Jump to content

Atatürk Hakkında Hiç Bilmedikleriniz!


izuchiring

Önerilen Mesajlar

Atatürk`ün dünyada `başöğretmen’ sıfatlı tek lider olduğunu, Bir geometri kitabı yazdığını, Üçgen, açı,dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasının bizzat Mustafa Kemal olduğunu.

 

Norveç dilinde `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim olduğunu.

 

Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet Bayramı’ nda Atina’daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu.

”Mimber” adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini.

 

Kurtuluş Savaşında rütbe alan bir çok kadın askerlerimizin olduğunu, Dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimizin olduğunu, Üstteğmen Kara Fatma’nın 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reiseliğine bizzat Atatürk tarafından atanmış olduğunu.

 

Bir röportajda “Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?” diye sorulduğunda “Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz” dediğini ve bunun üzerine BM yasasının değiştirildiğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu.

 

1938′de, General McArthur’un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; “Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile MustafanKemal’i görmek için neler vermezdim” dediğini.

1938′de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde; “Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir” denildiğini.

 

1996′da Haiti Cumhurbaşkanının vasiyetinde, mezar taşına yazılmasını istediği metinde; “Bütün ömrüm boyunca Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm” yazdığını.

 

2000′de ABD Başkanı’nın milenyum mesajında; ” Milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir” denildiğini.

 

2005′de Amerika’nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johns`un önerisinin “Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürk’ü örnek alsın yeter” olduğunu.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

herbiri bir harika ama bunlar çok etkileyici...

 

1996′da Haiti Cumhurbaşkanının vasiyetinde, mezar taşına yazılmasını istediği metinde; “Bütün ömrüm boyunca Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm” yazdığını.

 

2000′de ABD Başkanı’nın milenyum mesajında; ” Milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir” denildiğini.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kendi liderinin değerini bilmeyen nadir ülkelerdeniz herhalde .. '' Atatürk gibi olmak '' diye deyim kullanıyor Norveç ..Bizde böyle bir şey var mı... resimleri yırtılır , marşlar düzgün okunmaz ,saygı duruşunda bile durulmaz doğru düzgün ve şimdi saymaktan büyük üzüntü duyduğum diğer hareketler... Çok üzücü . .. Daha da kötüye gidiyoruz...Berbat...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir röportajda “Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?” diye sorulduğunda “Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz” dediğini ve bunun üzerine BM yasasının değiştirildiğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu.

 

Şimdi aksine politikacılarımız AB nin kapısında yatıp kalkar oldular, Ne büyük utanç

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim merak ettiğim diğer bir hususta, bizden kilometrelerce uzaklarda bulunan belki de bir çoğumuzun ismini duyduğumuzda "böyle bir ülke var mı?" gibisinden bir soru soracağımız bir memleketin cumhur başkanı Atatürk'ü örnek alıp onun fikirlerini uygulamaya çalışıyor da, niye bizim devlet adamlarımız Atatürk'ü biraz daha fazla örnek almıyorlar.Yoksa almaya cesaret ettirilmiyorlar mı?

Dikkat ederseniz bir çok devlet adamı başbakanlık seçimleri öncesi bir önceki politikayı yerden yere vururlar ve de bu politikayı biz başa geçersek sonlandıracağız derler, amma velakin başa geçtikleri andan itibaren sanki elleri kolları bağlanmışcasına eski uygulama devam eder.

Bir de niye Türkiye'nin çoğunlukla günü kurtarma niteliği taşıyan devlet politikaları olur?Daha yazılabilecek bir çok şey var olmasına rağmen aklıma gelenler şimdilik bu kadar...

Paylaşım için teşekkürler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

........

 

Yıl 1930 ATATÜRK Yalova köşküne doğru çıkmakta. Bir de bakar bir bahçıvan koca bir çınar ağacını kesmek üzeredir. “Yahu” der “sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetişdirdinmiki? Kesmeye muktedir görüyorsun kendini ve niye ?” der. Bahçıvan derki; “Paşam çınar ağacının kökleri köşkün temelini kaldırdı, yaprakları da köşkün pencerelerine müdahale ediyor. Ya köşkü kaybedeceğiz ya ağacı keseceğiz. Onun için de kusura bakmayın ama biz ağacı kesiyoruz”. Bir an düşünür; “Hayır gerekirse köşkü ağaçtan uzaklaştırırız” der. Derlerki bu gün Mustafa Kemal bir hoş. Ne demek köşkü tutupta ağaçtan uzaklaştırmak? Ama inanırmısınız mühendis değil, mimar değil, ziraatçı değil ama ne yapar biliyormusunuz? İstanbul’daki köprü altındaki tramvay raylarını Yalova’ya taşıtır. Köşkü hiç yıkmadan olduğu gibi tutarak kendisi de kazma kürek temelini kazar ve köşkün altına tramvay raylarını döşeyerek köşkü ağaçtan 4 metre 80 santim kenara çekerek hala Cumhuriyetimiz gibi ayakta durmakta olan çınar ağacının kurtuluşunu temin eder. Yıl 1930. Dünya çevre lafını ne zaman etmeye başladı? 1980 den sonra. 1980 den önce, 1930 yılında dünyaya somut bir çevre dersi vermektedir Mustafa Kemal aslında. Ama, biraz acı parantezlerim olacak bu konferansımda. İlk acı parantezimi ATATÜRK kimdir belgesiyle açmıştım, ikinci acı parantezim burada olacak. Hadi gelin 5 Mart 1996 ya gidelim yani günümüze yakın bir gün. “ATATÜRK ve Türk kadını” konulu tiyatrolu konferansımı 25 gençle sunuyorum. 25 gençle birlikte prova yaptık, yorulduk, oturduk, televizyonu açtık. ikinci haber olarak 6 dakika müddetle ve 5 kere görüntü zumlanmak üzere önemli bir haber verildi televizyonda. Haberi aynen aktarıyorum, diyordi ki “Amerika da eski bir ünlü bir müzikhal hiç yıkılmadan dünyada ilk kez uygulanan bir yöntemle raylar üzerinde iki metre kenara çekilerek yerine yeni bir binanın yapıldığı” haberiydi. Dünyada ilk kez lafı da beş kere edildi. gençlerden biri kalktı bana ne dedi biliyor musunuz? “Ya öğretmenim biz tarihe pek bir daldık. Bakın el alem neler yapıyor? Teknik, medeniyet biraz da onlara baksak” diyince arşivimde 1930’da ATATÜRK’ün bu işi yaparken çekilmiş resimleri, raylar üzerindeki çekilen resimleri gösterdim kendilerine ve dedim ki ”şu anda ne söyleyeceksiniz bana?”. Bir genç kalktı ne dedi biliyor musunuz? “Ya öğretmenim suç bizde mi? Biz bu konuyu ilk defa sizden duyuyoruz, sizden görüyoruz bu resimleri”. Ama o haberi bugün milyonlarca Türk genci izledi ve oturdular 25 genç, bu haberi veren televizyona bir faks çektiler. Faksta aynen şu yazıyordu “İkinci haber olarak 6 dakika müddetle ama beş kez şu resimleri göstermek suretiyle bu arada da mutlak suretle mesajı iletin dediler “Bu gün 1996, Amerika çekiyor raylar üzerinde iki metre, yerine yeni bir bina yapıyor, 1930 ATATÜRK çekiyor 4 metre 80 santim, bir ağaç kurtarmak için” bu mesajı da çok iyi verin dediler. Yıl 1996 idi. Yıl 2005 hiçbir televizyonda izlediniz mi? İzlemediniz.

 

.........

 

Prof.Dr. İlknur Güntürkün KALIPÇInın konferansından alınmıştır...

 

tamamı için :içimizden biri

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sağol izuchiring...

 

 

........

 

Yıl 1930 ATATÜRK Yalova köşküne doğru çıkmakta. Bir de bakar bir bahçıvan koca bir çınar ağacını kesmek üzeredir. “Yahu” der “sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetişdirdinmiki? Kesmeye muktedir görüyorsun kendini ve niye ?” der. Bahçıvan derki; “Paşam çınar ağacının kökleri köşkün temelini kaldırdı, yaprakları da köşkün pencerelerine müdahale ediyor. Ya köşkü kaybedeceğiz ya ağacı keseceğiz. Onun için de kusura bakmayın ama biz ağacı kesiyoruz”. Bir an düşünür; “Hayır gerekirse köşkü ağaçtan uzaklaştırırız” der. Derlerki bu gün Mustafa Kemal bir hoş. Ne demek köşkü tutupta ağaçtan uzaklaştırmak? Ama inanırmısınız mühendis değil, mimar değil, ziraatçı değil ama ne yapar biliyormusunuz? İstanbul’daki köprü altındaki tramvay raylarını Yalova’ya taşıtır. Köşkü hiç yıkmadan olduğu gibi tutarak kendisi de kazma kürek temelini kazar ve köşkün altına tramvay raylarını döşeyerek köşkü ağaçtan 4 metre 80 santim kenara çekerek hala Cumhuriyetimiz gibi ayakta durmakta olan çınar ağacının kurtuluşunu temin eder. Yıl 1930. Dünya çevre lafını ne zaman etmeye başladı? 1980 den sonra. 1980 den önce, 1930 yılında dünyaya somut bir çevre dersi vermektedir Mustafa Kemal aslında. Ama, biraz acı parantezlerim olacak bu konferansımda. İlk acı parantezimi ATATÜRK kimdir belgesiyle açmıştım, ikinci acı parantezim burada olacak. Hadi gelin 5 Mart 1996 ya gidelim yani günümüze yakın bir gün. “ATATÜRK ve Türk kadını” konulu tiyatrolu konferansımı 25 gençle sunuyorum. 25 gençle birlikte prova yaptık, yorulduk, oturduk, televizyonu açtık. ikinci haber olarak 6 dakika müddetle ve 5 kere görüntü zumlanmak üzere önemli bir haber verildi televizyonda. Haberi aynen aktarıyorum, diyordi ki “Amerika da eski bir ünlü bir müzikhal hiç yıkılmadan dünyada ilk kez uygulanan bir yöntemle raylar üzerinde iki metre kenara çekilerek yerine yeni bir binanın yapıldığı” haberiydi. Dünyada ilk kez lafı da beş kere edildi. gençlerden biri kalktı bana ne dedi biliyor musunuz? “Ya öğretmenim biz tarihe pek bir daldık. Bakın el alem neler yapıyor? Teknik, medeniyet biraz da onlara baksak” diyince arşivimde 1930’da ATATÜRK’ün bu işi yaparken çekilmiş resimleri, raylar üzerindeki çekilen resimleri gösterdim kendilerine ve dedim ki ”şu anda ne söyleyeceksiniz bana?”. Bir genç kalktı ne dedi biliyor musunuz? “Ya öğretmenim suç bizde mi? Biz bu konuyu ilk defa sizden duyuyoruz, sizden görüyoruz bu resimleri”. Ama o haberi bugün milyonlarca Türk genci izledi ve oturdular 25 genç, bu haberi veren televizyona bir faks çektiler. Faksta aynen şu yazıyordu “İkinci haber olarak 6 dakika müddetle ama beş kez şu resimleri göstermek suretiyle bu arada da mutlak suretle mesajı iletin dediler “Bu gün 1996, Amerika çekiyor raylar üzerinde iki metre, yerine yeni bir bina yapıyor, 1930 ATATÜRK çekiyor 4 metre 80 santim, bir ağaç kurtarmak için” bu mesajı da çok iyi verin dediler. Yıl 1996 idi. Yıl 2005 hiçbir televizyonda izlediniz mi? İzlemediniz.

 

.........

 

Prof.Dr. İlknur Güntürkün KALIPÇInın konferansından alınmıştır...

 

tamamı için :içimizden biri

 

 

manticore bu olayı izlemedim ama biliyordum..güzel bi dipnot olmuş sağolasın...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

birazda ben vereyim..

 

KİŞİSEL KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATMAK: HER ŞEY SENİNLE BAŞLAR!

Hayatı 'ÇARESİZLİKLERLE' dolu bir adamın öyküsüdür!

7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. Yalnız ve içine kapanık biri olarak yaşamaya, oradan oraya sürüklenmeye beşladı.

 

8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı. Zamanını tarlalarda kargaları kovalamakla geçirdi.

 

10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, okuldaki hocasından dayak yedi.Ailesi onu okuldan aldı. Sinirden ve korkudan günlerce evden çıkamadı.

 

17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamsını tutturamadı.

 

24 yaşında tutuklandı,günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hepis yattı.

 

25 yaşında sürgüne gönderildi.

 

27 yaşında kendisinden 1 yaş büyük meslektaşı kendisinin de üyesi bulunduğu derneğin çalışmaları ile kahraman ilan edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu. Doğduğu şehrin merkezinde rakibi törenlerle karşılanırken, o kalabalık arasında yalnız başına olanları izliyordu.

 

30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışrken, doğduğu şehir düşmanların eline geçti.

 

30 yaşında amiri, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca boş kaldı.

 

37 yaşında böbrek hastalığından Viyana'da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı.

 

37 yaşında komutan olarak atandığı ordu dağıtıldı.

 

38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevinden atıldı.

 

38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Ayrıca cebinde 80 lirası vardı.

 

38 yaşında kendisi için tutuklanma kararı çıkarıldı.

 

38 yaşında en yakın 5 arkadaşından 3'ü onun Kongre temsil heyetine üye olmaması için oy kullandı.

 

39 yaşında idam cezasına çarptırıldı.

 

Sonra mı ne oldu?

 

42 yaşında TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI oldu!

 

Okuduğunuz öykü efsanevi lider MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'e aittir. Şimdi düşünün, sizin başarılı olmamanızı engelleyen ama Atatürk'ün karşısına çıkmamış bir engel var mı?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...