Jump to content

Şu An Nasılsın? Ne Düşünüyor, Ne Hissediyorsun?


Deaths_Expulsion

Önerilen Mesajlar

Aynı hatayı üst üste iki kere yaptım. Aslında defalarca yaptığım bir hata bu ama bu sefer cidden dersimi aldım. Hayatı kendi kendime zindan ettiren bir şey bu. Bir şeye kızıp, sinirlendiğimde geri çekilip öfkelenmektense, karşımdakine o an bam bam bam söylemem gerekiyor. "Buna sinir oldum."

"Buna kızdım."

"Bu hareketin hoşuma gitmedi."

Bu kadar abi.

Niye kasıyorum ki, çözemedim kendimi.

Bugün ilk defa hayatımda belki de bir problemi abartıp büyütmek yerine karşıma alıp insan gibi konuştum geç de olsa.

Bundan sonra hep bunu uygulayacağım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yorgunluk had safhada ve bu kadar yorgun ve yetiştirmem gereken işleri yetiştirmiş olduğum zamanları çok seviyorum. Hayatımla ilgili kaygılı her şeyi elimin tersiyle itiyorum böyle zamanlarda. Sıfır kaygı. Felaket tellalı ses suskun. Yüzümde pis bir gülümseme. Her şeye dayanacak gücüm var. Çok daha ağır zamanlardan da geçtim, çok daha kolay zamanlardan da... İnsanların benimle ilgili fikirlerinin hiçbir önemi yok. Herkes, herkesi istediği süzgeçten geçirip filtreleyerek posasını alıp koyuyor hayatının bir köşesine. Oysa o köşelerin hiçbirinde bulamıyorum varlığımdan hiçbir parçayı. Paramparçalığım bir bütün halinde uzayıp gidiyor zaman denilen sahtelikte. Etiketler takınıp, etiketler soyunuyorum. Tutunmasam da, akıp gidiyor yaşam altımdan. Dayanıklı olmayı amaçlamasam da, bana dayanan insanlara dayanak oluyor, ister istemez dayanıklı bir hale bürünüyorum. Tamamen bir hiç olduğumu bile bile hepmişim gibi davranışlar sergileyerek akıp geçiyorum yaşamın içinden. işte tam da böyle hissediyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok farklı bir duygu bu. Fotoğraf baktığın şuan toprağın altında ve artık yaşamıyor, aradan 3 yıl geçtiği içinde bedeninden arta kalan hiç bir şey yok. 3 yıl geçmiş ama ben hala bir kaç gün önce görmüş gibi hatırlıyorum. Oturup saatlerce muhabbet ettiğim birisi olmamasına rağmen ben hala onun ölümünü kabullenemiyorum. Hala ölmemiş gibi geliyor ama nereden bilinebilirdi ki.

Çok tuhaf ya, bu duygular çok tuhaf. Tarif edemedim..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

​reaktörler arası oksidat hatlarında unutulmaya mahkum küçük bir moleküler datadan ibaretlik. sonsuz dehşetin kara deliklerinde hiçliği kemiren tahta kuruları olmanın muhteşem esrimesi. kovan zihni ile singülariteyi yakalayan dekadant modernizmin lağım çukurundaki dijital mastürbatif yaşamlar. le chetalier denge mekanizmalarını ileri değil son sürat geriye iteleyin. primitif ilk noktaya dönüş, doğanın hakiki felaketiyle mutlak equilibrium haline ulaşması. doğa , fazlalıkları, yani insanı ve onun iğrenç kibirini makro surette elimine ederek insanı layık olduğu yeraltı leş yiyici böceklerin partilerine teslim edecek. felaketler en büyük sevinçlerdir. birilerinin en değer verdiği, üzerine acizce titrediği her şeylerini kaybetmelerini görmek için can atıyorum. bu en başta benim. en korktuklarımız başımıza gelmediğimiz sürece bu iğrenç simülasyonda dönüp durmaya devam edeceğiz. sifonun çekilişiyle karanlık kanalizasyon hatlarında kaybolan dışkılar gibi. korktukça sarılacak, kibire tutunacak, ve de inkar edeceğiz. helak olan halklar inkardan ve sansürden oluyor. kendi korkularını tabularını sansürlemek. otomatik savunma mekanizmalarıyla statüyü, aileyi, erilliği metalaştırarak kendi bomboş varlıklarını meşrulaştırmaya çalışmak. iş adamlarından ve kravatlı totoşlardan nefret ediyorum. ama en başta da en büyük eleştiri, çuvaldızın eşek başlı iğnesi yine kendi kıçıma. çünkü yeteri kadar gözümü karatamıyorum. büyük, çok büyük, dehşetli boyutlarda yabancı bir felaket gerek. tıpkı tarotun Yıkılan Kulesi gibi. her şeyi silip süpürecek. tabiatın dünyanın üzerine sifonu çekmesi. önce kişisel günlük yaşamlardaki küçük kıyametlerimize tutunacağız. en çok üzerine titrediklerimizi elimizden almaları gerek. hiçbir şeyimiz kalmayana dek. alaylar, aşağılanmalar, tükürükler ve sürüngen salyaları arasında çırılçıplak, yapayalnız ve tüm sahte umutlardan arınmış. işte artık o anda mutlak doğallığa, sonsuz entropiye ve hiçliğin tanrısız kaosuna erişeceğiz. artık bir önemi kalmayacak. isimlendirilmiş kavramların. artık her şeyin atomlarında, kuarklarında, orbitallerinde, abzürd reaktif mekanizmalarında hesaplanamayan, ölçülemeyen bir kaos tanrısı gibi nükleer patlamalarla uçsuz bucaksız kara deliklerin diplerinde kahkahalar atacağız. artık insani bayağılıklar bizi etkileyemeyecek. ama önce küçük ve ardından devasa kıyametler gerek. her şeyimiz elimizden alınana dek. hakiki bir arınma dehşet çığlıklarıyla olur, kibirin, paniğin ve korkunun asitli afetlerle cazır cazır erimesiyle. çıkan sülfür kokulu gazlar arınmanın müjdecisi olacak. önce yıkılan kule. tüm konformist sığınakların çöküşü. ardından gerisi çığ gibi...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslında çok iyiyim. Sağlıklıyım, akşam kapısını açıp içine girdiğim bir evim var. Hayatımda gözümü kapatıp sırtımı döneceğim, sonsuz olmasa da büyük güvenle bağlı olduğum biri var. Çoğu insanın isteyeceği bir işim var, güzel para kazanıyorum. Çok iyiyim aslında, çokça mutluyum. Ama bazen ne oluyor biliyor musun ? Bu andan keyif alamıyorum. Bir anda aklıma düşüyor; deli çağlarım. Buralar düşüyor aklıma. Buralarda geçirdiğim saatler, edindiğim dostluklar, hayatımdaki mezarlığa gömdüğüm insanlar. Hepsini çok seviyorum. Kalanı da gideni de her birinizi çok seviyorum, İyi ki geldiniz hayatıma, iyi ki dokundunuz ruhuma. Çok şey öğrendim hepinizden. Ama çok acı bir şey var bu sıralar. Hiçbirinizi hatırlamıyorum, aklıma gelmiyorsunuz aslına bakarsanız çok umurumda da değilsiniz, yanlış anlamayın kötü bir şey değil bu sadece ben sizin nasıl umurunuzda değilsem işte... Peki nasıl aklıma geliyorsunuz o zaman değil mi ? Nasıl oluyor da hiç umursamadığım insanları yıllar sonra hatırlıyorum. Bir kişi. Unutmadığım, unutmayacağım ve hayatım boyunca da unutmak istemediğim bir kişi sayesinde. Yarım yamalak kalmış biri. Sonu olmayan bir hikayenin kahramanlarından. Dünyanın en şeker ve naif hislerini birlikte yaşadığımız biri. Hep gülümseyerek anıyorum. Sen iyi ki vardın çocuk. İyi ki oldun. Senin sayende unutmuyorum ben buraları, senin sayende hep hafızam taze, senin sayende bugün hayatımda çocukluğumdan ders çıkarıyorum. Sağ ol, iyi ol çocuk. Sev, sevil. Ben öyle yapıyorum. Biliyorum senin de aklına düşer bir gün, selamlar çocuk.

 

Sizi seviyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Durduğumuz yerden ileri doğru baktığımız yerlere gitmeyiz aslında. Yani o gitmek hissiyatının yarattığı hislere dahil olmayız. Ancak bir perdenin arkasında dururken, perdeyi açtığımızda pencereden dışarıyı görmeyi bekleriz. Bu yüzdendir ki, perdeyi açıp bir duvarla karşılaştığımızda duvara toslamış gibi hissederiz.

Peki ama neden?

Beklentilerle alakalı olabilir mi sence?

Neden olmasın?

Yanlış yerde, yanlış şeyleri konuşuyor olabilir misin peki?

Bunu sakın duymamış olayım.

E sus madem.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Onu istiyorum ama kendimi tutmaya çalışıyorum ya çok zormuş gerçekten. Ama ben her şeyi "gerçek" yaşamak istiyorum, biraz eski kafalıyım. Dokunmadan, koklamadan sevgi sözcükleri söyleyemem. Ama yanımdayken de dokunmadan, koklamadan, sevdiğimi söylemeden duramam. Bir de anlatabilsem bunu ona...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şimdi anlayamadığım 3 nokta var:

Birincisi şimdi venüs gerilemesi bitiyor diye benim çekiciliğim azalacak mı, yokssa varolan insan çekme gücüm devam edecek mi?

İkincisi bugün bisikletin üstündeyken tütüncünün önünden geçerken bana bakan adam masterchef murat mıydı? (çünkü bu kadar benzerlik olamaz yani)

Üçüncüsü kahve herkesin kafasını açarken beni nasıl mayıştırıyor?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şimdi anlayamadığım 3 nokta var:

Birincisi şimdi venüs gerilemesi bitiyor diye benim çekiciliğim azalacak mı, yokssa varolan insan çekme gücüm devam edecek mi?

İkincisi bugün bisikletin üstündeyken tütüncünün önünden geçerken bana bakan adam masterchef murat mıydı? (çünkü bu kadar benzerlik olamaz yani)

Üçüncüsü kahve herkesin kafasını açarken beni nasıl mayıştırıyor?

1- Belki eder, açıkçası çekicilik ile Venüs retrosunun arasında net bir ilişki bilmiyorum. Eğer natalda da Venüs retro ise Venüs'ün sana ait karakteristik yönleri tetikleniyor olabilir ama bana sorarsan bu seninle alakalı. Yeniay 15 derece akrepte olmuştu. Belki senin 1. Eve görünmüştür, iyi bir transit açısı ile görünür.

2- Muratpaşa ismi nereden geliyor sanıyorsun? ;)

3- Kahve esasında psikoaktif bir madde. Uyanık tutmuyor, uyanıklık hissi veriyor. Bu yüzden içten içe uyumak istesen de uyuyamıyorsun falan

Muhtemelen kafein senin üzerinde pek etki etmiyor, etse de kafeinin bağlandığı reseptörler ters etki ediyor olabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok çalışmam gerekiyor ama her şey o kadar çok dört bir yandan bastırıyor ki, ne tarafa koşacağımı bilemediğim bir gün yaşıyorum. Son iki haftadır bu şekilde çalıştığım için her şeyi bırakıp kendi içime dönmek, gidip yatıp uyumak istiyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...