SpawN Oluşturma zamanı: Eylül 10, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 10, 2007 BURSA NUTKU Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır . Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek" Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! Mustafa Kemal ATATÜRK 6 Şubat 1933 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2007 Hazır konu açılmışken... İstanbul Nutku Vatandaşlarım! Sekiz sene evvel, mustarip, ağlayan İstanbul'dan kalbim sızlayarak çıktım. Teşyi edenim (uğurlayanım) yoktu. Sekiz sene sonra, kalbim müsterih olarak, gülen ve güzellemen İstanbul'a geldim, iki büyük cihanın birleştiği noktada, Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul, bütün vatandaşların kalbinde yeri olan bir şehirdir. Sekiz sene önce buradan ayrılırken, kalbi yaralı olanlardan biri de bendim. Sekiz sene, heyet-i içtimaiyemizin (toplumumuzun) yeni girdiği devrin tarihi, içine aldığı ihtilâllerin, inkılâpların neticeleriyle doludur. Aziz İstanbul halkına, sekiz sene evvelki kadar, içinde yedi evliya kuvvetinde bir heyula (hayalet) tasavvur ettirilmek istenen bu sarayın içinde konuşuyorum. Yalnız artık bu saray, zıllulahların (Allahın gölgelerinin) değil, zil olmayan (gölge olmayan) milletin sarayıdır ve ben burada, milletin bir ferdi, bir misafiri bulunmakla bahtiyarım..." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon-ex Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2007 Sizce de Bursa Nutku şu anda ne yapılması gerektiğini açıkça belirtmiyor mu? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2007 Atatürk geleceği çok iyi planlayan beyniyle bu ülkeyi savundu..Aynı Gençliğe Hitabe de ne derse oluyor..Aynen burada olduğu gibi.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sextant Yanıtlama zamanı: Ocak 18, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 18, 2008 herşeyi çok güzel özetlemiştir bursa nutkunda... okullara okutulsa.. ama yemez .. tüyler diken oluyo okudukca . saolasın paylaşımın için. umarım daha cok yerde görünür ve daha cok kişi tarafından bilinir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ariakas Yanıtlama zamanı: Aralık 8, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 8, 2012 Konuyu hortlatmak gereği duydum. Sahte olduğunu iddia eden arkadaşlar için : Protesto Yürüyüşü [ Şubat 1933'te Bursa Ulu Cami'de Türkçe ezan okunur. Cemaat, cuma namazından çıkışta topluca Evkaf Müdürlüğü’ne gidip, ‘Niye ezan Arapça okunmuyor?’ diye sormuş, cevap alamayınca aynı niyetle valilik binasına yürümüştür. Heyecana kapılan valilik memurları olayı kolluk kuvvetlerine bildirirler. O esnada Atatürk bir yurt gezisi kapsamında İzmir'deyken, kendisine acil telgraf gelir. Telgrafta, Bursa Ulu Cami'de toplanan bir grubun Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulundukları ve Bursa Valiliği'ni bastıkları haber verilir. İzmir gezisini iptal eden Atatürk, Bursa'ya gider ve ayaklanma olmadığını öğrenir, ayrıca Anadolu Ajansı'na yatıştırıcı bir açıklamada bulunur. Daha sonra, Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte Atatürk'ün katıldığı bir akşam yemeğinde bir kişi Atatürk’e cemaatin yürüyüşü ile ilgili : "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü..." şeklinde bir söz sarfetmesi üzerine Atatürk konuşmakta olan kişinin sözünü keser ve "Bursa Nutku" diye anılan konuşmayı yapar. Nutuk Üzerinde Yapılan Tartışmalar [değiştir] Bu konuşmayla ilgili olarak Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" adlı kitabında şu yorumu yapar: "Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile 'zaaf' içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlarından kuşkulanabilen, ama gençliğe böylesine 'sınırsız' bir güven besleyen, böylesine 'çek' veren, gençliği böylesine 'son çare' olarak gören bir devrimci yoktur! Ve Atatürk, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır." [2] Bursa Nutku, ölümünden sonra 1975 yılında Cafer Tanrıverdi tarafından yazılı metin olarak halka dağıtıldı. Bursa Nutku hakkında bir soruşturma açıldı, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen davada, bilirkişiye başvuruldu. Dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve Öğretim Üyesi Sami N. Özerdim mahkemeye Bursa Nutku metninin Atatürk'e ait olduğuna dair görüş ve belge sundular. Mahkeme, sadece bu bilirkişilerin görüşü paralelinde karar aldı. [3]. Kaynak: Wikipedi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.