Jump to content

Stanley Kubrick


belfalas

Önerilen Mesajlar

http://www.sineport.com/yonetmen/stank/stan5.jpg

 

 

stanley kubrick

 

(1928 New York-1999 Hertfordshire / İngiltere)

 

ABD'li sinema yönetmeni.

 

Sinemaya yeni ve eşsiz boyutlar getiren bir usta. Filmlerinin herşeyi ile ilgilenen ve en iyisi olması için gerekirse filmini iki veya üç yılda çekmekten kaçınmayan bir mükemmelliyetçi. Her filminde özgün ve etkileyici olabilen bir sinema dehası. Kendi üslubunu oluşturmuş,hiçbir kategoriye dahil edilemeyen bir üstad.

 

Genç yaşında fotoğrafçılıktaki yeteneğiyle dikkat çekti. Daha 14 yaşındayken bir fotoğrafını ünlü "Look" dergisine satmayı başardı. 17 yaşında bu ünlü derginin foto muhabiri olmuştu. Kubrick,fotoğrafçılıkla tatmin olmadı ve istifa etti. 1950 yılında bir boksörü anlatan "Day Of The Fight" adlı kısa bir belgeselle ilk yönetmenlik denemesini gerçekleştirdi. Bunu, iki kısa film daha izledi. 1953 yılında ailesi ve arkadaşları tarafından finanse edilen ilk uzun metrajlı filmi "Fear and Desire"ı çekti. Bu filmde düşman hatlarının arkasına düşen bir grup askerin yaşam mücadelesini anlattı. Bu yapıtında,daha sonraki filmlerinin çoğunda işleyeceği, "düşman bir dünyada maddi ve manevi temelleri elinden alınan insanın kendisini anlayabilmek için verdiği mücadele" konusu belirgin bir şekilde görülür. "Killer's Kiss"(1955) ve klasik bir soygun filmi olan "The Killing"le (1956) Hollywood'un dikkatini çekti.1957 yılında Kirk Douglas'ın başrolünde olduğu "Zafer Yolları(Paths Of Glory)" filmiyle ilk başyapıtını ortaya çıkarmış oldu. Sinema tarihinin en başarılı savaş karşıtı filmlerinden olan bu yapıt,Birinci Dünya Savaşı sırasında,Fransız ordusunda görevli üç erin,akılsızca bir saldırının bozguna dönüşmesinden dolayı günah keçisi ilan edilip,idam edilmesini konu alıyordu.Cephe gerisindeki subayların terfi edebilmek için,binlerce askeri acımasızca ölüme göndermesini,Kubrick ustaca gözler önüne serdi.Özellikle askerlik sistemini sert bir şekilde sorgulayan film,Fransa'da yasaklandı ve 1970'lere kadar gösterilemedi.(Tahmin edileceği gibi film,Türkiye'de de yasaklandı ve ülkeye bile sokulmadı.)

 

1960 yılında,Kirk Douglas'ın ısrarıyla yönetmenliğini kabul ettiği "Spartacus" filmini çevirdi.Hollywood sistemi yüzünden her zamankinin aksine senaryosu ve son biçimi üzerinde etkili olamadığı tek filmidir.Buna rağmen özgünlüğünü koruyabilen Kubrick,dev oyuncu kadrosunun(Kirk Douglas,Tony Curtis,Jean Simmons,Laurence Olivier,Charles Laughton,Peter Ustinov) yardımıyla da sinema tarihinin en kaliteli "üstün yapım"larından birine imza attı. 1961 yılında, Marlon Brando'nun başrolünde olduğu "Tek Gözlü Jack" filmini çevirmeye başladıysa da Brando'nun kaprislerine dayanamayıp çekimleri yarıda bıraktı.Brando yönetmenliği de üstlenerek filmi tamamladı. Vladimir Nabokov'un ünlü ve olay kitabı "Lolita"yı perdeye aktarma cesaretini gösterdi.(1962) James Mason ve Sue Lyon'un başarılı performansları,içerdiği o zaman için hayli cüretkar sahneleri ve tabi Kubrick'in usta yönetimiyle film, sinema tarihinin en sansasyonel ve unutulmaz filmlerinden biri oldu.Ancak film, konusu ve bazı sahneleri yüzünden büyük tepkiler aldı ve gösteriminde engellerle karşılaştı.Bunun üzerine Kubrick, İngiltere'ye gitti ve sonraki bütün filmlerini bu ülkede çevirdi.Bu ülkeye gidene kadar usta ama klasik uslupta bir sinemacı sayılan Kubrick,bu ikinci döneminde bir sinema dehası olarak kabul edilmesini sağlayan filmlerini çekecektir. Bu dönemin ilk filmi ve başyapıtı "Dr.Strangelove"dır.(1964)Dünyayı,atom bombası atarak yok etmekle tehdit eden çılgın bir eski nazi bilimadamının neden olduğu karmaşayı anlatan film;soğuk savaş dönemini,silahlanma yarışını, militarizmi,beceriksiz politikacıları keskin ve ürkütücü bir şekilde hicveder. Peter Sellers'ın muhteşem performasının da katkısıyla(üç kişiyi canlandırmıştır) Film hem eleştirmenler hem de seyirci tarafından çok beğenildi.Kubrick,yönetmen ve senaryo dallarında oscara aday oldu.Film de en iyi film dalında aday gösterildi.

 

1968 yılında, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi "bilim-kurgu"filmi olarak kabul edilen "2001-Uzay Yolu Macerası"nı, yaklaşık üç yıllık bir hazırlık dönemi sonunda gerçekleştirdi.Özel efektleri o güne dek görülmemiş bir başarıyla kullandı(Bu sayede,tek oscarı olan,En İyi Özel Efekt Oscarı'nı kazandı) Arthur C.Clarke'ın kitabından yola çıkarak birlikte hazırladıkları senaryoyla çekilen film; İnsanlığın gelecekteki yaşayışı,teknoloji karşısındaki konumu, evrenin sırlarına vakıf olup olamayacağı konularına özgün ve felsefi bir bakış açısı getiriyordu. Görkemli bir sinematik anlatıma sahip olan film,Kubrick'e yeni oscar adaylıkları ve artan bir hayran kitlesi kazandırdı.

 

Yönetmenin bir diğer başyapıtı 1971 yılındaki "Otomatik Portakal(A Clockwork Orange) filmi oldu.Anthony Burgess'in aynı isimli romanından uyarlanan filmde bir grup genç serserinin topluma karşı uyguladıkları şiddet ve buna karşılık toplum ve devletin de onlara daha da büyük bir şiddet uygulayarak onları pasifize etmeleri anlatılıyordu.Günümüz toplumlarının içine saplandığı şiddet batağına dikkat çeken film,seyirciyi şok eden vahşet ve seks sahneleriyle(tecavüz dahil) büyük yankı uyandırdı ve birçok ülkede yasaklandı.Kubrick,Oscarlara aday oldu ama kazanamadı.

 

1975 yılında önceki filmlerine nazaran,konusu ve anlatımı açısından klasik ve suya sabuna dokunmayan bir film olan "Barry Lyndon"ı yönetti.18.yüzyıl İngiltere'sinde,İrlandalı bir serüvencinin soylular arasındaki maceralarını anlatan bir roman uyarlaması olan film,özellikle teknik açıdan çok etkileyicidir.Filmin gerçekçi olması için Kubrick, çekimleri mum ışığında ve kendi geliştirdiği özel kameralarla gerçekleştirdi. Bu filmde, Kubrick için anlatılan konu değil, anlatmanın kendisi önem kazanmıştı. Film dört dalda oscar kazandı ama Kubrick yine eli boş dönüyordu.

 

1980 yılında,Stephen King'in korku romanından uyarlanan "Shining" filmini çekti.Jack Nicholson ve Shelley Duvall'ın başrollerinde olduğu bu yapıtında,sakin sakin romanını yazmak için ailesiyle ıssız bir otele taşınan eski bir öğretmenin zamanla aklını oynatarak,ailesini öldürmeye kalkmasını yine kendine özgü bir üslupla anlattı.Seyircileri ve eleştirmenleri ikiye bölen film,romanın yazarı Stephen King tarafından beğenilmedi.

 

Yedi yıllık bir aradan sonra bir diğer savaş karşıtı filmi olan "Full Metal Jacket"ı yönetti.(1987) İnsanların savaş makineleri ve katil düzeyine düşürülmelerini vurgulamak için karakterlerin isimlerini özellikle belirtmedi.Görünüşte Vietnam'ı konu alan filmde,mekanların isimleri de belirtilmiyordu.İlk bölümünde,askerlerin eğitimi,ikinci bölümünde savaşa sürülmeleri,vahşi ve anlamsız öldürme olaylarını anlatan film,Kubrick'i bir kez daha gündeme getirdi.

 

Son filmi "Eyes Wide Shut" (1999) oldu.Çekimleri 2 yıldan fazla süren filmde, Evli bir çiftin öyküsü etrafında cinsel hayatın bir irdelemesini yaptı.Tom Cruise ve Nicole Kidman çiftinin başrollerinde oynadıkları film,özellikle erotik sahneleri yüzünden çok konuşuldu ama fazla beğeni toplamadı.

 

Kubrick,film gösterime girmeden uykusunda geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.Gerçekleştirme fırsatı bulamadığı "AI-(Yapay Zeka)" adlı fütüristik film projesi üzerinde çalıştı.

 

ÖDÜLLER

 

1968: OSCAR: En İyi Özel Effektler, 2001: A Space Odyssey

 

1999: Directors Guild of Great Britain: Posthumous Yaşamboyu Başarı Ödülü

1997: Venice Film Festivali: Altın Aslan, Career Achievement

1997: Directors Guild of America: D.W. Griffith Ödülü

1975: BAFTA: En İyi Yönetmen, Barry Lyndon

1975: National Board of Review: En İyi Yönetmen, Barry Lyndon; tied with Robert Altman, Nashville

1971: New York Film Eleştirmenleri Circle: En İyi Yönetmen, A Clockwork Orange

1971: New York Film Eleştirmenleri Circle: En İyi Film, A Clockwork Orange

1964: BAFTA: United Nations Ödülü, Dr. Strangelove

1964: BAFTA: En İyi İngiliz Filmi, Dr. Strangelove

1964: BAFTA: En İyi Film, Dr. Strangelove

1964: Bodil Festivali: En İyi Amerikan Filmi, Dr. Strangelove

1964: Writers Guild of America: En İyi-Yazılmış Amerikan Komedisi, Dr. Strangelove, shared award

1964: New York Film Eleştirmenleri Circle: En İyi Yönetmen, Dr. Strangelove

1959: Locarno Film Festivali: Golden Sail Ödülü, Killer's Kiss

--------------------

kubrick' ten sözler:

 

 

*****"Bence okullarda yapılan en büyük yanlış, çocukları korkuyla motive ederek birşey öğretmeye çalışmaktır. Not alma korkusu, sınıfta kalma korkusu gibi. Bir konuya ilgi duyarak öğrenmek ile, korku ile bir şeyi öğrenmek arasında nükleer bir patlama ile bir kıvılcım kadar fark vardır."

 

*****"Okulda bulunduğum süre boyunca hiçbir şey öğrenmedim ve 19 yaşıma kadar kendi isteğimle bir kitap okumadım."

 

*****"Eğer Leonardo, Mona Lisa tablosunun altına şöyle yazsaydı ona nasıl değer verebilirdik ?: "Hanımefendi gülümsüyor çünkü sevgilisinden sakladığı bir sır var" Bu izleyiciyi gerçeğe zincirlerdi ve ben bunun 2001'e (Space Odyssey) olmasını istemiyorum."

 

*****"Perde büyülü bir dünyadır. Öyle bir gücü vardır ki, duyguları başka hiçbir sanat formunun yanına bile yaklaşamayacağı bir şekilde ortaya çıkarır."

 

*****"Belki saçma gelecek ama genç yönetmenlere önereceğim şey ellerine bir kamera ve film alıp, herhangi bir konuda film çekmeleridir."

 

*****"Bir film yapımcısının, eline bir parça kağıt alan bir roman yazarı kadar özgürlüğü vardır."

 

*****"Eğer birşey yazılabiliyor veya düşünülebiliyorsa, filme çekilebilir."

 

*****"Suçlulara ve sanatçılara karşı garip bir zaafım var-- Her ikiside hayatı olduğu gibi kabul etmiyor. Her hazin hikaye, gerçek hayattaki olaylarla çelişki içinde olmalı."

 

*****Birçok insanın normal görünmek için gerçek olmayan bir dizi pozlar verdiği, bir tür gri hiçliği kabul ettiği bu dünyada, suçlu ve asker en azından birşeye karsı yada birşeye taraf olma meziyetini gösteriyor. Kimin daha fazla fesatla uğraştığını söylemek zor--suclu, asker, veya biz."..

*****"Yazarların, ressamların veya film yapımcılarının birşey söyleme amacıyla bir yapıt meydana getirdiklerini düşünmüyorum. Onların hissettiklerini birşey var ve sanatı seviyorlar; kelimeleri, boyanın kokusunu, veya selüloidi veya fotoğrafları yada oyuncularla çalışmayı. Hiçbir gerçek sanatçının, kendisi öyle düşünsede hissetmediği bir şeyi yaratabileceğini düşünmüyorum."

 

*****Filmde üslupla ilgili beni özellikle etkileyecek herhangi yeni bir fikre rastlamadım. Bence üslubun özgünlüğüyle ilgili kafa yormak az çok faydasız bir şeydir. Yaratıcı bir zekaya sahip gerçekten özgün bir kişi eski üslupla çalışamaz, degisik birşey yapar. Digerleri üslubu daha ziyade yerleşmis adetler olarak düşünür ve bu adetler dahilinde çalısmaya uğraşırlar."

 

*****"Hiçbir zaman tek bir film ile olağanüstü bir başarı kazanmadım. Benim şöhretim yavaş yavaş oluştu. Şimdi bana, başarılı bir yönetmen olduğumu ve birçok kişinin benim hakkımda iyi şeyler söylediğini söyleyebilirsiniz. Ama aslına bakarsanız hiçbir filmim tamamen pozitif eleştiriler almadı ve gişede çok büyük hasılatlat elde etmedi."

 

*****Uyuşturucunun aslında sanatçıdan daha cok izleyiciye faydası olduguna inanıyorum. Evrenle bir olma hayali, çevredeki objelere anlam vermek, huzurun ve rahatlıgın hakim oldugu ortam, bir sanatçı için ideal durum degildir. Uyuşturucu mücadeleyi, muhalefeti ve fikir ayrılığını kuvvetlendiren yaratıcı kişilikleri durgunlaştırır. Sanatçı yaptığı işi aşmaya çalışmalı, kendisiyle bilinçaltı arasına herhangi bir şeyin etki etmesini engellemeli. Beni LSD karşıtı yapan şeylerden birisi de, LSD kullandığını bildiğim kişilerin hepsinin gerçekten ilginç ve insanı harekete geçiren şeylerle, uyuşturucunun sebep olduğu evrensel mutluluk arasındaki farkı ayırt edemeyecek kadar aciz olmasıdır. Tamamen yeteneklerini kaybetmiş ve hayatın insanı en cok mutlu eden yanlarıyla bağlarını kesmiş gibi görünüyorlar. Belkide herşey güzel olduğunda, hiçbirşey güzel değildir."......

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

eline sağlık belfalas.stanley kubrick belki tekoscar kazanmış ama o ödülü kazananlardan kat kat başarılı yapıtlar vermiştir sinemaya.toplumsal sorunları ustalıkla irdelemiş,ders vermiştir resmen.şuan da bile otomatik portakal filmi bazı üniversitelerimizde ders olarak işleniyor..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gerçekten çok başarılı bir yönetmendi...ve oldukça cesur bür insandı... özellikle 2001-bir uzay yolu macerası filminde uzayın sıkıcılığını anlatmak için filmi sıkıcı ve durağan hale getirmesi özellikle filmin ticari başarısını düşürme riskini doğursa da kubrick bunu yapmıştır...bazı ayrıntıları ortalama bir sinema izleyicisinin gözüne sokarcasına koyduğu dakikalar alan görüntüler de cabası(bkz. 2001-bir uzay macerası;astronotun 3 dakikalık boşlukta süzülme görüntüsü ve soluk alma sesi(insan oğlunun uzayda sudan çıkış balığı döndüğünü gösterme için) )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kubrick bu işin ustalarından eline sağlık iyi olmuş başlık...kubrick incelenmeden sinema sever olunmaz...ister beğenin ister beğenmeyin.....bu ustayı göz ardı etmemek lazım...günümüz saçmalığı abidik gubidik yönetmenleri izleyip sinema sever olmayı moda haline getirdik lakin.... bir de kaliteyi görmek var.....bu işi moda haline getirip iki abidik filmle artistlik yapan arkadaşlar........bakın bakalım kubrick kimmiş?.....bugün hala otomatik portakalı izlememiş hatta ve hatta duymamış olanlar varsa ...daha fazla zaman kaybetmeden bir an önce izlemelerini öneriyorum......sinemayı da sabah programlarına çevirmemek için....tüm sinema severleri bu konuda daha fazla duyarlı olmaya davet ediyorum..izleyelim izletelim.....öğrenip öğretelim arkadaşlar....yoksa sevgilisini alan sinema koltuklarına abanmaya devam edecek....bunun yanı sıra o koltuğa abanan zihniyet sayesinde....her sene matrix yeniden yüklenecek.....ben şahsen daha fazla kubrickler görmek istiyorum:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Paylaşımın için çok sağolasın:thumbsup:Üstat sinema dünyasına farklı soluklar katarak her türde birer başyapıt çıkarmıştır ki bunu şimdiye kadar yapan başka bir yönetmen tanımıyorum.Ve o sistemi öyle bir eleştiriyordu ki belki eleştirilenler bile farkında değildi.Orson Wells in başına gelenler den olsa gerek derin güçleri derinden eleştirmeyi en iyi o yapıyordu:thumbsup:Ve bir anektod:Steven Spıelberg ölür ve arşa yükselir cennet kapısının önüne gelince durdurulur kapı da ki melek Cennete Yönetmenler giremez der.Tam o sırada bisiklet üzerinde Stanley Kubrıck Cennet Kapısından çıkar.Spıelberg sorar peki Kubrıck neden Cennette Melek hafif gülümser O Kubrıck değil Tanrı Kendini Kubrick Zannediyor:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Birçok insanın normal görünmek için gerçek olmayan bir dizi pozlar verdiği, bir tür gri hiçliği kabul ettiği bu dünyada, suçlu ve asker en azından birşeye karsı yada birşeye taraf olma meziyetini gösteriyor. Kimin daha fazla fesatla uğraştığını söylemek zor--suclu, asker, veya biz."..

 

daha ne desin bea:) asırı asırı severim kubrick i

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu site gerçektem bağıllılık yapıyor ve bazen hiç bilmediğm konulara karşı yönlendiriyor bu iyi birşey otomatik portakalın içeriğini okudum ve şimdi indirmeye başlıyorum

______________

burada güzel şeyler öğrendiğimin farkındayım sabah 9.:00 pcmi açıyorum gnoxis akşam 21:00 ve boş geçmiyor bilgi veren herkese çok teşekkür ederim arkadaşlar:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu site gerçektem bağıllılık yapıyor ve bazen hiç bilmediğm konulara karşı yönlendiriyor bu iyi birşey otomatik portakalın içeriğini okudum ve şimdi indirmeye başlıyorum

otomatik portakal la tanıdım ben kubrick i ve defalarca izlemisimdir filmi:) ama daha once kubrick filmi izlemediysen dikkatli ol :) bunyeni hazırla yani :p

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kubrick anlasılması zor bi yonetmendir..yeni nesil yonetmenler gibi konuyu acık bi sekilde sunmaz ortaya...siddeti tum cıplaklıgıyla ortaya sermekten cekinmez otomatik portakal daki ornegi gibi:)

ornegin 2001 A Space Odyssey filminde 3 dkika suren hic bisey yapmadan uzayda suzulme sahnesi vardır..kubrick filmleriyle kendisine bi tarz yaratmıstır ve begenen kadar begenmeyende cogunluktadır bu tarzı..seni cok hevesli gordugum icin bu yorumu yaptım:) yani bekledigin hayal ettigin gibi bulamayabilirsin filmi:) ama bi kere baglanırsan filmlerini arka arkaya izlemekten alamıorsun kendini:):):)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ben içeriğini okudum hangi sahneler olduğu yazıyordu :) izlemek istedim ve izliceem :D uyarın için saol :) bende gizemli şeyleri oldukça severim herşey açıksa bir anlamı olmadığını düşünürüm bunu yazman dahada tetikledi beni

çook meraklıyıım çook :D

filimde düşünmeyi kafa yormayı isterim sonucu havada kalmasın yeter taşlar yerine otursun yeter:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Güzel bir paylaşım olmuş, teşekkürler. A clockwork orange sayesinde tanıştım Kubrick ile.. 2001 A Space Odysseyfilmi mutlaka izlenmeli. Bulunan kemiğin silah olarak algılandığı an, tanrı konumunda olup hem maymunlar tarafından hem de uzay teknolojisinde şüphe uyandıran nesne beni etkileyen sahneler arasındaydı..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, stanley kubrick sinemanın en dahi ve en asi yönetmenlerinden biriydi. eserlerinin zamana rağmen eskimemesi ve hala dikkatle izleniyor olabilmesi de, dünyamızı kirli elleriyle sarmalamış kimi sorunların hala dipdiri bir şekilde devam ettiğinin acı bir gerçeği gibidir.

.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim için tüm yönetmelerin en başındaki koltuk.Bütün filmleri kusursuz birer külttür.Kült şeyleri sevmiş amcamız.Özelikkle The Shining , Clockwork Orange, Eyes Wide Shut.Kubrick sinemada bütün türleri(erotizm,bilimkurgu,korku,savaş) denemiş ve hepsinde ayrı bir güzellik yaratmıştır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Birkaç filmini izledim ama bende en çok etki bırakan filmi Spartacus oldu. İzlediğim en güzel filmlerden birisidir. Ben Spartacus'ten bahsettiğimde insanların aklına dizi olan Spartacus gelmesi üzücü. Bu arada Türk sineması her ünlü yapımdan kopyala-yapıştır yaptığı gibi Spartacus'ten de yaptı: Bizanslılar'ın yakaladıkları esirlere "Kara Murat hanginiz?" diye sorduklarında bütün esirlerin "Kara Murat benim." dedikleri sahne Spartacus filminden araktır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Filmlerindeki dekor ve tasarımlar çok dingin. (Sadelik dingin bir ayrıntıdır.) Yerden yüksek mobilyalar, köşe ve duvar diplerinin boş olması ya da eşyaların arasında epey mesafe olması. Duvara temas etmemesi... Yerlerin tertemiz olması. Işık ne çok loş ne de çok canlı. Hijyenik tipler. Fit vücutlar. Simetrik yerleşimler. Soğuk ve ferah bir izlenim veren ortamlar.

 

Her filmi böyle olmasa da bu tarz sahneler filmlerinde mutlaka var. Ama özellike 2001 Bir Uzay Macerası filmi bence çok fresh. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...