Voodoo

bilgiler gerçekten eksikmi?

Kitap'ta hertürlü büyünün haram olduğu ve büyücünün cehennem ateşinde tabiri caiz ise cayır cayır yanacağı açıkça belirtilmiştir.Müslüman arkadaşların fazla kurcalamamasında yarar var bence.Diğer bi taraftan büyünün iyisi kötüsü olmaz.Ölmek üzere olan bir insanı hayata döndürdün veya birini kendine aşık ettin "iyi" sonuçlar doğuracağını garanti edebilir misin bu yaptıklarıın?Örneğin kendine aşık ettiğin kız seni bi arkadaşından kıskanıp o kızı vurursa bunun sorumlusu sen olmaz mısın ;)Biraz detaylı düşünmek lazım

Birinci Büyü : Sabahın erken saatlerinde kalkıp Aziz Peter adına beyaz bir mum yaktıktan sonra, biraz maydanoz ve kekik alın, ve bu otları karıştıraraktan işyerinizin etrafında bir tur dönün (başladığınız nokta işyerinizin önü olmalı) daha sonra yine otları bir yandan karıştırarak işyerinizin etrafında geri geri bir tur atıp tekrar başladığınız noktaya dönün. Daha sonra bu yeşil karışımı tam işyerinizin önünde yakın. Bütün bunlar müşterilerinizi ikna edecektir

Biri görse deli der yaa, böyle sihir olmaz olsun^^

Ya bi de şu var.Tamam büyü tariflerini veriyoeuz ama bence sirius'un yaptığı gibi neyi neden yapmamız gerektiğini de açıklasın bu tarifleri verenler yoksa bilmeyenlerin aklı karışıyor ve saçma gözüküyor doğal olarak ;)Bir de majisyenleri sadece cadılarla sınırlandırmamak lazım hex. biliyorsun cadılık bir "din" ve farklı inançlara sahip insanlarda majiyle ilgilenir.Cadı olmayanlarla kastettiğin"bu yola başkoymuş olmayanlar" olabilir mi?

Saygılar.....

hayır cadılık bir din değildir

cadılar her dinden olabilir,senin kastettiğin wiccan'lar olmalı,onlar pagandır...

Tabi "bu yola başkoymuş herkes" de diyebiliriz genel olarak

ama kısaca büyüyü kontrol edebilecek kişi de diyebiliriz..

majisyen yada cadı vs. değilseniz yapmamalısınız

Wicca=Cadı şeklinde çevrilmio mu güzide türkçemize:confused:

eğer öyle çeviriyorlarsa eksik çeviriyorlardır

cadılık ve wiccanlık üzerine bilgiler pagan sitelerinde mevcut,buraya da ekleyebilirim isteseniz,yada özel mesajdan link vereyim

Wicca konusunu acmıstım sanırım cadılıktan ayrılan yonleri var wiccanın

wahsi'nin dediği gibi sitede zaten varmış

http://www.gnosis.gen.tr/forum/showthread.php?t=5340

Bu da ordaki yazı :

Cadılık nedir? (Witchcraft)

Yakın zamana kadar “wicca” ve “witchcraft” yani “cadılık” birbiriyle oldukça içiçe geçmiş görülen kavramlardı oysa günümüzde pek çok temel kavramında olduğu gibi burada da büyük farklılıklar söz konusudur ve birbiriyle karıştırılması hatalıdır.

Cadılık bir inanç sistemi değil bir pratikler bütünüdür ve tüm kültürlerde,coğrafyalarda ve topluluklarda kendisine uygulama alanı bulmuştur.Bu bakımdan teolojik olarak da bir din değil, bir yaşam biçimidir. Bir cadı Hristiyan, Müslüman -ki bu dinler bu tarz uygulamaları kesinen yasaklamıştır- veya ateist olabilir. Wicca’daki etik kuralları, “wiccan rede” ‘i ve “three fold law” u kabul etmezler. ( Wicca öğretisine dahil bir kişi, kişisel pratikleri doğrultusunda kendini bir cadı olarak da tanımlayabilir ancak tersi doğru değildir.)

Cadılıkta enerjiyi irade doğrultusunda yönlendirip odaklayabilme yani maji uygulamanın özünü oluşturur. Dolayısıyla teorik olarak bir inanca dahil olmayabilir. “Cadı” kelimesi sırf kadınları temsil ediyor görülse de aslında her iki cins için de kullanılan bir sözcüktür. (Erkek cadılara yanlış olarak atfedilen isim konusunda bkz: “warlock” nedir?)

Cadılığın “hereditary” (nesilden nesile geçerek devam eden) adı verilen kısmı, kuşaklar boyunca devam eden bir aile geleneğinden uygulamaları öğrenerek devralmış kişilere verilen isimdir.(Anadolu’da buna el verme geleneği olarak bakabiliriz.) Özellikle ‘60′larda ve “Witchcraft Act” İngiltere’de yürürlükten kaldırıldıktan sonra bu tarz bir söylemi kullanan pek çok uygulayıcıya rastlanmıştır ancak gerçekliği son derece muğlaktır. “Cadılık” günümüzde ırsi olarak geçen bir sıfat değil, kişinin yetisine bağlı olarak geliştirdiği bir kavram olarak kabul görmektedir.

“Burning times”; Avrupa’da ortaçağ boyunca engizisyon mahkemelerince kovuşturmaya uğrayıp yakılan, asılan veya herhangi bir şekilde öldürülen tüm kurbanları anmak için günümüz modern cadıları ve wiccan’larınca bu döneme verilen isimdir. Toplam sayı oldukça tartışmalı da olsa, resmi araştırmalar ikiyüzellibin civarında kişinin öldürüldüğünü bildirmektedir. Öldürülenlerin ne kadarının suçlandıkları üzere “cadı” olup olmadığı konusu muğlaktır, genelde ağır işkence altında alınan itirafnameler de bu yüzden sağlam bir referans oluşturmamaktadır. Ortaçağ avrupasında çoğunluğunu kadınlar oluştursa da erkekler, çocuklar hatta ev ve çiftlik hayvanları da kovuşturmaya uğramış ve öldürülmüştür. Suçlamalar veba başta olmak üzere çeşitli salgın hastalıklar sebebiyle ve kilisenin dönem dönem “heretik” olarak da adlandırdığı sapkınlara karşı yürüttüğü mücadele yanında, çoğu kez komşusuyla arasında husumet bulunan bir köylünün diğerini ihbar etmesi kadar basit bir nedene de dayanabiliyordu, bazı köylerde bu yüzden yaşayan hiç kimse kalmamıştı. Ebeler ve yaşadıkları kırsalda bitkilerle bazı ilaçları yapabilen kadınlar da “cadı” olarak suçlandı, oysa kilise ortaçağın başlarında cadıların doğa olaylarını yönetebileceğini ve hastaları iyileştirebileceğini kabul ediyordu. Tüm bu dönemi politik, ekonomik ve sosyo-kültürel açılardan değerlendirmeden yargılara varmak zordur, gerçekten de pek çok dinamik ve etkileşim sonucu oluşmuş pek çok öğe mevcuttur. Günümüzde hala Hindistan’ın ve Afrika’nın bazı bölgelerinde cadılıkla suçlanarak öldürülen kişilere rastlıyoruz, aslında sırf belirli bir döneme atfedilen tarihsel gerçeklik kadar süregelen toplumsal değişimler ve kısıtlamalarla da devam eden bir olgudur denebilir.

Anadolu’da “cadı” lık hiçbir zaman Avrupa’dakine benzer bir gelişim süreci izlememiştir. “Cadu” ya da “cazu/cazı” olarak da geçen yöresel söylencelerde bu kavram genelde “gulyabani” gibi yaşayanların peşinden giderek onlara zarar veren bir hortlak betimlemesine sahiptir. Anadolu toplumunda aynı anlama gelebilecek kelime belki şifacıları temsilen “ebe”ler olabilir, ki genelde toplumda saygı gören ve yardımına başvurulan kimselerdi.

tuz negatifliği çekmesi bu yüzden korunma sağlaması yönünden bir çok ritüelde kişiler tarafından seçilir. Meditasyon yaparken, maji ritüellerinde hatta kristallerimizi temizlerken bile tuzu kullanırız. Birçok folklorik adetlerde de vardır. Mesela dört bir köşeye tuz dökmek gibi. Tuzun bu özelliğini düşündükten sonra bunu yapmak ancak iş yerindeki negatifliği azdırarak daha olumlu bakmasını ve size karşı gelecek negatifliği engellemesi açısından olabileceğini düşünüyorum. Haliyle sizde iş yoksa istediğiniz kadar tuz serpin yine işe alınmayacaksınız diye düşünüp bu bence her zaman işe yaramaz.

 

kişinin enerjisi (parça bütüne aittir yasası) kullanılıyor ve ayakkabıya kullanılarak benzeşim yasası kullanılıyor ama eksik birşey var. Bu yasaları aktif hale getirmek için düşünce gücü. Burada kişiye odaklanarak okunması gereken dualar, sözcükler olduğunu düşünüyorum. Bu eksik bence. ???

 

 

gerçekten iğrenç. İşe yaramayacağını düşünüyorum böğğğ...

 

yine parça bütüne aittir ve benzeşim yasası kullanılıyor. Düşünce etkisi yok. Bu kısımda da bence bir dua veya tekrarlanan sözcükler olmalı o kişiye konsantre olmak için.

 

Hepsi aynı tür yasalar kullanılmış klasik büyüler gibi. Umarım bunları deneyenler çıkmaz özellikle kıl ve deri katmalı olanları

güsel acıklamalar yapmıssın saol tabiki söylenmesi gereken sözcükler var büyünün gerceklesmesini saglayan sözcükler ama bu her büyü için gecerli deil en azından kucuk büyüler için biras inanc gerekli mesela herhangi bişeye inanarak yapmak gerek...

bu büyüler forumda dah öncede verilmişti o yüzden wahsi sana birşey diyemem.ama açıklamalardan dolayı siriusa teşekkür ediyorum.

ben büyü yapılırken okunan duaların yanlış ya da eksik okunması halinde büyünün bize geri döndüğünü duymuştum. ne kadar gerçek bilmiyorum. bu konuda bilgisi olan var mı peki.

Geri tepme olayı sıklıkla yaşanır özellikle lanetlerde.....

eee sonuç. sonra kendi kendine mi büyü yapman gerekiyor. ters tepen büyüyü bozmak için.

teşekkürler arkadaşlar büyülerdeki dualarda genellikle sesin enerjisi kullanılır. Yani sesin frekansı kullanarak evrende bir titreşim meydana getirilir dualarda. (konsantrasyonu sağlamasıda yanında cabası. mesela türkçe dualar konsantrasyonu sağlamaya yarar genellikle.) Haliyle bir duanın yanlış okunması yada sayısının eksik veya fazla okunması evrende farklı bir titreşime neden olur. ve büyü işlev değiştirir. ya negatif bir varlık gelir yada geri teper veya işe yaramaz. Sonuçta çok ama çok tehlikelidir. Hayatınıza bile mal olabilir. bir yandan da büyü bu yüzden yasaklanmıştır. bilmeyenler majiyi kullanırlarsa felaketlere yol açabilir.

hımm.teşekkür ederim cevap için sirius.

sihir ve büyü aynı şeymidir? yada farkı nedir?

büyü tariflerinin eksik olduğu çok açık,Ki bence isabet olmuş...herkesin denememesi açısından

hem zaten suya tuzu ektin,resmi koyup mum yaktın yada iş yerine bilmem ne serptin falan gibi duasız falan büyü mü olurmuş...

büyünün kötüsü günah iyisi mübah die bi tabir yapmayın bide arkadaşlar...inanmak istediğinize inanıp,inandırmayın... iyi veya kötü Rabbim büyü günahtır demiştir...

okuyun,bilin,öğrenin,fikir sahibi olun ama buradaki bilgilerle, merakla dininizi basitleştirmeyin...aman uygulamayın...

majinin dilimizdeki sözlük karşılığı bildiğimiz gibi “büyü”dür. Arapçadali sözlüksel karşılığı sihir, Farsçadaki karşılığı ise afsundur.

Büyü ve sihir dediklerinde işte cinci hocalar, üst seviye olmayan basit majikal ritüeller diye düşünülüyor. Ama aslında o da maji bence. Sadece halka şekli kalmış. Ben maji yerine büyüyü kullanıyorum ama kastım tabi ki cinci hocalar değil. Din tarafından başta yasaklanması gereken birşey büyü. Çünkü insanlar egoları için büyüyü kullanıyorlar. İyi amaçla değil. Kaldı ki iyi amaçla kötü amacı karıştırıyorlar. Bir kere iradeye karışmak kesinlikle günahtır. İradeye karışılan her büyü kötüdür. Haliyle yapanlarda evrensel kanunları bilmiyor yada tam manasıyla bilmiyorlar. Bizim bilgimiz bu yönden kıt bu yüzden din tarafından yasaklanmıştır. Yasaklanmasa yada azıcık izin verilse hemen aşık etme bilmemne gibi kötü büyüler yapacaklar. Majiyi ancak yada maji için kullanılan kanunları ancak inisiyeler yada arifler (ikisi de aynı olabilir aslında) kullanabilir. Çünkü onlar tüm yasaları ve kullanışlarını biliyorlar. Sonuçta bizler onlardan sızan bilgilerle yola çıkarak majiyi tanımlıyor yada uyguluyoruz (biz derken inisiye ve arif olmayanlardan bahsediyorum.) Haliyle bilmediğimiz birşeyi yapmak günahtır çünkü çevremize veya kendimize zarar verebiliriz. O yüzden bizim yapabileceğimiz dua etmektir. Allah gönülden edilen hayırlı her duayı kabul edeceğini söyler. Haliyle bizim bunları yapmaya ihtiyacımız yok diye düşünüyorum. Dualarla ilerlemeye devam edebiliriz. Daha nefs denen canavar var. Nefsinizi terbiye edemezseniz nefs sizi kara maji yapmaya yöneltecek hatta itecektir.

Bence en büyük yanlış nefsi terbiye etme olayının abartılması.İnsanın bünyesinde doğayla ters düşen hiçbirşey yoktur.Nefsimiz kontrolden çıkmadığı sürece bizim için son derece gereklidir.İnsan sadece nefsini değil bütün duygu ve düşünce alemini DENGELEMELİDİR.Dikkatinizi çekiyorum dengelemelidir,frenlemeli yada yok etmeli değil.Victor hugonun dediği gibi yumuşak olma ezilirsin,sert olma kırılırsın

yok edemeyiz zaten ama en azından farkında olup denetlemeye çalışmalıyız. Yoksa nefslerimizin kuklası olmaktan öteye gidemeyiz. Denge her zaman önemlidir o konuda haklısın. Denge olmazsa kaos çıkar.

Dengede olup olmadığınıza kim karar verecek peki?Ya da biraz daha olayı açmak gerekirse;büyü vb uygulamalarda bildiğiniz üzre bazı doğa üstü denilen(ki bana göre doğanın ta kendisi) varlıklarla temasa geçildiği malumunuz...Ve bu varlıkların size bi yandan büyü vs uygulamalarını içe doğma ya da herhangi bi başka yöntemle veririken ve siz bunları yapmaya çalıştığınızda size yardım ederken,diğer bir yandan da siz semavi dinlere göre günah işliyor olsanız da o varlıkların size "dengeyi" sağladığınızı düşündürmeyeceğinin garantisi nedir??

her majide ruhsal varlıklar yoktur. Her teknikte de yoktur. İmajinasyon da ruhsal varlık kullanır mısınız? Yada atomaltı parçacıkları zihniniz mi etkiler yoksa ruhsal varlıklar mı. Bahsettiğin ruhsal varlıklar kullanılarakta maji yapılabilir. Ama her majide ruhsal varlıklar vardır diyemeyiz. Tabi kendinizi de ruhsal varlık olarak tabir ederseniz olur. Denge konusunda hangi birimiz tam olarak dengede olabiliyor ki. Ben dengesiz kısımlarımı ve dengelemem kısımlarımın farkındayım mesela. Sanırım bu soruyu farkında olamayanlara soruyorsun? Yada ruhsal varlıklarla maji yapanları. (Bu sırada maji yapmıyorum bunu da söyliyeyim.)

büyü tariflerinin eksik olduğu çok açık,Ki bence isabet olmuş...herkesin denememesi açısından

hem zaten suya tuzu ektin,resmi koyup mum yaktın yada iş yerine bilmem ne serptin falan gibi duasız falan büyü mü olurmuş...

büyünün kötüsü günah iyisi mübah die bi tabir yapmayın bide arkadaşlar...inanmak istediğinize inanıp,inandırmayın... iyi veya kötü Rabbim büyü günahtır demiştir...

okuyun,bilin,öğrenin,fikir sahibi olun ama buradaki bilgilerle, merakla dininizi basitleştirmeyin...aman uygulamayın...

duasız büyü olur tabiki zihin majisi denen birşey var.ayrıca sözsüz büyü ritüelleri de vardır.çingene büyülerindede pek söz kullanılmaz.ee bunlar büyü değil mi sana göre.zihin majisini araştıracaksan nette mind magic olarak ayrıntılı bilgi bulabilirsin.

Şaman gerçekten çok doğru bir noktaya değindin.Majide esas olan enerji çıkışıdır.Düşüncelerimizle oluşan elektriksel dalgalar,ses titreşimleri yada başka varlıkların enerjileri kullanılabilir majide.White dengeye ulaşmaya çalışmakla maji doğrudan bağlantılı değildir.Ahmet yesevi vb. pek çok semavi dine sıkısıkıya bağlı ünlü insanlar bunun için çalışmıştır.Burda dengeye ulaşmakla kastettiğim içsel huzurdur bir nevi.Yani dengeye ulaşan kişinin yine hırsları vardır,ancak hırslar doğrultusunda iş yapıpı yapmamak konusunda mantığını diğer işlerde kullanabildiği kadar kullanıyordur.Hırsları gözünü kör etmemiştir.Yada egosu yüzünden bir insana karşı nefret oluşmuştur içinde ama bunun sadece egosu yüzünden mi oluştuğunu yoksa gerçekten de karşısındakinin kötü bi insan mı olduğunu tartıp düşünebilir.Bilmem anlatabildim mi;)