NizaL Oluşturma zamanı: Haziran 25, 2018 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 25, 2018 http://i.hizliresim.com/NDgME5.jpg 2011’de 57 yaşındaki A isimli bir İngiliz erkek bayılıp hastaneye kaldırılmış. Sağlık görevlileri kasıklarından sonda takarken kalbi durmuş. Beyne giden oksijen kesilmiş. A ölmüş. Fakat sonra neler olduğunu hatırlıyor. Doktorlar kalbi çalıştırmak için şok uygulamışlar. A bu arada konuşmaları duyuyormuş. Sonra tavanda tuhaf bir kadın görmüş. Bedeninden ayrılıp onun yanına çıkmış. “Sanki beni tanıyordu, sanki ona güvenebilirmişim gibi geldi,” diye hatırlıyor. “Yukarıdan bedenime baktım, hemşire ve kel kafalı bir doktor uğraşıyordu benimle.” Hastane kayıtları A’nın bilincini yitirmişken gördüğü insanların gerçekten de orada olduklarını ve A’nın anlattığı işlemleri yaptıklarını doğruluyor. Oysa biyolojik kurallara göre, bu üç dakikalık ara aşamada yaşananları A’nın fark etmesi mümkün değil. A’nın hikayesi ölüme yakın deneyim yaşayanların hissettiklerine dair inançlara ters düşüyor nitelikte. Bugüne kadar, kalbin durduğunda beyne oksijen gitmediği için farkındalık halinin son bulduğuna inanılıyordu. O noktada kişi tıbben ölüdür. Fakat onu geri getirmek hala mümkün olabilir. Böyle bir deneyim yaşayanlar, yani ölümden dönenler o ana dair hatırladıklarını anlatmıştır. Doktorlar genellikle bu anlatıları halüsinasyon olarak değerlendirip göz ardı etmiş, araştırmacılar ise ölüme yakın deneyimleri bilimsel araştırmaların erişebileceği alan dışında gördükleri için bu konuya fazla el atmamıştı. Fakat New York’taki bir üniversitede resüsitasyon (canlandırma) bölüm başkanı Sam Parnia ve ekibi dört yıl boyunca 2000 kalp durması vakasında yaşananları inceledi. Bunların yüzde 16’sı hayata geri döndürülebilmişti. Parnia ve ekibi bunların 101’inin kalp durması sırasında yaşadıkları deneyimleri inceledi. Amaçları, bu insanların zihinsel ve bilişsel olarak etraflarında olup bitenlerin farkında olup olmadıklarını tespit etmekti. Ölümün yedi tadı Araştırmaya katılanların yaklaşık yarısı ölüm anına dair bir şeyler hatırlıyordu. Fakat A ve başka bir kadının yaşadığı beden dışına çıkma deneyimi dışında, diğer hastaların anlattıkları o sırada gerçekleşen asıl olaylarla örtüşmüyordu. Onların anlattıkları rüya benzeri, halüsinasyon içeren senaryolardı. Bunları yedi kategoride toplayan Parnia “Çoğu, ölüme yakın deneyimler olarak bilinen anlatımlarla benzerlik göstermiyordu. Zihinde yaşanan ölüm deneyimi geçmişte farz edilenlerden farklıydı,” diyor. Bu yedi deneyim şöyle sıralanıyor: Korku Hayvan ya da bitki görmek Parlak ışık Şiddet ve eziyet Dejavu Aileyi görmek Kalp durması sonrası olanları hatırlamak Bu deneyimlerin bazısı korkunç, bazısı ise mutluluk verici olarak tanımlanıyor. Bir hasta, “Bir törene katılmıştım… benim yakılmam için yapılan bir törene,” diye hatırlarken bir başkası da “Benimle birlikte dört kişi daha vardı, kim yalan söylüyorsa o ölecekti… Tabut içinde insanların dik bir şekilde gömüldüğünü gördüm,” diye anlatıyordu. Biri “derin bir suyun içinde sürüklendiğini,” bir başkası ise “kendisine öleceğinin ve bunun en çabuk yolunun, hatırladığı en kısa kelimeyi söylemekten geçtiğinin söylendiğini” belirtiyordu. Bazıları ise tam tersi bir duygu hissettiklerini ifade ediyordu. Araştırılanların yüzde 22’si “huzur ve mutluluk” duygusu hissetmiş, bazıları “çiçeksiz bitkiler” ya da “aslanlar ve kaplanlar”, “parlak bir ışık” veya aileleriyle kavuşma anını gördüklerini söylemişti. Duyumlarda bir artış, zamanın geçişiyle ilgili algıda çarpılma ve bedenden ayrılma hissi de yaygın olarak anlatılanlar arasındaydı. Parnia, ölümden dönen insanların o anda bir şeyler hissettiklerine dair anlatıların gerçek olduğunu, ancak bireylerin bunları nasıl yorumladıklarının geçmişlerine ve önceki inançlarına bağlı olduğunu belirtiyor. “Ruh, cennet, cehennem gibi şeyler anlatıldığında ne demek istediklerini anlaması zor. Çünkü doğduğunuz yere ve geçmişinize, kültürünüze bağlı olarak neyi nasıl yorumladığınız da değişecektir. O yüzden bu anlatıları dinsel boyuttan kurtarıp objektif kılmak önemli.” Objektif yaklaşım Araştırmacılar kimlerin ölüm anında bazı şeyler hatırlayabileceği konusunda öngörüde bulunmalarını sağlayacak herhangi bir özellik keşfetmiş değil. Ayrıca bazı insanların korkunç şeyler hatırlarken bazılarının neden huzur hissettiği de bilinmiyor. Parnia, ölüme yakın deneyimleri hissedenlerin sayısının bu araştırmaya yansıyanlardan daha fazla olduğuna inanıyor. Birçok vakada ise kalp durmasının ardından beyinde gerçekleşen şişme nedeniyle ya da verilen yatıştırıcılar yüzünden hafıza silinmiş oluyor. Fakat insanlar o ana dair herhangi bir şey hatırlamasa da bilinçaltında etkileniyor yine de. Parnia, kalp durması sonrası hastaların yeniden hayata döndürülmesinin ardından tepkilerin büyük farklılık göstermesini buna bağlıyor. Bazıları ölümden korkmayan, fedacı bir yaklaşımı benimserken, bazıları da stres sonrası travma belirtileri gösteriyor. Parnia ve ekibi bu araştırmanın devamı olarak bu soruları ele alacak çalışmalar planlıyor. Ölüme yakın deneyimlerin dini ya da şüpheci yaklaşımdan arındırılarak objektif ele alınması konusunda da bu çalışmaların katkıda bulunmasını umuyor. Rachel Nuwer BBC Future Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2018 Bilim adamları astral seyahatin basit bir rüya durumu olduğunu savunuyor.İnsan fark etmese de çoğu şeyi hatırlar,kaldığı odanın ayrıntıları da dahil.Bilmenizin mümkün olmadığı br yere gidin diye dalga geçer genelde bu açıklamayı yapanlar bu yüzden bu tür deneyimleri kanıttan saymıyorlar.Astrale çıkabilsem ilk işim hiç bilmediğim bir yönde ilerlemek olurdu...Geçekliğini görmek için. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NizaL Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2018 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 26, 2018 Bilim adamları astral seyahatin basit bir rüya durumu olduğunu savunuyor.İnsan fark etmese de çoğu şeyi hatırlar,kaldığı odanın ayrıntıları da dahil.Bilmenizin mümkün olmadığı br yere gidin diye dalga geçer genelde bu açıklamayı yapanlar bu yüzden bu tür deneyimleri kanıttan saymıyorlar.Astrale çıkabilsem ilk işim hiç bilmediğim bir yönde ilerlemek olurdu...Geçekliğini görmek için. Bilimin açıklayamadığı birçok şeyden biri:)) Bugün bilinmeyenler birgün bilinenlerden olabilir. Teşekkürler yorumunuz için. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tusit Yanıtlama zamanı: Haziran 27, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 27, 2018 Ölümün kıyısından dönme vakıasını 12 yaşımda yaşamıştım.Bu beyaz ışık görme olaylarına büyük ölçüde uyuyordu.Hasta yatağımdan kalktığımda hiç kimseye anlatmadım gördüklerimi.Yıllar sonra aynı olayın başkaları tarafından da aynı şekilde yaşandığını okuyunca bunun ne olduğunu gerçekten merak etmeye başladım. Her zaman bunun bir halüsinasyon olma ihtimalini göz önünde bulundursam da o an yaşadıklarıma göre hayatın geri kalan safhaları gördüğümü sanmış olabileceğim bu halüsinasyonlardan daha az gerçekti bana göre.Öteki tarafla bu taraf arasında kalan , ara dünyada gördüğüm renkleri yaşadığımız dünyada asla hakkıyla tanımlayamam,betimleyemem.Peki modern bilimin araçları ve yöntemleri bu olayı anlamlandırmada ve araştırmada yeterli olacaklar mı?Objekif bir yaklaşım,meselenin içerisinde reel bir nesne olmadığında yine de güvenilir midir?Soruları uzatmak mümkün 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NizaL Yanıtlama zamanı: Haziran 27, 2018 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 27, 2018 Ölümün kıyısından dönme vakıasını 12 yaşımda yaşamıştım.Bu beyaz ışık görme olaylarına büyük ölçüde uyuyordu.Hasta yatağımdan kalktığımda hiç kimseye anlatmadım gördüklerimi.Yıllar sonra aynı olayın başkaları tarafından da aynı şekilde yaşandığını okuyunca bunun ne olduğunu gerçekten merak etmeye başladım. Her zaman bunun bir halüsinasyon olma ihtimalini göz önünde bulundursam da o an yaşadıklarıma göre hayatın geri kalan safhaları gördüğümü sanmış olabileceğim bu halüsinasyonlardan daha az gerçekti bana göre.Öteki tarafla bu taraf arasında kalan , ara dünyada gördüğüm renkleri yaşadığımız dünyada asla hakkıyla tanımlayamam,betimleyemem.Peki modern bilimin araçları ve yöntemleri bu olayı anlamlandırmada ve araştırmada yeterli olacaklar mı?Objekif bir yaklaşım,meselenin içerisinde reel bir nesne olmadığında yine de güvenilir midir?Soruları uzatmak mümkün Tarifinin sözle anlatılamayacağı özel bir deneyim. Teşekkürler paylaşımınız için. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ryuuk Yanıtlama zamanı: Mart 15, 2020 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 15, 2020 Merhabalar, konuyu hortlatacağım sanırım fakat ben de bir şey paylaşmak isterim. Geçtiğimiz yaz denizci olan abim aşırı alkol sonrası sanırım komaya giriyor (son bir haftayı hatırlamıyor travma kaynaklı) ve aspirasyon pnömanisi (ciğerleri kusmuk dolmuştu) geçiriyor. Kalbi iki kez duruyor. İkinci duruşunda yarım saat kalp masajı sayesinde hayata dönüyor. Dört gün komada kaldı. Yaşaması tamamen mucize. %90 ölür dediler, yaşarsa da felç kalır veya görme, duyma engeli olur dediler şükürler olsun ki hiçbir şey olmadan sapasağlam atlattı durumu. Fakat o kritik dört gün boyunca bir mekanda olduğunu söyledi. Aşırı sık ağaçlarla çevrili, 8 haneden oluşan ve tek bir çıkışı olan köy. Evlerde herkes bir zanaatla uğraşıyormuş. Çömlek, demir veya oymacılık gibi şeyler. Herkesin de üstünde ihram varmış. Evlerde genelde yaşlı insanlar var, çalışıyorlar fakat hiç konuşmuyorlarmış. Abim konuşmadan anlaşabiliyorduk, birbirimize baktığımızda neden orada olduğumuzu biliyorduk dedi. Neyse, köyden tek çıkış ağaçların sık olmadığı o kısımdan çıkıyor. Kapkaranlık bir ortam, havada süzülen mermerden bir yol varmış. Yürürken birden üşüme gelmiş ve sağına döndüğünde buzdan bir dağ, soluna döndüğünde ise lavlar akan bir dağ görmüş ve irkilmiş. Yolun sonu birden kesiliyormuş, korkup köye dönmüş ve 4 gün boyunca oradaki çeşitli işlerle meşgul olmuş. En çok da ahşap işiyle uğraşmış. Sonra yolu tekrar merak edip evlerin birinden ayrılarak mermer yola geri dönmüş, yolun sonundaki kesik kısmın kırılmaya, çatlamaya başladığını görüp ürküp köye geri döndüğü an hastanede gözlerini açmış. Bilemiyorum abimi de çok etkiledi bu durum. Herhangi bir açıklaması da yok pek tabii. Belki de ölümle yaşam arası mücadele verdiği bir mekandır orası, bir testtir belki de. İradesine göre ne olacağı şekilleneceği bir yer. Bilemeyeceğiz.. Bildiğimiz tek şey ölüm gerçek, kaçınılmaz ve soru işareti dolu bir kavram. Umarım ki hepimiz dolu dolu, güzel, huzurlu bir şekilde yaşayıp ölümü de acısız, ızdırapsız bir biçimde deneyimleriz. İyi forumlar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.