darqrose Oluşturma zamanı: Nisan 22, 2017 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 22, 2017 Felsede gördüğümüz korku ütopyalarından en korkuncudur bana göre. Hepimizin bildiği üzere 1984 kitabı baskıcı totaliter bir rejimin en uç seviyesidir bilmeyenler okuyup araştırıp gelsin. İnternette pdf versiyonu vardır. İnsanlar yokluk yoksulluk içindedir düşünme özgürlüğü tamamen kısıtlanmıştır. Bütün gazete dergi ve televizyon yayınları devletin elinden çıkar hatta devletin eski yayınları düzeltme organları vardır bizim kahramanımızda bu yayınlardan birinde çalışıyor. Evlerde televizyonlarda dahil olmak üzere heryerde kamera vardır ve 24 saat gözetlenirsiniz. Yazmak kayıt tutmak yasaktır bunu yapmaya çalışanlar mesela birisi hatırat tutmaya kalkarsa hemen idam edilir. Büyük biraderin gözü heryerdedir. Her yerde propaganda metinleri vardır. Çiftdüşün sistemi ile insanların beyinleri yıkanır. “Çiftedüşün” yaklaşımıyla karşıtlık içeren sözcüklerin anlamları birleştirilerek karışıklık oluşturulmuştur. Böylelikle iktidarın aksine düşünceler oluşamayacaktır. Sözcükler partinin kast ettiği şeyi anlatmaktadır. Mesela: Barış Bakanlığı savaşları düzenler. Bolluk Bakanlığı yiyecek kısıtlamalarını, Sevgi Bakanlığı isyan ve işkenceyi, Doğruluk Bakanlığı ise ülkede tele ekranlarla yapılan gözetimi sağlar. “Düşünce Polisi” otoritenin aleyhinde düşüncelere sahip olanları yakalar, etkisiz hale getirir. Zaten her yerde bulunan “Büyük Birader Seni izliyor” mesajları ve kameralar ile insanın sakıncalı bir eyleme kalkışması engellenmektedir. Din yasaktır. Parti varken dinin insanların hayatını yönlendirmesi istenmez. Zevk ve eğlence çoğu zaman sakıncalıdır. Cinsellik, çocuk yapmak hariç, yasaktır. Böyle şeylerle yorularak üretime harcanabilecek enerji tüketilmemelidir. Tepki, eleştiri ve isyan ancak parti söylerse olabilir. Bu da İki dakikalık nefret seanslarıyla devlet düşmanlarının dev ekranlarla kitleler halinde kınanması halinde gerçekleşir. +++ İşte bu korkunç senaryoların sadece çok ütopik bir düşüncenin ürünü olduğuna inanan ben geçenlerde bir videoya rastladım. Kuzey koreden kaçan bir kızın gözünden ülkenin vahim durumu. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 Evet,1984'te ki gelecek senaryosu gerçekten tüyler ürpertici.Bir öğretmenimle bu kitabı tartışırken günümüzü çok andırdığını söylemişti... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 anlamadım, demek istediğiniz biz de böyle oluyoruz mu? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 anlamadım, demek istediğiniz biz de böyle oluyoruz mu? Hayır burda dikkat çektiği şey o değil.Kuzey Kore ile 1984'teki Okyanusya'nın benzerliği... Gerçekten inanılmaz benziyor.Acaba bu devlet nasıl yıkılacak?Titizlikle takip etmemiz gerektiği kanaatindeyim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
arecrateria Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 1948 yılında bir ütopya olarak hayata geçirilen, fakat günümüz gerçeklerinden pek uzak olmayan bir yapıttır kendisi. Burada ne kadar anlatılmaya çalışsa da boştur, okuması bazen zordur ancak mutlaka okunması gereken bir kitaptır. Yukarıda hiç değinilmemiş olsa da bence harika bir aşk hikayesi anlatılır. Yazarın diğer kitapları da şiddetle önerilir. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2017 1948 yılında bir ütopya olarak hayata geçirilen, fakat günümüz gerçeklerinden pek uzak olmayan bir yapıttır kendisi. Burada ne kadar anlatılmaya çalışsa da boştur, okuması bazen zordur ancak mutlaka okunması gereken bir kitaptır. Yukarıda hiç değinilmemiş olsa da bence harika bir aşk hikayesi anlatılır. Yazarın diğer kitapları da şiddetle önerilir. Ah ah...Julia ve Wintson... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
chess Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2017 George Orwell, diğer kitaplarında olduğu gibi bunda da komünist toplumları ele almıştır. Kuzey Kore'de komünist bir toplum olarak görüldüğü için dünyada, bu tarz bir yaklaşım doğru olabilir. Zira videodaki kızın doğruyu söyleyip söylemediği, planlanmış bir konuşma olmadığı da açık değildir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ariakas Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2017 1984'ü sadece tümüyle totaliter bir rejim altında düşünmemek gerekiyor. George Orwell komünizm tehdidine karşı 1984 eserini oluştursa da çok daha geniş bir yelpazesi var eserin. Modern dünya da en özgür dediğimiz toplumlar dahi Okyanusya uygulamalarının benzerlerini taşıyor. Bunun en başında eğitim ve basın organlarının kontrolü geliyor. Tek fark 1984'te bütün bu işlemler göz önünde yapılırken günümüz toplumlarında gizliden yapılıyor olmasıdır. Neredeyse tüm toplumlarda halk izlenmektedir. Amerika için Patriot Act'ı örnek verebiliriz buna. Yada eğitim sistemleri en basitinden. Her ülke kendi ülkesinin çıkarları doğrultusunda bir eğitim sistemi kurmaktadır. Türkiye'de Osmanlıcılık, fetih ve savaş üzerine kurulu bir tarih anlayışı varken diğer ülkeler içinde durum çok farklı değildir. Bunun dışında savaş mantığı da günümüz dünyasında 1984'te olduğu gibi işlemektedir. Savaşlar toplumları kontrol etmek için bir araçtır. Hükümetlerin yanlış hareketlerine karşı gelebilecek tepkiyi önlemek için savaşlar ve buna yönelik milliyetçi duygular bolca kullanılır. Terörizm de bu kapsamda değerlendirilebilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
chess Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2017 1984'ü sadece tümüyle totaliter bir rejim altında düşünmemek gerekiyor. George Orwell komünizm tehdidine karşı 1984 eserini oluştursa da çok daha geniş bir yelpazesi var eserin. Modern dünya da en özgür dediğimiz toplumlar dahi Okyanusya uygulamalarının benzerlerini taşıyor. Bunun en başında eğitim ve basın organlarının kontrolü geliyor. Tek fark 1984'te bütün bu işlemler göz önünde yapılırken günümüz toplumlarında gizliden yapılıyor olmasıdır. Neredeyse tüm toplumlarda halk izlenmektedir. Amerika için Patriot Act'ı örnek verebiliriz buna. Yada eğitim sistemleri en basitinden. Her ülke kendi ülkesinin çıkarları doğrultusunda bir eğitim sistemi kurmaktadır. Türkiye'de Osmanlıcılık, fetih ve savaş üzerine kurulu bir tarih anlayışı varken diğer ülkeler içinde durum çok farklı değildir. Bunun dışında savaş mantığı da günümüz dünyasında 1984'te olduğu gibi işlemektedir. Savaşlar toplumları kontrol etmek için bir araçtır. Hükümetlerin yanlış hareketlerine karşı gelebilecek tepkiyi önlemek için savaşlar ve buna yönelik milliyetçi duygular bolca kullanılır. Terörizm de bu kapsamda değerlendirilebilir. Büyük ülkelerin terör örgütlerini destekleyip halklarını terörizmle korkutmaları gibi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
akuma Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2017 Kitabı gerçekten korkutucuydu en sevdiğim kısım ise geçmişin somut bir gerçeklik olmadığı , gazete ve yazılı belgeleri zaten değiştirdiklerini , çiftedüşün ile de insanların hafızalarını bozduktan sonra geçmiş tamamen ortadan kaldırdıklarını yazdığı bölümdü tüylerim diken diken olmuştu o zaman. Artık kendi hafızasından bile şüpheye düsen Winston not tutmaya başlar , zaten yazmaya başladığı anda öldüğünü kabul etmişti oysa ki , defeterin üzerinde ki toz kırıntısını bile tekrar yerleştirmiş olmaları zaten beni bitiren yerdi. Seviyorum bu adamın kitaplarını politikanın ne kadar boktan bir şey olduğunu , bir siyasetçiyi savunmanın ne kadar aptalca olduğunu anlıyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birikinti Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 13, 2017 eğer -gerçekten bu gün şimdi bu dünyada; bugünde ve ve bu yerde (bu ülkede de ) hizmet sektörü denen yerde/yerlerde ya da örneğin bir taşrada bir tekstil atölyesine ya da fabrikada ya da örn. gıda işletmesinde (restoranda ya da fabrikada da) ya da bir başka patron şirketinde (günde 6 gün haftada 60 saat) çalışıyor olsaydık ya da tüm bunları gözlemliyor olsaydık ve modern dünyanın (sözde ve tırnak içinde) rahatını ve barışını yemiyor olsaydık ne görürdük acaba? kuzey kore mi? hangi kore o ? hangi tarafa -etrafa- düşer? biz diye kurulacak ve bahsedilecek ülke bütünlerindeki insanlar bütünlerinden bu ülke diye bahsederken kore ya da koreli olmayan bizlerde kimiz acaba? ülkeler sınırları çizilmiş çiftlikler (üretim çiftlikleri) ve çitlerle çevrilmiş kafeslerdir ülke demek daha baştan sınır çizmek ve kafeslemek/kafeslenmek eğer -gerçekten bu gün şimdi bu dünyada; bugünde ve ve bu yerde (bu ülkede de ) hizmet sektörü denen yerde/yerlerde ya da örneğin bir taşrada bir tekstil atölyesine ya da fabrikada ya da örn. gıda işletmesinde (restoranda ya da fabrikada da) ya da bir başka patron şirketinde (günden 6 gün haftada 60 saat) -hizmetli sektörde- çalışıyor olsaydık ya da tüm bunları gözlemliyor olsaydık ve modern dünyanın (sözde ve tırnak içinde) rahatını ve barışını yemiyor olsaydık ne görürdük acaba? bakın buralarda hep düşünmek yasak! çalış çalış! yaşamak yasak 3. sınıf; vagonun üçüncü sınıfı gibi üçüncü sınıf yaşam- toplum işçisi -toplum arısı gibi yaşayanlar var -eğer üretim çemberlerindeki durumu birinci elden gözlemleseydik sanırım o kore bu kore de aramazdık... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dmir Yanıtlama zamanı: Ocak 15, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 15, 2018 Batı medyasının yazdıklarına inanmamak gerekiyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.