Şu An Nasılsın? Ne Düşünüyor, Ne Hissediyorsun?

Ejderha Dövmeli Kız filmini ucuz bir porno filme benzeten sadece ben miyim arkadaş, ben cinayet filan modundaydım halbuki. -_- Nefret ettim. 2 saat boşa gitti.

Keşkeler, umarımlar ve hadiler kullanmaya başladım. Galiba yattığım yerden kalktım. Dünya, yaşam ilgi alanıma girmeye başladı belki. Beni buraya mantığım mı getirdi? Bu sefer değil.

Bir bakımdan biraz daha dış dünya gibiyim, bir bakımdan yavaş yavaş varlığımın farkına vardığımdan daha uzağım onlardan.

Klişe olacak ama hayat gerçekten çok garip. Nereden nereye diyor insan bazı olaylar karşısında. Mesela şu an aklıma geldi bu, daha önceden hiç düşünmemiştim; benim bugünkü mutluluğumun sebebi gnoxis. Burası olmasaydı belki hayatım boyunca göremeyecektim onu. Bunu düşünmek bile acı veriyor, öyle olsaydı şu lanet depresif hallerimden asla kurtulamayacaktım, kendimi bulamayacaktım. O yüzden teşekkür ediyorum böyle bir site kurduğunuz için. Tabi bu konuda asıl teşekkürü bir başkası hakediyor aslında. O kendini biliyor nasılsa, yazmama gerek yok. Her ne kadar benim bu mutluluğu hak etmediğimi düşünse de yanıldığını göstereceğim. Aslında haksız da sayılmaz, bu kadar masum bir insan görmedim, tanımadım ben. Ama ben onun masumiyetini hak etmek için elimden geleni yapacağım.

Aurora'nın paylaştığı Aurora parçası sebep oldu bunları yazmama(Infections Of A Different Kind). Sana da teşekkür ederim Aurora. Bir aşk şarkısı olmasa da epey içlendirdi beni. İçimi dökmeliydim. Öyle işte...

Uyanacağım, ve uyandığımda, dost yanıma, düşman bambaşka bucaklara kaçmalı.

Söylenilen yalanların, saklanan adiliklerin, ve verilmemiş hesaplarım hepsi verilecek, herkesin gerçek yüzü gün yüzüne çıkacak. Herkesle görüşülecek, gerekirse kıyamet kopacak ama, adalet yerini bulucak.

Kaçmak için sadece birkaç gecelik ömürleri var. Zira adalet, gerçekleşmek zorunda. Ve bu sefer hesabını soracağım mevzu bahis, benim.

bbcode'nin gözünü seveyim. waysıng'ı, insanı delirtmek için yapmışlar resmen.

bbcode'nin gözünü seveyim. waysıng'ı, insanı delirtmek için yapmışlar resmen.

Bizim açtığımız forumda çocuk bir editör koymuş. Site konsepti gereği bol resim koymayı gerektiriyor. Allahım, ben yazdıkça yazı yazdığım alan büyüyor, en sonunda sayfanın tamamı kadar editör oluyor. Sıra geliyor yazıların arasında resim koymaya, en üste çık, resim butonuna tıkla, en alta in sonra ekleyeceğin diğer yazı için tekrar en üste çık. Webmaster olan arkadaşın kulaklarını çınlatıyorum uzunluğu ayarlayamadığım için o sırada.

Cama, pencereye, mermere düşen yağmur tanelerini...

Şiddetli yağmur, sağlam bir fırtına, kurşun kadar ağır hissettiğim bir gece. Sene bindokuzyüz... Şaka lan. Istanbul, Kasım'dan dayak yiyor. Bir tarafta bazı şeyler için çok geç kalmış bir ayna, diğer tarafta elinde tuttuğu boya fırçası da dahil bulup bulabildiği herşeyi kendini uyuşturmak ve uyutmak ve tüm acıyı unutmak amacıyla kullanan bir kadın. Üç 've' aynı anda kullanmak kişisel tercihim. Yeni aldığım kırmızı yapraklı saksı çiçeği ve sarı ışık yapan mutfak lambası ampulleri. Odalarda en çok bu renk ışık sevdiğimden daha önce de bahsetmiştim yine burada. Kasım fırtınasının uğultusu bana neden hep çocukken biriktirdiğim üzerinde noel baba olan simli yılbaşı kartpostallarını hatırlatıyor. Reçel kavanozlarında gerçekten de çilek reçelleri biriktirdiğim mutlu sabahlara uyanmak isterdim fakat içlerinde yara bandı saklıyorum. -Acil durumlarda kırınız.- Acil durumlarda o kavanoz yerine kendimi kırdığım yıllarda, sabah bana benden önce yapılmış bir kahve yudumlayabileceğime olan inancım hala vardı, sanırım o yüzden dün bugünden hep daha fiyakalı. Bir şeylerin hayal ettiğim ve istediğim doğrultuda ilerleyeceği ile ilgili valizler dolusu belki var hayatımda. Boğazımda çözersem bağlayamayacağım düğümler var. Herşey yolundayken bile daima kederli hissetme hali. Hayatın güzel bir yolculuk olduğundan bahseden o kızıl saçlı kadın dik durmak istemeyen belime destek kemik sanki. Şimdi hangi otobüsün cam kenarında? Bugünlerde gündem konum zaman. Zamanın içinden mi geçip gidiyorum yoksa zamanı mı öldürüyorum mutlak sonu beklerken çok ayırt edebilir halde değilim. Yaşamak eyleminin kendisini sevmiyorum ben yada yaşamak bu değildi belki. Totale vurduğumuzda kimse kimseden daha farklı bir durumda değildi o zaman bitmek tükenmek bilmeyen, uğruna sağa sola çarpılarak koşturulan bu hayallerdeki ideal hayat arayışı neydi? Niyeydi? Kim bulmuştu ve gerçekten bulduğuna memnun olmuş muydu. Tamamlanmış olmak mutlu edecek miydi? Yoksa onun da bi son kullanma tarihi var mıydı. Hayallerimizdeki hayata sahip olsak onun da içine s*çar mıydık yoksa zaten küflü olduğu için bozuk olup olmadığı anlaşılmayan bir rokfor peynirini andırır mıydı? Nolursa olsun şarapla fevkalade iyi giderdi. Aslında bu yazı tam olarak "Uyuşturmak, uyuyabilmek ve unutmak" kelimelerinin aynı anda aynı cümle içinde kullanıldığı yerde bitmeliydi. O üçünü aynı cümlede kullanacak gibi hissediyorsan başka ne daha önemli olabilir ki. Galata Kulesi'nin kubbesini boyuyorum ben, istediğim renge.

insanı aldatan şey aslında bütünün parçası olduğu inancı.

Leş. Yılmış, bitmiş.

sadece hiçlik

Yorgunum... Çok yorgunum.

Bazen kendime dışarıdan bi bakıyorum da... içime korkuya çalan bir his düşüyor. Çok tuhaf, çok şen, çok kırgın, çok yorgun, çok çırpınan, çok süzülen, çok keyif alan ve çok şey yüklenen bi profil. Kendi kendimi nasıl şaşırtabiliyorum bilmiyorum. Bazen bozuk buzdolabında 40 gün kalıp canlanmış, dans eden bi kase yemek görüyorum kendime bakınca. Bi kase küfle ilgili herhangi bir yargıda bulunmayacağım, bulunmak istemiyorum, bulunamam.

Ne izlesem diye düşünüyorum.

Hissettirdin be Kasım. Bana sevmenin, sevilmenin ne demek olduğunu dostlarım tarafından.

Hiç olmayacak aşkları.

İlhamları, etnik mekanları, stil sahibi olmayı.

Bu insan bunu kesinlikle yapmaz dememeyi.

Paylaşılamamayı.

Hisleri. Aşkı.

Takdir toplamayı, hayranlık duymayı, eşitlenmeyi.

Muhteşem ötesi bir aydın.

Bana çok iyi geldin, beni iyileştirdin.

Fena ağlattın be Aralık.

Gitmek istemiyorum sanki ben. Bilinmezliğe doğru yeni bir şehre doğru.

Niye gider ayak tattırdın bana en güzel şeyleri be evren. En güzel duyguları, hisleri..

Şimdi sorduklarında, ne zaman gidiyorsun diye, önümüzdeki ay diyeceğime inanamıyorum.

Bu defterin, bu koca şehrin defterini kapatacağıma.

Üzülüyorum ve korkuyorum.

Çok korkuyorum.

Er ya da geç o hayvanların nesli tükenecek. Boşuna uğrașıyorsun be Leo. Er ya da geç o kutuplar eriyecek ve er ya da geç sende öleceksin, arkanda bıraktığın insanlar gelişen dünyanın hırsına kapılmış olacak ve umurlarında bile olmayacaksın. Boşuna uğraşıyorsun Leo...

ve "bu da veremden ölen dayım için!" dedi. bu acıdı len! nasıl acımasın.

Grindelwald'ın Suçları. Sinemaya gelmeyeli çok olmuş. Film sonu fikrime göre bu mesajı editleyeceğim.

Grindelwald'ın Suçları. Sinemaya gelmeyeli çok olmuş. Film sonu fikrime göre bu mesajı editleyeceğim.

Bende gidemedim daha editlede bir fikrini alalım:p

14 yaşımdan beri yazdığım şiirlerimi ve yazılarımı buldum. çok fenaymış çocuk olan kendimle tanışmak fena sarstı... kendimi daha zeki biri sanıyordum

"Hep yeniden gelmek zorunda mıdır sabah?

Hiç son bulmaz mı yeryüzünün gücü?

Uğursuz bir koşuşturma kemirmek zorunda mıdır

Gecenin cennetsi uçuşunu?

Hiç sonsuza kadar yanmayacak mı

Aşkın o gizli kurban ateşi?

Biçilmişti ışığa zamanı

Ve uyanıklığa -

Ama amansızdır gecenin hükümranlığı,

Uykunun süresi, sonsuzluktur.

Ey kutsal uyku!

Cimri davranma mutlu etmekte

Geceye adanmışları -

Dünya hâlinin bu koşuşturmasında.

Yalnızca delilerdir seni yanlış tanıyanlar

Ve başkaca uyku bilmezler

Senin acıyarak üstümüze örttüğün

Gölgeden başka

O hakiki gecenin karanlığında.

Hissedemezler seni

Asmaların altın çağlayanında

Badem ağaçlarının

Mucizevi yağında

Ve ayçiçeğinin kahverengi öz suyunda.

Bilmezler

Narin genç kızın

Göğüslerinde esenin

Ve orayı cennetin kucağına çevirenin

Sen olduğunu -

Sezemezler

Senin eski öykülerden

Cenneti açarak geldiğini

Ve anahtarlarını taşıdığını

Kutsanmışların evlerinin,

Ey sonsuz gizlerin

Suskun habercisi."

üzülmek istemiyorum yeter artık

Bende gidemedim daha editlede bir fikrini alalım:p

Kusursuza çok yakındı. Kesinlikle bayıldım. Seriyi seven herkes izlemeli, hiç spoiler vermiyorum sadece özlem giderdim resmen Hogwarts ile diyorum. Bayıldım.

Kafam nasıl iyiymiş cevap yazarken. Şişirmişim. Her filmde olduğu gibi teknik hatalar vardı, hikâyede kopukluklar ve beyin yakan detaylar da vardı, yer yer karmaşaydı, ama genele vurduğumuzda bir serinin yan filmi nasıl olur dediğimizde %80 başarılıydı. Hogwarts ve eski Wizarding World'e çok fazla selam çakılıyordu. Özlediğimiz ve tanıdık isimler, bildik büyüler, sevdiğimiz mekanlar vardı bknz. Hogwarts büyük salon. Ama kusursuz değildi, Hogwarts'ı özlemenin verdiği gaz ve kafa yüksekliği ile biraz mübalağa etmişim. Uyanıp okuyunca şok oldum asdasdasd

zorla kendisini sevdirmeye çalışıyor... zorla sevgi olur mu? olur diyor o... oje sürdüm diyorum, anlamamazlıktan geliyor. ikimiz için de kötü olur bak diyorum dinlemiyor. illa da gelecek sevdirecek. sonunda zorla kucağıma zıpladığında burnuna tuttum ojeli tırnaklarımı ki kokudan anlasın düşsün yakamdan diye... hayır bir insan bu kadar zorlanır mı? ayıptır... az anlayış ya. bir de kedilerin sezgileri güçlü olur derler ck ck ck

Kusursuza çok yakındı. Kesinlikle bayıldım. Seriyi seven herkes izlemeli, hiç spoiler vermiyorum sadece özlem giderdim resmen Hogwarts ile diyorum. Bayıldım.

 

Kafam nasıl iyiymiş cevap yazarken. Şişirmişim. Her filmde olduğu gibi teknik hatalar vardı, hikâyede kopukluklar ve beyin yakan detaylar da vardı, yer yer karmaşaydı, ama genele vurduğumuzda bir serinin yan filmi nasıl olur dediğimizde %80 başarılıydı. Hogwarts ve eski Wizarding World'e çok fazla selam çakılıyordu. Özlediğimiz ve tanıdık isimler, bildik büyüler, sevdiğimiz mekanlar vardı bknz. Hogwarts büyük salon. Ama kusursuz değildi, Hogwarts'ı özlemenin verdiği gaz ve kafa yüksekliği ile biraz mübalağa etmişim. Uyanıp okuyunca şok oldum asdasdasd

iyiyse gidicem kesin birşey söyle