Aysun Oluşturma zamanı: Ekim 15, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 15, 2007 İnsanların çeşitli mizaçları: İnsanlarda esas itibariyle dört mizaç vardır. Bu mizaçlar Demevi, Safravî, Lenfavî ve Sevdavî tabir edilen dört mizaçtır. Bunlardan başka üç de muhtelif mizaç daha vardır ki, onlara da: Demevî ve safravî, asabî demevî, asabî lenfavî denir. Bu mizaçların herkese faydalı olacağım bildiğim için burada dercini münasip gördüm. Demevî mizaç: Demevî mizaçlı bir adam, umumiyetle şen, huzuzata meyyal olup cem'iyatı sever. Muhabbete oldukça kolay maruz bulunur. Demevî olanlar kolaylıkla terlerler ki bunun nazım sıhhat olmak münasebetiyle büyük bir ehemmiyet ve kıymeti vardır. Bu terleme, nabzı tanzim ve vücudun dinçliğini temin ve tatlı bir hararet verir. Müz'iç bir uykuyu güzel rüyalarla süsler. Demevî mizaçlı bir insan ikide bir ufak bir hareketle ihtirasat ve şehevatı nefsaniyyeye düşer. Serencamlı bir hayata meyyaldir. Hercai olmakla beraber saffet ve samimiyeti vardır. Demevîler bedenen kuvvetli olurlar. Vücutları dosdoğru, sert ve sağlamdır. Cümle-i akliyesi layıkıyla inkişaf eder. Omuzlan geniş olur. Başı küçük, siması yuvarlak, cildi beyaz, cildinin rengi parlak ve taravetlidir. Saçları kumral veya kestane rengindedir. Ahlak ve tabiatları zayıftır. Sır saklayamaz. Kendini beğenir, mağrurdur. Seyir ve tenezzüh ve eğlencelerin her türlüsünü sever. Kadınlara karşı müdahin ve zendostur, aculdür. Kanı kaynadığı için pek ruhlu, pek hareketlidir. Meyi ve arzularında pek az sebatkârdır. Bir kadın ile mesaili aşıkanede sabit kalamaz. Kelebek gibi uçmak, her zaman başka bir kadın bulmak ve onlarla düşüp kalkmak ister. Zevk ve huzuzatında tenevvü pek sever. Muhabbette nankör olur. Kalbine kıskançlık gelirse de kalbinin derinliklerine kadar nüfuz edemez. Kuvvet ve şiddetle söz söyler. Demevî olanlarda herhangi bir şeyi unutturmak için birkaç gün kifayet eder. Etrafında her zaman dost ve arkadaşı bulunmasını ister. Kalbine emniyet ve itimad olunabilir, Demevî mizaçlı kadınlara gelince; Mülehham, eşkalce zengin, cildi gayet parlak olup zarif ve mizaçça hafif, sevimli muamele-i zevciyeye elverişli ve hassas olurlar. Aşk ve muhabbet mesailinde oynak, şen ve şatır, hanede ve sazendedirler. Bu mizaçta olan kadınlar İltihabata, her nevi sıtmalara, kan kaybına, nüzul ve felce, kalbin büyümesine müstaittirler. Bu mizaçtaki kadınlar terlemeye pek ziyade ehemmiyet vermelidirler. Terlemedikleri halde pek vahim arızalara yol açmış olurlar. Meşguliyetleri zayıf olmalı, heyecan verici hallerden sakınmalıdırlar. Demevî mizaçlı erkek veya kadının cümle-i asabiyeleri süratle intibaha gelir. Gözleri, elleri, ayakları, ağızlan mütemadiyen oynar. Yarım saat bir yerde sükut ve sükunetle duramaz. Rahat yürümez. Zıplar, sıçrar, koşar, sık sık güler ve güldüğü zaman can ü gönülden güler. Elleri ve ayaklan, bütün vücudu kahkahasına iştirak eder. Sık sık ve iştiha ile ağlar. Ağlarken aklına bir şey geldi mi hemen gülmeye başlar. Demevî mizaçlı kimselerde bilhassa kızlarda hasselerin faaliyeti ziyade canlıdır. Gözleri her şeyi görür. Kulaklan her şeyi işitir. Nerede görülecek ve işitilecek bir şey var ise oraya gitmek ister. Bununla beraber hasseleri vasıtasıyla hariçten aldıklan intibalan sarilidir. Çünkü hasseleri yani beş hasse duygulan süratle bir şeyden diğer bir şeyin müşahedesine geçer. Demevî kimseler ekseriya eşhasın, eşya ve hadisatın gülünç cihetlerine dikkat ederler. Bu hususta hafızalan sadıktır. Komik cihetlerin taklidinde muvaffak olurlar. Demevî kimselerin muhayyeleleri ekseriya canlı ve taşkın olur. Muhayyele daima faaliyettedir. Muhtelif sahalara nüfuz eder. Konuşurken süratle mevzu değiştirirler. Demevîlerde tedaî çok gariptir. Bir meseleden bahsolunurken o mevzu ile hiç alakası olmayan bir suali ortaya atıverirler. Söz söylemeye hazırlanırlar. Söze başlayacakları zaman söyleyeceklerini unuturlar. Demevîler açık kalplidirler. Ağzına geleni söyleyiverir. Dilini hiç tutamaz. Demeviler: Malumat toplamaya, tahsile pek heveslidirler. Kendine lazım olmayanı bile öğrenmek ister. Arzu ve iradenin husulü kolay, fakat tesiri zayıf olduğundan ittihaz eylediği mukarreratı neticeye kadar takip hususunda sebat gösteremez. Yeni bir işe başladığı zaman sevinçten titrer. Fakat sonraları gevşer. Maymun iştahlıdır. Oyun, eğlence, roman, tarih, resim, musiki en hoşuna giden şeylerdir. Zihni ve tahriri hesaptan hazzetmez. İyi ve güzeli bilhassa maddi güzelliği takdir eder. Fakat bunlara karşı merbutiyeti azdır. Her yerden kendini eğlendirecek ve şenlendirecek bir şey bulur. Tab'an nazik ve zariftir. Herkese karşı itimat ve emniyetle muamele eder. Arkadaşlığı iyidir. Şakalarıyla muhitinde sempatik bir hava yaratır. Herkese kendisini sevdirmesini bilir. Başkalannın sürür ve kederine iştirak eder. Hodbin değildir. Yiyeceklerini ahbaplarıyla, arkadaşlarıyla taksim eder. Fukaraya acır. Muavenet etmesini sever. Güzel resimlerden ve güzel manzaralardan hoşlanır. Ev hayvanlarına merbutiyeti vardır. Onlarla meşgul olur. Fakat çabuk bıkar. Birkaç gün sonra tekrar ısınır. Demevî mizaçlı kimseleri tanımak kolaydır. Bünyeleri zarif, adaleleri kuvvetli, fakat ince ve yağızdır. Gözleri parlak ve cevval olur. Tenler beyaz üzerine pembedir. Burunları ufak veya ortadır. Sesleri tatlı ve yumuşaktır. Seyyal bir konuşma tarzları ve hareketleri vardır. Hassastırlar. Hercaidirler. -------------------- Safravî mizaç: Safravilerin ciltleri sanmtrak, saçları siyah ve sert, gözleri elâ veya siyah olur. Vücutlarının etleri ve kemikleri kuvvetli olur. Hazım kolaylıkla vuku bulur. Karaciğerleri büyüktür. İşlerinde sebatkâr, ısrar edici ve mahviyetkâr olurlar. Safravî kadınlar, esmer, gözleri kara, koyu siyah ve ateşnâktır. Amal ve ihtirasatı severler. Sevdikleri şeyler için her türlü fedakarlığı göze alırlar. Ahz ü intikama pek meclupturlar. Çok kıskanç olurlar. Safravî mizaç olanlar: Karaciğer ve hazım yolu hastalıklarına veya basur memelerine müstaittirler. Çabuk hiddetlenirler. İzzet-i nefslerine pek dikkat ederler. Cüretkâr olurlar. İnatçıdırlar. Ruhlarında büyüklük hissederler. Ahz u intikama, kin ve garaza, kıskançlığa bazen zulüm ve itisafa pek meyyaldirler. Heyecan ve teessürat, ihtilalat ve teşevvüşatı arnika hâsıl ederler. Safravîler daima kanaatkarlığı elden bırakmamalıdır. Yemek cihetinden ve meşrubatı alkoliyye kullanmaktan sakınmalıdırlar. Kabız olmamaya çok dikkat ve itina etmeleri gerekir. Safravî mizaçlılar ilk nazarda göze çarparlar. Sağlam ve kuvvetli vücutları, kuvvetli adaleleri, kemiklerinin iriliği, göğüslerinin genişliği, sarımtrak tenleri, geniş alınları, koyu ve gür saçları, geniş- ve irice burunları ile derhal tanınırlar. Bu mizaçta olanları ufak tefek şeyler alakalandırmaz. Büyük ve mühim işler karşısında heyecanlanırlar. Cesaret, zeka, sebat, karakteristik vasıflandır faaldirler. Durmadan çalışırlar. Hercaidirler. Hadit mizaçlı, sıcak kanlı ve ateşli olurlar. Kendilerinde büyümek ve yükselmek, diğerine tefevvuk etmek, tahakküm etmek temayülleri vardır. Safravî erkekler bir gün evvel bey, safravî kızlar da bir gün evvel hanım olmak isterler. Kendilerine siz diye hitap edilince bunu gurur ve iftiharla kabul ederler. Yürüyüşleryle söz söyleyişleriyle kendilerinin arkadaşlarına fayık olduklarını göstermek isterler. Erkek çocuk sert ve büyük erkek sadasını taklid eder. On onbir yaşına giren kız çocuğu artık bebeklerle oynamaya tenezzül etmez. Bebek oyununu çocuklara mahsus bir meşguliyet gibi telakki etmeye başlar. Oyunlar alelumum ve bilhassa safravî çocukları teşhis edebilmeye yarayan bir vasıtadır. Oyun esnasında safravî çocuk derhal kendisini gösterir. İhtirasla ve hevesle oynar, fakat daima oyunda baş olmak ister. Başkalarına kumanda etmekten zevk duyar. Oynanacak oyunu o tayin eder. Kaideleri izah eder. İhtilaf çıkınca hakem vazifesini görür. Oyunda kumandanlık, başlık kendisine verilmezse darılır kenara çekilir. Türlü türlü izac ve müdahalelerle oyunu bozmaya uğraşır. Safravî mizaç olanlarla arkadaş olabilmek, ona mutavaat ve teslimiyetle olur. Safraviler cesur ve atılgandırlar. Müşküllerin ve engellerin karşısında meyus olmazlar. Yılmazlar. Müşkülat arttıkça cesaretleri çoğalır. Onun tırmanmayacağı bir ağaç, atlayamayacağı bir hendek yoktur. Safravî mizaçlı bir kız ata binmek, erkek çocuklarına mahsus oyunları oynamak ister. Vaktinden evvel kadın hukukunun müdafaacısı kesilir. Safravıler: Sürat, cesaret, faaliyet isteyen işleri, avcılığı, süvariliği sever. Asker olmak ister. Haddi zatında insan için meziyet sayılan cesaret bazı fena huyların iktisabına sebep olabilir. Safravî: Arkadaşlarına karşı hürmetkar değildir. Herkese tahakküm ve tağallüb etmek ister. Hayvanlara karşı zalimdir. Onların önünden taşa tutulmadan bir kedi veya köpek geçemez. Uzvi kuvvetine ve cesaretine mağrur olarak ötekine ve berikine çatar. Kabadayılık eder. Kendisine verilen cezayı kabul etmez. Amirlerine karşı gelir. Muhitini kıyama teşvik eder. Dayak yerken ağlamayı, sızlamayı gururuna yediremez. Fakat kolayını bulursa dayak atana fiilen mukabelede bulunur. Velhasıl safraviler muhitlerinde birer baş belasıdırlar. İnatçılığı ve aksilikleri kabili tahümmül değildir. Arzu ve taleplerini zorla ebeveynine kabul ettirir. Dediğini yapmazlarsa kendini yerden yere vurur. İntiharla tehdide kadar varır. Safraviler: Yaptıklarını serbestçe itiraf eder. Fakat itizara ve af dilemeye yanaşmaz. Kusurunu af ettirmek için birinin elini öpmeye icbar olunsalar bunu yarım ağızla yaparlar. Kimseye tabi olmazlar. Her zaman müstakil olmak isterler. Yanında kendisine müsavi veya kendisinden yüksek arkadaşların mevcudiyetine tahammül edemez. Safravî mizaçta olan bir çok zevat müsait muhitlerde ve zamanlarda büyük siyasî ve içtimaî inkılâplar yapmaya muvaffak olmuşlardır. Beşeriyet bunlardan fayda görmüştür. Fakat terbiyeleri ihmal edildiği zaman veya fena bir muhite düştükleri vakit cezri ihtilalci veya büyük birer cani olmuşlardır. Fena yollara sapan safravî kızların en hayasız kadınlar sırasına geçtikleri görülmüştür. Duygulan: Safravîlerin beş hislerinin faaliyeti demevîlerinki kadar geniş değildir. Safravî, demevî kadar çok şey görmez ve işitmez. Fakat safravînin idrakleri kuvvetli ve esaslıdır. Gördüğü ve işittiği şeyler onlarda daha derin intibalar bırakır. Buna binaen safravîler, demevîlerden daha dikkatlidirler. Muhayyileleri, demevîlerinki kadar taşlan ve zengin değildir. Hissiyat ve temayülâtı daha mahdut fakat daha şiddetli ve devamlıdır. Faaliyeti fîkriyyeleri: Daha genç yaşlarında safravîler, hayatı fikriyyede ciddiyet ve fetanat ibraz ederler. Safravî: îlim tahsiline çalışır. Fakat demevî gibi sathî malumatla iktifa etmez. Genç ve cesur ruhu ile eşyanın künhüne vakıf olmaya gayret eder. İradesi, kuvvetli, gurur ve nahveti fazla, öfkesi ziyade, intikam hissi galiptir. Sürat ve suhuletle kararını verir ve icra eder. Alelekser şehvetlerine mağlup ve zebun olurlar -------------------- Mizacı Lenfavî: Lenfavî mizaçlı kimseler serin kanlı olurlar. Haleti ruhiyyesi çabuk tebeddül etmez, heyecana kapılmaz. Etrafında olup bitenlere karşı lakayttır. Çabuk hiddetlenmez ve ateşlenmez. Safravînin ve asabinin zıddıdır. Teşebbüs kabiliyeti azdır. Onun mefkuresi sükunettir. Zevk ve safaya, oyuna ve eğlenceye meclup değildir. İstirahatı temin edildikten sonra başka bir şeyle alakadar olmaz. Hiçbir zaman acele etmez. Her iş ve her şey için kâfi ve muayyen zamanı vardır. Elbisesıle çokluk alakadar olmaz. Sağlam veya yırtık bir elbise giymek onun indinde müsavidir. Tuvaletine de pek ihtimam etmez. Kitaplarını, defterlerini intizama sokmaz. Karma karışık bulundurur. İntizamsızlığını ve nezafetsizliğini ihtar edecek olsanız bunun hakiki manasını anlamak istemez. Sanki ne varmış, ne oluyormuş gibi cevaplar verir. Şiddetle tekdir edildiği zaman bile muallimine veya ebeveynine itiraz etmez. Lanfavî çocuğun sınıf arkadaşlanna karşı takip ettiği siyaset muslihanedir. Kendisinin onlara karşı bir iddiası yoktur. Kimsenin canını sıkmaz. Şikayeti mucib olabilecek ahvalden ictinab eder. Bizzat arkadaşlarını aramaz. Fakat onlardan kaçmaz da. Lenfaviyi arkadaşları candan sevmezler, fakat ondan nefret de etmezler. Oyundan feragat etmez, fakat rahat ve gölgeli bir yerden oyunun cereyanını seyir etmeyi daha ziyade sever. Bilhassa vücudu çok • yoran oyunlara iştirak etmek istemez. Lenfavinin arzulan mahduttur. Yaz ve kış iyi yiyecek, kafi derecede uyku, yazın serin, kışın sıcak bir mahal... İşte bütün bunlar onun arzu ettiği şeylerdir. Lenfavi boğazına çok düşkündür. İyi yemekleri ve çok yemesini sever. Yemek esnasında sakindir. Ağırdır. Konuşmaz. Başka çocuklar sofradan kalkarken o hâlâ yemekte devam eder. Yorgunluğu mucip gezintilerden çokluk haz etmez. Beş duygu hassası oldukça mahduttur. Etrafında olup bitenlerle az alakadar olur. Bazen bakar ve görmez. İşitir fakat anlamaz. Lakayttır. Yenilikten az müteessir olur. Başkalarının dertleri onu alakalandırmaz. Diğerlerin sevinç ve süruruna da az iştirak eder, hayalata da kapılmaz. Efkarı serbest ve müstakildir. Lenfavi kimse ile dost olmaya talip değildir. Zatı için istirahat ve konfora muhtaçtır. Canına cefa etmek istemez. Kendisinde sabır ve sükuneti tabi vardır. Evsafları: Saçları ince, kumral veya kırmızıdır. Gözleri, mavi veya gri, ciltleri beyaz ve ince, etleri yumuşak, burunları kulakları, dudakları büyükçe, dişleri alelekser bozuk, yanakları kırmızı, elleri ve ayaklan büyükçe olur. Çocuklarda ve kadınlarda bu mizaca çokça tesadüf olunur. Lenfavilerin göz bebekleri fersiz olur. Ruhsuz gibiymiş gibi bakar. Ağır ağır, yürürler. Sözleri, yemek yiyişleri de ağır ve yavaş olur. İdareli, alelekser tamahkar olurlar. Tefekküratta bulunamazlar. Lakayt, sabur ve mütevekkil olurlar. Lenfavi kadınlar: Latif, tatlı ve iyi bir zevce olurlar. Hakiki - valide vasfına layık insanlardır. Bu mizaca mizacı balgamide derler. Bu mizaçtaki ler maddî ve manevî ağır ve ciddî işler yapamazlar. Şiddetli arzu ve ihtiraslardan uzaktırlar. Mizaçları lenfavi olan kadınlar muhabbete de düşkün olmazlar. Erkeklere pek az meyil ve rağbet ederler. Gerek erkek ve gerekse kadın olsun, bu mizaçta olanlar emrazı cildiyye ve muhatiyyeye pek müsteiddirler. Göz hastalıkları, nezle, kulak akıntıları, ishal, boğaz ağrıları had ve müzmin bronşit, alelekser kendilerinde tesadüf olunan hastalık ve avanzdendir. Bu mizaçdakiler sıraca, verem, hastalıklarına da çok müsteiddirler. Bunlara herhangi bir hastalık anz olsa az zamanda müzmin bir hale gelir. -------------------- Mizacı Sevdaî: Bu mizaçta olanlar: Sükutî, ciddî, mahzun ve asabidir. Dalgın dalgın düşünür. İstikbalden ümitvar değildir. Hayattan zevk alacak az şey bulur. Korkaktır. Ne başkalanna, ne de kendisine itimat eder. Her şeyden şüpheye düşer. Daima mükedder daima vesveselidir. Herkes onu tarassud ediyor, onunla meşgul oluyor zanneder. Kimsenin kendisini samimiyetle seveceğine kani değildir. Arkadaşlarının meserretli oyunlarına iştirak etmez. Mahcuptur, Haşindir. Uzlet ve inzivayı, acı düşünceleri sever. Nefsine soğuk bir hodbinlik hakimdir. Ekseriya kendisini mağdur addeder. Eşyasını kilitli tutmasını sever. Tabiatında hissete meyil vardır. Şüphe ve vesvese kendisini hiçbir zaman rahat bırakmaz. Kendisine bunu bana ver demeye böyle bir şaka yapmaya gelmez. Bu onun üzerinde derhal menfi tesir yapar. Çok alıngandır. Yanında birisi gülüyor olsa kendisine gülüyor zanneder. Kendisini medh etseler istihza ediliyor zanneder. Şakaya tahammülü yoktur. Çabuk kızar. Fakat içindeki fırtınaları harice hiç vermez. Hep gizler. Nadiren öfkelenir. Fakat kızdığı zaman öfkesi şiddetlidir. Ebeveynine, muallimine itaatsizlik eder. Artık hiç gelmemek üzere haneyi terk eder. Ebeveynini merakta bırakır. Onları merakta görünce içi rahatlar. Kıskanç ve mükedderdir. Kızınca günlerce konuşmaz. Yemek yemez, sofraya oturmaz, küser. Bu esnada daima davet olunmak ve okşanmak ister. Bilhassa ebeveyn bu hususta zaaf gösterirse ısrarını artırır. Üstüne düşmeyince makhur ve münhezim olur. Hasseleri: Hasselerinin faaliyeti batidir. Fakat eşyayı iyi idrak eder. Gözü az şey görür, fakat gördüklerini düşünür ve tenkit eder. Sevdavinin ihsası, idraki, tasavvurları, hissiyat ve temayülatı, betaetle husule gelir. Fakat bir kere de ruhunda yer etti mi derin izler bırakır. Mesela bir kimseden nefret etti mi bu nefreti senelerce sürer. Tefekküratı: Derin ve müsterihtir. Aynı mesele.ile günlerce kafasını yorar. Muhayyileyi tehziz eden şeylerden ziyade, derin düşünmeyi gerektiren maddelerle meşgul olmayı sever. Umumiyetle sevdaviler: Musiki, edebiyat, şiir ve riyaziyatla ve felsefe ile iştigali severler. Feylesoflar, riyaziyeciler, heyetşinaslar arasında kesretle sevdavî bulunur. Çünkü sevdavîler bir meseleyi uzun müddet enine boyuna düşünmekle incelerler. Deha ile sevdavî mizaç bir araya gelirse fevkalade eserler meydana gelebilir. Fakat sevdavilik artınca melankoli, yani malihulya ve karasevda gibi marazi şekiller alabilir Sevdavî mizaçlılar bazı hallerde çabuk alevlenirler. Vukuat ve hadisat onları şiddetle sarsar. Fakat çok devam etmez. Arkadaşları arasında temayüz etmeyi severler -------------------- Mizacı Asabi, Mizacı Malihulyayı: Asabiler zaif, kuru, böğürleri ince uzun, adaleleri ise az hacimlidir. Simaları da zaif, solgun, gayet mahzun ve kurudur. Gözleri şiddetli, alınları küçük, tavrı hareketleri yaşayışları şiddetli olur. Asabi erkekler gayet hassastırlar. Havadan nem kaparlar. Mizacı malihulyavi, mizacı asabinin bir başka çeşididir. Bunların evsaf ve tabayii muzlim, sukûti, endişenak, emniyet ve itimad etmez, mahzun ve bazı kere de zalim ve sadist olurlar. Malihulyavilerin boylan alelekser uzun veya orta, saçları esmer ve siyah, yüzleri uzun olur. Fazla alkol almaya başladıktan sonra gözleri muzlim, mübhem bir hal alır, yanakları kuru, sert, yanmış gibi siyahımtrak olur. Vücutları ince uzun, bacakları ve kalçaları ince ve küçük, kolları ve parmakları ise ince ve uzundur. Melankolik kadınlara gelince: Cildleri her ne kadar kuru olursa da gayet güzeldirler. Melankolik erkekler tehlikeli birer kandırıcıdırlar. Kadınları en çok iğfal eder ve ikna eden bunlardır. Kadınlara yaranmayı pek iyi bilir ve becerirler. Bunlar alelekser sinir hastalıklarına duçar ve her şeyin kesreti istimalinden müteessir olurlar. İsteri denilen asabi hastalık, daha ziyade malihulyayı mizaçta olanlarda bulunur. Melankolikler ekseriya uzun boylu, dar cüsseli olurlar. Adaleleri de ufak ve incedir. Başlan yüksektir. Yüzleri ve cildleri soluk, ince ve kurudur. Ağır' ağır nefes alırlar. Hareketleri konuşmaları sakindir. Sebatlı olurlar. Fikren faal ve cevvaldirler. Kolay kolay heyecanlanmazlar. Kanaatlannda muhafazakardırlar. Maziyi tanırlar, haldeki vaziyete düşmandırlar. İstikbalden ise fena halde korkarlar. Hassas ve zekidirler. Temiz ahlakta olurlar. Fakat ekseriyetle neşesizdirler. İnsanlardan kaçarlar. İnatçıdırlar. Hayatlanndan da nevmiddirler. İfrat derecede bir melankoli, ruhi bir hastalıktır. Maddî ve manevî bakımdan zararlıdır. Muhtelif Mizaçlar: Lenfavî ve safravî mizaçlara bir arada alelekser tesadüf olunur. Mizacı asabi ve lenfavî ise alelekser müttehiden kadınlarda bulunur. Ekseriya: Mizaçlar bir insanda müşterek olarak bulunur. Asabi demevî, en çok erkeklerde tesadüf olunur. Dağda oturanlar arasında çoktur. Asabi lenfavî: Bu mizaca da en çok kadınlarda rast gelinir. Demevî lenfavî: Akvamı şimaliyyede ve en çok erkeklerde olur. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
luciin Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2007 Konu çok güzel. Ne yazık ki eski dilde olduğu için anlaşılmamış. İlk bölümünü dilim döndüğünce günümüz Türkçesine çevirmeye çalıştım. Şöyle ki: Sıcakkanlı Karakter: Sıcakkanlı erkekler, genellikle neşeli, zevkine düşkün olup toplum içinde yaşamayı severler. Çok sık aşık olurlar. Çok terlemeleri, aslında bedenlerinin sağlıklarını koruma içgüdüsüdür ve son derece de önemlidir. Bu terleme, nabzı düzenler ve bedenin dinçliğini sağlar ve tatlı bir enerji yayar. Rahatsız edici bir uykuyu (bile) güzel rüyalarla süsler. Sıcakkanlı bir insan, iki de bir ufak bir hareketle (karşındakinin masumca bir hareketiyle bile) cinsellik ve seks içgüdüleri önplana çıkar. Hayatı, her an dolu dolu yaşamak ister. Gönlü daldan dala konan bir kuş gibiyse de, oldukça temiz, masum ve dürüsttürler. Genelde atletik bir yapıya sahiptirler. Bedenleri kusursuz, sert ve dayanıklıdır. Kelimeleri daima yerinde ve uygun kullanr. Geniş omuzludur. Başı küçük, yüzü yuvarlak, teni beyaz, ten rengi parlak ve körpedir. Saçları kumral veya kestane rengindedir. Ahlaki yönden zayıf olabilirler. Sır saklayamazlar. Kendini beğenir, gururlanırlar. Yolculuğun ve eğlencelerin her türlüsünü sever. Kadınlara karşı YALAKA'dır, kadın düşkünüdürler ve onlarla bir an evvel yatmak için oldukça acelecidirler. Kanları kaynadığı için oldukça duygulu ve coşkundurlar. Tutkuları ve arzularına çabucak yenik düşerler. Aşk konularında tek bir kadınla yetinemezler. Kelebek gibi uçmak, her zaman başka bir kadın bulmak ve onlarla düşüp kalkmak isterler. Zevk ve arzularında çeşitliliği, daima farklı arayışları severler (Fanteziler kurma gibi). Sevgide nankör olur. Kalbine kıskançlık gelirse de kalbinin derinliklerine kadar inemez. Konuşmaları hırçın ve kavgacıdır. Bu sıcakkanlı insanlarda herhangi bir şeyi unutturmak için birkaç gün yeterlidir. Etrafında her zaman dostu ve arkadaşı bulunmasını isterler. Ama kalpleri güvenilirdir... Sıcakkanlı kadınlara gelince; bakımlı, yüzleri güzel, cildi gayet parlak olup zarif ve mizaçça hafif, partnerlerinin nazik davranışta olmasına özen gösteren, kırılgan ve hassas bir yapıya sahiptirler. Aşk ve sevgi konularında işveli, neşeli ve oldukça canayakındırlar. Bu mizaçtaki kadınların başlıca şikayet ettikleri rahatsızlıklar İltihap kapmaları, her çeşit sıtma, kan kaybı, inme ve felç, kalbin büyümesi gibi hastalıkalrdır . Bu kadınlar terlemeye çok önem vermelidirler. Terlemedikleri halde çok kötü hastalıklara da yol açmış olurlar. Fazla güç gerektiren işlerden uzak durmalı, heyecan verici durumalrdan sakınmalıdırlar. Bu mizaçtaki erkek veya kadınlar, çabucak sinirlenir; en ufak bir olayda kavgacı bir tutuma girerler. Gözleri, elleri, ayakları, ağızlan sürekli hareket eder. Aynı yerde yarım saatten fazla oturamaz. Rahat yürümez. Zıplar, sıçrar, koşar, sık sık güler ve güldüğü zaman can-ı gönülden güler. Elleri ve ayaklan, bütün vücudu kahkahasına katılır. Sık sık ve çok içten ağlarlar. (Ama) ağlarken aklına bir şey geldi mi hemen gülmeye başlarlar. Sıcakkanlı insanlarda, özellikle de kızlarda duygulanım durumu oldukça değişkendirler (melankoliktirler). Gözleri her şeyi görür. Kulaklan her şeyi işitir. Nerede görülecek ve işitilecek bir şey var ise oraya gitmek ister. Bununla beraber, hisleri (ve kadınsal sezgileri) aracığılıyla dış çevreden aldıklan izlenimleri geçicidir. Çünkü duyguları yani beş duyusuyla birden hızla bir şeyden diğer bir şeyi araştırmaya geçer. Bu kimseler, genellikle şahısların, eşya ve olayların gülünç yönlerini bulmaya meraklıdır. Bu konuda hafızalan oldukça da güçlüdür. Komik şeyleri taklit ederken oldukça başarılıdırlar. Bu insanalrın fantezi ve hayalgüçleri, oldukça renklidir. Daima hayal kurarlar. Bir çok çeşitli konuda başarı elde ederler. Konuşurken sürekli konu değiştirirler. Hafızaları oldukça ilginçtir. Siz, bir konudan bahsederken aynı anda pat diye başka bir konuya dalarlar. Söz söylemeye hazırlanırlar. (Ama daha) söze başlayacakları zaman söyleyeceklerini unuturlar. Açık kalplidirler. Ağzına geleni söyleyiverir. Dilini hiç tutamaz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Aysun Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 15, 2007 Türkçeleştirdiğin için teşekkürler luciin Bence bu mizaçlardan genel olarak Türklere en çok uyan safravi, (özellikle Türkmenlere falan daha Asyadakiler)fakat bana sevdai mizaç daha çok uyuyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.