NizaL Oluşturma zamanı: Temmuz 10, 2018 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 10, 2018 http://i.hizliresim.com/3zAZMp.jpg Girit adası çevresinde M.Ö. 3000 sonlarından M.Ö. 2000 yılı sonlarına kadar süren ve genellikle Ege ya da Pre-Helenik (Yunan öncesi) adı verilen büyük ve parlak bir uygarlık gelişmiştir. Girit, savaşların ve istilaların hüküm sürdüğü büyük kara uygarlıklarından uzakta kaldığı için sakin bir barış uygarlığı olarak tanınmıştır. Bu uygarlık, ihtiyacı olan dış etkileri, deniz taşıtlarıyla gerçekleşebilen ilişkilerden sağlamış, ama gereğinde kendisini savaş tehlikesinden uzak tutabilmeyi de başarmıştır. Ancak M.Ö. 14. yüzyıl başlarına doğru Girit, artık merkezi Peloponez’deki Mikenai’de bulunan uygarlığın bir eyaleti haline gelmiştir. Ama bu merkez çevresinde de Girit’te yaratılan kültür ve sanat idealleri ve kuralları izlenmiştir. Heykel dalına fazla rağbet edilmemiş olan Girit sanatında resim ve çok renkli dekorasyon büyük önem taşımaktadır. Girit uygarlığının erken çağlarında doğal taş yüzeyini taklit eden ve teknik sırrı bugün de bilinmeyen seramik kap kacak üzerinde, koyu sarıdan koyu kırmızıya kadar değişen renk nitelikleriyle zenginleşen geometrik süsleme motifleri görülür. Benzer örneklerini M.Ö. 20. yüzyılda ev süsleme dizilerinde de gördüğümüz bu motifler doğal bitki stilizasyonlarıdır. M. Ö. 19. yüzyılda Camares vazoları adı verilen örneklerde karşımıza çıkan çok renkli süslemede geometrik stilizasyon azalmış, bunun yerini bitki süslemeleri ile deniz hayvanları almıştır. Kırmızı, portakal rengi, sarı ve beyazın egemen olduğu renk düzenlerinde büyük bir hüner vardır. Seramikten kap kacak süslemesini resimle ilgili sorunlar arasına katmak, önemli resim örneklerinin bulunamadığı ya da henüz başlamamış olduğu çağların renk ve desen zevki hakkında fikir edinebilmek bakımından bir zorunluktur. Nitekim ilerde hemen hemen bütün anıtsal resim örneklerinin kaybolmuş olduğu Antik Yunan çevresinin resim sanatını anlamak için baştan başa seramik üzerinde yer alan resimlere bakılacaktır. Girit’te M.Ö. I8. yüzyıldan itibaren duvar resimlerinin var olduğunu görüyoruz. Duvarları resimlerle süslenen Girit sarayları hala tam bilinmeyen nedenlerle yanmış ve M.Ö. 17. yüzyılda yeniden yapılmıştır. Kalıntılardan edinilen fikirler bu sarayların zengin ve çarpıcı bir dekorasyona sahip olduğunu gösterir. Özellikle Girit uygarlığına adını veren Minos Krallığı’nın başkentinde, Knossos sarayındaki duvar resimleri dikkati çekicidir. Yaş bir alçı tabakası üstüne çizilip boyanmış ya da doğrudan doğruya düz yüzey üzerinde çalışılmış olanların yanı sıra, Mısır resmindeki popüler tekniklere bağlı kalınarak yapılmış olanları da vardır. Girit uygarlığının Mısır’la sıkı bağlantılarından dolayı Mısır resminde görülen bazı özellikler, sözgelişi kadın vücut renklerinin erkeklerden daha açık olması niteliği, Girit’te de göze çarpar. Ancak bu türden teknik etkilenmeler dışında Girit resmi, Mısır’daki resim anlayışından bütünüyle farklıdır. Girit resmi her şeyden önce kendi prototiplerine (temel örneklerine) bağlıdır ve insan figürüne de Mısır’la ölçülemeyecek değişik bir rol verir. Girit duvar resimlerinin dinsel temalara kesinlikle bağlı olup olmadığı bilinmiyor. Ancak bazı tahminlere göre bu resimler arasında da tanrıları tasvir edenler vardır. Sözgelişi, Zambaklı Prens adını alan figür bunlardan biridir (Resim 01). Büyüklük sırasına uyularak resmedilmiş uzun bir geçit dizisi halinde ve adaklar taşıyarak ilerleyen Knossos sarayı koridor figürleri de, muhtemelen dinsel bir olayı canlandırırlar. Ama bunun yanı sıra havaya sıçrayan dansözlerin bir seyirci topluluğu önünde gösteri mi yaptıkları, yoksa dinsel bir olaya mı katıldıkları açıkça belli değildir. http://i.hizliresim.com/NDkBNL.jpg Bir de boğaların üzerinden takla atarak aşan akrobatların sporcu mu oldukları, yoksa dinsel bir töreni mi canlandırdıkları anlaşılamamıştır. Girit resminin en şaşırtıcı yanı aynı zamanda sözü geçen gösterileri izleyen seyirci topluluklarını konu edinmiş olmasıdır. Bazen sayıca büyük bir kalabalık, amfi şeklindeki sıralar üzerinde dansları ve boğa oyunlarını izler. Girit resminde bütünü gösterilmeyen bazı figürler de bütün ayrıntılarıyla ele alınmışlardır. İşte bunlardan birisi, Girit resminin pek ünlü örneği sayılan ve ressam Toulouse-Lautrec’in kadınlarına benzerliği yüzünden Parisienne adını alan kadın figürüdür. Bu resimde seyirciyi etkileyen yalnızca kadının çekici güzelliği, kalkık burnu, büyük gözleri, şehvetli ağzı, iri bukleleri değil, aynı zamanda ressamın büyük bir cesaretle eriştiği yalın sadeliktir. İzlenimci nitelikte olan bu atak, sadeliğin Girit resmini karakterize ettiği bellidir. Öte yandan bu hareket düşkünlüğü, Girit’te resmin, figürü donduran heykel sanatına tercih edilme nedenlerinden biri olabilir. Knossos sarayındaki duvar resimlerinden biri bu hareket duyarlığını belirliyor ve bu sanatın doğayla yakın ilişkisine kanıt oluşturuyor. Girit resminde görülen figür ustalığı, hareketsiz duruşta bir sabırsızlık ve merakı sezdirebilme, bir grup resminde birbirine dönük bir kaç figürün aralarındaki konuşmaları duyurabilme yetisidir. Mükemmel bir hareket duyarlığına da sahip olan Girit resminde aynı ifade gücü yalnız insan figüründe değil, hayvan ve bitki anlatımlarında da gözlenebilir. Hagia Triada’da bulunmuş olan ve çalı arkasına gizlenmiş bir kediyi bir sülünün üzerine atlamaya hazır durumda gösteren örnek bu bakımdan çok ilgi çekicidir. Girit resminde duvar freski tekniğindeki figürlerin ölçüleri, normal insan boyundan, kitap sayfalarındaki minyatürlerin boyuna kadar değişiklik gösterir. Yukarıda sözü geçen figürler dizisinde boy ölçüleri büyüktür. Aynı şekilde, kalıntıları bulunan Zambaklı Prens adındaki figürün bütününe ait boy ölçüleri de iki metreye yaklaşır. Bu figür teknik yönden, Mısır etkilerini açıkça ortaya koyan ve alçı zemin üzerinde hafif kabartma olarak meydana getirilmiş bir figürdür. Bu tekniğin resme nasıl bir avantaj sağladığı anlaşılamamıştır. Üstelik daha çok emek isteyen ve daha pahalıya malolan bir iştir. Belki de bu yöntem figürün tanrısal önemiyle ilgilidir. Aslına bakılırsa, Girit resminin büyük ayrıcalığı, rengin kullanımındaki yürekli, parlak ve gerçekliğin de ötesine taşabilen hünerdedir. Bir maymun figürünü mavi renkte gösterebilen bu cesaret, Girit’in dünyaya bakış tarzını anlamak için de bir ipucu sayılabilir. Öyle anlaşılıyor ki bu tarz renkçi davranışlarda dünyasal ilgilerden uzak olmak değil, ama çevreyi çekici ve coşkun bir biçimde ifade etmek isteği vardır. Ayrıca şu da hatırlanmalıdır ki, bu resimlerin bulundukları mekanlar doğrudan doğruya ışık almıyordu. Bu yüzden kuvvetli renkler kullanmak bir zorunluktu. Sezer Tansuğ Resim Sanatının Tarihi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.