freddy Oluşturma zamanı: Ekim 13, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 13, 2007 burzum'mu mayhem'mı?. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2007 Burzum http://www.elskrin.net/images/mono/burzum/burzum_right.jpg Norveç'li Black Metal grubu. Varg Vikernes (Count Grishnackh) tarafından kurulan ve halen tek kişilik proje olarak devam eden Burzum, Black metal tarihinin en sansasyonel iki topluluğundan biridir (diğeri Mayhem). Varg Vikernes'in gerçek adı Christian'dır. Fakat kendisi Norveç ırkçısıdır ve Norveç'in asıl dininin tarihindeki gibi paganizm olmaya devam etmesini savunur bu yüzden Christian ismini reddeder (resmi olarak değil). Burzum'un ilk adı Uruk-Hai'dir. Kilise yakmak (Norveç geçmişinde Hristiyanlığı yayanlar, paganlara zorlamayla din değiştirttiklerinden, daha sonra Varg onlardan intikam almak amaçlı birkaç kilise yakmıştır), diğer müzik gruplarını tehdit etmek gibi sansasyonel vakalarının en önemlisi, Varg Vikernes'in Mayhem üyesi Euronymous'u bıçaklayarak öldürmesidir. Bu olaydan sonra Burzum ve Mayhem dünya çapında tanınan isimler olmuşlardır. YouTube - Burzum - War Mayhem http://www.loadtr.com/b-21605-mayhem.bmp 1983 yılında kurulan Norveçli Black Metal grubu. Orjinal kadrosu gitarda Euronymous, bas gitarda Necrobutcher, davulda da Manheim tarafından kuruldu. Fakat durmadan eleman değişikliği yaşayan grup efsanevi kadrosunu 1988'de oluşturdu. Vokallerde Dead ve bateri de Hellhammer gruba dahil oldular. Grup bu kadrosuyla Norveç dışında 2 kere konser vermiştir. Bir tanesi Leipzig bir diğeri de İzmir'dedir. Özellikle 1990 yılında İzmir'de verdikleri konser grubun lideri Euronymous tarafından trende geçen hiç bitmeyecekmiş gibi gelen günler ve ülkemizde gümrükte yaşanan problemlerden dolayı en unutulmaz konserimizdi diye anlatılmıştır. 1991 yılında Dead intihar etmiştir.Dead (Pelle yngve ohlin) ölümle tamamiyle kafayı bozmuş çok fazla içine kapanık,çekingen kişiliğe sahip bir insandı.Euronymous'un Dead hakkında söylediği 'T-shirt ünün üzerine cenaze merasimi ilanını bastıran adam için neler düşünebilirsiniz.Dead Mayhem için tam aradığım bir kişilikti' Bu ölüm İskandinav ülkelerini uzunca bir zaman meşgul edecek olayların fitilini ateşlemiştir.Euroynmous Dead'in kendini gerçek Black metal ruhunun kaybolması ve yozlaştırıldığı için öldürdüğünü savunup savaş ilan etmiştir bunun ötesinde ardı ardına gelen saldırılar,kilise yangınları gibi eylemler müziğin zaten karanlık olan imajını oldukça saldırgan hale dönüştürmüştür. 1993 yılında efsanevi albümleri "De Mysteriis Dom Sathanas"'ın tamamlanmasının ardından Euronymous, Burzum ismiyle özdeş Count Grishnacht (Varg Vickerness) tarafından öldürülmüştür. Zaten o dönemden bu yana kadro neredeyse her albümde değişmiş sadece baterist Hellhammer bugüne kadar grubun sabit elemanı olarak kalmaya devam edebilmiştir. Grup hala müzik çalışmalarına devam etmektedir. İkiside değil.. evet Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Slaad Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2007 Tek başına orkestra olan Burzum ve şu anda hiç bir işe yaramayan,Wacken'da bile içip içip sahnede batırmaktan başka bir şey beceremeyen Mayhem...İkisi de değil,Burzum hem kendisini mahvetti,hem de Mayhem'ı.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
belfalas Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2007 burzum.... -------------------- en azından hala bir ruha sahip:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
losteirosss Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 13, 2007 Tek başına orkestra olan Burzum ve şu anda hiç bir işe yaramayan,Wacken'da bile içip içip sahnede batırmaktan başka bir şey beceremeyen Mayhem...İkisi de değil,Burzum hem kendisini mahvetti,hem de Mayhem'ı.... aynen kesinlikle!... ha bu arada varg vikernes(burzum) ve mayhem arasındaki kavga (savaş vs.) hakkında bi dipnot verme ihtiyacı duydum; varg vikernes 11 şubat 1973 te saat 21:58 te norveç’in bergen şehrinde doğdu.bir rivayete göre varg, hamileliğin 6. ayının 6. gününün 6. saatinde doğmuştur.bunun ne derece doğru olduğunu bilinmiyor. asıl ismi kristian’dır fakat gerek düşünce yapısı, gerek mevkisi bakımından asıl ismini hiçbir zaman kullanmak istememiş ve varg ismini kullanmıştır.fakat bu kanuni bir isim değişikliği değildir ve bundan önce birçok farklı isim kullanmıştır. babası ırak’ta çalıştığı için ırak’ta kaldığı bir yıl sayılmazsa- varg bergen’de büyüdü.gençliği süresince etrafındakilere hep bergen’in ormanlarını,vahşi hayvanlarını,sert dağlarını sevdiğini anlatırdı ve aradan yıllar geçtikten sonra o’nu tanımak için yapılan bir röportajda; “soğuk bir kış gecesinde ormanda tek başınıza yürüyün, işte o zaman ‘o, gerçekten konuşuyor’ sözüyle neyi kastettiğimi anlarsınız.” şeklinde konuşmuştu. diğer insanlar sadece ağaçlar ve kayaları görüyorken varg,troller ve gölgeler arasında dans eden elfleri hayal ediyordu.varg’dan önce bu tür şeylerin hayalini kuran son norveçli theodor kittelsen, bu tarz fantastik resimler çizmişti ve varg’ın bu resimlerden bazılarını albüm kapağı olarak kullandığı söylenir. varg gençlik yıllarında iki arkadaşıyla birlikte uruk-hai isimli projesi üzerinde çalışmaya başladı fakat diğer iki elemanın bir kız için birbirine girmesi ve varg’ın old funeral elemanlarıyla tanışması üzerine provalar durduruldu.varg niçin uruk-hai ismini seçtiğini “tolkien; sauron’u odinn den esinlenerek yaratmış ve bu durumda uruk-hai de odin’in hizmetkarlarına benzer.uruk-hai nin gondor’a saldırması vikinglerin charlemagne’ın yönettiği hristiyan fransa’ya saldırmasına, uruk-hai nin rohan’a saldırması ise vikinglerin hristiyan ingiltere’ye saldırmasına benzer.fakat neticede vikingler de sauron ve orkları gibi kaybettiler.” şeklinde açıklıyor. 80 li yılların sonunda varg halen politik ve müzikal görüşünü şekillendirme aşamasındaydı.satanel, old funeral gibi gruplarda çalmaya başladı, bunların gerçekten çok iyi müzisyenler olduklarını düşünüyordu fakat hiçbirisi hayal ettiği kadar zevk vermiyordu.kendi müziğini yapmaya karar verdi ve başlamadan önce tolkien’in kurduğu dünyadan etkilenerek yapacağı işin temellerini oluşturdu.90 ların başında kendi solo projesi burzum üzerinde çalışmaya başladı.burzum kelimesi ork dilinde “karanlık” anlamına geliyordu.burzum gerek maddi olarak gerek düşünce olarak tüm sorumlulukları varg’a ait olan bir projeydi.bu sebeple müziğe sadece varg’ın vizyonu ve kurduğu hassas denge yansıdı. projeyle aynı ismi taşıyan ilk burzum albümü 1992 yılında mayhem elemanı ve kurucusu øystein aarseth (euronymous) in şirketi deathlike silence production tarafından piyasaya sürüldü.bundan sonra herşey birbirini takip etti ve norveç’in en ünlü kiliseleri yakıldı, yerle bir edildi. 12. yüzyıldan beri ayakta duran (1883 te restore edilmiş), büyük bir kısmı tahtadan yapılmış, norveç’in en çok saygı gören kilisesi fantoft kirke, 6 haziran 1992 de “norwegian black metal” sahnesi altında ortaya çıkan neo-pagan bir topluluk tarafından kundaklandı ve kilise tamamiyle yandı.varg yanan kilisenin fotoğrafını “kirke ep” albümüne kapak yaparak olayı ölümsüzleştirdi. olaylara müzikal açıdan yaklaşarak hareketin militan kısmını yönetti.buna rağmen norveç polisi hiçbir zaman onun işlevi hakkında gerçek bir bilgiye sahip olmadı. kilise kundaklamalarının ardındaki sembolizmi düşününce bunun hristiyanlığa karşı açılmış bir savaş olduğu açıkça görülmektedir.varg için ise bu sadece bir intikam davasıdır.bundan yaklaşık bin yıl önce norveç’te hristiyanlar, kiliseler dışındaki tüm tapınaklara zarar vermişlerdi ve paganları kazıklara bağlayarak yakmışlardı.varg herzaman kendini odin’in savaşçısı olarak gördüğü için pagan dinlerin öcünü almak zorunda olduğunu hissetti. 1991 ve ağustos 1993 arasındaki dönem varg’ın deyimiyle burzum’un “altın çağı”dır.varg bu dönemde bütün albümler için gerekli müzikleri yaptı.daudi baldrs ve hlidskjalf albümlerinin müziklerini ise burzum’un unutulmuş gitar riffleri, synthleri ve şarkılarını tekrar gözden geçirip düzenleyerek hazırladı. müziğinde ağır bir hava ve synth kullanan ilk grup burzum’du fakat günümüzde bunları yapmayan black metal grubu sayısı yok denecek kadar az.varg tamamen ambient olan ilk albümünü 1994 yılında tamamladı ve 1997 yılından itibaren pagan-ambient i kendi tarzı olarak belirledi.kendisini sürekli geliştirdi ve tarzından hiç ödün vermedi. 1993 yılında mayhem “de mysteriis dom sathanas” albümünün kayıtlarına girmeden önce varg gruba bassçı olarak dahil oldu. grupta olduğu sürece count grischnackh nickini kullandı.varg ve euronymous blackmetal sahnesinde en çok dikkat çeken iki kişi oldu.euronymous müzikal olarak hep şeytani bir imaj yaratmaya çalıştı. varg için ise şeytan geri plandaydı ve norveç kültürüne bağlı kalarak norveç mitolojisini konu edinmek istiyordu. bu durum varg ve euronymous’u iki kutup haline getirdi. kilise kundaklama olayları ile ilgili euronymous basının karşısına çıkarak “evet kiliseleri kundaklayan hristiyan karşıtı bir örgüt var ve bu tür olaylara devam edilecek” gibi bir açıklama yaparak uzun süredir faaliyetlerine gizli olarak devam eden ınner circle örgütünü deşifre etmiş oldu. varg’ın euronymous’u öldürme sebebi her zaman tartışma konusu oldu.euronymous varg’dan borç alarak piyasaya sürdüğü burzum albümlerinin tamamını sattıktan sonra yaptığı kazançla daha çok albüm piyasaya sürmek yerine parayı kişisel borçlarını ödemek için kullandı.varg’a bir röportajda o’nu para için mi öldürdüğü sorulduğu zaman; “hayır onu kesinlikle para için öldürmedim.zaten çok daha fazlasını kazanma imkanım vardı.bu saçma bir dedikodu.kazancı sadece 5100$ dı. onu öldürmekle elime 5100$ geçmedi.” açıklamasını yapmıştı. euronymous’un varg’ın kız arkadaşına sarktığı için aralarının açık olduğu dedikoduları da vardı.varg’a o’nu bir kız için mi öldürdüğü sorulduğunda ise; “ortaya sürekli saçma sapan fikirler atılıyor. kız arkadaşım ben euronymous’u öldürene kadar böyle bir kişinin varlığından bile haberdar değildi.çünkü kız arkadaşım metalci değildi ve açıkçası yaptığım şeylerle pek ilgilenmiyordu.bildiğim kadarıyla euronymous’un da arasıra birlikte olduğu kadınlar dışında hiç kız arkadaşı olmadı.bu saçma bir yalan.” varg, başka bir röportajda olaya şöyle açıklık getiriyor; “helvete’yi sırf annesi ve babası rahatsız olduğu için kapattığını söyledi ve akın akın gelen müşteriler kapıda kaldı.şeytan imajına bürünmüş bir ana kuzusu.ne kadar aptalca.de mysteriis dom sathanas albümünün kayıtlarında benim hiç bir grup elemanıyla problemim yoktu ve birlikte çok eğleniyorduk fakat hellhammer da dahil olmak üzere biz euronymous’la birarada olmak istemiyorduk. kayıtlarda artık o’nu öldürmemizi söyleyerek şakalar da yapmıştı.metal camiasındaki euronymous a olan soğukluk bir kaç ay daha devam etti ve daha fazla insan o’nun nasıl bir moron olduğunu anladı.artık benden gerçekten nefret etmeye başlamıştı.o’na göre insanların o’na olan saygısını kaybetmesine ben sebep olmuşum.bir bakıma da söylediklerinde haklıydı.o’na karşı olan fikirlerimi hiçbir zaman saklamadım ve insanlar da benim düşüncelerime katıldı.artık metal sahnesinin 1 numaralı adamı değildi ve bunun da benim suçum olduğunu söylüyordu.herkes asıl nedenin bu olduğunu, “asıl kişi” olmak için yarıştığımızı düşünüyordu.bu sadece euronymous için önemliydi.mayhem trondheim’den snorre w. yi gitarist olarak kadrosuna ekledi.bergen’de kendi evini satın alıncaya kadar benimle birlikte kalmasına ve oturma odamda uyumasına izin verdim.snorre kendi evini satın alıp taşındı. artık evde tektim ve bu andan itibaren euronymous benimle ilgili planlar kurmaya başladı.beni öldürmek istiyordu.ona göre tüm bu problemlere sebep olan bendim ve ben öldükten sonra ortada hiç bi sorun kalmayacaktı.planlarını paylaştığı birkaç müzisyen bana o’nun planlarını açıkladı.euronymous onlara güvendiği için herşeyi anlatmıştı fakat belli ki onlar benimle daha samimiymiş. euronymous snorre’u telefondan aradı ve o’na herşeyin normale dönmesi için benim ortadan kalmamın gerektiğini söyledi ve diğerlerine anlattığı planları snorre a da anlattı.euronymous bunları söylerken snorre hepsini bana telefonda dinletti. artık emindim çünkü sadece en yakın arkadaşlarına planlarını söylüyordu.snorre la konuştuğu gün ondan bir mektup aldım. mektup gayet olumluydu hatta arkadaşçaydı.daha önceen katılmadığım bir anlaşmayı imzalamam için benimle buluşmak istediğini söylüyordu.ancak planlarını uygulaması için beni ayarlamaya çalıştığını biliyordum.arkadaşlarına da anlattığı gibi önce beni (bir silahla) bayıltacak, ellerimi ve ayaklarımı bağlayarak araba bagajına koyacaktı ve şehir dışında kırsal bir yerde beni bir ağaca bağlayarak ölene kadar bana işkence yapacaktı ve tüm bunları kameraya çekecekti. bütün bunlar karşısında o kadar sinirlenmiştim ki. bu herif kendini ne bok sanıyordu bilmiyorum.oslo’ya gitmeye karar verdim.kontratı o’nun eline vererek “siktir git” diyecektim.bu şekilde ondan uzaklaşacaktım ve bir daha benimle iletişim kurmamasını sağlayacaktım.herşey normale dönecekti.ayrılmadan önce snorre da euronymous’a vereceği yeni gitar riffleri olduğu için benimle gelmek istedi.saat 21:00 da bergen’den ayrıldık,yolda arabayı sırayla sürdük ve 3:00-4:00 arası oslo’ya ulaştık.arka koltuğa geçerek kemerimi çıkardım ve snorre’a onu güvenli bir yere koymasını rica ettim.belinizde bir bıçak varken uyumak hiç te güvenli olmaz.ulaştığımızda ben uyuyordum. kapıya geldik ve zile bastım.uyuyordu.kim olduğumu sordu ve ismimi söyledim.”daha sonra gelemezmisin?” diye sorması üzerine sadece kontratı imzalayıp gideceğimi söledim ve beni içeri aldı.bu sırada snorre sigarasını yakmış, merdivenlerde beni bekliyordu.euronymous beni sinirli bir şekilde kapıda karşıladı.kontratı o’na verdim ve artık iyice sinirlenmişti.bana kapının eşiğini göstererek gitmemi söyledi.o’na doğru bir adım atınca iyice panikledi. hareketleri, duruşu, bakışı garipleşmişti ve karnıma bir tekme attı.o’nu kapıya ittim ve biraz sersemledi.tekmesinden etkilenmemiştim ama o anki şartlar içinde bile yaptıkları bana komik gelmişti.karşımdaki , gecenin yarısında kendisini bruce-lee zanneden bir kaçıktı.kendini döşemeden mutfak tarafına doğru attı.mutfaktan bir bıçak bulacağına emindim.eğer bir bıçak alırsa benim de bir bıçak bulmam gerekecekti.getirdiğim bıçak ise kemerimi arabada unuttuğum için yanımda değildi.cebimde 8 cm uzunluğunda başka bir bıçak daha vardı.üzerine atladım ve eline bir bıçak geçirmeden onu 4 yerinden bıçaklayarak kontrol altına aldım.fakat bu sefer de başka bir silah bulmak için yatak odasına yönelmişti.bu silahın dead’in kendini öldürdükten sonra polislerin aldığı ve euronymous’un geçenlerde geri aldığı tüfek olduğuna düşünüyordum (evinde tüfek veya bayıltıcı silah bulundurmadığını sonradan öğrendim).kavga etmek için peşine düştüm fakat beni şaşırtıp daireden kaçmaya başladı. kavgayı başlatıp kaçması benim sinirimi bozmuştu.aşağıya indiğimde snorre sigarasını bitirmiş, ilgisice etrafa bakıyordu.o sırada euronymous yarı çıplak ve birkaç yeri kanayarak koşuyordu.hayalet görmüş gibiydi.komşularının zillerine basıyor,kapılara vuruyor,yardım istiyordu.snorre halen merdivenlerde olayları izliyordu. o, bu olayların bir parçası mıydı,bana saldırcak mıydı bunu bilmiyordum.olacakları görmemek için koşarak merdivenleri inmeye başladı ve yanımdan geçmesine izin verdim.çok korkmuşa benziyordu. euronymous’u bıçaklamaya başladım.dizlerinin üstünde duruyordu ve “artık yeterli” diye bağırmaya başladı.o’nu bırakıyordum ama bana tekrar tekme atmaya çalıştı.bıçağı son kez alnının ortasına soktum ve oraya saplanarak kaldı.çıkarmaya çalıştığımda bedeni öne doğru düştü ve merdivende bir patates çuvalı gibi yuvarlandı.zaten yaptığı gürültüyle tüm komşularını uyandırmıştı. onu öldürdüğüm için kendimi hiç de kötü hissetmemiştim.eğer o’nu canlı bıraksaydım hayatım üzerine yeni bir girişimde bulunmasına izin vermiş olurdum.” geri dönüşte polis kontrol noktalarına yaklaşmamak için şehir dışından döndüler. varg kanlı giysilerini göle fırlattı ve gölde yüzerek temizlendi.saat 11:00 civarı eve ulaştı ve 20 dakikalık bir uykudan sonra gazeteciler ve televizyon kanalları euronymous’un ölümüyle ilgili konuşmak için onun evine gelmişlerdi.ertesi gün gazetelerde; “conut grischnackh en iyi arkadaşı euronymous’u kaybettiği için çok hüzünlü” gibi haberlere yer verildi. polis artık varg’dan şüphelenmeye başlamıştı.etrafındaki kişilere sürekli birşeyler sormaya başlamışlardı.snorre olayın şokunu hala atlatamamıştı ve snorre’un garip hareketleri, tedirginliği polislerin de dikkatini çekti.günlerce o’nu sorguladılar ve snorre artık dayanamayarak euronymous’u varg’ın öldürdüğünü ve kendisinin de olay anında orda olduğunu söyledi.polis raporlarında snorre’un çok hassas bir kişiliğe sahip olduğu da yazılmıştı.varg bir gece kulübünde eğleniyordu ve kapıdan çıktığı anda o’nu tutukladılar.bir hücreye attılar ve yatacak bir şey bile vermediler. sorularına düzgün cevaplar vermediği için bir hafta boyunca hücresinin ışığını hiç söndürmediler.varg artık iyice zayıf düşmüştü ama polislerin ellerinde snorre un anlattıklarının dışında bir bilgi yoktu.polisin elinde aynı gece varg gölde temizlenirken snorre’un benzin istasyonundaki güvenlik kameralarıyla çekilmiş tek başına yakıt doldurma görüntüleri vardı.varg istese snorre u suçlu duruma düşürüp hapise attırabilirdi fakat bunu yapmadı.polis suçunu itiraf etmesi için cesetin üstünde parmak izlerinin bulunduğunu da söylüyordu fakat varg cinayet esnasında eldiven kullanmıştı. sonunda herşey açıklandı ve olay açıklığa kavuştu.snorre tüm olanları polise açıkladığı için hiçbir ceza almayacağını düşünüyordu.varg da mahkemede snorre’un olanlarla bir ilgisi olmadığını, sadece yanlış zamanda yanlış yerde bulunduğunu söylediyse de snorre hiç payı olmayan bir suç yüzünden 8 yıl hapis cezası aldı.gazetelerde varg’ın euronymous’un yerine lider(?) olmak için onu öldürdüğü yazıyordu.hatta varg’ın durumundan istifade eden bir gazeteci onun sakallarını fare kuyruğuna,kız çocuğu örgüsüne benzetip alay etmişti.metal camiasındaki (mayhem elemanları ve fenriz hariç) herkes gazetedeki güç yarışı teorisine inanıp varg’dan nefret etmeye başlamıştı. varg; “norveç mahkemesi beni ‘akıl almayan bir güdü ile euronymous’u öldürmek’ le suçladı ve norveçteki en ağır ceza olan 21 yıl hapis cezasına çarptırdı.bundaki mantık nedir anlamadım.ben sadece kendimi kurtarmak için onu öldürdüm.mahkeme o’nu 23 yerinden bıçakladığımı ve vücudunu paramparça ettiğimi söylüyordu.fakat son vuruşu yaptığımda öldüğünü zaten biliyordum.mücadele esnasında kendisini cam kırıklarına atması,duvarlara çarpması ve öldükten sonra merdivenlerde yuvarlanması bedeninde bir çok yaraya sebep olmuştu ve hepsinden beni sorumlu tutuyorlardı.” diyordu. mahkeme sonunda yargıçların varg vikernes’ın şeytana taptığını söylemesi üzerine varg ne tanrıya ne de şeytana taptığını söyledi.jürideki bir papaz ise isa’nın yardımıyla varg’ın içindeki şeytanın dışarı çıkarılabileceğini söylüyordu.bu esnada varg sadece olanlar karşısında gülüyordu. mahkeme ve hapis cezası için “bütün bu olanlara karşı sinirliyim ama bir gün tekrar özgür olacağımı ve tekrar en tepede olacağımı biliyorum ve onlar gibi olmadığım için şükrediyorum. yaşadığım şeyler sayesinde çok derin tecrübeler kazandım. tüm bu olanlar bir şişmanla bir aptalın kavgasına benziyor.şişman olan sürekli kilo verecektir ama aptal olan daima aptal kalacaktır” yorumunu yaptı. varg artık hapishanedeydi ve buranın şartlarına alışmıştı.varg; ”norveç’teki hapishane sistemi çok gelişmiş ve dünya standartlarının oldukça üstünde.geldiğimden beri hiçbir sorunla karşılaşmadım, herhangi birisi de beni rahatsız etmedi. günün 23 saati tek kişilik hücremizdeyiz. kalan 1 saatlik süreyi ise yemek veya ekmek almak için turlayarak geçiriyoruz.ayrıca, haftada bir kez kütüphaneye gitme hakkımız ve haftada bir de ailelerimizle görüşme hakkımız var. ailemle ilişkilerim çok iyi fakat belli ki kızım beni hiç tanımıyor ve bana yaklaşmaktan çekiniyor.karımı sormayın çünkü ben hiçbirzaman kızımın annesiyle evlenmedim. her hücrede televizyon var.kendi hücremde bir bilgisayarım var ve programlamacılık üzerine çalışıyorum.” burzum’un metal sahnesinden niye çekildiği sorulduğu zaman ise varg şöyle diyor “bunun için birçok sebep var. hapishaneden 2 albüm çıkarabildim fakat açıkça söylüyorum ki zahmetine değmedi.zaten şu anda black metal adı altında anılan bir çok grupla birlikte anılmak istemiyorum.” hapisteyken bir çok blackmetal dinleyicisiyle tanıştı. televizyonda haftalık bir metal ve sms programı oluyordu. bir keresinde bu programı izleyen bir arkadaşı onu çağırdı ve sms lerde sürekli burzum dan bahsedildiğini ve çalınmasını istendiğini söylemişti.varg televizyonun karşısına geçmişti fakat şovu sunan kişi burzum’un bir videoklibi olmadığını söylüyordu. dinleyicilerin sms’lerle dunkelheit videosunu söylemesi üzerine şovmen bu klibin çoktan unutulduğunu söylemişti. artık radyolar da televizyon kanalları da burzum’u boykot etmişti. televizyonda rock müziğin tarihçesi ile ilgili bir seri vardı ve blackmetal e gelindiğinde sadece mayhem, satyricon ve darkthrone dan bahsedilmişti. ımmortal ve burzum’un sözü bile açılmamıştı. diğer bir yandan hiçbir şirket burzum albümlerini norveç’te piyasaya sürmek için anlaşmaya girmiyordu ve norveç’teki dinleyiciler artık cd leri yurtdışından almaya başlamıştı. burzum’a karşı ülke çapında kesin bir propaganda vardı.varg bu durum karşısında ; “kanayan yaralar iyileşmediği sürece ben hafızalardan silinmeyeceğim ve görülüyor ki halen kanayanlar var.” diyor. 2003 yılına gelindiğinde varg hapishaneden kaçma girişiminde bulundu fakat bu başarısızlıkla sonuçlandı.çaldığı arabayla kaçarken polislere yakalandı.olayın videoları piyasada vir çok sitede var.yakalandığı zaman yanında bir ag3 ve 700 tane mermi bulundu.sorgulamalarda suç ortaklarının ismini hiç bir zaman vermedi. - 1 kişi öldürmek - 3 kilise yakmak - evinde yüksek miktarda (150 kg) patlayıcı (dinamit) bulundurmak. suçlarının üstüne - hapishaneden kaçma girişiminde bulunmak - otomobil hırsızlığı - yasa dışı silah taşımak suçları da eklendi ve hapis cezası 14 ay daha artırıldı. varg hapisten çıktığında norveç’in herhangi bir yerinde küçük bir çiftlik satın alıp orada yaşayacağını, bilgisayar programlamacılığı ve kitap çevirmenliği yaparak geçineceğini söylüyor. varg vikernes ile iletişim kurmak isteyenler için posta adresi ; varg vikernes trondheim fengsel nermarka 2, n-7047 trondheim, norway varg sadece kişisel sorulara ve ciddi mektuplara cevap vereceğini söylüyor ve “hail satan” ve benzeri ibarelerle başlayan mektupları direk çöp kutusuna atacağını söylüyor. “ben müzisyenlerin %99 luk kısmını oluşturanlar gibi para veya kadınlarla eğlenmek için müzik yapmıyorum.ne parayla ne de ünle ilgileniyorum.sadece sıkıcı bir dünyadan ve ışıktan uzaklaşmak için karanlık bir müzik yapıyorum” varg vikernes Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MurKy Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 burzum mu mayhem solistini yoksa mayhem solisti burzum solistini öldürüp hapise gitmişti ? black metalle ilgilenmem fazla ondan yorum yapmıyacağım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fcuk the life Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 burzum mu mayhem solistini yoksa mayhem solisti burzum solistini öldürüp hapise gitmişti ? black metalle ilgilenmem fazla ondan yorum yapmıyacağım Varg Vikernes'in Mayhem üyesi Euronymous'u bıçaklayarak öldürmesi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Slaad Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 Euronymous,Burzum'un grupta olduğu dönemdeki gitaristi ve kurucusu.Mayhem o zamanlar sağlam gruptu(davranışlarını ve sahne şovlarını tasvip ettiğim anlamına gelmez bu),ben bile black sevmeyen bir adam olmama rağmen beğenirdim.Ama şimdilerde kafayı bulup kameraya karşı ona buna küfretmekten başka bir şey yapamaz durumdalar... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon-ex Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 Belfalas sonuna kadar katılıyorum Burzum'u severek dinlerim 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
belfalas Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2007 Belfalas sonuna kadar katılıyorum Burzum'u severek dinlerim özellikle dunkelheit'te yaşadığı karanlığı ve bunalımı o kadar iyi tasvir etmiş ki etkilenmemek elde değil...insanda doğal bir uyuşturucu etkisi yapıyor. spell of destruction'da ise isyan sanırım en ilkel ve doğal şekilde anlatılmış...daha iyisi olamazdı bence:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Moonrise Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2011 mayhemin eski yılları burzuma bin basardı ama şuanki hal ve gidişat olarak Mayhem'i beğenmiyorum. Burzumda şuan Mayhem'e bin basıyor son albümü ile benim kalbimi fethetti , Varg'ı sevmiyorum ama bu yaptığı son işde başarısını göz ardı edemem. BURZUM'dur evet son kararım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.