AurorA Oluşturma zamanı: Ağustos 27, 2018 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 27, 2018 "Bu deruni hayalleri izlediğim yıllar, hayatımın en önemli dönemleriydi. Diğer her şey buradan yola çıktı (...) Tüm hayatım, bilinçdışından patlak veren gizemli bir çağlayan gibi, bazen beni yıkabilecek kadar güçlü olan bu akıntıyı anlamaya çalışmakla geçti. (...) Sonrası sadece sınıflandırma, bilimsel değerlendirme ve hayata tatbik etme (...)" C. G. Jung'un 1957 yılında, ölümünden beş sene önce dile getirdiği yukarıdaki satırlar, 1914 ile 1930 yılları arasında Kırmızı Kitap üzerinde çalıştığı yılları anlatır. İsmi, Jung'un takipçileri tarafından seksen yılı aşkın bir süredir bilinse de eser, 2009 yılında yayımlanana kadar okuyucunun istifadesine sunulamadı. Kitabın yayımlanması, psikoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Arketip, kolektif bilinçdışı, persona, anima, animus gibi kavramlardan oluşan temel kuramının nasıl ortaya çıktığını Jung'un kendi kaleminden okuma fırsatı doğdu. Jung'un bu deneyimi psikoterapiyi, hastalıkların tedavisinden ibaret olmaktan çıkarıp kişiliğin yüksek düzeyde gelişmesinin bir vasıtasına dönüştüren "bireyselleşme sürecini" bizzat nasıl yaşadığını anlatıyor. ----- Jung'un 1. Dünya Savaşının başlamasından önce yaşadığı çeşitli fenomenler ve bunlara ilişkin araştırmaları, rüyalarını detaylı şekilde irdelemesi sonucu başlamış ve uzun yıllar boyunca deneyimlerini en çıplak haliyle yazması sonucu ortaya çıkmış muhteşem bir başyapıt. ------ İnanın bana: Size verdiğim ne bir öğreti ne de ders. Neye dayanarak size öğretebileceğimi düşüneyim? Size bu adamın yoluna dair haberler veriyorum, sizin kendi yolunuzun değil. Benim yolum sizin yolunuz değil, o nedenle ben size öğretemem. Yol içimizde, tanrılarda değil, öğretilerde ya da yasalarda da değil. Yol, doğruluk ve yaşam içimizde. Ne acı, örneklere göre yaşayanlara! Yaşam onlarla değil. Bir örneğe göre yaşıyorsanız, o örneğin hayatını yaşıyorsunuz demektir, oysa sizin hayatınızı sizden başka kim yaşayabilir? O zaman kendiniz yaşayın. (Bu bir yasa değil, örnek ve yasa çağının ve önceden çekilen doğru çizginin geçkinleştiği gerçeğinin bildirilmesi) Yol göstericiler devrildi, önümüzde aydınlanmamış yollar var. (Size yasaları anlatırsam, öğretiler üzerine çene çalarsam dilim kurur. Bunu isteyen masamdan aç kalkar) Açgözlülük yapıp yabancı tarlaların meyvelerini silip süpürmeyin. Size yararlı olacak her şeyi veren bereketli toprağın kendiniz olduğunu bilmiyor musunuz? Oysa bugün bunu kim biliyor? Ruhun sonrasız verimli diyarlarına giden yolu kim biliyor? Yolu basit görünümlere bakarak arıyorsunuz, kitapları inceliyor, her türlü fikre kulak kabartıyorsunuz. Bunun ne yararı var? Yalnızca bir yol var ve bu da sizin yolunuz. (Tek bir yasa var, o da senin yasandır. Tek bir doğru var o da senin doğrundur.) Yolu mu arıyorsunuz_ Benim yolumdan uzaklaşmanız için uyarıyorum sizi. Bu sizin için yanlış yol da olabilir. Herkes kendi yoluna gitsin. Ben sizin için bir kurtarıcı, yasa koyucu, baş öğretmen olmayacağım. Siz artık küçük çocuklar değilsiniz. (İnsanları koyuna çevirmek olmaz, koyunları insanlaştırmalı. Şu anın ve geçmişin ötesinde olan derinliğin tini bunu istiyor. Duymak ve okumak isteyenler için konuş ve yaz. İnsanların peşinden koşma ki, insan onurunu kirletmeyesin; onun eşine az rastlanır. Onurlu ama üzücü bir vefat, onursuz iyileşmeden yeğdir. Ruhun hekimi olma isteyen, insanları hasta olarak görür. İnsan onurunu aşağılar. İnsanın hasta olduğunu söylemek kendini bilmezliktir. Ruhun çobanı olmak isteyen, insanlara koyunlarmış gibi davranır. İnsan onurunu çiğner. İnsanların koyun olduğunu söylemek küstahlıktır. İnsana hasta ve koyun deme hakkını kim verdi sana? Ona insanlık onurunu ver ki, kendi inişini ya da düşüşünü, kendi yolunu bulsun.) Yasalar koymak, işleri düzeltmek, kolaylaştırmak hep yanlış ve kötü sonuçlandı. Herkes kendi yolunu arasın. Yol, topluluk içinde karşılıklı sevgiyle çıkar. İnsanlar yollarının benzerliğini ve ortaklığını görmek ve hissetmek için gelecek. Ortak kabul gören yasalar ve öğretiler insanları yalnızlığa iter ki istenmeyen temasların baskısından kaçınabilsinler ama yalnızlık insanı düşmanlaştırır, hainleştirir. O halde insanlara onur verin ve her birinin ayrı durmasını sağlayın ki, herkes kendi kardeşliğini bulabilsin ve sevebilsin. Güç güce karşı durur, kibir kibre, sevgi sevgiye. İnsanlığa onur verin ve yaşamın daha iyi yolu bulacağına güvenin.Tanrılığın bir gözü kördür, Tanrılığın bir kulağı sağırdır, varlığının düzeni kaosla kesişir. O halde dünyanın topallığına karşı sabırlı olun ve tamamına ermiş güzelliğine aşırı değer vermeyin. (Sabırlı bir eşek gibi yüklenerek getirdiğim haberin nedenleri ve amaçları üzerine söyleyebileceklerimin hepsi bu sevgili dostlarım. Yükünü boşalttığı için ne mutlu ona.) C.G. Jung “Kırmızı Kitap – Liber Novus” Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Marcoix Yanıtlama zamanı: Nisan 26, 2021 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 26, 2021 27.08.2018 - 13:12 tarihinde, AurorA yazdı: "Bu deruni hayalleri izlediğim yıllar, hayatımın en önemli dönemleriydi. Diğer her şey buradan yola çıktı (...) Tüm hayatım, bilinçdışından patlak veren gizemli bir çağlayan gibi, bazen beni yıkabilecek kadar güçlü olan bu akıntıyı anlamaya çalışmakla geçti. (...) Sonrası sadece sınıflandırma, bilimsel değerlendirme ve hayata tatbik etme (...)" C. G. Jung'un 1957 yılında, ölümünden beş sene önce dile getirdiği yukarıdaki satırlar, 1914 ile 1930 yılları arasında Kırmızı Kitap üzerinde çalıştığı yılları anlatır. İsmi, Jung'un takipçileri tarafından seksen yılı aşkın bir süredir bilinse de eser, 2009 yılında yayımlanana kadar okuyucunun istifadesine sunulamadı. Kitabın yayımlanması, psikoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Arketip, kolektif bilinçdışı, persona, anima, animus gibi kavramlardan oluşan temel kuramının nasıl ortaya çıktığını Jung'un kendi kaleminden okuma fırsatı doğdu. Jung'un bu deneyimi psikoterapiyi, hastalıkların tedavisinden ibaret olmaktan çıkarıp kişiliğin yüksek düzeyde gelişmesinin bir vasıtasına dönüştüren "bireyselleşme sürecini" bizzat nasıl yaşadığını anlatıyor. ----- Jung'un 1. Dünya Savaşının başlamasından önce yaşadığı çeşitli fenomenler ve bunlara ilişkin araştırmaları, rüyalarını detaylı şekilde irdelemesi sonucu başlamış ve uzun yıllar boyunca deneyimlerini en çıplak haliyle yazması sonucu ortaya çıkmış muhteşem bir başyapıt. ------ İnanın bana: Size verdiğim ne bir öğreti ne de ders. Neye dayanarak size öğretebileceğimi düşüneyim? Size bu adamın yoluna dair haberler veriyorum, sizin kendi yolunuzun değil. Benim yolum sizin yolunuz değil, o nedenle ben size öğretemem. Yol içimizde, tanrılarda değil, öğretilerde ya da yasalarda da değil. Yol, doğruluk ve yaşam içimizde. Ne acı, örneklere göre yaşayanlara! Yaşam onlarla değil. Bir örneğe göre yaşıyorsanız, o örneğin hayatını yaşıyorsunuz demektir, oysa sizin hayatınızı sizden başka kim yaşayabilir? O zaman kendiniz yaşayın. (Bu bir yasa değil, örnek ve yasa çağının ve önceden çekilen doğru çizginin geçkinleştiği gerçeğinin bildirilmesi) Yol göstericiler devrildi, önümüzde aydınlanmamış yollar var. (Size yasaları anlatırsam, öğretiler üzerine çene çalarsam dilim kurur. Bunu isteyen masamdan aç kalkar) Açgözlülük yapıp yabancı tarlaların meyvelerini silip süpürmeyin. Size yararlı olacak her şeyi veren bereketli toprağın kendiniz olduğunu bilmiyor musunuz? Oysa bugün bunu kim biliyor? Ruhun sonrasız verimli diyarlarına giden yolu kim biliyor? Yolu basit görünümlere bakarak arıyorsunuz, kitapları inceliyor, her türlü fikre kulak kabartıyorsunuz. Bunun ne yararı var? Yalnızca bir yol var ve bu da sizin yolunuz. (Tek bir yasa var, o da senin yasandır. Tek bir doğru var o da senin doğrundur.) Yolu mu arıyorsunuz_ Benim yolumdan uzaklaşmanız için uyarıyorum sizi. Bu sizin için yanlış yol da olabilir. Herkes kendi yoluna gitsin. Ben sizin için bir kurtarıcı, yasa koyucu, baş öğretmen olmayacağım. Siz artık küçük çocuklar değilsiniz. (İnsanları koyuna çevirmek olmaz, koyunları insanlaştırmalı. Şu anın ve geçmişin ötesinde olan derinliğin tini bunu istiyor. Duymak ve okumak isteyenler için konuş ve yaz. İnsanların peşinden koşma ki, insan onurunu kirletmeyesin; onun eşine az rastlanır. Onurlu ama üzücü bir vefat, onursuz iyileşmeden yeğdir. Ruhun hekimi olma isteyen, insanları hasta olarak görür. İnsan onurunu aşağılar. İnsanın hasta olduğunu söylemek kendini bilmezliktir. Ruhun çobanı olmak isteyen, insanlara koyunlarmış gibi davranır. İnsan onurunu çiğner. İnsanların koyun olduğunu söylemek küstahlıktır. İnsana hasta ve koyun deme hakkını kim verdi sana? Ona insanlık onurunu ver ki, kendi inişini ya da düşüşünü, kendi yolunu bulsun.) Yasalar koymak, işleri düzeltmek, kolaylaştırmak hep yanlış ve kötü sonuçlandı. Herkes kendi yolunu arasın. Yol, topluluk içinde karşılıklı sevgiyle çıkar. İnsanlar yollarının benzerliğini ve ortaklığını görmek ve hissetmek için gelecek. Ortak kabul gören yasalar ve öğretiler insanları yalnızlığa iter ki istenmeyen temasların baskısından kaçınabilsinler ama yalnızlık insanı düşmanlaştırır, hainleştirir. O halde insanlara onur verin ve her birinin ayrı durmasını sağlayın ki, herkes kendi kardeşliğini bulabilsin ve sevebilsin. Güç güce karşı durur, kibir kibre, sevgi sevgiye. İnsanlığa onur verin ve yaşamın daha iyi yolu bulacağına güvenin.Tanrılığın bir gözü kördür, Tanrılığın bir kulağı sağırdır, varlığının düzeni kaosla kesişir. O halde dünyanın topallığına karşı sabırlı olun ve tamamına ermiş güzelliğine aşırı değer vermeyin. (Sabırlı bir eşek gibi yüklenerek getirdiğim haberin nedenleri ve amaçları üzerine söyleyebileceklerimin hepsi bu sevgili dostlarım. Yükünü boşalttığı için ne mutlu ona.) C.G. Jung “Kırmızı Kitap – Liber Novus” Effffffsane bir kitaptir Jung her zaman ki gibi konuşturmus kalemini 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.