Düş Sokağı Sakini Oluşturma zamanı: Eylül 28, 2006 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 28, 2006 İyi akşamlar efendim, biz Yalnızlık Gazetesi nden arıyoruz, bir sorumuz olacaktı, cevaplayabilir misiniz?!" -"Şu an meşgulüm, bileklerimi kesiyordum, daha sonra belki.." -"İyi akşamlar efendim, biz Türk Dili ve Atraksiyonları Kültür Dergisi nden arıyoruz, bir soruşturma için rahatsız etmiştik sizi.." -"Şu an yoğunum, Ten Dili ve Sefaleti üzerinde çalışıyorum, boşaldıktan sonra belki.." -"İyi akşamlar efendim, biz sizi Aydınları Koruma Cemiyeti nden arıyoruz, bir panel için acaba.." -"Şu an boşluktayım, fikir birliğine girdikten sonra belki.." -"İyi akşamlar efendim, biz sizi Yurtta Sulh Partisi nden arıyoruz, "emperyalizme hayır" imza kampanyası için sizin de adınızı.." -"Şu an adımı değiştirmek için mahkemeye başvurdum, adalet yerini bulduktan sonra belki.." -"İyi akşamlar efendim, ben telefonunuzu bir arkadaşımdan aldım, belki bu gece başbaşa bir yemek ve ardından çılgınca bir.." -"Şu an cinsel kimliğimi bir yakınıma ödünç verdim, iade ettikten sonra belki.." -"İyi akşamlar efendim, ben Zırtpırt FM den arıyorum, şaka yapmak istediğiniz bir tanıdığınız varsa eğer.." -"Şu an kimseyi tanımıyorum, birileriyle tanışır tanışmaz belki.." -"İyi akşamlar efendim, biz Halkların Kardeşliği, Etnik Özelliklerin Enişteliği, Kültür Mozaiğinin Görümceliği Vakfı ndan arıyoruz, bir akrabalık açılımı ve fraksiyonu bazında kim bilir sizin de.." -"Şu an hayatla ters temas halindeyim, düz temasa geçtikten sonra belki.." -"İyi akşamlar efendim, biz sizi TNT adlı yerel bir televizyon kanalından arıyoruz; globalleşmenin tartışılacağı bir müzik-eğlence programına konuk.." -"Şu an ergenlik çağımdan yeni çıktım, kurulanıp giyineyim, ben sizi ararım .." -"İyi akşamlar efendim, yayımlanan son kitabınız hakkında birkaç eleştirim olacaktı, acaba siz neden.." -"Şu an çatladım, su sızdırıyorum, telafisi mümkünse telafi edip size dönerim.." -"İyi akşamlar, beni terkettiğin günden beri mutlu musun, bunu öğrenmek için aramışt.." -"Şu an yeryüzündeyim, gökyüzüne gittim mi, ben sana bol melekli bir mektup yazar, herşeyi tek tek açıklarım.." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 -"Yüzünün yarısını bana vereceksin!" Yüzümün bir yarısı intihar eden sevgilimin peşinden gitti. Öte yarısı film artisti olmak için evden kaçtı. -"Ellerinden biri benim olsun!" Ellerimden biri en büyük aşkımın saçları arasında kayboldu. Ötekisi hapse girdi. -"Çocukluğunun en güzel günlerini bana armağan et!" Çocukluğumun en güzel günlerinden bazılarını kurtlar yedi. Geri kalan kısmını ise çocuk esirgeme kurumuna bağışladım. -"Umutlarının aynısından bana da ısmarla!" Umutlarımın bir kısmından hüznüme şahane bir sos hazırladım. Arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim. -"Hiç kimsenin bilmediği yerlere gidelim!" Hiç kimsenin bilmediği yerlerin bir bölümü düşler altında kaldı. Diğer bölümlerin inşası sürmekte. -"Herşeyini bana anlat!" Herşeyimin bir parçasından trajedi imal ettiler. Boşta kalanlarını da sucuk yaptılar. -"Kalbinin temizliği için gündelikçi olabilirim!" Kalbimin temizliğinin bir katıyla uzayın sonsuzluğu ilgileniyor. Öte katlarında zaten belalı yalnızlıklar yaşamakta. -"Hiç ayrılmayalım!" Ayrılıkların çoğunluğu ruhun iklim şartlarından: Sen karasalsın, ben ılıman. Ayrılıkların azınlığı bitki örtüsünden: Sende kaktüsler var, bende plastik vazo çiçekleri. -"Saçmalıyorsun artık!" Saçmalıklarımdan kimisini hayattan aldım. Kimisini alkol sanıp içtim. Sen iyisi mi üstüne basacağın bir mayın bul ve beni unut! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Örneğin beni dövmene müsaade edeceğim. Bir gözümü de çıkartabilirsin. Yalnız, kemik kırma konusunda kararsızım. Kemiklerim bana lazım Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Örneğin evi yakabilirsin. Yangın, mahalleye yayılmadan kaçmayı başarabilirsek, sana o istediğin uyduyu alacağım. Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Örneğin içip içip dağıtabilirsin. Ama kustuğun küvette kusmuğunla yıkanmam için ısrar etmeyeceksin. Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Örneğin içkine buz yerine eskimo da atabilirsin. Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Dilediğin kadar bağırarak şarkı da söylebilirsin. Bütün apartmanı silah zoruyla koroya almamak şartıyla. Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Canının çektiği yemeği de pişirebilirsin bana. Yalvarırım, baharat olarak kepeklerini kullanma! Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Çılgınlar gibi sevişebiliriz de. Ancak seyretmeleri için aileni çağırmaman koşuluyla. ( Bilet kesmen de cabası! ) Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Gribal enfeksiyonumuz esnasında aynı kâğıt mendili, aynı ilaçları ve aynı doktor tacizini kullanacağız. Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Ev sahibine kira karşılığında sümük koleksiyonunu, bakkaldaki veresiye karşılığında dolmuş elektrik süpürgesi torbalarını, telefon borcu karşılığında kafaderini, diğer faturalar karşılığında ise istikbalini elden çıkartabilirsin! Benim kirli iç çamaşırı portföyüme dokunma sakın! Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: İdrar ve kan tahlilleri için, öpüştüğümüz ağızlarımızı kullanacağız. Evimize misafirliğe gelen en yakın arkadaşımı doğrayıp leğen yapmana da kızmayacağım. Ama eski sevgilimi çamaşır makinesinde yıkama fikrine şiddetle karşıyım. Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Beni hecelerime ayıracaksın. Sana söz veriyorum, bu gece herşey çok farklı olacak: Maça iyi hazırlandım. Sana söz veriyorum, bu gece herşey çok farklı olacak: Aşırı pozitifim; bütün her yer A-Rh(+), dekoratif bir renkle şenlenecek. Bıçakları, makasları, törpüleri ve salata kepçelerini bileylettim. Bugün seninle yıldönümümüz sevgilim! Söktüğüm bir ayak tırnağımı armağan edeceğim sana ve senden alt dudağını kesip, bana armağan etmeni bekleyeceğim. Mutlu yıllar sevgilim!. Az önce kötü vurmuş olabilirim, evet!. Ona kadar sayıyorum şimdi ve kalkmazsan eğer kendime yeni bir sevgili bulmak için gardiyana sesleneceğim: -"Heey! Görüşme bitti!. Bir geceliğine sevgilim benim yerime delirebilir mi?!" Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 artık kalbim yok ağladığımda sana düşündüğümde seni artık kalbim yok seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok ! küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine suda sektirdim bir kiremit parçası gibi ve bekledim batmasını bekledim batmasını yanan bir gemi nasıl ağlayarak denize dökülürse istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok! artık kalbim yok baktığımda eski resimlere özlediğimde seni arta kalmış bir kalbim yok! YOK! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Suçu benim üstüme at: Zamanlama hatası derim. Suçu benim üstüme at: Batık gemilerin de bir rotası olduğunu saklarım. Suçu benim üstüme at: Taşa inanan bir tanrı parçasıydı derim. Suçu benim üstüme at: Aşk değildi o; yalnızca bir isim benzerliğiydi diye söylenirim. Suçu benim üstüme at: Örgütlü kalp ağrılarıydı derim. Geceleyin arkadaş evine sığınan ağır yaralı bir militan kadar güzeldi derim. Suçu benim üstüme at: Yaz sıcağında kasıklarından yükselen ter kokusunu parfüm niyetine kullanacaktım, demem. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 jilette pusu kurmuş yılandı. ( galiba infilak etti. ) yılanın kirpiklerine bulaşmış asitti. ( galiba punk. ) horizantaldi. ( şüphesiz prozac efsanesiydi. ) bütün anlamları bataklıktı. ( tut ki, boşlukta dinozordu. ) kâh çokluktu, kâh eksiklikti. ( aritmatiği zayıf. ) ucuz atlattığım bir cinayet girişimiydi. ( ahlakı pekiyi. ) saçma sarı mdı. ( her renk bir diğerini gölgede bırakır. ) marjinal ela mdı. ( sırra kadem basan hatıralarla avunurdu. ) piercing prensi mdi. ( çoğu kere, uzak gemi lodosu. ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 İnsan telefon defterini temize çekerken bazı isimleri eski defterinde bırakır. Onlar artık bir daha asla aranmayacaktır. Garip bir hüznü barındıran bu silik isimlere bakılır bakılır. Kimi okuldan sınıf arkadaşınızdır, kimi çok çabuk unutuverdiğiniz bir sevgili, kimi bir kafede aylarca herşeyi ama herşeyi paylaştığınız birisi; ya da istifa ettiğiniz bir yerden bir iş arkadaşınız! Soyadları sorulmamış bir sürü hatırlanmayan isim de vardır defterde; ve şüphesiz üstünde isim olmayan telefon numaraları; korkunç bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çırpıda ortadan kaldırılır. İnsan telefon defterini temize çekerken bazı isimler üzerinde durur. Onca zaman sonra bir kez arasanız, sesini duysanız.. ona edebilecek bir çift sözünüz yoktur! Birlikte gittiğiniz filmler, meyhaneler, evler birbirinizi yıllar sonra özlemenizi sağlayacak sevgiyi aşılamamıştır size. Yalnızca bir isimdir şimdi o. Herhangi bir isim. Hatta gözgöze geldiğinizde içinizi nedensiz daraltan bir isim. Temize çekerken atlarsınız hemen. Derhal çevirirsiniz sayfayı telaşla, alelacele. Ohh! İsim, geçmişte kalmıştır. İnsan telefon defterini temize çekerken hayatını da sorgular! Hangisi ihanet etmiştir; hangisi yalvarmıştır bırakmamanız için; hangisinin bir süre sonra arkanızdan konuştuğunu duymuşsunuzdur; hangisi sizi en güzel öpmüştür; hangisi rüyalarınıza girmiştir; hangisinin ayakparmakları ilginizi çekmiştir; hangisinin burnundaki kıllar sizi aşırı rahatsız etmiştir; hangisine hediye alırken zorlanmışsınızdır; hangisiyle en hararetli tartışmalara girip kavga etmişsinizdir; hangisinin eşine siz de büyük bir aşk duyup bunu acıyla gizlemişsinizdir; hangisi için sabahlara kadar içip içip ağlamışsınızdır?!. İnsan telefon defterini temize çekerken hayatını da sorgular. Doğrular, yanlışlar, hatalar, tutkular! Birlikte Edip Cansever okuduğunuz o insanlar, solmuşlardır. İnsan telefon defterini temize çekerken yalnızlığını da kanıtlar! Bütün bu insanlar şimdi nerede, ne yapmaktadırlar?! Saat elbette dört tür! Paradoks, labirent, koni, tüm bilimsel ifadeler ve mentalite tersine dönmüştür. Ters dönmüşsünüzdür. Bu tekbaşınalık ve bu isim katliamı aslında size ters gelir... Çalan telefona bakarsınız. Acaba? Acaba telefon defterini temize çeken bir arkadaşınızın herşeyi son anda kurtarma çabası mıdır?! Bir iki kırık sözcük, yarım yamalak bir buluşma teklifi, belki... Bilemezsiniz. Lütfen. Ama lütfen. Telefon defterlerinizi kaybetmeyiniz! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Bugün hayatında bir değişiklik yap ve ne kadar yıpratıcı olduğuna karar ver istedim; o nedenle oturup yazdım tüm bunları; yoksa gecenin dördü; hepiniz uyuyorsunuz; bu ülkede hep gecenin dördü; herkes uyuyor. Ben ayaktayım. Elimde bir bıçak var ve kendimi mi yaralayayım, kendimle aramdaki coğrafyayı mı keseyim, kendimle aramdaki anlayış biçimlerini mi doğrayayım, karar veremiyorum. Çok salakça, farkındayım. Gülüyorum. Bıçakta gülüyor buna. Memlekette gülüyor. Doktorum da gülüyor. Arkadaşlarım da gülüyor. Gülmeyi artık bir kusmaya dönüştürüyoruz. Hadi canım, söyleyelim bari: Herkes gitti, çıkmışız dışarı, bas bas bağırıyoruz. Uluyoruz. Caz diyorlar buna bazı köpekler. Canın yandığı için it cazı yapıyorsun diyorlar. Doğrudur. Bir gün benim de arka bahçemi kazdıklarında çok fazla ceset çıkacak ve garip bir yetkili açıklama yapacak: "Her biri bir başka müzik aletiyle öldürülmüş, fantastik!" Insectisid, Made in Hell, Necronomicon birleşti, geldi. Ben yazarken çok korktum; eğer satırlar arasında kaybolursanız, seslenin, gelip sizi de severim. Sorun değil. İT CAZI(Arka Kapak ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2006 Unuttum sana yazdığım mektubun altına adımı yazmayı: Belki hatırlarsın beni, senin çok eski bir dudağınım öptüğün. Damlayan bir musluğum geceye: Şıp şıp şıp! Belki hatırlarsın beni, hani gücün yetiyorsa kendini hüzne alıştırıp, şu an okuduğun bu sayfaya o hiçbir şeye yaramayan yüreğinle göğüs gerip, içine çeke çeke, hatta biraz da umursamamaya çalışarak, hadi canım sende, geçmişte kalan bir sevgiye insan zulüm diyebilir mi, en kötü ihtimal beni öldürmeye hazırdır ya da intikamla kıskançlık kenetlenmiştir ve zamanı aldattığım bir puştun edası da kalmamıştır bahanesiyle, yüzüme baka baka ters ilişkiye girdiğin muhakebe kabiliyetinle, kenarından özenle yırtıp açtığın zarftaki olası gönderen adresine yönelip beni tanımaya başlarsın. Bir mektup, hafızayı tahakküm altına alamaz ki; bir mektup, serzenişten öteye öte bir şey değilse gerçekte: Yırtılmalıdır. Yırtılmazsa buruşturulmalıdır. Buruşturulmazsa yakılmalıdır. Yakılmazsa atılmalıdır. Mektup, lüzumsuzdur çünkü. Sözün, yolun, silahın olduğu yerde mektup yazmak, günahtır. Mektup yazmak, ilahi ahengi bozan ferdi ahenktir. Seni özlemek büyük külfet piç kurusu! Kes çükünü ve masanın üstüne koy! Otur karşına ve düşün: Artık neyim ben; neyim kaldı beni ben yapan?! Sen baştanaşağı bir kamışsın sadece. BİR KAMIŞ! Sende zerre kadar hayat kalmamış! Unuttum sana yazdığım mektubun altına adımı yazmayı: Belki hatırlarsın beni, senin çok eski bir casusunum aldattığın. Kaçan bir elektriğim; haylaz, inatçı bir âşık. Belki hatırlarsın beni, hani saklıyorsan hâlâ resimleri; cismim yetiyorsa kanıtlamaya kusuru, aklım şaşırtıyorsa bedeninin azametini, teklifim geçerliyse ve romantizm lök gibi oturmuşsa gündemine, hangi varlığımı yok sayabilirsin ki?! Katoliksin sen. Bütün eşrafınla katolik ve müptela. Eziyet müptelası, hürriyet düşmanı ve karanfilsin. Sen baştanaşağı bir kamışsın sadece. BİR KAMIŞ! Sende zerre kadar hata kalmamış! Unuttum sana yazdığım mektubun altına adımı yazmayı: Belki hatırlarsın beni, senin çok eski bir çocuk hastalığınım kırk derece ateşte yattığın. Sağlıksız aşk koşullarında bir tavsiyeyim: Benimle sevişebilmek için yeşil reçeten olmalı. Çünkü her temasım yasadışı, çünkü her fantezim septik. Losers kuşağında çıkmış bir WW3, Dark Side of The Moon albümünde atlanmış bir şarkıyım. Siyah beyaz çekilen filmlerde bordo çıkmayı ilke edinmiş, sistemin sunduğu nimetlerden yalnızca fastfood dükkânlarının tuvaletlerini kullanma hakkını değerlendiren yüzünü batıya, kıçını doğuya dönmüş bir ejdarhayım topu topu. İsteksizim; yeteneklerimin doğrultusunda zararlı, zaaflarım çerçevesinde insiyatif sahibi ve muktedir olduğum kudret açısından kötüyüm. Hepsi bu! Senin yalnızca KAMIŞ olmana karşılık gelen GARİP ÇUKURDum: Karanlığı vazife edinmiş, uzun ve ıssız bir çukur. Larvalarla donatılmış, içine akan suların kokusunu arşivleyen bir çukur. Sonra salyaları dilenen, akvaryumunda spermler biriktiren, burjuvazi bozması sırtlanlara dönüşmüşüz: Öyle diyorlar. Derinliğini yitiren bir mağaradayım. Karanlığını, ilkelliğini vahşice kaybeden bir mağarada tek başınayım. Sualsiz çıkmayı planlarken prensesin önüne, önümü bir prens kesiyor ve diyor ki, sen total anestezi uzmanıydın hani?! Herkesi uyuşturan bir yanın olacaktı ve uyuşturduğunla sağladığın uyum, gerçek kesirleri, doğru açıları, denklemin iki değil üç yanı olduğunu gösterecekti?! Spekülasyona uyum sağladın, ortamdaki alt-kültür emisyon hacmini büyüttün?! Boşversene sen, ben sadece yürüdüm ve bir bar buldum yine içecek. Tuvaletlerinde tuvalet kâğıdı yerine çaldıkları bayrakları kullanan insanların arasında bir nebze olsun akıllı davranmaya çalıştım. KAMIŞ olmayı ihanet saydım kısaca. KAMIŞlarıyla çoğalan ideolojileri şırıngayla damarlarına, radarlarına vuran nesli eğitmeye, onları belli bir maarife oturtmaya çabaladım. Gerisi mefisto! Sen git bana şurdan biraz petrol çıkart! Jack London çıkart! Se7ene eklenecek taptaze bir 8 gibi! İlkel koşullarda üretilmiş bir maşuksun topu topu; Dark Cityye doğmayı planlayan bir güneş olsan da benzin kaçıran ve havaya uçmasına az bir zaman kalmış bisikletsin. Bir KAMIŞ! Alelade bir serzenişsin bu âlemde: Avazın çıktığı kadar yalnızsın aslında. Avazın çıktığı kadar alkole batır gövdeni; yine de kurtulamazsın temennimden: Sen benim kucağımda vereceksin son nefesini ve ben alıp o son nefesi bir kavanoza koyacağım; nesiller boyu sergileyeceğim o aşksızlık, ihanet, vicdansızlık kokan nefesini. Sen küfürsün. Ben bu küfrü etmeyi reddediyorum. Seni sana ediyorum. Seni sana bir hançer gibi tam da adresinde, o dolaylarda saplarken parmakizim kalsın istiyorum. Yüzünde parmakizim kalsın. İster bir gözyaşı olarak taşı onu, ister müstehzi bir ifade diye. Kalsın. Yüzünde parmakizim kalsın. Bu izle git bana şurdan biraz mazi çıkart! Kulvar çıkart! Cobain çıkart! Se7en’e eklenecek taptaze bir 8 gibi... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 19, 2006 İstediğin gibi yaptım artık kalbim yok küçük bir velede verdim onu oynasın diye..... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Gel beraber kaybedelim bu mor savaşı ve benimle birlikte intihar et anne ! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Ter içinde uyanıyorum. Ne ailem, ne Re, ne de orospu burada! Hepsi düşmüş! Her şeyi yarım bırakmayı seviyorsunuz. İnsanları, sevgileri, ihanetleri, yaşanılan memleketleri, umutları, kavgaları, onurları!.. Hepsini eksik bırakmayı seviyorsunuz. Bir yağmuru, bir intiharı, bir sevişmeyi ortasında kesmekten çekinmiyorsunuz. Tamamlayarak tamamlanmak ürkütüyor sizleri! Kimselere hesap vermeyeceğinizi bilmenin rahatlığı, boşvermişliği olsa gerek bu! Ama beni, yanlışlarımla bütünlemeye çalışmak: İşte size zevk veren BU! Bunu yapabilecek gücü hissetmeniz, bu gücü depolamış olmanız, doyum için yetiyor! Yeniliyoruz. Önümde duran zamanlardan bir zaman bile seçemiyorum. Hep sizin sunduğunuz duyumsamalarla, savlarla, sıfatlarla yaşamak biçiminde bir piyes oynatıyorsunuz bana. İtiraf ediyorum. Ben de oyuncuyum. Ben en mükemmel Shakespeare karakteriyim. Yaşadığı trajediler karşılığında yüklüce para kazanan bir oyuncu! Ama sahneye çıkma, tiradımı atma sırası bana geldiğinde bütün seyirciler gitmiş olacaklar! Sıkıyönetim, tekste el koyacak! Bir grup köktendinci, kulisteki kostüm dolabımda centilmenliğimi becerecek! Fildişi Kıyıları çok uzak! Artık Japonlar da kola içebiliyorlar! Alnına spermle gamalıhaç çizilmiş görevlilerle elim sende’cilik meselesine sürüklüyorsunuz beni; ebe, devamlı benim! Sizler gizleniyorsunuz. Elma da desem, armut da desem, dut da desem çıkmıyorsunuz! Sizi bulmak, arkasında durduğunuz anlamı yakalamak için geceyarılarına kadar sokaklarda dolaşıyor, herkese sizi soruyorum. Vizyondan kaldırılmışsınız. Omuzlar silkiliyor, dudaklar bükülüyor, ‘bilemeyiz’ türünden garip el işaretleri yapılıyor!. Sancılarımla başbaşayım. Cezalıyım. Suçumu, bitmeyeceğini hemen algıladığım heyecanlı bir filmi seyrettirerek, kucağıma uzanmış kızın, kopacağını, elimde kalacağını sezdiğim saçlarını sevdirerek ödetiyorsunuz bana. Ödüyorum ödemesine de, yine de çaresizliğime, yalnızlığıma bir başıma sahip çıkamıyorum. İrlandalılar, dünyaca ünlü rock grubu U2 ile özgürlük şarkıları söylerlerken grubun solisti Bono, adımı anmaktan kaçınıyor! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yürek kemiğiyle lades tutuşuyor iki çocuk! misafir oyuncu bir terkediş biçimi ile ellerim vücudunun prömiyeri! Aynı ahır adına koşan acılarımız var bizim! amatör balıkçının leğeninde iki istavritiz seninle ölüme beş kala ölümle canlı telefon bağlantısı kuran! dibi senin aşkında gizlenen kırılgan bir aysberg bu tufan ! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermeme, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 düş sokağı sakini bunlar ne ya tüylerim diken diken oldu valla gercekten bukadar güzel bir yazı okumamıştım hepsi bir birinen güzel cok teşekkür ederim kendi adıma ...işyerinde olmasam ağlıcaktım .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 ben teşekür ederim vakit ayırp okuduğun için. Sende olmasan konumu anlıyacak kimse yok yada okumaya cesaret edecek çok saol (: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 rica ederim nedemek bence okumaya cesaret edecek yok ağlamamk için yani... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 bide okduğunu anlayabilmek var ; ) yeni yazılarınıda ekliyecem (: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 öylemi cok sevindim hemen ekle ozaman.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Hepimiz karanlığı sığınmış böcekler değil miyiz aslında... Antenlerimiz korkuyla, acıyla, aldatılmanın ironisiyle titremiyor mu sanki.. Saklandığımız yerden yeryüzüne, yeryüzünün kötü adamlarına şüpheyle yaklaşmıyormuyuz.. Bizler de delirmeyecek miyiz bu sistemde, bu koşullarda, bu baskıyla.. Her an üstümüze bir terlik inebilir, sevgilimizin yüzü cibinlikle örtülebilir ya da ruhumuza sıkılan bir flitle zehrin doruklarıan ulaşabiliriz.. Artık mutluyuz. Çünkü bunca böceksavarın saldırıya geçtiği bir coğrafyada ters dönsek bile hala ayaklarımızı oynatabiliyor ve gökyüzüne, gökyüzünün şahane yıldızlarına, yıldızlardaki küçük prenslere umutla bakabiliyoruz. İyiyiz, iyiyiz.. Hakikaten iyiyiz. Öldüremiyorlar. Ezemiyorlar. Milyonlarcayız. Daha da milyonlara katlanacağız. Heey! Gregor Samsa!.. Orda mısınnnnn?! Sen de ordaysan, bil ki kazanacağız! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Hayatın zaman zaman patakladığı âşıklardık biz: Ölen sevgilimizin arkasından mutlaka bir hayvan edinir ya da çiçek yetiştirirdik onun adını verdiğimiz. Tembellik hakkını kullanan özgürlüğü anarşizm, kıskançlık kisvesindeki hiddeti karasevda, dostlarımızı aramamayı hasret sanırdık. Uzak tatil kasabalarında akşamüstleri güzel kızların kalçalarına bakarken devrim yapma planları kurardık; şahaneydik! Herkes uyuduktan sonra girdiğimiz chat te, olmak istediğimiz lakap ve yaşla, fazlasıyla derin ve ahlaksız arkadaşlıklar peşinde, sahte kimliğimizin coşkusuna da kapılırdık. Yalanlardan oluşmuş, devasa bir doğru abidesiydik hepimiz teker teker. Ağaçtaki elmadan daha mutsuzduk! Ağaçtaki elmadan daha da mutsuzduk aslında! Kin tutmak, bir duygudan bir efsane yaratmaktır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Bu gece bol esrarlı bir uzay misafir ediyorum şehrin itina gösterilmesi lazım tüm kızlarında, mamafih, anlaşılan sefaletin saltanatında tahta çıkan hiçbir serseri beş dakika bile hayatta kalamayacak! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Ona tertemiz bir cinayet verecektim Ona tertemiz bir iltihap verecektim Ona tertemiz bir ihanet verecektim Dinlemdi beni.. Vurdu kapıyı.. Çıktı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Düş Sokağı Sakini Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 çelişkili kuvvete dönen yapışkan bir ölü var korkulan otobanın ortasında viraj yaratan. bir dedektif hissiyle yaklaşırken dünyaya ay toprak tutarken elini cetvelle çizilmiş suyun gözlerini düşürmüş bir genç kız gibi mağrur ve diken diken; arabanın bagajında bir ölü var direksiyondaki cesetle hayatı tartışan. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sensizim Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 31, 2006 bunlarda güzelde öncekiler daha güzeldi ya Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.