan olsa gerek devam ettirmedim, sıkıldım. Önerim, dışarıda ne var ne yok unutmaya çalışarak yaz. Kendin için. Kendine anlatmak için. Rahat ol. Aklından ne geçiyorsa onu yaz; belki de en canice, en akıl ermez, en beklenmedik. O zaman hissetmeye başlıyorsun işte. Ben de yeri gelmişken burdan gnoxis'e teşekkür edeyim, kendimi ifade edeceğim bir ortam sunduğu için. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2016 Çok teşekkür ederim Deniz Feneri. Hayal gücü de en az hissetmek kadar önemli. Ki hayal gücündekileri kağıda geçirirken yeterince rahatsan eğer, hissediyorsun. Sen yazarken tedirginlik duyuyormuşsun gibi hissediyorum, ne kadar doğru bi varsayımdır onu sen bileceksin elbette. Şimdilere kadar elim kaleme gittiği zamanlarda yazdıklarımı biri bulur mu, aman iç dünyamı mı ifşa emiş olurum diye kalemi bıraktım ya da imha ettim yazdıklarımı. ( Elimdeki kitabın satırlarının altını çizmekten alı koyan, beni insanları kitaplığımdan türlü bahaneyle uzak tutmaya iten tedirginlik bu.) Lanet olsun bana ki kim bilir neler çöpe gitti. Patlamış mısırlara duyduğu sevgiyi bile şiire döken çocuğun tekiydim çünkü. Bu yüzden iç dünyamı ele vermeyecek şekilde hayal gücümdekilere dayanıp hikayeler yazmaya başladım bi kaç kere, ama onları da ruhsuz bulmuş olduğumdan olsa gerek devam ettirmedim, sıkıldım. Önerim, dışarıda ne var ne yok unutmaya çalışarak yaz. Kendin için. Kendine anlatmak için. Rahat ol. Aklından ne geçiyorsa onu yaz; belki de en canice, en akıl ermez, en beklenmedik. O zaman hissetmeye başlıyorsun işte. Ben de yeri gelmişken burdan gnoxis'e teşekkür edeyim, kendimi ifade edeceğim bir ortam sunduğu için. Haklısın,düzelteyim.Hayal gücü ve hissetmek,bir araya gelince harika şeyler oluyor.Fakat birinden biri eksik olunca iş değişiyor. Hayal gücü yeterli düzeyde.Ama duygu...kesinlikle değil.Ve tabii,heveste öyle.Bazen yazıyorum,ondan sonra aylarca aklıma bir şeyler karalamak gelmiyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ocak 19, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 19, 2017 Bunları mı? Takma bunları, takma! Ben kendi kafamın içindeki balıkları senin zihninin sularına salsam... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Ocak 19, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 19, 2017 Yanlış bir çağda yaşayan delisin sen. Ebatları, yaşı küçük, ama içeriği bir çok ömre bedel. Anlatmaya çalışayım. Minik canlıları ele alalım örneğin. Bir kedi belki. Düşünsene 500 m2 koca bir dükkanda yaşıyorsun ve sen minnacıksın. 'İşte dünya burası diyorsun, vay canına ne kadar da büyük.' Yatıyor, kalkıyor kısaca yaşıyorsun ve her hali sana yetiyor. Fazlasına ihtiyaç duymuyorsun. Neden? çünkü dışarı çıkmana izin yok. Zaten haberin bile yok. Sonra bir gün minicik bir pencere kırılıveriyor ve sen sokaklarla tanışıyorsun. Pencereden ilk adımını atıyorsun dışarı ve 'şimdiye kadar yaşadığım yer dünya ise bu nedir?' diye soruyorsun kendine. Anlatmaya çalıştığım, aslında beceremediğimi düşündüğüm ama anlatmak isteğimin önüne geçemediğimden dolayı bütün bu laf kalabalığı aslında. Hatta çok daha kolay, kısa, anlaşılır, daha insancıl bir yolu elbette vardır. Ancak ne yazık ki bende yok. Hikayede bahsettiğim sen değilsin aslında sen. Bahsi geçen yer 500 m2 görünen, ancak kırıklarından ortaya çıkan, insanın dimağının alamadığısın sen. Hala yazıyor ancak anlatabildiğimi düşünmüyorum. Daha fazla uzatmıyor ve anlatamadığımla kal istiyorum. Beceriksizliğimden demiyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ocak 19, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 19, 2017 Eyvah arec, utandırdın... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 29, 2017 Dünyadan kaçmadık mı? İnsanlardan Kimse bizi tanımıyordu Biz de kimseyi tanımıyorduk... Boş kasetler taktık zihnimize, her anı kaydetmek üzere... Kalabalığın içinde, kalabalıktan kaçtık Daracık bir yer bulduk kendimize O kirli zihinler arasında, henüz herkes tarafından keşfedilmemiş bir renk bulduk Gürültünün üstünü örttük ezgilerle, elimizden gelenin en iyisini yaptık Nereye doğru yola çıktığımızın, nereye vardığımızın bi önemi yoktu özünde Hissettik biraz Duydun mu? Hissettik... Hey, sessiz ol Yaşamak suç bu günlerde Bu günler... Bu günler... Uzun sürmedi mi, bu günler? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SilverCavalry Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 31, 2017 Şuraya bakınca aklıma aygaz anonsu geldi "Dırırım dım dım dırırım dım dım dırırım dırım dım dırırırırırıım Aaaygaaz dırırımm" ben yokmuşum gibi davranın ben hiç gelmedim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Hayat hassas bi denge, düzen içinde. Öyle çok ihtimal var ki özünde. Kutlama bitti, toplayın tabak çanağı Varoluşumu kaldırın Var olmayana ağlıyoruz bu gece! Aramızda anlaşmış olabilir miyiz seninle? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
celali Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Can you reverse my existence 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SilverCavalry Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2017 Şuraya bakınca aklıma aygaz anonsu geldi "Dırırım dım dım dırırım dım dım dırırım dırım dım dırırırırırıım Aaaygaaz dırırımm" ben yokmuşum gibi davranın ben hiç gelmedim Agzima saglik ne guzel yazmisim be. Bir de simdiki halimi yazayim; Ben Kalender Meşrebim, güzel çirkin aramam! Gönnlüme bir eğğleennce isssterim ollsun! saççları karaa, gözzleri elaa, biraz da caadı oolsun! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2017 Burayı gördükçe aklıma ters yüz geliyor. Agjah animasyon Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2017 PiaA nın hikayesini bitirdim,uygun bir zamanda seninkileri de bitirmeliyim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2017 .......... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 25, 2017 Serbest salınımlar. Bazen öyle gülünç hatalar yapıyorum ki... Tekrar tekrar hem de. Öyle çok büyük, kötü sonuçlar doğuran şeyler değil ama... Tekrar tekrar. Dalgınlıklar. Tekrar tekrar dalgınlıklar... Nerde benim aklım? Kaç karış havada? Aşktan falan mı acaba? Yok yok o başka... Her şey ne kadar yoğun... Her şey ne kadar da yoğun! Her şey o kadar yoğun ve o kadar boş ki! Ne dönüyorsa etrafımda, batmaya başlıyor bir anda. Çatalın sesi, odanın aralık kalan kapısı... Dikkat dağıtan lakin haklı eylemler; birden gelen, bi güzel geren, anlamsız eylemler... Kalabalıklar. Hepsi göz pınarlarımı dolduruyor sanki hışımla. Bir batıyor... Bir batıyor... İki batıyor. Üç batıyor. Dört batıyor. Ta dibine kadar batıyor işte... Kalabalık... "Bir Karabalık mı, şu kalabalık mı?" diye sorsalar, ne derim hiç bilmiyorum. Yoksa biliyor muyum?.. Karabalık... Canım balık. Biraz alık ama en azından ruhu var! Kalabalık? Ka-la-ba-lık! Kalalalababbarabbalık... ... Neyse. ... Neyse'ler. ... Heves'ler, Neyse'ler, Keşke'ler... Burda biter mi? Biter. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2017 Yorum yazacaktım ama Neyse.. Neyse'ler... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mart 27, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 27, 2017 İç içe olup uzakta yaşamak var Sevdiklerinden bile uzak bir yerde Acısını paylaşırken Dokunup parmaklarınla hafifçe severken bile bi noktada uzakta yaşamak var. Uzaklık kadar da uzaklık korkusu... Bi' dünya var Duyuyorsun seslerini Görüyorusun olup biteni Ulaştırıyorsun belki sesini Ama sindiremiyorsun bir türlü duyduğunu, gördüğünü, hatta kendi ağzından çıkan kelimeleri... ••• Var olan tek yön kavramı içerisi ve dışarısı aslında Biraz daha derine baksa ikisinin rengi de birbirine karışırdı (Ama o bu kadarını yapmadı tabi Midesine dokunurdu bu kadarı) Bu yüzden çekti gözlerini bu dünyadan İndirdi göz kapaklarını Kendi içindeki karanlıkta bir ışık yaktı Ve o zaman gördü olan bitenleri Tıkadı kulaklarını Nabzıyla titredi hücreleri Kendi şarkısını dinledi! Burada farklıydı renk paleti, frekansı, tüm huyları... Ya ne neşe vardı ne hüzün Ya da hem neşe vardı hem hüzün Bunun üzerine pek de düşünmedi Ne olursa olsun çok farklıydı zevki Tadını çıkartmayı bilmeliydi Ama bir de kendisine has derdi vardı buraların Zevkin hafifliği tasanın ağırlığıyla yarışır dururdu Bazen sevişirdi, Bazen savaşır dururdu Kabul etti sonunda Her şey zıttıyla var olurdu Kimi zaman yoruldu içindeki bu yarıştan Dışarıdaki dünyaya verdi kendini Lakin bilirdi bu dünyanın yarınını, bugününü, dününü Ezberlemişti artık Sabit bi' kuralı vardı Sabit bi' formülü Belli ki aynı kişiydi yazan her bölümü Sıkıldı. İçeriden dışarıya Dışarıdan içeriye Gitgeller yapıp durdu İki kere gidip bi' kere geldiği de oldu... Yordu tabi onu bu gitgeller Oynadı sayılarca kez yerinden Cevap dilendiği bile oldu bilgenin birinden Bilge cevap verdi tabi Ama o emin olamadı alıp almadığından Anlayıp anlamadığından Düşünüp durdu bilge, neden "düşünme" dedi diye... Şaşırdı ne yapacağını Oo piti piti... Açtı gözünü. Kapattı gözünü. Bazen açı ağzını, yumdu gözünü. Bir bile etmedi iki ettiğini kimi zaman. Bir türlü dili dönmedi. Gözü hiç bir şey görmedi. Bir bildi, bir bilmedi. Belki de bilemedi. Böyle geldi, ... böyle gider mi ki? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mart 27, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 27, 2017 Adımız miskindir bizim Düşmanımız kindir bizim Biz kimseye kin tutmayız Kamu alem birdir bize Kamu âlem birdir bize Biz bu dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun Bilmeyen ne bilsin bizi Bilenlere selam olsun https://youtu.be/mHfLJ0Ayhf4 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
palyacho Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 28, 2017 Neslin senin onda birin bile olsa yeterdi Edacikcik lakin neslinde, geleceği de, gelenler de toplasan binde bir. Halbuki bir bulsalar birbirlerini giden yüz binde bir. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Nisan 10, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 10, 2017 İçten içe "içim bunalıyor benim" demek. Hatta belki biraz dışarı taşırmak. Sadece aynalara değil artık suratlara da yansıtmak. Bulantılar yaşamak ... derken başka bulantılara karışmak. Kusmuklara bulanmak. Unutmak içeriyi ya da belki sakınmak gözlerden belki rafa kaldırmak orada sararmak... Belki çekip çıkmak kapıyı ve pencerelerinden başkalarıyla konuşmak. Onlara nisanda açan çiçekleri anlatıp da cesaretlendirmeye çalışmak. İyi gelmez mi biraz koşmak? Gerçi yordu bizi durmadan yazı kovalamak... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2017 Öhm! Öhmm... (bi süredir sustuğumdan) ... Ne diyeceğimi bilmeden başlıyorum söze. Ne hakkında konuşacağıma dair bi fikrim yok. Daha beteri, konuşacağım. Konuşacağım ama konuşacağım şey hakkında bi fikrim yok. Direnmek. Direnmek ve gizlemek. Bi köşeden ifşa olmak ve sonra sökülmek. Yaşlara boğulmak. Noktadan sonra boşluklar koymak, derin bir nefes alır gibi. Ne söyleyeceğini bilir gibi. Boşluk. Sil. Boşluk. Sil. Boşluk. Sil... Sil... Silmek. Çünkü vazgeçmek işte. Çünkü dediğim gibi, ne diyeceğini bilememek. Anca 'bir şey demeliyim'de kalmak. Susmak... * Ben sana kızamam Ben kendime de kızamam Çünkü suçlu aramam Ben sadece susarım bi' noktada Sen afallarsın, Çünkü korkutur bi' geveze sustuğunda Ama geveze ne zaman çok konuşsa, Düşmedi mi pişmanlığa? Düşünden düşüp de pişmanlığa, Yara almadı mı? Daha da beteri Yaralamadı mı? Gün, Güneş, Gece, Ay... Ardında bir anlam var Var ya da yok Ya da yok Yok Bazen, Söylenebilecek bir şey yok. Anlaşılabilecek bir şey yok. * Dalgalar... Benim dalgalarım Benim, beni usandıran bulantılarım! İster miyim senin karalarına çarpsın... Dökebilsem... İçimdekileri dökebilsem... Yapamıyorum! Ardımda bir döküntü bırakmaktan, ölmekten korktuğumdan daha çok korkuyorum. Gerçi ölmekten de yalnız bu yüzden korkuyorum. Ardımda bir döküntü... bırakmak. Belki bir de değil, Bir kaç. Kaç? Çoksa... Çoksa, Kaç! 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2017 ... Nihayetinde uykusundan uyanmış, tutku dolu huzuru hissediyorum. Neyi kutluyorum? Bilmiyorum. Bu, damarıma basan gerginliğin ileri süreçteki getirisi hayatın adalet mekanizmasının pek de irdelenmemiş bir hamlesi olabilir mi? Ne umudum; gözlerimi diktiğim bir ufuğum var ne de ardımda bıraktığım patikanın toprağına sitemli bir tekme vuruşum. Nereye varmayı hedefleyip de yola çıkmıştım? Hatırlamıyorum. Yol var, ben varım, adımlarım… Bir de dualarım hepsini de sonsuzluğa adadım. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2017 Serbest Salınımlar II Bir şeyler yapmam lazım. Daha uzun yürüyüşler, daha çok müzik, konuşacak, okunacak, merak edilecek daha çok şey lazım. Değişmekten korkmayan duygularımı diri tutmam lazım tekrar. Kalabalığın dışına çıkartabildiğim insanlar lazım. Neşem her nerdeyse şuan bana lazım. Saçmalamam lazım biraz rahat rahat. Mutsuzum. Uzak kaldım bir şeylerden. Ve bu yüzden acı çekiyorum. Toparlamam lazım. Şimdi. Duruşumu, hislerimi, ruhsal durumumu sabitleme çabasına nasıl girdim, aptallık bu! Değişimden korkmaya ne ara yeltendim? Kırılgan şeyleri ne ara dizdim sağıma soluma... İnsan sevecekse, hayatta neleri sabitlediğine dikkat etmeli. Hele ki hareket etmeyi seviyorsa! Kanımız sıcak kalsın diye, yani yaşama duyduğumuz hevesi kaybetmememiz adına, gereken soğuk kanlılığı göstermemiz gereken zamanlar oluyormuş. Göze hoş gelen şeylerin, ruha saplanıp kaldığı olur... Ve o mutluluk yüreğime saplanıp kalacaksa sonsuza dek, inanın istemiyorum. Sahiden mutlu olmaya mı geldik buraya? Sanmıyorum. Mutluluk gelip geçen bir ruh hali. Bir meltem, bir esinti... Denizin kokusunu ciğerlerine çekeceksin ve serbest bırakacaksın onu. Tadacaksın sadece. Zaten mümkün değil elinde tutman! Memnun olmak için geldik buraya. Yummadan gözlerini, "ahh evet bunu yaptığım iyi oldu; yaşadığım" diyebilmek için. Hatta "o gün ne çok kırgındım ama... nasıl da yakışmıştı o ana" diyebilmek adına. Ahh, ne diye karıştırdım ki aklımı. Ne diye bulandırdım içimi? Kusmuuk! Kusmuk. Haydi, uyan! Şimdi. Kahven de hazır. Günaydın... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.