celali Yanıtlama zamanı: Şubat 28, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 28, 2019 Hayatlarımızın kontrolünü ele almaya çalışan ama genellikle bunu başaramayıp birer illüzyona sığınan canlılarız. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Mart 1, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 1, 2019 Sürekli endişeliyim ve kafamdaki felaket senaryolarını haklı çıkaracak deliller arıyorum. Bulamayınca endişem daha çok artıyor. Halbuki tam tersi olması gerekirdi. Olumlu düşünmek neydi, pencereyi değiştirmek nasıl oluyordu, dengede durmayı nasıl başarıyordum. Hepsini unuttum sanki birden. Bu kadar kısa sürede bu kadar sert bir geçişin haklı sebepleri var elbette son dönemde gerçekten ağır denecek türden 2 travma yaşadım. Psikologta hemfikir. Yani o söyledi. Ben yaşadıklarımı küçümsemeye devam ediyordum halbuki. Küçümsersem yok olacağını zannediyordum acıların. Lakin dengemi koruyamamış olmak yine de benim eksikliğim. Insanlar zor dönemler geçirebilir fakat 'denge' dediğimiz şey gerçekten insanı zorlayan anlarda devreye girmesi gereken bir savunma mekanizması ise eğer ben hiç-bir sistem oturtamamışım demektir. Yalnız bu beni oturup kendime acımaya itmedi asla. Her ne kadar gerçekten ruh halim saat başı değişse de kendime acıma evresini geçtim çoktan. Yani bu durum bana planı tekrar gözden geçirtir, tekrar kurgulatır ve doğrusunu bulana dek zamanın koşullarına göre psikolojimi editleyebilirim. Doğru sistemi oturtana dek güncellemeler üretebilir versiyonu yükseltebilirim. Sorunları küçümsemenin onları çözme yolundaki en kolay fakat en yapay yöntem olduğunu kavramış olduk böylece. Sorunlara yaklaşımımı değiştirmem gerek. Başka bir yöntem bulmam gerek. Doktor tavsiyesi büyük acıların yaşanması gerektiği eğer yaşanmadan geçiştirilirse fizyolojik hastalıklara da sebep olabileceği yönünde. Iyi de büyük acıları tesirini azaltarak yaşamanın yöntemi ne? Ben oturup yaşadığım her acı karşılaştığım her sorun için enine boyuna üzülseydim çoktan kafama sıkmam gerekirdi. Burda bi tür püf nokta olmalı. Bir tür anahtar. Bir yöntem olmak zorunda akıl edemediğim. Insanın kendi psikolojisine dahi hükmedemiyor olması ne garip. Neyse şimdi varoluşa girmeyelim burdan. Sorunlar karşısında nasıl davranmalı ve çözüm üretebilmek adına hangi yolu izlemeliyiz? Konumuz bu. Fakat depresyon öyle ağır bir köpürme durumunda ki, mantıklı düşünmek istediğim her bir saniye sanki bir adım daha geriye gidiyorum. Mantıklı ve sağlıklı düşünemiyorum. Asla tam anlamıyla huzurlu hissedemiyorum. Depresyon eskisi gibi devamlı omuzumda gezdirdiğim sevimli siyah bi canavar değil artık. Fizyolojik hastalıklara yol açan ve eğer yenemezsem yenileceğim ciddi bir problem. Öyle ki "Ben daha önce tüm o ilaçları boşuna içmişim ben hasta değilmişim" dedirtecek kadar ağır. Sanki ilk kez geldi gibi. Galiba ben dengede durma savaşı verirken o bir kenarda güçlenip daha sağlam vurmak adına dövüş eğitimi alıp gelmiş. Hata yaptığım nokta muhtemelen; kendimi asla dinlemememle ilgili. Sevdiklerimin yükünü sırtlanmak ve onları kaybetme korkusu ile devamlı memnun etmeye çalışmak adına öyle çok uğraştım ki kendimi unutmuş bir kez bile "Acaba ben ne istiyorum" diye düşünmemişim. Sebeplerden biri ve belki en ciddisi bu olabilir. Şimdi de kediyle kafayı bozdum mesela. Meret dünyadaki en masum ve en sevimli şey. Eve gelir gelmez hasta olunca sırasıyla önce kendini suçlama, sonra iyileştirmek adına çabalama evreleri yaşadım. Halbuki iç parazitmiş sorun. Süt içerken anesinden almış büyük ihtimalle. Şimdi iyileşti gibi duruyor. Fakat ortada hiçbir gerekçe yokken oturup ya hâlâ hastaysa ya ciddi bir durumsa ya ölürse diye taşikardi yaşayıp uykumu kaçırıyorum. Halbuki ölüme ve doğuma ben karar veremem. Kontrolum dışında gelişecek tek bir kötü olaya dahi gücüm kalmamış. Olmaması için direndikçe de daha çok oluyor. Dürüst bir yazı oldu. Olmaması için bi sebep yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MZ1vdnW0mtQ Yanıtlama zamanı: Mart 1, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 1, 2019 gnoxis'in yeni zifiri mavi temasını sevemiyorum. eskisini özleyeceğim aklıma gelmezdi. mavinin koyu tonu o kadar baskın ki gök mavileri, eflantunları hatta siyahları bile kaçırıyor. artık ne kırmızı ne yeşil görebiliyorum. turuncuyu bile nadiren... her yer mor, bordo, kahverengi ve koyu mavi. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ninque Yanıtlama zamanı: Mart 1, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 1, 2019 Düşüş geliyor yeniden. Bu anı çok beklemişim, sanki günü belliymiş gibi şarabımı da aldım. "Hiç bir şey" olduğunu/olmadığını anlamak kötü ama iyi hissettiriyor. Sarsıyor, kendine geliyorsun. Güldüğün ve mutlu olduğun günlerin acısı çıkıyor, o gülmelerin, mutlulukların da aslında dengede kalmak için bir nevi savunma mekanizması olduğunu anlıyorsun. Karşı koyamadığım hisler çok zarar veriyor bana. Üstüne aptallığım da eklenince tren raylarına içli içli biraz da dehşetle bakarken buluyorum kendimi. Bunu yazmam bile başlı başına bir olay, bu insanların yersiz korkuları kendimi açık açık ifade etmeme engel oluyor. Hayır intihar etmeyeceğim, öyle bir düşüncem yok ama intiharı, ölüm düşüncesini bir kere bile aklından geçirmeyen insan bana samimi gelmiyor(buna annem de dahil). Eceliyle ölmek isteyen bir insanım ben. Ama zaman zaman gelen "neredeyim ben, neden buradayım, neden şu an nefes alıp verdiğim kişiliğimi belirleyen bu bedendeyim?" hissi çıldırtacak gibi oluyor. O zaman merak ediyorum o bedende olmadığım veya hiç olmadığım zaman neler olacağını ya da olmayacağını. Bunlardan reelde veya sosyal medyada bahsettiğim zaman prim yaptığımı, ilgi çekmeye çalıştığımı düşünecek insanlar var o yüzden boş yapıyorum, en sevdiğim şey "boş yapmak". Ota boka gülmek, dedikodu yapmak, liseli ergenler gibi ucuz, boktan esprilerle altına sıçarcasına gülmek. Sonra bunları birlikte yaptığım arkadaşımın gözlerindeki hüznü görünce "napıyoruz lan biz?" diyorum. Kaçıyoruz. İkimiz de farkındayız bunun. Onun hislerini anlayabiliyorum ama diğeri kapalı kutu gibi, kahrediyor beni... Ben bu sefer deneyeceğim. Öte dünyanın kapısını aralayacağım, ölmeden. Evet ben hala inanmıyorum. Ne paganizme, ne büyüye, ne dinlere, ne de onların diğer kollarına. Elimde olan bir şey değil bu. Çabaladığım halde yapamıyorum. Yapmaya çalışıyorum olmuyor, kopuyor bir yerden sonra. Gözlerimi açmadan görebilmeyi keşfettim, korkum engel oldu ilerlememe. Kendi yolumdan gideceğim. Bu aptalca korkuyu yeneceğim artık. Bunları yazabildiğim için burayı çok seviyorum. Yazmasam içimde patlar. Bu düşüşten ve farkındalıktan ömür boyu kurtulamayacağım için zaman zaman yazacağım bir yerlere, konuşacağım birileriyle. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Mart 2, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 2, 2019 Yavru bebeğimde kancalı kurt denen bir tür iç parazit çıktı dışkısında. Henüz 50 günlük ve tedavi uygulanması ona ağır gelebilir. Kafayı yemek üzereyim. Bir veteriner hemen tedaviye başlayalım diyor diğeri bi 10 gün daha bekleyelim diyor. Napacağımı bilmiyorum. Arkadaşlar bilgisi olan lütfen bana dönüş yapsın. Zor bir durumdayım. Gerçekten zor. Ilk veteriner muayenesinde ona parazit şurubu içirilmişti. Ona rağmen paraziti var. Kafayı yiyeceğim. 5 ayrı veterinerle görüştüm yarısı beklemek yarısı tedaviye başlamak taraftarı. Bekleyenler henüz küçük olduğu için beklemek istiyor digerleri paraziti ilerlemeden dökmesi gerektiği kanısında. Allahını seven üstüme sabır atsın. Ne yapmalıyım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Her defasında söyleyebileceğim her şeyi söylemiş gibi hissediyorum. Sonra kendimi bi kez daha denerken buluyorum. Bi kez daha! Bi kez daha! Mümkün mü o çığlığı duyurabilmek gerçekten bilmiyorum. Düşününce çok uzun zaman oldu. Dünyaya geleli o kadar uzun zaman oldu ki! İçim titriyor. Her şeyin 'algıladığımız'dan ibaret olduğu fikri netleştikçe, çırpınıp duran herkesin çabası, sıkıntısı omuzlarıma biniyor sanki. Hayat; en gerçek şey değilken bile, en doğru seçimmiş gibi hissettiriyor yine de. Yapmam gereken; yaşamak, iyileşmek, iyileştirmek, denemek ve başarmak sanki. Yaşam bir lütuf olma potansiyeliyle dolup taşıyor da biz her şeyi elimize yüzümüze bulaştırmışız sanki. Azimli, hevesli olmak ve potansiyelimi ortaya koymak için mutlak bi inancın gerekli olduğunu düşünmesem de inancım sarsılıp durdukça yalpalıyorum. Yalpalıyorum, çünkü sahiden de yalnız hissediyorum. Yalnız hissediyorum çünkü çoğu insanın gözlerinin içinde ışık yok ve ben, o ışığı söndürdükten sonra yaşamlarına nasıl devam edebildiklerini asla anlayamıyorum. İnsan kendi cesedinin etrafında neden gezer avare avare, aklım almıyor. Bir yandansa her birimizin, ister girelim içine ister girmeyelim, kendi mezarını kazdığını biliyorum. Ben zaman zaman mezarın başında, o soğuk boşluğa girip kıvrılma ihtimalime ağlıyorum. Eğer girer de savaşmayı bırakırsam üzerime ne kadar hızlı toprak atılacağını hayal edebiliyorum. "Ne iyi oldu," diye düşünürler belki de, "şu toprak yığını da ortadan kalktı da araziyi düzledik." Biliyorum ki minimalizmle, sana verilenle yetinip boyun eğmek arasında fark var. Biri kırlarda uzanmaksa öteki bi hücreye tıkılmak çünkü. Biri özgürlükse öteki tutsaklık. Tasmayı çıkarmaya çalışırken illaki boynumu mu kırayım yani ne? Bu mu sahiden? Özgür değilsem, bana adaletten bahsetmeyin bile. Sevmek istiyorum. Her şeyi sevmek istiyorum. Aslında gerçekten sevmek istiyorum. Değiştiremediğim o kadar çok şey, yardımcı olamadığım o kadar çok insan var ki... Gücünün neye ne kadar yettiğini anlamaksa dürtüsel bozuklukları olan biri için oldukça güç. Az önce Zeus'un asasıydı elindeki, şimdiyse gökte bulut. "Keşke iyi gelebilsem!" dediğim insanlar var, çok sevdiğim, kimi zaman "Onlar da beni bilsin." diye düşünüp önlerinde kendimi ortaya çıkarmaktan korkmadığım insanlar... Ama daha kendim bu denli çalkantılıyken, hayatlarına iyice yanaşmaya çekindiğim ve uzaktan, belki de yüreğim pır pır ederek izlediğim insanlar bunlar. Halbuki biliyorum onlarınki de deniz, onlarınki de dalga, onlarınki de fırtına. Bi de o insanlar var; çok samimi gelen ama çoktan buralardan göçüp gitmiş olanlar. Yani, bi kaç ışık var. O zaman da başka çelişkiler, duvarlar, karmaşalar var. Doğruya inanmayanların yalanlarının örttüğü örtü var. Benim korkularım var. Boğazımda bi yumru var. Ne yukarı, ne aşağı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ariakas Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Tam gaz yokuş aşağı gitmeye devam. Ekonomik durum zaten her geçen gün kötüye gidiyor o kısmına değinmiyorum bile ancak dün iki büyük kayıp birden yaşadım. Uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımın intihar haberini ve amcamın ölüm haberini aldım 1-2 saat içinde. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Su tersine akarken ileriye gitmeye çalışmak. Net. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Sanırım yarım saat kadar yüksek bi yerde baş aşağı durup sonra da uyumak istiyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 3, 2019 Reçelde kulak arkası kaşıntı çıktı şimdi. Muhtemelen bir hastalık belirtisi olacak derecede. Daha ne nasıl ve ne kadar ters gidebilir acaba... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Heretik Yanıtlama zamanı: Mart 4, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 4, 2019 hey ben de buradayım ha. bir paragraf kusmak yerine ana temayı baştan yazayım. sesimi duyurmak falan. ne inlerim var ne cinlerim.sıradan biriyim. ne heretiğim ne de katolik. hani hiçbirinden ama ortaya karışık insan işte. hala hayattayım. bir yandan alkol. c2h5oh. etanol. etil alkol. şu sinir sistemini etkileyip beyinciğin sinaptik ağlarını bozan türden. neyse boşverin. hafif duygulandım. burayı da merak ettim. iyi gördüm iyi. devam. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Mart 4, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 4, 2019 Vucudumda yüklü miktarda statik enerji birikimi olmuş rivayete göre. Bu yüzden dokunduğum herkesi ve herşeyi çarpıyorum. Komik bir şey ama. Kime dokunsam cızzt diye ses çıkıyor. metal bir şeye dokunduğum zaman yerimden sıçrıyorum. Garip. Kedi kucağımdan yere zıpladı az evvel. Aasdasfasf Bir de size de deprem olacak gibi gelmiyor mu ya? Karıncaların hareketleri bilhassa çok garip. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mart 4, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 4, 2019 Bu crossfit olayı tam benlikmiş lan .20 dakika içerisinde hiç ara vermeden 50 şınav 20 deadlift 15 box jumping sonra plunk ve tekrar 15 box jumping gibi programlar . Artık fitness salonlarında saatlerce makineler ile cebelleşmeye son .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2019 Kendimi anlatamadikca yanlis anlasildikca zorlamakla olmayacagina ikna oldukca anlasilma cabamdan siyrildim. Anlasilma cabamdan siyrildikca da yabancilastim git gite koptum her seyden. Cunku daha ben bile anlatmaya cabalamazken anlama cabasina girmedi elbette insanlar. Kafanin icinde yasamanin mukemmel bi yani var evet ama gundelik seylerin sana hic bir sey ifade etmemesi dunyadan bu denli soyutlanmak yasantini arkanda surukledigin bir seye donusturuyor. Ardindan gelen surecte kendimi ustu ortulu bi uslupla surekli bir seyler anlatirken buluyorum. Hem anlasilma cabasiyla kivranmayan hem de beni anlayabilecek olana ulasma potansiyeli tasıyan bir tavir olsa gerek. Oyun alanina cevirdim ortaligi. Ama ben bu parktan bile bunaldim. Kucukken hic tattirevalli midir nedir ona binemedim. Yasitlarim cussece benden buyuktu hep. Onun gibi bi sey htu ahaha. Kaydirak korkunc bir icat. Catir cutur cizz! Neyse oysaki cok uykum vaf gozlerim kapaniyor ama kafamin icinde hel ayni seyler gecip duruyor. Gidiyorum ben. İyj geceler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 5, 2019 Psikolog yara kabuğu kaldırıp beni kedinin fareyle oynadığı gibi duvardan duvara vuruyor ve terapiden eve geldiğim zaman mutlaka bir fenalık hissi geliyor bana o gece. "Kabuğu kaldırıcaz, o yaraları kanatıcaz ve sağlam bir deri ile kaplanana dek buna devam edicez" diyip ne kadar travma, üzüntü, kayıp varsa tüm kötü şeyleri tekrar tekrar hatırlatıyor bana halbuki oraya gömmek için ne kadar çok uğraşmıştım. Deşiyor, kazıyor en derinleri. %50 oranında işe yarıyor elbette, fakat bazen çok ağır geliyor unutmak için yalvardiklarimi hatirlamak. Bu gece de nefes alamıyor ve atağın kenarlarında dolanıyorum. Ha gayret. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fundac Yanıtlama zamanı: Mart 6, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 6, 2019 merhaba ben veteriner hekim değilim ama uzun zamandır besleme ve evlat edinme faaliyetlerim var. haliyle hastalıklarıyla da uğraşma..parazit eğer tedavi edilmezse geri dönüşü olmayacak duruma yol açıyor. bunedenle aşına göre acil tedaviye başlanmalı. parazit kolay geçen bir hastalık değil çok inaçtı. belirli zamalrda devam eden ilaç verimi uygulamalı. geçmiş olsun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Alti yasinda anaokuluna basladim. Ogretmenimin annemi cagirdigini hatirliyorum. Zaman zaman siniftan soyutlaniyormusum. Kacmak istedigimi ben de hatirliyorum. Ama cok mulayim bi velettim. Sonra dogumgunumu sinifta kutladilar sevineyim diye. Fotolara bakiyorum da iyi ki mutlu halim o jxkbzjs Birinci sinifin ilk gunu de ne kadar mutsuz oldugumu hatirliyorum. Herkes annesi gidiyor diye agliyor, ogretmen de sacma sapan ortami isitmaya calisiyordu. Acikcasi ben bi bok anlamamistim. Ama cok rahatsizdim. Yine oradan gitmek istiyordum. On bir, on iki yasina gelince bunalimla ciddi ciddi tanistim galiba. Off iste kitap okumaya ve gunluk yazmaya basladigim zamanlar amanin amaninn... Lisenin ilk gununu de hatirliyorum. Sekiz saat ne ya. Bayilacaktim. Sekiz saat ne hic aklima gelmemisti o kadar uzun surecegi. Olur muydu ya oyle sey. Oldu. Oluyor... Hala besinci saatten itibaren elim ayagim titremeye, atesim varmis gibi hissetmeye, mide bulantısı cekmeye basliyorum. Cogu zaman hic bir eylem yurutemiyorum, sadece zamanin gecmesini bekliyorum. Duygusuz, tepkisiz, fikirsiz bi seye donusuyorum. Sadece oradan gitmek istiyorum. Neysecikime. Zaten bi iki uc yildir acayip zorlaniyorum. Ama bi ara mutlu olduğumu hatirliyorum. O ara hangi araydı gercekten cok merak ediyorum. Ne kadar geriye gitmem lazim. Yoksa oyle bi sey olmadi, hayal mi ediyorum. Kucukken gorulen bi ruyayi gercek sanmak gibi... Neyse en azindan egitim hayatimin kafes kismi bitti sayilir. En azindan artik uzerimde sadece psikolojik baski olur .d Psikolojik baskiyla kosabilirim belki de ahahha. Bakalim kahrima ne ekleyecegim. Yine de pek gerilmiyorum ya bu konuda. O da ayri bi mevzu. Cok garip sahiden boyle dusununce. Gercekten dunyaya geleli cok uzun zaman olmus. Bu ara nedense gecmisi siklikla animsiyorum. Boooyle bunlari dusunuyorum iste yattigim yerden. Oyle. Ooohy 13 yil sirtima bindi dusununce. Nasil sabrettim ya... Ama 13 sinir bile olabilir. God knooows. God knoooows, god knowss i want to break freeeee! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Düşünüyorum verdiğim kiloları, on sene önceki kiloma geldim. Hem de spora ara vereli 3 ay kadar olmuşken... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Witch Of Rain Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Ömrüm boyunca sabit bir kiloda kalamadım ben. Ruh halime göre bi anda çok kilo alıp 2 ayda balon gibi sönmeye devam. Mesela 2 ayda 11 kilo verdim desem kimse inanmaz. Ama öyle oldu. Panik atak olunca ne biçim zayıflamıyormuş insan. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Bugün gün ne kadar bereketli yahu. O kadar şey yaptım birde üstüne film izledim, ikinci filmi mi izliyorum ve hala akşam olmadı, vay canına. Dur gidip kahve yapayım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Şu yol arkadaşım filmine bir tek ben mi katıla katıla güldüm . . Absürd komedi engellenemez o da lazım . Ulen bu entel adamlar sürekli efendim siyasi ,sosyokültürel veyahut felsefi imgelere ,sorunsallara kaliteli gönderme yapan komedi filmlerini savunuyorlar sürekli de yani tamam bizde hayranı değiliz recep ivediğin de ölcüsünde olan absürd komediler de gayet iyi , ulen bu entelleginizden hangover serisine bile saldıracaksınız diye korkuyorum .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Normalde ideal olan kilo, insanın, boyundan 5 - 6 kilo aşağıda olmasıymış. Mesela boy 1,60 ise kilo 54 - 55 olmalı. Boyumdan 10 kilo aşağıdayım şu sıra yani 63 kiloyum. Birde 3 şekilde kilo verme hâli var. Kastan, yağdan ve vücut suyundan. Önemli olan kas kütlesini korumak benim için. Ömrüm boyunca sabit bir kiloda kalamadım ben. Ruh halime göre bi anda çok kilo alıp 2 ayda balon gibi sönmeye devam. Mesela 2 ayda 11 kilo verdim desem kimse inanmaz. Ama öyle oldu. Panik atak olunca ne biçim zayıflamıyormuş insan. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Ne kadar korkunç bi gün. Ne kadar korkunç bi gece. Ne kadar çaresiz bir ben. Ne kadar da haklıyım. Ne kadar da haklı. Ne kadar da haklılar. Ne kadar da dayanıklıymışım. Ama ne kadar da güçsüz kaldığım anlar varmış. Nasıl da görmüşüm önceden. Ne kadar da düşündüğü başına gelen bir kız. Ne kadar da yorgunum. Bugün ne kadar da haklı pıt pıt etmekte kalbim. Ben bu kadarını yapabiliyorum. Napayım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Ne kadar korkunç bi gün. Ne kadar korkunç bi gece. Ne kadar çaresiz bir ben. Ne kadar da haklıyım. Ne kadar da haklı. Ne kadar da haklılar. Ne kadar da dayanıklıymışım. Ama ne kadar da güçsüz kaldığım anlar varmış. Nasıl da görmüşüm önceden. Ne kadar da düşündüğü başına gelen bir kız. Ne kadar da yorgunum. Bugün ne kadar da haklı pıt pıt etmekte kalbim. Ben bu kadarını yapabiliyorum. Napayım... Eda nolduu?? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
adEda Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2019 Çok sevdiğim bir insan var anafiel. Şu an canına tak etmiş durumda. Kimseyle iletişim kurmak istemiyor. Ben öncesindeki bütün sürece hakimim. Anlıyorum. Lakin yardımcı olamıyorum. Tutumum çok önemli. Çok tedirginim. Belki aklından geçenleri en çok anlattığı insanım. Ama bu noktada etkisiz elemanım. Evveliyse şu: Hastane randevulu, arızalı, trafikte sıkışmalı, sistem gerekleri kovalamalı, oradan oraya koşturmalı, bir sürü saçmalığa şahit olduğum yorucu bir gündü. Mayday mayday, yani. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.