boogee Oluşturma zamanı: Eylül 14, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 14, 2007 ABD’de, 1831’de Amerikan Yerlilerinden Çoktavların, 1838’de Çerokilerin sürgün edilmelerine Gözyaşı Yolu denir. Bunun sonucunda 4.000 kadar Çeroki Yerlisi yaşamını yitirmiştir. Çeroki dilinde bu olaya Nunna daul Isunyi (Gözyaşı Döktüğümüz Yol, Gözyaşı Yolu) denir. Bu deyiş, bazen sürgün edilen diğer yerli Amerikalı kabileleri -özellikle de Beş Uygar Kabileyi de kapsayacak şekilde kullanılır. Çerokiler'in Gözyaşı Yolu New Echota Antlaşmasının yürürlüğe konmasıyla ortaya çıkmıştır. 1830 tarihli "Yerlilerin Yerlerinin Değiştirilmesi Yasası"nın hükümleri uyarınca imzalanan bu antlaşma, Birleşik Devletler'in doğusundaki Kızılderili topraklarının Mississippi Nehri'nin batısındaki topraklarla değiştirilmesini öngörüyordu. Aralık 1835 tarihinde Birleşik Devletler yetkilileri, New Echota, Georgia'da 300-500 Çeroki'den oluşan bir azınlıkla antlaşma için temasa geçti. Bu kişilerden hiçbiri Çeroki Ulusu'nun seçilmiş yöneticilerinden biri değildi. Sonuçta, Çeroki ulusunu temsil etme yetkisi bulunmayan yirmi kişi; Mississippi'nin doğusundaki tüm Çeroki topraklarının Birleşik Devletler'e verilmesi karşılığında Çerokiler'e Kızılderili bölgesinde yeni topraklar ve $5 milyon verilmesini öngören antlaşmayı imzaladı. 15.000'den fazla Çeroki antlaşması protesto etti; fakat 23 Mayıs 1836'da New Echota Antlaşması Birleşik Devletler Senatosu'nda -yalnızca bir oyla- yasalaştırıldı. Antlaşma, Başkan Andrew Jackson döneminde yürürlüğe konuldu. Jackson federal birlikler göndererek, batıya göndermeden önce 17.000 Çeroki'yi kamplarda topladı. Ölümlerin çoğu, salgın hastalıktan dolayı bu kamplarda meydana geldi. Bu kamplardaki görevlerinin dışında, Birleşik Devletler ordusu asıl göç yolculuğunda çok sınırlı bir oynadı. Yolculuğun büyük kısmı Çeroki ulusunun nezareti altında gerçekleştirildi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boogee Yanıtlama zamanı: Şubat 4, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 4, 2008 ve konuyla ilgili Fahrettin Çiloğlu nun yazısı... http://img352.imageshack.us/img352/357/gozyasiyolubst3.jpg GÖZYAŞI YOLU Tarih kitapları, insanoğlunun barbarlığını anlatan sayfalarla dolu olmalı aslında; ama gelin görün ki anlatılanlar neredeyse sadece kahramanlıklar. Nedense, kahramanlıkların göğsümüzü kabarttığı kadar etki yapmıyor trajediler yüreğimizde. Doğu’dan Cengiz Han, Batı’dan Büyük İskender, adeta dünyayı ele geçiriyorlar ve insanlık tarihi de sanki onlarla yüceliyor. O kadar ki, şu veya bu olarak onları kimseye kaptırmıyoruz. Gerilerde kalan zaman dilimi içinde Roma İmparatorluğu dünyaya hükmediyor, Araplar Kuzey Afrika boyunca İspanya’ya kadar ilerliyor, Ruslar Kafkasya’yı aşıp daha aşağılara iniyor; Avrupalılar Amerika’yı keşfediyor veya fethediyor, Osmanlılar dünyanın en büyük imparatorluklardan birini kuruyor. Ve biz bu sırada, bu fetihler sırasında ne kadar insanın öldüğünü bilmiyoruz bile. Ne kadar insan acı çekmiştir, ne kadar insan doğduğuna pişman olmuştur, hiçbir fikrimiz yok. Acı, geçen zamanla birlikte yok oluyor anlaşılan, geriye kahramanlıklar kalıyor ve bizler, aslında o acıyı çekenlerin torunlarının torunları olarak da, bu kahramanlıklarla övünüp duruyoruz yalnızca. Dünyada sayısız örneği var, ama bizim en yakından bildiğimiz örnekleri anımsayalım istiyorum. Ruslar Kuzey Kafkasya’yı ele geçirince, genel olarak Çerkesler diye adlandırdığımız Kuzey Kafkas halklarının büyük bölümü topraklarından sürülüyor. Bu sürgün insanlar, Osmanlı topraklarına dağıtılarak yerleştiriliyorlar. Geride bıraktıkları evlerini, tarlalarını, elleriyle diktikleri ağaçları, kendilerini her zaman evinde hissettikleri toprakları bir daha göremeden bu dünyadan da göçüp gidiyorlar. Ruslar sonra Kafkas Dağlarının güneyine iniyor ve bu kez de Müslüman Gürcüler, tıpkı Çerkesler gibi Osmanlı topraklarına sığınmak zorunda kalıyorlar. Benzer göçler Balkanlar’dan oluyor, gene Osmanlı topraklarına. Sonra Birinci Dünya Savaşı başlıyor ve sürgünün ne olduğu çok iyi bilen Osmanlı yönetimi birkaç yüz bin Ermeni’yi, şimdi bizim yaşadığımız topraklardan sürüyor. Bunun adına da Tehcir deniyor. Sonra İkinci Dünya Savaşı’nda, savaşın hüküm sürdüğü topraklarda zorunlu yer değiştirmelerin yanı sıra, Sovyetler Birliği sınırları içinde bir yerden başka bir yere topluca sürülen halklar var. Ve hepimizin tanıklık ettiği yeni zorunlu göçler… Eski Yugoslav topraklarındaki savaşlarda on binlerce insan yer değiştirmek zorunda kalıyor. Azerbaycan kendi topraklarındaki Ermenileri, Ermenistan da Azerileri sürgün ediyorlar. Abhazya’da 250 bin Gürcü evlerinden ediliyor; üstelik kendi ülkeleri sınırları içinde. Ne var ki, bu sürgünlerin hiçbirinin, trajedinin boyutunu anlatacak bir adı bile yok. Maceraya susamış Avrupalılar ora seni bura benim deyip dünyada soyup soğana çevirmedikleri yer bırakmıyorlar. Gidip Kuzey Amerika’da, bugün dünyanın tek süper gücü dediğimiz ABD’yi kuruyorlar. ABD’liler, Kızılderili dediğimiz yerli halka etmediklerini bırakmıyorlar. Pek çok kabileden oluşan bu Yerlilerin soyunu kurutuyorlar adeta ve sonra da geriye kalan bir avuç Kızılderili’yi koruma altına alıyorlar. Amerikan yönetimi 1830 yılında bir tür zorla göç uyguluyor bu Yerlilere. Nedense sürgüncüler bir de yasa çıkarıyor sürgünden önce, her şey kanuna uygun hale geliyor herhalde böylece. Amerikan yönetimi de böyle yapıyor. Yer Değiştirme Yasası (bunu Tehcir Kanunu diye de okuyabilirisiniz) diye bir yasa çıkarıyor o tarihte. Tabii ki yeri değiştirilecek olanlar Kızılderililer. Yer değiştirme biçimi de şöyle uygulanıyor: Sonbaharda başlatılıyor ve kış boyunca sürüyor. Önceden hiçbir düzenleme yapılmıyor ve önlem alınmıyor. Askerlerin nezaretinde yapılan yürüyüş boyunca hep gıda sıkıntısı çekiliyor. Askerler, hastaların ve yürümekten bitkin düşenlerin dinlenmesine bile izin vermiyor ve bu yürüyüş tam 116 gün boyunca aralıksız sürüyor. Ve binlerce insan yaşamını yitiriyor. İşte, ABD’deki bu sürgünün adı “Gözyaşı Yolu 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
identity Yanıtlama zamanı: Şubat 4, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 4, 2008 paylasim icin çok tesekkürler..gercekler her zaman insanlari acitmaya devam edicek;taaki biz insanciklar birbirimizle ugrasmaktan vazgecinceye kadar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
belfalas Yanıtlama zamanı: Şubat 4, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 4, 2008 çok güzel bi yazı olmuş ellerine sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.