CehennemdengeleN Oluşturma zamanı: Kasım 18, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 18, 2007 http://www.ntvmsnbc.com/news/232180.jpg YAŞAMA SEVİNCİ Hayatta bu kadar mutlu olmayı gerektiren şeyler varken Üzülmek niye, kendimize eziyet çektirmek niye Bir düşünün sizi mutlu edebilecek ne kadar çok şey var Bir bebeğin gülüşü, sevdiğiniz insanın sizi sımsıkı sarması Annenizin şefkatli kucağı Daha yüzlerce küçük olay sizi mutlu edebiliyor Hayatı sevin, her dakikanızı, her saniyenizi doya Doya yaşayın Çünkü hayat ulaşılmak istenen bir yoldur ve Bu yolun uzunluğu hiç bilinmez , siz bu yolda ilerlersiniz Karşınıza bir engel çıkar , siz bu engeli aşıp Yolunuza devam edersiniz, Ya da, bu engeli aşamazsınız Ve bu sizin yolunuzun sonu olur yani ÖLÜM Hayatınızın anlamını, ölümden dönen bir insana sorun Yada ölmeyi bekleyen Yaşamdan hiçbir umudu olmayan bir insana sorun O zaman düşünün !! ,Değer mi üzülmeye Bu güzelim hayatı doya doya yaşamak varken Artık üzülmeyi bırakın ve GÜLÜN !!!! http://www.yazgulu.com/kartlar/jpg/mutluluk.jpg Ruh Sağlığı İçin... Öylesine güçlü olun ki, hiçbirşey huzurunuzu bozmasın Dostlarınıza değerli oldukları duygusunu verin Her şeyin en iyisini düşünün.. Geçmişin hatalarını unutun ve onlardan yararlanın Neşeli davranın ve herkese gülümseyin.. Kuşkular karşısında çok düzeyli, Öfke karşısında çok olgun, korkular karşısında çok güçlü ve sorunlar karşısında çok mutlu olun ki, bu saydıklarımızla başedebilin. Christian Larson Mutluluğun Sırları... Yürüyüşe çıkın, temiz hava iyi gelebilir. Avaz avaz şarkı şöyleyin http://80.190.202.79/smiles/cheesy.gif Evde kedini veya köpeğiniz varsa, onu kucağınıza alıp okşayın, sevin dertleşin. Birisini mutlu edecek bir şeyler düşünün ve hemen yapın. Yaşamınızın mutlu anılarını anı defterinize yazın. Çok sevdiğiniz biriyşe güzel bir yerde buluşun. Yaşamınızda sizi mutsuz eden korku ve öfkelerden kurtulmaya karar verin. Birine armağan verin, sevdiklerinizi sürprizlerle mutlu edin. Sizde bu listeye mutlu olduğunuz anıları ekleyin göreceksiniz ki hayatta ne kadar küçük olaylardan mutlu olabiliyormuşuz.. MUTLULUK NEREDEDİR? Mutluluk; Cana can katanımla bir yaz denizinin karşısında, bir ağaç gölgesinderir. Tedirgin edilmeden uyunan bir toprak parcasındadır. Bir bahar sabahında cıplak ayakla koşulan ıslak çimenlerdedir. Sıcak bir günün bitimine doğru birdenbire esiveren serin bir yeldedir. Güvenli bir düşüncenin aydınlıgında, sıcasık bir omuzun, dizlerin yumuşaklığında sevi'sinde, uygun bir sesin titreşimindedir. İstekle ısırılan bir peynir diliminde, yanarak içilen bir yudum suda, özlemle aranan bir fincan kahvededir. Bakkaldan alınan bir paketi taşırken dergilerden yapılmış kesekâğıdında gözucuyla okunuveren güzel bir sözdedir. Günün ilk aydınlığında, gecenin son karanlığındadır. Özlenen can tadının meyva çiçeği tadına dönüşümündedir, renk renk duyguların oluşumunda bilinmeyen renklerin şekillenmesindedir, yüreğin dudaklarındadır. Bir annenin oksayışında, bir babanin bakışında, bir can'ınn dokunuşunda, çocuğun gülüşündedir. Bir ayrılışta dudaklara can ateşiyle konan öpücüktedir. O Can Sesini Duymaktadır. Yarınları istemektedir...... -------------------- http://www.donusumkonagi.net/admin/makale/mutluluk(3).jpg Mutluluk, Ayrıntılarda Gizlidir Ailesi ve kendisini seven hiç kimsesi olmayan bir yetim kızla ilgili çok güzel bir masal vardır. Kendini çok ama çok üzgün ve yalnız hissettiği bir gün, çayırda yürürken, bir çalıya küçük bir kelebeğin takıldığını görür. Kendini kurtarmak için çabaladıkça, dikenler onun narin bedenini daha çok hırpalar. Küçük yetim kız dikkatle kelebeği kurtarır. Uçup gitmek yerine, kelebek güzel bir periye dönüşür. Kız gözlerine inanamaz. Peri, kıza, "Senin eşsiz iyi kalpli davranışın için, sana bir dilek dileme hakkı veriyorum." der. Kız bir an düşünür, sonra "Mutlu olmak istiyorum." der. Peri "Peki" der, ona doğru eğilir ve kulağına fısıldar. Sonra da ortadan kaybolur. Kız büyüdüğü sürece, ondan daha mutlu kimse yoktur. Herkes ona mutluluğunun sırrını sorar. O ise gülümser ve "Sırrım, küçük bir kızken iyi kalpli bir periyi dinlemiş olmamdır." der. Yaşlanıp, ölüm döşeğine düştüğünde, komşuları etrafına toplanırlar. Sırrının da onunla birlikte yitip gitmesinden korkmaktadırlar. "Lütfen bize söyle" diye yalvarırlar. "İyi peri sana ne dedi?" Sevimli yaşlı kadın gülümser ve "Bana şöyle söyledi" der: "ne kadar güvende, ne kadar yaşlı ya da genç, zengin ya da fakir olursa olsun herkesin sana ihtiyacı var" -------------------- http://img70.imageshack.us/img70/9761/219090206050050338bg1tu7.jpg HERŞEY SENDE GİZLİ Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin... -------------------- http://resim.sanalsayfalar.com/resimler/Hayvanlar_Alemi/image/Eastern_Tailed_Blue_Butterfly.jpg KELEBEK KANADINDA YAŞAMA SEVİNCİ Kanatları kırılmış bir kuş gibi pencerenin önünde duruyordu kadın. Umutları yıkılmış. Güzel olan hiç bir şeyin farkında değildi. Yaşam ve ölüm o ince çizgi üzerinde dengesini kaybetmek üzereydi. Pencerenin dışında yaşanan yoksul intiharları düşündü. Bir çok insan konuşarak anlatamadıklarını dama çıkarak anlatıyordu. İşsizlikten, parasızlıktan bunalan ve her kapı yüzüne çarpılan artık damda iş arıyordu. Sevda ihtilalleri yaşanıyordu yüreklerde ama aşk çok pahalıydı ve köprü üstlerinde satılığa çıkıyordu. "Anlaşılan ve kutsal olan bir tek ölüm müydü?" diye düşündü kadın. Bir kıvılcımla ağaç, orman ve yeşil ölüyordu. Mateme bürününce dağlar bize yeşilin güzelliğini hatırlatıyordu. Yaşanan her son, görüş mesafesini bir süre açıyor sonra açı yine daralıyordu. Öyle ise intiharı, intihar olmaktan çıkmalıydı. Korumaya çalıştı kendini düşüncelerinin dehşetinden. Kalktı, bir dostunu aradı. Baktı ki dostu ondan daha düşmandı kendine. Voltalar atarken pencere ve duvar arasında bir kelebek girdi içeriye. Kadın durdu. Kelebeğin güzelliği ile döküldü düşüncelerin dehşeti. Bşının üzerinde dönerek gül kadifesi dokunuşlar ve ışıltılar bıraktı tenine. Ömrünün büyük bir kısmını çirkin bir böcek olarak geçiren, doğanın saçlarını süsleyen bu mutlu fiyonklar, sadece bir gün yaşayarak ipek gibi bir dünya bırakıyorlardı arkalarında. Kelebek kadının ellerine kondu.Yaşanan son, birşeylerin başlangıcı olmuştu. Yaşama sevincinin açısı yüzseksen dereceyi gösteriyordu. Bir daha nerede, nasıl daralır bilemezdi. Belki de bir kelebek yada doğanın minik mucizelerinden biri, kendi sonuyla karşılaşmak için bir başka açıyı aralardı veya iki çubuk üst üste gelebilirdi. Acele ile cam bir kavanoz bulup kelebeği içine bıraktı. Yaşamalıydı. Fırtınaların önünde durarak, depremlerle yıkılmayarak, kırıla -döküle, buruk-ırık da olsa. Kimbilir belki yine bir sevda ihtilali olmalıydı birinin yüreğinde. Bir filazofun sözünü hatırladı: "Güzel yaşamak zordur." Zor olsa da yaşamalıydı güzel olan her şeyi. Tekrar yürüdü pencereye. Gözleri yine dışarıdaydı. Ama köprüleri, damları aramıyordu. Bir çok insan vardı camın dışında. Bir çok umut, acı, mutluluk...Biraz önce ölümün ince çizgisinde olduğunu kimse bilmiyordu ve bilmeleri de gerekmiyordu. Birgün yaşama sevincinin açısı yine daralırsa nereye bakacağını iyi biliyordu. Kavanozu aldı, evinin en güzel köşesine, her zaman görebileceği bir yere koydu ve uzun zuzun seyretti. -------------------- YAŞAMA SEVİNCİM Bütün güzel kadınlarını bu dünyanın Sevdim, diyebildiğim zaman Bütün kentlerini gezdim, denizlerine girdim Ve artık bir tek taş kalmadı tanımadığım, bir tek yüz, bir tek yer adı Söylenecek bütün sözleri dinledim ve söyledim bütün söyleyeceklerimi Acının bütün uçurumlarına indim ve çıktım sevincin bütün dağlarına Bütün çiçekleri kokladım ve kopardım bütün meyveleri dallarından Ismarladığım yağmur, savrulmadığım yel kalmadı... Bütün haklı kavgalarında dünyanın dövüştüm, diyebildiğim zaman Okudum bütün kitapları, bütün şiirleri yazdım Ve topladım bütün dillerin en güzel sözlerini, sıraladım tek bir sözlükte Bütün mayınları, bütün dikenli telleri ayıkladım sınırlardan Ve bir tek zorba çıkmadı önüme. Bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur, diyebildiğim zaman İşte o zaman ölebilirim. Toprağımda bir çığlık olur da büyür yaşama sevincim... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Locked Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 vaaov hiçbirini yapamıyorum/yapmıyorum.. Ne kadar ilginç Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sefamerve Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 ben mutluyum cünkü yasıyorum ben mutluyum cünkü saglıklıyım:Dben mutluyum cünkü anneyim:Dben mutluyum cünkü ohhhhbeee bosanıyorum:Dben mutluyum cünkü hayat cok güzel:Dben mutluyum cünkü umutlarım var:Dben mutluyum cünkü ......... galiba ............ yaa aşık olacam gibi bir his var...... içimde:D................................ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 19, 2007 bu satırlar özetliyor sanırım her şeyi ; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. ağladığım kadar güleceğim....umarım.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ezim Yanıtlama zamanı: Kasım 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 23, 2007 > Amerika'da yasayan bir cocugun 100 dolara ihtiyaci olur. > Bu 100 dolara sahip olabilmek icin > günlerce, gecelerce > dua eder. > Sonunda ulasamayinca Tanri'ya mektup > yazmaya karar verir. > Amerikan Posta Idaresi, üstünde > yazili adres olarak > sadece > "Tanri,ABD" olan mektubu Bay > Baskan'a vermeye karar verir. > Baskan mektubu alinca cok hoslanir, > cok duygulanir > fakat 100 dolar > yerine 5 dolar koyar. 5 dolarin > kücük bir cocuk icin yeterli olacagini düsünür. > > Cocuk gercekten de 5 dolara sahip > olmakla tatmin olur ve Tanri'ya > tesekkür mektubu yazmaya koyulur: > > -"Sevgili Tanrim, parayi yolladigin > için tesekkürler. Ama > > mektubu Beyaz Saray üzerinden > yollamissin ve tabii her zamanki > > gibi oradaki ibne de 95 dolarini > kesip silah almis olmali. > bana 5 dolar ulasti. > Yine de tesekkürler." 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
atmaca03 Yanıtlama zamanı: Kasım 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 23, 2007 güzel eline sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CehennemdengeleN Yanıtlama zamanı: Kasım 23, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 23, 2007 yunanlılar baklavamızı, kemençemizi sahiplenmiş amerikalılarda bizim nasreddin hocamızın espirilerini sahipleniyo, hehe Nasreddin Hoca her gece Allah`ım bana 100 altın diye dua edip yatıyormuş. Komşusu bir gün bunu duymuş. Şaka yapmak istemiş. Tavandan 99 altın sarkıtmış. Hoca bunları alıp saymış.99 tane olduğunu görmüş. Ama ` 99``u veren Allah 100``üde verir` diyerek altınları almış. Ertesi gün komşusu `hoca ver altınlarımı` demiş. Hoca `olmaz onları bana Allah gönderdi`demiş. Adam `gel karakola gidiyoruz`demiş. Hoca`gelmem` demiş,adam`gel` demiş.Hoca`ver atını geleyim`demiş, adam vermiş. Bir süre gitmişler.Hoca `üşüdüm ver montunu, yoksa gelmem` demiş ve adam vermek zorunda kalmış.Mahkemeye gelmişler. Adam kadıya olayı anlatmış. Hoca`yalan söylüyor kadı bey bu adam delidir. Sorsanız dışarıdaki atı da sahiplenir`demiş. Adam`evet, benim` demiş.Hoca `üzerimdeki montu bile sahiplenir`demiş. Adam`evet, benim`demiş. Hoca `gördünüz mü kadı bey? Herşeyi sahipleniyor` demiş. Kadı`evet, atın bu adamı içeri` demiş. 99 altın, mont ve at hocaya kalmış. paylaşım için teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ezim Yanıtlama zamanı: Kasım 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 23, 2007 bunuda bilmemiz güzel oldu süpermiş buda paylaşığın için saol..eyvallah Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CehennemdengeleN Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 Ne o, ağlıyormusun? Neden? Hayatta hic bir sey sebepsiz değildir Gel bak buralarda her şeye gulumseyenler var Zorda olsa gülme sevincini yaşayanlar var Gel katıl bize hayat boyu gülümse İnan hiç pişman olmayacaksın İlle ağlamak istiyorsan ağla, rahatla ve bitir ağlamanı Cunku aglamak sinirli ama gulmek sonsuzdur Sana yasam sevincini kazandiran tek sey Gulumsemedir sevgidir hayata dort elle sarilmaktir. Bir kaplumbaga ters dondu Bak gulumsuyorsun sadece gulme Gel onu eski haline getirelim Bak bir sey daha ogrendin, yardimseverlik!.. O da insanlari sevmeyi ve yardim ettiklerini ogrendi Gel cocuk yuvasina gidelim Bak saf duygular var orada Hadi gel paylas ogren paylasmayi cocuklardan Gulmeyi, sevmeyi, paylasmayi, yardimseverligi Eksilmesin tebessumlerin Eksilmesin baharlarin Eksilmesin icten gelen sevgiler Dünkü geçmiştir ondan bahsetme, Yarınki gelmiş feryat etme Gelmiş ve geçmiş üzerine temel kur, Halini hoş tut, ömrünü berbat etme Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
coldhellangel Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 heey ben eskiden hepsini yapardım şimdi noluyor bana:confused: kendine geelll hey cold kendine gel:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
atmaca03 Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 Vaaav insanlar ne kadar güzel poliyannacılık oynuyorlar ama ben bu oyunu bilmiyorum ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CehennemdengeleN Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 hayatı sevmenin, ona sımsıkı sarılmanın adı polyannacılıksa sana göre öyle, gülümseyen, inadına gıcıklıına, hayattan intikam alırcasına gülümseyen herkes bir polyanna. hayata olumlu bakmak, sadece pembe bir gözlük takıp boş bi iyimserliin ardından kendini kandırmak deildir. oyun oynuyacak vaktinmi yok. al, hayat zaten bir oyun. perdeler açılıp perdeler kapanıyo. oyunun kurallarını ben kurmadım, ama değiştiremiyorum demek değil bu. hayat değişir. kaderler değişir. nasıl bakarsan hayata, hayatda sana onu verir. yoksada dünyaya gelirsin, doarsın, büyürsün, evlenip bi aile geçindirisin ve çekip gidersin. kalıpların içinde kalmış, mucizelerin ve ışığın dışında kalmış, boşuna yaşanmış anlamsız bi hayattır bu ve hiç kimsedede izin kalmaz. ama bir tebesümünle başkalarında izin kaldıı sürece yaşarsın ve hayattanda zevk alırsın... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
azec Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 26, 2007 poliyannacılıkmı?ben çocukken poliyannadan nefret ederdim.neden biliyormusun o benim yapamadıklarımı yapıyordu sadece mutlu oluyordu.mutlu olmak için rol yapması gerekse bile rol yapıyordu ama mutlu oluyordu.bunu ne zaman anladım biliyormusun 80 yaşındaki babannem beyin tümörü varken yaşıyordu ama 22 yaşındaki erkek arkadaşım trafik kazasında öldüğünde.ölüm o kadar yanımızdaki ne zaman geleceği belli olmuyor.işte o geldiği an arda dönüp bakıldığında üzülmek değil ufak bir tebessüm yeter.bizler öyle çok mutlu olmalıyızki sağlığımız organlarımız uzuvlarımız tam.olmayanlar bile mutluyken biz neden üzgünüz neden halimize şükredip mutlu olamıyorken neden nankörlük yaparız hiç ama hiç anlamam.buysa poliyannacılık ben poliyannanın tahtına göz diktim. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2015 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 29, 2015 ÇOCUKLUK Affan Dede'ye para saydım, Sattı bana çocukluğumu. Artık ne yaşım var, ne adım; Bilmiyorum kim olduğumu. Hiçbir şey sorulmasın benden; Haberim yok olan bitenden. Bu bahar havası, bu bahçe; Havuzda su şırıl şırıldır. Uçurtmam bulutlardan yüce, Zıpzıplarım pırıl pırıldır. Ne güzel dönüyor çemberim; Hiç bitmese horoz şekerim! (Cahit Sıtkı TARANCI) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.