Jump to content

Görünebilsem yine aynalarda...


vhercle

Önerilen Mesajlar

Söndürme mumları! Yoksa her şeyi görürüm. Bu hiç iyi olmaz, emin ol! Bir tek ben biliyorum gecenin adını. Bir tek ben duyuyorum çığlıklarıyla kustuğu fısıltılarını. Bir tek ben görüyorum taşıdıklarını. Bir tek ben... Pişmanlıklar, hüzünle yazılmış şiirler, içimden çıkardığım cüceler, içime girmeyi bekleyen iblisler, geçmişim, eskileriyle değiştirip tekrar tekrar kullandığım yırtık maskeler, yitirilmiş zamanlar, değişmeyen kavramlar, gözü dönmüş ihanetler, yabancı kapılar, soluk bıçaklar, terk edilmişlik düzmeceleri... Her şey gecenin sırtında. Gecikmeleri hep bundandır. Ağır ağır üstüme çökmesine sebep de bu yüklerdir. Birilerini unutarak gelir uzun yolculuklarından. Yarım kalmışlıklarım bundandır. Birilerini unutarak gelir uzun yolculuklarından, kırılır dökülürüm onların unutulmuşluklarında. Biraz silkinseler, kuytularından ben savrulurum rüzgara. Kimse bulamaz kırık oyuncaklarımı. Yarım kalmışlıklarım bundandır.

Söndürme mumları! Yoksa her şeyi görürüm. Bu hiç iyi olmaz, emin ol! Maskelerim düşer, üşürüm. Ellerin bile ısıtamaz sonra ıslak ürperişlerimi. Maskelerim, diyorum; öyle çoklar ki. Yanlış yerde yanlış maskenin ardındayım, küstürdüm aşklarımı kendime. Yüzüm dökülüyor her sözcüğümde. İçimden konuşur oldum gözlerim donduğundan beri. Çok şey varken söylemek istediğim, sadece sallanırım. İki duvar arasında bir ileri bir geri yürür dururum. Bir ileri bir geri... İleri, geri... Bir bir... Çok şey varken söylemek istediğim, sadece yutkunurum. Hafifçe öksürürüm, konuşmaya hazırlanır gibi ama sadece hala yaşadığımı bilsinler isterim tepkisiz. Onlar da tepkisiz kalırlar. Beklemek yorucu gelir, çeker giderler. Gitmeden önce yere düşürürler maskemi. Onlar gittikten sonra toplarım keskin maske parçalarını. Kimse görmesin diye ceplerime saklarım kesikleri. Ağlarım, ağlarım ve birleşir parçalar. Ama bir yanlışlık var bu birleşmelerde. Yamalı maskelerimin hiçbir çizgisi yerli yerinde olmaz. Yanlış anlaşılmalarım bundandır. Gülerken ağlıyormuş, ağlarken de gülüyormuş gibi gözükmeme sebep de bu çizgilerdir.

Söndürme mumları! Yoksa her şeyi görürüm. Bu hiç iyi olmaz, emin ol! İçinde kaybolurum yitik zamanlarımın, ıslanırım. Eski zamanlardan geç çıkıp, yeni zamanlara erken vardığım kaybolmalarımda sorgularım, bana bakıp yabancı gülüşlerimi görmeyenleri. O zamanlar iğreti durur sızlanışlarım yüzümde. Ben kıvrandıkça, yağmur inadıma daha da ıslatır yanık saçlarımı. Düşerim, düşerim ve uzar saçlarım. Zamanlarım, diyorum; öyle çoklar ki. Yanlış kimlikte yanlış zamandayım, kaybettirdim izime kendimi. Zamanımın kulaklarımı tırmalayan sessizliğine alışmışken, duymakta zorlandığım bu gürültü de ne oluyor? Dayanamam, kendisi dışındaki her görüntüye kör kesilen sağırlara. Çekip gitmelerim bundandır. Sırtımı dönüp, zamanımın küçük elleriyle oynamama sebep de bu bencilliklerdir. Kimse bulamaz parmağını emen zamanın kırıntılarını. Çekip gitmelerim bundandır.

Söndürme mumları! Yoksa her şeyi görürüm. Bu hiç iyi olmaz, emin ol! Kapılar üstüme kapanır, kanarım. Kadife gözlerin bile durduramaz sonra avutulmamış kanayışlarımı. Kapılar, diyorum; öyle çoklar ki. Yanlış sahiplenişte yanlış kapının ardındayım, kızdırdım cücelerimi kendime. Çığlıklarım anahtar deliğine sıkışır. Çıkamazlar hiç gün ışığına, kararıp eksilirler her susuşta. Kapıları çalarım. İçimde düğümlenmiş terk edilmişliklerimi çözecek bir el sorarım yüzünü göremediğim iblislere. Ararım, ararım ve gittikçe sıkılanır düğümler. Ağlamaklı seslerimi bırakırım kapı önlerinde hiç bulamamacasına. Sorulara cevap veremez oldum gözlerim boşluğa takıldığından beri. Çok şey varken göstermek istediğim, sadece sallanırım. İki kapı arasında bir ileri bir geri yürür dururum. Bir ileri bir geri... İleri, geri... Bir bir... Çok şey varken göstermek istediğim, sadece ellerimle oyalanırım. Elimi uzatırım, göstermeye hazırlanır gibi ama sadece hala yaşadığımı bilsinler isterim tepkisiz. Hareketsiz kalışlarım bundandır. Hızlı hızlı yürüyüp döndüğümde bir şey olmamış gibi ani yığılışlarıma sebep de bu cevaplandırılmamışlığımdır.

Söndürme mumları! Yoksa her şeyi görürüm. Bu hiç iyi olmaz, emin ol! İhanetler üşüşür yüreğime, vurulurum. Çaresiz bakışların bile çıkaramaz içimden sonra hiç masal dinlememiş kurşunları. İhanetler, diyorum; öyle çoklar ki. Yanlış bedende yanlış gözlerin ardındayım, unutturdum pişmanlıklarıma kendimi. İnanmam söylenenlere ama inanmış maskelerim hazırdır baskınlara. İnanmam söyleyenlere. Hiçbir zaman tek doğru yoktur, bilirim. Yine de tek doğru oymuş gibi sarılırım yalanlara. Acıtır canımı. Çok acıtır. Acıtır. Çok... Dayanamam, yüzlerde bir görünüp bir kaybolan yanar döner ifadeye. Aldatılmışlıklarım bundandır. Beynimi yiyip bitiren kuşkularıma yol vermişliklerime sebep de bu tenhalardır.

Söndürme mumları! Yoksa her şeyi görürüm. Bu hiç iyi olmaz, emin ol! Terkedilmiş yalnızlıklarımın etrafında dolanır yüzler, ürperirim. Gözünü kırpmadan söylediğin yalanlar bile korkutup, kaçıramaz sonra boğazıma sarılmış elleri. Yalnızlıklar, diyorum; öyle çoklar ki. Yanlış hikayede yanlış canavarların arasındayım, ağlattım kaçışlarımı kendime. Sesim hep bir kuyunun dibinden geliyormuş gibi boğuktur. Çıkaramam onu kuyunun başına, daha fazla gözyaşı demektir her gün doğuşu. Ağzım hep kurur sularımın tuzundan. Beklerim, beklerim ve tuzum dudaklarımdan dökülür. Kuyunun dibinden gelen iniltileri duymamak için kahkahalar savururum meleklerimin yüzüne tükürürcesine. Sözcüklerimi şaşırır oldum gözlerim işaretler aradığından beri. Çok şey varken görmek istediğim, sadece sallanırım. İki kuyu arasında bir ileri bir geri yürür dururum. Bir ileri bir geri... İleri, geri... Bir bir... Çok şey varken görmek istediğim, sadece bakarım. Gözlerimi kısarım, görmeye hazırlanır gibi ama sadece yaşadığımı bilsinler isterim tepkisiz. Uykusuz kalışlarım bundandır. Hayallerime tek tek veda ederken uyandırılmışlıklarıma sebep de bu susayışlardır.

Söndürme mumları! Yoksa her şeyi görürüm. Bu hiç iyi olmaz, emin ol! Senin göremediğin çok kabus var gözlerimin önünde, inan ki! Susturma ezgileri! Yoksa her şeyi duyarım. Bu hiç iyi olmaz, emin ol! Senin duyamadığın çok haykırış var kulaklarımın dibinde, inan ki! İçimi deşiyor mırıldanmaları ölülerimin. Öldürdüğüm çok ben var avuçlarımda, inan ki! Onları da ceplerimde kesik maskelerimin yanında taşırım. Yüzümdeki donuk delirişler bundandır. Maskelerle ölüler yan yanadır hep. Yüzümdeki soluk vazgeçmeler bundandır. İhanetlerle zamanlar iç içedir hep. Gözlerimdeki belirsiz kaçışlar bundandır. Kapılar geçmişe açılır hep. Gözlerimdeki keşfedilmemiş sevmişlikler bundandır. Şiirlerimi cüceler yazar hep. Fazla konuşmamama sebep de bu arsız iblislerdir. Her şey iç içedir. Her şey gecenin sırtında. Gecikmeleri hep bundandır. Ağır ağır üstüme çökmesine sebep de bu yüklerdir. Birilerini unutarak gelir uzun yolculuklarından. Yarım kalmışlıklarım bundandır. Birilerini unutarak gelir uzun yolculuklarından, kırılır dökülürüm onların unutulmuşluklarında. Biraz silkinseler, kuytularından ben savrulurum rüzgara. Kimse bulamaz kırık oyuncaklarımı. Yarım kalmışlıklarım bundandır.

Söndürme mumları!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok şey varken söylemek istediğim, sadece yutkunurum. Hafifçe öksürürüm, konuşmaya hazırlanır gibi ama sadece hala yaşadığımı bilsinler isterim tepkisiz. Onlar da tepkisiz kalırlar. Beklemek yorucu gelir, çeker giderler....

 

Teşekkürler vhercle...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...