pithc Oluşturma zamanı: Ocak 24, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 24, 2008 ARISTOFANES HAYATI -Dogdugu ve öldügü tarihler iyice bilinmiyor. Takribi dogum tarihi olarak 445 gösteriliyor. En son olarak oynattigi eser Plutos’dir (388). Bu tarihten sonra, oglu Araros’un ismiyle iki eseri oynandi. Araros, kendi ismi altinda eserler yazip oynatmaga basladigi siralarda, yani 101 inci Olimpiyatta (M.E. 375-372), Aristofanes ölmüstü. Ölüm tarihi hakkinda daha fazla malûmat vermek mümkün degildir. Filipos isminde Atinali bir babanin ogludur. Hayati hakkinda bildiklerimiz bu kadar azdir. ARISTOFANES ZAMANINDA ATINA - Aristofanes’in yasadigi Atina, 429 da ölen Perikles’den sonraki Atinadir. Müellifin eserlerini daha iyi anlayabilmek için, sehrin o zamanki siyasi hayatini, bilhassa tarihî vak’alarini bilmek lâzimdir. Çünkü Aristofanes, komedilerinde zamaninin sosyetesini, siyaset adamlarini karikatürize etmis, onlara en siddetli hücumlari yapmis olan müelliftir. Komedileri, karakter piyesleri olmaktan ziyade, yasadigi devrin siddetli hicviyeleridir. Aristopfanes, demokrasi rejiminin Atinada en kuvvetli seklini aldigi zamanarda sahneye çikar. Uzun mücadelelerden sonra, halk hükûmetini kurmus olan Perikles’tir. Daha VI inci asrin sonlarina dogru esaslari Klisten tarafindan ortaya atilmisti. Fakat bu hususta hakikî reformayi yapan Perikles’tir. Perikles, 461 senesine dogru, Atinada halk partisinin idaresini ele almisti. Bu tarihten 429 a kadar, tam 32 sene, bu partinin sefi olarak kaldi. Aristokrat bir aileye mensup olan Perikles, kültürlü bir adamdi. Bütün hayatinda demokrasiyi, bilhassa Yunan Imparatorlugunu kurmaya çalisti ve bunda kismen muvaffak oldu. Aristokratlarin, zenginlerin siyasi kuvvetlerini zayiflatan o olmustur. Hulâsa, Perikles’ten önce sadece bir formülten ibaret olan demokrasi, onun zamaninda tahakkuk etmistir. Yunanlilar, Perslere karsi tam bir galibiyet temin ettikten sonra Atina yeniden kuvvetlenmeye baslamisti. Pizistratides zamaninda ana hatlari ortaya atilmis olan genisleme, yayilma siyasetini tekrar ele alan Yunanlilar, yavas yavas Ege denizinin bir çok sehirlerini ele geçirmisler, geçiremediklerinin de itaatlerini temin etmislerdi. Bu genis Konfederasyon içinde Yunanistan, ekonomik bakimdan da çok zengin bir dereceye varmis bulunuyordu. Fakat Atinanin bu hegemonyasini çekemiyen sehirler de yok degildi. Hele Ispartalilar, için için, Atinayi sarsmak firsatini gözetliyorlardi. Komsulari olan Teb ve Korent, Atinanin gün geçtikçe artan kuvvetinden kuskulanarak, Isparta ile birlestiler. Bu suretle Yunanistan iki konfederasyona bölünmüs oldu: Bir tarafta, Ispartanin idaresi altinda bulunan Peleponez ve Orta Yunanistan hükûmetleri diger tarafta. Atinanin etrafinda toplanan Ege denizinin ada ve sahil sehirleri. Bir çok sebepler bu iki büyük sehir arasinda rekabet uyandirdi. Belli basli sebepler : bir demokrasi ve aristokrasi kavgasi, Doriyen ve Iyoniyen irklari arasindaki rekabet ve menfaat mücadelesidir. Bu gergin vaziyet, Met harpherinden 18 yil sonra, Yunanlilar arasinda harbi dogurdu. Pehoponez harbi ismi verilen bu mücadeleden tam 27 sene (431-404) sürdü ve neticede Ispartalilar galip çiktilar. Atina eski kuvvetini tamamiyle kaybetti. Atinayi bu harbe sürükliyenlerin basinda Perikles gelir. Perikles 429 da öldükten sonra yerine geçenler cahil, iradesiz adamlardi. Yalniz kendi menfaatlerini düsünen ve halkin gururunu oksamak suretiyle iktidar mevkiine gelen bu adamlara Demagoglar ismi verilir. Bunlarin basinda, Perikles’in yerine geçen Kleon gelir. Kleon, halktan adamdi; debbagdi. 429 dan 422 ye kadar halk partisinin basinda kaldi. Harbi durduracagi yerde devam ettirdi ve Amfipolis harbinde öldü. Ondan sonra sahnede görünen demagog, Alkibyades’dir. Atinalilari Sicilya seferine sürükliyen o dur. Kuvvetli bir hatipti. Peleponez harbi siralarinda halkin gururunu oksiyan bir çok hatipler var. Bunlardan Antifon ve Teramenes en taninmis olanlaridir. Kleon’la beraber çalismis olan Nikyas, zengin, dar kafali bir adamdi. Zengin toprak sahipleri ve burjuvalar onun etrafinda toplanmislardi. Koyun çobani olan Lizikles ve yine halktan bir adam olan Ökrates, Yunanlilari harbe sürüklemis olan demagoglardir. Aristofanes, Yunanlilari dahilî harplere sürüklemis olan bu insanlara karsi büyük bir kin ve nefret beslemis ve hislerini sembolik bir tarzda eserlerine de sirayet ettirmistir. Demokrasinin Peleponez harbi siralarinda aldigi mütereddi sekli, demagojiyi, var kuvvetiyle tenkit etmistir. Hele demagoglari, bilhassa Kleon’u, komedilerinde ustalikla hirpalar. Devrinin bütün siyasilerini sembolik isimler altinda karikatürize etmistir. Esas itibariyle hiçbir rejime bagli kalmak istemiyen Aristofanes, dogrudan dogruya demokrasiye hücum etmekten ziyade, bu rejimin cahil ellerde ne gibi tehlikeler dogurdugunu göstermek istemistir. Komedilerinde, muasiri bulundugu sosyetenin hakikî bir tablosundan ziyade, o sosyetenin bir karikatürünü görüyoruz. Fakat bu karikatür altinda realiteden alinmis noktalar da yok degildir. Aristofanes, an’aneye bagli bir müelliftir. Edebî, felsefî, siyasî yeniliklerden hoslanmaz. Meselâ, ona göre, en modern trajedi sairi Esilos’tur. Halbuki tam manasiyle modern bir müellif olan Öripides’le komedilerinde fena halde alay eder. Sofistleri hiç sevmezdi ve her firsatta onlara hücum eder. Çünkü ona göre, bu filozoflar ahlâk ve din düsmani kimselerdi. Aristofanes’in nazarinda bu adamlar tehlikeli ihtilâlcilerdi, çünkü eski an’aneleri yikiyorlard. Sokrates’in Sofistlerle hiç bir fikrî münasebeti olmadigi halde, Aristofanes bu büyük adami da yanlis ve haksiz yere onlarla karistirmis ve onu da sosyeteye zararli bir adam olarak göstermistir. En fazla alay ettigi: demokrasi, demagoglar, cahil hatipler ve bunlarin arasinda da Kleon’dur. Kleon ve onun kiratinca adamlar, Atinayi harbe sürüklemislerdir. Aristofanes, bütün kuvvetiyle barisi istiyen bir insandi. Elde kalan eserlerinden üçünün mevzulari baris üzerinedir. ESERLERI - Yazdigi komedilerin sayisi 44 ü bulur. Bunlardan ancak onbiri muhafaza edilmistir. Digerlerinin yalniz isimlerini biliyoruz; metinleri kaybolmustur. Elde kalan komedilerinin isimleri, kronoloji sirasiyla, sunlardir: 1.Aharnlilar (425) 2.Atlilar (424) 3.Bulutlar (423) 4.Esek arilari (422) 5.Baris (421) 6.Kuslar (414) 7.Lizistrata (411) 8.Tesmoforisler (411) 9.Kurbagalar (405) 10.Kadin meclisi (392) 11.Plutos (388) ARISTOFANES'TEN SONRA KOMEDI - Iptidaî Kômos’la basliyan yunan komedisinin Aristofanes’in elinde ne mütekâmil bir sekil aldigini gördük. Devrinin bütün komedi müelliflerini gölgede birakan Aristofanes’ten sonra komedi, IV üncü ve III üncü asirlarda istihaleye ugrar. Eski mevzular artik birakilir ve müellifler siyasî adamlara çatmaktan vaz geçerler. Esasen Peloponez harplerinden sonra da çok sarsilmis olan Atinanilar, fazla allegorik mevzulardan hoslanmaz olmuslardi. Demagoglarin devri de çoktan geçmisti. IV üncü asir komedi müellifleri ilâhlarla alay ettiler. Harp sonundaki eglence hayati komedilerin bir çoguna mevzu verdi. Bu devrin eserlerine Yeni Komedi ismi verilir. Fantezi ve karikatürlerle yasiyan Eski Komediye mukabil Yeni Komedi, tiplerini realiteden alir. Esas mevzuunu ask yüzünden çikan kargasaliklar teskil eder. (Eski komedinin ortadan kalkmasiyla yeni komedinin ortaya çikmasi arasinda kalan devre komedilerine Orta Komedi adi verilir. Orta Komedi eserlerinde sahsî ve siyasî hicivler eski ehemmiyetini kaybeder. Parabasis, yani eserin basinda söylenen ve müellefin fikirlerini seyirciye bildiren kisim kaldirilmistir. Orta komedinin en taninmis müellifleri : Aleksis ve Antifanes’dir. Ikisi de IV inci asrin basinda yasamislardir. Eserleri muhafaza edilemedigi için degerleri hakkinda kat’î bir fikir edinmek güçtür.) Yeni Komedinin en karakteristik ve meshur müellifi Menander’dir. 340 senesine dogru Atinada dogan Menanderi ilk eserini 322 de Büyük Iskender’in ölümünden bir sene sonra oynatti. Yüze yakin komedi yazdi. Fakat bunlardan yalniz dördü kismen muhafaza edilmistir. Bu dört komedi 1905 senesinde meydana çikarilmistir. (Bu tip komedi, Menander vasitasiyle Lâtin komedisine tesir etmistir. Bilhassa Plautus ve yarim Menander diye anilan Terentius, eserlerinin hem mevzularini, hem sekillerini ondan almislardir.) Menander’in hususiyetlerinden biri, eserlerine komik tipler koymus olmasidir. Komedilerinde tufeyli, aptal ve saire gibi tiplere sik sik rastlanir. Zeki bir adam olan Menander, bu tipleri kuvvetle canlandirmistir. Ondan sonra gelen komedi müellifleri bu janri öldürmülerdir denilebilir. Atlilar - 424 de oynandi. Aristofanes birinci ihtiyar Kratinos ikinci oldu. Aristofanes bu komedisini Kleon’a ve demagoglara çatmak maksadiyle yazdi. 425 senesinin baharinda Demosten, yeni bir donanmayla bir Isparta limani olan Pilos’a ansizin hücum etti ve sehri ele geçirdi. Demosten, karargâhini orada kurdu ve gemileri yollarina devam etti. Atik’de bulunan Peloponezliler geri döndüler ve Atinallar Pilos’u tahkim ettiler. Ispartalilar, gemileriyle Pilos’u tahkim ettiler. Ispartalilar, gemileriyle Pilos’u kusattilar ve Atinalilara hem karadan, hem denizden hücum ettiler. Fakat bu hücumlari neticesiz kaldi. Bu sirada, geri dönen Yunan donanmasi düsman gemilerine hücum etti, onlari kaçirdi, Pilos’un cenubunda uzanan Sfakteri adasini ele geçirmis olan Iprartalilari ablukaya aldi. Ispartalilarin Atinaya gidip baris teklif edebilmeleri için de bir mütakere yapildi. Fakat, demagog Kleon, müzakereye girismeden önce, adada muhasara edilen Ispartalilarin silâhlariyla teslim olarak Atinaya getirilmelerini ve evvelce ele geçirdikleri sehirleri geri vermelerini istedi. Bu sartlar dahilinde Ispartali esirlerin iade edilecegini ve baris yapilacagini ileri sürdü. Galibiyetin verdigi gururla Ispartali murahhaslari tahkir eden Kleon, neticede bu baris firsatini kaçirdi: müzakere için gelenler geri döndüler. Pilos ve civarinda yeniden harp basladi. Fakat Atinalilar adayi ve Ispartalilari bir türlü ele geçiremediler. Muhasara uzayip duruyordu ve Atinalilarin birçogu, baris istedikleri için, Kleon aleyhine söylenmiye baslamislardi. Kleon, Atinali kumandanlari cesaretsizlik ve beceriksizlikle ittiham etti. Pilos’daki harekâti idare eden ve Kleon’un sahsî düsmani olan Nikyas’da tenkide ugradi. Bunun üzerine, Nikyas vazifesinden çekildi ve Kleon’u ordunun kumandasini ele almaga davet etti. Demagog, Pilos’a hareket etti ve Demosten’le birlikte, yirmi gün içinde adayi ele geçirdi, Ispartalilari Atinaya yolladi. Bu hadiseden sonra, Kleon Atinanin hakimi oldu. Düsmana karsi elde ettigi bu parlak neticedenk övünüp duruyordu. Fakat aristokratlar, memnun olmadiklarindan, Kleon’a hücum ettiler. Bunlarin arasinda Atina ordusuna bin atliyla istirak eden seçme aristokrat gençler vardi. Bunlar muhtelif muhaberelerde muvaffakiyet kazanmislardi ve çoktandir Kleon’a düsmandilar. Aristofanes, komedisinde onlarin tarafini tutarak demagogu gülünç bir mevkie düsürmek ister. Eserde Kleon’un ismi bir defa bile geçmez; Aristofanes onu Paflagonyali ismi altinda sahneye koyar. Eserin yazilmasina sebebiyet veren hadiseler bundan ibaret. Biraz da Aristofanes’in mevzuu ne sekilde ele aldigini görelim: Demos ismindeki Atinalinin iki usagi var. Eve yeni bir hizmetçi, Paflagonyali, geleli bunlarin rahatlari kaçmistir. Bu yeni usak, tatli sözlerle bir teviye efendilerinin gururunu oksamaktadir. Paflagonyalinin içkiten sizip uyudugu bir zamanda iki hizmetçi üstünü basini yoklarlar: cebinden iki kâgit çikar. Bu kâgitta, Paflagonyalinin daha asagilik, fakat daha kurnaz birisi, bir domuz kasabi tarafindan maglûp edilecegini okurlar. Tam bu sirada sokaktan bir domuz kasabi geçmektedir; hemen adama yanasirlar: Birinci Usak - ... Ey kasap, tanrinin talihli kulu! Gel, gel buraya, ey sevgili dost! (Domuz kasabi meydana çikar. Omzunda bir isporta vardir). Kasap - Ne var, ne istiyorsunuz benden? Birinci Usak - Gel buraya da ne talihli insan oldugunu ögren. Ikinci Usak - Git adamcagizi yükünden kurtar, sonra da havadisi ver. Ben gidip Paflagonyalinin ne yaptigina bakayim. (Çikar) Birinci Usak - (Kasaba) Haydi bakalim, su yükünü yere birak, sonra da topraga ve ilâhlara dua et. Kasap - (Yükünü yere koyar) - Oldu. Ne var bakalim? Usak - Ey, tanrinin sevgili kulu! Ey, zengin adam? Kasap - Be adam, ne diye benimle alay ediyorsun, isime mâni oluyorsun? Birak ta iskemlerimi temizliyeyim, sucuklarimi keseyim. Usak - Budala! Sen ne okuyorsun yahu? Hele su yana dogru bir bak. (Seyircileri göstererek) Surada toplanmis olan halki görüyorsun ya? Kasap -Görüyorum. Usak -Iste bütün bu kabaliga sen kumanda edeceksin... Kasap - Ben mi? Usak - Sen ya... Su gördügün kagitta, vâhi senin büyük adam olacagini bildiriyor. Kasap - Peki ama, ben bu isten pek anlamadim; söyle yahu, benim gibi domuz sucugu satan bir herif nasil büyük adam olur? Dogrusunu istersen, benim elimden büyük isler gelmez. Ben kendimi dedigin mevkie çikacak kiratta görmüyorum. Usak - Suna bakin hele. Kim demis ki bu ise lâyik degilsin? Sen namuslu bir adama benziyorsun. Yoksa namuslu bir aileden misin? Kasap - Dogruyu istersen, ben senin dedigin ailelerden degilim. Bizimkilerin hepsi dilenci, sefil insanlar. Usak - Talihli adamsin vesselâm... Ne sans, ne sans! (Bu sirada Paflagonyali gelir; yerini alacaklar diye endiseli ve telâslidir. Kasapla kavgaya baslar: ) Paflagonyali - ... Ne o, yerimi mi almak istiyorsun? Gösteririm ben size... Usak - (Kasaba) Ne duruyorsun yahu? Ne diye kaçiyorsun? Dur hele, gitme, ey cesur kasap. Bak bizimkiler, atlilar geliyor. Hiç korkma, herifi ters yüzü geri çevir. Haydi, göreyim seni, ileri, atil; atil da su herifi kaçir. Korife - (Kasaba) Vur, vursana. Vur beline su alçak herifin! Paflagonyali -(Seyircilere) Ey ihtiyar Helyostlar (Atina hekimlerine verilen isim), ben sizleri her firsatta kolladim, yetisin imdadima! (Hiçbir taraftan yardim görmiyen Paflagonyali, kasapla kavgaya baslar: ) Paflagonyali - ... Çok sürmez, ikinizi de öldürürüm Kasap - Baksana bana, ben senden daha fazla havlarim. Paflagonyali - Sesimle senin havlamalarini bastiririm. Kasap - Ben de bögürürüm. Paflagonyali - Kumanda mevkiine çikarsan seni rezil ederim. Kasap - Ben de o zaman seni iyice döverim. Paflagonyali - Hele gözünü kirpmadan bir yüzüme bak. Kasap - (Gözünün içine bakar, burun buruna gelirler) Ne maval okuyorsun be? Ben senden edepsizim; çarsida büyüdüm ben. Paflagonyali -Bir kelime daha söylersen, seni tuz buz ederim. Kasap - Ya ben ne yaparim, ne yaparim? Yüzünü gözünü tezekle sivarim... Neticede Paflagonyali bu çene yarisinda maglup olur. Meclis huzuruna çikip orada intikam almaga karar verir. Kasap, pesini birakmaz. Meclis önünde de galip çikar. Fakat Paflagonyali bu defa Demos’a bas vurur. Kasabi Demos’un karsisinda münakasaya çagirir. O da kabul eder. Ikisi de tatli sözler ve hediyelerle Demos’u (Demos Atina halkini temsil eder) elde etmek isterler fakat kasap yine galip çikar. Neticede Paflagonyali kasaplik yapmaga ve sehrin kapilarinda sucuk satmaga mecbur kalir. Aristofanes bu komedisinde Kleon’un askerligini, siyasetini, hususî hayatini tenkit eder. Ayni zamanda, Atina halkina ders vermek istemistir. Onlari idare eden adamin ne kiratta bir insan oldugunu canli bir sekilde göstermistir. Esek Arilari - 422 yilinda Filonides ismi altinda bu eserle müsabakaya giren Aristofanes, birinciligi kazandi. Müellif, bu komedide yeniden siyasî bir mevzuu ele aliyor. Eser, Atina demokrasisindeki adliye teskilâtina açiktan açiga hücum eder. Bu teskilât, demagoglarin elinde vara yoga kullanilan bir kuvvet haline gelmisti. Kleon, mahkemelere de el atmis ve onlari kendi emellerine hizmet ettirmeye baslamisti. Atinada hâkimler meslekten yetismezlerdi Otuz yasini dolduran ve siyasî haklara malik olan her vatandas hâkim olabiliyordu. Her sene basinda Atinali vatandaslar arasindan, kur’ayla, 6000 kisilik bir hâkim histesi yapilir ve bu hâkimler 10 mahkemeye taksim edilirlerdi. Bunlarin içinde en ehemmiyetlisi Helye isimli mahkemeydi. Bu sebeple bütün Atinali hâkimlere Helyast ismi verilir. Muhakemeden önce, yine kur’ayla, her kisim için hâkimler seçilirdi. Hâkimler, ilk zamanlarda, parasiz çalisirlardi. Fakat Perikles bunlara muhakeme basina muayyen bir para dagitti. Kleon, halki kazanmak maksadiyle, aldiklari parayi üç misline çikardigi günden itibaren, mahkemeler demagoglarin emirleri altina geçti. Hâkimler adaleti tevziden ziyade, çok para almaga bakiyorlardi. Hulâsa, mahkemeler demagoglarin sahsî ve siyasî düsmanlarini istedikleri gibi mahkûm ettirmek için kullandiklari bir kuvvetti. Böyle bozuk bir manzara gösteren bu teskilatin Aristofanes tarafindan tenkide ugramis olmasi kolayca anlasilir. Atina adliyecilerini halka hakikî hüzleriyle gösterebilmek için Aristfanes’in tasarladigi mevzu sudur: Ihtiyar Filokleon (Kleon’un dostu demektir), sik sik hâkim mevkiine seçilmek isteyen bir adamdir. Oglu Bdelikleon (Kleon’dan nefret eden adam demektir), mahkemeye gitmekten menetmek için babasini evine kapamis ve onu iki hizmetçinin nezareti altina almistir. Filokleon, evden kaçmak için bütün çarelere bas vurur fakat muvaffak olamaz. Hâkim arkadaslari, birgün evvelden mahkemeye gidip paralarini almak için gelirler. Arkalarinda uzun birer biçak vardir (Birini mahkûm ettikleri zaman hükmün altina biçakla bir çizgi çekerlerdi). Arkalarinda böyle uzun ve sivri bir aletle esek arilarina benzemektedirler. Hakimler, Filokleon’un gelmedigini görerek hayret ederler. O gün de çok mühim bir muhakeme vardir: Kleon, Sicilya seferinde muvaffakiyetsizlik gösteren Lakes isminde bir kumandayi mahkemeye sevketmistir. Evinde kapali olan arkadaslarina ne yapip evden kaçmasini tavsiye ederler. Fakat tam kaçacagi sirada oglu tarafindan yakalanir. Babasinin arkadaslari, onu Kleon’a sikâyet etmekle korkutmaga çalisirlar fakat âsi ogul onlarin sözlerine kulak asmaz ve babasini mahkemeye göndermemekle çok iyi bir sey yaptigini, adliyecilerin demagoglar elinde esir gibi kullanildiklarini ispat eder. Baba ile ogul arasinda geçen bu münakasa eserin en canli noktasinin teskil eder. Felokleon, kendini hararetle müdafaa eder. Ona göre, hâkimlik çok zevkli bir meslektir; muhakeme edilenlerin yalvarip yakarmalarini duymaktan, hiçbir mes’uliyet altina girmeden onlari mahkûm etmekten tatli bir sey var midir? Oglu, bu sözler karsisinda, hâkimlere atar tutar. Koro ona hak verir ve babaya, oglunun sözlerini dinlemesini tavsiye eder. Fakat ihtiyar, kolay kolay yola gelmez. Nihayet, oglu babasini mahkemeye gitmekten vaz geçirir. Fakat babasini, muhakeme etmek zevkinden tamamiyle mahrum birakmakla suçlu olan köpek Labes’i getirir. Bu sahne, Lakes davasinin mükemmel bir karikatürüdür. Eserin ikinci kisminda Aristofanes mevzu haricine çikar. Bdelikleon, babasina kibar ve modern hayati ögretir. Onu gülüp eglenen insanlarin arasina götürür. Alkolü biraz fazla kaçiran baba sarhos olur ve kadinlardan birini alir, götürür. Nihayet gülünç bir dansa baslar ve bütün dans edenlere meydan okur. Demagoglar ve Kleon’la alay eden Aristofanes, eserin sonuna dogru, Frinkos’tan örnek alarak trajediye yeni ve gülünç danslar sokan müelliflere çatmak istemistir. Rasin, (Plaideurs) isimli komedisinde Esek Arilari’ni taklit etmistir. Fakat iki eser arasindaki fark büyüktür : Aristofanes’in eseri siyasî, Rasin’inki içtimaî bir hicviyedir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.