Kinyas Oluşturma zamanı: Eylül 11, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 11, 2007 ANITKABİR "Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arasında daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemelerin kullanıldığı binalar yapılmıştır. "II. Ulusal Mimarlık Dönemi" olarak adlandırılan bu dönemin en önemli örneklerinden biri de Ulu Önder Atatürk’ün ebedi istirahatgahı olan Anıtkabir’dir. Anıtkabir, sadece 10 yıllık II. Ulusal Mimarlık Dönemi’nin değil, belki de 80 yıllık Cumhuriyet tarihinin en önemli mimari eseridir. Ve elbette ki en kutsal olanı..." ( Uzman, Birsen Altıner / İ.Ü. İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü ) TARİHÇE Atatürk 10 Kasım 1938’de gözlerini kapayınca, onu yaşatacak bir anıt mezar ihtiyacı ortaya çıktı. Çünkü Atatürk kendisi için bir mezar yaptırmadığı gibi, gömüleceği yer için de bir vasiyette bulunmamıştı. 1923 yılında bir sohbet sırasında Atatürk; “Elbet bir gün öleceğim, beni Çankaya’ya gömer, hatıramı yaşatırsınız” demiş ve “Beni milletim nereye isterse oraya gömsün. Fakat benim hatıralarımın yaşayacağı yer Çankaya olacaktır” diye eklemiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra, onun anısına yapılacak olan anıt mezarın yerinin Çankaya’da olacağı düşüncesi ağır basıyordu. Ama yine da anıt mezar çalışmalarını yürütmek için kurulan komisyonun çalışmalarının sonuçları beklenmiştir. Komisyon, Çankaya dışında, Etnografya Müzesi, Büyük Millet Meclisi’nin arkasındaki Kabatepe, Ankara Kalesi, Bakanlıklar, Eski Ziraat Mektebi, Gençlik Parkı, Altındağ, Gazi Orman Çiftliği gibi isimlerin üzerinde durdu. Sonunda Büyük Millet Meclisinde kurulan ve 15 milletvekilinden oluşan komisyonun kararı Rasattepe (Anıttepe) olarak açıklandı. Anıtkabir’in yerinin seçilmesinden sonra sıra yapılacak olan anıt mezarın özelliklerinin belirlenmesine gelmişti. Başbakanlık müsteşarının başkanlığında kurulan komisyon, Anıtkabir’in genel niteliklerini tespit ederek bir bildiri yayınlamış ve yarışmaya katılacak olanlara yol göstermiştir. Bu bildiri şöyle özetlenebilir: 1- Anıtkabir bir ziyaret yeri olacaktır. Bu ziyaretgaha, büyük bir giriş bölümünden girilecek, ziyaretgah binlerce Türk’ün Ata’sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır. 2- Bu anıt, Büyük Ata’nın, asker Mustafa Kemal, devlet adamı Gazi Mustafa Kemal, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının, güç ve yeteneklerinin bir timsali olacaktır ve O’nun kişiliği ile oranlı olacaktır. 3- Anıtkabir’in yakından görüldüğü kadar uzaktan da görülmesi gerekir.Bu bakımdan ulu bir siluet sağlanmalıdır. 4- Atatürk’ün adı ve kişiliği altında Türk ulusu sembolize edilmiştir. Türk ulusuna saygılarını göstermek isteyenler, Büyük Ata’nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir. 5- Anıtkabir’in bir şeref bölümü bulunacaktır. 6- Anıtkabir’de bir Atatürk Müzesi olacaktır. 7- Anıtkabir’de bir Şeref Holü yapılacaktır. Atatürk’ün lahdi buraya konulacağı için Şeref Holü, bu yapıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır. Şeref Holü, başta Türk ulusu olduğu halde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet temsilcilerinin Ata’nın lahdine yönelebilecekleri büyük bir salon olacaktır. Bu holde sağlanacak azamet ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır. Bundan ötürü holün biçimi, boyutu ve yüksekliği için hiçbir ölçü verilmemiştir. 8- Büyük Atatürk’ün lahdinin yeri, Şeref Holü’nün ruhunu teşkil etmektedir. Ancak lahdin konulacağı yeri de yarışmacılar seçeceklerdir. 9- Bunlardan başka, Anıtkabir’i ziyaret edecek büyüklerimiz ve yabancı devlet temsilcilerinin duygu ve düşüncelerini yazacakları bir özel defter bulundurulacaktır. 10- Atatürk’ün Müzesi, Ata’nın hayatının türlü devirlerine ait fotoğrafları ile kıyafetleri ve el yazıları, imzaları, bazı eşyaları ile okuduğu incelediği kitapların sergilenmesine elverişli olacaktır. Anıtkabir proje yarışması 18 Şubat 1941 tarihinde basında yayınlandı ve yarışma süresi 2 Mart 1942 tarihi olarak belirlendi. 23 Mart 1942 tarihinde jüri üyeleri bir tebliğ yayınlayarak yarışmayı değerlendirdiler. Bu tebliğde yarışmaya 49 eserin katıldığı, 30’unun ilk elemeye kaldığı, ikinci elemeden sonra 11 projeden 3’ünün jürice mükafata layık görüldüğü ve 5 tanesinin de takdire değer görülerek satın alınmasının hükümete teklif edildiği belirtiliyordu. Ödüle layık görülen projeler Prof. Johannes Kruger, Prof. Emin Onat – Doç. Orhan Arda ve Prof. Arnaldo Foschini’ye aitti. Jüri bu üç eserden hiçbirini ötekine üstün görmemişti. Karar hükümete aitti. Hükümet bu konuda yetkili birçok kişilerin düşüncelerini dikkate alarak, Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda’nın eserini uygulamaya karar verdi. Anıtkabir’in inşaatına 9 Ekim 1944 günü saat 10.00’da görkemli bir temel atma töreni ile başlandı. Anıtkabir’in inşaatının dört aşamada tamamlanması planlandı ve inşaat 1 eylül 1953’te bitirildi. Birinci kısım inşaat: 1944-1945 Toprak seviyesi ve aslanlı yolun istinat duvarının yapılmasını kapsayan birinci kısım inşaata 9 Ekim 1944'te başlanmış ve 1945'te tamamlanmıştır. İkinci kısım inşaat: 1945-1950 Mozole ve tören meydanını çevreleyen yardımcı binaların yapılmasını kapsayan ikinci kısım inşaat 29 Eylül 1945'te başlamış, 8 Ağustos 1950'de tamamlanmıştır. Bu aşamada inşaatın kâgir ve betonarme yapı sistemine göre, temel basıncının azaltılması göz önünde tutularak, anıt kütlesinin "temel projesinin" hazırlanması kararlaştırılmıştır. 1947 yılı sonuna kadar mozolenin temel kazısı ve izolasyonu tamamlanmış ve her türlü çöküntüleri engelleyecek olan 11 metre yüksekliğinde betonarme temel sisteminin demir montajı bitirilme aşamasına gelmiştir. Giriş kuleleri ile yol düzeninin önemli bir kısmı, fidanlık tesisi, ağaçlandırma çalışmaları ve arazinin sulama sisteminin büyük bir bölümü tamamlanmıştır. Üçüncü kısım inşaat: 1950 Anıtkabir üçüncü kısım inşaatı, anıta çıkan yollar, aslanlı yol, tören meydanı ve mozole üst döşemesinin taş kaplaması, merdiven basamakların yapılması, lahit taşının yerine konması ve tesisat işlerinin yapılmasını kapsıyordu. Dördüncü kısım inşaat: 1950-1953 Anıtkabir'in 4. kısım inşaatı ise şeref holü döşemesi, tonozlar alt döşemeleri ve şeref holü çevresi taş profilleri ile saçak süslemelerinin yapılmasını kapsıyordu. Dördüncü kısım inşaat 20 Kasım 1950'de başlamış ve 1 Eylül 1953'te bitirilmiştir. Heykel ve kabartmalar Anıtkabir’deki heykel ve kabartmalar için de bir yarışma düzenlendi.Yarışma sonucunda Aslanlı Yol başında sağdaki kadın ve soldaki erkek grubunun birinciliğini Hüseyin Özkan, Aslanlı Yol, aslan heykeli birinciliğini Hüseyin Özkan, Şeref Holü’ne çıkan merdivenlerin sağındaki kabartma kompozisyonu birinciliğini İlhan Koman, Şeref Holü’ne çıkan merdivenlerin solundaki kabartma kompozisyonu ile İstiklal Kulesi ve Hürriyet Kulesi içindeki kabartmalar ve Mehmetçik Kulesinin dış yüzeyindeki kabartma kompozisyonu birinciliğini Zühtü Müridoğlu kazanmıştır. Müdafa-i Hukuk Kulesi dış yüzeyindeki kabartma ile, Barış, Misak-ı Milli ve İnkılap kulelerinin iç yüzeyindeki kabartmaların birinciliğini Nusret Suman kazanmıştır. 23 Nisan Kulesinin iç yüzeyindeki kabartma kompozisyonu için birinciliğe layık eser bulunmadığından ikinci olan Hakkı Atamulu’nun eseri uygulanmıştır. Şeref Holü’ne çıkan merdivendeki Hitabet Kürsüsü süslemesi ile bayrak direğinin altındaki sembolik kabartmanın birinciliğini Kenan Yontuç kazanmıştır. Cumhuriyet ve Zafer Kuleleri için konuyu başarı ile temsil eden eser bulunmadığından, herhangi bir kabartma uygulanmamıştır. BÖLÜMLERİ Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi örneklerinden biri olan Anıtkabir yaklaşık 750.000 m² lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır. 1. Barış Parkı Anıtkabir inşaatı devam ederken toprak kaymasını önlemek ve çevresinde yeşil bir kuşak oluşturmak amacıyla ağaçlandırma çalışmaları da yapılmıştır. Yaklaşık 750.000 metre karelik bir yerleşme alanına sahip Anıtkabir’in çevresine ilişkin peyzaj planlamasına 1946 yılında başlanmıştır. Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyişinden ilham alınarak, çeşitli yabancı ülkelerden ve Türkiye’nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlarla “Uluslararası Barış Parkı” oluşturulması düşünülmüştür. Yabancı Devletlerden Barış Parkı’na Hediye edilen fidanlar aşağıdaki gibidir: Afganistan: 15 Akkavak, 10 Nesteren Gül, 12 Çitlenbik Amerika Birleşik Devletleri: 310 Mavi Ladin, 100 Mavi Selvi, 100 Sedir Avusturya: 55 Dağ Çamı Batı Almanya: 25 Bataklık Meşesi, 10 Huş, 13 Ihlamur, 5 Atlas Sediri, 5 Yabancı Selvi, 8 Pinus Sabiniana, 17 Erik, 5 Yatık ardıç, 200 Gül Belçika: 10 Kotoneaster, 13 Şimşir, 12 Top Mazı, 12 Yatık Ardıç, 12 Sedir, 12 Akçaağaç, 12 Porsuk, 12 Göknar, 12 Sarıçam Danimarka: 20 Kayın Finlandiya: 275 Huş Fransa: 10 Kızılağaç, 10 Sarıçam, 10 Sahil Çamı, 10 Fıstık Çamı, 10 Avrupa melezi, 10 Göknar, 10 Kayın, 10 Avrupa Ladini Güney Çin: Bir miktar Armand Çamı ile Çin Göknarı tohumu Hindistan: 289 Sahil Çamı Irak: 20 Musul Fıstığı İngiltere: 50 Kiraz, 50 Porsuk, 100 Karaçam, 50 Meşe İspanya: 1 Karaağaç, 1 Selvi, 4 Sahil Çamı, 1 Dışbudak, 2 Kestane, 3 Ardıç, 1 Ceviz, 1 Meşe İsrail: 30 Sahil Çamı İsveç: 10 Huş İtalya: 5 Karayemiş, 5 Mezarlık Selvisi, 8 Fıstık Çamı, 10 Mavi Selvi, 5 Karaçam, 7 Sedir Japonya: 35 Kiraz Kanada: 30 Akçaağaç Kıbrıs: 5 Çam Mısır: 8 Akkavak, 6 Katalpa, 6 Gladiçya, 6 Akasya, 6 Salkım Akasya Norveç: 12 Gürgen Portekiz: 50 Mezarlık Selvisi, 50 Sahil Çamı Yugoslavya: 10 Ihlamur, 5 Zofora, 5 Kestane, 10 Erguvan, 10 Çınar, 20 Selvi Kavak, 5 Katalga, 5 Fındık, 10 Söğüt, 5 Maklora, 10 Çitlenbik, 20 Meşe, 20 Polyanta Gül, 20 Gül, 19 Mazı, 11 Yalancı Selvi, 5 Boylu Ardıç, 8 Karaçam, 10 Huş, 1 Alıç, 10 Taflan, 10 Berberis, 2 Mavi Sedir, 20 Yatık Ardıç, 10 Leylak, 6 Karayemiş, 10 Erguvan, 6 Mahonya, 3 Porsuk, 10 Söğüt Yunanistan: 5 Kayın, 5 Göknar, 5 Porsuk, 5 Çoban Püskülü, 5 Karaçam 2. Anıt Bloğu Anıtkabir Anıt Bloku üç bölümden oluşmaktadır. a- Aslanlı Yol b- Tören Meydanı c- Mozole a- Aslanlı Yol Anıtkabir'e Tandoğan kapısından girildiğinde Barış Parkı içerisinde uzanan yoldan Aslanlı Yol başındaki 26 basamaklı geniş merdivenlere ulaşılır. Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak istiklal ve hürriyet kuleleri ile üçlü kadın ve erkek heykel grupları yer almaktadır. Ziyaretçileri Atatürk'ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 metre uzunluğundaki yolun iki yanında oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmaktadır. Anadolu'nun eski uygarlıklarından Hititler'de ve Türk mitolojisinde kudreti simgeleyen aslanlar, Türk milletinin birlik ve bütünlüğünü temsilen çift yapılmışlardır. Aslanlar Türk milletinin kuvvet ve kudretini simgelemektedir. Heykeller Hüseyin Özkan'ın eseridir. Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetri gözetilerek yerleştirilmiş olan on adet kule vardır. Bu kulelere ulusumuzun ve devletimizin oluşumunda büyük tesirleri olan yüce kavramları temsil eden isimler verilmiştir. Kuleler, plan ve yapı bakımından birbirinin benzeridir. Kareye yakın 12 x14 x7,20 m. boyutlarında dikdörtgen plan üzerine kurulmuş olan kulelerin üzeri piramit biçiminde çatılarla örtülüdür. Çatıların tepelerinde, eski Türk çadırlarında görülen tunç mızrak ucu vardır. Eski Türk kilim desenlerinden alınmış geometrik süslemeler, fresk tekniğinde uygulanmıştır. Ayrıca kulelerin iç duvarlarında, o kulenin ismiyle ilgili bir kompozisyon ve Atatürk'ün özlü sözleri bulunmaktadır. İstiklâl Kulesi Aslanlı yolun sağ başında bulunan İstiklal Kulesi'nin iç duvarlarında bulunan kabartmada, ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir gencin yanında bir kaya üzerine konmuş kartal figürü görülmektedir. Kartal, mitolojide ve Selçuklu sanatında gücün, istiklâl ve bağımsızlığın sembolü olarak tasvir edilmiştir. Kılıç tutan genç ise istiklali savunan Türk milletini temsil etmektedir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir. Ayrıca kule duvarlarında yazı bordürü olarak Atatürk'ün istiklalle ilgili şu sözleri yer almaktadır: "Ulusumuz en korkunç yok oluşla son buluyor gibi görünmüşken, tutsak edilmesine karşı evladını ayaklanmaya davet eden atalarının sesi, kalplerimiz içinde yükseldi ve bizi son Kurtuluş Savaşı'na çağırdı." (1921) "Hayat demek savaşma, çarpışma demektir. Hayatta başarı kesinlikle savaşta başarı kazanmakla mümkündür." (1927) "Biz hayat ve bağımsızlık isteyen ulusuz ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı hiçe sayarız." (1921) "İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk ulusu, Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar." (1927) "Bu ulus bağımsızlıktan yoksun olarak yaşamamıştır, yaşıyamaz ve yaşamıyacaktır, ya istiklal ya ölüm." (1919) Kulenin içinde ise Anıtkabir maketi ile Anıtkabir'i tanıtıcı ışıklı panolar bulunmaktadır. Hürriyet Kulesi Aslanlı Yol'un sol başında bulunan Hürriyet Kulesi içindeki kabartmada; elinde kağıt tutan melek figürü ile meleğin yanında şaha kalkmış bir at tasvir edilmiştir. Melek figürü bağımsızlığın kutsallığını, elindeki kağıt "Hürriyet Beyannamesi"ni sembolize etmektedir. Şaha kalkmış at figürü ise hürriyet ve bağımsızlık sembolüdür. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir. Kule duvarlarında Atatürk'ün hürriyet ile ilgili şu sözleri yazılıdır. "Esas, Türk ulusunun saygın ve onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir işleme hak kazanamaz." (1927) "Bence, bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın sürekli olarak bulunabilmesi kesinlikle o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olabilmesiyle mümkündür." "Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayandığı ulusal egemenliktir." "Bütün tarihsel yaşantımızda özgürlük ve bağımsızlığa sembol olmuş bir ulusuz." Kule içinde Anıtkabir'in inşaat çalışmalarını gösteren fotoğraf sergisi ve inşaatta kullanılan taş örnekleri bulunmaktadır. Kadın Heykel Grubu İstiklal kulesinin önünde, ulusal giysiler giymiş üç kadından oluşan bir heykel grubu vardır. Bu kadınlardan kenarlardaki ikisi yere kadar uzanan kalın bir çelenk tutmaktadır. Başak demetlerinin meydana getirdiği çelenk bereketli yurdumuzu temsil etmektedir. Soldaki kadın, ileri uzattığı elindeki kapla Atatürk'e tanrıdan rahmet dilemekte, ortadaki kadın eliyle yüzünü kapamış ağlamaktadır. Bu üçlü grup, Türk kadınlarının Atatürk'ün ölümünün derin acısı içinde bile gururlu, ağırbaşlı ve azimli oluşunu dile getirmektedir. Heykel grubu Hüseyin Özkan'ın eseridir. Erkek Heykel Grubu Hürriyet Kulesi'nin önünde üç erkekten oluşan heykel grubu vardır. Sağdaki erkek başında miğferi ve kalın kaputu ile Türk askerini temsil ederken, onun yanında elinde kitabı ile Türk gençliğini ve aydın insanı, biraz gerisinde ise yerel kıyafetlerle Türk köylüsü temsil edilmiştir. Her üç heykelin yüzünde derin acı ile Türk milletinin kendine özgü ağırbaşlılığı ve yüksek irade gücü dile getirilmiştir. Heykel grubu, Hüseyin Özkan'ın eseridir. b- Tören Meydanı Aslanlı yolun sonunda yer alan tören meydanı 129 x84,25 m. boyutlarındadır. 15.000 kişi kapasiteli bu alanın zemini; siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezenmiştir. Mehmetçik Kulesi Aslanlı yolun bitiminde sağda Mehmetçik Kulesi yer almaktadır. Kulenin dış yüzeyinde yer alan kabartmada; cepheye gitmekte olan Mehmetçiğin evinden ayrılışı ifade edilmektedir. Bu komposizyonda, elini asker oğlunun omuzuna atmış onu vatan için savaşa gönderen hüzünlü, fakat gururlu anne tasvir edilmiştir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir. Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Mehmetçik ve Türk kadınları hakkında söylediği özlü sözler yer almaktadır: "Kahraman Türk eri Anadolu savaşlarının anlamını kavramış, yeni bir ülke ile savaşmıştır." (1921) "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda Anadolu köylü kadının üstünde kadın çalışmasından söz etmek imkânı yoktur." (1923) "Bu ulusun çocuklarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü birimi bulunamaz." Kulenin içinde; Anıtkabir ve Atatürk ile ilgili çeşitli kitaplar ve hediyelik eşyalar ziyaretçilere sunulmaktadır. Anıtkabir Kitaplığı Mehmetçik ve Zafer kuleleri arasında yer alan; müze, kitaplık ve Kültürel Faaliyetler Müdürlüğü'nün içindeki birimde "Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi" bulunmaktadır. Atatürk, milli mücadele ve inkılâplar konulu Türkçe ve yabancı dillerde kitapların bulunduğu bir "İhtisas Kütüphanesi" olarak, her kesimden araştırmacı ve okuyucuya hizmet vermektedir. Zafer Kulesi Kulenin duvarlarında Atatürk'ün en önemli üç zaferinin ( Conkbayırı Muharebesi, Sakarya Meydan Muharebesi, Başkomutan Meydan Muharebesi ) tarihi ve zaferle ilgili özlü sözleri yazılıdır. Kule içinde Atatürk'ün naaşını 19 Kasım 1938'de İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndan alarak Sarayburnu'nda donanmaya teslim eden top arabası sergilenmektedir. İsmet İnönü Lahdi Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında 25 Aralık 1973 yılında vefat eden Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesinin Batı Cephesi komutanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün sembolik lahdi bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır. İsmet İnönü, Anıtkabir'e 28 Aralık 1973'te Bakanlar Kurulu Kararı ile defnedilmiştir. Barış Kulesi Kulenin iç duvarında Atatürk'ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesini dile getiren bir kabartma kompozisyonu yer almaktadır. Bu kabartmada çiftçilik yapan köylüler ve yanlarında kılıcını uzatarak onları koruyan bir asker figür tasvir edilmiştir. Bu asker barışın sağlam ve güvenli kaynağı olan Türk ordusunu sembolize etmektedir. Bu şekilde insanlar Türk ordusunun sağladığı huzur ortamı içinde günlük hayatlarını devam ettirmektedirler. Kabartma, Nusret Suman'ın eseridir. Kule duvarlarında Atatürk'ün barış ile ilgili şu sözleri yer almaktadır. "Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir." (1935) "Yurtta Barış, Cihanda Barış." "Ulusun hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir." (1923) Kulenin içinde ise Atatürk'ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir. 23 Nisan Kulesi Kulenin iç duvarında 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışını temsil eden bir kabartma yer almaktadır. Bu kabartmada, ayakta duran kadının tuttuğu kağıdın üzerinde 23 Nisan 1920 yazılıdır. Kadının diğer elinde Millet Meclisimizin açılışını simgeleyen bir anahtar bulunmaktadır. Kabartma, Hakkı Atamulu'nun eseridir. Kule duvarlarında meclisin açılışıyla ilgili Atatürk'ün özlü sözleri yer almaktadır: "Bir tek karar vardı: O da ulusal egemenliğe dayalı, hiçbir koşula bağlı olmayan bağımsız, yeni bir Türk Devleti kurmak." (1919) "Türkiye Devletinin tek ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir." "Bizim bakış açılarımız kuvvetin, gücün, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır." Kulede Atatürk'ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenmektedir. Bayrak Direği Anıtkabir'in Çankaya yönündeki 28 basamaklı tören meydanına giriş merdivenlerinin ortasında, tek parçalı yüksek bir direk üzerinde Türk bayrağı dalgalanır. Amerika'da özel olarak yaptırılan 33.53 m. yüksekliğindeki bu direk, Avrupa'daki tek parça çelik bayrak direklerinin en yükseğidir. Direğin 4 metresi kaidenin altında kalmaktadır. Amerika'da yaşayan Türk asıllı Amerika vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında imal edilerek 1946 yılında Anıtkabir'e hediye edilmiştir. Bayrak direğinin kaidesinde yer alan kabartmada; meşale Türk medeniyetini, kılıç taarruz gücünü, miğfer savunma gücünü, meşe dalı zaferi, zeytin dalı ise barışı simgelemektedir. Türk bayrağı, ulusumuzun yurdunu savunma, zafer kazanma, barışı koruma ve uygarlık kurma gibi yüce değerleri üzerinde dalgalanmaktadır. Kabartma Kenan Yontuç'un eseridir. Misâk-ı Millî Kulesi Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'nin girişi olan bu kulenin içinde bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konmuş dört elden oluşan bir kabartma yer almaktadır. Kabartma , Türk vatanının kurtarılması için içilen millet andını ifade etmektedir. Nusret Suman'ın eseridir. Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Millî Mîsâk ile ilgili özlü sözleri yazılıdır: "Kurtuluşumuzun genel kuralı olan ulusal andı tarih safhasına yazan ulusun demir elidir." (1923) "Ulusal sınırlarımız içinde özgür ve bağımsız yaşamak istiyoruz." (1921) "Ulusal benliği bulamayan uluslar başka ulusların avıdır." (1923) Kulenin ortasında Anıtkabir'de icra edilen törenlere katılan heyetlerin özel defteri imzalamaları için imza kürsüsü yer almaktadır. Müzenin girişi olan bu kulede bulunan aktüalite panolarında Anıtkabir'de yapılan önemli törenlere ait fotoğraflar da sergilenmektedir. İnkılâp Kulesi Müzenin devamı olan bu kulede Atatürk'ün kullandığı eşyalar sergilenmektedir. Kulenin iç duvarında yer alan kabartmada zayıf, güçsüz bir elin tuttuğu sönmek üzere olan bir meşale, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'nu, Güçlü bir elin göklere doğru kaldırdığı ışıklar saçan diğer bir meşale ise, yeni Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk'ün Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için yaptığı inkılâpları simgelemektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir. Kule duvarlarında Atatürk'ün inkılâplarla ilgili şu sözleri yazılıdır: "Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse ilerlemesine, uygarlaşmasına teknik imkân ve bilimsel ihtimal yoktur." "Biz ilhamlarımızı gökten ve bilinmeyen alemden değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz." Cumhuriyet Kulesi Bu kulenin duvarlarında Atatürk'ün Cumhuriyet ile ilgili şu özlü sözü bulunmaktadır. "En büyük gücümüz, en güvenilir dayanağımız, ulusal egemenliğimizi kavramış ve onu eylemli olarak halkın eline vermiş ve halkın elinde tutabileceğimizi gerçekten kanıtlamış olduğumuzdur." Kulenin içinde, Atatürk'ün öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi ile Sivas ve Erzurum Kongre binaları ve I. T.B.M.M. binalarının maketleri ve o dönemlere ait fotoğraflar sergilenmektedir. Müdafaa-i Hukuk Kulesi Bu kule duvarının dış yüzeyinde yer alan kabartmada, Kurtuluş Savaşımızda ulusal birliğimizin temeli olan Müdafaa-i Hukuk dile getirilmektedir. Kabartmada, bir elinde kılıç tutarken diğer elini ileri uzatmış sınırlarımızı geçen düşmana "Dur!" diyen bir erkek figür tasvir edilmiştir. İleri uzatılan elin altında bulunan ulu ağaç yurdumuzu, onu koruyan erkek figürü ise kurtuluş amacıyla birleşmiş olan milletimizi temsil etmektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir. Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Müdafaa-i Hukuk konusunda söylediği sözler yer almaktadır: "Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır." (1919) "Ulus bundan sonra hayatına, bağımsızlığına ve bütün varlığına şahsen kendisi sahip çıkacaktır." (1923) "Tarih; bir ulusun kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez." (1919) "Türk ulusunun kalbinden, vicdanından doğan ve onu esinlendiren en esaslı, en belirgin istek ve iman belli olmuştu: Kurtuluş." (1927) Kulenin içinde "Atatürk ve Milli Mücadele" konulu periyodik sergiler düzenlenmektedir. Ayrıca Atatürk'ün 1899 - 1905 yıllarında Harp Okulu ve Harp Akademisi öğrenimini gördüğü İstanbul Harbiye Mektebi'nin maketi bulunmaktadır. Başkomutan Meydan Muharebesi Kabartması Komposizyonun solunda yer alan ve bir köylü kadın, bir erkek çocuk ve bir attan oluşan grup milletçe savaşa hazırlık dönemini temsil etmektedir. Sonraki bölümde; Atatürk bir elini ileri uzatmış ve "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" diyerek ordularımıza hedefi göstermektedir. Öndeki melek, Ata'nın emrini borusu ile uzak ufuklara iletmektedir. Bundan sonraki bölümüde, Atatürk'ün emrini yerine getiren Türk ordusunun fedakarlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden kabartmada, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir yiğit ile siperde ellerinde kalkan ve kılıçlı bir asker Türk ordusunun taarruzunu sembolize etmektedir. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk ordusunu çağıran zafer meleği bulunmaktadır. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir. Sakarya Meydan Muharebesi Kabartması Komposizyonun sağında bir genç, iki at, bir kadın ve bir erkek bulunmaktadır.Bunlar, savaşın ilk döneminde düşman saldırıları karşısında evlerini bırakıp yurt savunması için yollara düşmüştür. Sağdaki delikanlı arkaya dönmüş, sol elini kaldırıp yumruğunu sıkarak düşmanlara; "Bir gün döneceğiz ve sizden öcümüzü alacağız" demektedir. Bu üçlü grubun önünde çamura batmış bir araba, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir yiğit ve ona bir kılıç sunan diz çökmüş bir kadın vardır. Bu grup figürleri, Sakarya Muharebesi başlamadan önceki dönemi temsil etmektedir. Bu grubun solunda, yere oturmuş iki kadın ve bir çocuk, düşman istilası altında, Türk ordusunu bekleyen halkımızı simgelemektedir. Bu halkın üzerinden uçarak Başkomutan Mustafa Kemal'e çelenk sunan bir zafer meleği vardır. Komposizyonun sonunda yere oturan kadın vatan anayı, diz çöken genç Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanan Türk ordusunu, meşe ağacı ise zaferi simgelemektedir. Vatan ana, Türk ordusunun zaferinin simgesi olan meşe ağacını göstermektedir. Kabartma İlhan Koman'ın eseridir. c- Mozole Anıtkabir'in en önemli bölümü olan mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında "hitabet kürsüsü" yer almaktadır. Mermer kürsünün tören meydanı cephesi dairesel geometrik motiflerle süslü olup, ortasında Atatürk'ün "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözü yazılıdır. Kürsü Kenan Yontuç'un eseridir. Mozole 72x52x17 m. boyutlarında uzunca dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuş olup, ön ve arka sekiz, yan cepheler ise 14.40 m. yüksekliğinde ondört kolonatla çevrelenmiştir. Mozole cephesinde, solda Atatürk'ün Türk gençliğine hitabı, sağda ise Cumhuriyet'in kuruluşunun 10. yıldönümünde söylediği nutku yer almaktadır. Harfler taş kabartma üzerine altın yaldızlarla yazılmıştır. Şeref Holü Şeref holüne bronz kapılardan girilir. Girişte sağda Atatürk'ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajı, solda ise 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Atatürk'ün ölümü üzerine yayınladığı 21 Kasım 1938 tarihli Türk milletine taziye mesajı yer almaktadır. Bu iki yazıt Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olan 1981'de yazılmıştır. Şeref holünün 27 kirişten oluşan tavanı ile yan galeri tavanları 15 - 16. yüzyıl Osmanlı halı ve kilim motiflerinden oluşan mozaiklerle süslenmiştir. Mezar Odası Atatürk'ün aziz naaşı, mozolenin zemin katında dinsel ve geleneksel kurallara uygun olarak toprağa defnedilmiştir. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sanduka yer almaktadır. Mermer sandukanın çevresinde bütün illerden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan'dan gönderilen toprakların konuşduğu pirinç vazolar bulunmaktadır. Mezar odası Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinde sekizgen plânlı olup, piramidal külâhlı tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. BİLİNMEYENLERİ Ölümünden yıllar önce Anıttepe’yi gezerken “bu tepe ne güzel bir anıt yeri” diyen Atatürk, Anıttepe’ye gömüleceğini hissetmiş gibiydi... 9 yılda tamamlanan Anıtkabir’in takribi ağırlığı 150 bin ton olarak hesaplandı. Atatürk’ün kabrinin Anıttepe’ye yaptırılmasını ilk olarak Aydın Milletvekili Mithat Aydın önerdi. Türk milletinin kalbinin attığı yer olan Anıtkabir, bilinen siluetinin yanı sıra bilinmeyen bir çok gerçeği de 50 yıldır derinliklerinde saklıyor. Yapımı 9 yılda tamamlanan yaklaşık 150 bin ton ağırlığındaki Anıtkabir, heykellerinden süslemelerine, kulelerinden kabartmalarına kadar pek çok özel anlamlarla yüklü... Anıtkabir Komutanlığı’ndan alınan bilgiye göre, yapımına 9 Ekim 1944’de başlanan ve 1 Eylül 1953’de tamamlanan Anıtkabir’in yerini ilk olarak Aydın Milletvekili Mithat Aydın önerdi. Ata’nın kabrinin yapımıyla ilgili komisyon Etnoğrafya Müzesi, TBMM’nin arkasındaki tepe (Kabatepe), Ankara Kalesi, Altındağ ve Gazi Orman Çiftliği seçeneklerini eleyerek tam Çankaya’da karar kılacağı sırada, Aydın Milletvekili Mithat Aydın daha sonra “Anıttepe” olarak adlandırılacak olan Rasattepe’yi önerdi. Komisyon üyelerinin de burayı gördükten sonra Aydın’a hak vermeleri üzerine Anıtkabir’in Rasattepe’ye yapılması kararlaştırıldı. Türk milletine gömüleceği yer konusunda bir vasiyette bulunmayan Atatürk’ün yıllar önce bir gezi sırasında Rasattepe’yi gezerken ağzından dökülen “Bu tepe ne güzel bir anıt yeri...” sözleri de bugün için çok anlamlı... Anıtkabir için 1941’de açılan yarışmaya, İkinci Dünya Savaşı’nın en çetin günleri yaşanmasına rağmen Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya’dan toplam 49 proje katıldı. Ancak en çok beğenilen üç proje arasında Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda’nın “25” numaralı projesi kabul edildi. Vatan Toprağında Yatıyor 750 bin metrekarelik bir alan üzerinde aslanlı yol, tören meydanı, mozole ve on kuleden oluşan Anıtkabir, 907 metre yüksekte yer alıyor. Ata’nın kabri 40 tonluk yekpare mermerden yapılan sembolik lahtin yaklaşık 7 metre altındaki mezar odasında bulunuyor Türk milletinin kalbine gömdüğü Atatürk, Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki mezar odasında “vatan toprağında” yatıyor. Ölümünden 15 yıl sonra Etnoğrafya Müzesi’ndeki geçici istirahatgahından Anıtkabir’e nakledilen Ata’nın naaşı, tahnit işlemi çözülerek, Suriye’deki Caber Kalesi, Kore’deki Türk şehitliği, Selanik’teki doğduğu evin bahçesi, KKTC ve illerden getirilen toprakların harmanlandığı “vatan toprağına” İslami usullere göre kefenlenerek ve yüzü kıbleye bakacak şekilde defnedildi. Ata’nın kabrinin yer aldığı mezar odasına, Genelkurmay Başkanı’nın izniyle girilebiliyor. Aslanların Sırrı Türk milleti için kutsal değerlerle kuşatılan Anıtkabir’deki her mimari unsur ayrı bir mana taşıyor. Ata’nın kabrine ulaşan 262 metrelik Aslanlı yolun sağ ve solunda bulunan 24 aslan, “24 Oğuz boyunu” temsil ediyor. Türk kültüründe güç sembolü olduğu için seçilen aslan figürlerinin çift olması milletin “birlik ve bütünlüğünü” vurgularken, aslanların kedi gibi yatar pozisyonda olması ise bu büyük gücün “barışseverliğini” sembolize ediyor. Ziyaretçilerin de kabrin manevi atmosferine ayak uydurmaya yönlendirildiği Aslanlı yolda, taşlar Ata’nın huzuruna çıkanların “başlarının öne eğik” olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiş. Depreme karşı dayanıklı kılmak için tıpkı bir geminin su altındaki kısmı gibi toprağın içine yerleştirilen Anıtkabir’de mozolenin iç duvar ve zemini en nadide mermerlerle kaplanırken, tavanları renkli ve altın varaklı İtalyan mozaikleriyle süslenmiş. Milli değerleri temsil eden isimler verilen ve Selçuklu çadır mimarisinin özelliklerini yansıtan bir mimariyle yapılan 10 kule Anıtkabir’in siluetine ayrı bir değer katıyor. Bayrak Direği ABD'den Geldi Anıtkabir’in diğer unsurlarında olduğu gibi bayrak direği de çok özel... Anıtkabir’in 33,5 metre uzunluğundaki bayrak direğini 1946 yılında Nazmi Cemal adlı bir Türk vatandaşı ABD’den gönderdi. 4 metresi kaidenin altında gömülü bulunan direğin 29,5 metresi görülebiliyor. Müzedeki Eserler Anıtkabir’deki Atatürk Müzesi de Ata’nın doldurulmuş köpeği Foks’tan tıraş takımlarına, bastonlarından aldığı çok özel hediyelere kadar özel hayatını yansıtan pek çok nadide parçaya evsahipliği yapıyor. Ata’nın anne ve babasının fotoğrafları, Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği eski yazı ve Latin harfleriyle basılmış iki nüfus cüzdanı, Göğsünde taşımayı en çok sevdiği madalyalardan biri olan 1917’de Sultan 5. Mehmet Reşat’ın verdiği altın imtiyaz madalyası, Sovyet Mareşali Voroshilov ve İran Şahı Pehlevi’nin hediye ettiği değerli taşlarla süslü kılıçlar ve ince bir zevkin ürünü olan saatleri dikkat çekici parçalar arasında... Atatürk’ün hem baston hem de tüfek olarak kullanılabilen özel silahı, manevi kızları Sabiha Gökçen ve Afet İnan’a hediye ettiği çok özel tabancaların da sergilendiği müzede, manevi kızı Rukiye Erkin’e hediye ettiği, ancak bir mercek yardımıyla okunabilen metal mahfazası içinde mini bir Kuran dikkati çekiyor. Etiyopya Kralı'nın İlginç Çelengi Milletvekili mazbataları ve 1927 yılında yaklaşık 5 günde okuduğu Nutuk’un orijinal metninin de yer aldığı müzede, Etiyopya Kralı Haile Selasiye’nin 1967 yılında Anıtkabir ziyaretinde mozoleye bıraktığı iki büyük gül dalıyla sembolize edilen gümüş çelenk de en ilginç parçalardan birisi... Anıtkabir’deki Atatürk Müzesi’nde ayrıca okumaya büyük önem veren Atatürk’ün özel kitaplığında bulunan Türk ve İslam tarihi, dil, edebiyat, sosyal bilimler, bilim ve teknik konularındaki Türkçe, Osmanlıca, Fransızca, İngilizce, Almanca, Rusça, Arapça, Farsça, Slav dillerindeki toplam 3 bin 118 kitap da sergileniyor. Kaynak : - Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi Kitapçığı / Genel Kurmay Başkanlığı - Anıtkabir Kitapçığı - Kültür Bakanlığı Web Sayfası - NTVMSNBC Web Sayfası 3 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Eylül 27, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 27, 2008 http://www.ziza.net/web/ankara/pages/gallery/gallery/anitkabir.jpg 20. yüzyılın en büyük dehalarından biri olan, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü 10 Kasım 1938 tarihinde kaybettiğimizde bütün ülke yas içindeydi. Bu yüce insana yakışır bir anıt mezarın yapımı, her büyük anıt gibi yıllar alacağı için Ankara Etnografya Müzesi, Atamıza geçici bir istirahatgâh oldu. Anıt mezar için, öncelikle bir yer seçimi gerekmekteydi. 6 Aralık 1938’de oluşturulan bir ön komisyon Ankara’da sekiz ayrı noktayı inşaat yeri olarak belirledi. Üzerinde en çok durulan yer, Atatürk’ün çok sevdiği Çankaya idi. TBMM tarafından kurulan ve kesin yer tespitini yapacak olan büyük komisyon, Trabzon Milletvekili Mithat Aydın’ın önerisiyle, o yıllarda üzerinde meteoroloji istasyonu olduğu için Rasattepe olarak adlandırılan alanı mezar yeri için uygun gördü. Rasattepe, topografik konumu sayesinde, kentin uç noktaları olan Dikmen’den Etlik’e kadar geniş bir alan içerisinde görülebiliyordu. Yer seçiminin kesinleşmesinin ardından, Anıtkabir’in projelendirilmesi için Başbakanlık Müsteşarı'nın başkanlığında yeni bir komisyon kuruldu ve 31 Ekim 1941’de uluslararası bir yarışma açıldı. İlke olarak, projelerin "Atatürk’ün adı ve kişiliği altında Türk Ulusu'nu sembolize etmesi" isteniyordu. Bir yıllık sürenin sonunda yarışmaya 49 proje katıldı. Sonuçta, bilimsel kurul, Alman Prof. Johannes Kruger, İtalyan Prof. Arnoldo Foschini ve Türk mimarlar Prof. Emin Onat ile Doç. Dr. Orhan Arda’ya ait üç projeyi seçti. Uygulama kararı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne aitti. Hükümet tarafından, Prof. Dr. Emin Onat ve Doç. Dr. Orhan Arda ikilisinin projelerinin uygulanmasına karar verildi. Bu büyük yapının inşaasında en önemli malzeme olan travertenler, Ankara’nın Haymana, Mahköy ve Papazderesi, Çankırı’nın Eskipazar, Kayseri’nin Pınarbaşı Yörelerinden; mermerler ise Afyon, Çanakkale, Bilecik, Adana ve Hatay’dan getirtildi. Yapı işleri belli bir aşamaya geldikten sonra, Anıtkabir’de yapılacak heykel, kabartma, yazı ve kitabeler için yeni bir yarışma açıldı. Sözkonusu eserlerde, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk Devrimleri konu alınacaktı. Bütün bu çalışmalar, 9 Kasım 1953 tarihinde bitirildi. Atamız, tam 15 yıl sonra, 10 Kasım 1953 tarihinde, Ankara Etnografya Müzesi’nden ebedî istirahatgâhına taşındı. Bu yüce insanın ziyaretçileri, ona yakışır bu yapıya, ormanlık bir alanın içinden çiçeklerle bezeli bir yoldan geçerek girerler. 26 basamaklı geniş merdivenleri çıkarken Hürriyet ve İstiklal Kulelerinin önündeki, Hüseyin Özkan tarafından yapılmış heykel grupları görünmeye başlar. Kuleler ve heykellerin bitiminde beliren 262 metre uzunluğundaki traverten döşeli Aslanlı Yol, ziyaretçileri Ata’nın yüce katına hazırlar. Anadolu’da kurulmuş en eski devlet olan Hitit heykel sanatı üslubundaki aslanlar, yolun her iki tarafında altışar çift olarak (24 tane) sıralanmıştır. Hüseyin Özkan tarafından hazırlanan aslanlar, sükûneti, kuvveti ve koruyuculuğu simgeler. Aslanli Yol’un sonunda 80x130 m’lik dikdörtgen meydan, tören alanı olarak hazırlanmıştır. Bu alan, 40 bin kişi kapasitelidir. Tören alanındaki sağlı sollu merdivenlerle, mozolenin bulunduğu Şeref Holü’ne ulaşılır. Anıtkabir’in bütün olarak en önemli bölümü, mozolenin bulunduğu 20 metrelik dev sütunlar (önde ve arkada 8, yanlarda 14’er tane) üzerine kurulmuş olan anıtsal Şeref Holü kısmıdır. Buraya 42 basamaklı, 44 metre enindeki merdivenlerle çıkılır. Merdivenlerin orta noktasında Atamızın "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" sözlerinin yeraldığı, Hitabet Kürsüsü bulunur. Merdivenlerin bitiminde Şeref Holü’ne ulaşılır. Atatürk, Şeref Holü’nün altındaki bölümde, yeşil ve altın renkli mozaiklerle kaplı sekizgen odada, doğrudan toprağa kazılmış bir mezarda yatmaktadır. Burada, yurdun bütün illerinden getirtilen topraklar aynı tür kaplar içerisinde mezarın etrafına yerleştirilmiştir. Resmi törenlerin yapıldığı Şeref Holü’nde sembolik bir mermer mezar yeralmakta ve törenlerde bu mezar önünde saygı duruşunda bulunulmaktadır. Gümüşhane’den getirtilen 32 ton ağırlığındaki kırmızı, siyah ve beyaz renkleri içeren tek parça mermerden yapılma Atatürk’ün sembolik lahitinin arkasındaki tüm cepheye, devasa bir pencere açılmış, böylece dışarıdan vuran ışıkla ziyaretçinin dikkati ilk önce lahit etrafına toplanmıştır. Pencereden, Ankara Kalesi görünmektedir. Lahit bölümünün basık tonozlu örtüsü,altın yaldız mozaikle işlenmiş kilim motifli bezemeyi içerir. Şeref Holü’nün yan galerileri ve zemini, 15-16. yüzyıl halı ve kilimleri üzerine araştırma yapan Nezih Eldem’in tasarladığı motiflerden oluşan renkli mozaiklerle süslüdür. Mozole kolonatlarında ve kuleler arasında kalan tavanlarda, Tarık Levendoğlu tarafından yapılmış freskler bulunmaktadır. Şeref Holü’nün sol dış duvarında, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ile sağda, Onuncu Yıl Nutku’ndan alınan ve "Ne Mutlu Türk’üm Diyene" sözleriyle biten konuşmasından alıntılar, Emin Barın tarafından hazırlanmıştır. 1981 yılında Atatürk’ün 100. doğum yıldönümü dolayısıyla, "Ata’nın Türk Ordusu'na Mesajı" Şeref Holü’nün girişinin sağ tarafındaki duvara; İsmet İnönü’nün Atatürk’ün ölümünün ardından yaptığı taziye konuşmaları ise onun karşısına ilave edilmiştir. Mozolenin içinde bulunduğu Şeref Holü’nden çıkışta, Amerika’da yaşayan bir vatandaşımız tarafından gönderilen 33,5 metre boyundaki tek parça çelikten bayrak direği ile Anıtkabir’in görkemli kuleleri belirir. Ulusumuzun ve devletimizin varoluşunda büyük etkileri olan kavramları temsil eden kuleler; Mehmetçik, Müdafaa-i Hukuk, Zafer, Barış, 23 Nisan, Misak-ı Milli, İnkilap ve Cumhuriyet Kuleleri olarak adlandırılmışlardır. Anıtkabir’in en geniş alanını oluşturan, tören alanının etrafı revaklarla çevrilidir. Revakların arkasındaki bölümler, Atatürk’ün özel eşyalarının sergilendiği müze ve sergi salonu ile idari kısımlar olarak düzenlenmiştir. Anıtkabir, Cumhuriyet tarihimiz içinde 1940-1950’li yılları kapsayan, yabancı mimari akımlara karşı gelişen anlayışın zarif, yalın ve estetik bir örneğidir. Türk mimar ve heykeltraşları, yarattıkları modern çizgilerle Anadolu’nun tüm geçmiş kültürlerine sahip çıkarak, Atamıza yakışan bu yapıyı ulusumuza kazandırmış, onun kaybından duyulan üzüntüyü Anıt’a gelenlerin hissedebildikleri yoğun bir sevgiye dönüştürebilmişlerdir. Alıntı 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
whiteladys Yanıtlama zamanı: Eylül 27, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 27, 2008 bilgiler icin cok cok cok tesekkür ederim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2008 çok güzel paylaşımlar olmuş ellerinize sağlık. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.