birunsatan Oluşturma zamanı: Aralık 17, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 17, 2007 Sade'ın en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Sodom'un 120 Günü, bir sapkınlık destanı olarak kabul ediliyor. Yazar romanına bu ismi vererek, bütün din kitaplarına giren ve Tanrı'nın halkının sapkınlıkları nedeniyle lanetlediği Sodom ve Gommora kentlerinin yokediliş hikayesini anımsatıyor. Sade, ıssız bir kelede yaşanan sapkınlıklarla dolu günleri anlatıyor kitabında. Böylece okurunu bir anlamda şeytanla yüzleştiriyor. Marques de sade' nin en önemli yapıtı olan Sodom'un 120 Günü, ikinci dünya savaşı sırasında, nazi askerlerinin bir kale'de girip, orada bulunan bütün insanları esir almalarını ve onlara uyguladıkları baskıları anlatıyor. Sadist edebiyatın başyapıtı olarak gösterilen ve Pier Paulo Pasoloni tarafından "Salo ya da Sodom'un 120 Günü" olarak filme de çekilen eser, tam anlamıyla insanın içindeki şeytan'ın gün yüzüne çıkışını gösteriyor. "Topluma önderlik eden dört insan, özel olarak seçilen genç kız ve oğlanları sistematik bir biçimde aşağılayarak onlardan yararlanır ve işkence eder. Bir dizi müstehcen öyküyle başlayan bu sefahat dolu işkence, dinsel bir tören havasının ardına gizlenmiştir. Filmin gelişimi cinsel sapıklıktan sadizme, işkenceden ölüme kadar amansızca uzanır. İşkencelerin alacağı bir zevk yoktur, acımaları da…" Film ile ilgili kısa bir eleştiri.. Eğer edebiyat'ın bu lanetli yazarını keşfetmek istiyorsanız, okunması gereken bir kitap ama sadist edebiyat ilginizi çekmiyor ya da mideniz kaldırmıyorsa ne kitabı okuyun ne de film'i izleyin:) 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 filmde seçilen kız ve erkekler bu aşağılama ve her türlü sapkın oyuna fazla ses çıkartmadan alet oluyorlardı diye hatırlıyorum. yani kendilerinden güçlü olana karşı bir boyun eğme söz konusu. ( üst üste çok film izledim ve bunu da izleyeli çok zaman oldu aklımda yanlış kalmış olabilir ) ve normal bir insana sapkın ve iğrenç gelecek her türlü davranışı filmde görebiliyoruz. ciddi anlamda insanı zorlayan bir film. ama sinema tarihi açısından da çok ilginç olduğu yadsınamaz. ben çılgın roma imparatoru Caligula ' yı anlatan filmle arka arkaya izlemiştim , gerçekten ilginç bir deneyimdi. ( Caligula' yı da bilen bilir hani ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kuranes Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 okunmaya değecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum . okuduğum zamana acıyorum düşündükçe , ne anlık zevk veriyor insana ne de başka bir şey . cinsel arzularını tatmin edemeyen arkadaşlar için belki iyi bir seçim olabilir kitap veya bu konuda kendilerini geliştirmek için . caligula konusuna gelince ufak bi not vereyim ben de . kendisi en çok , kızkardeşiyle beraber olmaktan zevk alırmış . ensestçi bu arkadaşta anlaşılan . edit : önemli bşeyi unutmusum . türkçeye çevrilen kitabın kapağının arka kısmındaki porno filminden fırlamış hatun kimdir nedir öyle ya ? olayı iyice abartmışlar . ilgi çeksin diye herhal . 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 17, 2007 cinsel arzularını tatmin edemeyen arkadaşlar için belki iyi bir seçim olabilir kitap veya bu konuda kendilerini geliştirmek için cinsel arzularını tatmin edemeyen ya da bu yönden açlık çeken insnaların tutupta Sade gibi bir filozofun eserlerinde bu arzularını gidereceklerini düşünmek kusura bakma ama çok saçma. beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ( ve evet bir kadına iç organlarını parçalayıncaya kadar tecavüz edip sonra bunları dikip yeniden tecavüze devam etmek ya da lüks bir sofrada oturup dışkı yemek gerçekten insan tahammülünü zorlayan şeyler haklısınız ) ama kabul edilmesi gereken bir şey var ki Sade sadizm denen şeyin isim babasıdır. ve yaşadığı dönemde çok da temiz ak pak hayatlar sürmeyen fransız asilzadelerini de pek güzel eleştirerek döneme ışık tutmuştur. ayrıca kendisi bir yazarın illa topluma ve ahlaka örnek şeyler yazması gerekmediğini bu kalıpları yıkan eserler de verebilmesinin önemini savunmuştur. kendisine sorulan - sen bir canavar mısın sorusuna verdiği cevap ; benim bebekleri parçaladığım ve onların kanlarıyla gençleştiğim, la coste şatomun hendeklerinin ağzına kadar cesetlerle dolu olduğu söylendi... beni böyle dedikodular yüzünden bastille'e kapattılar. belki... nasıl bilinebilir. bir bakıma buna benzer canavarlıklar yaptım, evet; bunları dünyadaki herkesten daha fazla tasarladım ve onları silinmez olmasını umduğum bir mürekkeple yazdım... elinde bir kalem varsa olağanüstü şeyler yaşayabiliyorsun. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kuranes Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 cinsel arzularını tatmin edemeyen ya da bu yönden açlık çeken insnaların tutupta Sade gibi bir filozofun eserlerinde bu arzularını gidereceklerini düşünmek kusura bakma ama çok saçma. beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ( ve evet bir kadına iç organlarını parçalayıncaya kadar tecavüz edip sonra bunları dikip yeniden tecavüze devam etmek ya da lüks bir sofrada oturup dışkı yemek gerçekten insan tahammülünü zorlayan şeyler haklısınız ) ama kabul edilmesi gereken bir şey var ki Sade sadizm denen şeyin isim babasıdır. ve yaşadığı dönemde çok da temiz ak pak hayatlar sürmeyen fransız asilzadelerini de pek güzel eleştirerek döneme ışık tutmuştur. ayrıca kendisi bir yazarın illa topluma ve ahlaka örnek şeyler yazması gerekmediğini bu kalıpları yıkan eserler de verebilmesinin önemini savunmuştur. kendisine sorulan - sen bir canavar mısın sorusuna verdiği cevap ; benim bebekleri parçaladığım ve onların kanlarıyla gençleştiğim, la coste şatomun hendeklerinin ağzına kadar cesetlerle dolu olduğu söylendi... beni böyle dedikodular yüzünden bastille'e kapattılar. belki... nasıl bilinebilir. bir bakıma buna benzer canavarlıklar yaptım, evet; bunları dünyadaki herkesten daha fazla tasarladım ve onları silinmez olmasını umduğum bir mürekkeple yazdım... elinde bir kalem varsa olağanüstü şeyler yaşayabiliyorsun. sanırım dalga geçtiğimi anlayamadın . ironi var orada . ayrıca sade'ye filozof demenin kant'a ,nietzsche'ye , herakleitos'a hakaret olacağı görüşündeyim . filozofu bırakın , kendisine edebiyatçı'' denildiği için ustalara haksızlık oluyor . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
birunsatan Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 sanırım dalga geçtiğimi anlayamadın . ironi var orada . ayrıca sade'ye filozof demenin kant'a ,nietzsche'ye , herakleitos'a hakaret olacağı görüşündeyim . filozofu bırakın , kendisine edebiyatçı'' denildiği için ustalara haksızlık oluyor . bence bu haksızlık,senin görüşüne göre nietzsche' ye filozof diyemeyiz çünkü onun özel yaşamı da hiç içler açıcı değil. Bu arada, sade gibi bir yazar'ı yok saymak edebiyat dünyasına hakaret olur. Sade gibi, onlarca yazar, sırf farklı düşünüyorlar diye yok sayılıyor hatta yok ediliyor. Bana göre de sade bir filozof, iyi bir düşünürdür. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kuranes Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 bence bu haksızlık,senin görüşüne göre nietzsche' ye filozof diyemeyiz çünkü onun özel yaşamı da hiç içler açıcı değil. Bu arada, sade gibi bir yazar'ı yok saymak edebiyat dünyasına hakaret olur. Sade gibi, onlarca yazar, sırf farklı düşünüyorlar diye yok sayılıyor hatta yok ediliyor. Bana göre de sade bir filozof, iyi bir düşünürdür. özel yaşamı içler acısı olunca filozof olunmuyor muymuş ? öyle bir şey mi ima etmişim ben ? düşüncelerine göre konuşuyorum . başkalarına zarar vermekten zevk alan bi felsefenin yaratıcısı olan insan bana göre filozof değildir . ortaya , her farklı fikir atan kişi filozof olarak görülmemeli . sade'nin ,sırf felsefesiyle ilgili de sex içerikli ,edebiyat kavramından yoksun kitap yazıp benim bunun hakkında tartışmam dahi anlamsız . tekrar söylüyorum , ben okuduğum zamana acıyorum . bu sadece benim görüşüm 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Kuranes elbette düşüncelerine saygım var ama Sade' i yok saymaya çalışmak ya da onun eserleri ile geçirilen zamana yazık demek bence büyük bir haksızlıktır. onu ve aslında yaşadığı dönemin içinde bulunduğu içler acısı ve ahlaktan yoksun hali yazdığı eserleri yok sayamayız. tabii bu da benim görüşüm 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArchangeL Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 yaşadığı dönemin iki yüzlü ahlak anlayışını çok usta bir şekilde yazdıklarıyla dışarıvurabilmiş biri bence zamanımızda yaşasaydı aynı olumsuz tepkiyi göreceğinden eminim.çünkü aynı ilkel anlayış hala devam etmekte. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 aslında o zamanlardan bu zamanlara değişen pek de bir şey yok ahlaksızlık ve ikiyüzlülük adına... biraz düşününce fark ediyor insan.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Wanda Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Yaşadığı dönemin eleştirisini cesurca yapmış bir yazar... Sade Masoch gibi yazarları sapıklık harici bir bakışla değerlendirmeyi tercih ederim. Konu için teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
greyhuman Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 18, 2007 Okumalıyım! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 19, 2007 Sade yukarıda da yazdığım gibi yazarın , filozofun erdem ve ahlak gibi değerleri barındırması gerekmediğinin en güzel örneğidir. kaldı ki ben de buna katılıyorum. zaten kendisi de çok güzel özetlemiş ; elinde bir kalem varsa olağanüstü şeyler yaşayabiliyorsun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pumpkinpuppet Yanıtlama zamanı: Eylül 18, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 18, 2010 Sade'ın en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Sodom'un 120 Günü, bir sapkınlık destanı olarak kabul ediliyor. Yazar romanına bu ismi vererek, bütün din kitaplarına giren ve Tanrı'nın halkının sapkınlıkları nedeniyle lanetlediği Sodom ve Gommora kentlerinin yokediliş hikayesini anımsatıyor. Sade, ıssız bir kelede yaşanan sapkınlıklarla dolu günleri anlatıyor kitabında. Böylece okurunu bir anlamda şeytanla yüzleştiriyor. Marques de sade' nin en önemli yapıtı olan Sodom'un 120 Günü, ikinci dünya savaşı sırasında, nazi askerlerinin bir kale'de girip, orada bulunan bütün insanları esir almalarını ve onlara uyguladıkları baskıları anlatıyor. Sadist edebiyatın başyapıtı olarak gösterilen ve Pier Paulo Pasoloni tarafından "Salo ya da Sodom'un 120 Günü" olarak filme de çekilen eser, tam anlamıyla insanın içindeki şeytan'ın gün yüzüne çıkışını gösteriyor. "Topluma önderlik eden dört insan, özel olarak seçilen genç kız ve oğlanları sistematik bir biçimde aşağılayarak onlardan yararlanır ve işkence eder. Bir dizi müstehcen öyküyle başlayan bu sefahat dolu işkence, dinsel bir tören havasının ardına gizlenmiştir. Filmin gelişimi cinsel sapıklıktan sadizme, işkenceden ölüme kadar amansızca uzanır. İşkencelerin alacağı bir zevk yoktur, acımaları da…" Film ile ilgili kısa bir eleştiri.. Eğer edebiyat'ın bu lanetli yazarını keşfetmek istiyorsanız, okunması gereken bir kitap ama sadist edebiyat ilginizi çekmiyor ya da mideniz kaldırmıyorsa ne kitabı okuyun ne de film'i izleyin:) Bence herkesten önce sen edin kitaptan 1 adet. 1785 yılında yazılmaya başlanmış bir kitapta 2. dünya savaşı ve nazilerden bahsedildiğini anlatıyorsun burada insanlara. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Epiphanes Yanıtlama zamanı: Eylül 18, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 18, 2010 Büyük bir filozof değil. Camus'nün deyişiyle de ikinci sınıf bir yazar Sade... Sodom... da Sade cinsel fantezilerini Justine'den ileriye taşıyor. Kitabı b.k yemenin bir protest tavır gibi sunulduğu sayfalarda ve sonlara doğru herşeyi, kendi dahil herşeyi yıkma isteminin belirdiği sayfalarda yazar iyiden iyiye çılgınlığa sürükleniyor... Yine de Sade en güçlü kötücül yazar. Bayağılıktan çekinmiyor, bayağılıktan geri durmuyor (Bir başka ünlü kötülük havarisi Lautreamont gibi) Bu kitap onun en iyi kitabı bence. Hayatındayken bilinmeyen, yazar öldükten sonra bulunan bir kitap. "Salo ya da Sodom'un 120 günü" ise bir sinema uyarlaması. Ancak, kitabın kötü kahramanları faşistler olarak uyarlanmış, mekan ise -yanlış hatırlamıyorsam- İtalya'da ikinci dünya savaşında bir yer olarak tasarlanmış. Sinemaya uyarlayan kitabın özüne sadık kalarak faşist düşünce çizgisi ile Sade'ın o çok sevgili kötü kahramanlarını özdeşleştirip yazarı 20 yy'a taşımış (Ve hiç de fena olmamış!) Sade üzerine bir şeyler daha söylemek istiyorum. Bu yazar yaşamındaki iken masum biri değildi. Toplumsal konumunu (soylu bir aileden geliyordu ve uzun süre maddi bir refah içinde yaşadı) kendi zevki için kullandı. Fransız Devrimi sırasında devrimcilerden yana çıkmadı, ne de kendi bir görüş geliştirdi; tersine daha ziyade toplumun, dünyanın değişemeyeceğini savunan muhafazakarlar gibi ikiyüzlü davrandı. Şöyle ki, haklı bir karamsarlığı tuzu kuru, sadece kendi keyfini düşünen bir bohem hayatı için maske olarak kullandı. Para için defalarca aldattığı karısını kullanmaktan hiç utanmadı, hiç sıkılmadı bunu yaparken. Parasını fahişelerle harcadı ve o fahişelere şiddet uygulamakta da hiç duraksamadı. O, gerçekten de kötü biriydi ve kötülüğünün de öyle çok derin çok da bilgece bir tarafı falan yoktu... Yine de okunmayı hakeden bir yazardır. İğrenç olan bir şey de kitaplarındaki çoğu cinsel fantezisi hemen herkesin duyduğu fanteziler iken, kitaplarının satılmasının başlıca nedeni bu iken bu konuda çok kötü yaftalanmasıdır. Sade bu dünyanın ikiyüzlülüğünü çok iyi biliyordu. Ama onu değiştirmeye çabalamadı, ondan/dünyadan uzak kendi dünyasını yaratarak da yaşamaya çabalamadı. Bunun yerine her zaman opportünist davranarak nev-i şahsına münhasır bir ikiyüzlü oldu. Bir kitap (daha) tavsiye edeceğim: Simone De Beauvoir'ın "Sade'ı yakmalı mı" adlı eseri. Yazar bu kitapta Sade'ın hayatını titizlikle incelemiş. Daha öte, daha derin bir biçimde yazarı tanımak isteyenler için uygun olur diye düşünüyorum. Şu çok ilginç ve çok acı bir şeydir: Biliyor musunuz ki Sade onca cinsel fantezi zenginliğine karşı sexte kendini bırakma, kendini kaybetme ve daha fazla ayrıntıya girmeksizin normal bir zevk alma duygusunu yaşayamamış!.. Kötülüğü belirli bir başarıyla savunan Sade gibi bilgeler seçilirken İyiliği çok daha üstün bir başarı ile savunan Platon gibi filozofların, Camus gibi edebiyatçıların ülkemizin enetellektüelleri arasında daha çok sevilen yazarlar olması dileğiyle... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Nisan 16, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 16, 2018 Kötülüğü, faşizmi, sapkınlığı anlatmanın ve tehlikeyi göstermenin yolu bu mudur, elbette kişisine göre değişir... Sümen altı edilen gerçekleri başkalarına duyurmak ya da yüze vurmak adına bakılınca, bir miktar EVET... Bu tarz işlerin yazarı, yönetmeni, sahibi vs. kendini şu şekilde savunabilir sanırım; "Bakın şöyle de bataklık bir dünya var... Benim hayal gücümü yargılamadan önce, evvela şu bataklığa bir bakın, o büyük bataklık ortadan kaldırıldıktan sonra, benim hayalimi ve yaptığım işi yargılayabilirsiniz..." Filmini seyredince bundan daha iğrenç bir şey izlememin olasılığı olamaz derdim, fakat sonra adını veremeyeceğim başka bir filmle karşılaşınca, bu onun yanında masum kalır diyorum. Sapkınlığı insandan daha iyi sergileyebilen bir tür yoktur sanırım. Ama gerçek bir şekilde ama sanatsal... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Nisan 16, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 16, 2018 İzlediğime pişman olduğum tek film. Sürrealist film çok izledim ve buna benzerlerini de çok izledim ama bu zihnimden silinmedi. Bir kaç yemek yiyemedim. Anlatılmak istenen şeyler oldukça değerli lakin dışkı yedikleri o uzun uzun sahneler beni mahvetti, üzgünüm Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.