Locked Oluşturma zamanı: Kasım 20, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 20, 2007 Altın Şafak üyesi Dion Fortune'ın gerçek adı Violet Firth'ti, birçok kitap yazmıştır, bunların arasında: "Mistik Kabala", "Psişik Korunma", "Ezoterik Örgütler ve Görevleri", "Bir İnisiyenin Eğitimi ve Çalışması", "Uygulamalı Maji", "Pratik Okültizm" ve birkaç okült roman vardır. "Ölüm Kapısından Geçiş" kitabı Türkçe'ye çevrilmiştir ve sitemizde eleştirilmiştir, ayrıca "Aşkın ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi" kitabı da Dharma yayınları tarafından yeni yayınlanmıştır. Bu kitaplar Dion Fortune'in kendine has stili ve ilaveleri ile birlikte az çok Altın Şafak öğretilerini izlemektedir ve biraz Teosofik etkiler taşımaktadır. "Kozmik Doktrin" okült temalarına rağmen tamamen farklı bir eserdir. Zira medyomik kanaldan tebliğ edilmiştir, oysa Altın Şafak öğretileri bazı istisnalar hariç medyomik çalışmalara fazla itibar etmez. Bu bilgileri tebliğ eden Bedensiz Varlığın Sokrates olduğu söylenmektedir. Bilgiler karmaşık ve ihtilaflıdır, kabul edip etmemek okura kalmıştır. Ancak belirtildiği gibi mecazi olarak ele almak daha olur. Tercüme eden Güneş Davenport'u titiz çalışmasından dolayı ve sitemizde yayınlanma izni verdiği için teşekkür ederiz. Bu yazı ayrıca Güneş Davenport'un http://www.fen.bilkent.edu.tr/~gunessitesinde de bulunmaktadır. Öğretilerin bu bölümü 1923-1924 yıllarında içsel planlardan (fizik ötesi varlık düzeyleri/alemleri) tebliğ edilmiştir. Tebliği yapan, yüksek boyutlardan ruhsal bir varlıktır. En son enkarnesindeki kimliği bilindiği halde açıklanmamaktadır; sadece çok tanınmış bir filozof ve öğretmen olduğu söylenebilir. Ezoterik terminolojiye göre bu kişi 'Büyük Üstat'lardan biridir. Öğretilerinin amacı, 'Kozmik Kanun'un daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve düşüncelerin kaynağına doğru yönlendirilmesi için farkındalığı genişletmektir. Aynı zamanda bu öğretiler, önemli ezoterik bilgiler için temel teşkil etmeleri ve şimdiye kadar genel okuyucunun ulaşamadığı konulara açıklık getirmeleri açısından ele alınmalıdır. Ancak, fark edileceği üzere, kavramların somut zihnimizin sınırlarını aşan niteliği nedeniyle çok fazla sembol kullanımı gerekmiştir. Bu öğretilerden en iyi şekilde yararlanabilmesi için, okuyucunun meditasyon yapması ve belli bir gelişme disiplini içinde olması önerilebilir. Ezoterik öğretilerde kullanılan 'Üstat' kelimesi, burada taşıdığı 'Üstat/Öğrenci' şeklindeki anlamı yanında, 'Üstat/Mürit' bağıntısını çağrıştırması nedeniyle medyumun doğal seçimi olmayabilirdi. Ancak, bu çalışmada, Batı Ülkelerinde 'Kadim Hikmet' arayışını canlandıranlar tarafından standartlaştırılmış terimleri, mümkün olduğunca yabancı kelimeleri ayıklayarak kullanmak uygun görülmüştür. 'Logos' kelimesinin metinde tercih edilmesinin nedeni, dinsellikle bir bağlantı kurulmaması içindir. Burada sözü geçen Üstat'lar, kendi subjektif durumlarının ürünü olan 'cennet' boyutlarından bahseden bazı bedensiz varlıklardan çok daha ileri bir tekamül aşamasında bulunurlar. Üstat'lar genellikle, özenle seçilmiş ve yetiştirilmiş kanallar aracılığıyla, spiritüel açıdan değer taşıyan, tutarlı bilgiler aktarırlar. 'Makrokozmik Plan' varlıkları arada sırada içinde bulundukları koşullarla ilgili sorulara yanıt vermişlerdir. Konuya yabancı okurlara bilgi vermesi amacıyla, aşağıda üç kısa açıklamaya yer verilmiştir. Bu bilinçler, enkarne olma zorunluluğunu aşmış, yeryüzündeki yaşamları boyunca geçirdikleri deneyimlerin bilgisini tümüyle özümsemiş varlıklardır. Dünyada ileri tekamül düzeyinde, aydınlanmış kişilere rastlamak mümkündür; ama bir Üstad'ın fizik planda yaşıyor olması söz konusu olamaz. Yine de gelecek zamanlarda belli görevleri yerine getirmek amacıyla, Üstat derecesinde aydınlığa ulaşmış kişilerin yeryüzünde kalmayı seçmeleri de mümkün olabilir. 'Eğer bir kişi 'Yol'u bulmak üzere arayışa geçerse, bir istek ortaya koymuş olur. Bu istek, mikrokozmik varlıkların uyanışını gözleyenler tarafından fark edilir ve kişi, yapısına uygun bir sınıfa 'kaydedilir'. Eğitimi belli bir kademeye erişince, kişi bir 'Rehber'in gözetimine alınır; böylece ruhsal planda ilk çalışmaları başlamış olur. Rehber kişinin ruhuna yüklemek istediği bilgileri telepati yoluyla aktarır; öğrenci 'söylenenleri' anlamaya çalışmak durumundadır. Daha sonra öğrenci alt kademedeki Üstat'lardan biriyle temasa geçirilir ve o Üstad'ın sorumluluğu altındaki bir grup öğrenciden biri olur. Bir rehberin herhangi bir anda sadece bir öğrencisi vardır; bir Üstad'ın ise pek çok sayıda öğrencisi olabilir. Öğrenci, tekamülü geliştikçe, daha üst kademedeki Üstat'lara kaydırılır. Onun problemi daima Üstad'ın söylediklerini anlamak olacaktır. Bir Üstad'ın kademesi ne kadar yüksekse, yeryüzünden o denli daha uzak olduğu anlaşılmalıdır. 'Üstat'lar kimlerdir? Sizin gibi, sizden daha deneyimli insanlar. Onlar Tanrı, Melek veya Peri değildirler; yalnızca sizin bu yolda amaçladiğınıza ulaşmayı başarmış varlıklardır. Onlar bir zamanlar sizin gibiydiler; siz de bir gün onlar gibi olabilirsiniz. Bedenin ölümünden sonra yaşamın sürdüğü konusundaki inancınız bu kadar zayıf mı ki, Üstat'ların varlığını kabul etmek size zor geliyor? Tekamüle olan inancınız o kadar zayıf mı ki, sizin hayvanlardan üstün oluşunuz gibi, sizden de üstün insanların varolabileceğini idrak edemiyorsunuz? Aklın potansiyeli hakkındaki bilginiz o kadar yetersiz mi ki, onlarla iletişimin olabilirliğini yadsıyorsunuz? Eğer sizden yukarıda hiç bir şey yoksa, gelecekten ne bekleyebilirsiniz? Ve eğer bunları olasılık dahilinde görüyorsanız, neden siz de denemiyorsunuz? Ve denemeye kalktığınızda ilk sonuçların yetersiz ve hatalı olabileceğini neden kabul etmiyorsunuz? Fakat hiç başlamazsanız, tam bir sonuca ulaşmanız da hiç mümkün değildir. Akıcı bir şekilde konuşmaya başlamadan önce kopuk kopuk konuşmayla yetinmeniz gereklidir. Eğer gerekli alıştırmayı yapmazsanız, asla konuşmayı öğrenemezsiniz. Biz size gerekli olan lisanı öğreteceğiz.' 'Üstat'lar size göre bir hayal ürünüdür. Dikkat ederseniz, 'size göre' dedim. Bizim ne olduğumuzu sizin kavramanıza imkan yok; buna yeltenmek sadece bir zaman kaybı olur. Bu yüzden bizi astral planda düşünebilirsiniz ve biz sizlerle düşünce gücünüz aracılığıyla temas kurarız. Sizde oluşan düşüncenin sonuçları son derece reel olacaktır. Üstat'lar hakkındaki yaygın düşünce, onların masalsı varlıklar olduğu şeklindedir; ancak, 'somut' şuur düzeyinde olanlar için 'soyut'a ulaşabilmek, astralı kullanabilmeyi gerektirir. Okült ilimlerde öğretilen, astral düşünce formlarıyla ilgili kurallardır. Astral imgelemeyi salt deneyimlemekle yetinmeyip, bu yolla spiritüel gerçeklere uzanan bir kişi, aldığı ruhsal tesirler ve ilhamla şuur alanını genişletmeyi başarabilir.' Burada yer verilen öğretilerin kaynağı olan Üstat ilk dersine şu sözlerle başlamıştı: 'Ders vermek benim her zaman önemle yaklaştığım bir uğraş olmuştur. Yine de, kainatın yaratılışını (kozmogoni) ve insanlığın tarihini tutarlı bir şekilde ifadelendirmek çok kolay bir iş olmasa gerek; bu nedenle arada sırada kopukluklar olabilir. Ama konunun özünün anlaşılması yeterli olacaktır. Bu konulara ilişkin çok sayıda kitap bulunabilir; ama bunlar genellikle, kendi sınırladıkları tekamül yolunu takip edenlere hitap eder ve bu kitaplar sadece bilinçle değil, bilinçaltı ile de ilgilenirler. Çoğunluğu düşünceyi kavramların kaynağına doğru yönlendirmeyi amaçlar. Bilgi iki şekilde sınıflandırılabilir: Olayların kayıtları ve buna bağlı açıklamalar. Bilgi sadece bellekte varolur. Zihnin algılamadığı bilinemez. Bu nedenle siz yalnızca beş duyunuz aracılığıyla yorumlayabildiklerinizi bilirsiniz. Yeni duyularınız açıldıkça, varoluşun farklı boyutlarını bilmeye başlarsınız. Ancak edinebileceğiniz bilginin bir sınırı vardır. Algılama varoluşun duvarında durur. Onun ötesinde yatanı sadece tahmin yoluyla kavramaya çalışırız.' Okuyucu, bu tür konuların açıklanmasındaki güçlüğü göz önünde bulundurarak, sık sık sembolik anlatımlara başvurulmasının nedenini anlayabilir. Herkes okurken kendi imgeleme ve sezgi gücünü devreye sokmalıdır; çünkü burada söz konusu olan bir teoremin ispatı türünden bir açıklama değil, fizik plandan çok önce ayrılmış bir varlık tarafından, çok soyut bazı kavramları, olabildiğince somut bir şekilde, halen enkarne halindeki varlıklara aktarma çabasıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CehennemdengeleN Yanıtlama zamanı: Kasım 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 20, 2007 Batı Ülkelerinde 'Kadim Hikmet' arayışını canlandıranlar tarafından standartlaştırılmış terimleri, mümkün olduğunca yabancı kelimeleri ayıklayarak kullanmak uygun görülmüştür. iki tonlu batıya karşılık ton yelpazesi dou. batı, medeniet tekamülünde birşeylerin eksikliine karar verip sürekli en bastan yapıyo. ne o eksiklik, hikmet ve derinlik. yani irfan dediimiz şey. ilim ve teknolojinin ilerleyen ve korkutucu yalnızlıına karşılık hikmetin ve bilgeliin eksiklii onu demodern arayıslara, düşünceye sıfırdan başlama yada eskiyi yeniyle sentezleme arayışlarına itiyo. örnein felsefe. hala felsefede eskinin aırlıını görmek mümkün. yani kendini kalıplandırıyo. kalıpların içine çıkamıyo. bunun nedeni ise din. batı dinden uzaklaştıkça bilime, bilimden uzaklaştıkça dine yaklaşıyo. (doğu ise bunun tam aksi. dine srıldıkça bilimde de ilerliyo. dindne uzaklaştıkça pozivitizmden de uzaklaşıyo) bunun nedeni mistizmin ve materyalistik bakışın teolojiye hatta aileye de sıçramış olması bence. şimdi hakkını yemeyelim. iki batı var. biri bilimde teknolojide ilerlemiş batı, dieri dindar ve radikal batı. teknolojide ilerlemiş batı, insanlıa hizmetler yapıyo. dindar batı ise hala engizisyonun kıvılcımı içinde, kendi gençleri, inanları arasında terkedilmeye başlanılan dinlerini tekrar canlandırmak için dier ülkelerden taraftar bulmaya çalışıyo. bilimleri incilin öyrettikleri şeyler kalıbında yargılıyo ve teknolojileşmeyi büyük bir tehdit olarak algılıyo. ama iki ucun da eksik oldugu sey yine hikmet ve bilgelik. dou, eski görümünden çok uzakta. o da eskiye dönük. yenileşmeyi bir türlü kabul edemiyor ama atalardan miras aldıı bilgelikle hala ayakta. geri kalmış ama ayakta. her yeni kuşak, bu gerilemeyi dine baglıyo ama asıl sebep bu deil. batının parıltılı yasayısı, ilgisini çekiyo. ama batıda aile çökmüş durumda. mutluluktaki derinlik yok. ailelerin fertleri birbirinden bagimsiz aysbergler gibi. maddenin gün gelip mutluluk vermediini anlayanlar uyusturucuya ve başka zevklere yöneliyo. biri dierine hayran öbürü dierine. ne menem bişey bu diyorsanız, evet aynen öyle. ne menem birşey! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.