Jump to content

Tanrı bizi neden yarattı?


Manje_Loa

Önerilen Mesajlar

karşı taraf : seni kim yarattı ?

ateist arkadaşım : annem :D

karşı taraf : peki o zaman senin anneni kim yarattı ?

ateist arkadaşım : onun annesi :D

 

sorsana arkadaşına babası olmadan annesi onu yaratabilirmi?.sonra tekrar sor babasının uçkuru olmasa o yaratılabilirmi?.sonra tekrar babasının uçkurunun içindeki hücreler çalışmasa yaratılabilirmi?babası yemek yemese o hücreler üretilebilirmi?Doğadan yenilebilecek şeyler gelmese o hücreler çalışabilirmi?vs vs....

(yaradışılın raslantılar zinciri olduğu görüşüne göre.[bu görüşü kayle alıyorum yoksa zaten ateistlikte yaradılışla ilgili saçmalıktan başka bir şey yok en düzgünü bu(en çok avutanı)])şimdi en baştan bakalm istersen:D.annesiyle babası kısmını sakıncalı olduğu için geçtik.babasının uçkuru olması tesadüf.(insanın bedeninin yaratılması tesadüf).mevzubahis hücreler tesadüf(hayatın en küçük yapıtaşları tesadüf).babasının yemek yiyebilmesi tesadüf.(insan vücudu içindeki insanın yaşamasını sağlayan sistemler tesadüf yani).yediği yiyecekler tesadüf.(doğa tesadüf oluyor sanırım bu durumda da:)).ve bunu sanırım sonsuza yakın bir değere kadar uzatabilirim ve bu kadar büyük bir tesadüf zinciri oluşutururum.şimdi arkadaşından rica ediyorum yaratan a inanmıyorsa bu tesadüfleri yaratan'a inansın:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

KATAnın mesajına ek:

 

Allah'ın Kainata İhtiyacı Mı Vardı?

 

Asla! Yaratmak bir ihtiyaçtan ileri gelmez. Allah'ın değil kainata, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O, her ihtiyacı karşılayan, fakat asla muhtaç olmayandır. Soruyu soran kişi, sonsuz acz içinde bulunan insanla, yine sonsuz kudret sahibi olan yaratıcıyı mukayese etmektedir. Bu kıyas en büyük mantık hatasıdır. Çünkü, karşılaştırma benzer varlıklar arasında yapılır. Allah ise, hiçbir yönden yarattıklarına benzemez.

Meşhur kaidedir; "Her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek ister" Bu hakikat, mahir sanatkarlarda daha açıktır. Mesela, usta bir ressam, çeşitli resimler yapar. Eserlerini önce kendisi seyreder, onlarda sanatının güzelliğini görür. Tarifsiz bir lezzet alır. Sonra sergiler açar, sanatını seyircilere gösterir. Takdir ve tebriklerinden memnun olur.

Değerli bilgilere sahip bir alim, faydalı kitaplar yazar. İlminden başkalarının da faydalanmasını ister. Bu faaliyetinden dolayı mesud olur. Okuyucularının istifade ettiğini görüp, teşekkürlerini işittikçe saadeti daha da artar.

Allah'ın kainatı yaratmasındaki hikmetlere bu örneklerin dürbünüyle bakılabilir. Fakat nasıl Allah, yarattıklarına asla benzemezse, "görmek ve görülmek" arzusu da insanlarınkine benzemez. Muhabbeti, şefkati, süruru, lezzeti ve memnuniyeti bizim bildiğimiz cinsden değildir. İsimleri ve sıfatları gibi bunlar da İlahidir. Allah, kainata isimleri ve sıfatlarıyla tecelli etmiştir. Bu tecellinin zaman zaman yanlış anlaşıldığını da hemen kaydedelim. Yaradan'ı, denize, varlıkları dalgaya benzeten ve "dalga ayrı gibi görünürse de aslında denizdendir" diye misal veren anlayış, yanlış manalara kapı açmaktadır. Allah'ın kainattaki tecellisi, bir sanatkarın eseriyle münasebeti gibidir. Resim, ressamını gösterir, sanatına şahitlik eder, lakin ressamın vücudundan bir parça değildir. Rabbimizin de kainatla alakası yaratıcılıktır. Usta eserin içinde olamaz. Kainat, Allah'ın varlığına delildir, isimlerini gösterir, fakat O'ndan bir parça değildir.

Kainat manalı bir kitaba benzer. Kelimeleri cisimlenmiş bir kitap! Dünya bir sayfa! İnsan, akıllı bir kelime! Cansız taşlara, ruhsuz bitkilere ve akılsız hayvanlara kıyasla ne kadar mükemmel! Alemin sultanı, Allah'ın muhatabı!*hayrat

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

mecburiyet kelimesi isteksizlikle yakındır, baskı sonucunda da ortaya çıkar. Ona istemediği birşeyi kim yaptırabilir? Allah ve zorundalık- mecburiyet kelimeleri cidden ironik olur. O sadece verdiği sözü tutacağını belirtmiştir.Bu da yine isteksizlik veya mecburiyetten değil , yaratan ve tek gerçek kudret sahibi olmasının gerekliliğinin altında yatan bir nedendir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kısaca

 

"Tuhaf Şey"

Melekler, "yemekle yaşamanın ne alakası var?" diye hayrette kalırken, insanlar, "yemeden de yaşanır mıymış" diye dudak bükerler. Balık için uçmak, kuş için de yüzmek akıl alacak işlerden değil... Sinek ipek örmeyi, yılan da bal vermeyi aklına sığıştıramaz... Bütün bu hayat çeşitlerinin yaratıcısı olan Allah'ın hayatı, yarattığı hayatlara benzemekten münezzeh... Henüz birbirini anlamaktan aciz olan bu hayat sahiplerinin, Allah'ın mukaddes hayatını anlamak davası gütmeleri tuhaf şey!..

"Nispet"

Arslan için ceylan güzel bir sofra... Ceylana göre arslan korkunç bir mahluk... Bu iki farklı değerlendirmede insan kendi aklınca, ceylana hak verir gibi olur. Ama ne var ki, bu hükmünü verirken, az önce kesip pişirdiği bir tavuğu yemekle meşguldur...

"Terslik"

Kapısını kilitleyen hırsız... Sigara içen oğluna kızan sarhoş... Aldatılmaya köpüren sahtekar... Arkasından konuşanlara öfkelenen dedikoducu... Bütün bunlar bize şu dersi veriyor; demek ki manevi hastalıkları muhatablarında görünce rahatsız oluyor, kendi ruhi ve kalbi bozukluklarını ise görmezden geliyor...

"Üç Cümle"; "Bugün hava çok soğuk...", "İçimde bir sıkıntı var", "Başım çok ağrıyor"

Birincisi insanın harici alem karşısındaki aczini sergilerken, ikincisi kendi öz ruhuna, üçüncüsü de bedenine hakim olamadığını ilan eder. İşte hariçte ve dahilde böyle mahkum ve aciz olan insanın gurura kapılması ve Allah'a isyan etmesi ne kadar tuhaf, değil mi?

"İkisi De Hoş"

Bir hocanın öğrencisini teşviki de hoştur, tehdidi de... Birincisi ilme koştururken, ikincisi cehaletten uzaklaştırır... Her ikisinin de sonu aynı noktaya varır...

*hayrat

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Programcılık ve bilgisayar aslında en güzel örneklerden biri olabilir. bunu da kendim düşünürken buldum. Basit bir yaşam simulasyonu örneği SIMS i bilmeyeniniz yoktur. Sims bir programdır. Programı yazan kişi programın hazırlar bitimine yani son noktasına "/end "i yazar. Start lar ve program işlemeye başlar.

O son ne bir dk. öne gider ne bir dk. sonraya. Programın konusu ve işleyişi o kişinin zeka yetenek ve yaratıcılığına bağlıdır. Programın bitiş zamanı önceden tayin edilmiştir. Görevini yapar ve sonlanır. Yaratılan kainat bir program ,ve onun içindeki canlı herşey birer programcıktır. Hepsinin bir görevi ve zamanı vardır. İnsanlar yaratıcının yer yüzündeki halifeleridir. Aynı simsde insanların kendilerine insana benzer ama insan olmayan sadece bilgisayar kodlarından oluşan temeli 0ve1 lere dayalı karakterlerdir. İnsanlarda bu kodlar dna lardır. İnsanın yaratıcılığı ve zekası bilgisyar ortamında kendine benzeyen yiyen,içen,konuşan insan gibi davranan veya bunlardan farklı ama ne olsun kendiyle eşdeğer olmayacak basit şeyler yaratmak ve oluşturmakla kısıtlıdır. İnsan dünyada bir sineği bile sıfırdan yaratamaz. Sims karakterleri de kendi dünyalarında onlara bu yetki verilmeden başka bir karakter oluşturamazlar. Bizim programladığımızda herşey bizim elimizdedir. Oyundaki her karakterin arka planda çalışan bir log tutucusu vardır. Bunlar onların klasörleridir. Klasörlerinde yaptıkları herşey yazar. Ölen karakterin dosyası silinir ve çöp kutusuna gider.Aynı bu dünyada insanların mezara gitmesi gibi. Ahiret ve format örneği de yakındır. Formatlanan bilgisayardan tüm verilerin tamamen kaybolacağını silineceğini biliriz. Ama profesyonel data recovery programları veya hdd kurtarma yazılımları formattan sonra bile her dosyayı geri getirebilir. Yâsîn Sûresi'nde geçen "Bu çürümüş kemiklere kim can verecek miş?"(Yâsin, 36/78)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sorsana arkadaşına babası olmadan annesi onu yaratabilirmi?.sonra tekrar sor babasının uçkuru olmasa o yaratılabilirmi?.sonra tekrar babasının uçkurunun içindeki hücreler çalışmasa yaratılabilirmi?babası yemek yemese o hücreler üretilebilirmi?Doğadan yenilebilecek şeyler gelmese o hücreler çalışabilirmi?vs vs....

(yaradışılın raslantılar zinciri olduğu görüşüne göre.[bu görüşü kayle alıyorum yoksa zaten ateistlikte yaradılışla ilgili saçmalıktan başka bir şey yok en düzgünü bu(en çok avutanı)])şimdi en baştan bakalm istersen:D.annesiyle babası kısmını sakıncalı olduğu için geçtik.babasının uçkuru olması tesadüf.(insanın bedeninin yaratılması tesadüf).mevzubahis hücreler tesadüf(hayatın en küçük yapıtaşları tesadüf).babasının yemek yiyebilmesi tesadüf.(insan vücudu içindeki insanın yaşamasını sağlayan sistemler tesadüf yani).yediği yiyecekler tesadüf.(doğa tesadüf oluyor sanırım bu durumda da:)).ve bunu sanırım sonsuza yakın bir değere kadar uzatabilirim ve bu kadar büyük bir tesadüf zinciri oluşutururum.şimdi arkadaşından rica ediyorum yaratan a inanmıyorsa bu tesadüfleri yaratan'a inansın:)

bu forum da nedense ciddiye alıncak kısmen paylaşımlar alınmıyor ya da baş edilemeyip siliniyor senin alıntı yaptığın kısım arkadaşın ortamı yumuşatmak için yaptığı basit bir espri konuşması ciddi olarak yaratılışı annesine maal edecek değil bu durumda arkadaşıma soracak soruda kalmıyor.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

fotonkedi ve Loked arkadaşımın yazılarını alkışlıyorum,

ateizmin bakış açısı da bu kadar kısır mıdır? : kim yarattı? cevap : annem ,

anne olsa olsa erkeğinden aldığı spermler sonucu doğurmuştur:)

 

burdaki yaratmak, spesifik bir olay, ana rahmi, spermler, birleşme sırasındaki aktiviteler, döllenen yumurtanın olgunlaşması, DNA sarmalının milyarda bir ihtimalle dahi kusursuz dizilişleri ve canlı-kanlı-düşünen bir birey.

(gerçi bir yaratıcıyı reddeden bir düşüncenin bu soruya cevap vermesi de beklenemez, çünkü kendi düşünce sisteminde bu sorunun öznesi yok)

 

kur'anda bir ayette "ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" diyor (zariyat suresinden).

 

burdaki "kul" olmak, tanrıyı tanımak, sanatı ve nakkaşlarını görmek, bilmek, lutfünu görebilmek, onun kendilerine ulaşan emir ve yasaklarını bilmek, tanımak, uygulamak, yaşamaktır.

 

tanrı evreni neden yarattı diye sorsak, buna cevap olabilecek bir yazıyı fotonkedi arkadaşım çok yerinde vermiş.

 

bu yaşamda bir tanrı'yı görebilmek (işlerini ve sanatı ve gayesinidir, yoksa sureten değildir.) insanın bir çok noktada ufkunu açar. benim tanrım, allah'tır.

ben onu görebildikten sonra, dünyadaki bu yaşamıma daha farklı açılardan bakmaya başladım. gelecek adına, kaygılarım birden sönüverdi, omuzumdaki o yükler birden hafifleyiverdi. "şüphesiz ona döndürüleceksiniz" sözünü hatırıma kazıdım da, bu dünya sahnesindeki karanlıklar aydınlanıverdi.

 

belki rabbim beni bundan yaratmıştır, kendisini görebileyim diye, halim için bana verdikleri ve vermedikleri için tüm hücrelerimle teşekkürler edeyim diye yaratmıştır.

 

insanın yaratılışında mutlak bir gaye olmalı, çünkü bizler bu dünya sisteminin (ekosisteminin) bir parçası değiliz ve olamadık hala... belli ki farklı bir dünyanın, alemin sisteminin parçasıyız.

 

saygılar..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tanrıya bakış açınızla ilgili birşey bu ,

Sen olmasan tanrı olmaz mesela , yada tanrı olduğunu ona kim hissettirebilir?.

Yükselmiş enerjinin ( kozmosun) son noktasıdır yaratmak.

Her canlının yaratılış amacıda farklıdır , o yüzden kullanılan 'BİZİ' kelimeside son derece mantıksızdır. Ama kozmosu şekillendiren , gökte oturan bir yaratıcı olarak gören kişiler için 'Mecburiyet' Kelimesi de anlamsız olacaktır,

 

Tanrı'yı kanıtlamak için kullanılan tüm argümanlar, ondan daha üst bir varlığı kanıtlamak için de aynen kullanılabilir. Bu şekilde, bu akıl yürütme sonsuza gider. Dolayısıyla, sonuçsuzdur. Eğer algılanamaz, tecrübe edilemez bir alemden bahsediliyorsa, kimsenin algılamadığı ve tecrübe etmediği böyle bir alemin varolup olmadığı dahi bilinemez. Eğer varsa ise, ondan daha üst bir benzeri alemin varolup olmadığı bilinemez. Dolayısıyla, algılanamaz dünya hakkında spekülasyon yapmak, ya da "metafizik" yapmak, boş bir çabadır ve kişiyi bir yere götürmez. Bu yüzden böyle bir alem ile ilgili herhangi bir sonuç çıkarmak, ya da bir kabulde bulunmak da tamamen keyfi bir tavırdır ve akıl ve mantık açısından geçerli görülemez. Bilimsel açıdan en tutarlı tavır, algılanamaz ve tecrübe edilemez herhangi birşeyle ilgili bir yargıda bulunmamakdır.

 

Peki yok kabul etmek, olmadığı anlamına gelir mi diye sorulursa, elbette ki gelmez. Fakat elimizdeki imkanlarla algılamanın ve tecrübe etmenin mümkün olmadığı bir şeyi yok kabul etme hakkımız vardır. Hatta bu en doğal tavırdır. Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir elbette ama varlığın kanıtı hiç değildir. Sonuçta böyle bir durumda verilebilecek herhangi bir yargı bir kabul olmaya mahkumdur ve bilimin tutumluluk ilkesi gereği, en sade açıklamalar kabul edilmeli, açıklamalar gereksiz yere kompleksleştirilmemelidir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bilgi her zaman ortadadır.algı genişledikçe -yükseldikçe kişi buna vakıf olur. biziz ,birbirimizdeki farklarla güzelleşen biziz. ben sana baktığımda farklı bir yanımı görürüm, sen bana baktığında farklı bir yanına varırsın...ama her türlü bir'den gelen bize varırız...kişinin etrafındaki kişiler tekamül yolunda yoldaşlarıdır,aynalarıdır,dost=düşmanlarıdır...tanrı sevgidir,her yerde...görüp göremediğimiz alıp alamadığımız ...herşeydedir...herşeydir!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tanrıya bakış açınızla ilgili birşey bu ,

Sen olmasan tanrı olmaz mesela , yada tanrı olduğunu ona kim hissettirebilir?.

......

Eğer algılanamaz, tecrübe edilemez bir alemden bahsediliyorsa, kimsenin algılamadığı ve tecrübe etmediği böyle bir alemin varolup olmadığı dahi bilinemez

.....

.

 

tanrıya bakış açımızdan ziyade, "bilgi"ye bakış açımızla ilgili olduğunu sanıyorum.

örneğin,

"ben" olmasam, değil tanrı, dünya, hayat keyfiyeti, ve bu kelimeler de olmazdı mesela,

ama kim için, "varolmayan ben" için. aslında tanrı da, dünya da, hayat da ve benden çıkmamış diğer kelimeler de yerli yerinde dururlardı.

"ben" olmasam, hiç birşeyi sorgulamamın da bir anlamı olmazdı, kanımca, böyle bir varsayımla yola çıkmak, hiç bir şeye çözüm getirmeyeceği gibi, çözülecek soruları da paradoksa sürükler.

 

sözü edilen alem, algılanamaz ve tecrübe edilemez değil aslında, ama umuma göre algı ve tecrübe edilemeyecek durumda olmalı ki, sürekli kutsal kitaplar ve peygamberler gele durmuş. işte bu noktada devreye "inanç" girer.

 

bilimsel argümanda yeri vardır, bir buluş öncesi bilimadamı bazı noktalardan sadece sezinler ama matematiksel olarak yada laboratuvar ortamında henüz ispatlayamamıştır. henüz bilimsel bir olay değildir. ama gün gelir ya ispatlar, yada sonraki kuşaklar ispatlar. olur bilim.

 

ör: edison'un ampul keşfindeki 100'e yakın deneyi...

 

bazen hissetmek, sezinlemek de bilimötesi bir gerçekliktir.

 

saygılarımla...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tanrıya bakış açınızla ilgili birşey bu ,

Sen olmasan tanrı olmaz mesela , yada tanrı olduğunu ona kim hissettirebilir?.

Yükselmiş enerjinin ( kozmosun) son noktasıdır yaratmak.

Her canlının yaratılış amacıda farklıdır , o yüzden kullanılan 'BİZİ' kelimeside son derece mantıksızdır. Ama kozmosu şekillendiren , gökte oturan bir yaratıcı olarak gören kişiler için 'Mecburiyet' Kelimesi de anlamsız olacaktır,

 

Tanrı'yı kanıtlamak için kullanılan tüm argümanlar, ondan daha üst bir varlığı kanıtlamak için de aynen kullanılabilir. Bu şekilde, bu akıl yürütme sonsuza gider. Dolayısıyla, sonuçsuzdur. Eğer algılanamaz, tecrübe edilemez bir alemden bahsediliyorsa, kimsenin algılamadığı ve tecrübe etmediği böyle bir alemin varolup olmadığı dahi bilinemez. Eğer varsa ise, ondan daha üst bir benzeri alemin varolup olmadığı bilinemez. Dolayısıyla, algılanamaz dünya hakkında spekülasyon yapmak, ya da "metafizik" yapmak, boş bir çabadır ve kişiyi bir yere götürmez. Bu yüzden böyle bir alem ile ilgili herhangi bir sonuç çıkarmak, ya da bir kabulde bulunmak da tamamen keyfi bir tavırdır ve akıl ve mantık açısından geçerli görülemez. Bilimsel açıdan en tutarlı tavır, algılanamaz ve tecrübe edilemez herhangi birşeyle ilgili bir yargıda bulunmamakdır.

 

Peki yok kabul etmek, olmadığı anlamına gelir mi diye sorulursa, elbette ki gelmez. Fakat elimizdeki imkanlarla algılamanın ve tecrübe etmenin mümkün olmadığı bir şeyi yok kabul etme hakkımız vardır. Hatta bu en doğal tavırdır. Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir elbette ama varlığın kanıtı hiç değildir. Sonuçta böyle bir durumda verilebilecek herhangi bir yargı bir kabul olmaya mahkumdur ve bilimin tutumluluk ilkesi gereği, en sade açıklamalar kabul edilmeli, açıklamalar gereksiz yere kompleksleştirilmemelidir.

 

aksine gökte oturan bir tanrı olarak görülseydi (belli bir mekana ait)eğer mecburiyet kelimesi bu kez örtüşür olurdu. Bizim akıl yürütmemiz bir üst tanrının değilancak Tanrının varlığını anlamakla kısıtlıdır.Onun bir üstü için akıl yürütmemizin bir manası da yoktur. Çünkü eğer bilinçli olduğuna kanaat getirilmişse zaten gönderdiği veya gönderdiği varsayılan kitaplar ve gelmiş geçmiş tüm tek tanrılı inançlarda dilden dile yayılan /bahsedilen tanrının herşeyi kapsadığı ve tek hakim olduğu inancı onun bir üstü olduğu düşüncesini tamamiyle kilitler.İmkansız kılar.

 

Elbette pozitivist bilim yaklaşımı ile matematiği kullanarak yaratıcının varlığını kanıtlamaya çalışmak , bir kuşun uçtuğunu bir bardaktaki suyun oranı ile kanıtlamaya çalışmak gibi birşeydir. Anlaşılması gereken nokta bizim kainatın içinde bulunduğumuz gibi onunda bu kainatın içinde yer aldığını sanmamızdır.Az önce sims örneğini verdim. Programın yaratıcısı kurucusu karakterlerin oluşturucusu biziz . Ama onlar bizi göremez. Çünkü biz programın içinde değil dışındayız, Onların içlerinde dağınık olarak inancı olan olmayanlar veya kararsızlar var. Ama bunları belirleyen tek tek biz değiliz, oluşturduğumuz sistem. İnancı olanlar ekrana yönelip, karnım aç, sorunum var, depresyondayım diye isteklerini dile getiriyorlar. Bizde onların ihtiyaclarını gideriyoruz veya gidermiyoruz. Bu bizim insiyatifimize bağlı, bizim oyundaki karakterlere rahmetimiz gerçek hayattaki iyiliklerimizi yansıtmaz. Ama gerçek bir hayatta yaşadığımızı kabul ediyorsak , herşeyin bir başlangıcı olduğunu da, yıldızların konumunun bile insanların geleceklerine dair işaretler taşıdığına da kanaat getirebilmişsek insani duyguların yanı sıra aklı kullanarakta yaratılmış olanı ve yaratanı anlayabiliriz. Bahsettiğin gibi "gerçekten yaratmanın"sıfırdan oluşturmanın bu dünyada bir örneği yok. Karşılaştırılma yapılamaz. Ama sıfırdan yaratan bir varlığın dünya üzerinde veya bu kainatın içinde olması direk tanrının anlamını yitirmesi olurdu. Herşey bir kaos içinde olurdu. Herşey anlamını kaybederdi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bizi yaratan tanrı mı?

eğer oysa dalga geçmek için mi yarattı?

merhametli olduğu söylenirken oda duygularını mı kaybettide bu kadar acımasız oldu?

peehhh kim kimi yarattysa yarattı bi şanssızlık eseri doğduk işte

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar farkındamısınız anlamaya çalıştığınız şeyin:) bazı yorumlar gerçekten beni bıyık altından gülümsetti...anlamaya çalıştığınız varlık sizi değil,çevremizdeki insanları değil,bulunduğunuz ülkeyi değil,yaşadığınız dünyayı değil,dünyadan 1000000 kez büyük güneşi ve sistemini değil,içinde bizim güneş gibi 400000000000 yıldızın olduğu galakside değil,bizim galaksi gibi kentrilyon larca galaksinin sahibidir ki bu bahsettiklerim anlamaya çalıştığınız varlık için bir hiç hükmündedir:) ha bu arada bu bahsi geçen konuların yok olmadan düzen içinde varlığını sürdürmeside ayrı bir konu...onu anlamaya çalışırken kullandığınız beyniniz dahi ona ait. Sizin bunların hiç birine zerre kadar bir katkınız yok... Aklınız bile yaratılmış olması dolayısıyla ona aitken nasıl oluyorda onu benzetmelerle açıklamaya ego gibi kelimeler kullanmaya cüret ediyorsunuz. Bu çok komik... Sizlerin algıları sadece ama sadece 5 hadi bilemedin 6 tane iken. Daha var olan ışık bandının bile çok dar bir bölümünden başka hiçbirşey göremeyen. Isı dan başka hiçbir radyasyonu algılayamayan.daha milyarlarca ışık yılı büyüklüğünde bir evrenin içinde ay a ayak basmakla övünen bir medeniyet olarak. Henüz değil kendisini, yarattılarının bile çöldeki bir kum tanesi kadarını algılayamayan bir insanın Allah ı haşa eleştirir nitelikte yorumlar yapması gerçekten tebessüm ettiriyor insanı :):):)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ögrenmek ıcın soruyorum

1.bir kütle sıfırlanabılır mı yanı yok edılebılır mı

2.tanrının sadece yaratan sıfatını alan varlık oldugunu dusunelım,öyleyse sadece nesneler canlılar degıl kavramlar,degerler de onun ürünü degıl mıdır?bundan yola cıkarak soruyu neden kendımızde aramayalımi,onun ımıtasyonu olmayalım

3.algılanmayan yoklugun veya varlıgın kanıtı degıldır ise benım algılayamadıgım bır baskasının algıladıgı aura,reıkı vs vs psısık gucler,düşünceler,inancları lneden göz ardı edemıyyoruz,lehte yada aleyhte süreklı dıdıklıyoruz,bır sonuca varmaya calısıyoruz da mesele daha ötesı olunca bır sonuca varamaız dıye kestırıp atıyoruz.

4.son olarak da atesıt olan arkadaslara sormak ıstıyorum,özellıkle merak edıyorum,paranormal bir sitedeyız,yanı bır neden olmalı burada olmanızın.misal inandıgınız yada algıladıgınız demondan sundan bundan daha güçlü,yaratan vasfına sahıp,sızın algılayamadıgınız belkı de algıladıgınız da enerjısını kaldıramıycak kadar zayıf oldugunuz bısey neden olmasın

--------------------

nevermore arkadaşımızın belirttiği gibi mecburiyetten olduğunu düşünüyorum zaten kafamda bambaşka karakterde tanrı var ya da tanrılar semavi dinlerin tanrısına göre mecburiyet söz konusu değildir tabi o bir çok işi keyfi yapar bizi yarattıysa eğer bu da keyfi bir iş. bu konuyla ilgili bir anımı anlatayım sınıftayız ben enkiyanımda belli etmiyorum deist sanıyorlar birde ateist arkadaşım var bir kaç kişiyle bu konu üzerine konuşalım diye başlarken karşımıza 5 10 tane hesap soran kişi yığıldı sorular havada uçuşuyor tabi sordukları sorular tek pencereden olduğu için cevaplarıda ortada sorana veriyoz cevabı bu arada geçen bir diyaloğu anlatayım.

 

karşı taraf : seni kim yarattı ?

ateist arkadaşım : annem :D

karşı taraf : peki o zaman senin anneni kim yarattı ?

ateist arkadaşım : onun annesi :D

onun bunun tanrısını bosver:D

kendı ıcınde cevresınde sınırlı kısıtlı yada sınırlandırılmıs kısıtlanmıs bır seyin gözünde yaratabılmek sence nerdedır?egerkı ulasılabılır bırseyse belkı bız de bırgun tanrı olabılırz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

başlıga tıklarken bnde birkaç bişey yaızcaktım ama suan tıkandım inanın yanıtları okurken:ermm:

biz daha yokken ve evren daha yaratılmamısken tanrı ne zmndan beri wardı?

 

arkadaslar sorumu yanlıs anlamayn gönderilen msjlar böle bi soru sormaya itti beni

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar farkındamısınız anlamaya çalıştığınız şeyin:) bazı yorumlar gerçekten beni bıyık altından gülümsetti...anlamaya çalıştığınız varlık sizi değil,çevremizdeki insanları değil,bulunduğunuz ülkeyi değil,yaşadığınız dünyayı değil,dünyadan 1000000 kez büyük güneşi ve sistemini değil,içinde bizim güneş gibi 400000000000 yıldızın olduğu galakside değil,bizim galaksi gibi kentrilyon larca galaksinin sahibidir ki bu bahsettiklerim anlamaya çalıştığınız varlık için bir hiç hükmündedir:) ha bu arada bu bahsi geçen konuların yok olmadan düzen içinde varlığını sürdürmeside ayrı bir konu...onu anlamaya çalışırken kullandığınız beyniniz dahi ona ait. Sizin bunların hiç birine zerre kadar bir katkınız yok... Aklınız bile yaratılmış olması dolayısıyla ona aitken nasıl oluyorda onu benzetmelerle açıklamaya ego gibi kelimeler kullanmaya cüret ediyorsunuz. Bu çok komik... Sizlerin algıları sadece ama sadece 5 hadi bilemedin 6 tane iken. Daha var olan ışık bandının bile çok dar bir bölümünden başka hiçbirşey göremeyen. Isı dan başka hiçbir radyasyonu algılayamayan.daha milyarlarca ışık yılı büyüklüğünde bir evrenin içinde ay a ayak basmakla övünen bir medeniyet olarak. Henüz değil kendisini, yarattılarının bile çöldeki bir kum tanesi kadarını algılayamayan bir insanın Allah ı haşa eleştirir nitelikte yorumlar yapması gerçekten tebessüm ettiriyor insanı :):):)

:clapping::clapping::clapping::clapping::clapping::clapping::clapping::clapping:

Bu konu hakkında okuduğum en güzel yazı olmuş eline yüreğine sağlık.Uzayın varlığı nı kimse inkar etmiyor ama sonunun olup olmadığı veya derinliklerinde ne olduğunu ne bilebiliyoruz nede tahmin edebiliyoruz.Buna rağmen çok lakayık ve ciddiyetsiz yorumlar yapmakdan da hiç çekinmiyoruz.Gerçeği görmek istememek çok garip,üzerinde gerçekten durulması gereken bir kavram bukadar basit görülmemeli ve anlamaya çalışmak için gayret gösterilmeli,sorular sorulup cevap aranmalı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ulaşılamayan değilde güç olandır tanrı olabilmek , kozmosun kendisi diyelim , varlık ve yokluk sorgulanabilirmi?

Tanrının varlığı hakkındaki en temel kanıt yine onun hakkında bilmediklerimiz ,

Bu arada küçük bir not düşmek istiyorum sayın kata , ateist değilim zaten ateist olupta paranormal ağırlıklı bir sitede bulunmakta anlamsız olurdu :) değilmi?

 

Ulaşmak için varız , kimbilir tanrıda bu yüzden var belki ? ama imkansızmı hayır değil . İmkansız olsaydı tanrı olmazdı çünkü

Saygıyla efendim :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Allah ve ya kendi inancınızdaki adı ne ise. Bizimi yarrattı sadece? zoltar ve ademakif arkadasın dedigi seyler guzel ornekler ama hala yetersiz. onun bizim kulluguna ihtiyacı yok. ama bizim var.

nedenmi ? Su dunyaya bir bakın Adelet yok, Sevgi yok, Saygı yok. insanlar oluyor, somuruluyor. hayvanlardan daha zor kosullarda yasayan insanlar var. Peki neden ? Cunku insanlar yuzunden...

eger biz bizi yaratana inansaydık bunlar olmazdı. oyle bir duzen varki, oyle bir sistem varki bu sistemin basındakiler kendilerini dusunmekten baska birşey yapmıyorlar. Dunyaya korku, acı, olum, hastalık , pislik, yanlızlık sacıyorlar. Kulluğu siz kölelikmi sanıyorsunuz ? .Demek istedigim Herşeyi yapan ve yapmaya gucu yeten. neden bizim kullugumuza veya köleligimize ihtiyac duysun ? ozaman bizi oyle bir yaratırdıkı kulluktan veya kölelikten baska birşey yapamadık.. Kulluk kölelik degildir. Kulluk varlıkların iyili icin soylene brşeydir.

 

yarratıgı butun varlıklara bana kulluk edin demesinin nedeni yaratıgı butun varlıkların Adaletli ve birbirinin hakkını yemeden varolmasını istemesi. burdaki kulluk bana köle olun manasında degil dedikllerimi yapın manasında. Peki nediyor ? yardıma ihtiyacı olanlara yardım edin, birbirinizi sevin , saygı duyun, olurmeyin ... gibi iyi seylerden bahsediyor.

Aslında bildigimiz ve yaptıgımız seylerin hepsi yanlıs. ibadet etmemizin ona bir faydası yok mesela ? ibadetin insanlara faydası var.. mesel ne faydası var derseniz .. herzaman onu hatırlamamızı ve onun yolundan gitmemizi saglar. Bunun faydası nedir insanogluna ve diger varlıklara derseniz . insanları diger varlıklara karsı sorumlu ve yardım etmeye ve daha aklıma gelmeyen 1000lerce yararı saglar.

Burda yarar hic birzaman kişisel degil butunseldir. Yarar bize butunselden gelir.

yani aslında yap dedigi hersey yarattıgı butun varlıklara kotuluk gelmemesi icin...

yaratılmaktan neden sıkayet edyorsunuz. Sizi yaratırken kendinden parcasınıda size veridigi halde ?

aslında yapmamızı istedigi hersey yine bizim icin... kendi icin degil

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ulaşılamayan değilde güç olandır tanrı olabilmek , kozmosun kendisi diyelim , varlık ve yokluk sorgulanabilirmi?

Tanrının varlığı hakkındaki en temel kanıt yine onun hakkında bilmediklerimiz ,

Bu arada küçük bir not düşmek istiyorum sayın kata , ateist değilim zaten ateist olupta paranormal ağırlıklı bir sitede bulunmakta anlamsız olurdu :) değilmi?

 

Ulaşmak için varız , kimbilir tanrıda bu yüzden var belki ? ama imkansızmı hayır değil . İmkansız olsaydı tanrı olmazdı çünkü

Saygıyla efendim :)

4 sorum da geneleydı,kısıye yönelık olsa ya ısme hıtap ederdım yada alıntı yapardım.sana ateıst demedıgım gıbı,felsefede oldugumuzu unutmamaya calısıyorum,kendı ınancımı kenara bırakıyorum ve baskalarınınkını de

gothıchearts da mecburiyetten demıs ben de ona uygun oldgunu dusundugum bır soru sordum,cevabı sen vermıssın,ben de devam sorumu getırdım

3 yıldır bu sıtedeyım,ateıst olarak kendını ıfsa edip de paranormal baslıklara konu acan kişiler gördum,bana da anlamsız görunuyor ama yıne de mantıklı bır nedenı vardır belkı dıye soruyorum,sorum su bu sahsa degıldı kısaca.

 

tanrı kımıne göre tek kımıne göre bırden fazla,mutlak ıyı yada kötü,karma vs vs

ama ortak bır tanım var mıdır

ben de güç derdım bu soruya

öyleyse desen kı tanrı sonsuz güç demek degıldır o zaman mecburiyet cevabın anamlı olur.yine mecburıyet duyan sınırlandırılmıs bır varlık ıcın yaratmak ulasılabılır dıyorsun,ulasılamaz seylerın ne oldugunu bılmedıgımızı vurgulayarak,bunu da varlıgına temel kanıt olarak sunuyorsun.ama bir öncekı mesajında da bilimin sundugunu kabul etmelıyız,algılanamayan içinse yoklugunu kabul etmenın var oldugunu kabul etmeye göre daha doğal bır hak oldugunu söyluyorsun

 

 

özür dılerım nıyetım kımseye sahsı elestırı de bulunmak degıl,soruma cevap verenı elbette takdır edıyorum ama ısmınden zıyade verdıgı cevabı önemsıyorum.

tartısma benım ıcın berraklıgını yıtırdı

sana ve herkese tşk ler,kolay gelsın:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...