KATA Oluşturma zamanı: Ekim 10, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 10, 2007 Şairler, genellikle ölümü büyüleyici bulurlar. Ve şimdi bir psikolog, bir bağlantı önerdi: “Genel olarak yazarlar genç ölür, hatta şairler, daha genç ölür.” Sylvia Plath’ın yeni bir film biyografisi şairleri meteora benzeten imajı destekler: Yanıp sönmeden önce havada kuvvetlice parlarlar. Plath yazarların tipik kısa yaşamına örnek olarak 31′inde intihar etti. Yine buna örnek olarak 26’sında olan John Keats ya da yine 26 yaşında tüberkülozdan ölen Hart Crane gösterilebilir. San Bernardino’daki California Eyalet Üniversitesi’nden James C. Kaufman, dergisinin yeni sayısında yazarların doğum ve ölüm tarihleri ile ilgili bir çalışma yayımladı. Bunu yaparken biyografik referans işlerinden yararlandı. Araştırdığı 1987 şair içinde Amerika, Çin, Türkiye ve Doğu Avrupa’dan oyun yazarları romancılar ve rasyonalist yazarlar bulunuyordu. Sonuçları cinsiyet, edebi uzmanlık alanı ve yaşadıkları bölge açısından sınıflandırdı. Sonuçlar ise şöyleydi: Rasyonalist yazarların ortalama ömrü, 67.9. Romancılarınki, 66.0 yıl. Oyun yazarlarınınki 63.4 yıl. Şairlerinki ise yalnızca, 62.2 yıl idi. Sonuçlar kadın ve erkek yazarlarda benzerdi. Fakat kadın yazarlar her kategoride erkeklerden daha uzun ömürlüydü. Dört edebi kategori içinde erkek ve kadın yazarlardan en kısa ömürleri olanlar şairlerdi. Ve üç bölgede de sonuç değişmiyordu. Yaşam süresindeki bu farklılıkların nedeni nedir? Kaufman buna birkaç muhtemel sebep gösteriyor: Şairlerin daha kısa ömürlü olmalarının sebebi zihinsel hastalıklara yakalanmaları olabilir. Zihinsel hastalıklar intihar riskini doğururlar. Kaufman ayrıca, Şiir kendine zarar vermeye yatkın insanlar için daha cazip olabilir diyor. Kaufman’ın bulduğu bu sonuçtan 5 ay daha uzun yaşayan Amerikan şair Billy Collins “Ben, profesör Kaufman’ın yanıldığını düşünüyorum, şairliğin akıl hastalıkları ve depresyon ile ilişkili olduğu düşüncesi romantik bir adettir” diyor. Collins’in hipotezine göre eğer şairler gerçekten diğer yazarlardan daha erken ölselerdi -ki o kadar erken olmadığını görmüştür-* yine de bu işi yaparlardı. Çünkü bu şiirin doğasıdır. New York Şehir Üniversitesi Lehman Koleji’ndeki bir profesör bir e-posta röportajında: “Çünkü şiirler en azı söylemek için romanlardan ve rasyonalist kitaplardan daha kısadır. Şair, sıfıra sık sık geri döner. O neredeyse her gün boş bir sayfayla yüzleşir. Bu yüzden şair edebi tarz yazarlarından daha fazla edebi stres yaşar. Ve biz tabii ki stres ve ölümlülük arasındaki bağıntıyı biliyoruz. Kaufman: “Gerçek şu ki bir Sylvia Plath ya da Anne Sexton’un genç yaşta ölümü, şiirlerin insan hayatına zararlı olabileceği, uyarısını taşıma gerekliliği anlamına gelmez” der. “Araştırma, bununla beraber, şairleri ve akıl sağlığı profesyonellerini şiir yazmanın ara sıra meydana gelen negatif etkilerini azaltmak için yollar bulma konusunda uyarabilir” der. Diğer araştırmacılar der ki, “Sonunda intihar eden şairler,yazılarında ipuçları bırakabilir.” Kariyerleri boyunca intiharla ilgili şiirler yazan şairlerin, diğer şairlere göre belirgin bir şekilde daha fazla birinci tekil kişi referansları (“ben”, “beni”, “benim”) ve daha az birinci çoğul kişi referansları kullandıklarını, Shannon W. Stirman ve James W. Pennebaker yazdı (2001. 08). Onlar hatta,diğer şairler zıt bir trend sergilerken konuşmak paylaşmak dinlemek gibi. Haberleşme kelimelerini zamanla azaltmaya yöneldiler. Stirman hakkında daha fazla bilgi için bakınız. Kaufman, şairliğin, yalnız bir iş olduğunu belirtir. Realist yazarlar, kaynaklarla birbirini etkiler veya editörler ve oyun yazarları, aktörler ve yönetmenlerle ilgilenir ve bu şekilde diğer insanlarla sağlıklı iletişim kurarlar. Şairler en azından efsanelerde yalnızlığa ve enfeksiyona duyarlı soğuk tavan aralarında çiziktirirler. Veya belki istatistikler diğer şairlerle karşılaştırıldığında ürünlerinin çoğunu gençken verdikleri realitesini maskeliyor.böylece erken ölümlerine rağmen referans kitaplarında gösterilmeye değer oldular. 77 ’sinde ölen şair A. E. Housman, “Genç Yaşta Ölen Atlet”te böyle bir kaderin bazı avantajları olduğunu yazdı: “Akıllı delikanlı bir an önce sıvışıp gitti Şerefin kalmadığı alanlardan. Ve defne her ne kadar erken büyüse de O gülden, daha çabuk solar”. Ölü şairlerin yazılarında saklı bulunan intihar eğilimi işaretleri yeni araştırmaya göre belli kelimelerin bir analizi intihar eğiliminin yazılardaki gizli işaretlerini açığa çıkarabilir. “İntihar eden şairler, diğerlerine göre daha ayrık ve kendileriyle daha ilgilidirler” der Pennsylvania üniversitesinden Shannon Wiltsey. Hatta araştırmamız metin analizinin nasıl intihar ile ilgili olabilecek yazı karakteristiğini açığa çıkarabileceğini gösteriyor. O yüzden şairlerin arasında intiharı önceden haber vermede yararlı olabildi. Stirman ve yardımcı yazar James W. Pennebaker her ne kadar çoğu şair intihara teşebbüs etmemiş olsa da, şairler arasında intihar oranının diğer edebi yazarlar ve genel nüfusa göre daha yüksek olduğunu belirttiler. Ancak birçok intihar şairi hayatları boyunca bir çeşit depresif düzensizlikten sıkıntı çektiler. Yaşamı intihar ile son bulan şairler,şiirlerinde diğer şairlere göre daha fazla ölümle akalalı kelimeler kullanmışlardır. Bu çalışma, Psikosomatik tıp dergisinde yayımlanmıştır Araştırmacılar Metin-analiz yazılımı kullanarak dokuz intihar etmiş şair tarafından yazılan 156 şiir ile, intihar etmemiş dokuz şair tarafından yazılan 135 şiiri karşılaştırmışlardır. İntihar eden ve etmeyen şairler milliyet, yaşadıkları devir, eğitimleri ve cinsiyetleri bakımından mümkün olduğu kadar yakın eşleştirildi (Hepsi; Amerikan, İngiliz ve Rus idi). İntihar eden şairler kariyerleri boyunca yazdıkları şiirlerde, intihar etmeyen şairlerden çok daha fazla birinci tekil şahıs kelimeleri –ben, benim gibi- ve daha az birinci çoğul şahıs kelimeleri kullanmışlardır. Ek olarak intihar eden şairler şiirlerinde sosyal bağlantı içeren kelimeleri –konuşmak, paylaşmak, dinlemek gibi- mümkün olduğu kadar az kullanmışlardır. Ancak intihar etmeyen şairler bu kelimeleri daha fazla kullanmışlardır. Bu çalışma için seçilen intihar etmiş şairler: John Berrymandi, Hart Crane, Sergei Esenin, Adam L. Gordon, Randall Jarrell, Vladimir Mayakovsky, Sylvia Plath, Sarah Teasdale and Anne Sexton. Eşleştirildikleri intihar etmeyen şairler ise: Matthew Arnold, Lawrence Ferlinghetti, Joyce Kilmer, Denise Levertov, Robert Lowell, Osip Mandelstam, Boris Pasternak, Adrienne Rich ve Edna St. Vincent Millay’dir. Bu araştırma, ulusal zihin sağlığı enstitüsü ve ulusal sağlık enstitüsü tarafından maddi olarak desteklenmiştir. Çeviren: Ahsen Ülkü ÖZŞAHİN Kaotik Sükûn | ÅAÄ°RLERÄ°N GENÇ ÖLMESÄ°NÄ°N SEBEPLERÄ°NÄ° ARAÅTIRMA DENEMESÄ° | Edebiyat Üzerine Web GünlüÄü Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2007 hoş olmuş kata:) benim de yakinen ilgilendiğim bi konu.sağol:) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2007 :)tşk ler...bi ara senın yazılarını da ıncelemek lazım:p Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
luciin Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2007 Şairler ince ruhludur. Herşeyi EN DERİNİNDE yaşarlar ve EN DERİNİNDE severler. Acıları en DERİNİNDE yaşarlar ve umutları, özlemleri, aşkları. Ruhları gibi, şiir kitapları da inceciktir. Kalpleri de öyle, hemen kırıverirsiniz. O zaman hayatı dolu dolu yaşarlar; kısa ama her anı dolu dolu. "Yaşadım bir kaç bin yıl, acılara tutunarak" dercesine... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.