boogee Oluşturma zamanı: Ocak 17, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 17, 2008 http://img513.imageshack.us/img513/569/beethoven1rf4yw7.jpg Beethoven, 1770 yılında Almanya'da (Bonn) doğdu. Alkole karşı olan zaafıyla bilinen Beethoven’in babası Johann da saray müzisyeniydi. İlk piyano derslerini henüz dört yaşındayken babasından aldı. Katı bir insan olan babası çocuğunu çok zorluyor, henüz dört-beş yaşında olan ve parmakları piyanoya yetişemeyen çocuk bazen bu çalışmalar sırasında gözyaşı döküyordu... İlk müzik eğitimini babasından aldıktan sonra, 1779’da Christian Gottlob Neefe’yle çalışmaya başladı. 1783’te ilk bestesi olan Dressler’in Marşı Üzerine Çeşitlemeler Neefe’nin yardımıyla yayımlandı. 1786’da Viyana’ya yaptığı ziyaretin ardından, annesinin olumu üzerine Bonn’a geri döndü ve Kont Walstein’ın hizmetine girdi. 4 yıl boyunca kontun orkestrasında viyola çaldı. Annesinin ölümünden sonra Beethoven Viyana'ya geri döndü ve hayatının sonuna dek orada yaşadı.1794'e dek Viyana aristokrasisi içindeki müzik aşıklarına saraylarda ve özel toplantılarda çaldı. 1795 yılına kadar halka açılmamıştı. Başlangıçta bir besteci olarak değil, bir piyanist ve öğretmen olarak adını duyurdu ve kısa zamanda üne kavuştu. 1798 yılında Beethoven işitme problemleri yaşamaya başladı. Bu tarihten itibaren 21 yıl boyunca hiç kimseyle iletişim kurmadı. Ancak 1819 yılına gelindiğinde yazarak insanlarla diyalog kurmaya başladı. 21 yıl boyunca çekilen yalnızlık çok derin acılar yaşamasına neden oldu. Beethoven bütün senfonilerini işitme problemi yaşamaya başladıktan sonra bestelemesi de dikkate değer bir olaydır. Beethoven ömrü boyunca birkaç kadını sevmesine rağmen hiç evlenmemiştir. Bunlar içinde evlenmeye en çok yaklaştığı ve en çok sevdiği Ölümsüz Aşık’tır. Kim olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte bu kadının, Frankfurtlu bir tüccarın karısı olan Antonie Brentano olduğu sanılmaktadır. Sevdiği kişiye kendini bütünüyle veren Beethoven, Diabelli Varyasyonları’nı Ölümsüz Aşkı’na adamıştır. 1826’da kardeşi Karl ile Gneixendorf’ta yaptığı tatilin ardından Viyana’ya dönüşünde, siroz hastalığı iyice ilerlemiş, yataktan kalkamaz olmuştu. 26 Mart 1827’de hava iyice bozmuş, durmadan yağmur yağıyordu. O sırada akan büyük bir şimşekle Beethoven’in odası aydınlandı. Aynı anda, yumruğunu havaya kaldıran Beethoven’in gözleri birkaç saniyeliğine hayata meydan okurcasına açıldı, ve ardından bir daha açılmamak üzere kapandı. Doktorlar bunun Beethoven’in anlamlı bir hareketi değil, sadece ışığa karşı bir tür refleks olduğunu söylemektedirler. Beethoven yaklaşık 30.000 kişinin katıldığı bir cenaze töreninin ardından Wahring mezarlığına defnedildi. 1888’de ise naaşı Viyana Merkez Mezarlığı’na Schubert’in mezarının yanına aktarıldı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
VictoRia Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 16, 2008 Hayran kaldım, az önce de "Beethoven'ı anlamak" filmini izleyince daha bir arttı içimdeki sevgisi:) ölmeden önce son sözünün "cennette duyacağım" olduğunu sanıyordum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
melenie Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2010 moonlight neden bilmem ağlayasım gelir her dinlediğimde ..... eğer birgün intihar edersem arka fonda bu ses olacak melodiler bir yükselip bir alçalarak .. ölmek isterim . . . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fairytale Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2010 moonlight sonata çok güzeldir gerçekten. menuet ve violin romance de çok güzeldir,kadife gibidirler.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
burrc Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2010 Şaşırdım walla besteleri duyma problemi yaşarken yapmış :S Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2012 '' Müzik, insandan ateş çıkartmalıdır '' demiştir Beethoven. Bu, bizden ateş çıkaran bir müziğin ve onu dünyaya armağan eden adamın hayat öyküsüdür. Geleneksel biyografiler hiçbir zaman Beethoven'ın hayatının temel ruhsal doğasını yeteri kadar vurgulayamamıştır. Ve geleneksel akademik müzikolojik yorumlar da hiçbir zaman Beethoven'ın müziğinin kökten biçimde metafizik doğasına yeterli dikkati çekememişlerdir. Beethoven Ruhsal Yol'un bir öğrencisiydi. Hayatı ve müziği ancak bu perspektiften bakıldığında doğru olarak anlaşılabilir ve takdir edilebilir. Beethoven'ın hayat hikayesi, insan ruhunun Tanrı'yla bütünleşme peşindeki kutsal serüveni sırasında, tüm dış muhalefete ve içsel eksikliklere galip gelmek için gösterilmesi gerekli örnek bir çabayı tanımlar. Hayata çok yeterli bir başlangıç yapmamasına rağmen hepimizi esinieyebilen bir biçimde zafere giden bir yol haritası çıkarmayı başarmıştır. Bireysel hayatında felaketin orta yerinde olmasına rağmen, dünya döndüğü sürece tüm ulusların halklarını heyecanlandıracak ve manevi olarak yükseltecek büyüleyici eserler yaratmıştır. Hayat hikayesi bu kitabın ikinci bölümünün konusudur. Beethoven'ın müziği kendi içinde, ruhsallık yolculannın Yolunun öyküsünü anlatır ve her bir büyük kompozisyonu bu Yol' daki belli bir evrenin tanımıdır. Eserleri mevcut meditasyon müzikleri içinde en büyükleri arasındadır. Dolayısıyla bu kitabın üçüncü bölümü, Beethoven'ın müziğinin kendi kendini dönüştürmeyi hedef alan bireyle ilişkisini anlamaya ve kullanmaya yarayacak, her parçayı tek tek ele alan bir rehber olarak tasarlanmıştır. Ernest Newman'ın yazdığı gibi, "Beethoven'ın imajinasyonunun özelliği onun bizi, yalnızca tüm müziği değil, tüm hayatı, tüm duyguları ve tüm düşünceleri tekrar tekrar yeniden değerlendirdiğimiz bir yüksekliğe çıkartmasıdır.Buradaki can alıcı nokta, Beethoven'ın müziğinin bizideğiştirebilmesidir. Yani bilincimizde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Beethoven devrimci bir çağda yaşayan gerçek bir devrimciydi. Ancak onun kişisel devrimi, öncelikle psikolojik ve ruhsaldı. İşe bakın ki bir başka devrimci, Napolyon Bonapart'ın toplan Viyana'yı bombaladığı sırada Beethoven da bu şehirdeydi. Bir arkadaşının bodrum katına sığırımıştı ve Beşinci Piyano Konçertosu İmparatoru besteliyordu. Et ve kemik imparatoru Napolyon her yeri silip süpürecek ve Avrupa'nın büyük bölümünü mağlup edecekti, fakat daha ileride Waterloo'su ile karşılaşacaktı. Sonunda çok daha somut bir etkinlik ve kalıcılığa sahip olduğunu kanıtlayan ise Beethoven'ın devrimi ve "soyut" müziği olmuştur. Çünkü Beethoven müziğin, kişinin ruhuyla temasa geçme gücünü biliyordu. Ve bu temas kişiyi dönüştürüyordu. Napolyon topla tüfekle fethetmeyi seçerken Beethoven, dünyanın değişimi için silah yerine bestelerini yazdığı kalemi seçmişti. O kendi zamanında kalpleri fethetmişti ve hala da fethetmektedir. Çağlar boyunca, üstat bilge ve filozoflar müziğin -hangi cinste olduğuna bağlı olarak daha iyiye veya kötüye götürecek şekilde insan bilincini değiştirme yollarının en güçlülerinden birisi olduğun}! biliyorlardı. Bir uygarlık, kendi müziğinin ruhsal ve moral seviyesinin büyük olasılıkla daha üstüne yükselemezdi. Yazar ve hatip Andrew Fletcher'in 1704'te İskoç Parlamentosundaki konuşmasında söylediği gibi, "Çok akıllı bir kişi tanımıştım. Ona göre; eğer bir adam bütün o baladları yaratma olanağını bulmuşsa, o ulusun yasalarını kimin yapacağı hakkında kaygılanması gerekmez, inancındaydı. Beethoven bu prensibi bütünüyle anlıyordu. Gençliğinde Seliiller'In tüm sanatçılara yaptığı çağrısını okumuştu: "İnsanoğlunun itibarı size emanet edilmiştir, bana özen gösterin! Çünkü o sizinle alçalır ya da sizinle yükselir!" Beethoven, beşeri zihinleri Tanrı'nın Zihni'yle temasa geçirerek insanlığı halihazırdaki durumunun üstüne yükseltme gücüne sahip bir müziği bilinçli olarak yaratmaya çabalıyordu. Müzik aracılığıyla 'Ruh'un matrikslerini Madde'ye getirmek, Mesih bilincinin tohumlarını O'nun gibi, sevdiği insanıığın içine ekmek için çabalıyordu. Hangi derecede başarılı olduğunu ölçmek için, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük bestecisi olarak değerlendirilmesini hatırlamak yeterli olacaktır. Daha çocuk yaşlardayken Beethoven, müziğin. içsel gücünün, bilinci dönüştürebilen kuvvetinin farkındaydı. İlk mektupları, o zamanlarda bile kendisi için değil başkaları için besteleyen ve insanlığın hizmetindeki genç bir adamı anlatır. Beethoven çocukluğunda erken dönem müzik öğretmeni Rahip Willibald Koch' a bir seferinde kuşkuyla şöyle sormuştu: "Niçin, bir müzisyen olarak bu kadar iyiyken, böyle bir kenara çekiliyorsun?" Eserlerini dinleyerek Beethoven'ın müzikal/ruhsal ilerleyişinin yolundan devam edebiliriz (Özde, müzikal ve ruhsal ilerleme bir ve aynı şeydir). Bu vasıtayla onun amaçladığı gibi bizim ruhsal farkındalığımız da giderek daha çok genişler. Beethoven'ın müziği Tibetli bir rahibin dua tekerleğine uzanan eli gibi, şakralarımızı döndürür ve hızlandırır, ruh haletimizi yüceltir ve hatta bir ölçüde kişiliğimizi kalıcı biçimde değiştirir. Notalarda mevcut Tanrı Bilinci'nin unsurları içimize çekilir ve bünyemize katılır. Bunun ötesinde, birey birey bilincin dönüştürülmesi sayesinde Beethoven, yirminci ve yirmibirinci yüzyılların düşünce tarzlarına doğru bir köprü kurmuş genelolarak toplumsal bilincin değişmesinde de önemli ve gerekli bir roloynamıştır. Bunu müzik aracılığıyla uygulamasına rağmen, etkisi sanatın tüm dallarına ve toplumun tüm kesimlerine süptil bir şekilde yayılmıştır. Beethoven'ın sanatçı anlayışı zamanının o kadarilerisindeydi ki, en büyük eserlerini bestelerken bunu gelecek nesiller için yaptığınında yeteri kadar bilincindeydi. Hammerclavier piyano sonatı hakkında müzik yayımcısına, "İşte sana piyanisti uğraştıracak ve ancak bundan elli yıl sonra dinlenebilecek bir sanat." diye yazmıştı. Özellikle daha ileri dönemdeki eserleriyle ilgili olarak Beethoven, onları bestelediği sırada çağdaşlarının büyük çoğunluğu tarafından takdir edilmeyeceğini ve hatta anlaşılmayacağını biliyordu. Son 15üyük yaylı çalgılar kuartetlerinin bazıları, o yaşadığı sürece bir kere bile çalınmamıştı ve yirminci yüzyılın başına kadar bukuartetlerin Beethoven'ın çalışmasının finali ve en güzel meyveleri olduğu yeteri kadar kavranılamamıştı. 1800'lerde Beethoven'ın geç dönem kompozisyonlarını dinleyen kişilerin sayısı birkaçı geçmiyordu. Bunların arasındaki Hammerclavier sonatı, Missa Solemnis gibi eserler ve son beş kuartet, günümüzde bile büyük çoğunluk tarafından hiç dinlenilmemiştir. Sokaktaki kişinin bunların adını bile duymamamış olması insanı şaşırtmaz. Dolayısıyla Beethoven'ın eserlerinin bir çoğunun, geçmişten veya günümüzden çok geleceğe ait olduklarını söylemek mümkündür. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArpiA Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 27, 2012 Bazı eserler şarap gibidir, eskidikçe değeri artar. misali. bana kalırsa; daha uzun yıllar beethoven dinlenmeye, anlanmaya devam edecek. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.