Jump to content

Şu An Nasılsın? Ne Düşünüyor, Ne Hissediyorsun?


Deaths_Expulsion

Önerilen Mesajlar

Hmm yine uyuyamadım. Acaba bu vazodaki lavantalarla ne yapsam? Hmm...

 

Şaka. Ben onu yaparken eğlenirim, iyice uykum açılır. En iyisi sütümü içip tekrar yatayım. Az önce çekirdek çitlerken bi canlı neden ağlarken gözünden normalde işlevsel olan bi sıvıyı boşa akıtır diye düşündüm. Araştırdım, tatmin edici bir cevap da bulamadım.

Bi psikoloğun yaptığı araştırmaya göre kadınlar ayda ortalama 5, erkeklerse 1 defa ağlıyormuş. Dedim yalan bu, hastalarını aldı ankete galiba. Meğer ekonomik olarak zengin ülkelerde insanlar daha çok ağlıyormuş. Ağlama yetisini geri isteyen el kaldırsın. :D

Bu arada şu ev yapımı tuzlu salça harika bişi diil mi ya? Onun müptelası olan da el kaldırsın. Hendz ap! Neyse yatayım...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uyuyabilmemi değil, uyuyabilmeNi* yazıyor. Niye sanki ben kendimden bahsediyormuşum gibi bir cevap verildi anlayamadım. Ona keza "Biraz uyu." diyorum, "Biraz uyuyabilsem keşke" değil. Forumdan birisine ithafen yazılmış olabileceği gerçeğine karşılık lavanta dersleri bir de üstüne bana, bana yani. Bu cümleyi dövme yaptırmayı düşünüyorum, forum imzamda da bu yazıyor. Benim için çok anlamlı. Bi insan sabaha kadar kafayı çekip niye saat 8'de uyanır tüm yorgunluğuna rağmen acaba. :/

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bazen kafamın yüksekliği rakamlarla ölçülemeyecek durumdayken nasıl hâlâ Ingilizce konuşabildiğime/yazabildiğime şaşırıyorum. Şu yukarı yazdığımı yazarken Türkçe konuşamıyordum mesela. 3 gündür yağmur yağıyor, sıcak bitmedi tabiki ama en azından gök gürültüsü var parçalı bulutlar var en sevdiğimden. Bugün uyanır uyanmaz Recinal'ın tariflerinden birini denedim, olumlu geri dönmesini diliyorum. Bir de reiki'ye başlıyorum. Ismail Bülbül zannediyorum en doğru seçeneklerden biri. Iyice de alışkanlık oldu buraya durum raporu yazmak.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Keşke iklimlere saygı duyabilsem

Kış gelse, yaz gelse, offf ne sıcak , offf ne soğuk , eriyecem resmen, donacam resmen, ilk bahar gelse çiçekler açsa böcekler otse , son bahar gelse yapraklar dökülse hava soğusa, terlemeyim, üşümeyim derken, offffffffffff anı yaşamayı unutuyorum

Neyse

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir gün b.k gibi zengin olursam oturacağım evi tasarladim.Hayalimdeki apartman dairesi 11 katlı bir apartmanın tam olarak 9. katında. Her kat bir daire. Benim dairem sizi boyuna uzanan kahverengi merdivenlerden sonra selamlıyor. Kapı kilidini çevirdiğinizde karşıda direk benim siyahlar içindeki odamı göreceksiniz Orası hem benim yatak odam hem de stüdyo girişin hemen sağında uçsuz bucaksız Mutfağım var boyuna uzun enine dar duvarları yeşilden ibaret kahverengi ve yeşil bütün mutfakta hakim Benim odamla mutfağın arasında kalan oda benim salonum kırmızı tonları hakim koltuklar en nefret ettiğim renkten pembe balkona açılıyor sağ taraf sol taraf ise yine balkon açılıyor arada kalan tek şey ise kahverengi kitaplığım Ha bu arada odanın Neredeyse her tarafı pencereleri ile kaplı salonun sol kısmından başka bir balkon açılıyor Ancak bu balkon yuvarlak ve salonla Mutfağı birbirine bağlıyor kapı girişinin hemen sağında lavabo var hayalim boyunca düşlediğim küvet de cabası salonun tam karşısında ise misafir odası var Her gece o evdeyim, zihnen

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gözlerimi kapatıyorum...Bu kez hiçbir şey yok.Karanlık.Hiç bir şey yok!Karanlık!Ne sağdan soldan eğriler çizerek gelip, gözlerimin baktığı dik açıya yerleşirken netleşen kontrol dışı imajlar,ne de tepede dönüp alın hizasında birleşerek hareketsizleşen mor daireler.Hiç bir şey mi var?Yoksa hiç bir şey mi yok?Bu iki sorunun bahis konusu olan şeyler birbirinin ters fonksiyonun değer kümesinde mi ikamet ederler?Yoksa çakışan iki düzlemin tanımı mıdır bunlar, karmaşık sayılar kümesinde?Sonsuz kere sonsuzun içerisinde bir özelliği taşıyan veya taşımayanlar haricinde hiç bir şey yok mudur yani?Var mıdır? (...)

Öyleyse,öylece dinlemeli.İşte yine,çoktan buldukları veya asla bulamayacakları halde ne arıyorlarsa,amansızca,anlamsızca aramaya devam eden insanların uyku saati.Tıkış tıkış kafelerde,soğuyan,soğuksa ısınan, tatsızlaşan,eh zaten pek de iyi hazırlanmamış olan sohbetler bitti çoktan;neyse ki bunların susabildiği en azından yüksek sesle bastırılabildiği eğlenceli barlar var.Yarım yüzyıl kadar önce dünyayı değiştirmek için atılan tohumlardan filizlenen müzik türlerinin kulağa hoş gelen ama gerçekten ama gerçekten eğlendiren parçalarla yalan yanlış budanarak yoksullaştırıldığı,icra eden kadar dinleyenin de akşamcı çorbacısı dışında bir nihayetten ötesini hayal edemediği ama gerçekten eğlendiren,bu arada eğlendirmenin "eylemek,oyalamak" kelimeleriyle aynı kelime kökünden geiyor olabileceği ihtimalini elbette bilen ama bunun üzerinde fazla durmayan insanların orada öylece oluverdiği barlar varlar.Elbette yapacak daha iyi bir işi olmayanın,hatta hiçbir işi olmayanın oyalanması gerekir.Bunu eleştirmek aklımın ucundan geçmez.Bunun yerine zihnimdeki boş gidip dolu gelen araba seslerini dağıtır,sol üstten düşük çözünürlükle süzülen bir takım anılara dalarım.Babam gelir aklıma.İşe giderken karakolun önündeki iki hız kesme tümseğini fark edip arabadan iner ve yaptırana sorar:

-Ne gerek vardı?Buradan kaç araba geçiyor sanki?

Babamın yakın arkadaşı kem küm ederek, ve içinde "Kaymakam Bey" sözcük grubu geçen bir cümleyle kendini savunur.Babam daireye gidince sağa sola telefon açar ,yazı yazar,kaymakamla bizzat görüşür.O tümsekleri günlerce uğraşıp oradan kaldırtır.Ben tümseklerden çok babamın çabalarının gerekliliğini sorgularım.Üzerimde mavi önlük vardır henüz.Engeller ülkesinde olduğumu anlamayışım da normaldir.Aynı tümsekler bana eğlenceli gelir bisikletle giderken.Bu eğlenceli tümsekleri neden kaldırmak ister ve bunun için mülki amirleri karşısına alır ki bir insan?Bu çocukluk anısının bir sonraki perdesinde siyasi bir dönüşüm,genel bir yozlaşma,keskin bir kutuplaşma,karamsar bir gelecek tablosu gelir miydi acaba babamın aklına?Bu soruyu sorarken dillendirmek istemeyeceğim bir nedenden dolayı(belki de sırf matematiksel söylemleri,sözcükleri benzetmelerimde kullanarak başlattığım yazımı bu defa tarih,mitoloji anlatır gibi yaparak konuya yabancı olanların ilgisini savuşturmak ,özellikle yarım anlayanların teröründen ,dehşetinden bu iç dünya doğumlu , forumdaki yaşamı ise ölümlü olan satırları gizlemek için,belki de değil),Akhalar çağrışımı oluşuyor zihnimde.Binlerce yıl önce Agamennon öncülüğünde Troya'ya saldırarak bir krallığın çökmesine ve yok olmasına,(Anadoludaki diğer prensliklerin de Troya'ya yoğun desteğine rağmen) neden olan,yağmacı,kurnaz,komplocu,oldukça inançlı ve dindar,kindar,savaşçı bir Proto- Yunan ulusu...Kazandıkları şanlı(?!) zaferlere rağmen içlerinden bir tek adam gibi hayatta kalan Odyseus oluyor ya diyorum hani...Etmez ya,tekerrrür etse, bu kez Odyseus kim olacak?Akhalar yağmalarıyla fırtınalı denizlerde paramparça olurken kim hayatta kalacak?İşte bu soru tüm merakımı bitirip zihnimi rahatlatıyor.Çünkü umurumda değil.Bunu da çözdüğüme göre uyurum artık ben.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...