Şu An Nasılsın? Ne Düşünüyor, Ne Hissediyorsun?

Conor mcgregor denilen adamı sevemiyorum . Şu MMA olayını medya ve insanlık iyice içine etti . Bu adamın lisansını ve kemerlerini almaları gerekir . İğrelti ediyor harbiden , hayran kitlesi de ayrı bir zavallı . Neyse zaten dayağı yediğine de sevindim . Hayır bu kadar dayak yiyorsun ve bir sonraki karşılaşmada rakipleri küçümsemeye devam ediyorsun ? , Onurun da mı yok ? mübarek gerzek adam . .

Nasılım biliyor musun?

...

İçim gidiyor ama oluru yok....

"Kendi vodkamı evde kendim yapayım hem ucuza da gelir "derken hayal ettiğim kafa bu değildi. Ben daha önce hiç böyle bir şey yaşadığımı hatırlamıyorum. Bu nedir, nasıl bir kafa şekli¿. 50 liraya 5 litre vodka elde edeyim derken mantık kavramını nereme soktum acaba. Dağıldım, dağılıcam. Çok fena. -_-

Herkes hayatta tutunacak bir şeylerin peşinde. Genelde insanlar aşka ve meşke daha çok tutunuyorlar çünkü bu kendilerinden kaçmak için en kolay yöntem... Birini alır, hayatının tam ortasına yerleştirirler. Bütün zamanılarını onu düşünerek, onun için bir şeyler yaparak geçirirler. Aşk sarhoşluğuyla kim olduklarını, nerede olduklarını unutur, bir başka insanın uydusu haline gelirler. Bu sayede artık o küçük ve anlamsız varlıkları -kendilerince- bir anlam kazanmıştır... En güzel düşüşler de bu nedenle bu alanda yaşanır. İnsan bir anda bu yalan içgüdüsel oyunun dışına itildiğinde, feryat - figanlar sonrasında gözlerini kendisine çevirebildiğinde, içindeki cevheri görme imkanı olabilir. "Ben kimim?" ve "Ben ne istiyorum?" sorularının cevapları başlangıçta basit birer arzudan ibaret olsa da, kişi bunu devam ettirdiğinde kendisine giden izlere ulaşmaya başlar. Değişim, gelişim kaçınılmazdır sonrasında. İnsan bir defa kendisine yalan söylemeyi -gerçekten- bıraktığında ve mazoşist bir içgüdüyle gerçekleri kendisini yaralamak için kullanmayı da bıraktığında, özgürleşebilir. Tüm kavramların üzerine çıkabilir.

Bunu yapmak yerine kendine acıyan, kendine acıdığı için sürekli ağlayan ve bu bağlamda hayatını parçalayan insanlar; merdivenler orada değil... Bu tarafa gelin. Su çok güzel Hayat çok güzel...

Muhasebe diyip mali müşavir olmak gibiyim

Hayatı hem hiç bitmeyecekmiş gibi hem de her an sonlanabilecekmiş gibi yaşamak en zoru olsa gerek. Ama doğru olan yaşama biçimi de budur zaten benim düşünceme göre. Çok ciddiye almak normal ve monoton bir hale getirirken, "Önüme ne geliyorsa yaşıyorum." mantığı ile davranmakta bir o kadar yanlış -yine- bana göre. Insanın yüzlerce şansı yok. Var olanı imkanlar dahilinde en iyi biçimde değerlendirmek zorunda. Zaman çok hızlı geçiyor. Eylül ne ara bitti Ekim'in ne ara ortasına geldik hava ne ara bu kadar soğudu. Farkına varamadım ben mesela. Hiç-bir şey yapmadan beklemek, hayatını askıya almak, kendini bir kalıba sokup "Ben buyum" demek ve beraberinde bu kendini inandirdigin kalıp yüzünden hayatını her konuda mahvetmek, harcamak. Mantık dışı bunlar. Yeteneklerini ve zekasını naftalinlerle sarıp dolaba kaldıran insanlar tanıyorum. "Artık kendini harcamayı bırak" diye tokat atasım geliyor bazen hadsizce. Düzelme ve değişme ihtimali olan şeyler karşısında "tepkisiz" kalmak, bir şeyi eğer gerçekten istediğine inanıyorsan ve her defasında "kendiliğinden sana gelmesini yada o çok istediğin şeyin kendiliğinden gerçekleşmesini" bekliyorsan, olmayınca da yerden yere vurup ağlıyorsan belki de izlediğin yöntem anlıştır. Artık istediklerinin "Armut piş ağzıma düş." şeklinde ayağına gelmeyeceğini farketmek için geç kalmış yada kalmak üzeresindir. Kendinden değil kendini soktugun kalıptan çıkıp hareket geçmek gerek boyle anlarda. Insanlar düşebilir. Insanlar hata yapabilir. Insanlar başkalarından yardim istemek ve yönlendirilme talep etmek durumunda da kalabilir. Bazen herşey en başından yanlıştır, durum ve şartlar bir türlü elverişli olmaz yaşamak için, tüm talihsizlikler üst üste gelir, yardim çığlıklarını mutlaka duyan birisi çıkar. En nihayetinde birisi sigarana çakmak uzatır. Fakat sigarayı içip içmemek sana kalmıştır. Insanların yüzdeye vurulamayacak kadar az bir kısmı "hayal ettiği hayatı yaşıyor." , senin o ondalık dilimin içinde olmaman seni lanetli yapmaz. Milyarlarca insan bu şekilde. Var olanı en az hasarla ve istediğine en yakın biçime dönüştürerek yaşayabilmek mesele. Hiç kimsenin kalbi, sonsuz hiç bitmeyen bir akü değil, her zaman o çakmak o sigarayı yakmayabilir. Sigaranızı yakmayı ve çakmağınızı kaybetmemeyi öğrenin artık. Ben başardım mı? En azından neredeyse her gün yenildigim bu savaşa her gün yeniden savaşmaya gidiyorum. Bu da burda dursun. Öyle, genel...

Gerçekten içinde yaşamasak çok eğlenceli ülkedeyiz. En son bugün vandan göç eden adamı göç idaresine gitmesi için yol tarif ediyorduk . Diyoruz senin pasaport nerde. Okula kayıt için gelen hiç T.C. vatandaşı olmadığından dolayı alışkanlık olmuş. Gerçi abartmayayım okulumuzda toplam 500 civarı yabancı uyruklu öğrenci var toplam çok büyütmeye gerek yok .

domates çorbası, kuru fasulye ve pilav.

Çiçek açamayan toprak gibiyim

Saati geldi... İnziva zamanı.

Saati geldi... İnziva zamanı.

Yooooooo..... Hayır şimdi değil

Soğuk su gibiyim.

Siz en azından nasıl olduğunuzu tanimlayabiliyorsunuz.

Siz en azından nasıl olduğunuzu tanimlayabiliyorsunuz.

Biri alnından öpsün, witch içinde bir alkış alalım lütfen șak șakçı eda nerede?

Hüzünlü bir rap şarkısı gibisin witch :=)

Ben de tam bunu yazacaktım.

Siz en azından nasıl olduğunuzu tanimlayabiliyorsunuz.

Şakşakşak...!

Hüzünlü bir rap şarkısı gibisin witch :=)

+1 kaddeşim bende sana şakşakşak

Öf. Şu an nasılım?

Foruma yazdığım mesajların -Sıklıkla- alıntılanıp, içerisinde kaliteli bir mizah anlayışı olmayan tamamen saçma diyaloglar ve bir şeye benzemeyen espiriler ile benden bağımsız iyi yada kötü niyetine emin olamadığım kişiler tarafından bazen haddinden fazla saptırılmasına bugünlerde normalden fazla şahit olmuş ve bu duruma hafiften uyuz olmaya başlamış gibiyim. Arda Turan'ın eşinin basın açıklaması gibi oldu bu. Bak şimdiden havalara girdim. Biliyorum canınız sıkılıyor. Yaz bitti. Eve kapandınız. Sonbahar zaten melankoli. Ama bi de şu açıdan bakın, "Bu yazının başında; bir solukta, üst üste, nokta kullanmadan tek paragraf halinde yazdığım cümleler var ya hani, hah işte o cümleleri bırak aynı ritimde kurabilmeyi hayatı boyunca bir arada görmemiş insanlar, Witch rezil oldu diyorlarmış. Asdasdasd Kulağıma öyle geldi ben başkasının yalancısıyım. Ne forummuş arkadaş. Ne büyütmüşler şu eskiz defterinden hallice boş konuş alanını kafalarında. Dalga geçtiklerini zannedip seviniyorlar sonra. Yapmayın Eda ve Anafiel dostlar. Narsistim ben. Kendimi "trend topic" hissediyorum, az kaldı "Öyle popülerim ki ne yazsam olaaağaay oluyooğoor!" kafasına girip havalı tavırlar sergileyeceğim. Az kaldı şimdi Seren Serengil'in programına bağlanıp "Mağdurum" diycem. Arda Turan'ın yaptığı iş mi şimdi ayrıca. Yeteneği ve zekasını harcayan adamlara çok üzülüyorum. Kendisini harcayan insanlara üzülüyorum gerçekten. Zirvenin de zirvesinden yerin dibine çakılmak. Niye böyle yapıyorsun Arda üzme beni. Bak kafam güzelken yaptığım espiriler de hiç çekilmiyor zaten. O değil de ben niye pamuk ipliğine bağlı yaşıyorum ya.

Aaah! Kendimi dehşet hissediyorum! Uyuyamamamdan da belli değil mi zaten?

Witch in kafası güzel şuan arkadaşlar, daha sonra tekrar aramıza katılacak, öpücüklerle yolluyoruz

Eskiden bir deniz kızı vardı. Ekmek arası yapıp yemişler.

Sekerim düştü. Hafif bi kayıntı yapayım diye mutfağa girdim tüm ilçenin elektrikleri aynı anda kesildi. Insanın kafası böyleyken elektrikler gitmemeli. Bazı insanlar bende Apoth kadar ısrarcı olsa şu an bambaşka bir hayatım vardı. Deniz kızı. Trafo patlaması. Ya çok güzel karanlık. Dışarı mı çıksam. Ama yağmur da yağıyor. Evet evet dışarı çıkmalıyım. Ama karısına asıldığı adamın burnunu 15 yerinden kıran ve elinde silahla hastane basan Arda Turan serbestmiş. Böbreklerimi ite köpeğe bırakmak istemiyorum durum böyle çünki. Arec muz yiyorum su an bi hayli burjuva ister misin dostum?

Uyuya kaldım sandım, meğer hayalmiş. Duvarlardan geçmeli, çatılara konmalı falan. İyiymiş aslında.

Muz değil de, kedi yok mu kedi sarılıp yatsak?