Sizce Bu 6 Resimden Hangisini Bir Yapay Zeka Üretti?

Beş tanesi dünyanın dört bir köşesinde yaşayan sanatçılar tarafından yapılmış altı farklı yağlı boya tablosu. Tablolardan birisi, gelişmiş bir yapay zeka yazılımı tarafından üretildi. Peki onu tespit edebilir misiniz? Şimdiden söyleyelim ki işiniz çok zor.

Yapay zeka şirketi GumGum ve Rutgers Üniversitesi Sanat ve Yapay Zeka Laboratuvarı işbirliğinde geliştirilen bir deney, internetin gündemine oturdu. Aratışmacılar bir yapay zekanın insan üretkenliğine ne kadar yaklaşacağını test etmek istediler.

Artık yapay zekaların devraldığı işlerimizi kaybetme korkusuyla yaşadığımız şu günlerde, sanatın hala insanlar tarafından icra edileceğini düşünüyoruz. Açıkçası biraz yanılıyor olabiliriz. Zira daha önce şarkı ve şiirler yazan, film senaryosu oluşturan yapay zeka yazılımları görmüştük. Bu eserler insanlar tarafından ayırt edilebilseler de resim konusunda aynı şey söz konusu olmayabiliyor.

GumGum’ın pazarlama müdürü Ben Plomion, “Makineler tarafından üretilen sanatın, duygudan yoksun olduğu için insan tarafından üretilen sanatla eşdeğer tutulamayacağını düşünüyorum. Yine de makineler, insanların sanata bakış açılarını değiştirebilir, yeni teknikler sunabilirler” şeklinde konuştu.

Deneye katılan 6 tablonun hepsi, 20. yüzyıl soyut sanat anlayışına yönelik eserler olarak yorumlanıyorlar. Virgina’da yaşayan sanatçı Pindar van Arman tarafından geliştirilen Cloudprinter isimli robot, yapay zeka sayesinde bu tablolardan birisini üretebildi. O tablo, belki de bir robotun ürünü olduğuna en son şans vereceğiniz F şıkkında bulunuyor.

Normalde robotlardan ve yapay zekadan kübik ve keskin hatlara sahip bir ürün beklersiniz. Nitekim F şıkkındaki tabloda bir insan görüyorsunuz. Üsteklik fırça darbeleri son derece savruk kullanılarak, akan boyalarla gizemli bir hava katılmış durumda. Hatta bu resmin üzgün bir insanı renklerle sergilediğini söyleyerek işin içine duyguları da katabiliriz.

İnsan-makine işbirliğinin en somut örneklerinden birisi olan Cloudpainter, yapay zeka destekli otomasyon teknolojilerinin geldiği noktayı gösteriyor.

Oyumu '' A '' şıkkından yana kullanıyorum..

C şıkkı bence

a,b,c ve e aynı görsel hissiyatı veriyor. d şıkkındaki resim tipini sevmediğimden direkt görmezden geliyorum diğerlerinden bu da farklı lakin ihtimal vermiyorum. f tamamen farklı bir teknik bunların arasında. gerçi yazının içeriğinde de söylüyor zaten robotun yaptığı f diye.

Sanki f şıkkında robot kendi duygularını resime dökmüş gibi geldi.Yani ne bileyim günümüzde yapay zekanın bir tehdit olup olmadığı tartışma konusu ve sanki robot bu hissiyatı resime dökmüş gibi geldi.Zaten yazıda f şıkkının doğru olduğu yazıyor boynuzsuzun söylediği gibi.

F' de; pembe ve mavi yüz, sanki bir tarafım dişi bir tarafım erkek demek istemiş gibi. Gözlerinden yaş akıyor, üzgün bir zekâ sanki bu.

Aslında yapay zekaların kendisini en çok ele veren yönü, olağan bir insan gibi davranmaya çalışmaları.Yani fark edilmemeye programlı olarak geliştirildikleri için ben en sıradan, en ortalama olana odaklanıyorum. Mesela yüzde yüz eminim ki B'yi bir yapay zeka tasarlamamıştır, zira çok özgün ve karakteristik bir tarzı var. Yazı F demese muhtemelen A ve E arasında giderdim sanırım. Resimden anlasam daha spesifik bir yorumda bulunabilirdim.

b bence. köşeli ve daha düzenli bir görsel çünkü

Fark edilmemeye programlı olarak davransalardı bile bunun tabloya yansımasının duygulu yada duygusuz olacağını kestiremezdik diye düşünüyorum çünkü yapay zeka 2 olasılıktan birini seçmek zorunda, ya duygusuz bir tablo ortaya çıkaracak bu durumda insanların tabloyu kendisinin yaptığını yada yapmadığını tahmin etmelerini düşündürecek.Yada içine duygu katıp yanılmamızı sağlayacak, ki ikiside olmayabilir , robot masumdur ve sadece insana ve sanata değer vermektedir.bla bla ..

Fark edilmemeye programlı olarak davransalardı bile bunun tabloya yansımasının duygulu yada duygusuz olacağını kestiremezdik diye düşünüyorum çünkü yapay zeka 2 olasılıktan birini seçmek zorunda, ya duygusuz bir tablo ortaya çıkaracak bu durumda insanların tabloyu kendisinin yaptığını yada yapmadığını tahmin etmelerini düşündürecek.Yada içine duygu katıp yanılmamızı sağlayacak, ki ikiside olmayabilir , robot masumdur ve sadece insana ve sanata değer vermektedir.bla bla ..

Duygu katmaktan ziyade, duygu dediklerin de memeli beyin kökenli olduğundan dolayı yapay zekaların bu yönde eğilim göstermesini bekleyemeyiz. Fark edilmemeye programlı olmak yanlış deyim oldu, daha ziyade ortalama örnekleri alıp sentez yaparak sıradan bir örnek çıkarıyorlar.

Duygu katmaktan ziyade, duygu dediklerin de memeli beyin kökenli olduğundan dolayı yapay zekaların bu yönde eğilim göstermesini bekleyemeyiz. Fark edilmemeye programlı olmak yanlış deyim oldu, daha ziyade ortalama örnekleri alıp sentez yaparak sıradan bir örnek çıkarıyorlar.

Yani hiçbir art niyet yok diyorsun.Umalım da öyle olsun.Bu varlıkların beyin kökeni ne peki, mantıkla mı düşünüyorlar, duyguda katıyorlarmı mantığa.Yada ne bileyim saf mı bu varlıklar yani art niyetleri yok mu .

Yada şöyle sorayım , ben bir yapay zeka olsaydım nasıl düşünürdüm sence , hadi bir mantık yürütelim:)

Günün birinde bir robot çıkacak; "Ben hissediyorum ey insanlık..." diyecek ve ne insan bundan tam emin olabilecek ne de robot kendini kanıtlayabilecek. Aslında insanın hissetmesini ne sağlar, bunun cevabını verebiliyor muyuz? Ruh mu yoksa kimyasal salgılar mı? Salgılar bir araçsa eğer, bir robotun çipindeki altın, gümüş, platin, titanyum bunlar da farklı duyguların, algıların oluşmasına sebep olabilir mi? Ha etin kimyası ha metalin kimyası... Ağaç da bir odun fakat hissediyor, besini, hormonu bedene kan taşıyor, bitkiyede su, robotta da elektrik... Çok zorlama olsa da yorumum, gerçekten yarın birgün, ben hissediyorum diyen bir robot karşısında gerçeğin ne olduğundan kim emin olabilir ki?

Yani hiçbir art niyet yok diyorsun.Umalım da öyle olsun.Bu varlıkların beyin kökeni ne peki, mantıkla mı düşünüyorlar, duyguda katıyorlarmı mantığa.Yada ne bileyim saf mı bu varlıklar yani art niyetleri yok mu .

Yada şöyle sorayım , ben bir yapay zeka olsaydım nasıl düşünürdüm sence , hadi bir mantık yürütelim:)

Biraz machine learning üzerinde uğraşmıştım ve apaçık belli ki bir yapay zeka müthiş sanatsal noktalarda ilerleyemez. Yani mesele şu, bir yapay zeka sanat nedir öğreniyor, sanat nasıldır nedir onu da anlıyor ve sanat tekniklerini ustaca kullanabiliyor. Ancak mesele şu, yapay zekanın öğrendikleri şeyler diğer insanların zevkleri ve ilgileri üzerine olmuş oluyor. Bu sanat eleştirmenlerini tatmin eder, zira sanat eleştirmenleri işin teknik yönüyle daha çok ilgileniyor, ancak bu işin sıkıntısı olan birbiriyle aynı olan çeşitli resimleri taklit etme tehlikesi nedense yapay zekaları pazarlayabilmek uğruna gözardı ediliyor.

Zira duygu dediğin şey insanın en önce hayatta kalabilmek, hayatı sürdürebilme tepkilerinden kaynaklanır. Mesela çilek hoştur, zira bolca enerji verir ve bu kişi çileğin tadına baktığı zaman tatlı olduğuna hükmeder. Çileği anımsatan şeyler ise o tadı çağrıştırdığı için bir yerden sonra aynı tatmin hissini verir. Sanatın ilkel hali budur, insanda yarattığı güzel çağrışımlar üzerinden hareket eder ve Modern Sanat da ne kadar yeni ve aykırı olduğunu söylese de, aslında amacı insanda tatmin yaratmak olduğu için en fazla hayal gücüne atıfta bulunarak bu yönünü gerçekleştirmiş olur; yani hazzı doğrudan değil daha gizli saklı örtülü bir şekilde sunar. Bir psikoloji öğrencisi olarak bu kadar konuşurum.

Şimdi yapay zeka dediğin bir hayatta kalma arzusuna sahip değildir. İstediğin zaman durdurursun, istediğin zaman çalıştırırsın. Onu geç, bir haz duyması da mümkün sayılmaz. Benim çilekten anladığım ile işlemcinin izin verdiği bir şeyler irdeleyen programın anladığı farklı şeyler farklı olacaktır.

Yapay zekalar oldukça iyi teknikler kullandığı insanların ilgisini çekecektir, ancak zaman içerisinde her şeyin en mükemmeli de sıradanlaşacağı için modern sanatta iyi bir devrime de neden olacaklardır.

He robotlara da nasıl lazımdı ya manevi hisler. Duygusal tripler filan. Gözümde bi an gece yarıları Anathema dinleyip sigara içen robotlar canlandı. Psikolojisi bozuk robotlar. Antidepresan kullanan, modern dünyanın insanı yalnızlastirdigini düşünen robotlar. Insanların ego ve tripleri yetmiyormuş gibi bana emir kipiyle konuşursan yere fırlattığın çorapları toplamam diyen robotlar. Asabım bozuldu şu an. Insan olmaktansa bir yapay zeka parçacığı olmayı tercih ederdim. Empati yapın biraz, siz robot olsanız hisleriniz olsun ister miydiniz. Hisler mutsuzluktan başka ne getiriyor sanki. Bu da tam benim bu konuda yapacağım bir yorum oldu.

Kış temizliği adı altında kendimi felç bırakmama mütevellit iki gündür kullanıcı adımı "Yorgunella" olarak değiştirmek istiyorum. Ben ve 12'de uyumak. Ama insanın çok yorgun olunca hiçbir şey düşünememesi paha biçilemez yine de.

Ha bi de üstüne hiç düşünmeden bir bakışta F resmini bir robotun yaptığını tahmin etmiştim konuyu ilk gördüğümde. Diğer insan elinden çıkma resimleri de beğenmedim zaten. Zaten ben resim sanatından da öyle ahım şahım anlamamakla birlikte, F resminde bir robotun gözünden mutsuz insanoğlu tekniğini bi defada kavradım. Niye ben şimdi saçmalıyorum.

Bilimle mistisizmi bağdaştırmak pek mantıklı olmasa da, fantastik olarak ikisini bir arada düşlemeyi seçtim.

“Eğer bilim kabile törenlerindeki figürler yerine Haiti ve Afrika’daki Voodoo’nun altını kurcalarsa, bugüne kadar tıp ilmi tarafından bilinmeyen bir takım tıbbi gizemlerin gücüne ulaşacaktır.” - Zora Neale Hurston

Yani bir şeyin gizi çözülünce o şey artık mistik olarak adlandırılmıyor...

Şu iki konu linkini ilgi duyanlar için aşağıya ekledim.

-- http://www.gnoxis.com/hizmetkarlar-ve-hizmetkar-yaratma-tulpa-yapay-elemental-dusunce-formu-53839.html?highlight=tulpa

-- http://www.gnoxis.com/tulpa-9516.html?highlight=tulpa

-- http://www.gnoxis.com/elemental-varlik-yaratma-35070.html

Hayali bir varlık, varlığa büründürülüyor ise, o varlık zaman içinde bir yapay zekâya da kendi başına tesir edip onu bir beden giysisi olarak kuşanabilir, kim bilebilir...

...Tulpa bedensiz bir varlık (cin, demon, ruh) olmadığından ve doğrudan sizden beslendiğinden dolayı, kolayca defedemeyeceğiniz ve varlığı yok edemeyeceğiniz de aşikardır. Bu aynı bir kısır döngüdür, sadece sizden değil çevre düşüncelerden de beslenir ve sonunda önünü alamayacağınız hatta belki ölümünüze sebep olabilecek sonuçlara neden olabilir. Çünkü yaşam kazanmaya başlayan bu varlık, sizin ölümünüzle serbest kalmayı başarabilir. Tulpalar yaratıldıktan sonra, kendi karakterlerini yaratmaya ve kendi zekâlarıyla, varlıklarını geliştirmeye başlarlar, işte bu yüzden tehlike arz edebilirler.

Tulpa kavramına benzer şekilde; İslâm düşünürü Muhyiddin İbn Arabi ise, olgunluğa erişmiş olan insanın, ruhani gücüyle hayâlinde var olan şeyi, fiziksel olarak Dünyada varlığa büründürebileceğini ifade eder.

İslâm tasavvufunda Muhyiddin İbn Arabi hayalin yaratıcı gücü olduğunu apaçık bir şekilde belirtmiştir. Arabi, İnsan-ı Kâmil ile ilgili izahlarında onun bütün ruhani enerjisini yoğunlaştırarak (ki buna himmet adını vermektedir.) herhangi bir nesneye tesir edebileceğini, hatta mevcut olmayan bir nesneyi dahi varlığa büründürebileceğini ifade eder.

Arabi'nin varlık görüşünde Varlık alemi 5 katmandan oluşmaktadır. Hisler Alemi, Misâl Alemi (hayalin denk düştüğü alem budur.), Ruhlar Alemi, Müteal Akıllar Alemi, Zât Alemi.Her insan kendi hayâl aleminde bir şeyi var kılabilir, ancak İnsan-ı Kâmil veya Arif hayâlinde var olan şeyi himmeti, yani ruhani gücüyle zihninin dışına yansıtabilir. Ancak Arifin gerçekte mevcut olmayan bir şeyi varlığa büründürmesi ile Tanrı'nın bir şeye mevcudiyet vermesi arasında ki derin fark, Arifin varlık verdiği şeyin onun himmeti sürecinde mevcudiyetini koruması ve sonra kaybolmasıdır.

Ayrıca Arif himmet kuvvetinin kendisinin kuvveti değil, sadece Tanrı'nın kuvveti ve onun Kaviyy isminin tecellisi olduğunu bilir ve bu marifeti onu kendi isteğiyle himmet gücünü kullanmaktan sakındırır.