semuel Oluşturma zamanı: Ocak 24, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 24, 2008 neden ve kimden temenni ettiğini bilemeden,önüne geçilmez bir dürtüyle bağışlanmak istersin ya bazen ve yönelirsin sebebe Meded Ey! diye. ve bir isim koyamazsın Ey diiye seslendiğin hitabın önüne.Birhan keskin benzer bir çığlığın şairi gibidir.Birkaç şiirini paylaşıyorum umarım beğenirsiniz. Ayrılık kaç gecenin çölüdür bu ayrılık kaç şiirin dölüdür üstüme örttüğün bu ince sessizlik kalbim alış artık, kır kendini kendi duvarında, sesini kendi duvarına haykır. tesadüfen birbirine rastlamış başka başka aşklarsızın siz artık geceyle gündüz gibi birbirine ayrılmış. O ki rüzgar, bir zaman senin çölünde kumlar uçurmuş, o ki gece ve esmer, görmüyor sahrayı, sesi içinde karışmış. her ayrılıkta kendine saplanan bir hançer kendi sabrını deneyen taş, kendi uykusuzluğunda yatak oldun. kül koy şimdi yanına korunun seni kavuran onu da yakmasın. aşkla besle kendini, gül yetiştir, sardunya çoğalt. ki, sen aşktan ve ayrılıktan başka ne anlıyorsun. İz acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma, orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili benden savrulan parçalar kurusa da, izleri var hala yolun kenarında. izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun, ustası olacaksın içine gerdiğin ttellerin hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin. ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun. şimdi, acının ormanından geçiyorsun her şey bir daha kanasa da ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben geç meleğim, senin de şarkıların olsun içindeki telleri titreten. Aşk Sevgilim sabahın erkenini seviyor, ben geceyi ve esmerliğini onun, o dorukları sevior, korkuyor bundan ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı, ona bir yeşil gülümsüyor, ben, hayatı delice sevdiysem nasıl, diyorum, seni de öyle. O kendi boşluğunda oyalanan günlerde canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor, ben göğe bakıyorum geceden, kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim diyorum, yanında, o sabahları eğilip öpüyor denizi. Çıplağın çıplağımda, rüzgarın dağımda olsun, esmerliğin gecemde, öyle kal. "Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla" diyorsun, yağmur bir yalıyor yüzümü, bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım. Su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi, oysa camdaki sardunya gibi üşür bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir bir, çıplağın çıplağımda. Rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda Saf Sabır Ben, birlikte kıyıya sürüklediğimiz kayıktan saflığımı ve sabrımı aldım tek kalanları kumsala göm sen de yaz boyunca nasılsa her keder eksilir kendini doldurarak sardunyalarla konuşarak çoğalttım aramızdaki ayrılığı sayarak çoğalttığım günleri tamamladım kirpiklerimin arasına çektiğim tülde yağmur durdu ve şimdi kış bitiyor oysa kimse yokmuş dışarda içim dışıma vuruyor sardunyalara su vermekle unutamadığımız şeymiş aşk: alnından bir günaydın gibi düşürdüğüm sabah, sağ yanımda unuttuğun keder. -------------------- Deniz Uzun uzun bir yağmuru okudum, Uzun ıslığını taşıdım rüzgârın, Uzak bir kıyıya mektup yolladım. Döndüm, derinde dövdüm kendimi. Duydum, kırıldı içimde tuz sesi Bir derine ağladım. (Keder saldı içime bir denizden bir midye, Taşı gördüm ağırlık indi dilime) Engin de kendinden uzağı özlermiş Ufuk bir şey değilmiş bana, gördüm. Hayal kıvamıymış aşk, Gülün kokusunu bademin neşesini istedim. Ah bilemedim de nasıl geniştim, Koşup kapaklanayım bir kucak istedim. Karınca Ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum kor dantellerden bu yolu, ormanın altına yeter ki oku onu. Senin gördüğün ağzımın kenarında duran dua, ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm gözyaşına inandım. Öyle uzun ki dünya; katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya. Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya. Ah! yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin, büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü; kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın. Kim anlayacak bu kor işaretleri? Kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan. Ovada ve dağda saklı bir mavi için düştümdü yola. Benim de yaban bir çığlığım vardı, çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara. Kışa girdik kıştan çıktık ama değişmiyor insan karınca duası diyorlar ördüğüm yola. -------------------- Penguen Penguen bana sırtını dönme biliyorum, sana benziyorum ve içinde saklı tuttuğun yele. Penguen benim de içimde saklı tuttuğum buzlu kıyılar, çığlık hatıraları ben de senin kadar kaçkınım ve yaralı. Kim bağışlayacak beni, penguen çizdim senin beyaz ve narin yerini. Bir yanım bembeyaz ışık kör ediyor, bir yanım zehir gece parktaki salıncağa binmeyi beceremedim bugün ben de. Penguen bana sırtını dönme. Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili. Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de. Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu, geldikçe anlıyorum ki, biz, bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile. Penguen, kim bağışlayacak beni çizdim senin beyaz ve narin yerini elimde unuttuğun ince metalle. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ocak 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 25, 2008 Aksın, içimde bir nehir gibi Dolanan keder Unuttuğum, unutmaya çalıştığım ne varsa Bende durmasın İçimde öyle çok ki, her gidenden biriktirdiğim melekler zaman insafsızlık etmese kederin oyduğu tarafımı sana getirsem kalem beni tutmasa, anlatsam sana siyah, simsiyah bir engerektir zaman ve kış neler eder insana nasıl yarım bırakır, ayırır parçalara sense kışı yaşamadın daha reddetim bütün kesinlikleri kalbim bu hayale bir daha inansın diye siyah... değişmiyor, siyah hala nehir içimde ve kalbim anlamıyor adalet yok, niye? Yıktığım, atladığım, söndürdüğüm Bir yangın yerindeyim İçimde sadece, dediğim gibi Her gidenden biriktirdiğim melekler Kalbimin üstünde bir daha hançer Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Ocak 25, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 25, 2009 Taş Parçaları III Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana Al bu taşlar senin olsun… O halde ve bundan böyle Bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların boşluğa bağırsınlar, birlikte; Kan kusacağız. Kan kusacağız. Madem dünya bunca zalim Madem yakışmıyor kalbimize. Bütün davullar gümlesin Boşluktan gelen, boşluğu dolduranı Boşluğa böğüreni Vursunnnn. Bak! nasıl kan kusuyor külde uyuyan Dünya görrrrsün. IV Her kezim ben Küle ne öğretebilirse hayat, ancak Onu öğretti bana da. (Ama…) Ben külün içinde çok uyumuşum. Ben külün içinde çok uyudum. Ben külün içinde çok uyudum. II İçerde tıkanan çığlık dışarda inliyor Sabaha karşı Uyku kabul etmiyor beni Dışardan bir yerden uzuuuuunnnnuzun Bir inilti kopuyor. İçimde zulümün duvarları. Uykuuuuuuuu alsana beni koynuna. Kalktığımda, banyoya seyirttiğimde gözümden sesler boşanıyor. İçerde, sonra bu sessizce akan yaşlar senin, diyor. İçimin duvarlarında bu taşlar oturuyor, çıkaramadığım bir ses var, benden onu çıkarıyor, Taşın sessizliğinde: Kalın, ilkel, boşluğa doğru, gecenin kovuğundan dışşşşarı doğğğruuuu: Seni bu yalan dünyaya saldıııııııııııımmmmmmmmmmmm sonunda acıyor çoooooookkkkkkkkkkkkk, VI Ben seni hep sevgilim ben seni hepppp yüzünden geçen dalgalardan okudum. Gözlerine sevgi okudum ellerine şefkat okudum Annen seni inkâr etmişti Aldım etime dokuduuuuuuuuum. V Yanmamı bekleme benden Ben ne çok yandım, biliyorsun. Yanamam ben yanamam yanamam küllerim uçuyor. Rüyamda sapladığın jiletler etimde Kanamıyor acımıyor. Acımıyor Bu dünya buz, bu buzzzzz zzzzzzzzzzzda Hiçbir şey acımıyor. Bunlar yalan, Yalan söylediklerim Yalan söylediklerin Bunlar ancak dünyaya yakışıyor. Küldüm ben zaten Küldüm zaten küldüm zaaaateeeen Kalmışsa eğer Külün içinde şimdi insanım uyanıyor. Dünya görsün şimdi. Bembeyazzzz dünyaaaaaaaaaaaa Yoluna baş koyup buzzzdaaaaaaa Kan kusanı. I Tek tek dururken onlar Öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor: O ikisi yan yana, alt alta geldiklerinde Dünya böylece daha geniş oluyor Biri ötekine ateş sunuyor ve eski kitaptan çıkıp başka bir anlam oldukları gibi oluşlarını da beraberlerinde taşıyarak Çoook eski bir kitapta, ısınsın diye masalı tetikliyor ama yine de olduklarının ötesine taşan bir başka masal oluyor Öbürü, henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor: Büyü böylece büyü oluyor Öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor: masal mıydılar, soruyor… Maaaasssssssaaaaallllllllllllllll… VII Dünya ne ki sevgilim? Benim sana yaptığım kubbe yanında. Düşsün, olsun, bırak, içinde yıldızlar patlıyor. Kolaydır inanmak kadar inanmamak da. İster sal kendini dünyaya, ister kal yanımda Her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni Yoluna baş koymak diyoruz Biz barbarlar buna. Sekiz Kırdımsa ben o yalan mekânı kırdım Çıksın diye ortaya Çırrrrrrrıııllçıpplaaaaaaak: Sen benim yuvamsın Yuvanım ben senin. kitaplık Birhan Keskin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark death Yanıtlama zamanı: Ocak 26, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 26, 2009 AYNA Sen bana elma yerdin eskiden Ben kocaman bir bardak su sana mutfaktan İki buğulu ağaç olalım, ben sana iki serin taş, demiştim, daha o zaman yan yana, ses veren, yağmur alan. Sen şimdi oradan, eteğimdeki taşları çatlatan sözcükleri getir, yan yana getir. ***** GÜNEŞ…YILDIZ Yol uzun, güzergah zorlu; ne demeliyim? Zarif kardeşim benim, Seni aldım yanıma, ikizimi almış yürüyor gibiyim. Sana yıldız sana güneş mi demeliyim, Günümde hayret gecemde hayret istedim Yer yer senin gibiyim ben yer yer kendim. İnsan olan yerlerim çok ağrıyor, Olsun, yine de sen kapanma, şu sıra benim, Yerine bırak ben incineyim. ***** SALYANGOZ içimdeki taş yerinden kımıldadı. göğün altında, yerin telef edilmiş yüzünde bir papatyanın "olmaz" yaprağına düştüm. ben sustuysam söz de sussun. olmadı, taşındım ertesi gün "olur" yaprağına. orda büyüttüm hatırayı, ordan düştüm. hatıra da unutsun kendini koyuluğunda. beni gel beni bul beni al, istediğin yerde uyut bendeki hatırayı istedim. vardığım yer bir uçurumdan kekeme, gümüşten ipliğim azaldı susmaya unutmaya uykuya yelteniyorum. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2010 MİLONGA.. Ilık süt gibiydin Sen , uf uff.. Benim ağzımda bir zehir vardı , Beni bu dünyaya ağzımda , Hoh , Bu zehirle bıraktığında Ben senin kötü olduğunu , Senin kötü olduğunu Anlamamak için , Çok çalıştım.. Benim seninle ilgili Bildim her şey bir Yalandı. Buna çalıştım.. Tersinden bir adaletsizliği Anlamam gerekti benim , Ve ben Hoh , Ben bunun için bir Afrikalı gibi çalıştım.. Ilık süt gibi , Ilık süt gibi olduğun , Hooohhh , Benim uydurmamdı.. BİRHAN KESKİN Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.