izuchiring Oluşturma zamanı: Kasım 15, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 15, 2007 http://resimliroman.net/kahramanlar/conan/conan/conan1.jpg "...Şunu bilin ki Prensim, kabaran okyanusların Atlantis'i ve onun görkemli kentlerini yutmasından sonra Dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı. Aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda, Dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar, gökteki yıldızların mavi parıltıları kadar dağınık fakat belirgindi. İşte bu sıralarda Kimmeryalı Conan geldi. Çelik bilekli elinden kılıcını hiç bırakmayan bu kara saçlı, şahin gözlü yiğit tüm imparatorlukları sandallı ayağının altında çiğnemek istiyordu.." http://resimliroman.net/kahramanlar/conan/conan/Image3.jpg Yazar Robert Ervin Howard, kahramanı Conan’ı tanımlamasına böyle başlıyordu. Gizemli kılıç ve büyü romanlarının yazarı Robert E. Howard, 22 Ocak 1906’da Texas’ın Peaster kentinde doğdu. Çocukluk yıllarında obur bir okuyucuydu ve tarihi konular onu büyülüyordu. Geçen yıllar boyunca bu alanda derin bir kültür edindi. Geçliğinde türlü işlerde çalışan Howard, avukat katipliği, ucuz kartpostal ozanlığı, gazete yazarlığı yaptı. Kuşkusuz bu işleri yaparken, gerçek arayışını sürdürüyordu. 18 yaşına geldiğinde inanılmaz bir verimlilikle tarihi roman çalışmalarına başladı. İlk öyküsünü “Weird Tales Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blessed trinity Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Romanlarını hiç okumadım ama gerçekten de merak ettim, en kısa zamanda okumayı düşünüyorum:) genç yaşta intihar etmiş olması gerçekten de üzücü , intihardan önce yazdıkları da çok etkileyici...Paylaşım için teşekkürler izu:):) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
darklight Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 çocukken tam bi conan hayranıydım... hatta onun türk olduğunu düşünürdüm resim çizmeye de ilk onun çizgi romanlarındaki pozlarını çizmeye çalışarak başlamıştım teşekkürler kardeş eyvallah... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
izuchiring Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 çocukken tam bi conan hayranıydım... hatta onun türk olduğunu düşünürdüm resim çizmeye de ilk onun çizgi romanlarındaki pozlarını çizmeye çalışarak başlamıştım teşekkürler kardeş eyvallah... ne diyim benimde senden farkım yoktu.. elimdekileri okuduktan sonra sinemanın önüne gider okumamış olduğum tüm conanlarla değiştirirdimm... conanı seven herkes benim dostumdur.. aramıza hoşgeldin.. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
darklight Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 15, 2007 sağolasın kardeşim hoşbuldum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
baslan20 Yanıtlama zamanı: Kasım 16, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 16, 2007 bende iyi conarım haaa zuhaaaaaaaaa Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
perfectstranger Yanıtlama zamanı: Ocak 5, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 5, 2008 1980de yayınlanan ilk sayıyı aldığımda çocuktum ve annemden esaslı bir şamara vesile olmuştu dergi:D Kanlı düş" adlı öykü, cıbıldak Zingara prensesinin yatağında şuh bir pozla bir kabustan uyanışıyla başlyordu. Anlaşılan, Zingara krallığı epeyce züğürttü ki kızcağız üç bölümlük macera boyunca doğru dürüst bir elbise giyemedi üstüne Haliyle dönem, 11 yaşında bir çocuğun anadan üryan kadın resimleriyle dolu bir dergiyi okumasına hoşgörüyle bakılan bir dönem değildi. O zamanları yaşayanlar bilirler; Conan'ı bırakın bir yana, Suzi yanağından öpünce yüzü kızaran Yüzbaşı Tommiks'i bile gizli gizli okurduk. Çizgi roman kötü alışkanlık kabul edilirdi evde çocuklarının yanında fosur fosur sigara içen yetişkinlerce. O zamanlar, rahmetli Ali Recan'ın Conan için yazdığı tanıtım yazısının etkisiyle çoğumuz Conan'ın gerçek bir tarihi karakter olduğunu sanmıştık. - Howard'ın ilk yazdığı Conan öyküsü "Phoenix On The Sword" (Kılıçtaki Anka Kuşu)dur. Bu öykü Howard'ın daha önceleri yazdığı "By This Axe I Rule" (Bu baltayla hükmederim) adlı Kral Kull öyküsünün yeniden tasarlanmış halidir. -Howard esas olarak yalnızca iki Conan öyküsü yazmıştı. İlk öyküye göre oldukça uzun (bir roman kadar uzun) olan "Hour Of The Dragon" adlı öykü azmanı, ölümünden yıllar sonra "Conan The Conqueror" adıyla roman biçiminde yayınlandı. -Howard öldükten yıllar sonra, Weird Tales'den yetişme iki Amerikalı yazar Sprague de Camp ve Lin Carter, Howard'ın yaratmış olduğu Kara Vulmea, Gottfried Von Cambach, Bran Mac Morn ve Solomon Kane gibi karakterlerin öykülerini Conan'a uyarlayarak bir roman serisi başlattılar. İlk kitabı "Conan The Swordsman" (Kılıç ustası Conan) olan bu seriyle birlikte Howard'ın "Kimmeryalı Conan'ı "Barbar" Conan payesine erişmiş oldu. (Barbar sıfatı Howard'da ön plana çıkmaz) Howard'ın diğer karakterlerinden de bahsetmek lazım biraz ama şimdilik zaman bu kadarına elveriyor. Devamı gelecek sayıda:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kuranes Yanıtlama zamanı: Ocak 5, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 5, 2008 robert ervin howard , howard phillips lovecraft'ın kankasıdır . r.e. howard intihar ettiğinde h.p. lovecraft belirttiği gibi çok üzülmüştür . howard'ın , cthulhu mitine de katkısı büyüktür . cthulhu mitine saf h.p. lovecraft'ındır demek diğer ustalara haksızlık olur . hpl kurgulamıştır fakat aynı dönem yazarlarından clark ashton smith , frank belknap long ve robert ervin howard birlikte kaleme almışlardır . hepsi , birbirinin yazdıklarından etkilenerek ve onları cthulhu mitosu için gerçek sayarak yazmışlardır . her ne kadar ilerde stephen king , august derleth gibi yazarlar da cthulhu mitini devam ettirmeye calıssalar da basarılı olmamıslardır gözümde . aynı dönem yazarları ise bunu güzel kurgulamışlardır . howard'ın da payı büyüktür . fakat kendisi cok eski caglarda great old ones tapımını ele alır . barbar sıfatını conan'a yakıştıran kendisi değildir . tıpkı hpl'nin öykülerini 'cthulhu mitosu' denildiği gibi ona da kendisinden sonra gelen yazarlar bu sıfatı vermişlerdir . howard yaşamıyla da karanlık birisidir . fiziksel acıdan çok güçlü olsa ve hatta öykülerinde psikolojik acıdan da güçlü biri olarak gözükse dahi böyle değildir . 12 yaşında köpeği öldüğü için intiharı düşünmüştür. annesi hastalandıgında ise intihar etmiştir . intiharını önceden tasarlamıştır .tanıdıgı doktorlara beyninden vurulan insanların bilincini kaybedip kaybetmeyecegini sormustur .evine gidip daktilosunda son şiirini yazmıştır ki yukarda verilmiş zaten bu .bunların sonrasında arabasına gidip sağ kulagının üzerinden kendisini vurarak intihar etmiştir . silahı ise bir arkadaşından almıştır . aynı gece de annesi ölmüştür . beraber gömülmüşlerdir . h.p. lovecraft kadar olmasa da karanlık bir yazardır . fantastik yazının öncülerindendir . okunmalıdır . n. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
perfectstranger Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2008 ROBERT E. HOWARD'IN CONAN VE KULL DIŞINDAKİ AZ BİLİNEN KARAKTERLERİ Kara Vulmea : 17.yy'da denizleri kasıp kavuran Karayip korsanlarının liderlerinden biri. Kıvırcık saçları dışında fizik yapı ve karakteer olarak neredeyse Conan'ın ikizi. Bu yüzden olasa gerek ki De Camp ve Carter, ilk olarak Kara Vulmea öykülerini Conan'a uyarladılar. En sevilen korsan Conan öyküleri esasta Kara Vulmea öyküleridir. Solomon Kane : 16.yy Puritan tarikatı üyesi Solomon Kane, İngiltere'dekurt adam ve cadı avcılığıyla iştigal ederken denizci olup İngiltere ve İspanya arasındaki savaşta çarpışmış, sonraları Afrika'yı da epeyce turlamıştı. Öyküleri (bildiğim kadarıyla) Conan'a uyarlanmadı. Bran Mac Morn : Romalılara karşı savaşan Pikt savaş şefi Bran, Howard'ın en az tanınan karakteri. Gottfried Von Cambach : Soylu bir Alman ailesinin maceracı paralı asker oğlu."Akbaba'nın Gölgesi" adlı öykünün baş karakteri. Öyküye göre Rodos şövalyeleriyle birlikte Rodos kuşatmasında Osmanlı ordularına karşı savaştı. Kalenin düşmesine yakın, kaçarken karşısına çıkan(!) Kanuni Sultan Süleyman'ın yüzünde kılıcıyla bir yara izi bıraktı(Howard her ne kadar 1930'da bizzat İstanbul'a gelip arşiv araştırmaları yapmış olsa da bu araştırmalar oldukça yüzeyselmiş anlaşılan:D) Cambach ve Kanuni'nin yolları bir kez daha bir başka kuşatmada;Viyana'da kesişir ve Sultan, Cambach'ın kellesini getirmesi için en korkunç katilini; "akbaba" namıyla bilinen Mihailoğlu'nu gizlice kente gönderir. Bu öykü sıkı Conan takipçilerine hiç yabancı gelmemiştir sanırım;) Red Sonja : Sonraları zaman yolculuğuyla Hiborya çağına taşınsa da, "Akbaba'nın Gölgesi"ndeki bir diğer önemli karakter Sonja'ydı. Hürrem Sultan'ın küçük kız kardeşi Sonja, Kırım Hanı'nın adamları tarafından tecavüze uğramış, kölelikten kaçtıktan sonra da azılı bir Türk düşmanı olarak yetişmişti. Amazon efsanelerinden etkilenerek yaratıldığı bariz olan bu savaşçı kadın, köleliği kabullenen ablasına karşı ölümcül bir nefret duyuyordu. ÖNEMLİ NOT : Bu bilgilerden sonra birilerinin kalkıp da "Howard Türk düşmanıydı!" gibi bir çıkarımda bulunmayacağını umuyorum. Çünkü adam tümüyle kurgusal karakterleri tarihsel fonda ve kendince tarafsız bir biçimde işliyordu. Akbaba'nın Gölgesi'ni okursanız kimi yerde Avusturyalılardan tiksinti duyabilirsiniz. Öbür yandan, Osmanlı ordusunun gelişine ve Yeniçerilerin savaşçılığına dair betimlemeler de gururla karışık bir ürperti yaşatabilir size. Akbaba'nın Gölgesi adlı öykü, daha sonraları Hiborya çağındaki Makkalet kuşatmasına uyarlandı. Turanlılarca kuşatılan Makkalet'in kaderi,Viyana'nınkinden farklı olarak fethedilmekti ve öyküde bir başka destansı kuşatmadan; Truva'dan izler de az değildir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
izuchiring Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2008 red sonja yı örnek verince aklıma geldi.. ben epey bir süre red sonja bacımızı conan ın kız kardeşi gibi algılıyordum.. meğer conanın yan sanayisiymiş.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
einherjer Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 12, 2008 yol uzun ve zorluydu gökyüzü soğuk ve gri beyaz ay, donmuş ölü bir parça gibi bulanık solgun şafakta hırsız ve fahişe, kral ve asker savaşçı, büyücü, sahtekar ve ozan bu yolda benimle geldiler rüzgar, bilenmiş bir bıçak kadar keskindi ıslak, tuzlu denizlerden eserken kuru, siyah iskelet gibi ağaçlar fırtınada, hayalete benzerlerdi yaşam, köpüklü bir şarap benim için yağma, şehvet ve savaşımdan oluşan ve ben bu şarabı en keskin tortusuna dek içtim ben, vahşi kuzey topraklarından görkem ve büyü ülkesine gelen savaşçıyım çelik, kan ve ateşle kazandım insanoğlunun kazanabileceği her şeyi oynadığım kumarda şeytan’ı kendi oyununda yendim görkem, onur pırıltı ün ve ölümün gülen kafasıyla alay ettim dövüşüp, öldürülecek düşmanlar vardı sevilip güvenilecek arkadaşlar şehvetle öpülecek dudaklar ele geçirilip fırlatılacak zenginlikler karanlık geceleri şenlendirecek şarkılar sabahlara dek içilecek şarap sonunda geçmişe gömülüp yitirilecekse ne çıkar? ben tüm zenginliklerden payımı aldım kazanmak gibi yitirmeyi de tattım yaşamda var olanların en iyilerine alıştım mezar derin ve hava soğuk dünya kokuşmuş küflü beyinle dolu ve ben tüm değerlerinize baş kaldırırken boş inançlarınıza gülüyorum dünya’nın karanlık kavrulmuş yüzeyinde eğri yolumuz zorlu topraklardan geçiyor fakat biz mutlu, neşeli savaşçılarız daha kolay yolları istemeyiz düzenbaz ve nefret verici yaşamın yazgısı sağ elimdeki kılıcımla çizilir ve ölüm benim arkamdan gelir ben bu tozlu, sert, uzun yollarda kurudum ben artık yaşlı ve güçsüzüm oysa ölüm tüm zamanlar boyunca güçlü fakat, bedenler ölümü tatmak üzere doğdu yaşamı korkmadan ve cesaretle karşıladım ölüm yaklaşırken kaçmalı mıyım? yaşam, ölümle benim, yorucu yıllar boyunca oynadığımız bir oyundu selam savaşçı yiğit dostlarım köleler, silahşörler ve oynak kızlar ayrıldığım yolda gözüm kalmadı burada son bulur o yol azrail’in kucağında selam tanrılar ! bomboş bir gökyüzünün altında yanınızda neşeyle yürüyeceğim günahkar ruhların nasıl kıvranıp, inlediğini şişko, kurnaz papazlardan dinledim yalnızca altın için alıp sattıkları o cennette benim gibi acımasız bir barbarın yeri var mı? rahipler ve kutsal kitaplarıyla birlikte alevlere dalacağım cehennemin kızıl boğazından aşağıya yürüyecek ve şeytanın tahtına oynayacağım ! şiir : lin carter türkçe uyarlama : ali recan kaynak : alfa yayınları (argos olayı adlı hikayenin giriş sayfasından alıntıdır) Uğrunda yaşanacak herşeyi özetlemiş..ne çok isterdim ben de o zaman da o yerde adı sanı bilinmedik bir ovada elimde balta çırılçıplak berserker vari şekilde Savaşmayı iyi yada kötü farketmez hangi tarafta olduğum elimde balta karşımda düşman sadece savaş..ahh CONAN ahh şanslı adamısn ..bu şiir CONAN'IN YOLU isimli baş yapıt..ne zaman okusam o iğrenç kelime geliyor aklıma..''anlatılmaz yaşanır''..bir gün bir yerde bir savaş olacaksa ben hazır olacağım sös sana CROM'un erkekliği adına CONAN:) Mitra seni kutsasın R.E.Howard. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.