Jump to content

Barbar Conan Efsanesi


izuchiring

Önerilen Mesajlar

http://resimliroman.net/kahramanlar/conan/conan/conan1.jpg

"...Şunu bilin ki Prensim, kabaran okyanusların Atlantis'i ve onun görkemli kentlerini yutmasından sonra Dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı. Aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda, Dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar, gökteki yıldızların mavi parıltıları kadar dağınık fakat belirgindi. İşte bu sıralarda Kimmeryalı Conan geldi. Çelik bilekli elinden kılıcını hiç bırakmayan bu kara saçlı, şahin gözlü yiğit tüm imparatorlukları sandallı ayağının altında çiğnemek istiyordu.."

 

http://resimliroman.net/kahramanlar/conan/conan/Image3.jpg

 

Yazar Robert Ervin Howard, kahramanı Conan’ı tanımlamasına böyle başlıyordu. Gizemli kılıç ve büyü romanlarının yazarı Robert E. Howard, 22 Ocak 1906’da Texas’ın Peaster kentinde doğdu. Çocukluk yıllarında obur bir okuyucuydu ve tarihi konular onu büyülüyordu. Geçen yıllar boyunca bu alanda derin bir kültür edindi. Geçliğinde türlü işlerde çalışan Howard, avukat katipliği, ucuz kartpostal ozanlığı, gazete yazarlığı yaptı. Kuşkusuz bu işleri yaparken, gerçek arayışını sürdürüyordu.

18 yaşına geldiğinde inanılmaz bir verimlilikle tarihi roman çalışmalarına başladı. İlk öyküsünü “Weird Tales

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Romanlarını hiç okumadım ama gerçekten de merak ettim, en kısa zamanda okumayı düşünüyorum:) genç yaşta intihar etmiş olması gerçekten de üzücü :confused: , intihardan önce yazdıkları da çok etkileyici...Paylaşım için teşekkürler izu:):):)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

çocukken tam bi conan hayranıydım... hatta onun türk olduğunu düşünürdüm :) resim çizmeye de ilk onun çizgi romanlarındaki pozlarını çizmeye çalışarak başlamıştım :) teşekkürler kardeş eyvallah...

 

ne diyim benimde senden farkım yoktu.. elimdekileri okuduktan sonra sinemanın önüne gider okumamış olduğum tüm conanlarla değiştirirdimm... conanı seven herkes benim dostumdur.. aramıza hoşgeldin..:clapping:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

1980de yayınlanan ilk sayıyı aldığımda çocuktum ve annemden esaslı bir şamara vesile olmuştu dergi:D Kanlı düş" adlı öykü, cıbıldak Zingara prensesinin yatağında şuh bir pozla bir kabustan uyanışıyla başlyordu. Anlaşılan, Zingara krallığı epeyce züğürttü ki kızcağız üç bölümlük macera boyunca doğru dürüst bir elbise giyemedi üstüne ;) Haliyle dönem, 11 yaşında bir çocuğun anadan üryan kadın resimleriyle dolu bir dergiyi okumasına hoşgörüyle bakılan bir dönem değildi. O zamanları yaşayanlar bilirler; Conan'ı bırakın bir yana, Suzi yanağından öpünce yüzü kızaran Yüzbaşı Tommiks'i bile gizli gizli okurduk. Çizgi roman kötü alışkanlık kabul edilirdi evde çocuklarının yanında fosur fosur sigara içen yetişkinlerce.

O zamanlar, rahmetli Ali Recan'ın Conan için yazdığı tanıtım yazısının etkisiyle çoğumuz Conan'ın gerçek bir tarihi karakter olduğunu sanmıştık.

- Howard'ın ilk yazdığı Conan öyküsü "Phoenix On The Sword" (Kılıçtaki Anka Kuşu)dur. Bu öykü Howard'ın daha önceleri yazdığı "By This Axe I Rule" (Bu baltayla hükmederim) adlı Kral Kull öyküsünün yeniden tasarlanmış halidir.

-Howard esas olarak yalnızca iki Conan öyküsü yazmıştı. İlk öyküye göre oldukça uzun (bir roman kadar uzun) olan "Hour Of The Dragon" adlı öykü azmanı, ölümünden yıllar sonra "Conan The Conqueror" adıyla roman biçiminde yayınlandı.

-Howard öldükten yıllar sonra, Weird Tales'den yetişme iki Amerikalı yazar Sprague de Camp ve Lin Carter, Howard'ın yaratmış olduğu Kara Vulmea, Gottfried Von Cambach, Bran Mac Morn ve Solomon Kane gibi karakterlerin öykülerini Conan'a uyarlayarak bir roman serisi başlattılar. İlk kitabı "Conan The Swordsman" (Kılıç ustası Conan) olan bu seriyle birlikte Howard'ın "Kimmeryalı Conan'ı "Barbar" Conan payesine erişmiş oldu. (Barbar sıfatı Howard'da ön plana çıkmaz)

Howard'ın diğer karakterlerinden de bahsetmek lazım biraz ama şimdilik zaman bu kadarına elveriyor.

Devamı gelecek sayıda:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

robert ervin howard , howard phillips lovecraft'ın kankasıdır . r.e. howard intihar ettiğinde h.p. lovecraft belirttiği gibi çok üzülmüştür .

howard'ın , cthulhu mitine de katkısı büyüktür . cthulhu mitine saf h.p. lovecraft'ındır demek diğer ustalara haksızlık olur . hpl kurgulamıştır fakat aynı dönem yazarlarından clark ashton smith , frank belknap long ve robert ervin howard birlikte kaleme almışlardır . hepsi , birbirinin yazdıklarından etkilenerek ve onları cthulhu mitosu için gerçek sayarak yazmışlardır . her ne kadar ilerde stephen king , august derleth gibi yazarlar da cthulhu mitini devam ettirmeye calıssalar da basarılı olmamıslardır gözümde . aynı dönem yazarları ise bunu güzel kurgulamışlardır . howard'ın da payı büyüktür . fakat kendisi cok eski caglarda great old ones tapımını ele alır .

barbar sıfatını conan'a yakıştıran kendisi değildir . tıpkı hpl'nin öykülerini 'cthulhu mitosu' denildiği gibi ona da kendisinden sonra gelen yazarlar bu sıfatı vermişlerdir .

howard yaşamıyla da karanlık birisidir . fiziksel acıdan çok güçlü olsa ve hatta öykülerinde psikolojik acıdan da güçlü biri olarak gözükse dahi böyle değildir . 12 yaşında köpeği öldüğü için intiharı düşünmüştür. annesi hastalandıgında ise intihar etmiştir . intiharını önceden tasarlamıştır .tanıdıgı doktorlara beyninden vurulan insanların bilincini kaybedip kaybetmeyecegini sormustur .evine gidip daktilosunda son şiirini yazmıştır ki yukarda verilmiş zaten bu .bunların sonrasında arabasına gidip sağ kulagının üzerinden kendisini vurarak intihar etmiştir . silahı ise bir arkadaşından almıştır .

aynı gece de annesi ölmüştür . beraber gömülmüşlerdir .

h.p. lovecraft kadar olmasa da karanlık bir yazardır . fantastik yazının öncülerindendir . okunmalıdır .

n.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ROBERT E. HOWARD'IN CONAN VE KULL DIŞINDAKİ AZ BİLİNEN KARAKTERLERİ

 

Kara Vulmea : 17.yy'da denizleri kasıp kavuran Karayip korsanlarının liderlerinden biri. Kıvırcık saçları dışında fizik yapı ve karakteer olarak neredeyse Conan'ın ikizi. Bu yüzden olasa gerek ki De Camp ve Carter, ilk olarak Kara Vulmea öykülerini Conan'a uyarladılar. En sevilen korsan Conan öyküleri esasta Kara Vulmea öyküleridir.

 

Solomon Kane : 16.yy Puritan tarikatı üyesi Solomon Kane, İngiltere'dekurt adam ve cadı avcılığıyla iştigal ederken denizci olup İngiltere ve İspanya arasındaki savaşta çarpışmış, sonraları Afrika'yı da epeyce turlamıştı. Öyküleri (bildiğim kadarıyla) Conan'a uyarlanmadı.

 

Bran Mac Morn : Romalılara karşı savaşan Pikt savaş şefi Bran, Howard'ın en az tanınan karakteri.

 

Gottfried Von Cambach : Soylu bir Alman ailesinin maceracı paralı asker oğlu."Akbaba'nın Gölgesi" adlı öykünün baş karakteri. Öyküye göre Rodos şövalyeleriyle birlikte Rodos kuşatmasında Osmanlı ordularına karşı savaştı. Kalenin düşmesine yakın, kaçarken karşısına çıkan(!) Kanuni Sultan Süleyman'ın yüzünde kılıcıyla bir yara izi bıraktı(Howard her ne kadar 1930'da bizzat İstanbul'a gelip arşiv araştırmaları yapmış olsa da bu araştırmalar oldukça yüzeyselmiş anlaşılan:D) Cambach ve Kanuni'nin yolları bir kez daha bir başka kuşatmada;Viyana'da kesişir ve Sultan, Cambach'ın kellesini getirmesi için en korkunç katilini; "akbaba" namıyla bilinen Mihailoğlu'nu gizlice kente gönderir. Bu öykü sıkı Conan takipçilerine hiç yabancı gelmemiştir sanırım;)

 

Red Sonja : Sonraları zaman yolculuğuyla Hiborya çağına taşınsa da, "Akbaba'nın Gölgesi"ndeki bir diğer önemli karakter Sonja'ydı. Hürrem Sultan'ın küçük kız kardeşi Sonja, Kırım Hanı'nın adamları tarafından tecavüze uğramış, kölelikten kaçtıktan sonra da azılı bir Türk düşmanı olarak yetişmişti. Amazon efsanelerinden etkilenerek yaratıldığı bariz olan bu savaşçı kadın, köleliği kabullenen ablasına karşı ölümcül bir nefret duyuyordu.

 

ÖNEMLİ NOT : Bu bilgilerden sonra birilerinin kalkıp da "Howard Türk düşmanıydı!" gibi bir çıkarımda bulunmayacağını umuyorum. Çünkü adam tümüyle kurgusal karakterleri tarihsel fonda ve kendince tarafsız bir biçimde işliyordu. Akbaba'nın Gölgesi'ni okursanız kimi yerde Avusturyalılardan tiksinti duyabilirsiniz. Öbür yandan, Osmanlı ordusunun gelişine ve Yeniçerilerin savaşçılığına dair betimlemeler de gururla karışık bir ürperti yaşatabilir size.

 

Akbaba'nın Gölgesi adlı öykü, daha sonraları Hiborya çağındaki Makkalet kuşatmasına uyarlandı. Turanlılarca kuşatılan Makkalet'in kaderi,Viyana'nınkinden farklı olarak fethedilmekti ve öyküde bir başka destansı kuşatmadan; Truva'dan izler de az değildir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yol uzun ve zorluydu

gökyüzü soğuk ve gri

beyaz ay, donmuş ölü bir parça gibi

bulanık solgun şafakta

hırsız ve fahişe, kral ve asker

savaşçı, büyücü, sahtekar ve ozan

bu yolda benimle geldiler

rüzgar, bilenmiş bir bıçak kadar keskindi

ıslak, tuzlu denizlerden eserken

kuru, siyah iskelet gibi ağaçlar

fırtınada, hayalete benzerlerdi

yaşam, köpüklü bir şarap benim için

yağma, şehvet ve savaşımdan oluşan

ve ben bu şarabı en keskin

tortusuna dek içtim

ben, vahşi kuzey topraklarından

görkem ve büyü ülkesine gelen savaşçıyım

çelik, kan ve ateşle kazandım

insanoğlunun kazanabileceği her şeyi

oynadığım kumarda

şeytan’ı kendi oyununda yendim

görkem, onur pırıltı ün

ve ölümün gülen kafasıyla alay ettim

dövüşüp, öldürülecek düşmanlar vardı

sevilip güvenilecek arkadaşlar

şehvetle öpülecek dudaklar

ele geçirilip fırlatılacak zenginlikler

karanlık geceleri şenlendirecek şarkılar

sabahlara dek içilecek şarap

sonunda geçmişe gömülüp

yitirilecekse ne çıkar?

ben tüm zenginliklerden payımı aldım

kazanmak gibi yitirmeyi de tattım

yaşamda var olanların en iyilerine alıştım

mezar derin ve hava soğuk

dünya kokuşmuş küflü beyinle dolu

ve ben tüm değerlerinize baş kaldırırken

boş inançlarınıza gülüyorum

dünya’nın karanlık kavrulmuş yüzeyinde

eğri yolumuz zorlu topraklardan geçiyor

fakat biz mutlu, neşeli savaşçılarız

daha kolay yolları istemeyiz

düzenbaz ve nefret verici yaşamın yazgısı

sağ elimdeki kılıcımla çizilir

ve ölüm benim arkamdan gelir

ben bu tozlu, sert, uzun yollarda kurudum

ben artık yaşlı ve güçsüzüm

oysa ölüm tüm zamanlar boyunca güçlü

fakat, bedenler ölümü tatmak üzere doğdu

yaşamı korkmadan ve cesaretle karşıladım

ölüm yaklaşırken kaçmalı mıyım?

yaşam, ölümle benim, yorucu yıllar boyunca

oynadığımız bir oyundu

selam savaşçı yiğit dostlarım

köleler, silahşörler ve oynak kızlar

ayrıldığım yolda gözüm kalmadı

burada son bulur o yol

azrail’in kucağında

selam tanrılar !

bomboş bir gökyüzünün altında

yanınızda neşeyle yürüyeceğim

günahkar ruhların nasıl kıvranıp, inlediğini

şişko, kurnaz papazlardan dinledim

yalnızca altın için alıp sattıkları o cennette

benim gibi acımasız bir barbarın yeri var mı?

rahipler ve kutsal kitaplarıyla birlikte

alevlere dalacağım

cehennemin kızıl boğazından aşağıya

yürüyecek

ve şeytanın tahtına oynayacağım !

 

şiir : lin carter

türkçe uyarlama : ali recan

kaynak : alfa yayınları (argos olayı adlı hikayenin giriş sayfasından alıntıdır)

 

Uğrunda yaşanacak herşeyi özetlemiş..ne çok isterdim ben de o zaman da o yerde adı sanı bilinmedik bir ovada elimde balta çırılçıplak berserker vari şekilde Savaşmayı iyi yada kötü farketmez hangi tarafta olduğum elimde balta karşımda düşman sadece savaş..ahh CONAN ahh şanslı adamısn ..bu şiir CONAN'IN YOLU isimli baş yapıt..ne zaman okusam o iğrenç kelime geliyor aklıma..''anlatılmaz yaşanır''..bir gün bir yerde bir savaş olacaksa ben hazır olacağım sös sana CROM'un erkekliği adına CONAN:) Mitra seni kutsasın R.E.Howard.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...