Jump to content

Gençlerde görülen bazı psikiyatrik durumlar


coldhellangel

Önerilen Mesajlar

Gençlerde görülen bazı psikiyatrik durumlar

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

1-DEPRESYONUN GÖRÜNÜMÜ Depresyon toplumda çok sık görülmekle beraber, tanımı Hipokrat dönemine

dayanır . Depresyonun çeşitli tipleri mevcuttur . Depresif insanda genelde

hayattan zevk alamama ve kederli duygular görülür. Son on beş gün içerisinde

sürekli gün boyu veya günün büyük çoğunluğunda bu durum var ise klinik

anlamda depresyondan söz edebiliriz aksi takdirde günlük veya gelip geçici

duygusal çökkünlükler , klinik anlamda depresyon sayılmamaktadır.

Depresyonda kişinin işlevselliği sosyal durumu bozulur . Depresyon her

bakımdan ciddi bir biçimde psikososyal ve işlevsellik açısından anlamlı

sıkıntılara neden olabilir .

Depresyondaki bir kişide bazı belirtiler mevcuttur hatta kişi bunun bir

depresyon olduğunun farkına varamayabilir . Bu durumu yolda araba ile

giderken sis bulutunun içine girmeye benzetebiliriz . Görüş açısı daralır

bazı şeyler yanlış görülür ve değerlendirilebilir , aynı zamanda kaza riski

artar .Depresyondaki insanda bulunan belirtiler arasında şunları sayılabilir

: Önceden zevk aldığı şeylerden zevk alamama , gün içerisinde sürekli veya

günün büyük çoğunluğunda kederli olma , gençlerde ve çocuklarda daha çok çok

sinirli olma şeklinde duygudurum değişikliği , uyku azalması , sık sık

uyanma , erken uyanma veya çok fazla uyuma , iştahsızlık veya çok aşırı yeme

, dikkat dağınıklığı ve konsantre olamama ve bununla beraber ders

başarısızlığı , cinsel istekte azalma , çabuk yorulma , akla gelen ölüm

düşünceleri , kendini değersiz -çaresiz- işe yaramaz - beceriksiz - suçlu

görme , olayları olumsuz değerlendirme , geleceğe yönelik karamsar

düşünceler ve buna benzer belirtiler görülür. Bu belirtilerin tamamı

olabileceği gibi , önemli bir kısmıda bulunabilir.

Depresyondaki birey çaresizlik ve sıkıntı duyguları içerisinde zaman geçirir

, gençlerde riskli davranışlar ve madde bağımlılığı bu dönem içerisinde

fazla miktarda görülür. Gencin arkadaş ilişkileri , ders başarısı , sosyal

gelişimi ve aile ilişkileri bu dönemde bozulur. Kişiler arası ilişkilerde ve

kendini değerlendirmede hep olumsuz ayrıntılar göze çarpmaya başlar .Bu

nedenlerden dolayı depresyon tedavisi önem kazanır.

Melankolik tipte özellikle sabahları çok yoğun çökkünlük hissi ile beraber

hemen her şeye karşı zevk kaybı , aşırı yorgunluk ve halsizlik görülür.

Atipik şeklinde ise genellikle uyku ve iştah azalması olan tipik şekilde

olanın tersi olarak , uyku ve iştah artışı ön plandadır.

Depresyona genetik yatkınlığın çok fazla olduğu bu gün daha iyi

bilinmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda anne babadan herhangi

birinde depresyon öyküsü olduğunda , depresyon riskinin fazla olduğu açıkça

gösterilmiştir.

Depresyondaki kişi somatik şikayetler diyebileceğimiz ; baş ağrısı , kas

ağrıları , sindirim sistemi rahatsızlıkları , kalp şikayetleri ve buna

benzer bedensel yakınmalar ile de çoğunlukla doktora başvururabilir.

Depresyon , başka psikiyatrik rahatsızlıklar ile birlikte olabilir .Bunlar

arasında şunları sayabiliriz : Panik bozukluğu , obsesif kompulsif bozukluk

, yaygın anksiyete bozukluğu , madde bağımlılığı , dikkat eksikliği ve

hiperaktivite bozukluğu , şizofreni , dissosiyatif bozukluklar , davranım

bozukluğu , mental retardasyon ,özel öğrenme güçlükleri vb. psikiyatrik

bozukluklarda eşlik edebilir.

Depresyon tedavisinde genellikle ve çoğunlukla kullanılan tedavi yaklaşımı

antidepresan tedavidir . Aynı zamanda bilişsel olumsuzlukları ve öğrenilmiş

çaresizlik düşüncelerini gidermek ve tadaviyi hızlandırmak için

psikoterapiye de ihtiyaç vardır. Nedene yönelik olarak psikososyal stres

faktörlerinin de ortadan kaldırılması süreç içerisinde iyileşmeyi

hızlandıracaktır.

________________________________________

2-MANİ VE BİPOLAR HASTALIKLAR

Mani ve bipolar hastalığın gençlerdeki görünümü erişkine benzer. Gençlerde

ki mani diğer bazı psikiyatrik rahatsızlıklar ile fazla miktarda

karışabilir. Bu yüzden tanı aşamasında dikkatli olunmalıdır. Mani genellikle

çok gürültülü bir tablo ile kendini gösterir . Ancak maniye girmiş bir genç

kendi hastalığının farkında olmaz ,genelde hastalıklarına karşı içgörü denen

kendi durumunun farkında olma durumu pek yoktur . Bulundukları durumu

kendileri fark etmesede , ailelerin veya sosyal çevrenin mani veya

hipomaniye girmiş genci fark etmeleri genellikle zor olmaz. Mani

belirtilerinin klinik anlamda tanı konulması için bir hafta kadar bulunması

gerekir veya hastaneye yatıracak kadar şiddetli olması gerekir.

Manide ki belirtileri hemen belirtmek istiyorum : Genellikle aşırı sinirli

ve kavgacı ruh hali ile beraber, kendini büyük görme , aşırı coşkulu olma

diyebileceğimiz bir ruh hali vardır. Buna ek olarak azalmış uyku ihtiyacı

(günde 1-2 saatle bile idare edebilirler ) , etrafı küçümseme , konuşmada

aşırı artış , fikir uçuşması diyebileceğimiz konudan konuya geçen düşünceler

, amaca yönelik değişik aktivitelerin artması ( hiç yeri ve zamanı değilken

daha önce olmayan veya biraz olan ilgi ve etkinliklerin artması , bu konuda

abartılı faaliyetler ), hiç yeri yokken sonradan oluşmuş abartılı merak ve

yapılmak istenen işler ,bol para harcama , zevk veren etkinliklerde artma ,

aşırı derecede gezme dolaşma isteği vb.

Bu belirtileri olan gençler zaman geçirmeden hekime getirilmelidir . Çünkü

etrafa ve kendine zarar verecek riskli davranışlar olabilir . Yukarıdaki

belirtilerin çoğu var ise genelde hastanede yatarak tedavi edilmeleri uygun

olmaktadır.

Mani tedavisi genelde ilaç tedavisi ile birliktedir. İlaç tedavisi ile

birlikte genelde bu durum kısa süre sonra yerini normal duyguduruma bırakır.

 

 

Bipolar dediğimiz olgularda ise mani veya depresyon dönemleri vardır .

Genelde bu dönemler birbirini izler . Kişi hayatın bazı dönemlerinde

depresyon içerisinde bunu takip eden dönemde belli bir dönem mani halinde

olabilir. Bu dalgalanmalar şeklinde devam eden duygudurumu stabil olarak

tutabilecek ilaçlar kullanılarak , kişinin bu iniş çıkış şeklinde seyreden

duygudurumu sabit tutulmaya çalışılır.

Manide psikotik boyut diyebileceğimiz hezeyanlarda olabilir bunlar genelde

kişinin ruh hali ile uyumlu büyüklük hezeyanlarıdır. Bu durumda kişinin

gerçeği değerlendirme yetisi hastalık ile beraber bozulmuştur. Tedavi ile

başarılı bir şekilde genelde iyi sonuç alınır.

________________________________________

3-YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞUNUN GÖRÜNÜMÜ

Yaygın anksiyete bozukluğunda günlük yaşamda , iş , okul ve aile hayatında

her an kötü bir şeyler olacakmış gibi endişeli , huzursuz ve tedirgin bir

ruh hali vardır. Aynı zamanda kişi kaygılarını kontrol edemez. Bu durum en

az altı aydır ve hemen hemen gün boyu sürüyorsa klinik anlamda yaygın

anksiyete bozukluğundan söz edebiliyoruz. Yaygın anksiyete bozukluğunda şu

belirtilerin bir kısmı bulunur : Devam eden ve süreğen kaygı hali ,

Huzursuzluk hissi ile beraber tedirginlik, uykusuzluk ve uyku bozukluğu ,

yorgunluk , halsizlik , dikkat ve konsantrasyonu toplayamama , çabuk tepki

verme , sinirlilik , kas gerginliği ,aşırı uyarılmışlık , endişeli bekleyiş

, ek olarak bedensel şikayetler vb.

Yaygın anksiyete bozukluğunda depresyon , panik bozukluğu , obsesif

kompulsif bozukluk gibi hastalıklar eşlik edebilir . Kişinin kaygıları ve

endişeleri günlük işlevselliğini ve rahatını bozar. Kapı çalması , telefon

çalması veya o gün için herhangi bir sıradan olay , gibi günlük olağan

hadiseler o insan için kötü bir haber beklentisi şeklinde tedirginlik ile

karşılanır.

Yaygın anksiyete bozukluğu tedavisi genelde ilaç tedavisi ile mümkün olur .

Aynı zamanda psikoterapi desteği de gerekmektedir. Gencin bu hali onun

sosyal , okul , arkadaş ilişkilerini bozar ve işlev kaybı olur. Anksiyete

bozukluğu olan gençlerde madde kullanımı da gözden geçirilmelidir.

________________________________________

4-PANİK BOZUKLUĞU VE PANİK ATAKLAR

Panik bozukluğu , panik ataklarının tekrarlaması ve buna bağlı endişeli

beklenti ile oluşur . Panik atakları gerçekten tahammül edilmesi zor bir

durumdur . O anda kişi gerek bedensel gerek düşünce olarak çok şiddetli

kaygı belirtileri gösterir. Panik atağı bir kaç belirtinin bir arada olduğu

sınırlı semptom atakları ile de görülebilir. Panik bozukluğu denmesi için en

az 2 tane beklenmedik bir zamanda panik atağı ve buna bağlı olarak en az bir

ay süre ile tekrar bu kaygı atağı olacak korkusu olmalıdır.

Panik atağını tarif etmek gerekirse , çarpıntı , terleme , titreme , nefes

darlığı , soluğun kesilmesi , göğüs sıkışması , delirme korkusu , bayılma

hissi , kendisini olağan dışı hissetme , o an için ölme korkusu , kontrolünü

kaybetme korkusu , ürperme , üşüme , kollarda veya uzuvlarda güçsüzlük hissi

vb. gibi bir çok belirtinin eşlik ettiği bir durumdur. Bu belirtilerin

hepsinin olması gerekmez , en az dördünün olması klinik olarak panik atağı

denmesi için yeterlidir. Bu durum yoğun bir şekilde belli bir süre

yaşandıktan sonra geçer.

Panik atakları bazı hastalıklara eşlik edebilir . Panik atağı yaygın

anksiyete bozukluğu , agorafobi , depresyon,madde bağımlılığı , ayrılma

kaygısı bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk , özgül fobi gibi durumlar ile

birlikte görülebilir.

Panik atağının tedavisinde genellikle ilaçlar kullanılır . Panik ataklarının

düşünce boyutuna psikoterapi ile müdahale edilebilir. Davranışçı tedavi

yaklaşımlarıda nedene yönelik denenebilir.

Panik atağı aynı zamanda bir çok bedensel hastalık ile karıştırılabilr.

Genelde acile başvuran hastalar öncelikle Kalp krizi , astım krizi veya

başka bir hastalık düşüncesi ile öncelikle dahiliye acil kısmına

başvururlar. Ancak yapılan tetkikler ve fiziksel muayene sonucu bunu

oluşturabilecek herhangi bir nedene rastlanmaz. Bu nedenle bu durumun iyi

bilinmesi ve diğer hastalıklar ile ayırıcı tanısının yapılması çok

önemlidir.

________________________________________

5-AKUT VE POSTTRAVMATİK STRES BOZUKLUĞUNUN TANIMI

Akut Stres Bozukluğu: Akut stres bozukluğunda kişi çok travmatik bir olay

ile karşılaşmıştır. Bu belirtiler bu olay ile karşılaştıktan sonra bir ay

içinde belirmeye başlar . Olaydan sonra günler içinde veya saatler içinde de

kendini gösterebilir. Akut stres bozukluğunda durum çok gürültülü

olmaktadır. Genelde kişi kendisini tehdit eden gerçek bir ölüm veya ölüm

tehdidi , fizik bütünlüğe bir zarar gibi önemli bir olay yaşamış veya böyle

bir olaya şahit olmuştur. Kişi bu olay esnasında aşırı derecede korku ,

çaresizlik ve endişeli duygular yaşar .

Bu olay yaşandıktan sonra afallama , uyuşukluk , dalgınlık , tepkisizlik ,

kendisini ve çevreyi olağandışı hissetme , olayın belli bir bölümünü

hatırlayamama gibi yaşanan travmaya yönelik unutkanlık görülür. Aynı zamanda

kişi bu korkunç olayı rüyalarında , düşüncelerde , göz önüne gelen

görüntüler ile tekrar tekrar yaşamaya başlar . Özellikle olayı çağrıştıran

ve anımsatan yerler , zamanlar , kişilerden kaçınmalar şeklinde fobik

yakınmalar görülür. Kişinin bu olayı yaşadıktan sonra kişiye has huzursuzluk

hissi , endişe hali , kaygı belirtileride oluşmaya başlar. Bu belirtiler ile

kişinin işlevselliği belirgin bir şekilde bozulur.

Akut stres bozukluğu bir an önce tedavi edilmelidir. Özellikle akut dönemde

kişinin ilaç tedavisi ile rahatlatılması gerekir. Doğal afetlerden sonrada

bu türlü rahatsızlıklar çok fazla miktarda görülür. Adapazarında depremin

15. gününde gördüğüm hastaların %90 gibi büyük bir kısmında bu türlü bir

sıkıntı mevcut idi. Bu zaman içinde psikososyal destek sağlanmasıda

önemlidir. Akut stres bozukluğu sırasında kişide kendine ve çevresine zarar

verme davranışları görülebileceğinden dikkatli olunmalıdır. Bu dönemde genç

için okul -hekim-aile işbirliği çok önemlidir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Travma sonrası stres bozukluğuda akut stres

bozukluğuna benzer . Burada çıkış zamanı olarak olay meydana geldikten sonra

bir ay gibi bir süre geçmesi gerekmektedir. Belirtiler yine aynıdır ancak

afallama , olaya bağlı unutkanlıklar , kendini olağandışı hissetme durumu

görülmeyebilir. Kişi yine kendini tehdit eden bir olay ile karşılaşmıştır

yada başkasının bu durumuna şahit olmuştur. Travma sonrası stres bozukluğu

durumuna bu türlü bir durum ile karşılaşan her bireyde oluşmaz . Bazı

kişilerde bu türlü bir durum gerçekleşebilir.

Kişide uyku bozukluğu , iştah bozukluğu , sese ve olaylara karşı aşırı

uyarılmışlık , çabuk sinirlenme , aşırı irkilme tepkisi , geleceğe ait

beklentinin kalmaması , yaşadığı olay ile ilgili yer zaman ve kişilerden

kaçınma , duygulanımda kısıtlılık, yaşadığı olayı rüyalarda veya gözünün

önüne istemsiz gelme şeklinde tekrar tekrar yaşama şeklinde belirtiler de

görülür.

Posttravmatik stres bozukluğu da kişinin işlevselliğini önemli ölçüde bozar

. Bununla beraber depresyon gibi durumlar da sıklıkla eşlik eder . Zaman

geçirilmeden tedavi edilmelidir. Genelde tedavi ilaç tedavisi şeklindedir.

Aynı zamanda psikoterapi desteği gerekir.

Travma sonrası stres bozukluğu kişi için gerçekten zor bir durumdur . Eşlik

eden belirtiler ile birlikte bir an önce tedavi edilmesi gerekir. Aksi

durumda kişide psikososyal problemlerin oluşması ve yerleşmesi durumu

olabilir. Kişinin okul , aile ve mesleki başarısı ve işlevsellik durumu

önemli ölçüde bozulabilir.

________________________________________

6-OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUĞUN TANIMI Obsesif kompulsif bozuklukta önlenemeyen obsesyonlar(saplantı ve takıntılar

) ve bunlara bağlı kompulsyonlar ( kendini yapmaktan alamadığı

,obsesyonlarının verdiği kaygıyı gidermek için yaptığı davranışlar ,

ritüeller ) olur. Bu durum kişi için önemli derecede zaman ve işlev kaybına

neden olur. Klinik olarak tanı koymak için bu obsesyon ve kompulsyonlara

günde en az bir saat harcamalıdır. Aynı zamanda kişi bütün bu yapmak zorunda

olduğu şeyleri saçma olarak kabul etmelidir. Kişi için bütün bunlar

genellikle rahatsızlık verici niteliktedir.

Obsesyonlar ve kompulsyonlar çok çeşitli olabilir bunlara bir kaç örnek

verecek olursa: temizlik ,kapı pencere kontrolü , sayı sayma , aşırı düzen ,

simetrik olma , tekil olma , dokunma , akla gelen istenmeyen düşünceler ,

gözünün önüne gelen görüntüler vb. gibi bir çok saplantı ve bunlar ile

ilgili zorlantı olabilir. Kişi bunları tekrar tekrar yapıp karşı koyamayınca

bütün bunları kabullenebilir.

Obsesif kompulsif bozukluk genelde hayatı yavaşlatır ve belirgin işlev ve

zaman kaybına neden olur. Aynı zamanda kişi belirgin sıkıntı ve kaygı

içindedir. Obsesif kompulsif bozukluğa sıklıkla depresyon , anksiyete

bozukluğu , uyku bozukluğu gibi durumlar eşlik eder.

Obsesif kompulsif bozukluğu obsesif kişilik yapısından ayırmak gerekir . Bu

kişiler biraz titiz olmak ile beraber obsesif kompulsif bozukluk tanısı

almazlar ve genelde hayatta başarılı olan kişilerdir. Özellikle anne

babaları obsesif olan çocuklar ve gençler için sıkıntı çok fazla olmakta bu

durumda o aile içerisindeki bireylerde bazı psikiyatrik sorunlar

oluşabilmekte , onlar içinde hayat çok zor hale gelebilmektedir.

Obsesif kompulsif bozuklukta da ilaç kullanılır .İlaç tedavisi ile belirgin

bir şekilde bu durumunun tedavisi kolaylaşır. Aynı zamanda davranışçı

tedavilerinde etkinliği kanıtlanmıştır. Kişide bulunan saplantılar ve

bunlara karşı gelişen zorlantılar için içgörü kazandırmaya yönelik

psikoterapi yaklaşımları da önemlidir.

________________________________________

7-SOSYAL FOBİ VE GENÇLER

Sosyal fobi kişinin sosyal ortamlarda belirgin sıkıntı duyması , buna bağlı

o ortamlara girmek istememesi ve işlev kaybına uğraması ile karakterizedir.

Sınıfta öğrenci söz almak istemez , tahtaya kalkınca veya söz alınca rezil

olacağından yanlış yapacağından ve küçük düşeceğinden endişe eder . Aynı

zamanda tahtaya kalkınca yüzü kızarır , kalbi hızla çarpmaya başlar ,

terleme olabilir . Hatta panik atağı benzeri bir durumda oluşabilir .Kişi bu

kaygısını sınırlayamaz ve belirgin endişe duyar. Buna bağlı olarak özellikle

toplu ortamlardaz uzak kalmaya çalışır. Arkadaş ve sosyal ilişkileri

bozulabilir. Bu durumun saçma olduğunun kabul edilmesi ve gençler için en az

altı aydır bu durumun bulunması şartı, klinik tanı koymak için gereklidir.

Sosyal fobiye genelde çekingen kişilik yapısı eşlik eder. Genelde sosyal

fobi bulunan kişiler içe dönük yapıdadırlar. Kişide sosyal fobi olduğunda

buna bağlı kaçınma davranışlarıda , tanımadık insanların olduğu yerler ve

sosyal ortamlar için vardır.

Sosyal fobi tedavisi genelde ilaç tedavisi ile beraber davranış tedavisi ve

psikoterapiyi içerir. Başka psikiyatrik rahatsızlıkların eşlik edip etmediği

de araştırılmalıdır.

________________________________________

8-ÖZGÜL FOBİ VE GENÇLER

Özgül fobide gencin belli bir şeye karşı örn: kapalı yerler , yükseklik ,

çeşitli hayvanlar , yükseklik , gök gürültüsü, kan , sağlık müdahaleleri

,fırtına ve tabiat olayları vb. fobisi gelişebilir. Bu durumda kişi korku

duyduğu şey ile karşı karşıya gelmemek için belirgin bir çaba sarfeder . Bu

durum gencin işlevselliğini belirgin bir biçimde bozar . Kişi o duruma maruz

kalmamak için belirgin bir biçimde kaçınma davranışları gösterir. Hatta

gençler bu durum ile karşılaştığı durumda panik atağı dahi oluşabilir.

Kişi bu korkularının anlamsız olduğunu kabul etmesine rağmen bu tür korkular

devam eder. Bu durumun süresi en az altı ay kadar olmalıdır. Gelip geçici

kaçınma davranışlarından ayırt etmek önemlidir.

Özgül fobide ki bu durum bazı psikiyatrik rahatsızlıklarda görülen

durumlardan ayırt edilmelidir. O tür durumlarda da özgül fobi benzeri

kaçınma davranışları olabilir (posttravmatik stres bozukluğu , obsesif

kompulsif bozukluk gibi )

Gencin bu durumda tedavisi davranışçı tedaviler ile mümkün olabilir. Israr

eden durumlarda ise ilaç tedavisi uygulanabilir. Tedavi beliren semptomların

şiddetine göre belirlenir.

________________________________________

9-SOMATOFORM BOZUKLUĞUNUN GÖRÜNÜMÜ

Herhangi bir tıbbi durum ile veya zeka problemleri ile veya madde kullanımı

ile açıklanamayan bedensel şikayetlerin süregitmesidir. Somatoform

bozuklukların başlangıcı 30 yaşından öncedir. Somatoform bozukluğun en büyük

bölümünü somatizasyon bozukluğu oluşturur. Kişinin bu durumu belirgin bir

şekilde işlev kaybına neden olur.

Somatizasyon bozukluğu : Somatizasyon bozukluğunda başlangıç otuz yaşın

altındadır. Bir kaç yıl önce başlayan ve yapılan tetkikler ile belirgin bir

neden bulunamayan bir çok fiziksel yakınma vardır. Bu yakınmalar ağrı

yakınması (baş , kol , bacak, sırt, idrar yapma esnasında, cinsel ilişki

esnasında vb) , sindirim sistemi şikayeti (bulantı , kusma , ishal ,

hazımsızlık , vb) , cinsel organlar ile ilgili belirti ( cinsel işlev

bozukluğu, menstrasyon problemleri , vb), nörolojik bir durum (uzuvlarda güç

azalması , bayılma , çift görme , duyu yitimi , koordinasyon problemleri

vb.) . Bu belirtiler ile beraber işlev kaybıda belirgin bir şekilde

olmaktadır.

Tedavi noktasında değişik yaklaşımlar olmasına rağmen genelde ilaç ile

birlikte psikoterapi tedavisi uygulanır.

________________________________________

10-PSİKOTİK BOZUKLUKLAR VE ŞİZOFRENİ

Psikotik bozukluklar erkeklerde genelde onlu yaşların sonunda , bayanlarda

ise yirmili yaşların sonunda başlar . Bunun dışında 4-5 yaşlarında başlayan

olgular bildirildiği gibi , geç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Psikotik

bozuklukların genelde ilk yerleşmesi sinsi bir şekilde olsada daha sonra

gürültülü bir şekilde bu tablo gelişir. Genelde psikotik bozukluklar

başlamadan önce içe kapanma , ilgi ve istekte azlık, duygulanımda kısıtlılık

şeklinde belirtiler başlar . Bu belirtilerden belli bir süre sonra işitsel

ve görsel varsanılar (halusinasyonlar) ,çeşitli şekilleri olabilen sanrılar

(hezeyanlar), amaçsız dağınık davranışlar veya garip beden postürü gibi

başlıcalarını saydığımız bir çok belirti veya bunların bir kaçı ile de

gerçekleşebilen bir akut tablo gelişir.

Bu bozukluğun devamına göre tanıda ayrı ayrı sınıflama yapılır .Ama hepsinde

ortak özellik kişinin gerçeği değerlendirme yetisinin bozulmasıdır. Psikotik

diyebileceğimiz gerçek dışı düşünceler , yaşantılar, algılama şeklinde

psikotik özellikler gösterebilirler.

Psikotik bozukluk genelde kronik bir durumdur , bu durum şizofreni

başlangıcı da olabilir. İlerleyen süreç içerisinde bu durumun ayrıcı tanısı

yapılabilir. Özellikle gençlerde görülen bu türlü durumlar bir çok

psikiyatrik hastalık ile karışabileceği için erken dönemde kesin bir tanıya

varmak çok zordur.

Psikotik bozukluklarda işlev kaybı belirgindir. Kişi hastalığın gerek

doğasından kaynaklanan nedenlerden , gerek ikincil yerleşen problemlerden

dolayı belli bir fonksiyon kaybına uğrar. Prodromal dönem dediğimiz dönemde

genç insanda , arkadaşlarından uzaklaşma , sosyal ilişkilerde

yeteresizlikler , sosyal aktivitelere katılmak istememe , yalnızlığa eğilim

, günlük iş ve aktivitelerde istek kaybı , daha önceki fonksiyonellik ve

işlevsellikte azalma , ders başarısında düşmeler , duygulanım olarak

sınırlılık , duygusal etkileşim ve iletişimde azalmalar görülebilir. Bu

dönemden sonra kişide psikotik bir atak geçirebilir. Bu dönem ile birlikte

şizofrenik tablo yerleşir . Kronik ilerleyici bir kişisel ve entellektüel

kapasitede yıkım sözkonusu olur.

Bu bozuklukta spektrum içerisinde değişik tanısal sınıflamalar yapılmıştır.

Bu durumu şizoid kişilik yapısı ile karıştırmamak gerekir. Hastalığın genel

hatları ile bilinmesi yeterli olacaktır. Psikotik bozuklukların tedavisinde

ilaç tedavisi geçerlidir. Bunun yanı sıra destekleyici psikoterapi

yaklaşımları ve sosyal müdahaleler gidişatı daha iyi hale getirmektedir.

Özellikle genç hastalarda ailelerin durumu ilerleyen süreci belirleme

açısından önemlidir.

 

alıntı...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...