schizophrana Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Bundan 16 yıl önce Sıvas'a Kültür Şenliği ve Pir Sultan Abdal'ı anmak amacıyla gitmişlerdi. Madımak Oteli, o günlerde hiç ağrılamadığı kadar değerli misafire ev sahipliği yapıyordu. Büyük bir hoşgörü ve aydınlık taşıyan insanlar Pir Sultan Abdal'ı anmak için bir araya gelmişlerdi. Fakat içlerinde büyük bir öfke taşıyan gericiler Sıvas'ta yaşanan bu aydınlığı kaldıramadılar. Ve hain planlarıyla 35'i de birbirinden aydın insanı hunharca öldürdüler.... İşte Türkiye tarihinin en kanlı ve en karanlık izlerinden biri olan 2 Temmuz'un yıldönümü yaklaşırken Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Fevzi Gümüş konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada tüm Türkiye'yi bir olmaya çağırdı. "Sıvas Katliamı unutulmayacak, unutturulmayacaktır" diyen Gümüş, Madımak Olayı'nı şu şekilde anlattı; "2 Temmuz 1993 yılında Sıvas’a Kültür Şenliği ve Pir Sultan Abdal’ı anmak amacı ile giden şair, yazar, sanatçı ve semah yürüyen canlarımız önceden planlanmış, gerici, şeriatçı güçler tarafından Madımak Oteli’nde abluka altına alındılar. “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak” diyerek ve cumhuriyetimizin temel değerlerine saldırmak sureti ile canlarımızı göz göre göre yakıldılar. Bu katliam, televizyonlarda sekiz saat boyunca canlı olarak yayınlandı. Devletin güvenlik kuvvetleri, saldırgan gerici, şeriatçı güçlere yerinde ve zamanında gerekli müdahaleleri ve engellemeleri yapmayarak canlarımızın yakılmasına seyirci kaldılar. Dünya tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş bu katliam, Türkiye Cumhuriyeti’nde ve dünyada insan hakları ve temel özgürlüklerden yana olan, inanç ve ibadet özgürlüğünü temel bir insan hakları ilkesi sayan inancı ve felsefesi düşüncesi ne olursa olsun her insanın vicdanını yaraladı." "Katliam halkımızın ruhunda ve bedeninde giderilmesi imkânsız travmalara yol açtı" ifadesini kullanan Fevzi Gümüş, "Madımak Oteli’ne saldırarak canlarımızı yakan faillerin bir kısmı yakalanmış, yargılanıp cezalara çarptırılmış iken, failleri bir kısmı da yakalan(a)mamış, yeterince takip dahi edilmemiştir. Madımak Oteli’nde, Cumhuriyete ve onun savunucularına karşı gerici ve şeriatçı güçlerce gerçekleştirilen katliamın bir kez daha yaşanmaması için, insanlık tarihine yazılması ve insanlığın ortak vicdanında mahkûm edilmesi, hafızalardan silinmemesi gerekmektedir. Bu katliamın yaşandığı sırada devlet güçlerinin müdahale etmemesi ve asıl katillerin bugüne kadar yakalanmaması devleti zan altında bırakmıştır" dedi. Madımak Oteli'nin müze olması yönündeki talepleri görmezden gelinen ve yıllardır bu isteklerini dile getirenler adınan da konuşan Gümüş, "Madımak Oteli satın alınarak kamulaştırılmalı, otelin müze olması yönünde gerekli çalışmaları hemen yapılmalıdır. Böyle bir girişim, insanlarımız arasında düşmanlıkları arttırmaz. Gerçekle yüzlemek ve insanlık suçlarını birlikte mahkûm etmek, farklı kültürleri, inançları, kimlikleri daha da yakınlaştırır. Hiç şüphe yok ki Madımak Müze olmalıdır, olacaktır. Bu talep sadece Alevilerin talebi değildir. Bu talep çağdaşlıktan ve laiklikten yana olan tüm kesimlerin ve insanlığın vicdanına ait bir sestir. Bu talep, emperyalizme, faşizme, gericiliğe, cinsiyet ayrımcılığına, faili meçhullere, haksız gözaltılara, IMF ve Dünya Bankası politikalarına, özelleştirmelere, neoliberal politikalara karşı bağımsızlık, emek, demokrasi, barış, halkların kardeşliği, insan hakları, eşitlik, özgürlük mücadelesi veren herkesin talebidir. Bu talep, her türden sömürüyü devam ettirmek için dini ve etnik köken ayrılıklarını kullanan ırkçı ve gerici çevrelere karşı direnen herkesin talebidir. Bu talep, karanlığa karşı aydınlığı savunanların talebidir. Bu duygu ve düşüncelerle tüm topluma sesleniyor ve diyoruz ki: Bu utancı daha fazla büyütmeyelim, vicdanları sızlatmayalım, Madımak Oteli Müze olsun... Ve, birgün karanlıklar aydınlığa kavuşuncaya, Sıvas, Maraş, Gazi, Ümraniye, 1 Mayıs katliamlarını planlayanların gerçek yüzleri ortaya çıkıncaya kadar bu Pir Sultan direnişi de bu talep de sürecektir. Ve o güne kadar; Sıvas Katliamı unutulmayacak, unutturulmayacaktır. Her yıl olduğu gibi bu yılda Sıvas’ta Madımak Oteli’nin önünde olacağız. Ankara’da 'da Kolej, İstanbul’da Kadıköy, İzmir’de Gündoğdu, Burhaniye’de Cumhuriyet Meydanı’nda, Bursa’da ise Kent Müzesi önünde buluşacağız. Başta Pir Sultan Abdal örgütlülüğü olmak üzere Alevi kurumları ve demokratik kurumlarla birlikte "Madımak müze olacak" talebi ile tüm yurtta sokaklarda olacağız" açıklamasında bulundu. Alıntı. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
chesterfield Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 hangi kitapta yazar hangi dinde vardır eli kolu bağlı olanı yakmak ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Bu insanlık ayıbında yaşamını yitiren canlarla beraber anılan 2 otel görevlisi (ki bu şahsiyetsizler canlari korumak yerine patronlarının emri ile oteli korumaya kalkışmışlardir ) ve yüreğimize düşen bu yangının faillerinden olan 2 katili ayırmak gerekir ... Insanlık adına şehit olan 33 canimizla beraber anılan katil ve patron yalakalarini bir tutan zihniyeti kiniyorum ... Lütfen 37 can derken biraz düşünün ... !!! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Bir yıl daha geçti üstünden. Acısı ise azalması gerektiği halde her sene artıyor. Saygı ve özlemle anıyoruz... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
amedeus417 Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Orada 37 masum cana kıyan katiller inş.hesap veremez.Türkiyeye bu acıları yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Ben doğdum şiirler öldü. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 yedi kova su yeterliydi sivas'taki ateşi söndürmek içim oysa her biri devlet dairesindeki kovaların üstünde yazılı altı harfli bir sözcüktü yangın g harfi boştur kovaların ki okununca dolu olanları ortaya çıkar madımak oteli'nin merdivenlerinde kurtulmayı bekleyenler için verilen karar: yan ın SUNAY AKIN http://www.sivaskatliami.com/sivasaydinlik8bf0.png http://www.sivaskatliami.com/sivasaydinlik9gk8.png http://www.sivaskatliami.com/sivasaydinlik10dc2.png http://www.sivaskatliami.com/sivassehitleri.jpg http://www.sivaskatliami.com/sivas-katliami.jpg http://www.sivaskatliami.com/files.php.jpg http://www.sivaskatliami.com/sivas.jpghttp://www.sivaskatliami.com/sivasaydinlik7jl4.png http://video.google.com/videoplay?docid=7213947314297011810&ei=fvJLSpGKEtuI-Aakyfz4BA&q=sivas+katliam%C4%B1 SiVAS ŞEHİTLERİ - 2 Temmuz 1993 HALKIM 2 Temmuz 1993... Yandık avazlarda, kavrulduk halkım Varıp Pir Sultanı, analım dedik Aşkın dolusuna, kanalım dedik Meydanda bir semah, dönelim dedik Kahpe tuzaklarda, vurulduk halkım.. Salyalı ağızlar, kirli yürekler Elde ateş, dilde Allahu-Ekber İnsan yakmak için, olmuş seferber İsli dumanlara, savrulduk halkım Yüzbin yobaz, bir Akarsu eder mi? Öldürülen, bu kaçıncı Nesimi, Özlem, Nurcan, Serpil, Belkız Gülsüm´ü Verdik, birer birer, kırıldık halkım Metin, Asaf, Behçet, Asım Bezirci, Menekşe, Sehergül, Gülender, İnci, Asuman, Yasemin, Erdal Ayrancı, Et kemik bir yerde, derildik halkım Hasret Gültekin´im, Serkan Doğan´ım Huriyem, Yeşim´im, özbe öz Özkan´ım İki Metin ölüm, Sait, Handan´ım Hep birlikte yan, yana serildik halkım Yandı özyurdun da, Özyurt Ahmet´im Kaynar ateşlerde Uğur Mehmet´im Güpe gündüz ışıktı, Güdüz Murat´ım Cem olduk güneşe, verildik halkım Muhlis´ine muhip olan, Muhibe´m Sulariden arda kalan Edibe´m Cümlesi insana derki, Kâbem Kanlı kefenlere sarıldık halkım Karınna Cuanna, Hollanda´lı can Yanın da Muammer Hakan ve Kenan Bin beterdi Sivas, Ol Kerbeladan Hüseyin´ce ölüp dirildik halkım Koray Kaya´m, onbirin de dal fidan Ahmet Öztürk ile adası alan Din için yakıldık 33 can Kara topraklara, karıldık halkım Madımak´ta yanan 33 can Artık her birisi bir Pir Sultan Hızır´ın dölleri yazsın bin ferman Gönnüller içinde yer aldık halkım Kızılgülüm, söz düşürse dilime Mızzrabım isyankâr, vurur telime Bir gün olup hesap sorsam zalime Yobazlar elinden zar olduk halkım Şu kahpe yobazlar kanlı Sivas’ta Nasıl anlatayım canlar ben sizi Hep cayır cayır yaktılar temmuzda Unutur mu dostlar hiç halkım sizi Nesimi curayla sarhoş ederdi Akarsu çağlayıp çeker giderdi Edibe Sulari ikrar güderdi Unutur mu dostlar hiç halkım sizi Hasretiyem taze güller açmıştı Kokusunu tüm dünyaya saçmıştı Bu törende ozan yazan coşmuştu Unutur mu dostlar hiç halkım sizi Cumhuriyet laik laik kalacak Bak Naçari sizi niçin çalacak Daha nice Pir Sultanlar doğacak Unutur mu dostlar hiç halkım sizi Yumrukluyorum duvarları Yumrukluyorum kara gecenin bedenini ellerim kan içinde Nehirler taşmış yanaklarımdan Otuz yedi can Otuz yedi gül çatlamış susuzluktan Sivas'ın içinde Nasıl uyku tutar gözlerimi Döne döne semaha duranlar tutuştu önce Sonra türküler Sonra şiir çığlıksız düştü türkülerin yanıbaşına Sivas... Sivas.. Yiğitlik midir emanet cana kıymak Yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla koparıp karanlığa kurban etmek Söyle hangi kitapta vardır elleri kollları bağlı yakmak Var mıdır kardelen akında bir avuç inciyi ateşe tutmak lo... Böyle garip düştüğüme bakma Böyle mahsun durduğuma Varsın ateşin suskunlukla beslensin Benim de yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik Senin de dağların var Sivas, senin de dağların Dağlarında şahanların SAVAŞ EZGİ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2009 düşüncelerinden dolayı, sırf sisteme aykırı olduklarından dolayı katledilen aydınlar! ölümleri ile bile kendilerini öldürenleri korkutabilecek kadar güçlüler. Sivas, Maraş, Çorum, Gazi... İsimleri çoğaltılabilir. O gün bu katliama göz yumanlar hala yaşıyor, hala hayattalar ama kulağımdan hiç yitmeyen bir Nazım anısı ile anlatmak yeter olanları; Bursa cezaevi, Nazım Hikmet'i müdür yanına çağırır. Uzun uzun bakar; "bu muymuş Nazım! Bende bir şey sanmıştım." der. Nazım, adamı süzer ve; "Bir soru sorabilir miyim?" der. "Sor bakalım. Ne soracaksan!" diyerek alayını sürdürür müdür. "Ömer Hayyamı tanır mısın?" der. "evet" der müdür, gururla, "onu kim tanımaz." "Peki o zaman ki pers kralını tanır mısın?" Müdür düşüür, düşünür, "Hatırlamıyorum" der. Nazım güler, birşey demeden çekip hücresine gider!... ................ Şiirler, şarkılar, yazılar hiçbir zaman hiçir vakit ölmez! Onlar öldğü zaman dünya dönmez! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2009 Sivas'93 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
x123x Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2009 RedHack adlı devrimci Hack örgütü unutturmadı bu karanlık günü kimseye sonuna kadar RedHack..!! Adım bile Deniz daha ne olsun... Eğer reenkarnasyon varsa burda ölenlerden birinin ruhunu taşıdığımı bile düşünmeye başladım doğum tarihime de aşaı yukarı yakın.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nirvana17 Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2009 müslüman olduğunu iddia eden, ama müslüman olmak için önce insan olmanın gerektiğini unutmuş insanların, islamiyet adına yaptıklarını söyledikleri ama inandıkları inanç sisteminin insan öldürmeyi yasakladığından bihaber davranarak 37 kişiyi öldürmesi büyük bir insanlık ayıbı..İnsanlığın ne olduguda tartısılır o olaydan sonra. Hangi düşünce yakılmayı gerektirir ki ? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2010 Söylenebilecek pek birşey yok , unutmadık unutturmayacağız palavraları her olayda olduğu gibi bundada geçerli .. unuttuk kardeşim .. Bal gibi unuttuk , üzerine kabap yemeği bile düşündük .. Yazıklar olsun bize .. Yazıklar olsun sahip çıkamadığımız degerleri göremeyen zihniyetimize... Neyse , bu gün o kara tarihin yıl dönümü .. Oturup birkezdaha düşünmek , yüzümüzü utançla eğip o yanık kokusun bir defa daha hissedeceğimiz gün .. Yana insanlar tarih oldu .. Tarihimiz yandı .. Unuttuk ..Tekrar hatırlayalım istedim .. Utançla; http://www.psakd.org/resim/aziznesin.jpg Aziz Nesin anlatıyor (İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı) 9.7.1993 MAĞDUR: MEHMET NUSRET NESİN (AZİZ NESİN), Abdullah Aziz oğlu, Hanife'den olma, 1915 D.lu, Giresun Şebinkarahisar nüf. kay. olup halen Çatalca Nesin Vakfı'nda oturur olduğunu söyler, hadise anlatıldı, şikayet ve delilleri soruldu: Pir Sultan Abdal Derneği"nİn daveti üzerine, 30 Haziran 1993 tarihinde İstanbul'dan Sivas'a hareket ettim. 1 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'a ulaştım ve o gün etkinliklere katıldım, 2 Temmuz 1993 tarihinde kaldığım Madımak Oteli'nden saat 10.00'da çıktım. Vilayetin yanında bulunan ismini şimdi hatırlayamadığım bir medresede yazarı olduğum kitapları okurlarıma imzalayıp veriyordum. Bu sırada küçük gruplar ortaya çıkıp ismim telaffuz edilerek sözlü saldırıda bulunuyordu. Takriben burada bir saat kadar kaldım ve okurlarıma kitaplarımı imzaladım. İşim bitti. Kalmakta olduğum otele döndüm.Otelde istirahat ediyordum. Öğlen namazına müteakip, camiden çıkan takriben 500-600 kişilik grup otelin önünde toplandılar ve ismimi telaffuz ederek sözlü sloganlar atarak saldırıda bulunuyorlardı. Bu sözlü saldırı takriben 13.30'da başladı. Topluluk, "Şeriat İsteriz, Müslüman Türkiye, Allahuekber, Sivas Aziz Nesin'e Mezar Olacak" şeklinde sloganlardı. Ben bu sözlü tecavüzleri ve sloganları oteldeki odamdan duydum, pencereden çıkıp bakmadım, bakmamıza da imkan yoktu. Eğer göründüğümüz takdirde fiili eyleme geçeceklerini düşündük. Bulunduğum odada Sivaslı veya misafir bazı şahıslar vardı. Bunların isimlerini hatırlamıyorum. Takriben 60 kişi kadar otelde misafirlerdi. Bu topluluk sloganlar attıkça büyüyor ve çoğalıyordu. Bu topluluk sözlü tecavüzleri saat 20.00'ya kadar devam etti. Sloganlar da devam ediyordu. Hatta şimdi sloganları hatırlayamadığım sloganlar da atılıyordu. Benim üç tane korumam vardı, akabinde mahalli zabıta 2 koruma da göndermişti. Bu beş koruma beni otelde koruyordu. Ancak dışarda topluluk büyüyor, sloganlar atılıyor, mahalli idarece tedbir alınmıyordu. Genel mahalli zabıta da ve askerler otelin önünde toplanmış olan bu halk kitlesine mani olacak herhangi bir harekette bulunmuyorlardı. Yukarıda beyan ettiğim gibi bu durum saat 13.30'da başladı, saat 20.00'ya kadar devam etti. topluluk bilahare otel pencerelerine ve duvarlara taş atmaya başladı, karşı binanın çatılarına çıktılar, binalara girdiler, o çatı ve bina içlerini elde ettikleri taşları ve kiremitleri bulunduğumuz olel odasına atmaya başladılar, hatta otelin karşısında bulunan inşaat mahallindeki inşaat malzemelerini attılar, onu bitirdiler, bu kez sokaktaki kaldırım taşını söktüler ve onları atmaya başladılar. Dışardaki topluluk bizi hedef alarak sözlü tecavüzler ve fiili tecavüzler devam ettikçe, yanımda bulunan şimdi ismini hatırlayamadığım arkadaşlar, Vilayet makamına ve Emniyet Müdürlüğü'ne telefonla durum iletildi. Bizzat ben Vali'yi telefonla bularak durumu bütün açıklığıyla izah ettim ve tedbir almalarını söyledim. Bana cevaben Vali bey, "Çok mahcubum, merak etme gereği yapılacaktır" diye cevap verdi. Akabinde Milletvekili Uluç Gürkan ve Erdal İnönü arandı. Milletvekili Uluç Gürkan, "Her tarafa telefonla bildirdim, merak etmeyin, tedbir alınacaktır" dedi. Erdal înönü, "Vali ile görüştüm. Yine görüşeceğim. Merak etmeyin tedbir alınacaktır" diye bildirdi. Benim dışımda, otelde mahsur kalan diğer arkadaşlar da ve bu etkinliklere katılan diğer şahıslar da telefon etti, o arada bilemiyorum. Çünkü pencereden bakmıyordum. Polislerin, jandarmaların ve askerlerin geldiklerini söylediler. Gelen bu devlet kuvvetleri halka karşı ne işlem yaptılar, topluluğu dağıtmak için neler yaptılar, bunu bilemiyorum. Hatta birlikte bulunduğum diğer arkadaşlar, Tokat'tan, başka illerden takviye kuvvetler gelecek, halkı dağıtacaklar, dediler. Civar illerden bu takviye kuvvetlerin gelip gelmediklerini bilemiyorum. Bu topluluk otel önünde bulunan araçları kırıyorlar, döküyorlar, benzinleri yere döküp ateşe veriyorlardı. Bunların ben sesini duyuyordum. Bunlar kimlerdi, bilemiyorum. Çünkü pencereden bakmıyor, sadece otel içinde kendimi korumaya çalışıyordum ve akıbetimi bekliyordum. Kesin saatini bilemiyorum. Otel yanmaya başladı. Dumanlar çıktı, oteli sardı. Ben dördüncü katta bulunuyordum. 4 ve 5. katta bulunan şahıslar, çığlıklar atarak bağırarak aşağı katlara doğru inmeye başladılar. Otelden çıkmaya cesaret edemiyorlardı. Çıktıkları anda otel önünde bekleyen takriben gazetenin yazdıklarına göre, 10 bin-20 bin kadar eli sopalı ve taşlı şahıslar tarafından linç edileceklerinden korkuyorlardı. Böylece oteli duman sarmış olduğundan, ölme korkusu, dışarı çıktıkları anda linç edilme korkusu arasında sıkışmış kalmışlardı. Büyük bir heyecan ve panik vardı. Herkes şaşırmış, ne yapacağını bilemiyordu. Duyduğuma göre koruma polislerinden biri bir çıkış deliği görmüş ve oradan kadın ve kızları çıkarmak istiyormuş. Bu deliğin karşısında, daha doğrusu çıkış deliğinin ağzından binada Büyük Birlik Partisi varmış. Bu parti mensuplarından sakallı ve sopalı kişiler, bu çıkış deliğinden çıkmak isteyen kızlara ve kadınlara, "******, yanın. Burada ne işiniz var?" diye çıkışlarına mani olmak istemiş. Bu kadın ve kızların feryatlarına, imdat seslerine cevap vermemişler, mani olmak istemişler. Bu arada, yine bir sakallı şahıs, herhalde acımış olacak ki, "Gelin kızım, sizi çıkarayım" demiş ve 32 kadın, kız ve erkeğin bu çıkış deliğinden çıkışlarını sağlamış ve otelde tek kurtulanlar bunlar oldu. Diğerleri ateşin çıkardığı duman sonucunda yandı veya dumandan boğuldu ve otelde 36 kişi öldü. Ben bulunduğum yerden, 4. kattaki odama sığındım. Yanımda arkadaşım Lütfi Kaleli vardı. Başka da kimse yoktu. Bulunduğumuz odaya pencere ve kapıdan dumanlar gelmeye başladı. Arkadaşım Lütfı Kaleli'ye, "Herhalde öleceğiz. Buradan çıkıp çabuk ölelim" dedim ve kapıyı açtım. Bu kez kapıdan duman ve alevler gelmeye başlayınca kapıyı kapattık. Odada kaderimizle başbaşa kaldık. Ölümümüzü bekliyorduk. Ani bir hareketle odamızdan çıktık, ana koridordan caddeye bakan başka bir odaya çıktık. Bu odada duman vardı. Camlar tamamen kırılmıştı. Cam kırık olduğundan hava giriyordu. Arkadaşım Lütfi Kaleli, 15-20 kez "İmdat" diye bağırdı. Akabinde "İtfaiye, itfaiye" diye bağırdı. Ben, duman içindeydim. Aşağıda bulunan halk, dumanlar içerisinde beni görünce komiser zannetti. "Komiser dumanlar içerisinde, kurtaralım" diye bağırmaya başladılar. Bu mücadele bir hayli zaman sürdü. Akabinde itfaiye geldi, merdiveni pencereye dayadı. Arkadaşım Lütfi Kaleli beni elimden tuttu. Hareket edemeyecek durumda idim. Beni merdivene çıkardı. İtfaiye merdivenine çıktım. Aşağıya doğru inmeye başladım. Ben ağır ağır merdivenden inerken, ismini bilmediğim, eşgalini de bildiremeyeceğim bir itfaiye eri de yukarı doğru çıkıyordu. Merdivenin orta yerinde karşılaştığımızda, bu itfaiye eri -beni kurtaracağını zannediyordum- bu itfaiye eri, bana, "Namussuz, alçak" diye vurmaya başladı ve beni tekmeledi, merdivenden aşağı attı. Sokağa düştüm. Kendimde değildim. İtfaiye aracının içinde bulunan -yine yanlış anlaşıldı- bir sivil şahıs, itfaiye aracı içinde bulunan ucu demir çengelli bir itfaiye aygıtı ile bana saldırdı. Öldürmek istiyordu. Eğer bu aygıtla bana vurmuş olsaydı, behemahal öldürürdü. Bu durumu gören bir polis veya diğer bir şahıs buna mani oldu ve beni kurtardı. Bana itfaiye aygıtı ile öldürmek için hücum eden şahıs, Sivas Belediye Reisi'ne benzeyen. Belediye Meclisi Üyesi olup, halen firarda bulunan şahıs olduğunu bilahare öğrendim ve bu şahsın elinden kurtuldum. Diğer şahısların yardımı ile ve sürüklenerek orada bulunan polis aracına bindirildim. Bu sırada halk veya polis olduğunu zannettiğim bir kişi bana vurmaya başladı. Diğer şahıslar buna mani oldu ve dışarı çıkarttılar. Yaralanmıştım. Başımdan kan akıyordu. Halsiz ve takatsizdim.Polis aracı ile Sivas Üniversitesi Hastanesi'ne götürüldüm. Muayene ve tedavi oldum. Tedavim saat 22.00'ye kadar devam etti. Bu saatten sonra havaalanına götürüldüm. Oradan da uçakla Ankara'ya gittim. Olay bundan ibarettir. Bu olay patlayan bir sosyal çöplüktür. Olaya sebebiyet veren tüm görevliler hakkında şikayetçiyim. Herhangi bir şahıs ismi zikrederek şikayette bulunmak istemiyorum. Şikayette bulunmak istediğim yegâne şahıs İçişleri Bakanı'dır, dedi, beyanı okundu, imzası alındı. Avni BİLGİN İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı (İmza) Nuran ER Yazı İşleri Müd. (İmza) Mehmet Nusret NESİN Mağdur (İmza) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
chesterfield Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2010 birileri yakılarak öldürülürken birileri donarak ölüyor tesadüfmü yoksa ilahi adaletmi bilemedim . Pirim Sultan Abdalım hep sehpada Otuzyedi canım yanıyorum Sivasta Bu gün iki temmuz yüreğim yasta Sızlar vicdanım canlar pazarında Toplanmış katiller tekbir dilde İnsanı yakmak varmı hangi dinde Bu gün iki temmuz yüreğim yasta Yaşlarım akar heran iki gözümde Hasretlerimizi bağlayıp Akarsuya Alevlerin avazı ulaştı ta semaya Bu gün iki temmuz yüreğim yasta Başladık semah döne döne yanmaya Kim örter Madımak senin utancını Kim söndürür içindeki bu yangını Bu gün iki temmuz yüreğim yasta Otuzyedi insan yanıyor Sivasta Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cuRsed Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2010 Faşizmin en büyük örneklerinden biri. Beyni olanların bu kadar gerici davranışlarını anlayamıyorum.. Şimdi orası müze yapılıyor (sonunda!) ama bence bu bile birşey değiştirmez.. tabi ki otel olmasında ve altında kebap salonu olmasından iyidir ama giden canlar geri gelmeyecek ve acılar hiçbir zaman dinmeyecek o yüzden müze olması bile bence pek birşey değiştirmiyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mart 13, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 13, 2012 Toplum vicdanı zaman aşımına uğramaz.... Özür dileriniz hepinizden. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sting Yanıtlama zamanı: Mart 13, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 13, 2012 Tansu Çiller: "Otelin dışındaki yurttaşlarımıza bir şey olmamıştır" (1993) İsimler değişir ama zihniyet aynı yazıklar olsun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Qetesh Yanıtlama zamanı: Mart 13, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 13, 2012 Söyleyecek bir şey bulamıyorum ki ! Aydın insanlarımız bir grup dinci tarafından yakılarak ölsün ve suçlular elini kolunu sallayarak dışarıda özgürce dolaşsın ödüllendirilsin hadi iktidar hep aydınlara devrimcilere karşı nefret doluydu bu bir cinayet katliam buna nasıl göz yumulur ! Ama bunu protesto edenler hemen gözaltına alınır . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
komuro Yanıtlama zamanı: Mart 13, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 13, 2012 ileri demokrasi işte sigara yakarsın 69 tl ceza veriri 37 kişi yakılır zaman aşımı verilir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mksubzero349 Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2012 http://3.bp.blogspot.com/-44t-i-YDi6s/T15Hw0HHUdI/AAAAAAAAACE/xTmUMtMSCaE/s1600/2tem.jpg 2 Temmuz'u unutma! Unutturma! 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mona Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2012 Her milletin tarihinde utanılacak olaylar var , vardır ama bu bir başka geliyor bana , başka işliyor insanın içine oturuyor , insanlıktan soğutuyor . Zamanı aşacağı bir şey mi ki bu? Keşke ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Melis Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2012 Annem her 2 temmuz olduğunda arkadaşlarının mezarına gidiyor. Yine orada olacak bugün. Son anda gidecekmiş oda.. Tüm müzisyen arkadaşları, yazar arkadaşları, gazeteci arkadaşları gitti.. Bu utancı en yakınımda hissediyorum. Ve sadece 2 temmuzlar da değil.. UNUTMA UNUTTURMA ! Ateşi bulanlar utandı. Madımak'ı duyunca. Ateş Utandı. Yakanlar ve Yaktıranlar utanmadı insanlıklarından! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
emir869 Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2012 Çok şükür artık gazetecileri, yazarları yakmıyoruz. Sanırım başlarına bir şey gelmesin diye toplayıp hapse koyuyoruz! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
promethe333 Yanıtlama zamanı: Temmuz 11, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 11, 2012 yazıyı düzeltirsen sevinirim sivas katliamında şehit düşen 33 can 2 can otel çalışanı var.Diğer 2 kişi ise meşaleyi en önde taşıyan katiller. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ReaLPiLLS Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2013 2 Temmuz 1993 Unutma ! Unutturma ! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
OpenYourEyes Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 2, 2013 Bu nasıl bir zihniyet anlayamıyorum. En anlayamadığımsa demokrasiyle(!) yönetilen bir ülkede bunu yapanların elini kolunu sallayarak dolaşması. Bu zihniyet,bu yapı değişmeli artık çok geç olmadan. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.