paranormalfikir Oluşturma zamanı: Eylül 21, 2021 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 21, 2021 Prolog Kocaman yuvarlak bir sahne. Etrafı kurşuni bir boşluk. Ortada bir tekerlek üstüne konulmuş bir değirmen taşı. Tekerleğin yanında bir uzun kulp var. Değirmen taşının üstünde el ele tutunmuş çepçevre erkekler ayakta duruyorlar. Arkalarında siyah frak, başlarında yüksek şapkalar var. Hepsinin yüzünde bir örnek birer maske: Alınlar arkaya kaçık, gözler içeriye dönük, sımsıkı, kısık, ince, renksiz dudaklar, burunla ağız arasındaki tıraşlı mesafe bir gorilinki kadar geniş. Maskeler arkasında gözler, atılmaya hazırlanan, bekleyen yırtıcı mahlukatın ışıltılı gözleri gibi parlıyor. Erkek halkası ortasında yükselen maden bir sırık üstüne helezoni kızıl yazılarla yazılmış iki kelime var: Kudret, Para. Sırığın etrafında erkeklerden bir baş uzun bir kadın halkası görünüyor. Başları ufak, vücutları uzun. Yarı çıplak ve madenî bir parıltıyla dümdüz duran vücutlar kurşuni tül örtülere sarılı, kollar ve gerdanlar kıymetli ve renkli elmaslarla pırıldıyor. Maskelerinin arkasındaki gözler, uzun, suni ipek kirpikler arasında gayritabii bir hummayla yanıyor. Ağızları küçük, adeta dudaksız, birer kızıl nokta. Burunları dar, alınları, altında eski Yunan heykelleri gibi muntazam. Kaşlar birer silik ince çizgi. Erkekler gibi onların da maskeleri bir örnek. Yerde alay alay maskeli makine-adamlar. Kadınları ve erkekleri hep eş… Yalnız etekliklerden cinsiyetleri fark ediliyor. Arkalarında hapishane üniformasını hatırlatan esvaplar. Bir kısmı tekerleğin kulpuna yapışmış, ötekiler onların arkasında. Ortadaki değirmen taşını çevirerek ağır ağır aynı reviş, aynı adımla dönüyorlar. Arada bir kızıl ışık çakıyor, bütün maskelerin üstünde bir örnek bir sırıtış hâsıl oluyor. Kurşuni ziyada maskeler ölü gibi hareketsiz ve manasız. Gayet kalın bir ses bir şarkı söylüyor, değirmen taşını çeviren alayın pat pat eden adımları bu havaya uygun. Trak, tiki, ttak Makineleşmek istiyorum, Mutlak buna bir çare bulacağım, Ve ben ancak bahtiyar olacağım, Karnıma bir türbin oturtup Kuyruğuma çift uskur taktığım gün! Trüm, trüm, trüm Trak, tiki, tak! Makineleşmek istiyorum! Sahne birdenbire kararır. Beyaz bir perde iner. Perdenin önünde kalan dar yerden beyaz cüppeli, beyaz sarıklı bir ihtiyar yükselir. Beyaz perdelerin arkasındaki alayın türküsü şimdi uzak bir arı kovanı uğultusu gibi işitilir. İhtiyar mırıldanır gibi söylenir: Maskeler veyahut ruhlar? İnsan için kudret eliyle çizilmiş, müddeti mezara kadar süren bir et maskesi mi olmak daha faydalıdır yoksa ebediyet tehlikesine maruz bir ruh olmak mı daha iyidir? (İhtiyar elini halka uzatır.) Bu meseleyi siz düşünecek, siz halledeceksiniz! Ben ki âdemoğlunun mazisiyim, size sonu gelmez bir hikâye söylemeye geldim: Benim zamanımda göklerden haberler nazil olur, ilahlar yerlerde dolaşır, her biri ruhumda başka bir hava çalardı. Benim için birbirini kovalayan vakıaların hepsinde bir ibret vardı. Zalim de ben mazlum da bendim; öldüren de bendim, ölen de bendim. Seven de ben, sevilen de bendim, gayzla dolu olan da ben, gazaba çarpılan da bendim. Ve en nihayet ruhum, üstündeki fani et kümesini çıkarıp atarak meçhulün kıyısında dururken, kendine benzettiği bir et kümesi gördü, korkudan titredi ve Azrail’e sordu: “Ben benim, fakat bana benzeyen bu et parçası kim?” Azrail cevap verdi: “O senin masken!” O zaman bildim ve agâh oldum ki her ruhun toprak üstünde geçirdiği demlerde yüzüne taktığı bir et maskesi vardır. Ve yine bildim ve agâh oldum ki zavallı et parçasının bütün çektiklerine sebep, içindeki ruhtur. Bugün âdemoğlu ruhundan kurtulmanın çaresini bulmuştur… Bugün âdemoğlu hayatı sade ve sade bir yığın ete bağlamanın yolunu bulmuştur. Kulakları olan beni dinlesin… Maskeler elem çekmez, gözyaşı dökmez, sevmez, nefret etmez! Maskeler ruhlara musallat olan gönül azabını bilmez. Maskeler mezardan sonraki meçhul âlemin, hülyasıyla, fena rüyasında melül değildir. Maskeler fani, ruhlar ebedîdir. Maskelerin bir mabudu vardır. Kudret ve para! Bu mabut onları beşikten mezara kadar ellerinden tutup götürür ve akıbetleri ebedî bir hiçtir. Maskeler veyahut ruhlar? (Yine parmağını seyircilere uzatır.) Bu meseleyi halletmek, birinden birini seçmek size aittir. İhtiyar yere geçer kaybolur. Beyaz perde yavaş yavaş kalkar. Yine eski sahne. Havadaki kurşunilik şimdi barut renginde bir dumandır. Maskeli, makine adamlar alayı, arkaları biraz daha eğilmiş, sesleri biraz daha kısılmış dua ederler: Ey bir tek mabudumuz olan para ve kudret! Bugünün rızkını bize ihsan et, maskelerimiz kazadan beladan sakla, bizi ruh belasından hıfzet, âmin! Kenan Çobanları – Maske ve Ruh (Halide Edib Adıvar) Sayfalar: 45, 46, 47, 48 Can Sanat Yayınları Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2021 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2021 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.