Dolunay Oluşturma zamanı: Eylül 5, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 5, 2007 Seyrimde Bir Şehre Eyledim Nazar Seyrimde bir şehre eyledim nazar Gördüm elvan türlü meyhaneler var Teşne var mı diye sakiler gezer Ellerinde dolu peymaneler var Bir takım doldurur bir takım sunar Bir takım susamış bir takım kanar Bir takım söğünmüş bir takım yanar Bir takım çevrilir pervaneler var Bir eli kaseli bir eli taslı Bir takım keyifli bir takım yaslı Bir takım deli var bir takım uslu Bir takım aşk içre mestaneler var Aşık olan mürşidine yan verir Bu Seyrani dilden dile şan verir Hast'olmadan pir önünde can verir Nice bizim gibi divaneler var Hak Yolunda Gidenlerin Hak yolunda gidenlerin Asa olsam ellerine Er pir vasfın edenlerin Kurban olsam dillerine Torunuyuz bir dedenin Tohumuyuz bir bedenin Münkir ile cenk edenin Silah olsam ellerine Bir üstada olsam çırak Bir olurdu yakın ırak Kemiğimi yapsam tarak Yar saçının tellerine Vücudumu kavursalar Yönüm yare çevirseler Harman edip savursalar Muhabbetin yellerine Vakit kalmadı durmağın Kaldır Seyrani parmağın Deryaya akan ırmağın Katre olsam sellerine Eğlen Hocam Eğlen Bir Sualim Var Eğlen hocam eğlen bir sualim var İz'an nedir erkan nedir yol nedir Seni bana gayet fazıl dediler İçerimde bir yaram var bil nedir Cennetin kapısın Sallallah açar Şeriat işini Muhammed seçer Seksen bin evliya yurdundan göçer Onları bekleten mutlu kul nedir Muhammed dinidir yaptığım tapı Bozulmaz Mevla'nın yaptığı yapı On iki bahçede kırk sekiz kapı Eşiği bekleyen iki kul nedir Kıldan ince derler Sırat'ın yolu Önünde Devletlu ardında Ali Üçyüz altmış birdir selvinin dalı Dalında açılan iki gül nedir Başına bağlamış al yeşil çember Kokuyor ağzında misk ile amber Seksen bin evliya yüzbin peygamber Önünde gidiyor iki kul nedir Seyrani der diyar diyar gezmedim Kalem alıp kaşın gözün yazmadım Elim ile bir gemicik düzmedim Gemi nedir derya nedir yol nedir Evvel Giymez İken İpek Mintanı Evvel giymez iken ipek mintanı Geyersin eğnine çul yavaş yavaş Feragat kıl bırak aşk ü sevdayı Olma bir dilbere kul yavaş yavaş Heder olsa bir pul için her demin Muhannet babına basma kademin Emsaliyle konuşmayan ademin Altun ismi olur pul yavaş yavaş Soyundum libasım oldum uryanı Seyrettim köşeyi çarhı devranı Bu dünyanın işi bitti Seyrani Başına bir çare bul yavaş yavaş Gönül Serden Geçer Yardan Geçemez Gönül serden geçer yardan geçemez Bağlanmış ikrara kavi özlüyüm Her sözüm dinleyen özüm seçemez Sırat köprüsünden ince sözlüyüm Benim sözüm çürük değil sağ gibi Çürük sözler erir akar yağ gibi Üzerinden kervan geçer dağ gibi Yokuşluyum sanma beni düzlüyüm Yolcu ateş yanmak ile yol yanmaz Erenlerin dokuduğu çul yanmaz Cehennemde günah yanar kul yanmaz Ben günahtan sürmelenmiş gözlüyüm Seyrani aradım onu her yerde Aşk-ı hakikatle düştüm bu derde Tuttum günahımdan yüzüme perde Rabbim divanında kara yüzlüyüm Muhabbet Küpünün Olsam Şarabı Muhabbet küpünün olsam şarabı Yar beni doldurup içer mi bilmem Mamur olmak için gönül harabı Bir mimar eline geçer mi bilmem Aşıkın olmaz mı çile çekmezi Çilenin olmaz mı boyun bükmezi Helal süde katan haram pekmezi Seçmek murad etse seçer mi bilmem Bübüle gül yarar deveye diken Çiledir aşıkın boynunu büken Tarlasına haram tohumu eken Helal mahsulünü biçer mi bilmem Kimi mevtasına kefen biçmiyor Kimi helal rızık yiyip içmiyor Yavrusundan köpek bile geçmiyor Hak Seyrani'sinden geçer mi bilmem Yumurtasın Kokutmağa Yumurtasın kokutmağa Yatar sanma gürke beni Aşkın dersin okutmağa Sanma korkup ürke beni Ben aşıkın birisiyim Ölü değil dirisiyim Siyah tilki derisiyim Kapla samur kürke beni Canbazım ben aşk ipinde Büyür meyve hep çöpünde Temiz aşkın zevk küpünde Sanma sulu sirke beni Seyrani bir arı beyi Çiçeği aşkın göbeği Nazlıyım gözüm bebeği Düşüremen çirke beni Mahkeme Meclisi İcat Olduğu Mahkeme meclisi icat olduğu Çeşme-i rüşvetin akmaklığından Kaza bela ile alem dolduğu Kazların kadıya uçmaklığından Selefin rüşvetle hüccet yazması Halefin anlayıp hükmün bozması Yıkılan binanın birden tozması Asıl sermayenin topraklığından Asıl sermaye-i niyabetleri Emval-i eytamdır ticaretleri Davet-i rüşvete icabetleri Sıdk ile gönlünün alçaklığından Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü Çobanın südedir koyun güttüğü Toprağın Habil'i kabul ettiği Şüphesiz yüzünün yumşaklığından Dünyadan ahrete gidip gelmemek Olmasa iktiza eder ölmemek Balık baştan kokar bunu bilmemek Seyrani gafilin ahmaklığından Eyvah Fukaranın Beli Büküldü Eyvah fukaranın beli büküldü Medet ticaretin gücüne kaldık Eyiler alemden göçtü çekildi Bizler zamanenin piçine kaldık Rüşvet ile yarar hakim hücceti Hüccet ile alır kadı rüşveti Halk bilmiyor dini şer'i sünneti Bozuldu sikkenin tuncuna kaldık Sene bin iki yüz altmış beş tamam Okunur ezanlar boş bekler imam Seyrani bu nutkun sonu vesselam İnanın dünyanın ucuna kaldık HAYATI Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.