Manje_Loa Oluşturma zamanı: Aralık 5, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 5, 2007 Çanın Altında Rond Hemen hemen kare biçimde, yıkıntılarla çevrili ağır bir binaydı, ve hala bir saati bulunan kulesi bütün mahalleye egemendi. Fenimore Cooper Aziz Yuhanna`nın büyük çanın altında bir rond dansı yapıyordu on iki büyücü. Sırayla fırtınayı çağırdılar, ve alay halinde karanlığı delen on iki ses saydım yatağımda, korku içinde. Hemen bulutların arkasına saklandı ay, ve yıldırım ve kasırgayla karışık bir yağmur kırbaçladı penceremi, ormanda sağanağa tutulan nöbetçi turnalar gibi bağırırken rüzgar gülleri. Kırıldı, duvara asılı lavtamın ince teli; kafesinde kanat çırptı saka kuşum; çevirdi, masamın üzerinde uyuklayan Roman de la Rose`un bir sayfasını, meraklı bir ruh. Ama birden bir yıldırım gürledi Aziz Yuhanna`nın yukarılarında. Yitip gitti, ölümcül bir darbe yiyen büyücüler, ve meşale gibi yandığını gördüm siyah çanın içinde büyücü kitaplarının. Arafın ve cehennemin kırmızı alevleriyle tarıyordu gotik kilisenin duvarlarını bu korkunç ışık, ve devsel heykelinin gölgesi Aziz Yuhanna`nın uzanıyordu komşu evlerin üzerinde. Paslandı rüzgargülleri; inci grisi bulutlar eritti ay; çatı kenarlarına damla damla düşer oldu yağmur, ve açınca pek iyi kapanmamış penceremi, fırtınanın silkelediği yaseminimden çiçekler attı meltem, yastığımın üzerine. Scarbo Tanrım, ölüm saatinde bana, bir rahibin dualarını,bir kefen,çam ağacından bir tabut ve kuru top- rak ihsan et. Monsieur le Maréchal`in Yakarıları. -"İster günahların bağışlanmış,ister lanetli olarak öl," -diye mırıldandı Scarbo kulağıma, -"örümcek ağından olacak kefenin,ve örümceği de seninle birlikte gömeceğim!" -"ah,keşke kavak yapraklarından olsaydı kefenim," diye yanıtladım onu,ağlamaktan kızarmış gözlerle,-"gölün soluğu da kavak yapraklarından bir beşikte sallardı beni." -"Hayır!" diye sırıttı alaycı cüce,"yem olacaksın,batan güneşin kör ettiği küçük sinekleri akşamları avlayan domuzlan böceğine!" -"Belki de," -diye yanıtladım onu gene ağlamaklı,-"belki de fil hortumlu taranta örümceğinin beni emmesi senin daha çok hoşuna gider?" -"Öyleyse," -diye ekledi,-"sen keyfine bak, yılan derisinin altın benekli şeritlerinden olacak senin kefenin ve bir mumya gibi içine kundaklayacağım seni." Ve seni duvarına dimdik yatıracağım o Saint-Bénigne`in karanlık mahzeninden, duyacaksın rahatça limboda ağlayan çocukları. Şabat'a Gidiş Geceleyin kalktı kadın, ve bir mum yakıp küçük bir balık aldı ve vücudunu meshetti, sonra birkaç söz eşliğinde Şabbat`a götürüldü. Jean Bodin (De la Demonomanie des Sorciers) Bir düzine insan vardı orada biralı çorba içen, ve her birinin elinde bir ölünün önkol kemiği kaşık niyetine. Ocak kızarmıştı kor ateşte, mumlar mantarlaşıyordu dumanın içinde, ve tabaklardan bir mezar kokusu yayılıyordu ortalığa, baharda. Ve güler ya da ağlarken Maribas, sanki inlediği duyuluyordu bir yayın, üç teli üzerinde kırık bir kemanın. Bu sırada, içyağı ışığında, şeytanca tavırla bir asker, bir büyücü kitabı açtı masaya, ve bir kızarmış sinek düştü kitaba. Kocaman, tüylü karnından bir örümcek tırmandı büyülü kitabın kenarına, henüz vızıldarken bu sinek. Ama çoktan uçup havalanmıştı bacadan bay ve bayan büyücüler, kimileri ata biner gibi süpürgenin üzerinde, kimileri bir maşanın üzerinde, ve bir tava sapında Maribas. Ay Işığı Uyanın uyuyan insanlar Ve dua edin ölülerinize Bir Gece Münadisinin Sözleri Ah! nasıl da hoştur, saat çınlarken saat kulesinde, geceleyin, burnun bir altın carolus`a dönüşten aya bakmak. İki cüzamlı mızırdanıp ağlayıp sızlıyordu penceremin altında, bir köpek havlıyordu kavşakta, ve kehanette bulunuyordu alçak sesle ocağımın cırcır böceği. Ama az sonra yalnızca sessizliği sorguladı kulaklarım. Miskinhanelerine döndü iki cüzamlı, karısını pataklayan Jacquemart`ın vuruşlarını duyunca. Bir yan sokağa sıvışmıştı köpek, görünce, yağmurun paslandırdığı, karayelin kıkırdattığı gecenin baltalı mızraklarını. Ve uykuya dalmıştı cırcırböceği, son kıvılcım söndürür söndürmez ocağın küllerinde son parıltısını. Ve bana öyle geliyordu ki, -nasıl da değişken sayrılık ateşi! -yüzünü buruşturarak, asılmış bir adam gibi bana dilini çıkartıyordu sanki ay! Gotik Oda - "Ah! dünya," - diye mırıldandım geceye, - "güzel kokulu bir çiçektir, ve dişi organı ay, ve erkek organları yıldızlardır. Ve ağırlaşınca gözlerim, kapattım, camların sarı halesi üzerine siyah çarmıh haçı işlenmiş pencereyi. **** Ne var ki, - gece yarısı değil, - ejderha ve şeytanla armalanmış saat! - cüce cinlerin lambanın yağında sarhoş olduğu saat! Ne var ki, ölü doğmuş bi çocuğu babamın zırhında sallayan dadı değil, tekdüze bir sesle ninni söyleyerek! Ne var ki, tahta kaplamanın arkasına hapsedilmiş bir asker iskeleti değil, alnıyla, dirseğiyle ve diziyle vuran! Ne var ki, ayakta durduğu kurt yemiş çerçevesinden aşağı inen, ve zırh eldivenini okunmuş su kabının kutsanmış suyuna daldıran dedem değil! Ama Scarbo`ydu boynumu ısıran, ve, dağlamak için kanayan yaramı, fırında korlaşmış parmağını oraya sokan. 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blessed trinity Yanıtlama zamanı: Aralık 6, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 6, 2007 -"İster günahların bağışlanmış,ister lanetli olarak öl," -diye mırıldandı Scarbo kulağıma, -"örümcek ağından olacak kefenin,ve örümceği de seninle birlikte gömeceğim!" İlk defa okudum bu şairden:) Güzelmiş Manje ellerine sağlık:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Aralık 7, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 7, 2007 :)cok guzel ama bu sanırım bı eserın kesıtınden ben bır bütünluk olusturamadım kafamda:confused: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.