Jump to content

Şu An Nasılsın? Ne Düşünüyor, Ne Hissediyorsun?


Deaths_Expulsion

Önerilen Mesajlar

Her şey yerleşik hayata geçişle başladı. Tarımla birlikte ambarlar oluştu. Bu stoklama ile birlikte de ilk bekçiler ortaya çıktı.(ardından feodalite ve askerler) Çalışmayana ekmek yok misali çalmasın kimse ambarlardan bir şeyler diye. Bu da aynı zamanda mülkiyet kavramını getirdi. İşte böylece de ilk sınırlar çizilmiş oldu. Yani insanlar bir arada toplum olarak yaşamak istiyorlarsa sınırlar olmak zorunda. Yoksa suçlular da diledikleri gibi kaçabilir ve saklanabilirler. Bu yüzden silahlı ve caydırıcı kuvvetlere ihtiyaç doğdu. Yani kardeşim senin söylediklerin bir ütopya. Ortada insan varsa sorun da vardır. Beynimiz hayvanlardan daha gelişmiş lakin değer yargılarımız ve yaşama bakışımız da gene bu gelişmiş beyin yüzünden farklılıklar gösteriyor. Bu farklılıklar ayrışmalara ve kavgalara yol açıyor. Sınırlar çekilip savaşlar ilan ediliyor. İnsan var oldukça da savaşlar ve sınırlar ne yazık ki varlığını sürdürecektir.

 

Cevap verdiğin mesajda da belirttiğim gibi bu ütopyanın hayaliyle yaşayıp kendimi hayattan soyutlamış yada bu durumun varlığını kabullenmemiş değilim kadim dostum. Gayet kabullendim. Kendim olmaya başladığım ilk zamanlarda farkettiğim bu durumu ama isteyerek ama istemeyerek zaman içinde bir şekilde kabul ettim ben de herkes gibi. Varoluş sancısı her daim olacaktır, fakat herşeyle olduğu gibi bununla da yaşamayı öğreniyor insan. Sadece bahsettiğin olay örgüsünün sonucunda insanların gün geçtikçe daha mutsuz, daha robotik, daha memnuniyetsiz oldukları gerçeğini ben diğerlerinden daha sık dile getiriyorum o kadar. Zaten yaşamın kendisini yaşamaya değer bir eylem olarak görmüyorum. Depresiflik değil de Tezer Özlü realistliği diye adlandırıyorum artık bu ruh halini. Tanıdığım en mantıklı Koç olduğun gerçeği de hâlâ değişmiş değil. Sahi yükselenin neydi senin? :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yaşamın kendisini yaşadığı gibi yaşamı yaşa . Lao Tzu .

 

Dünya mükemmel bir yer değil , lakin kendi mükemmel dünyamızı kurabiliriz . Mükemmeliğin boyutunun da kusurlardan geldiğini idrak ederek tabiki . Herşey adım adım ilerleyerek olur , tek bir çaba kesinlik göstermez ama çabadan başka bir şans da bize verilmedi . Öncelikli atmamız gereken adım ; kontrol etmeyi bırakmaktır yada minimal etmektir . Kontrolün var olduğuna dair değer yargılarımızı revize etmektir . Başlarda biraz ızdırap verici olabilir , buna direnmek sizi kismi olarak tatmin de edebilir ama çoğunlukla ızdırap vericidir . Direnmeyi bıraktığınızda uzun vadede bir halinden memnuniyet oluşmaya başlar .. :)) .

 

Boynuzsuzun merkür balık , yükselen de aslan olması lazım öyle hatırlıyorum . :)) . Merkür balıklarda mantık sağlamdır , zaten logi biliminde , matematik ve mühendisllik alanlarında önde gelen çoğu ismin merkürü balık veyahut akreptir . Bu konu detaylı buradan yazmayayım . :))

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

balık mı? hiç düşünmem atarım kendimi camdan. koç-aslan-yay.

 

şu an ne düşündüğüme gelirsek... drop lar çok düştü oyunda. Gerçekten sinirlerimi bozuyor. 2 saat öfke kastığımda 6-10 arası öfkeli göz düşerken şu an 4 tane düşse sevinir duruma getirdiler oyuncuları. Diğer item leri saymıyorum bile, düşmüyor. Böyle devam ederse herkes rus ya da ingiliz server larına kaçacak haberleri yok.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu ateş ağırlıklı insanlarda su burçlarına karşı antipati var . Aslında doğal bir eğilim su-ateş oldukça uyumsuz yakın planda . :D . İçsellerinde koç-aslan-yay olduğunu hatırladım . Ama merkürün balık . :)) .

 

Benim şu an ne düşündüğümü söylemem lazım yoksa banlanacam . Yaw aklıma hçbirşey gelmedi , şey yazayım bari . Çay güzel bir içecek ya şuan onu içiyorum . Evet banlanmadan uzayayım . :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bugün ruh halim de hava da çok müsait siyah oje sürmeye. Yağmur neredeyse yağdı yağacak gibi. Bugünlerde daha çok türkçe sözlü alternatif rock dinliyorum. Bunun benim için ne demek olduğunu bilen birisi de vardır elbette bu mesajı okurken. Cicikuş kafeste salıncakta sallanıyor. Annem de bana oyuncak bebek almış dün. Baya bildiğin oyuncak bebek. Berk'i özledim. En yakın arkadaşımdı. Bir de eski olan herşeyi. Eskiyi, eskimi. Mabel Matiz baya sarıyor beni bugünlerde.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Acaba kıl payı kurtulduğum bir kazada komaya girdim de bütün yaşadıklarım bilincimin bana bir oyunu mu?

Yada öldüm yaşıyorum mu sanıyorum yoksa hiç dogmadim mı?

Bir kapsülün içine para verip yatmış ve param bu hayata yettiği için bu hayatı secmis rüya mı görüyorum

...... ...... ...... hiçbir zaman anlayamayacağım

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir süredir boşta hissediyordum. Kendime çok sordum ne yapsam diye ve sonunda buldum. Cinlerin psikanaliziyle uğraşıyorum. Çok eğlenceli bir iş. Kudretli isimler ile baskılayacağına annesiyle olan ilişkisini anlattırmak. Çok daha etkili sanırım. Göreceğiz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu sene Samhain Venüs akrepte retro halindeyken kutlanacak. Bayrama Venüs 0 derece Akrep konumunda girilecek. Fakat gece 1 Kasım'a girilmeden önce Venüs 29 derece Terazi konumuna gerilemiş olacak. Merak ediyorum acaba üsttekiler mi yoksa alttakiler mi karşılayacak bizleri:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Lanet sadece ağzımıza sakız olmuş bir kelime midir? Yoksa fantastik-kurgu kitaplarda anlatılan hayal ürünü bir hikaye mi? Gerçek olduğuna dair kanıtlar görüyorum ben aynaya her baktığımda. Hayatımı her geriye dönük gözden geçirdiğimde olup olabilecek en büyük lanetin varlığını görüyorum. Bu durum gittikçe tehlikeli ve ölüme yakın bir hâl alınca, yanlış strateji uyguladığımı düşünmeye başladım, negatife negatifle cevap vermeden deneyeyim dedim, bir de böyle deneyeyim. Ne kaybederim ki. Zaten daha ne kalmış ki kaybedebileceğim? Umutsuzca da olsa, son bir çırpınış gibi sanki. Saşırmayacağımı biliyordum, ama 0.1 gram bile bir umut varsa denemeye değmez miydi ki? Bu böyle daha nereye kadar sürebilirdi. Tüm kalelerim düştü, tek savaşta herşeyimi kaybettim, tutunabileceğim hiçbir şey kalmadı. Nasıl bir gururdur ki, nasıl bir güreşe doymazlık. Tekrar kalktım. Iyi de idare ettim aslında bir süre. Bazen kendime hatta bu hayatta rol yapamayacağım tek insana bile rol yaptım. Kendime yalan söyledim. Kendimi kendime inandırdım. Daha ne kadar sürebilirdi ki? Bir gün bir yerde mutlaka yara bandıyla yapıştırdığım çatlaklarımın arasından sızacağını biliyordum karanlığımın. Onu daha fazla saklayamayacağımı biliyordum. Davetsiz bir misafir gibi içime yerleşmiş kalkıp gitmek bilmeyen bu lanetin ben ölmeden son bulmayacağını bilmiyormuş gibi sanki. Aptal gibi. Hesap et nasıl bir çaresizliktir ki, geriye sadece mutlu taklidi yapmak kalmış. Kendine karşı bile. Öyle olmak için çabalamak kalmış. Bazı şeyler asla değişmeyecek, hiçbir zaman hiçbir sey hiçkimse için mükkemmel olmayacak. Bunların bilincinde olarak, mükkemmeli hiçbir zaman aramadığımı ama en azından asgari şartlarda bir şeyleri yoluna oturtabilmeye bile razı olduğumu ve bunu başardığımı yazabilmek isterdim buraya. Fakat nasıl diyorduk, "Elbette bardağı taşıran damlalar oluyor. Ama taşan bir bardakta birkaç damlayı sorumlu tutmak çok doğru gelmiyor bana."

Bu işin belki de beni en çok inciten yanı, kendimle birlikte çevremdeki insanları da bir kara deliğe yaka paça çekiyor olmak istemsizce. Beni hâlâ herşeye rağmen sevebilen insanları yada kalbimin hâlâ canlı kalmayı başarabilen son parçasıyla sevdiğim insanları. Bir süre sonra, sanki gözlerindeki rengin yerini gri hareler alıyor. Öyle karanlığım ki, gölgem düşüyor üstlerine. Onlar da çok ciddi bir biçimde tüm ışıklarını kaybedip, karadeliğe doğru sürükleniyorlar sönmeye yüz tutmuş parlak bir yıldız gibi. Ve ben tutamıyorum, tutamıyorum ellerimde hayatımı.

Bunu neden buraya yazmak istedim bilmiyorum. Belki de sadece yazmak istedim, belki bu nota birkaç ay sonra bakıp tekrar mutlu olmayı istemek gibi -benim için- ütopik hayaller kurma aptallığını yapmamak adına. Eskiye dönüş, geriye dönüş, özüne dönüş. Adına ne dersen de, fakat bir daha asla ışıkları yakmayacağım.

Ben karanlıkta daha güzelim...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

“Bir yere ait olmayan insanlar ne olacak?"

"Nereye? Nereye ait olmayan?"

"Herhangi bir yere. Herhangi bir şeye, herhangi bir kimseye. Fiziksel olarak bir bağı olmayanlar. Uzay boşluğundaki kuyrukluyıldızlar gibi hiçbir çekim gücüne tabi olmayanlar."

-Salman Rushdie

yedieylülikibinonsekiz. adına 21. yüzyıl denen bir acayiplik. içtiğin her mayalı etil alkolle diş minesine zarar ver. yediklerin mideni zorlayarak mide asidinin mukozayı delmesine ve dokuyu yakarak gastrit oluşmasına sebep olsun. boğazından yukarı asitli düşük pH lı gaz moleküllerinin yemek borusunu yakarak çıkışını hisset. her yeni nefesle gelen mikronluk geri dönüşsüz doku ölümleriyle yaşlandığını bilmenin verdiği karanlık esrime hali. gün boyu maruz kalınan dijital aletlerden biriken radyoaktif ışımaların hücrelerin nükleuslarına verdiği kalıtımsal zararla mutant coşkulara kapıl. iletişim çağının getirdiği gereksiz sözde "enformasyon" özde bilgi çöplüğüyle zorlanan nöron sinir akışlarının sinaptik boşluklarda çıldırmasını izle. en derin çukurlarda güneşin yakıcı iğrenç ışınlarıyla buharlaşan göller gibi yok olup giden serotonin ve dopaminin kırıntılarını biraz olsun elde edebilmek için kendini yerden yere at. fiziksel uyarıcılar ve dijital simülasyonlarla olamadığın personaları olmuş gibi yaşayarak yalancı hayal dünyalarının astral bakteri lordu ol. travmatik deneyimlerin getirdiği kaydırak gibi sallanan psişenin ucunda bir o yana bir bu yana savrul dur. çözülemeyen bilinçaltı sorunlarının rüyalardaki yansımaları olan kabusların adrenal baskısıyla uyanılan gecelerde duvara bakınca hissedilen atomik bir hiçlik titreşiminden olma hali. aynı şeyden biraz daha. ama azar azar farkla. zamanın hiç bir saniyesini , hiçbir infinitely small anını asla yaşayamamak, çünkü her sonsuz küçüklükteki zaman parçacığına yakınlaşmada aslında o An'ın geçtiği gerçeği. peki o zaman zaman nerden geliyor hissi ? felsefi yığıntılarının tepesinde çocukluğunu arayan Düşmüş Melek gibi debelen ve bataklıkların içinde kendi balçık krallığını kur. her saniye Satürn'e eklenen entropik bir çürüme halkası. Hexagonal denkliğin bir türlü elimine edemediği , devreden bir ondalıklı sayı olarak hata payı, imalat hatası olmak. polimer transfer hatlarından drenaj edilen ziyan kaçakları gibi ayrıca alınıp gözden uzak torbalara dökülmek. plastik bir yaşam tarzı. ne öyle ne böyle. termoplastikler ısı karşısında erir, şeklini kaybeder ve tekrar şekillendirilebilir. plastik bir sinir sistemine sahip olmanın verdiği akışkan keyif. ne öyle ne böyle. her şeyin formunu alabilen atom ve elektron orbitalleri arasındaki kaotik hiçlik. her şey ve hiçbir şey. her an her yerde ve hiçbir yerde. ne orada ne burada ama hem orada hem burada. konumu ve hızı aynı anda ölçülemeyen elektronun belirsizliğiyle kozmik uçurumlara atla. arkana bile bakma. aynı şeyden biraz daha. ama azar azar farkla. her şey yolunda her şey yolunda.

 

Heretik tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Acayip neskafe bağımlısıyım. bugün 3 koca bardak içtim.Daha da içesim var. Çaya da bayılıyorum .ah sahlep olucaktı şimdi kafaya dikicektim sıcak sıcağk:blink:

 

Ya abra, daha hava soğumadı. Bi de sen alanyada değil misin. Salep ne demek abraaaa! Salep ne demeeek!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ya abra, daha hava soğumadı. Bi de sen alanyada değil misin. Salep ne demek abraaaa! Salep ne demeeek!

 

Salep demek , böyle poşetini açıp bardağa boşalttığım üstüne süt eklediğim sonrada mikrodalgada 2 dakika ısıttığım, şu anda da içmekte olduğum harika içecek demek. Tavsiye ederim böyle eylülün 7 sinde de çok güzel gidiyor be ! :blink::D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Abra zaten ocağın 7sinde de ekstra buzlu milkshake veyahut macchiato içen adam .Ondan ve bizden yana bir sıkıntı yok .Şu an ne düşündüğüme gelirsek ülke gene çok önceden yaratmakta olduğu b.ktan ekonomiyi enflasyona ve amerikaya ya bağlıyor ya bak deli olacağım . Kurban için ithal ettikleri 3.sınıf ülkelerden gelen etler , çünkü paraları onlara yetiyor açgözlülükleri yüzünden zamanında atatürkün büyük mücadele ettiği şarbon hastalığını geri getirdi ülkeye . Spordan çıktım protein alacam et yemeye korkuyorum .O kadar sıkıntıya rağmen zamlar artıyor , bir tuhaf yani .Şu güzelim bereketli toprakları , verimliliği ve çok işlevselliği olan ülkemizde sıkıntılar içinde ekstra çaba gerekiyordu onu da başardılar . Neyse ben de onlar gibi bir serzeniş delisi olmak istemediğim için deniz taksi ve seracılık işine girdim çok riskli olsa bile şu zamanda ortaklıklar. Bende fakir babasından nefret eden elvis presley mentalitesi var mı desem ? . :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uyuyabilmeni sağlayacak ne varsa... Yapıştır gitsin.

 

Melatonin hapı al . Yada lavanta ve melekotu bitkilerini bir tencerede kaynamış suya koy , 10 dakika demle süz . O suyun üstüne de 1 litre süt koy . Ya küvette kullan yada banyodan sonra kaseyi üstüne dök . Bak nasıl uykun geliyor , pagan olan sensin . Ben mi öğreteceğim . :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...