Cronos Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Bazı şeyler için gerçekten yorgun olduğumu gördüm, ama özlemişim. Buna değdi, değiyor da. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tusit Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Şu an, aceleyle uyanıp hemen her sabah bu saatte yaptığım gibi ,hazırlanıp evden çıkıp kendimi çoğu muhit sakininin rüyalarında gezinmekte olduğu sokağa atıyorum. İlk gördüğüm canlı, nesli şimdilerde tükenmekte olan,yüzünün her yerinde sakallar bulunan tehditkar bakışlı bir mahalle abisi. Gece olup tüm kıraathaneler siyah perdeleri,soluk ışıkları olan ruhsuz birer kumarhaneye, batakhaneye dönüşürken evrimleşen bu ilginç türün tehditkar bakışları altında ve çalışmış susmuş, az önce mesaisi bitmiş park sulama sistemlerinin parklardan ve yol ortasındaki çiçeklerden daha başarılı ıslattığı yollardan geçerken düşünüyorum da :Şehir hafif hafif uyanmaya mı başlamış benim gibi, yoksa bunlar dünün devamı, dünün işi bitmemişleri mi? İşte bu sırada caddednin iki cephesindeki açık kalmış lambaları sayıyor ve birşeyler çıkarmaya çalışıyorum. Güneye ve batıya bakan cephede gece lambaları ağırlıkta iken karşı cephesinde açık kalmış oda ışıklarının ezici üstünlüğü var.Her neyse deyip hiçbir çıkarım yapmadan geçip gidiyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Sonunda Eylül... Sonbahar... Yağmurlar... Hoşgeldin Sonbahar! Çok özlemiştim. .... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Bazen hiçbir şey olmaz. Kimse yaralarıyla inleyen şiiri görmez! Sesi olmayan bir kapının kapandığını fark edersiniz. Umursamazlığınızı bir jilet gibi yanınızda taşırsınız. İkon tarzı duruşunuz ve sertliğiniz konuşulur. Başkalarının cesaretini kıran tarzınız, tanımadığınız insanların düşlerine gömülür. Size ellerindeki adresler ve şiirlerle ulaşamazlar. En başından kaybettiklerini düşünürler. Gerçeğiniz karşısında yalancı ve çocukturlar. ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Cronos Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Hayatımda hiç bu kadar yanlış anlaşılmamıştım. İster sana değer versin ister hiç tanımıyor olsun; şu insanlar ne kadar zayıf, aciz ve acınası. Öfkelenmemek elde değil. Ne diye isteyeyim ki böyle birisini? Ne diye anlatayım ki? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2018 Bim den aldığım hollanda karamel waffles sayesinde şeker komasına girmeme ramak kaldı. Lakin kendimi durduramıyorum. 1. Güç yüzüğü 2. Ahan da bunu kimse bırakıp, arkasını dönüp gidemez. Hoşça kal sağlıklı yaşam, hoş geldin diyabet... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Eylül 2, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 2, 2018 Hayatımda şahit olduğum katlanması en zor diyaloglar annem ve babam arasındakiler. Bi de ben bu ikisinden çıktım. Ya da düzelteyim; şahit olduğum saçma sapan diyalogların katlanması en zor olanları annem ve babam arasındakiler, çünkü ben bu ikisinden çıktım. Böyle de olabilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Ne tuhaf, çok tuhafım.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Kesinlikle çalışmak istemiyorum. Eğer yapmaktan keyif aldığım bir işi yapamayacaksam ne manası var ki çalışmanın. Bir hikikomori misali ömrümün sonuna kadar yaşayabilirim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Kesinlikle çalışmak istemiyorum. Eğer yapmaktan keyif aldığım bir işi yapamayacaksam ne manası var ki çalışmanın. Bir hikikomori misali ömrümün sonuna kadar yaşayabilirim. Hala tek bir tane bile anime izlemedim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Hayat sürekli şaşırtıyorsa artık şaşırmamamız gerekmez mi? Çok basit bi cümle kurmak istiyorum, hayat ne tuhaf. Bunun bi tık daha sofistike hali de şu, tüm yaşamımız örümcek ağı örmek gibi. Sanırım her ne kadar silik bir karakter olmaya, bilinmemeye, dikkat çekmemeye çalışsanız da birileri sizin hakkınızda bir sürü şey biliyor. Doğru ya da yanlış, bir sürü insanın sizin hakkınızda bir sürü fikri var. Tanıyın, tanımayın. Kimi zaman içinde bulunduğunuz bilinme, karakterinizi ortaya koyma çabanız da çoğu zaman yüz göz olmaktan öteye geçmiyor.Bilinen yanlarım, bilinmesini istediğim yanlarım değil kesinlikle. Neden peki? ----- 19:51 Bazen peki, peki demektir. Peki anlamına ihtiyacımız olmasaydı, neden peki diye bi kelime yaratalım... Peki işte. Gördüm, algıladım, anladım, muhtemelen onayladım, yorumum yok; peki, tamam. Peki kadar bi peki. Canım kek çekti. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Aslında Ay - Güneş takip edilerek Altın ve Gümüş fiyatları tahmin edilebilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
akuma Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Nebuch derdi de anlamazdım , yazın düşüncelerinin düzensiz hale geçip, kışın hayatının da düşüncelerinin de düzenli hale geçtiğini. Her sene bu aylarda içimde yeni şeylere başlamak için bir heves doğuyor . Kim bilir belki okul düzenimizin,yeni sınıfa geçişimizin küçüklükten beri bu aylarda olmasındandır. Ben kendimi ilkbaharda yenileniyor sanıyordum oysaki benim zamanım yazın sonu . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Hayatım üzerine bahis dönse ben hangi seçeneğe oynardım? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Hayatım üzerine bahis dönse ben hangi seçeneğe oynardım? Bütün paramı iyi bir hayat olacağa yatırırdım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Aslında Ay - Güneş takip edilerek Altın ve Gümüş fiyatları tahmin edilebilir. Ben elektrik faturasını takip edemiyorum şu an Leth. Neredeyse hiç ışık yanmayan mum ışığında oturulan evde 90 lira. 50 lira kullanım, 40 lira vergi. Glenfiddich kar olsa yağmaz diyorum inanmıyorsunuz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethal Perfection Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Ben elektrik faturasını takip edemiyorum şu an Leth. Neredeyse hiç ışık yanmayan mum ışığında oturulan evde 90 lira. 50 lira kullanım, 40 lira vergi. Glenfiddich kar olsa yağmaz diyorum inanmıyorsunuz. Kaçak çekiyorlardır senden. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Hayatla dalga geçtiğim bir dönemdeyim. Saldım tüm ipleri. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 3, 2018 Hayatla dalga geçtiğim bir dönemdeyim. Saldım tüm ipleri. Aslında belki de tam olarak böyle tüm şartların insanı boğmaya ant içtigi anlarda koyverebilmek lazım. Ben tam aksine böyle anlarda kılıç, kalkan kuşanıp sürekli bir B hatta C hatta D planı tutuyorum hazırda. Hep tetikteyim. Halbuki dalga geçilecek an tam bu an işte. Ne bir eksik ne bir fazla. Bir şeylerin olması yada oluşması için uygun şartları bekleyerek strese stres katmak bu yazdığını okuyunca çok mantıksız geldi. Mutlu olabilmek için bir kenarda şartların düzelmesini beklemek, gelmeyecek bir gemiyi beklemekle neredeyse eşdeğer. Haklısın bak yine. Yine bir sistem açığımı keşfettim senin üzerinden yola çıkarak. Bu apple, iphone filan açıklarını bulana para ödüyor ya hani ödül filan veriyor. Bendeki açıklarla şimdiye kadar trilyoner olmam lazımdı ama, telefon kadar etmiyorum işte. Hesap et durumu. Zaten Glenfiddich kar olsa yağmaz. Ayrıca Leth kaçak maçak yok, en azından varsa da bir tek benim şalterlerde kaçak yok, 2 gün önce zammı Sözcü yazmıştı gazetede. Bu kadar olmasa iyiydi. Bir yerde kaçak var ama, hep oraya sıkışıyor paralar. Ona bak eminim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2018 Aslında belki de tam olarak böyle tüm şartların insanı boğmaya ant içtigi anlarda koyverebilmek lazım. Ben tam aksine böyle anlarda kılıç, kalkan kuşanıp sürekli bir B hatta C hatta D planı tutuyorum hazırda. Hep tetikteyim. Halbuki dalga geçilecek an tam bu an işte. Ne bir eksik ne bir fazla. Bir şeylerin olması yada oluşması için uygun şartları bekleyerek strese stres katmak bu yazdığını okuyunca çok mantıksız geldi. Mutlu olabilmek için bir kenarda şartların düzelmesini beklemek, gelmeyecek bir gemiyi beklemekle neredeyse eşdeğer. Haklısın bak yine. Yine bir sistem açığımı keşfettim senin üzerinden yola çıkarak. Bu apple, iphone filan açıklarını bulana para ödüyor ya hani ödül filan veriyor. Bendeki açıklarla şimdiye kadar trilyoner olmam lazımdı ama, telefon kadar etmiyorum işte. Hesap et durumu. Zaten Glenfiddich kar olsa yağmaz. Ayrıca Leth kaçak maçak yok, en azından varsa da bir tek benim şalterlerde kaçak yok, 2 gün önce zammı Sözcü yazmıştı gazetede. Bu kadar olmasa iyiydi. Bir yerde kaçak var ama, hep oraya sıkışıyor paralar. Ona bak eminim. Bazen çok da 'şey' yapmamak lazım (: B, C, D planları yine olmalı ama çok da şey yapmamak lazım işte bir şekilde geçiyor bu günler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BaySadist Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2018 Zor Bir Dönemden Geçiyorum, Yanımda Olmayan Herkese Ayrı Ayrı Teşekkür Ediyorum Birde Sizle Mi Uğraşacam (Sözüm meclisten dışarı) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sare Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2018 https://youtu.be/Mlol8TstUnI Tam anlamında bu sözleri düşünüyorum hissediyorum yaşıyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2018 Ne boktan geçiyor ama hayat... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2018 Her geçen gün eskiyi daha çok özlüyorum. Geçmişi özleme durumunun bugünden memnuniyetsizlik haliyle eşdeğer olduğundan bahsediliyor psikolojide. Bu bilmediğimiz bir şey değil ki. Hayat insanları nasıl da savuruyor bambaşka yerlere, bambaşka yaşam biçimlerine. Herkes değişiyor, dönüşüyor, kendi karakterinde evrimleşiyor ve farklı bir yol tercih ediyor kendine. Kimse onu tanıdığın o ilk zamanlardaki gibi kalmıyor. Bu da normal aslında. Fakat bugün, tanıdığım insanların kendim dahil, hayatın özellikle kapitalist sistemin oluşturduğu şartlar yüzünden hayatta kalabilmek için mecburi bir yöne doğru ilerlediğini biliyorum. Kişisel tercih değil de, mecburiyetten olması çok üzücü bazı şeylerin. 1970 yılının Eylül ayında bir hippi olarak yaşamak isterdim. Paranın henüz insanların hayallerini ve yaşamak istediklerini elinden almadığı zamanlarda. Insanların yapmak istemedikleri işlerde hayatlarını çürütmediği zamanlarda. Paranın getirdigi imkansızlıklar yüzünden bir araya gelemeyen aşıkların olmadığı zamanlarda. Dünyanın sınırlarının otostopla çizildiği zamanlarda. Papatyalar, rengarenk çiçekler, bitmeyen yollar, samimi dostluklar. Bugünden, özellikle bu coğrafyanın bugününden mutlu olmak imkansiz memnun olmaksa "belki". Manevi değerlerin ve samimiyetin gözlerimizin önünde yok olmaya yüz tuttuğu bir çağda hayatta kalmaya çalışıyoruz. Tek tip yaşam biçimine mecbur bırakılıyoruz. Bunları kabullenmedim diyemem, günün şartlarını reddedip eve kapanıp kendini hayattan soyutlamak doğru bir seçenek değil, fakat böyle bir hayata uyum sağlamak adapte olmak bu şartlar altında yaşamakta insanları mutlu etmiyor. Yolda yürürken kime çarpsam antidepresan dökülüyor üstünden. Istanbul bile eskisi gibi değil. Hani ruhu kaçmış derler ya. Ruhu yok hiçbir şeyin. Derinliği yok. Kendini özgür yada mutlu sanan insanları gördükçe içten içe gülüyorum. Düşünsene, dünya adında bir gezegende yaşıyorsun. Evrende bilinen en akıllı varlığın sen olduğu hakkinda bilimsel tezler yazılıyor, fakat sınırlar var. O sınırları bir karınca geçebiliyor, bir kuş geçebiliyor. Fakat sen yerinde kalıyorsun. Kime göre, neye göre hangi hakla çizilmiştir ülkelere sınırlar. Hangi aptal akıl etmiş insanları ayrıştırmayı. Özgür değilsin, senin bağlı bulunduğun uçurtmanın ipi, diğerlerininkine göre daha uzun sadece. Fakat özgür değilsin, hiç-bir şekilde. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 5, 2018 Her geçen gün eskiyi daha çok özlüyorum. Geçmişi özleme durumunun bugünden memnuniyetsizlik haliyle eşdeğer olduğundan bahsediliyor psikolojide. Bu bilmediğimiz bir şey değil ki. Hayat insanları nasıl da savuruyor bambaşka yerlere, bambaşka yaşam biçimlerine. Herkes değişiyor, dönüşüyor, kendi karakterinde evrimleşiyor ve farklı bir yol tercih ediyor kendine. Kimse onu tanıdığın o ilk zamanlardaki gibi kalmıyor. Bu da normal aslında. Fakat bugün, tanıdığım insanların kendim dahil, hayatın özellikle kapitalist sistemin oluşturduğu şartlar yüzünden hayatta kalabilmek için mecburi bir yöne doğru ilerlediğini biliyorum. Kişisel tercih değil de, mecburiyetten olması çok üzücü bazı şeylerin. 1970 yılının Eylül ayında bir hippi olarak yaşamak isterdim. Paranın henüz insanların hayallerini ve yaşamak istediklerini elinden almadığı zamanlarda. Insanların yapmak istemedikleri işlerde hayatlarını çürütmediği zamanlarda. Paranın getirdigi imkansızlıklar yüzünden bir araya gelemeyen aşıkların olmadığı zamanlarda. Dünyanın sınırlarının otostopla çizildiği zamanlarda. Papatyalar, rengarenk çiçekler, bitmeyen yollar, samimi dostluklar. Bugünden, özellikle bu coğrafyanın bugününden mutlu olmak imkansiz memnun olmaksa "belki". Manevi değerlerin ve samimiyetin gözlerimizin önünde yok olmaya yüz tuttuğu bir çağda hayatta kalmaya çalışıyoruz. Tek tip yaşam biçimine mecbur bırakılıyoruz. Bunları kabullenmedim diyemem, günün şartlarını reddedip eve kapanıp kendini hayattan soyutlamak doğru bir seçenek değil, fakat böyle bir hayata uyum sağlamak adapte olmak bu şartlar altında yaşamakta insanları mutlu etmiyor. Yolda yürürken kime çarpsam antidepresan dökülüyor üstünden. Istanbul bile eskisi gibi değil. Hani ruhu kaçmış derler ya. Ruhu yok hiçbir şeyin. Derinliği yok. Kendini özgür yada mutlu sanan insanları gördükçe içten içe gülüyorum. Düşünsene, dünya adında bir gezegende yaşıyorsun. Evrende bilinen en akıllı varlığın sen olduğu hakkinda bilimsel tezler yazılıyor, fakat sınırlar var. O sınırları bir karınca geçebiliyor, bir kuş geçebiliyor. Fakat sen yerinde kalıyorsun. Kime göre, neye göre hangi hakla çizilmiştir ülkelere sınırlar. Hangi aptal akıl etmiş insanları ayrıştırmayı. Özgür değilsin, senin bağlı bulunduğun uçurtmanın ipi, diğerlerininkine göre daha uzun sadece. Fakat özgür değilsin, hiç-bir şekilde. Her şey yerleşik hayata geçişle başladı. Tarımla birlikte ambarlar oluştu. Bu stoklama ile birlikte de ilk bekçiler ortaya çıktı.(ardından feodalite ve askerler) Çalışmayana ekmek yok misali çalmasın kimse ambarlardan bir şeyler diye. Bu da aynı zamanda mülkiyet kavramını getirdi. İşte böylece de ilk sınırlar çizilmiş oldu. Yani insanlar bir arada toplum olarak yaşamak istiyorlarsa sınırlar olmak zorunda. Yoksa suçlular da diledikleri gibi kaçabilir ve saklanabilirler. Bu yüzden silahlı ve caydırıcı kuvvetlere ihtiyaç doğdu. Yani kardeşim senin söylediklerin bir ütopya. Ortada insan varsa sorun da vardır. Beynimiz hayvanlardan daha gelişmiş lakin değer yargılarımız ve yaşama bakışımız da gene bu gelişmiş beyin yüzünden farklılıklar gösteriyor. Bu farklılıklar ayrışmalara ve kavgalara yol açıyor. Sınırlar çekilip savaşlar ilan ediliyor. İnsan var oldukça da savaşlar ve sınırlar ne yazık ki varlığını sürdürecektir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.