Jump to content

İnsanın Tanrı Hali...


birunsatan

Önerilen Mesajlar

ÖLÜM...

Hayatımızın bitiş noktası olarakta anlaşılacak olan ölüm, aslında insanın elindeki en büyük güçlerden biridir. Çünkü, yaratılış efsanesinin tamamen yok olmasına en büyük katkıyı tek başına ölüm verebilir. Bilindiği gibi, insanı tanrı yaratmış ve ona düşünme yeteneği vermiştir ama tanrı kendisi hiç düşünmemiştir, insanoğlu tamahkardır... Her şekilde kendisinden güçlüye tapar ama kendisinin de güçlü olması için elinden geleni yapar, bunun içinde eline geçen her fırsatı kullanır. Ölüm de bu fırsatlardan sadece bir tanesidir. Doğumuna karar veremeyen insan, hem buna kızgınlığından hem de tanrı olma dürtüsünden ölümüne kendi karar verebilir vve bu hiçbir şekilde yadırganmayacak bir davranıştır.

Kötülük, insanın doğumuyla beraber doğar, onunla beraber büyür ve onu öldürür. Hiç bir insan hiçbir zaman iyi doğmaz, bunu da yaşamı boyunca boynunda bir kolye olarak taşır. Bu kötülük onun bütün hayatına yön verir, onu kendi yörüngesi içerisinde dönderir. Kutsal kitaplar bu konuda tamamen yanlış şeylerle doludur, çünkü kötülük sadece tanrının yanından kovulmuş bir melek olan şeytanla sınırlı değildir ya da daha açık bir tabir ile şeytan o kutsal meyveyi yediğinden beri insandan başkası değildir. Tanrı katından ve melekler arasından kovulan Azazil kendisine yeni bir ev, yeni bir vücud bulmuştur buda insan ve dünyadır.

İnsan beyninin büyük bir bölümünü zapteden kötülük, kendisini her şekilde ve her koşulda göstermektedir. Bu kötülüklerden biri de ölümüne kendi karar vermesidir. Şimdi burada, intiharın günah olduğunu falan söylemeyeceğim ama ölüm de doğum gibi zamansız olduğu için bir anlam ifade etmektedir. Yoksa kendi ölümüne karar vermek bir günah asla değildir. (yada ben ateist olduğum için öyle düşünüyorum) Kendi ölümüne karar vermek ne bir günah ne de bir cesaret göstergesidir, bu; içinde doğumundan beri var olan bir kızgınlığın, yenilmişlik ile birleşmesinden ortaya çıkan bir kaybedilmişlik psikolojisinin ürünüdür. Kendi ölümüne ya da başkalarının ölümüne karar vermek işte bu yenilmişlik psikolojisinin bir ürünüdür ve insanoğlu bu kararlarla kendini hep bir tanrı yerine koymuş, kendini güç haline getirmiştir.

İnsanın tanrı hali, artık insanın kendi yarattığı mitlere ve hikayelere inanmama halidir. İlk çağlardaki bilinmezlikler ve bu bilinmez olaylara karşı duyulan korku ile doğan tanrı ve din kavramı, gün geçtikçe büyümüş, güçlenmiş kendisine insanlar arasında hatırı sayılır bir yer edinmiştir ama gelişen, değişen dünya koşulları içerisinde insanoğlunun yeniye olan doyumsuzluğunu gideremediğinden artık kendi kendini kendi silahlarıyla yok etmeye başlamıştır. Günümüzde yaşanan intihar ve savaşların (başkalarının ölümüne karar verme hakkı) gelişmesi, büyümesi de biraz bu sebepledir.

İşte böyle bir durumda birde öteki taraf var ki bu öteki taraf kendi isteğiyle değil, çevre koşulları, gelişen durumlardan dolayı bu savaşların içine sürüklenmiş, kendisine başka bir alternatif bırakılmadığı için ölme ve öldürme durumuna gelmiştir. Ezilen uluslar ve tüm ezilen kesimlerin savaşı işte böyle bir durumda anlaşılmalıdır. Onlar bu tanrı olma haline hiçbir şekilde sistemi yönetenler gibi isteyerek değil, zorlanarak getirilmiştir, onun içindir ki barış her zaman ezilenler tarafından dile getirilmiştir. Sadece ezilenlerin bir alternatifi olur ki bunu da kendi elleriyle yaratırlar.

Barış hiç kimsenin ezilmediği, hiç kimsenin kendini tanrı yerine koymadığı bir dünyanın olmasıdır ve ancak bunu, kendi ezilenler yaratırlar, çünkü insanın tanrı hali yukarıda da belirttiğim gibi kendinden güçsüzlere karşı güç kullanma halidir ve bu da sadece faşizmdir...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı'nın yani yaradanın insanlara hayatta varolmak , nesillerini devam ettirmek ve dünyanın düzenini sağlamak için gerekli aklı ve sağduyuyu vediğini düşünüyorum. Bize akıl , vicdan , mantık ve sağduyu verildi. Ve biz iinsanoğlu bunları kullanamadık sonuçta dünya bu hale geldi. Senin kutsal kitaplardaki söylemlerin yanlışlığı ve insnaın özünde kötülük olduğu düşüncene katılmıyorum ama içimizdeki varolan iyiliği kaybettiğimiz muhakkak. Gelişen ve değişen dünya düzeninde malesef erdem , iyi niyet ve saygı gibi kavramlar değer görmüyor. Yaşamak için savaşmaya ve kendimizden güçsüz olanı ezmeye mahkum ediliyoruz.Ve işte bu da bizi özümüzden yani Tanrı'nın bizi yaratırken verdiği özelliklerden uzaklaştırıyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı'nın hme kendine inanmasına hem de aksini ispat etmek için ölüm başlıklı yazılar yazmasına şaşırıyorum

 

Tanrı evrendir sendir birunsatan.Tanrı yukarda oturan bir beden değildir.Atesitlerin tasavvufa büyük ilgi duyacaklarından eminim.ilgilenmeni tavsiye ederim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

enel-hak ya da şeyh bedreddit'in deyimiyle hakikat bizimle.....Ya da başkaları, hallac-ı mansur, torlak kemal, börklüce mustafalar gibi daha onlarcası sırf enel-hak dedikleri için ulema tarafından tanrısızlıkla suçlanmadı mı, öldürülmedi mi?....

Başka türlü sorarsak, enel-hak demek tanrıyı red etmek değilmidir?...

Çünkü tanrıyı o ulu makamından, kutsal kitaplardaki, ulemaların, din bilginlerinin analtımındaki erişilmez yerinden çıkartıp sadece ateistlerin dediği yere maneviyata indirmiyor mu?....

Şeyh Bedredtin -ki kendisi bugüne kadar yazılmış en iyi islam hukuku kitaplarını yazmıştır- bunları dereye atıp neden varidat ve teshil'i yazdı.

Önerin için teşekkürler elfstitan, ama ben zaten uzun zamandır hem tarih, hem tasavvuf, hem de dinler konusunda araştırma yapıyorum. Beni ateist yapan dinin kendisi zaten....

 

Yukarıdaki yazıya bir dipnot: din -hem islam, hem hristiyanlık, hem de diğer dinler, kendi adlarına savaşlar başlatarak, dini ve inandıkalrı tanrıyı yok ediyorlar. Şimdiki hamas, hizbullah gibi...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

birunsatan verdiğin örneklerden hallac-ı mansur'un hikayesini okumuştum. gerçekten kendini hak yoluna adamış bir insanın bir söz ile idam edilmesi çok ilginç gelmişti bana.

 

son olarak islamiyet zaten hoşgörü ve özgürlük dinidir burası da özgür bir platform olduğuna göre isteyen istediği başlığı açabilir diye düşünüyorum. gerilime gerek yok.

 

sevgiler & saygılar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

enel-hak ya da şeyh bedreddit'in deyimiyle hakikat bizimle.....Ya da başkaları, hallac-ı mansur, torlak kemal, börklüce mustafalar gibi daha onlarcası sırf enel-hak dedikleri için ulema tarafından tanrısızlıkla suçlanmadı mı, öldürülmedi mi?....

Başka türlü sorarsak, enel-hak demek tanrıyı red etmek değilmidir?...

Çünkü tanrıyı o ulu makamından, kutsal kitaplardaki, ulemaların, din bilginlerinin analtımındaki erişilmez yerinden çıkartıp sadece ateistlerin dediği yere maneviyata indirmiyor mu?....

Şeyh Bedredtin -ki kendisi bugüne kadar yazılmış en iyi islam hukuku kitaplarını yazmıştır- bunları dereye atıp neden varidat ve teshil'i yazdı.

Önerin için teşekkürler elfstitan, ama ben zaten uzun zamandır hem tarih, hem tasavvuf, hem de dinler konusunda araştırma yapıyorum. Beni ateist yapan dinin kendisi zaten....

 

Yukarıdaki yazıya bir dipnot: din -hem islam, hem hristiyanlık, hem de diğer dinler, kendi adlarına savaşlar başlatarak, dini ve inandıkalrı tanrıyı yok ediyorlar. Şimdiki hamas, hizbullah gibi...

 

 

 

kutsal kitapları inceliyorum diyorsun ama kendi çabalarınla , kendi yorumlarınla tüm zamanlara hitap eden bir kitabı şu anki mevcut fikirlerinle hakkıyla anlaman çok zor. belkide bu nedenle kutsal kitapları kendi zihninde çelişkiler olarak algılıyorsun.

oysa sağ duyulu , sağlıklı düşünen her insan görecektirki evrendeki mutlak gerçeklerin tümü kuran'da mevcuttur, neresinden bakarsanız bakın başlıbaşına gerek hitabet,gerek tarz ,gerek matematik ve gerekse pozitif ilimler açısından tam anlamıyla bir mucizedir...

aslına bakarsan evrendeki bilip yada bilmediğimiz herşey fazlasıyla mucize. sadece şartlanmışlıklar bu mucizeleri doğal bişeymiş gibi algılamamıza neden oluyor, bir bebeğin ağacın dalında oluşması nekadar mucizeyse bir annenin karnında oluşmasıda okadar mucizedir...

kapkara topraktan su,ışık,toprak ve hava gibi aynı hammadeleri kullanarak binlerce çeşit ambalajlı ürünün meyvenin bu doğal fabrikalarda oluşmasıda başlıbaşına bir mucizedir...

matematiksel olarak yok denilecek kadar az yer kapladığımız bu evrende herşey senin dediğinin tam aksine sevgi üzerine kuruludur ve bu kurulu düzeni vareden planlayan mutlak irade isteseydi bütün insanlığı tek bir meyveye talim ettirebilirdi , çeşitli renk ve kokularda meyveler olmayabilirdi , bütün insanlık çiçekler ve kuşlar olmadanda yaşayabilirdi , tek bir sebze ilede yaşayabilirdi ki bu örneklerin sonu gelmez...

evrende gördüğün insanın yaşamında olmassa olmaz olmayan marjinal sevinçler,şehvetler ve bilimum hoş duygular,ilhamlar yaradanın sevgisinin bir tecellisidir...

bunları görebilmek için özel bir çaba gerekmez ,gözümüzdeki yaradanı gizleyen perdenin kalkması için sadece biraz düşünmek fazlasıyla yeterlidir , bu perdeye çok basit bir örnek vereyim , düşünsenize elinizde bir tohum var ve bu tohumu toprağa atıyorsunuz ve birden toprak gürültüyle yarılıyor içinden dalları olan bir ağaç ve sana sunulmuş meyveler dallarında beni al der gibi bütün çekicilikleriyle öylece duruyorlar, şimdi bunu bir mucize gibi olarak algılamamızın , doğal bişey gibi algılamamızın nedeni çocukluktan beri süregelen şartlanmalardır ama az bi düşünmeyle çocukluktan beri süregelen telkinlerin oluşturduğu gözümüzdeki zaman perdesini kaldırarak bu mucizevi olaya tanık olabiliyoruz...

ayrı bir başlık olarak dünyadaki en büyük kıyımları yapanların mesela çin de 40.000.000 kişinin ölümüne sebep olan mao , meşhur hitler , yakın tarihimizdeki bosna v.b daha bir çok olayı meydana getiren insan müsvettelerinin dinden yoksun çökmüş kokuşmuş bir ideoloji olan darvinizmin sığ akıllı piyonlarının faaliyetlerinin yaradana itaf edilmesi eden için nekadar üzüntü verici vahim bir durum :(

ki bu düzeni bozanların hepsinin ortak özelliği ya kokuşmuş darvinist ideolojiyi benimsemiş olmaları yada çarpık din anlayışından meydana geliyor ve düzeni bozmaya çalışanların yine hemen hepsinin Allahın yarattığı sevgi dininden yoksun olduğu apaçık görülüyor...

netice olarak ayrıntılarını algılamakta bile güçlük çektiğimiz bu muhteşem düzeni var eden Allah bize kitabıyla tenezzül etmiş ve bu kitaba az bir şüpheyle bakmak , onun yerine mitolojik, kaynağı belirsiz , yanlış anlaşılmış yorumlanmış batıl şeylere inanmak ne büyük bir gaflet ,ne büyük bir gaflet , ne büyük bir gaflet...

siteye ilk defa yazı yazan biri için biraz uzun bir yazı oldu ama idare edin , herkese sevgi ve saygılar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...