Jump to content

AurorA

Önerilen Mesajlar

Aşk için her şeye değer, hangi yaşta ne şartlar altında olursa olsun. Ancak, tüm aşklar bizim için iyidir diyemeyiz. Mesela size zarar veren, sizi boğan ve içinizdeki bir şeyin mutsuzluk karmaşasında çözülmesine yol açarak sizi siz olmaktan alıkoyan aşklar iyi değildir.

 

 

Hiç kimse dünyaya aşk ilişkilerinin gerçek gurusu olarak gelmemiştir. Öğreniriz, acı çekeriz, ağlarız, güleriz ve tekrar öğreniriz. En yoğun duygularımız aracılığıyla öğreniriz, bizi tam ortadan ikiye bölen veya hayatlarımızı açık yüreklerle ve akıllı ruhlarla zenginleştirenlerle öğreniriz.

 

 

Aşk bir maceradır, aynı zamanda da bilinmezliğe doğru bir sıçrayıştır. Eğer özgüvenimizi bir paraşüt olarak kullanabilir, sınırlarımızı ve önceliklerimizi olgunlukla belirlersek bu şansı kullanmaya her koşulda değecektir. Ve her zaman için mutluluğunuz sizin esas önceliğiniz olmalıdır.

 

Aşkımızın acıdan çok keyif verdiğinden nasıl emin olabiliriz?

 

Herkes için çalışan büyülü bir formül yok. Her birimizin kendi hikayesi var, kendi değerlerimiz ve kişisel ilişkileri anlama yollarımız var. Ancak, hepimiz acı çekmek yerine mutlu olmayı istediğimize göre, bize yön verebilecek enteresan noktaları aklımızda tutmamız gerekiyor.

1. Aşık olduğunuz kişiyi mükemmelleştirmeyin

 

Pek çok defa kendinizi partneriniz hakkında şu şekilde konuşurken bulursunuz: “O mükemmel biri. Yalnızca bana bakarak bile ne hissettiğimi anlayabiliyor, beni güldürüyor ve hayal kurmamı sağlıyor, onun hakkındaki her şey muhteşem. Ben çok şanslıyım.”

 

 

 

Bu gerçekten doğru olabilir, bu kişinin harika meziyetleri olabilir. Ama, gerçekleri görmenize engel olan o toz pembe gözlüklerinizi ortadan kaldırmalısınız.

 

Aşk içimizden taşar ve bizi tutuşturur. Bizi tekrar on beş yaşımızda hissettirir ve partnerimiz üzerinde kendi arzularımızı ve ihtiyaçlarımızı yansıttığımızı görmemizi engeller.

 

 

Asla mükemmelleştirmeyin. Aşık olduğunuz kişiyi gerçekte nasılsa öyle görün, tüm karmaşıklıklarıyla, tüm meziyetleri ve kusurlarıyla, aynı şekilde sizin de sahip olabileceğiniz gibi. En nihayetinde aşk, mükemmel olmayan iki kişiyi birleştirerek harika bir çift yaratmanın büyük mücadelesidir. Ve emin olun ki bu çabaya değer.

 

 

2. Hiç uğruna her şeyden vazgeçmeyin

 

 

Aşk için neler yapardınız? Ailenizi terk eder miydiniz? Başka bir şehre taşınır mıydınız? Arkadaşlarınızdan ayrılır mıydınız? İhtiyaçlarınızı partnerinizinkilerin arkasına koyar mıydınız? Onlar için kendi değerlerinizi bir kenara atar mıydınız? Objektif olarak düşünün.

 

 

Aşk, karşılığında hiçbir şey almaksızın sahip olduğunuz her şeyi vermek demek değildir. Aşk ilişkileri her iki tarafın da kazandığı, kimsenin kaybetmediği süregelen bir alışveriştir. Bu bir güç oyunu değil, zenginlik ve ortak çabanın keşfi arasındaki dengedir, bir uzlaşmadır.

 

 

3. Sahiplenmeden sevmek

 

Bir ilişkide duvarlar ve baskılar ortaya çıktığı zaman, havasız kalmış gibi hissetmeye başlarsınız. Partneriniz yapmakta olduğunuz şeyi yasaklamaya veya sizinle kavga etmeye başlıyorsa, sözlerine şantaj, mağduriyet, suçlama ve ultimatom karışıyorsa, bu aşk eser miktarda acı besler, keyif değil.

 

 

Sevgi; bağımlı, hükmeden ve yöneten bir şekle büründüğünde, olgun veya bilinçli bir sevgi olmaktan çıkar. Kendi ihtiyaçlarını ve korkularını her şeyin önünde tutan bencil bir sevgidir. Kendinizi bundan kurtarın.

 

 

 

4. Gerçek aşk sizinle başlar

 

Kendini sevmek bencillik midir? Hiç de değil. Tüm hayatlarını o harika insanı bekleyerek harcayanlar vardır, düşledikleri insanı bulamadan bir ilişkiden diğerine atlayanlar.

 

 

Boşluğunuzu dolduracak veya korkularınızı yatıştıracak birini aramayın. Kendinizi idealinizdeki kişiye dönüştürün; olgun, dengeli ve kendiniz de dahil dünyadaki her şeye karşı güvenli...

 

 

Kendinizi sevmeye başlamazsanız, bütün hayatınızı başkalarının sizi sevmesini isteyerek ve sizin o an hissettiğiniz ihtiyaçlarınızı karşılayacak birini bekleyerek harcayacaksınız. Kimseyi sizin sorunlarınızı çözmeye veya yaralarınızı iyileştirmeye mecbur bırakamazsınız. Önce kendinizi sevmezseniz, kimseyi koşulsuz şartsız sizi sevmeye zorlayamazsınız.

 

 

Eğer kendinizi sever, kendinize saygı duyar ve yalnız kalmaktan korkmazsanız, partnerinize daha bütün, daha mantıklı ve daha olgun bir aşk sunabiliyor olacaksınız. Ve bu aşk sizi kederle değil mutlulukla dolduracak.

 

 

Üzüntü nedir bilmeyen bir aşk, olgunluk ve bütünlük içinde karşılık beklemeksizin sunulmuş olandır. İyi bir ilişki; iki tarafın birbirine şantaj yapmadığı, iki kişinin birbirini tamamladığı, yaşamı daha güzelleştiren, her yeni gün bir şeyler öğreterek zenginleştiren keyifli bir maceradır.

 

Kaynak: Aklınızı Keşfedin

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kitabın adı Aklınızı Keşfedin imiş. Demek ki aklını kullanarak aşka bakanlar da varmış bunu beğendim. Olması gereken de bu değil mi zaten. Acı, keder, üzüntü aşkın adı olmuş. Halbuki insan mutlu olmak için sevmiyor muydu? Bu noktayı atlıyoruz. Kötü takıntılar ve bağımlılıklar ediniyoruz. Biraz aklımızı keşfetmek ve kullanmak lazım :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kitabın adı Aklınızı Keşfedin imiş. Demek ki aklını kullanarak aşka bakanlar da varmış bunu beğendim. Olması gereken de bu değil mi zaten. Acı, keder, üzüntü aşkın adı olmuş. Halbuki insan mutlu olmak için sevmiyor muydu? Bu noktayı atlıyoruz. Kötü takıntılar ve bağımlılıklar ediniyoruz. Biraz aklımızı keşfetmek ve kullanmak lazım :)

 

Zaten aşkı "arabesk"çe yaşamak vasat insanların işidir. Yine bu vasatlığı aşmak da kişinin elinde.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yazının yayınlandığı sitenin adı Aklınızı Keşfedin. Güzel makalelere denk geliyorum. Bu da onlardan biri... Çoğumuzun yaptığı hata, aşkı acı ile bağlayıp, ne kadar acı çektiğimize oranla o kadar aşık olduğumuzu sanıyoruz. Oysa bu bir yanılsama.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aşık olduğunuzda veya yaklaşık şeyler hissettiğiniz birine karşı, gözleriniz yanlışlarını görmez olmuyor mu? Yaptığı herşey size mükemmel gelmiyor mu? O gözlüklerden kurtulabiliyor musunuz? Boşversenize.

 

Katiliyorum cogu zaman evet oyle... ama bi yerden sonra yav he he diyip tekmeyi koyuyorsun

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben bu pembe gözlüklerle bakıp her hareketini mükemmel algılama durumuna biraz farklı bakıyorum. Kimseyi doğru ya da yanlış diye nitelendirme hakkına sahip olmadığımı, bu nedenle insanları oldukları gibi kabullenmem gerektiği fikrindeyim. Bu noktada bana acı verip vermedikleri konusu önem arz ediyor. Yani insanları pembe gözlük takıp "mükemmel" olarak nitelendirmiyorum. Bence her insan olduğu şekliyle mükemmel zaten. Bana uyup uymadıkları bana hissettirdikleriyle alakalı olarak değişiyor. Karşımdaki kişilerden acı aldıkça onları kendi içimde konumlandırdığım yer değişiyor. Kendimi korumaya alıyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...