Topal Kırkayak Oluşturma zamanı: Şubat 14, 2017 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 14, 2017 Daha önce sürrealist 30 film adı altında sürrealist filmler paylaşmıştım.. Şu an o sayı yüz civarında.. Bazılarını izledim ve bazıları izlemek için arşivimde duruyor.. İlgilenenler için hepsini paylaşmak istedim.. İlgi duyanlara şimdiden iyi seyirler... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Entr'acte (1924) http://i.hizliresim.com/g2JnyZ.jpg Yönetmen: René Clair Tür: Kısa Metraj Vizyon Tarihi: 1924 Süre: 22 dakika Senaryo: Francis Picabia, René Clair René Clair’den deneysel ve avangard bir yapıt. Yapımcılığı Fransız bale topluluğu “Les Ballets Suis” tarafından üstlenilen filmde topluluk üyeleri yıldız dansçıları Borlin’in yasını tutmaktadır. Aşırı derecede gerçeküstü ve absürd olan film, bir deve tarafından çekilen cenaze arabası ve tabutunun içinde son bir gösteriye kalkışan ölü gibi görüntüler sunar. Jenerikte adı anılmayan Eric Satie filmin müziklerini yapmıştı ve filmin sonlarına doğru perdede görünmekteydi. Clair’in 1924 tarihli çalışması, ıslık ve yuhalamalarla olduğu kadar alkışlarla da karşılandı; seyirciyi öfkelendirmeyi amaç edinen dadacı felsefe bir kez daha başarıyla temsil edilmişti. *** Anemic Cinema veya Anémic Cinéma (1926) http://i.hizliresim.com/r6ojZ1.jpg Yönetmen: Marcel Duchamp Ülke: Fransa Tür: Kısa Metraj Anemic Cinema veya Anémic Cinéma (1926), Marcel Duchamp tarafından yapılmış bir Dadaist, sürrealist ya da deneysel bir filmdir. Film, Duchamp'ın Rotoreliefs adında hareketli çizimlerini döndürmeyi tasvir ediyor. Duchamp, filmi alter egosu Rostre Sélavy ismi ile imzalamıştır. *** La coquille et le clergyman (Deniz Kabuğu ve Rahip) (1928) http://i.hizliresim.com/Er4b39.jpg Yönetmen :Germaine Dulac Tür: Kısa Metraj Vizyon Tarihi: 1928 Süre:41 dakika Senaryo: Antonin Artaud, Germaine Dulac Fransız avangart sinemasının en önemli yönetmenlerinden (ve zamanının önde gelen feministlerinden) biri olan Germaine Dulac'ın, her ne kadar kendisince tam zıddı olduğu söylense de, birçoğunca sürrealist sinemanın ilk filmi kabul edilen La Coquille et le Clergyman’in senaryosu da sürrealizmin kurucularından antonin artaud'ya ait. *** Vormittagsspuk (Ghosts Before Breakfast) (1928) http://i.hizliresim.com/jXGLWJ.jpg Yönetmen: Hans Richter Vizyon Tarihi: 1928 Süre:6 dakika Senaryo: Werner Graeff, Hans Richter Hans Richter filmlerinde ritme önem vermiş dadaist bir yönetmendir, kendisi Almandır fakat Naziler tarafından bazı filmleri zararlı, ahlak dışı sayılmış ve deforme edilmiştir. Vormittagsspuk da açılışını Naziler tarafından deforme edilmiş olduğunu söyleyerek yapar. Yönetmenin bu soyut çalışması önemli kısa filmlerindendir. **** L'étoile de mer (The Sea Star) (1928) http://i.hizliresim.com/QvoJp3.jpg Yönetmen: Man Ray Senarist: Robert Desnos Tür: Kısa Metraj Süre: 21 dk. Man Ray'ın 1928 yılında Robert Desnos'ın şiirlerinden Starfish'den yola çıkarak çektiği filmdir. Man Ray, filmi çekerken, dizinsel foto-gram, ikonik imgeler eşliğinde simgelenen fotoğraflar üzerine dada yönelime gitmiştir. Filminden sahne geçişleri arasına soktuğu ‘arayazılar’ ile sözcük oyunları yapmış ve görsel anlatımda şiirselliği birleştirmiştir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 La perle (1929) http://i.hizliresim.com/vXv52O.jpg Yönetmen: Henri d' Ursel Tür: Kısa Metraj Süre:33 dakika Senaryo: Georges Hugnet Genç bir adamın bir kuyumcudan nişanlısına aldığı inciyle başlayan Henri d’Ursel’in yönettiği sürrealist sinema akımın ilk örneklerinden olan kısa metrajlı filmdir. ** Bir Endülüs Köpeği (1929) http://i.hizliresim.com/And7r7.jpg Yönetmen: Luis Buñuel Senaristler: Salvador Dalí, Luis Buñuel Tür: Kısa metraj Bir Endülüs Köpeği, Fransızca orijinal ismi Un Chien Andalou olan (İngilizce: An Andalusian Dog) 16 dakikalık sürrealist filmdir. Deneysel sinemanın ilk örneği kabul edilmektedir. Ünlü İspanyol ressam Salvador Dali ve İspanyol yazar ve film yönetmeni Luis Buñuel'in gördükleri bazı rüyaları birbirlerine anlatmaları filme esin kaynağı olmuştur. 1928 yılında Fransa'da Luis Buñuel ve Salvador Dali tarafından hazırlanmış ve 1929 yılında Paris'te çekilmiştir. ** L'âge d'or (Altın Çağ) (1930) http://i.hizliresim.com/kGyBd7.jpg Yönetmen:Luis Buñuel Vizyon Tarihi: 1930 Süre:60 dakika Senaryo:Luis Buñuel, Salvador Dalí, Marquis de Sade Luis Buñuel’in senaryo çalışmasına sürrealist dostu Salvador Dalí’nin yaptığı katkılarla oluşan bu film, Buñuel’in elli yıl boyunca çekeceği tüm filmlerde kendini duyumsatır. Düşlerin kullanımı, filmin içine yerleştirilen zeka ürünü gerçeküstücü sahneler , bu filmden sonra Buñuel sinemasının temel özellikleri olacaktır. ** Le sang d'un poète (Şairin Kanı) (1930) http://i.hizliresim.com/ZMPko0.jpg Yönetmen: Jean Cocteau Senarist: Jean Cocteau Süre: 55 dk. Jean Cocteau'nun senaryosunu yazıp yönettiği bu deneysel film, birinci ve ikinci Dünya Savaşları arasında kalan dönemde, özellikle de Fransa'da filizlenen öncü sinema'nın (avangart sinema) en belirgin örneklerinden biridir ve bu anlamda tarihi bir önemi vardır. "Bir Şairin Kanı" aynı zamanda yönetmenin "Orpheus Üçlemesi" (Orphic Trilogy) adı verilen bir dizi filminin de ilkidir. Orfe efsanesinden ve Jean Cocteau'nun kendi hayatından izler taşıyan "Bir Şairin Kanı" kamaşık ve rüyayı andıran bir yapıya sahiptir. Yönetmenliğinin yanı sıra bir şair, romancı, oyun yazarı ve ressam olan Jean Cocteau, şiirde kelimelerle yapılan sanatın sinemada da görüntüler aracılığı ile yaratılabileceğine, sinemanın teknik altyapı olarak buna çok uygun olduğunu söylüyordu. Alışılageldik bir öykü akışı bulunmayan film seyirciyi sürekli şaşırtan sürrealist imgelerle dolu dört ana bölüme ayrılmıştır. Cocteau başrol oyuncusunu görsel metafor ve simgelerle dolu gerçeküstü düşsel bir yolculuğa çıkartır. *** Rose Hobart (1936) http://i.hizliresim.com/g2J8J2.jpg Yönetmen: Joseph Cornell Yapım yılı: 1936 Joseph Cornell tarafından East of Borneo (1931) filminin yeniden kesilip editlenmesinden yapılmış 19 dakikalık olan, Amerika’nın en meşhur sürrealist kısa filmlerinden biridir. 2001 yılından itibaren Amerikan ulusal film arşivinde saklanmaktadır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Meshes of the Afternoon (1943) http://i.hizliresim.com/ZMyNBA.jpg Yönetmen: Maya Deren, Alexander Hammid Tür: Kısa Metraj Vizyon Tarihi: 1943 Süre:14 dakika Senaryo: Maya Deren Meshes, Amerikan avangardının özel bir hikaye anlatma türünden; bir figürün sürekli değişen düşsel mekanlar boyunca gerçeküstücü yolculuğu. Kendi fantezilerinden yola çıkan ve çekimleri kendi evinde yapan Deren, sezgileriyle filme kalıcı tınısını veren bir sıçrama yapar. Deren’in Los Angeles’ı, ürkütücü ve tehdit dolu havası bir yana, mimarisi ve iç mekan tasarımıyla bile bu mitik-şiirsel atağın atmosferinin, kara filmin öncüsü sayılmasına yeter. Bu film, kimlik bölünmesi yaşayan, görüntülerin aldattığı ve farklı gerçeklikler arasında gidip gelen bir kadının yaşadığı gotik kopuşu, tüm önemsiz ayrıntıların (oturma odasının merdivenindeki eğimden, mutfak masasının üstündeki ekmek bıçağına kadar) abartıldığı evin aydınlık mekanlarına unutulmaz bir biçimde bağlayan ilk çalışmalardan biri. Deren’e göre, kadınların düştüğü tuzağın ağlarını ören ve onları donuklaştıran günlük ev yaşantısıdır. ** At Land (1944) http://i.hizliresim.com/6rzRVW.jpg Yönetmen: Maya Deren Senarist: Maya Deren Tür: Kısa Metraj Süre: 15 dk. Maya Deren’in senaryosunu yazdığı, yönetmenliğini üstlenip oyuncu olarak bulunduğu deneysel filmdir. Maya Deren film için “kişinin kendi kimliğini düzeltme çabasıdır” demiştir. ** Dreams That Money Can Buy (1947) http://i.hizliresim.com/VPJp1V.jpg Yönetmen: Hans Richter Vizyon Tarihi: 1947 Süre:99 dakika Senaryo: Hans Richter, David Vern, Hans Rehfisch Sürrealist sanatçı ve dda film akımı teorisyeni Hnas Richter tarafından 1947 yılında yapılmış deneysel filmdir. Yapımcılığını ve yönetmenliğini Hans Richter yapmıştır. Film Venedik film festivalinde en iyi sinematografi ödülü almıştır *** Last Year at Marienbad (Geçen Yıl Marienbad) (1961) http://i.hizliresim.com/41Jmv4.jpg Yönetmen: Alain Resnais Senarist: Alain Robbe-Grillet Türü: Uzun metraj Süre: 1 s. 34 dk. Geçen Yıl Marienbad'da, 1961 Fransa İtalya ortak yapımı gerçeküstü deneysel filmdir. Bu bilmece gibi gizemli ve rüyayı andırır tuhaf filmde, otel olarak kullanılan muhteşem bir şatoda karşılaşan bir kadın ve bir erkeğin sürekli olarak daha önce nerede karşılaştıklarını sorgulamaları, geçmişlerini aramaları (belki de hiç karşılaşmamışlardır) çapraşık geri dönüşlerle anlatılır. "Geçen Yıl Marienbad'da" bir bakıma Hollywood melodramlarının sürrealist bir parodisi de sayılabilir. ** El Angel exterminador (Mahvedici Melek) (1962) http://i.hizliresim.com/vXBzB6.jpg Yönetmen: Luis Buñuel Senarist: Luis Buñuel Türü: Uzun metraj Süre: 1 s. 35 dk. Kentin ileri gelenleri, zengin birinin evindeki davette bir araya gelirler. Bu soylu ve seçkin insanlar, her zamanki gibi ‘çok önemli konuları’ konuşacaklar, muhtemelen ‘çok önemli kararlar’ alacaklar ve bol bol da yiyeceklerdir. Ama bir anda beklenmedik bir şey olur. Tüm kapılar açıktır ancak bulundukları yerden çıkamazlar. Sonunda kendi ritüellerine hapsolmuşlardır. Biraz önce birbirleriyle en kibar dilleriyle konuşan insanlar artık birer vahşi hayvan gibi saldırmaya, kavga etmeye başlarlar. Adeta Robinson gibi adaya düşen bu ‘yaratıklar’ kurtulmayı başarabilecekler midir? Mahvedici Melek, gerçeküstücü sinemanın en önemli ismi Luis Buñuel’in pek çok sinemasevere göre en iyi filmi. Burjuvazi ve ahlâk sorgusunu, kendi gerçeküstücülüğünün nimetlerini sonuna dek kullanarak yapan Bunuel'den yine hayal gücünü zorlayan ilginç bir film. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Suna no onna (1964) / (Kumların Kadını) http://i.hizliresim.com/5LOaLd.jpg Yönetmen: Hiroshi Teshigahara Senaryo: Kôbô Abe, Eiko Yoshida Ülke: Japonya Hiroshi Teshigahara'nın tuhaf varoluşsal meseli Suna No Onna (Kum Kadın), gerçekçiliğin ve eğretilemenin alışılmadık bir birleşimi olarak göze çarpıyor. Kumsalda böcek toplayan bir böcekbilimci (Eiji Okada), gizemli bir kadının (Kyoko Kishida) misafirperver davetini kabul eder. Ama bu kadının, bir kum çukurunun dibine kurulmuş, durmaksızın sürünen kum taneciklerinin sürekli kürekle atılarak durdurulabildiği evinde, çok geçmeden kendisini tıpkı koleksiyonlarındaki böcekler gibi kapana kısılmış bulur. Kısmen neofeminist bir deneme, kısmen politik bir tez, kısmen de bir yaşamda kalma öyküsü olan Suna No Onna, temel düşüncesinden hem daha azını hem daha çoğunu ifade ediyor. Okada, çukurdan felakete bulaşmadan kaçamamaktadır ama ilk akla gelen soru neden öyle bir yere ev yapıldığı yönünde olacaktır. Kishida, Okada'nın işi karşılığında ona cinsel tekliflerde bulunur ancak bunun ne kadarı onu yalnızlığından uzaklaştırma amaçlıdır? Suna No Onna, evcimenlikle dalgasını mı geçmektedir, onu yüceltmekte midir yoksa onu mitolojideki Sisifos efsanesi tarzında bir karabasan olarak mı betimlemektedir? Her nasılsa, bu film, oldukça ilgi çekici kum görüntüleri barındırıyor. Filmin kendisi gibi, görüntü yönetmeni Hiroshi Segawa'nın görüntülediği kum tepeleri de hiç ummadığınız yerlerde sık sık yer değiştiriyor, kayıp gidiyor, eleniyor, yıkılıyor *** Rekopis znaleziony w Saragossie (1965) / Zaragoza'da Bulunmuş El Yazması http://i.hizliresim.com/ZMyXMo.jpg Yönetmen: Wojciech Has Senaryo: Tadeusz Kwiatkowski, Jan Potocki Ülke: Polonya Polonyalı yazar Jan Potocki’nin Türkçe’ye de çevrilmiş romanından uyarlanan film, Napolyon Dönemi’nde bir savaş esnasında, Zbigniew Cybulski tarafından canlandırılan ana karakterin bir el yazması bulmasıyla başlayan olayları takip eder. Film, göz alıcı bir siyah beyaz görsellikle desteklenen masalsı atmosferi, hikaye içinde hikaye şeklinde özetlenebilecek yapısıyla kusursuz bir uyum göstererek seyircinin de bu rüya içinde kaybolmasını sağlıyor. Çekildiği dönemin ardından neredeyse unutulan bu gerçeküstücü epik, bugünkü kült statüsünü Martin Scorsese ve Francis Ford Coppola tarafından keşfedilip, batılı seyircilerle buluşturulmasına borçlu. Bu iki ustaya ek olarak Luis Bunuel, David Lynch, Neil Gaiman gibi isimlerin de filmin hayranları arasında bulunduğunu belirtmekte fayda var. *** Sedmikrásky / Küçük Papatyalar (1966) http://i.hizliresim.com/vXB6Pp.jpg Yönetmen: Vera Chytilová Senaryo: Vera Chytilová, Ester Krumbachová, Pavel Jurácek Ülke: Çekoslavakya Hiç kuşkusuz 1960'ların en coşkulu sinemasal üslup ve duygu patlamalarından biri olan Vera Chytilovâ'nın Sedmikrasky’si (Küçük Papatyalar), delişmen ve saldırgan bir feminist fars olarak birçok yönden dikkat çeker. O dönemde birçok Amerikalı ve Batı Avrupalı yönetmenin yıkıcılıklarından onur duymalarına karşın, o on yılın ideolojik ve biçimsel açıdan en radikal filminin Doğu'dan, 1968'de Çekoslovakya'daki Prag Baharı'nın kısa vadeli politik reformlarına yol açan özgürleştirici galeyandan doğmuş olması doğal. Sedmikrasky (Küçük Papatyalar): her ikisi de Marie adlı, 17 yaşında iki özgür kızın (Jitka Cerhovâ ve Ivana Karbanovâ) hikâyesini anlatır. Kızların bir olay örgüsünden çok, unutulmaz bir edepsizlik sahneleri dizisi oluşturan çeşitli çılgınlıkları arasında, Chytilovâ'nın başını hükümetle belaya sokmasına yol açan birçok penis- karşıtı gag'ler (salatalık ve muz soymak gibi), çirkin yaşlı adamlara eğilim ve kaliteli yemeklerin ikram edildiği herkese açık (Laurel ve Hardy'ye rakip olabilecek cinsten) bir parti bulunur. Bu rahatsız edici ama özgürleştirici güç gösterisi, yetenekli yönetmeninin özgürlükle neler yapabileceğini gözler önüne serer. Jacques Rivette'nin Celine and Julie Go Boating'i üzerinde büyük bir etkisi olan Sedmikrasky, eleştirmen Ruby Rich'in de dile getirdiği üzere, Medusa'nın kahkahası ola¬rak yorumlanabilecek, yıkıcı, canlı, enerjik ve çoğu erkek izleyici için (tehditkâr değilse bile) ürkütücü kadın kıkırdamalarıma dopdolu. *** Koroshi no rakuin / Öldürme Arzusu (1967) http://i.hizliresim.com/r6b5XB.jpg Yönetmen: Seijun Suzuki Senaryo: Hachiro Guryu, Mitsutoshi Ishigami, Takeo Kimura Ülke: Japonya Japonya’nın kültürel gangster filmi türü ‘yakuza filmi’ni bozmak için yola çıkan devrimci bir alt tür örneği. Dünya sinemasında alana dair var olan öğeleri aynı potada eriten “Branded to Kill”, dünyanın en önemli iki kiralık katilinin rekabetine odaklanır. Bunlardan ikinci sırada kalanın psikolojisini Godardiyen bir fetiş unsuruna çevirirken, siyah-beyaz pelikülde biçimci evreler ve katıksız bir anti-kahraman üretmiştir. Hatta David Lynch’den Takashi Miike’ye uzanan geniş bir skalada da iz bırakmıştır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Kôshikei / (Death by Hanging) (1968) http://i.hizliresim.com/ad7BoR.jpg Yönetmen: Nagisa Ôshima Senaryo: Michinori Fukao, Mamoru Sasaki, Tsutomu Tamura Ülke: Japonya Bir idam cezası gerçekleştirilirken, hayatta kalmayı başaran bir adam ve sonrasında bu sorun çevresinde yaşananların hikayesi... *** Bara no sôretsu / Funeral Parade of Roses (1969) http://i.hizliresim.com/r6GdZN.jpg Yönetmen:Toshio Matsumoto Senaryo: Toshio Matsumoto Ülke: Japonya Eddi çalıştığı gay barda patronun Gonda'nın son gözdesi olan bir travestidir. Fakat patronun başı sevgilisi Leda ile derttedir. Çünkü Eddie'nin kendi yerini alacağından şüphelenen Leda, aynı zamanda uyuşturucu satıcısı olan Gonda'ya karşı eli güçlüdür. Film içinde film, hikayenin neresindeyim hissi ve güçlü sinematografisi ile oldukça katmanlı trajik bir hikaye. Kimlikler ve arkasına saklanılan maskeleri anlatırken sosyo-politiğe girmekten kaçınmayan yönetmen, fonda dönemin politik gündemi, sanatçı tayfası, hippilerin nasıl takıldığı, travestilerin yaşam tarzını yeryer mizahi bir şekilde anlatılmış. Toshio Matsumoto 60'ların Japonyasını ve alt kültürünü travestiler üzerinden anlattığı Funeral Parade of Roses deneysel, avangard çekim tekniği ve belgeselvari kurgusu ile sinemaseverlere çok şey vaad ediyor. *** L'éden et après (Cennet ve Sonrası) (1970) http://i.hizliresim.com/pXOYP0.jpg Yönetmen: Alain Robbe-Grillet Vizyon Tarihi: 20 Nisan 1970 Senaryo: Alain Robbe-Grillet Bir grup üniversiteli genç, okuldan arta kalan zamanlarında düzenli olarak "Cafe Eden" (Cennet Kafe) adlı tuhaf bir kulüpte toplanıp sadomazoşist ve pornografik ögeler içeren çeşitli oyunlar oynamaktadır. Bir gün bir yabancı gelir ve her şey değişir. Yabancı, canlandırdıkları fantezileri pek "soyut" bulur ve onlara kara Afrika'nın gizemlerinden söz eder. Onun sayesinde ilk defa gerçek anlamda korkuyu tadarlar. Belki de yabancı, Şeytan'ın ta kendisidir *** El Topo / Köstebek (1970) http://i.hizliresim.com/g2QLqO.jpg Yönetmen: Alejandro Jodorowsky Senaryo: Alejandro Jodorowsky Ülke: Meksika Oğluyla birlikte yolculuk yapan bir silahşör, bir kadının hayatını kurtardıktan sonra, çöllerin en sıkı dört silahşörüyle karşı karşıya gelmek durumunda kalır. Silahşör türlü meziyetleri olan bu adamları yok ettikten sonra ise yeraltına sığınmak zorunda kalır. Dışlanmışların ininde onu manevi bir uyanış beklemektedir. Gözlerini açtığında, dünyayı değiştirmek ve oğlunu bulmak üzere planlar yapmaya başlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Auch Zwerge haben klein angefangen (Cüceler de Başta Küçüktü ) (1970) http://i.hizliresim.com/vXqWWA.jpg Yönetmen: Werner Herzog Yapımcı: Werner Herzog Senarist: Werner Herzog Yapım yılı: 1970 Cüceler de Başta Küçüktü, 1970 Batı Almanya yapımı gerçeküstücü deneysel filmdir. "Yeni Alman Sineması" nın önemli temsilcisi Werner Herzog'un senaryosunu yazıp yönettiği, aynı zamanda yapımcılığını da üstlendiği bu düşük bütçeli filmin siyah beyaz görüntülerini Thomas Mauch çekmiştir. Sinemanın yanı sıra opera yönetmenliği de yapan Herzog, filmin müziklerinin düzenlemesine de katkıda bulunmuştur. Verdiği mesajlarla hem sağdan hem de soldan eleştiriler alan bu film haliyle ticari gösterimde fazla kalamamıştı. Gözlerden uzak bir ülkede yer alan kasvetli bir enstitünün (filmde niteliği belirtilmemiştir, ıslahevi olabileceği gibi terapi merkezi de olabilir) bazıları görme engelli olan cücelerden oluşan sakinlerinin, gördükleri sömürü ve eziyetten bıkarak kendileri gibi cücelerden oluşan idarecilerine başkaldırıp kontrolü ele geçirmeleri, statükoyu tam tersine çevirerek yarattıkları kargaşa ortamında diğer cüce ve özürlülerle hayvanlara ve çevrelerindeki diğer nesnelere tuhaf biçimlerde zarar vermeye başlamaları anlatılmaktadır. Bu eylemleri yer yer gülünç olabildiği gibi zaman zaman da can sıkıcı, hattâ dehşet verici olabilmektedir *** Trzecia czesc nocy / (The Third Part of the Night) (1971) [TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 640] [TR] [TD=class: td1, width: 20]http://www.forumunuz.com/images/statusicon/wol_error.gif[/TD] [TD=class: td2]Orjinal Boyutunda Açmak İçin ( 650x300 ve %3$sKB ) Buraya Tıklayın[/TD] [/TR] [/TABLE] http://i.hizliresim.com/415v20.jpg Yönetmen: Andrzej Zulawski Senaryo: Andrzej Zulawski, Miroslaw Zulawski Ülke: Polonya İkinci dünya savaşı sırasında Polonya bazı Almanlar tarafından işgal edilmiştir.. Bazı alman askerler bir kadını, oğlunu ve gelinini öldürmüşlerdir. Ancak kadının kocası ve babası kaçmayı başarmıştır.. Ve kovalamaca başlar.. Bu sırada genç adam kaçarken bir apartman dairesine sığınacak ve oradaki bir hamile kadına yardım doğumda yardım etmek durumda kalacaktır.. *** Solaris (1972) http://i.hizliresim.com/8PJ7mV.jpg Yönetmen: Andrei Tarkovsky Senaryo: Stanislaw Lem, Fridrikh Gorenshteyn, Andrei Tarkovsky Ülke: SSCB Ağır işleyen filmlerindeki muhteşem görsellikle sinema tarihinde önemli bir yere sahip olan Rus yönetmen Andrey Tarkovskiy'nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi "Solyaris", 1972 senesinde çekildi. Stanislaw Lem'in kitabından uyarlanan 170 dakikalık filmin çekimleri Rusya ve Japonya'da gerçekleşti. Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye adayı olan "Solyaris", FIPRESCI Ödülü ve Jüri Özel Ödülü sahibi oldu. 2002 senesinde usta yönetmen Steven Soderbergh'in yeniden çektiği bu eser, Tarkovsky'nin en önemli yapımları arasında yer alır. İnsanlığın sadece utanç duygusuyla kurtulabileceğine inanan yönetmen, Solaris gezegeni bölgesine kurulu olan bir uzay istasyonunda iki bilim adamının yaşadığı insanlık deneyimini aktarıyor. Filmde Natalya Bondarchuk, Donatas Banionis, Jüri Järvet ve Anatoli Solonitsyn gibi isimler rol alıyor. Doktor Kris Kelvin, gönderilen bilim insanlarının geri dönmediği Solaris gezegenine gider. Burada olup bitenleri anlamaya çalışan Doktor, kısa bir süre sonra gezegenin sırrını anlayacak ve büyük bir vicdan muhasebesi yaşayacaktır. *** Le charme discret de la bourgeoisie (Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği) (1972) http://i.hizliresim.com/Bvk5Rv.jpg Yönetmen: Luis Buñuel Vizyon Tarihi: 1972 Süre:102 dakika Dil: Fransızca, İspanyolca Senaryo: Luis Buñuel, Jean-Claude Carrière Oscar ödüllü Burjuvazinin Gizli Çekiciliği, sosyeteden altı kişinin yemek yeme planlarının aksilikler yüzünden sürekli suya düşmesi gibi son derece basit bir konudan yola çıkarak sadece komedinin değil, gerçeküstücü akımın da en güzel ve eğlenceli örneklerinden birini sergiliyor. Terörist eylemler, cinsel kaçamaklar ve tutuklanmalar arasında sürekli aksayan yemek, sinema tarihinin en çarpıcı rüya sahnelerinden birine de malzeme oluyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Lucifer Rising (1972) Yönetmen: Kenneth Anger Ülke: ABD, İngiltere, Batı Almanya Kennet Anger'in sembolist ve ezoterik göndermelerle dolu 1972 yapımıkısa metrajlı sürreal filmidir.. Başrollerini Marianne Faithfull'un oynadığı filmde Jimmy Page de ufak bir rol alır.. Filmin müziklerini Bobby Beausoleil.. Film ancak 1980 yılında dünya çapında gösterime girmiştir.. *** Sanatorium pod klepsydra / (The Hourglass Sanatorium) (1973) http://i.hizliresim.com/VP4L8P.jpg Yönetmen: Wojciech Has Senaryo: Wojciech Has, Bruno Schulz Ülke: Polonya İkinci Dünya Savaşı öncesi dönem... Genç bir adam, ölmek üzere olan babasını ziyaret amacıyla sanatoryuma gelir. Burası genç adama tuhaf görünür ve hatırlarının canlanmasına neden olur. Sıradışı atmosferiyle, olağanüstü bir iç macera. *** The Holy Mountain (Kutsal Dağ) (1973) http://i.hizliresim.com/PnXoz7.gif Yönetmen: Alejandro Jodorowsky Vizyon Tarihi: 1973 Süre: 114 dakika Senaryo: Alejandro Jodorowsky İsa benzeri bir karakter ruhani bir liderin dünyasına girer ve onun aracılığıyla, gezegenleri temsil eden renkli bir grupla tanışır. Her birinin farklı dünyası vardır ve başlangıçta onların dünyalarını izleriz. Daha sonra kutsal dağa doğru gerçekleştirilecek yolculuk başlar. Öncelikle her Jodorowsky filmi gibi, anlatılması, özetlenmesi zor bir çalışma olduğunu belirtmek gerek. Her tür özet filmi anlatmak için yetersiz ve hatta 'saçma' kalıyor. Yönetmen öncelikle saykodelik kültüre ve gerçeküstücülüğe bağlı kalarak çekmiş bu filmi ve görsel olarak çarpıcı bir galeri var karşımızda. Fakat yönetmen 70'lerde karşı kültürün hedefi haline gelmiş her türlü kurumu da çaktırmadan eleştiriyor. *** La planète sauvage / (Fantastic Planet) (1973) Yönetmen: René Laloux Senaryo: Stefan Wul, Roland Topor, René Laloux Ülke: Fransa, Çekoslavakya http://i.hizliresim.com/o0BZ5o.jpg Fransız animasyoncu René Laloux imzalı başyapıt, iki farklı tür arasındaki ezeli mücadeleyi anlatıyor. Dev yaratıklar ve küçük 'insansılar' arasındaki mücadele, içerdiği etkileyici fantastik unsurlara rağmen son derece tanıdık geliyor. Laloux ve senarist arkadaşları, 70'lerin politik iklimini çok iyi yansıtan bu filmde, sınıf mücadelesine dair düşüncelerini paylaşıyorlar aslında. 70'lerin en başarılı animasyon filmlerinden biri olduğunu özellikle belirtmek gerek. Saykodelik teknikleri, bilinçaltına işleyen müzikleri ve müthiş detaylar ve göndermeler içeren senaryosuyla ölümsüz bir klasik. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Ivan Vasilievich: Back to the Future (1973) http://i.hizliresim.com/vXk7Om.jpg Yönetmen: Leonid Gaidai Senaryo: Mikhail A. Bulgakov, Vladlen Bakhnov, Leonid Gaidai Ülke: SSCB Şurik Timofeev bir zaman makinesi modeli yapar. Apartman yöneticisi İvan Bunşa ve hırsız George Miloslavski kazara 16. Yüzyıl'a Moskova'ya giderler. Korkunç Çar İvan ise 1973 yılına yolculuk eder. *** Le fantôme de la liberté (Özgürlük Hayaleti) (1974) http://i.hizliresim.com/BvJgVD.jpg Yönetmen: Luis Buñuel Vizyon Tarihi: 1974 Süre:104 dakika Dil: Fransızca Senaryo: Luis Buñuel, Jean-Claude Carrière Toplumun kurallarıyla boğuşan, cinsellik ve özgürlüklerinin karmaşasına düşen karakterlerle dolu, birbirine muğlak derecelerde bağlı olan bölümlerden oluşan bir Bunuel filmi. Filmde, bir yemek masası çevresinde klozetlere oturmuş insanların kimsenin görmediği yerlere çekilip yemek yemek için özürlerle sofradan kalkmaları gibi sahneler mevcut. Komik ve çılgın öğelerin bulunduğu filmde, Luis Bunuel sürrealistliğini doyasıya ortaya çıkarmıştır. Onlarca başyapıt çıkarmış bir yönetmenin en sıradışı çalışmalarından biri. *** Sweet Movie (1974) Yönetmen: Dusan Makavejev Senaryo: France Gallagher, Dusan Makavejev, Martin Malina Ülke: Kanada, Fransa, Batı Almanya http://i.hizliresim.com/VPoG2R.jpg Sinema tarihinin en rahatsız edici filmlerinden birisi olduğu gibi sinema tarihinin en ironik film isimlerinden birine de sahip olan Sweet Movie, Dusan Makavejev’in hastalıklı düşüncelerini bütünsel bir yapıdan ziyade parça parça görselleştirdiği bir sinemasal deneyim. Politik bir eleştirelliğin etrafına dizilen ve seks ve cinayet gerçekselliğinden gücünü alan rahatsız edici unsurlar tipik bir iticilikten çok daha fazlasını oluşturuyorlar. ‘Başyapıt’ ve ‘çöp’ temelli olarak iki farklı koldan değerlendirilebilen bu tartışmalı ve can sıkıcı film hem tuhaflığıyla hem de kendine özgülüğüyle her bakımdan göz kamaştırıyor. *** Céline et Julie vont en bateau / (Celine and Julie Go Boating) (1974) http://i.hizliresim.com/yNYvly.jpg Yönetmen: Jacques Rivette Senaryo: Juliet Berto, Dominique Labourier, Bulle Ogier Jacques rivette'in 1974 tarihli filmi. sürekli birbirleriyle kimlik değiştiren julie ve celine isimli iki genç kızın aynı zamanda gizemli ve metruk bir evin içinde yıllar evvel gerçekleşmiş bir cinayeti, cinayeti önceleyen dakikaları flashbacklerle yaşayarak çözmeye çalışmaları üstüne kuruludur. 3 saate yakın süresi, durmadan değişen kimlikler ve düz mantığı ayar eden sürreel hikayesi ile oldukça yorucu bir filmdir. (ekşi'den alıntı) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Den-en ni shisu / (Pastoral: To Die in the Country) (1974) http://i.hizliresim.com/QvDDbV.jpg Yönetmen: Shûji Terayama Senaryo: Shûji Terayama Ülke: Japonya Shūji Terayama'nın 1974 yapımı sürreal, otobiyografik dram filmidir.. 1975 yılında Cannes film festivalinde yarışmaya seçilmiştir... *** Black Moon (1975) Yönetmen: Louis Malle Vizyon Tarihi: 1975 Süre:100 dakika Dil: İngilizce, Fransızca Senaryo : Louis Malle, Joyce Buñuel, Ghislain Uhry Black Moon, 1975 Fransa Batı Almanya ortak yapımı gerçeküstü fantastik filmdir. Filmin özgün adı Kara Ay anlamına gelmektedir. "Black Moon", Malle'in hiçbir türe sokulamayan filmlerinden biridir, Andrei Tarkovski'nin "Ayna"sı veya David Lynch'in "Lost Highway"i gibi sarsıcı, gizemli ve karanlık bir deneysel fantezidir. Tıpkı fantezi edebiyatının ünlü eseri "Alis Harikalar Diyarı" hikâyesinde olduğunda gibi filmde garip mantıksız bir takım olaylar birbirini takip eder, zaten filmin tanıtım sloganı da şöyledir; Apokaliptik bir Alis Harikalar Diyarında öyküsü!. Bu avangart film Malle'in filmografisindeki en az tanınan filmlerinden biridir. Malle'in bu filmi yaparken kendi rüyalarından ilham aldığı söylenir. Dolayısıyla filmin klasik bir dramatik anlatımı veya bilinen anlamda bir konusu yoktur. Üstelik Malle çekimlerde çok kereler senaryonun dışına çıkarak doğaçlamaya da başvurmuştur. *** Monty Python and the Holy Grail (1975) http://i.hizliresim.com/2nLM7q.jpg Yönetmen: Terry Gilliam, Terry Jones Senaryo: Graham Chapman, John Cleese, Eric Idle Ülke: İngiltere Monty Python and the Holy Grail, („Monty Python ve Kutsal Kâse“), İngiliz komedi grubu Monty Python'ın 1974 yılı yapımı filmidir. Film, Kral Arthur efsanesi ve Kutsal Kâse arayışını hicivsel olarak işler. Filme yakın plandan bakınca aslında söz konusu olan, Fransız-İngiliz ilişkileri gibi ya da "medya gerçeği" ve "gerçek" arasındaki farklılaşma gibi durumlardır. *** Cet obscur objet du désir (Arzunun Şu Karanlık Nesnesi) (1977) http://i.hizliresim.com/R1ma6R.jpg Yönetmen: Luis Buñuel Vizyon Tarihi: 1977 Süre: 102 dakika Senaryo: Luis Buñuel, Jean-Claude Carrière, Pierre Louÿs Karısının ölümünden beri cinselliği tatmayan varlıklı ve entelektüel Mathieu, evine hizmetçi olarak aldığı ateşli İspanyol güzeli Conchita''yı tutkuyla arzulamaktadır. Sırlarla dolu Conchita ise kendisiyle yatmayı takıntı haline getiren Mathieu''yü çeşitli numaralarla oyalar… Buñuel''in gerçeküstücü kökenlerinden çarpıcı izler taşıyan bu film, aynı zamanda ahlaki çöküş ve politik yozlaşma içindeki bir topluma yöneltilmiş keyifli bir taşlama. Başroldeki tek karakter için iki kadın oyuncu kullanan Buñuel (biri ateşli ve bayağı Conchita, diğeri mesafeli ve sofistike Conchita), sinema dilinde bir yeniliğe de imza atıyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Eraserhead (Silgi Kafa) (1977) http://i.hizliresim.com/1V9m2p.jpg Yönetmen: David Lynch Vizyon Tarihi: 1977 Süre:85 dakika Senaryo: David Lynch David Lynch'in ilk uzun metrajlı filmi olan 1977 tarihli Eraserhead yönetmenin sonraki filmlerinde de baskın olan karanlık, kaotik dünyanın erken bir habercisi. Filmde David Lynch'in favori oyuncularından Jack Nance'in canlandırdığı Henry Spencer'ı yeri tanımsız bir "endüstriyel çöl"ün kabusumsu atmosferinde gelişen bir dizi olayın merkezindeki özne olarak takip ediyoruz. Geçmiş bir ilişkisi esnasında partneri Mary'nin hamile kaldığını öğrenen Spencer onu kendi küçük evine getirir. Burada mutant, sürüngen benzeri bir yaratık dünyaya getiren Mary'nin evden kaçmasıyla Spencer evde "bebek"le, radyatörün arkasında hayali bir sahnede gördüğü kadınla ve kendisini baştan çıkarmaya çalışan karşı komşusu ile başbaşa kalır. David Lynch'in erken dönem başyapıtı, gerçeküstücü bir sinemanın da en güçlü mirasçılarından biri. Sinema tarihinde düşe en yakın filmlerden biri olarak kabul ediliyor. *** Death Bed: The Bed That Eats (1977) http://i.hizliresim.com/Nly65O.jpg Yönetmen: George Barry Senaryo: George Barry Ülke: ABD Amerika’nın ormanlık bir bölgesi. Kalabalık genç bir grup, tatil için metruk bir eve yerleşirler. Fakat küçük bir problem vardır: Evin çıldırmış hormonlu çiftleri, çılgınca ve her şekilde sevişirken (zaten bir korku filminde kalabalık genç grubu ne işe yarar) kocaman dişli, “testere” sesli ve azman boyutlu bir yatak tarafından canlı canlı yenilmektedirler. Hatta tecavüze bile uğrarlar. Grup içindeki tek anasının kuzusu, yalnız ve saf kızımız ise ulvi ışıklı bakirelik gücüyle, yatağı, kurduğu dehşet imparatorluğundan alaşağı eder. *** Hausu (1977) http://i.hizliresim.com/2nMmkA.jpg Yönetmen: Nobuhiko Ohbayashi Senaryo: Chiho Katsura, Chigumi Ôbayashi Ülke: Japonya Annesi öleli sekiz yıl olan Angel(Kimiko Ikegami), tatilini babasıyla birlikte geçirme planları -son anda ortaya çıkan,babasının artık mutlu bir yuva kurup hayatına devam etme endişesiyle- cici anne potansiyeline sahip Bayan Ema ile tanıştırılmasıyla suya düşer. Bunun üzerine büyük hayal kırıklığı yaşatan babasıyla(Saho Sasazawa) üvey annesini(Haruko Wanibuchi) yalnız bırakarak Karuizawa’ya gelmeyi reddeden Angel; uzun zamandır görmediği teyzesine(Yoko Minamida) haber vererek(eski filmlerin yankılı mektuplarıyla) gelmek istediğini belirtir. Bu arada okuldaki arkadaşları, Angel’ın kendileriyle gelememesine üzülürken; öğretmenleri Bay Togo(Kiyohiko Ozaki) rehberliğinde gitmeyi planladıkları kamp gezisinin iptal olmasıyla birlikte Angel’ın da davetiyle teyzesinin köşküne gitme kararı alırlar. Tatillerini hep birlikte çoşkuyla geçirme hayali kuran yedi kız ve yolculuk boyunca yanlarında olamayacak ancak daha sonra onlara katılabilecek olan Bay Togo ile teyzenin evine varmadan, Angel ile teyzesinin en son on yıl önce görüştüğünü öğrendikten sonra araya sıkıştırılan “yaşlı bir kedi ön patisiyle bir kapıyı açabilir; ama onu sadece bir cadının kedisi kapatabilir…” şeklinde verilen alt metinle olaylar gelişir. *** Alucarda, la hija de las tinieblas (1977) http://i.hizliresim.com/77OEMN.jpg Yönetmen: Juan López Moctezuma Senaryo: Sheridan Le Fanu, Alexis Arroyo, Tita Arroyo Ülke: Meksika Alucarda ancak 70’ler sinemasının sınırsız özgürlüğüyle yapılabilecek türden, kan, şiddet ve çıplaklığı göstermekten zevk alan, eşi benzerine nadir rastlanacak cesarette ve saldırganlıkta bir şeytan çıkarma filmi. Bir kült klasiği… Bir rahibeler okulundaki masum genç kız arkadaşlıklarıyla başlayan öykü öyle bir yere gidiyor ki ve bu gidiş sırasında öyle şeyler gösteriyor ki, gözleriniz perdeye mıhlanmış şekilde izlemekten başka çareniz yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2017 Being There (1979) http://i.hizliresim.com/kG2YOm.jpg Yönetmen: Hal Ashby Senaryo:J erzy Kosinski, Robert C. Jones Ülke: ABD Chance, kendisini bildi bileli yanında yaşadığı yaşlı adamın evinde bahçıvanlık yaparak büyümüş ve hayatında bir kez olsun sokağa çıkmamıştır. Bütün hayatı bahçede bakımını yapıp büyüttüğü çiçeklerden ve televizyondan ibaret olan Chance, yaşlı adam bir gün ölünce ortada kalır. Çünkü ev artık satılacaktır. Kendi varlığının haricinde yaşadığına dair hiçbir kanıt olmayan Chance, avukatlara yıllardır yaşlı adamın yanında kaldığını kabul ettiremez. Nüfus kağıdı bile yoktur. Kendini birden sokaklarda bulunca yıllardır görüp bilmediği hayatın rutinleri ile tanışır. İlk defa sokaklarda yürür, arabaya biner… Ve birden şansı hiç tahmin etmediği bir yerde dönüverir. Saf ve hayatı hiç tanımayan bir adamın toplum içine karışmasının trajikomik hikayesini anlatan Being There, Peter Sellers‘ın muhteşem performansına tanık olmak isteyenlerin kesinlikle kaçırmamaları gereken bir Hal Ashby çalışması. *** Fehérlófia (1981) http://i.hizliresim.com/bkO4Vd.jpg Yönetmen: Marcell Jankovics Senaryo: László György, Marcell Jankovics Ülke: Macaristan Animasyon ama öyle böyle değil. Sesler ve görüntüler arasında kaybolmamanız içten değil. Fantastik bir macera ve inanılmaz bir öykü. *** Possession (1981) http://i.hizliresim.com/jXEYNr.jpg Yönetmen: Andrzej Zulawski Senaryo: Andrzej Zulawski, Frederic Tuten Ülke: Fransa, Batı Almanya 80’li yılların başında Batı Almanya’da geçen öyküde, ayrılmanın eşiğine gelmiş Mark ve Anna’nın yaşadıkları anlatılır. Mark’tan ayrılmak isteyen Anna, neden olarak eşine geçerli bir neden sunamaz. Başka bir adam olduğunu düşünen Mark, olayı araştırır. Anna’nın sevgilisine ulaşan Mark, onun da karısından uzun süredir haber alamadığını ve Anna’nın garip davanışlarının nedenini bilmediğini söyler. Karısının peşine düşen Mark’ın olayın daha ciddi, karanlık ve doğaüstü boyutlarda olduğunu öğrenmesi pek uzun sürmeyecektir. Andrzej Zulawski'nin fantastik, korkutucu ve sürreal öğelerle anlattığı Possession, gösterildiği dönem bazı ülkelerde yasaklanmış, bazılarında ise sansüre uğramıştı. *** Dimensions of Dialogue (1983) http://i.hizliresim.com/6r46bv.jpg Yönetmen: Jan Svankmajer Süre: 12 dakika Dil: Çekçe Ressam Archimboldo’nun meyve, sebze, gereçler vb. malzemelerden yaptığı portrelerinden ilhamla yaptığı bu kısa film, karşılıklı olarak birbirini öğüten kafalardan oluşuyor. Sebzelerden oluşan kafayı mutfak aletlerinden oluşan kafa yutuyor ve öğüterek tekrar dışarı çıkardığında öğütülmüş sebzelerden oluşan kafaya dönüşüyor; ancak arkasını dönüp giderken ev aletlerinden oluşan bir kafa ile karşılaşıyor ve bu sefer de kendisi öğütülüyor. iİletişimsizliğin anlamayı, anlayışsızlığın anlaşmazlıkları, anlaşmazlıkların kavgaları ve kavgaların da her şeyi yok ettiğinin sessiz sözsüz mükemmel bir anlatımı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2017 Videodrome (1983) http://i.hizliresim.com/O03pMP.jpg Yönetmen: David Cronenberg Senaryo: David Cronenberg Ülke: Kanada Max Renn, sahibi olduğu ufak bir televizyon kanalında seks ve şiddet içerikli programlar yayınlayarak mümkün olduğunca basit ve efektif bir şekilde reytinglerini arttırmak istiyordur. Bir gün, yardımcısı, video korsanı Harlan, sayesinde Videodrome isimli bir korsan yayına rastlar. Videodrome denen program son derece basit, ucuz, tek bir odada geçen bir dizi seks, şiddet ve işkence görüntüsünden başka birşey değildir. Televizyon dünyasında yeni bir furya yakaladığını düşünen Max, korsan olarak indirdiği bu kasetleri izlemeye başlar ve programın kaynağını arar. Çok yakında bir dizi halüsinasyon ve karanlık olay hayatını kabusa çevirmeye başlar. Kabus ve gerçeklik arasındaki sınır kayboldukça, Max de kendini fantazyanın sınırlarında bir maceranın içinde bulur. *** After Hours (1985) http://i.hizliresim.com/qbmZjV.jpg Yönetmen: Martin Scorsese Senaryo: Joseph Minion Ülke: ABD Sıkıcı ve monoton hayatı olan, kelime işlemcisi(Griffin Dunne) gece yarısı bir randevuya gider. Ancak dev ve evrensel bir şakanın sloganı olmak üzeredir. Çünkü Saatler Sonra olduğunda farklı kurallar uygulanır. New York'lu yönetmen Martin Scorsese, bu acımasız ve özgür şehir'e kara mizahi bakış atıyor ve bu bakış ona 1985'de Independent Spirit ödülleri ve 1996 Cannes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü getiriyor. Şehrin son kötü gecesinin hikayesi, Rossana Arquette, Linda Fiorentino, Teri Garr, Catherine O'Hara, Cheech *** Gorod Zero (Sıfır Kenti) (1988) http://i.hizliresim.com/nR53Ra.jpg Yönetmen: Karen Şahnazarov Senarist: Aleksandr Borodyansky, Karen Şahnazarov Sıfır Kenti, 1988 Sovyetler Birliği yapımı deneysel fantastik filmdir. Özgün adı Gorod Zero (Город Зеро) olan film 31 Mart - 15 Nisan 1990 tarihleri arasında düzenlenen 9. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde de gösterilmişti. Ermeni asıllı Sovyet sinemacı Karen Şahnazarov'un yönettiği ve aynı zamanda Aleksandr Borodyansky'yle birlikte özgün senaryosunu yazdıkları film, Mosfilm stüdyolarında üretilmiştir (Şahnazarov bundan 10 yıl sonra Mosfilm Stüdyoları'nın genel müdürü olacaktır). Filmin başrolünde aktörlük ve yönetmenlik dışında aynı zamanda bir şair ve hiciv ustası olan Leonid Filatov rol almıştır. Ayrıca Aşk Gözyaşlarına İnanmıyor filminin yönetmeni Vladimir Menshov da bu filmin oyuncularından biridir. Sovyet bürokrasisine özgü çıldırtıcı saçmalıklarla dolu Kafkavari absürt öyküsüyle, ayrıca David Lynch ve Andrey Tarkovski filmlerini anımsatan mistik tarzıyla "Sıfır Kenti", Moskova'dan bir iş için trenle küçük bir kasabaya gelen orta yaşlı makine mühendisi Aleksey Varakin (Leonid Filatov)'in burada başından geçen tuhaflıkları anlatmaktadır. *** Tales from the Gimli Hospital (1988) http://i.hizliresim.com/vbQvyv.jpg Yönetmen: Guy Maddin Senaryo: Guy Maddin Ülke: Kanada Senaryosunu ve yönetmenliğini Guy Maddin'in yaptığı.. Soyut, imgesel, metaforik, sürreal 72 dakikalık Kanada yapımı film... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
palyacho Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2017 La planète sauvage buna resmen taparım, bayılırım buna. Defalarca izlemişimdir, müzikleri muazzamdır. Özellikle güzel kafayla izlenmesini şiddetle, hatta ısrarcı bir şiddetle tavsiye ederim. : o ) Çok güzel bir başlık olmuş. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Şubat 28, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 28, 2017 The Lair of the White Worm (1988) http://i.hizliresim.com/kbAJ4A.jpg Yönetmen: Ken Russell Senaryo: Ken Russell, Bram Stoker Ülke: İngiltere Anne ve babası bir yıl kadar önce geride hiçbir iz bırakmadan kaybolan Eve ve Mary Trent kardeşlerin yanında pansiyoner olarak kalmakta olan İskoçyalı arkeoloji öğrencisi Angus Flint, evin arka bahçesinde kazı yapmaktadır. Kazıda antik Roma tapınağı kalıntılarının arasında ilginç bir kafatası bulur. Aynı gece Lord D’ampton’ın verdiği partiye katılırlar. Burada Flint, Beyaz Yılan Efsanesi (Legend of the White Worm) hakkında bilgilenir. Aslında efsane tamamen gerçek olaylara dayanmaktadır. Beyaz Yılan’ın yılmaz takipçisi, Trentlerin komşusu Lady Sylvia Marsh geleneği sürdürmekte, Dionan’a (beyaz yılana) kurbanlar adamaya devam etmektedir. Flint’in bulduğu kafatasını çalan Lady Sylvia, yüzyıllardır sürdürdüğü ayinlerine devam etme niyetindedir. Ama bu sefer karşısında kendisini ve tanrısı Dionan’ı yok etmeye and içmiş kahramanlarımız Eve, Angus, Mary ve Lord D’ampton vardır *** Alice (1988) (Neco z Alenky) http://i.hizliresim.com/qb3815.jpg Yönetmen: Jan Svankmajer Senaryo: Lewis Carroll, Jan Svankmajer Ülke: Çekoslavakya, İsviçre, İngiltere, Batı Almanya Çek yönetmen Jan Svankmajer'den sürreal bir Alice Harikalar Diyarı'nda uyarlaması. Lewis Caroll'ın aynı isimli romanın serbest bir uyarlaması olan filmde, orijinal hikayeye sadık bir şekilde Alice beyaz tavşanın peşine takılarak başka bir dünyaya geçiş yapıyor. Alıştığımız Alice hikayesindekinden farklı olan bu dünyada, korkutucu karakter ve yaratıklarla karşılaşıyoruz. Yönetmen Jan Svankmajer, sürreal öğeler kullanarak anlattığı Alice'in fantastik hikayesini bir korku masalına dönüştürüyor. Yönetmenin, animasyon, gerçek çekimler ve kukla kullanarak farklı teknikleri bir araya getirerek çektiği film görmediğimiz bir Alice hikayesi sunuyor; ve kültler arasındaki yerini alıyor. *** Tetsuo: The Iron Man (1989) http://i.hizliresim.com/69QqYv.jpg Yönetmen: Shin'ya Tsukamoto Senaryo: Shin'ya Tsukamoto Ülke: Japonya Japon yönetmen shinya tsukamoto'nun dehşet filmi. Sıradan japon vatandaşı tetsuo'nun vücudunun çeşitli bölgelerinden metal parçaları fışkırmaktadır,bu olay gittikçe daha sık vuku bulur,olaylar gelisir. Daha geniş bütçeyle "tetsuo 2 - body hammer" (ki tetsuo ile aynı temada olup geniş bütçeli,renkli formatta bir tekrar-yapım olarak değerlendirilir) çekilmiştir, filme hayran kalan tarantino tsukamoto'ya "gel tetsuo 3'ü yapalım" şeklinde teklif götürmüştür. Analiz sapkını bir takım sinema eleştirmenlerine göre tetsuo kendisine yakın tarihte çekilmiş olan cronenberg filmlerine "öncülük" etmiştir. *** Begotten (1990) http://i.hizliresim.com/vbm8Qz.jpg Yönetmen: E. Elias Merhige Senaryo: E. Elias Merhige Ülke: ABD Sembolizmin önemli bir örneği olarak kabul edilen bir film. Dünyanın kurtuluşunu anlatan sembolik bir film. Film tanrının karnını deşerek kendisini öldürmesiyle başlıyor. Tanrının küllerinden toprak ana doğuyor ve kendini hamile bırakarak dünyayı doğuruyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Nisan 14, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 14, 2017 Singapore sling: O anthropos pou agapise ena ptoma (1990) http://i.hizliresim.com/EgAmag.jpg Yönetmen: Nikos Nikolaidis Senaryo: Nikos Nikolaidis Ülke: Yunanistan “Singapore Sling” (1990) söz konusu olduğunda, karşımızda gerçekten başka hiçbir filme benzemeyen sıradışı bir deneyim olduğunu öne sürebiliriz. Bir anne-kızın işledikleri cinayetlerle, hayata geçirdikleri fantezilerle (işkence, eziyet, ensest, oral seks ve tecavüz vs.) dolu acayip sado-mazoşist bir film bu. Hatta düpedüz pornografik! Tabii bu uçuk hikayeye sahip filmin ayaklarının yere sağlam basmasını sağlayan öğeler var. En başta, anneyi ve kızını canlandıran iki kadın oyuncunun, Michele Valley (anne) ve Meredyth Herold’un (kız), bıçak-sırtı rollerinin üstesinden gelmelerini sağlayan olağanüstü performanslarının hakkını teslim etmek gerekiyor. 1990 tarihli filmin tam adı, “Singapore Sling: O anthropos pou agapise ena ptoma” yani “Singapore Sling: The Man Who Loved a Corpse”, bunu Türkçeye “Singapur Sling: Bir Cesede Aşık Olan Adam” şeklinde çevirebiliriz. “Singapore Sling” aslında 1944 tarihli bir kara filmden, Otto Preminger şaheseri “Laura”dan esinlenilerek çekilmiş. Dedektifin aradığı kadının adının Laura olması tesadüf değil, filmin hani o tanıdık gelen müziklerinin “Laura”nın müziği olması da. Nikolaidis hem bu kara film şaheserine bir saygı duruşunda bulunuyor hem de hikayesini insanın adeta aklını alan fetişistik öğelerle bezeyip, sinema tarihinin en acayip, en sıradışı, en dehşet verici neo-noir’larından birine çeviriyor. Nikolaidis’in yarattığı görsel doku, hipnotik müzikleri eşliğinde benzerlerine sadece David Lynch, Dario Argento ve Roman Polanski filmlerinde rastladığımız muazzam bir sinemasal güce ve yetkinliğe erişiyor. *** Barton Fink (1991) http://i.hizliresim.com/DP5Ol1.jpg Yönetmen: Joel Coen, Ethan Coen Senaryo: Joel Coen, Ethan Coen Ülke: ABD, İngiltere 1940'lı yıllarda New York'lu sosyalist bir oyun yazarı olan Barton Fink, Los Angeles'a gelip bir film senaryosu yazma ihtimali belirdiğinde durumu kabul etmek zorunda kalır. Bir otele yerleşir ve burada film stüdyosunun başkanı Jack Lipnick'le tanışır. Lipnick'ten, yazacağı senaryonun kaba saba bir B filmi için olduğunu öğrenir. Daktilosunda sadece tek bir cümle yazmayı becerse de, içinde bulunmaya hiç alışık olmadığı durum sebebiyle bir türlü ilham gelmez ve tıkanır. Oteldeki kapı komşusu Charlie Meadows, geveze bir pazarlamacı ve tam bir orta sınıf insanıdır. Fink'in hayatına giren diğer insanlar da (ünlü bir senarist olan Mayhew ve onun kız arkadaşı Audrey gibi) genç entellektüel yazara ilham gelmesine ve senaryoda ilerlemesine yardımcı olamazlar. Stres doruğa çıktığında Fink kendisini doğaüstü tabloları andıran bir cehennemin içinde bulur. *** Naked Lunch ( 1991) http://i.hizliresim.com/QazPlV.jpg Yönetmen: David Cronenberg Vizyon Tarihi: 1991 Senaryo: William S. Burroughs, David Cronenberg Tekdüze bir hayatı olan böcek ilaçlayıcısı Bill aslında bir yazar olmak istemektedir. Ama geçindirmesi gereken bir evi, bakması gereken bir karısı vardır. Karısı Joan'ın evdeki böcek ilaçlarıyla kafayı bulduğunu ve bağımlı olduğunu öğrendiğinde Bill de ona katılacak ve gözünün önünde başka bir dünyanın kapıları açılacaktır. Bu sanrılarla bezeli fantastik dünya, yeni tanışacağı Dr. Benway'ın dev bir kırkayakın etinden elde ettiği bir uyuşturucuyu Bill'e tattırmasıyla daha da çılgın bir yere dönüşecektir. Artık etrafta dolaşan ve konuşan dev böcekler, karısının onu en yakın arkadaşları Hank ve Martin ile aldattığını kulağına fısıldayan ayaklı daktilo makineleri bu yeni gerçekliğin standartlarıdır. Bill, kafasına koyduğu bir içki şişesini vurmak isterken karısını öldürür. *** Groundhog Day (1993) http://i.hizliresim.com/r3N0MN.jpg Yönetmen: Harold Ramis Senaryo: Danny Rubin, Harold Ramis Ülke: ABD Bir televizyon kanalında hava durumu sunucusu olan Phil Connors, Punxsutawney kasabasındaki geleneksel Groundhog Day şenliklerine gönderilmiştir. Bu pek de isteyerek yaptığı bir görev değildir. Bu karakterin her sabah kalktığında hep aynı günü, 2 Şubat Dağsıçanı festivalinin yapıldığı günü yaşamasıyla gelişen olaylar anlatılmaktadır. Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü), 1993 yılında sinemalarda gösterilmiş bir komedi filmidir. Harold Ramis tarafından yönetilmiştir. Başrolde Bill Murray ve Andie MacDowell oynamıştır. IMDB en iyi 250 film listesinde 174. sıradadır. "Groundhog Day", 2006 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Haziran 3, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 3, 2017 Underground (Yeraltı) (1995) Yönetmen: Emir Kusturica Senaryo: Dusan Kovacevic, Emir Kusturica Yugoslavya'da dünyaya gelen yönetmen Emir Kusturica'nın yönetmenliğini yaptığı sinema filmi "Underground" (Türkçe'ye 'Yeraltı' olarak çevrildi), 1995 senesinde vizyona girdi. Dusan Kovacevic'in kitabından uyarlanan yapım, Cezayir, Sırbistan, Bulgaristan ve Almanya'da çekildi. Filmde Miki Manojlovic, Lazar Ristovski, Mirjana Jokovic, Srdjan Todorovic, Ernst Stötzner, Slavko Stimac ve Davor Dujmovic gibi isimler de yer alıyor. II. Dünya Savaşı esnasında Belgrad'da (Sırbistan) geçen film, savaş ve komünizme ince esprilerle göndermelerde bulunuyor. Marko ve arkadaşı, aynı kadına aşık olmuş iki ayrılmaz dosttur. Eğlence cümbüş geçen günlerden birinde savaş, onların ülkesine de uğrar ve şehri kuşatan Almanlar'a karşı ikili kendi silahlarını üreterek karşılık verirler. Yeraltında üretilen silahları yukarı ulaştıran Marko, savaşın bittiğini arkadaşlarına söylemez ve üretilen silahları arkadaşlarından habersiz partizanlara verir. Nihayet gün ışığına çıkan silah üreticileri savaşın bittiğini anlamak şöyle dursun, daha da güçlendiğini zannederek Marko'yu tahmin edemeyeceği bir hale sokarlar. *** Lost Highway (Kayıp Otoban) (1997) Yönetmen: David Lynch Vizyon Tarihi: 1997 Senaryo: David Lynch, Barry Gifford Los Angeles'da yaşayan ve bir gece kulübünde caz saksafon çalan Fred Madison(Bill Pullman ) adlı bir adamın başından geçen garip olaylarla başlıyor.Karısı Renee'nin(Patricia Arquette ) kendisini aldattığı paranoyasıyla yaşayan Madison, evinin dışarıdan kamerayla çekilmiş görüntülerinin yer aldığı bir kaset alır. Ardından bu sefer evin içininin çekildiği bir kaset daha alan Madison, daha sonra karısıyla yatak odasındaki görüntülerinin yer aldığı üçünücü bir kaset daha alır. Bu sırada karısının, daha önce hiç tanımadığı bir arkadaşının partisine katılan Madison, burada kendisini tanıdığını ve şu anda evinde olduğunu söyleyen garip bir adamla(Robert Blake) tanışır. Ertesi gün karısının evde ölü olarak bulunması üzerine zanlı durumuna düşen Madison, aleyhine olan deliller üzerine, karısını öldüren kıskanç koca suçlamasıyla hapse atılır. Karısının öldürülmesine dair hiçbir şey hatırlamayan Madison, gelişen olaylar karşısında ne yapacağını bilemez. İşte tam bu sırada dört duvar arasında tıkılıp kalan Madison, bir anda ortadan kaybolur ve yerine Pete Dayton(Balthazar Getty) adlı genç bir adam geçer. Dayton, arabasının bakımını sadece kendisine yaptıran bir gangsterin Alice adlı sevgilisine aşık olan bir genç bir oto tamircisidir. Alice ile birlikte gangsterlerin elinden kaçmaya çalışan Dayton, sevgilisinin, kirli geçmişinden kurtulması için, Alice'i fahişe olmaya iten adamı öldürmeye karar verir. *** Pi (1998) Yönetmen: Darren Aronofsky Senaryo: Darren Aronofsky, Sean Gullette, Eric Watson Ülke: ABD Bir matematik dehası olan Max sorunlu bir kişiliğe sahiptir ve insan hayatının belki de en önemli buluşuna ulaşmak üzeredir. Son on yıl boyunca sayısal olarak tabiatin bir kodlanma sistemine sahip oldugunu keşfetmiş fakat bunu çözmeyi başaramamıştır.Her sey ama her sey onu bir tek sonuca götürmektedir. Ulaştığı sonuç onu daha büyük kaoslara, bunun da ötesinde problemin merkezi olarak kendine yöneltmektedir.Bulduğu sır için belki de insanlar birbirlerini bile öldüreceklerdir. Bunu herkesten saklamalıdır. Max zincirin ilk halkası olan kodu kırmayı deneyerek bu riski yok etmeye karar verir. *** Fear and Loathing in Las Vegas (1998) Yönetmen: Terry Gilliam Senaryo: Hunter S. Thompson, Terry Gilliam, Tony Grisoni Ülke: ABD 1972 yılında Nixon Amerika Birleşik Devletleri Başkanı idi, ülkenin gençleri Vietnam'da ölüyordu ve Raoul Duke (Johnny Depp) denen adam tüm bunların üstesinden bildiği tek yöntemle gelmeye çalışıyordu.Gizemli Doktor Gonzo ve Raoul Duke; Las Vegas çöllerinde aynı arabada yol almaktadırlar. Son sürat gitmekte olan arabanın yolcularının her ikisi de kendilerine çığlıklar atarak saldırıya geçmiş olan yarasalardan kurtulmaya çalışmaktadırlar. Radyoda Vietnam savaşını anlatan spikerin sözleri ise çok da fazla bir şey ifade etmemektedir. Çünkü onlar aslında halüsinasyonları ile başbaşadırlar. Otostop yapan bir üçüncü yolcu için durduklarında her ikisi de olabildiğine normal davranmaya çalışırlar. Duke yeni yolcularına görevlerinin ne olduğunu anlatmaya çalışmaktadır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Haziran 21, 2017 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 21, 2017 Being John Malkovich (1999) Yönetmen: Spike Jonze Senaryo: Charlie Kaufman Ülke: ABD Craig kendince yetenekleri olan bir kuklacıdır. Ancak bu meslek ona elbette ki hayatta kalmasını sağlayabilecek bir para kazandırmamaktadır. Bu nedenle önemli bir kararın eşiğinde olduğunu hissetmektedir. Craig'in karısı olan Lotte ise bir pet shop'da çalışmaktadır. Sürekli olarak kendi işinin tuhaf yanlarından dem vuran Lotte, Craig'in canını fazlasıyla sıkmaktadır. Şansı yaver giden Craig bir firmada iş bulur. Şirkette tanıştığı Maxine isimli bir kadın onun ilgisini cezbeder. Ancak Maxine, Craig'le hiçbir şekilde ilgilenmemektedir. Bir gün Craig çalıştığı firmada gizli bir kapıcık bulur. Kapıdan içeri giren Craig, nasıl olduysa, John Malkovich'in bedeninde uyanacaktır. *** Little Otik (2000) Yönetmen: Jan Svankmajer Senaryo: Karel Jaromír Erben, Jan Svankmajer Ülke: Çek Cumhuriyeti Çek, İngiltere, Japonya Günümüz Prag'ında yaşayan Horak ailesinin çocuğu olmamaktadır. Bir gün Bay Horak bahçede topraktan tuhaf bır şekilde küçük bir çocuğa benzeyen bir ağaç kökü çıkartır. Bayan Horak'ın çocuğu gibi baktığı bu kök zamanla canlanır. Ancak Horak'ların Otik adını verdikleri çocuk inanılmaz bir iştaha sahiptir. Filmin başlangıcı Bunuel gerçeküstücülüğünü anımsatan tuhaf ve komik sahneler içerir. Bebekler pazar yerinde tartılmakta, kağıtlara sarılıp müşterilere satılmaktadır. Bir baba adayı bir karpuzu keser ve içinde bir çocuk bulur. Film, bir süre çocuksuz bir çiftin bir ağaç kökünü evlat edinmesi konusunu işleyen gerçeküstü bir komediymiş gibi görünse de daha sonra olayların akışı değişir ve ortaya bir canavar öyküsü çıkar... *** Uzumaki (2000) Yönetmen: Higuchinsky Senaryo: Junji Ito, Kengo Kaji, Takao Nitta Ülke: Japonya Ölen oğlu için yas tutmakta olan, patolog Ando, bir arkadaşının, Takayama'nın, otopsisini yapmaya çağrılır ve kendisini, uzun yıllar önce ölmüş bir kadının lanetini yayan, izleyenlerin sadece bir haftalık bir ömrünün kaldığı , bir video kaset gizeminin içinde bulur. Ando, bir müddet sonra lanetin yayılmasına yardımcı olarak, ölüleri tekrar hayata döndürebileceğinin farkına varır. *** Mulholland Drive (Mulholland Çıkmazı) (2001) Yönetmen: David Lynch Senaryo: David Lynch Ülke: Fransa, ABD Betty Elms, en büyük hayali Hollywood'da ünlü bir aktrist olmak olan bir kadındır. Bunun için Hollywood'a doğru bir yolculuğa çıkmıştır. Burada kendi hayatında mükemmel bir noktaya ulaşmış olan bir kadınla tanışır ve onun başarılarına hayran kalır. O kadın da Betty'den hoşlanmaya başlar ve aralarında gizemli ve oldukça erotik bir ilişki başlar. Mulholland kavşağında bir trafik kazası gerçekleşir. Bilinç ve bilinçaltı birbirlerine karışırlar. Bütün bu hayatlar, birbirlerine gireceklerdir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.