Şu An Nasılsın? Ne Düşünüyor, Ne Hissediyorsun?

Tanrı göklerde, ama biz cehennemin dibini yaşıyoruz.

Kafamda olmamış senaryolar kuruyorum ama işin garibi onları sanki buraya yazıyormuş gibi kurguluyorum . Yaşamaktan çok başkasına anlatma duygusu ağır basıyor , bu ne eziklik

Kendi akıl sağlığımı riske atmamak için bir süre bütün siyasi içerikli videolardan uzak kalmaya karar verdim.

Geriliyorum.

John Wick 3 internete düşse de izlesem...

Son bi kaç gündür fiziksel acıyla duygusal acı arasındaki ayrımı yapamadığım anlar yaşadım. Şiddetinden bahsetmiyorum, şiddetiyle ilgili değil. Hissetme şeklimle ilgili. Şiddeti öyle bi seviyede ki beni engellemiyor ama varlığını sonuna kadar hissettiriyor, unutturmuyor. Sanki önemli bi kavgadan çat diye alınıp bi odaya kitlenmiş gibi huzursuz ve yaralı hissediyorum. Günler çok hızlı geçiyor. Evde durmak istemiyorum. Dışarısı da güzel değil. Bunalıyorum.

John Wick 3 internete düşse de izlesem...

Ben de sinemada izlemeyi düşünüyordum önce ama sonra dedim ki , 1. ve 2. filmini izlemeden ne diye sinemaya gidesin .Sonra karar verdim 1. ve 2.sini internetten izlemeye.Onu da başaramadım.Sonra anladım ki film milim beni açmıyor.Sadece can sıkıntısından izliyorum.Ama ona da üşeniyorum.

Ben de sinemada izlemeyi düşünüyordum önce ama sonra dedim ki , 1. ve 2. filmini izlemeden ne diye sinemaya gidesin .Sonra karar verdim 1. ve 2.sini internetten izlemeye.Onu da başaramadım.Sonra anladım ki film milim beni açmıyor.Sadece can sıkıntısından izliyorum.Ama ona da üşeniyorum.

Keanu Reeves dışında, herhangi bir amerikan aksiyon filminden farkı yok. Serinin ilk iki bölümünde, birçok amerikan aksiyon filminde gördüğümüz intikam temalı şablon tekrar edilmişti. O filmi oynayan K.R. değil başkası olsa idi, böyle marka olmayacaktı. Fragmanını dahi izlemedim ama 720p'den yüksek çözünürlükte izlemeye değecek bir film olacağını sanmıyorum. Cüneyt Wick olsa başka tabi. 8)

Siz film diyince Pikachu'yu izlemeyi kaçırdığını farkettim halbuki çok merak ediyordum. :/ John Wick konusunda da MZ arkadaşımıza katılıyorum. Keanu Reeves olmasa, bu kadar dikkat çeker miydi ben de emin değilim. Hani bazı filmler/diziler vardır, aslında cok klasiktir fakat bir oyuncu rolunu yaşayarak oynar ve kült olur. Bu da öyle gibi geliyor bana. Yalnız reklamını da çok sağlam yapıyorlar; Şişli, Nişantaşı billboardları filmin afişiyle kaplı. Izleyeceğim ben de en kısa zamanda umarım. Bu yıl sinema açısından şanslı bir yıl bence. Çok fazla film var ve bir çoğu çok başarılı yapımlar. Zaten şu ekonomik şartlarda sinemaya gitmek hariç çok bir eğlence seçeneğimiz de kalmadı. Sosyalleşmek mümkün değil.

havanın bir iyi bir kötü olmasına yenik düştüm...grip oldum ben gidip yatayım

Bu sabah yatağımda yarı uyanık yarı baygın yatarken 20 metre kadar yakınıma baya bildiğin yıldırım düştü. O ne gürültüydü be.

Diğer odada insanlar otururken yan tarafta ağmalaklı gözlerle camdan sokağı izlemek nice hocam güzel tecrübe

Korkunç sigara bağımlısı oldum. Eğer bu hızla sigara içmeye devam edersem ciğerlerim önümüzdeki yıla çıkmaz gibi hissediyorum :/

Hep sosyal esitsizlikten,maddiyattan,tabakalasmadan yakinan insan cevresi var...Ezilmeye mahkumsunuz;boyle bir utopya yok,insan yok,din yok..Varolan kaotik yapinin eserleriyiz.Kendini inandirdigin kusursuz duzeninle mezara girersin elbet;harcanmis,sömürülmüş,tartaklanmış,ırzına geçilmiş hayatınla anca kendin gibilerine kendini dinletirsin sonuçta ne olur iki,üç,beş... koyun göçer gider.

[Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoktur.] Bu cümleyi herkes duymuştur fakat hiç derinlemesine düşünmemiştim bu garanti meselesini.

Bazı şeylerden sonra bakıyorum da sevginin, aşkın, paranın, sağlığın hiçbir şeyin garantisi gerçekten yok. İçimden bir ses diyor ki; "Ne sandın şaşkın, var mı zannediyordun yoksa?" Delicesine seversin ya da sevilirsin. Hep öyle kalacak sanırsın, -ecekler -acaklar havada uçuşur sonra bir bakmışsın puff...

Olmaz denilen şeyler olabilir, yapmam denilen denilen şeyler yapılabilir...

Güçlü olan, hiç kopmaz denilen şeyler aynı zamanda pamuk ipliğine bağlı gibi.

Belki de bundan dolayı şarkının adı Always Loving You yerine Still Loving You konulmuş. Gerçi Always Loving You İngilizce gramerine de uymuyor.

[Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoktur.] şeklinde başlayan bir şeyler karalayacaktım ki, paranormal benden önce davranmış. Gerçekten de herşey hem hiç bitmeyecekmiş gibi hem de her an bitebilecekmiş gibi. Çok garip. Hatta ürkütücü bir belirsizlik, bilinmezlik. Bitecek olması üzmüyor beni ama sürüyor olması da ne üzüyor ne de mutlu edebiliyor. Kötü huylu bir kanser, ne yapacagını kestiremediğin bir sevgili gibi. Yolunu belli bir ölçüde kendi irade ve emeğinle şekillendirebiliyorsun elbette ama bir yerde hatta çoğu yerde mutlaka müdahale edemediğin ve ne maddi ne de manevi değiştirmeye gücünün yetmeyeceği öyle çok şey yaşıyor ki insan. Tıkanıp kalıyorsun. Bu tıkanma anları, kontrolün dışında gelişen olay örgüsü "kader" oluyor galiba. Kader diye anılıyor. Hiç-bir şeyin garantisi yok; bu söz bana ailemin 99' depreminden sonra çürük raporu almış binadan sırf parası buna yetiyor diye ev alıp bir de "hayat sigortası" adı altında bir poliçe imzalamasını hatırlattı. Ironik tabi. Hayat sigortası. Bankalar ve sigorta kurumları insanları nasıl manevi tatmine ulaştırılacağını biliyor gibi. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok; aşk, sevgi, dostluk, para, kariyer, sağlık, ve dahi alınan nefes. Hepsini bir saniyede kaybedebilir, tekrar kazanabilir yada hiç sahip olamayabilir , sahip olup mutsuz da olabilirsin. Bi tür şans. Hesabı bozuk hesap makinesi, matematiksiz algoritma. Ne olacağı belli değil. E herşey boşuna diyince depresif diyorlar bana. Sen en son ne zaman ilaçlarını aldın. Yine eski haline mi döndün filan. Bunlar doğru ama. Bunlar gerçek. Ben napiyim ki...

...

minnoş öğrencilerimin performans notlarını girerken niye kulaklarım çınlıyor acaba ?:devil:

Shall we start?

[Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoktur.] Bu cümleyi herkes duymuştur fakat hiç derinlemesine düşünmemiştim bu garanti meselesini.

 

Bazı şeylerden sonra bakıyorum da sevginin, aşkın, paranın, sağlığın hiçbir şeyin garantisi gerçekten yok. İçimden bir ses diyor ki; "Ne sandın şaşkın, var mı zannediyordun yoksa?" Delicesine seversin ya da sevilirsin. Hep öyle kalacak sanırsın, -ecekler -acaklar havada uçuşur sonra bir bakmışsın puff...

 

Olmaz denilen şeyler olabilir, yapmam denilen denilen şeyler yapılabilir...

 

Güçlü olan, hiç kopmaz denilen şeyler aynı zamanda pamuk ipliğine bağlı gibi.

 

Belki de bundan dolayı şarkının adı Always Loving You yerine Still Loving You konulmuş. Gerçi Always Loving You İngilizce gramerine de uymuyor.

 

Bu durumun hiç olmadık yerde ve zamanda farkında olurum. Hatta eleştirildiğim bile olur bu yüzden. Bi şeyleri gözümüzde büyütürken kaçırdığımız farkındalık da bu aslında, değerini bilmezken kaçırdığımız da. Kaybedilen şeylere şaşırma yetimi yitirdim gibi bir şey. Ama önemli olan sahip olduklarına karşı daha pozitif bi tavır inşa etmek... Bi çoğumuzun burada eksiği var.

---------

He bir de dipnot ekleyecektim.

Love, hate, feel gibi fiiller stative verbs grubuna ait ve durum fiilleri olarak geçiyor. Zaten şu an için konuşuyor bile olsak "I'm loving you." demeyiz yani. "I'm feeling good." demediğimiz gibi. Doğrusu "I love you."dur,"It smells delicious."dur. Buradaki başka bi grammar kuralı. Ne zaman ki bi şeyden şikayet ediyoruzdur o zaman cümleyi -ing ile kurarız. "You're being rude!" gibi. Burada da arkadaş aslında hala aşık olmaktan şikayetçi olduğundan böyle demiş. Yani "always loving you" da "still loving you" kadar doğru olurdu grammar açısından.

Eski iş yerimden çağırdılar diye geri döndüm. 2 ay olmuştu çıkalı. her gün istisnasız arayıp çağırıyorlardı. şimdi geri döndüm umarım herhangi bir aksilik yaşamam yine çünkü bu sefer cidden saçma olur. ama şu bir gerçek ki huylu huyundan vazgeçmez. dün araç muayenesi al dedi aldım cuma gününe beni aramış diyor ki yok efendim doğru mu aldın yanlıştır o bilmem ne bende iptal ettim güvensizlik sinirimi bozan bir durumdur çünkü sonra yine aldık cumartesi gününe alabildik bi ton küfür laf sinir stres e tamam da sen bana güvenseydin ben iptal etmezdim zaten cuma gününe almıştım. neymiş efendim cumartesi alaçatıya gidecekmiş yapacağımız işinmiş....

defalarca istifa ettim kabul edilmedi. en son bastım gittim gel dediler geldim bu sefer de yine aynı saçmalık olursa kendi hatası yüzünden benimle tartışırsa yine çıkar giderim asla da dönmem bu sefer engelleirm bile her yerden...

benim de bi sabrım bi tavizim var bi yere kadar.

Bu akşam çocukluk arkadaşlarımdan biri daha sevgilisine evlenme teklif etti (gerçi 7 yıl oldu olsun o kadar) Lakin kutlama esnasında 3 arkadaş iddaya girdik. İçimizden ilk evlenen kendi düğününde, baya böyle anonslu manonslu diğer iki kişiye yarım altın takacak. İşte ''damattan arkadaşı X e yarım altın'' diye.

Hocam ben o yarım altını alırım. Zaten evlilik fikrinden hiç hazzetmiyorum. Artık evlilik müessesesi benim için tamamen kapanmıştır.

bir huzursuzluk çöktü hayırdır umarım

Levmont diye bi ilaca başladım. Aslında mevsimsel alerji için. Bunca zaman boşuna antidepresan kullanmışım hayatımda gördüğüm en güzel yatıştırıcı bu. 3 gündür ayaklarım yere basmıyor. 12 saat kesintisiz uyku, gece 1'de uyumayı çok özlemişim mesela. Normal insanlar gibi. Açık gözle rüya gördürüyor. Gece uykularindaki rüyalar ise bilimkurgu filmi gibi. Aga bu neymiş böyle asdasdasd

Deli bir ailem var ve uğraşa uğraşa benide delirtmeyi başardılar. Aynı anda hem cringe, korku, paranoya, kızgınlık, üzüntü,... hissediyorum ahaha Hiçbir şeye odaklanamıyorum çalışamıyorum kafam patlayacak gibi

Bir şarkı var. Ismini vermeyeceğim çok özel. Ama öyle bir şarkı ki ritmi, sözü, akışı itibariyle 24 yıllık hayatımın bütün enerjisini derinlemesine çekmişler de oyle hayata geçirmişler gibi. Motive ediyor, şarkıdaki utanç, ümit, vazgecmemek adina vazgecmek, özgüven, sistem, aksiyon, monotonluk.. Hayatımın hangi alanına yapıştırsam şak diye oturuyor. Böyle bir şey görmedim. Ve bu şarkı benim hayatımı değiştiriyor yavaş yavaş, yoluna giriyor bir şeyler.

Bir şarkı var. Ismini vermeyeceğim çok özel. Ama öyle bir şarkı ki ritmi, sözü, akışı itibariyle 24 yıllık hayatımın bütün enerjisini derinlemesine çekmişler de oyle hayata geçirmişler gibi. Motive ediyor, şarkıdaki utanç, ümit, vazgecmemek adina vazgecmek, özgüven, sistem, aksiyon, monotonluk.. Hayatımın hangi alanına yapıştırsam şak diye oturuyor. Böyle bir şey görmedim. Ve bu şarkı benim hayatımı değiştiriyor yavaş yavaş, yoluna giriyor bir şeyler.

Bu kadar fazla özel olamaz . Tam da bu tarz şarkıların paylaşılması gerektiğini düsünüyorum . Meraklandım ? ).

En yakın arkadaşlarımdan biri 7 aydır cezaevinde imiş ve benim haberim yok . Cok aksattık birbirimizi ama ,nasıl haberim olmaz , kimsede bana söylemeyi akıl etmez ? ben şimdi büyükada da kim ile keyif yapacağım ?