Jump to content

Şu An Nasılsın? Ne Düşünüyor, Ne Hissediyorsun?


Deaths_Expulsion

Önerilen Mesajlar

Ne kadar hızlı kullanırsan o kadar sert çarpıyor yağmur damlaları ön cama. O esnada o yağmurun cama değil de üstüne yağdığını hissetmek çok kötü. Kurşun gibi camı delip geçtiğini seni paramparça ettiğini hissetmek çok kötü. Gözlerinin o esnada ıslak bir camdan daha fazla bulanması. Bulanık görmek. Çok kötü. Ben bağırarak ağlayamam, benim gibi hatunlar susarak ağlar. Ve böyle anlarda hep tek bir gözümden süzülür yaşlar. Tek bi yanağım ıslanır. Garip. Kötü. Çok.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Korkunç bir baş ağrısıyla uyandım kaç tane ağrı kesici içtim tık yok :(

Çivi Çiviyi Söker Sabaha 1 bardak ayıracaktın ben öyle yapıyorum

Su Tüket su

Vucutta kullanılacak su kalmayınca vucut beyindeki suyu kullanmaya başlıyor

Sususzluktan ölmek üzere olan kişininde baş ağrısı akşamdan kalmanın baş ağrısına benzer

Saygılar Bi Ara Beraber İçelim

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çivi Çiviyi Söker Sabaha 1 bardak ayıracaktın ben öyle yapıyorum

Su Tüket su

Vucutta kullanılacak su kalmayınca vucut beyindeki suyu kullanmaya başlıyor

Sususzluktan ölmek üzere olan kişininde baş ağrısı akşamdan kalmanın baş ağrısına benzer

Saygılar Bi Ara Beraber İçelim

 

O değil de sen söyleyince 3 gündür su içmediğimi fark ettim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Diziler izliyorum, filmler izliyorum, kitaplar okuyorum. Hikayeme benzer hikaye arıyorum içlerinde. Içinde benden yada hayatımdan izler taşımayan hiçbir şeyi sevmiyorum çünkü. Okuduğum kitapta, dinlediğim müzikte... Hep bir şeyler arıyorum. Kendime yontacağım bir sinyal, belki küçük bir işaret... Belki kararlarımı değiştirebilecek veya hissettiğim acıyı yok edebilecek bir anahtar kelime. Peşine düşebileceğim, kıçıma sert ama ikna edici bir tekme atar gibi beni içinde bulunduğum durumdan belki biraz da gaza getirip başka bir boyuta çıkaracak bir cümle, bir örnek arıyorum... Ben bu arayışa devam ederken ve hayatımı "Belki bir gün giyerim" dediğim sıradan bir ceketmiş gibi küçümseyerek askıya asmış durmadan ertelerken - ki ben bunu çok uzun zamandan beri yapıyorum. Hayat bitiyor. Zaman geçiyor. Bebekler doğuyor ve insanlar ölüyor. Sanırım 4 kış geçti, birkaç sonbahar ve araya birkaç Bob Ross tablolarında asla olmayacak kadar mutsuz yaz sığdı, geçti bitti... Işin en dokunaklı kısmı ne kadar zamandır böyle olduğunu bir süre sonra sayamıyorsun, Halbuki ne çok isterdim 4 kış, 6 ay, 20 saat, 10 saniye diyebilmek. Sanki bir sonu varmış gibi olurdu o zaman. Sanki bir geri sayımmış gibi kabul edip bu durumu, kibrit ateşinden büyük umutlar yaratırdım kendime. Bazı şeyleri hiç yaşanmamış gibi kabul etmekten başka hiçbir çare kalmadı bazen geriye. Bazen yapabileceğim tek şey oydu. Bazen tek seçeneğim birini yada birilerini "Öldü" kabul etmekti. Hakiki bir mezar kazıp kafamın içinde, yas tuttum ben. Günlerce, aylarca, dramatik olucak ama, yemek yemedim ben. Çok içtim... Çok içtim sadece. Arkadaşlarıma yalan söyledim. Herkesi dolandırdım. Işe girdim. Çalıştım. Ben gemileri değil, gemilerle birlikte limanı hatta o limanın içindeki kendimi de Ateşe verdim. Cayır cayır yaktım. Ateş büyük harfle yazılır benim alfabemde bu yüzden. Çünkü bende, kalbimde ve hayatımda ne varsa kül oldu. Olmazı oldurmaya çalıştım defalarca. Mutlak mutluluk olmasa da, huzur da yeterdi. 24 saatte birkaç dakika. Defalarca öldüm, dirildim, bekledim, kustum, sustum, konuştum. Insanın kafasındaki savaş yetmezmis gibi, hayatındaki fiziksel ve manevi şartlar da gittikçe kötüye gider bazen... Kendimi tanımlarken hep ne kadar cesur olduğumdan bahsederim ben, bir süre sonra asıl cesaretin yaşamak olduğunu farkettim. Elbette ki yaşadığım kötü duyguları hafifletmeyecek olsa da, benden çok daha kötü durumda olan insanların bile yaşamak için savaşırken kendimin korkak ve aptal bir çocuk gibi durmadan ağladığını yardim yada mucize beklediğini. Ve hiç kimsenin ne yazık ki asla gelmeyeceğini. Belki en ağır ben tecrübe ettim. Nasıl diyordu Cem Adrian, ha o adamı da niye sevmezler hiç anlamam... "Ya kendin dikebilirsin yada hiçkimse. Eline yalnizca bir iğne ve iplik verebilirim dedi Tanrı." belki gerçekçi olduğu içindir. Herkesin herşey için kendine göre mantıklı bir sebebi vardır bu hayatta, ben ne yaptıysam... Yapmak zorunda kaldım. Bu yüzden kimseye hesap sormam "Neden?" diye. Neyse filmlere dönelim tekrar, kitaplara biraz da. Tutunamayanlar'a tutunup hayatta kalmaya çalıştım büyük ihtimal asıl terslik burda başladı. Oğuzcum Atay'a saygıyla tabi... Filmler izledim diyordum ya, diziler... Dostlarımın dost olmadığını farkettiren hikayeleri konu alanları da vardı içinde. Babamı özletenler de, bir babaya imrendirenler de. Ve en önemlisi "Isteseydi yapardı." bak bu kadın ve adam bunu yapmış dedirtenler de. Bir sahnede kendimi buluyorum bazen, "Ulan diyorum, aynı ben! aynı benim yaşadıklarım." ama benim her zaman yarı yolda bırakmaya meyilli muhattaplarım oldu beni ve herşeyi, film karakterleri bile benim hayatımdaki insanlardan daha gerçek olmuş hep... Daha somut. Daha cesur... Daha sabit ve en önemlisi... Buraya da bi neyse koyacaktım ki bağırmak istedim büyük harflerle; Benim hayatımdaki insanlar aslında yokmuş. Hala neyi anlatmaya çalışıyorum ben, keşke Moterda gitmeseydi... Evet herkesin bildiği gibi en çok biz yedik birbirimizi ama onu sonsuza dek şu cümlesiyle saygıyla hatırlayacağım. Bugüne dek bir düşmanımdan duyduğum en güzel cümleydi. "Sizin anlamadığınız şey şu; ben burada neysem dışarıda da oyum. Ikili oynamıyorum. Sanalda da olsak, klavye başındaki insanın bir karakteri olmalı ve bu karakterler birbirinden farklı olmamalı." Ben de böyleyim sanırım, düşlerimde düşüncelerimde neysem... Hayatta da o. Bu ikisi birbirine geçerli yada geçersiz herhangi bir sebepten dolayı ters düştüğünde ikisini eşitlemek zorunda insan. Hangisinin oluru varsa hangisi mümkünse artık. Yoksa kendisini de hayatındaki insanları da hakikaten kelimenin tam anlamıyla "ZIYAN" ediyor. Kafam boş benim, ondan bu kadar çok konuştum. Özür dilerim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ulan keşke sevmek paradan daha değerli olsaydı

 

Lana Del Rey'in "We don't need no money cause we got each other." diye bi cümlesi vardı. Bunu felsefe edinme hayatının hatasını yaparsın. Insanlar her zaman mevcut konforlarını hislerine tercih ederler... Bozulmasından korktukları için hep kaçak dövüşürler, göze alamazlar kaybetmeyi. Tecrübeyle sabit.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Lana Del Rey'in "We don't need no money cause we got each other." diye bi cümlesi vardı. Bunu felsefe edinme hayatının hatasını yaparsın. Insanlar her zaman mevcut konforlarını hislerine tercih ederler... Bozulmasından korktukları için hep kaçak dövüşürler, göze alamazlar kaybetmeyi. Tecrübeyle sabit.

:D neyse Dünya Kupası Başlıyor Belki Zengin Olurum

Gerçi Zenginliğin Ne Kadar Parayla Olacağını Da bilmiyorum

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Güneşe ateş edesim var.

 

Ya ben hava 17 derecenin üstüne çıktığında sanki bağırsaklarım birbirine dolanıyor. Yolda yürüyemiyorum. Istifra etme isteği geliyor tıbbi olarak tam bir isim koyamıyorum ama yarım saatten fazla güneş altında yürürsem fenalaşıyorum, galiba ani tansiyonum düşüyor. Boğuluyorum sanki. Yaz bitsin bi an önce. Samsun'da bugünlerde hava nasıl olacak acaba? Ilk kez gidicem yanima ne alsam?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ulan keşke sevmek paradan daha değerli olsaydı

 

 

O işin enflasyonu biraz karışık.Bir pula sattığını sonra servet ödeyip de yine alamıyorsun mesela .Elindeki duygular büyüdükçe değer kaybeder,bekledikçe değer kaybeder ,üzerine yatırım yaptıkça yine değer kaybeder.Hadi bunları elden çıkarsan tam karşıtı olan duygularının aleyhine çalışmaya başlar parabol eğrileri,ta ki onlara da bir kör alıcı buluncaya kadar.Son zamanlarda devalüasyon yaparak iç dünya ekonomisini sürdürülebilir hale getirmeye kalkışanlar da sık görülür olduysa da bunun kalıcı bir çözüm olmadığını ibretlik olaylarla gördük :D .En iyisi parayı ve finansı bu işe hiç bulaştırmamaktı ama kavram karmaşası dört yandan işgal etti paradigması kaymış toplumumuzu.Yine de böyle şeyler duyunca oradan koşarak uzaklaşmak iyi bir çözüm olabilir.Bir yerlerde basit duygulanımları damga vergisinden muaf tutan ve bu şekilde yaşayan insanlar hala var eminim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

O işin enflasyonu biraz karışık.Bir pula sattığını sonra servet ödeyip de yine alamıyorsun mesela .Elindeki duygular büyüdükçe değer kaybeder,bekledikçe değer kaybeder ,üzerine yatırım yaptıkça yine değer kaybeder.Hadi bunları elden çıkarsan tam karşıtı olan duygularının aleyhine çalışmaya başlar parabol eğrileri,ta ki onlara da bir kör alıcı buluncaya kadar.Son zamanlarda devalüasyon yaparak iç dünya ekonomisini sürdürülebilir hale getirmeye kalkışanlar da sık görülür olduysa da bunun kalıcı bir çözüm olmadığını ibretlik olaylarla gördük :D .En iyisi parayı ve finansı bu işe hiç bulaştırmamaktı ama kavram karmaşası dört yandan işgal etti paradigması kaymış toplumumuzu.Yine de böyle şeyler duyunca oradan koşarak uzaklaşmak iyi bir çözüm olabilir.Bir yerlerde basit duygulanımları damga vergisinden muaf tutan ve bu şekilde yaşayan insanlar hala var eminim.

 

Ancak bu kadar güzel anlatılırdı :swoon2: Helal olsun Vallahi Duygularimin Ekonomisti Oldun

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...