KATA Oluşturma zamanı: Kasım 1, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 1, 2007 bir sizofren olması ve şiirleri etkıledı beni...buyrun Dünyanın Sonu Sivri kafasından vatandaşın uçuyor şapkası, Yankılanıyor boşlukta bir çığlık gibi, Çatıcılar derinlere düşüp ayrılıyor ikiye Ve kıyılarda dalgaların kabardığı okunmakta. İşte fırtına geldi, yabanıl deniz sıçrıyor Karaya, kalın setleri kırmak için. Nezle olmuş çoğu insan. Düşüyor köPage Rankingülerden trenler. Düş Gören Maviyeşil gece, ketum renkler kıvılcımlanıyor. Kargıların kızıl ışını tarafından tehdit mi ediliyor Ve ham zırhların? İblis’in orduları mı buradan geçen? Sarı lekelerdir, ki gölgelerde yüzen, Ki onlar gözleridir silik kocaman atların. Bedeni çıplak ve solgun ve hepten savunusuz. Yavan bir pembe irinleniyor topraktan. Hayalserseri Lamba meleme. Uzanıyor duvardan ince bir kadın eli. Sararmış solmuş ve maviye dönüşmüştü. Parmakları değerli yüzüklerle donatılmış. Ürktüm, öptüğümde eli: Canlı ve sıcaktı. Bıçağı aldım ve kestim birkaç damarı. Kocaman bir kedi geliverdi Ve zarifçe yaladı kanı yerden. Derken bir adam tırmandı tozlu saçlarıyla Duvara yaslanmış bir süpürge sapından yukarıya doğru. Tristitia Ante... Kar taneleri düşüyor. Gecelerim Gürültülü olmaya başladı ve ışıltıları artık donuk. Bana şöhretli gelen bütün tehlikeler Artık karşı koyuyor kış yeli gibi. Nerdeyse nefret ediyorum ak benizli şehvetinden. Eğer uyanıverseydim de tutuşuyorken Geceyarıları yavaş yavaş -güneş doğana dek-, Ak o*****ların görkemine büründüğümde, Çelimsiz görkemle gelir miydi nihayet kurtuluşum? İşte o zaman asla yoktu bu kör ışık ve bu elem. Jakob van Hoddis: 16 Mayıs 1887’de, materialist bir babanın ve idealist bir annenin en büyük çocuğu olarak Berlin’de dünyaya gelir. Anne-babanın farklı kesimlerden ve değişik kültürel ortamdan oluşu onun yaşamını olumsuz etkiler. Okul yıllarında yaşadığı zorluklardan dolayı Friedrich-Wilhelm-Gymnasium’dan (Lise) ayrılmak zorunda kalan Jakob van Hoddis, üniversiteye hazırlık sınavlarını dolaylı yolda başarır. İlkin Münih’te Mimarlığı, sonrada 1907’de Jena ve Berlin’de Yunan Dili ve Felsefeyi okur. 1909’da Kurt Hiller, Erwin Löwenson, David Baumgardt, Ernst Blass, W.S. Ghuttmann birlikte Yeni Klüb’ü ve bundan oluşan Neopatetik Kaberesi’ni kurar. Burada, aralarında çok sevdiği ve genç yaşta hayatını kaybeden Georg Hyme’nin de bulunduğu genç yazarlar eserlerini sunarlar. Georg Hyme’nin erken ölümü onu derinden sarsan. Münih’e kadar izlediği, güzel kuklaların yaratıcısı Lotte Pritzel’e ve daha sonra şair Emmy Hennins’e olan karşılıksız kalan aşk tutkusu, onu sarsar. Ruhsal hastalığının izleri kendini 1912´de göstermeye başlar. Ne Katolizme geçişi, ne de arkadaşlarının yardımseverliği sakinleştirmez onu. Kimi zaman Paris’te, kimi zaman da Münih’te görünür. 1913’te Berlin’de bulur kendini. 1913/1914 kışında şiir akşamlarında yeni şiirleriyle okurun karşısına çıkar. Ancak şizofreni hastalığının belirtileri gün geçtikçe daha belirginleşir ve onun yaşamını bütünüyle etkiler. Bunun üzerine Jena akıl hastenesinde tedavi görmek için kendi isteğiyle gider. 1915’ten itibaren özel tedavi görür, bahçede çalışmakla günlerini geçerin van Hoddis, 1918’de "Weltende" (Dünyanın Sonu) şiirini kaleme alır. Ruhsal durumu kötüleşen van Hoddis ilkin Esslingen’de zorunlu tedaviye alınır, daha sonra 1933’ten itibaren Koblenz ruh hastalıklar bölümünde tedavi gören van Hoddis 30 Nisan 1942’de 8 numaralı olarak Nazi kampında gazlanarak öldürülür. Nerede, nasıl ve ne zaman öldürüldüğüne dair hiçbir belge ya da tutanak bulunmamakta. Çevirilerin Kaynakçası: Kurt Pinthus "Menschheitsdämmerung, ein Dokument des Expressionismus", Ernst Rewohlt (rororo) Verlag, Berlin, Juli 1982 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SpawN Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 gercekten etkileyici!:)sagolasın kata! saygı ve sevgilerimle!!! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 1, 2007 ben tşk ederım:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 31, 2008 Eğer uyanıverseydim de tutuşuyorken Geceyarıları yavaş yavaş -güneş doğana dek-, Ak o*****ların görkemine büründüğümde, Çelimsiz görkemle gelir miydi nihayet kurtuluşum nasıl bır cehennemdır senın görduklerın nasıl bır şahitliktir bızım sessizliğimiz:confused: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.