Kemalizm Tarihten Alınan Derstir!

Kemalizm Tarihten Alınan Derstir!

Mustafa Kemal, sık sık geçmişi -özellikle Tanzimat dönemini- işaret etmiştir. Bunun en temel sebebi Sevres'in yollarının Tanzimat'tan geçtiği hakikatidir.

"....Geçmişte, özellikle Tanzimat döneminden sonra ecnebi sermayesi memlekette müstesna bir yere sahip oldu ve bilimsel anlamda denilebilir ki; devlet ve hükumet ecnebi sermayesinin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır. Artık her uygar devlet gibi yeni Türkiye de bunu kabul edemez. Burası esir ülkesi yapılamaz."(Şubat 1923)

Gazi'nin saptamaları bugün için de bir ışıktır.Çünkü tarihin tekerrürden ibaret olduğu su götürmez bir gerçektir.

Kemalizm, özelleştirmelerin neresinde? Hepinizin de bildiği üzre, Atatürk sosyalist değildi. Fransız Devrimi'nden esinlendiğini kendisi itiraf ediyor. Yani demokrat bir şahsiyet. Lakin bakıyorsunuz, devletçiliği de bırakmamış. Özcesi, devlet özel sektörün kifayetsiz kaldığı yerlere ulaşmalı idi. Yani önce 'halk' gelirdi. Ayrıca Cumhuriyet Türkiye'sinde ulussal bir burjuvazi yoktu. Bu yüzden içtimai bir sınıfa değil, halka dayalı bir devrim yaptı.

"Bizim vuzuh ve tatbik kabiliyeti gördüğümüz siyasi meslek, milli siyasettir."(M.Kemal/Nutuk, 276.s)

Sıra geldi AB'ye. Muasır(çağdaş)lığın timsali olan kemalizm AB'ye ne gözle bakar? Şurası gerçektir ki; en az AB standartlarına ulaşmak bizim vazifemizdir. Ama Gazi'nin yukarıda naklettiğim sözü AB politikasının neresinde kalır? Avrupa Birliği, hakimiyetin irade-i milliyeden alınıp uluslar üstü bir kuruma devredilmesi demektir. Peki, biz biraz mağrur mu davranıyoruz? "Kardeşim, hem AB'yi kabul etmiyorsunuz, hem de çağdaşlık diyorsunuz? Etiniz ne, budunuz ne? ...." gibi sözleri duyabilmeniz mümkün.

1- AB hakikaten Hıristiyan Kulübü'dür. AB'nin ilk adımları Fransa ve Almanya tarafından atıldı. Demir-çelik ortaklığı ile başlayarak... Her iki ülkenin başbakanları da Hıristiyan Demokrat partililerdi ve o yıllarda bu partiler Vatikan'dan direktif alırlardı.

2- AB kesinlikle Mustafa Kemal fikriyatına terstir. Ne milli politikaya münasiptir, ne anti-emperyalist kavgamıza, ne de ulus-devlet yani üniter yapımıza...

3- AB Türkiye'ye neleri dikte etti?

*Yabancılara toprak satışını

*Kürtçe'nin eğitim dili olmasını

*Alevilere hak verilmesini(böyle bir talep yokken)

gibi onlarca örnek.

Ayrıca Türkiye'ye Yugoslavya modelinin önerildiğini de hatırlatmak isterim.

4- Türkiye'yi küçümseyen Frenkçilerimize de 1920'li yılları okumalarını şiddetle tavsiye ederim. Bir anonim şirket kadar parası olan genç Cumhuriyet, hem yabancılardan aldığı şirketleri millileştirdi hem de yeni teşebbüslere girişti. TC'nin gücü hepsine yeter. Üst üste darbeler, krizler gömüş olmamıza rağmen şu durumda bile Avrupa'dan çok geride olduğumuz söylenemez.

Peki Türkiye'nin evrensel durumu nedir? Dünya'nın neresindedir? Son söz yine Mustafa Kemal'den...

"...Biz Batı emperyalizmine karşı yalnız kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda, Batılı emperyalistlerin güçleri ve bilinen araçlarıyla, Türk milletini emperyalizme araç olarak kullanma isteklerine engel oluyoruz. Bunla bütün insanlığa hizmet ettiğimize inanıyoruz."(20 Haziran 1920)