serpentine Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 5, 2013 Soğuk savaş sırasında her konuda çok iyi eğitilmiş (Rus dili, kültürü vs) bir CIA ajanı bilgi toplamak amacıyla Moskova'da bir bara girer. Barmene mümkün olan en mükemmel Rus aksanıyla "bir votka lütfen" der garson şaşırarak "bir Amerikalıya göre çok iyi bir Rusçan var" cevabını verir. Ajanımız hayır der ben Rus'um inanmazsan sana çok eski bir Rus halk şarkısı söyleyeyim der ve başlar şarkıyı söylemeye. Barmenin şaşkınlığı daha da artmıştır. "Hayatımda bu şarkıyı bu kadar iyi söyleyen bırak Amerikalıyı, Rus bile görmedim" der. Ajanımız daha da hırslanır "hayır ben bir Rus'um, şimdi geleneksel bir Rus dansı yapacağım ve sen inanacaksın" diyerek başlar dans etmeye. Dansı bitirdikten sonra barmenimiz artık iyice dumurun zirvesinde "gerçekten bir Amerikalıya göre çok iyi dans ediyorsun" cevabını verir. Artıık pes eden ajanımız "peki" der, "kabul ediyorum ben bir Amerikalıyım, ama çok iyi Rusça konuşuyorum, kimsenin bilmediği Rusça şarkılar söylüyorum ve hiç bir Rus'un beceremeyeceği şekilde dans edebiliyorum. Benim Amerikalı olduğumu nereden anladın?" Barmen sakince "dostum, zenci Rus olmaz" der. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MZ1vdnW0mtQ Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2019 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 3, 2019 Soğuk savaş sırasında her konuda çok iyi eğitilmiş (Rus dili, kültürü vs) bir CIA ajanı bilgi toplamak amacıyla Moskova'da bir bara girer. Barmene mümkün olan en mükemmel Rus aksanıyla "bir votka lütfen" der garson şaşırarak "bir Amerikalıya göre çok iyi bir Rusçan var" cevabını verir. Ajanımız hayır der ben Rus'um inanmazsan sana çok eski bir Rus halk şarkısı söyleyeyim der ve başlar şarkıyı söylemeye. Barmenin şaşkınlığı daha da artmıştır. "Hayatımda bu şarkıyı bu kadar iyi söyleyen bırak Amerikalıyı, Rus bile görmedim" der. Ajanımız daha da hırslanır "hayır ben bir Rus'um, şimdi geleneksel bir Rus dansı yapacağım ve sen inanacaksın" diyerek başlar dans etmeye. Dansı bitirdikten sonra barmenimiz artık iyice dumurun zirvesinde "gerçekten bir Amerikalıya göre çok iyi dans ediyorsun" cevabını verir. Artıık pes eden ajanımız "peki" der, "kabul ediyorum ben bir Amerikalıyım, ama çok iyi Rusça konuşuyorum, kimsenin bilmediği Rusça şarkılar söylüyorum ve hiç bir Rus'un beceremeyeceği şekilde dans edebiliyorum. Benim Amerikalı olduğumu nereden anladın?" Barmen sakince "dostum, zenci Rus olmaz" der. bu bir rus fıkrası herhalde. güner ümit'in başımıza sardığı, karadenizliyi yeren temel dursun fıkralarından gına gelmişti. bu süprizli fıkra iyimiş. ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sarrateia Yanıtlama zamanı: Ocak 6, 2020 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 6, 2020 Hikâye bu ya! Bir gün şeytanlar kongresi yapılmış. Kongrenin açılış konuşmasını yapan “baş şeytan” konuşmasında genel kurula bir teklif sunmuş, demiş ki: “Saygıdeğer ve sevgili şeytan arkadaşlarım, bugün burada çok önemli dert ve konularımızı görüşmek için toplanmış bulunuyoruz. İnşallah hepsini halledecek, öyle dağılacağız. Bu arada bendeniz Âdem ile Havva’yı da cennetten kovduran atalarımızın tecrübesine dayanarak size bir teklifte bulunacağım.” *** Bütün şeytanlar dört kulak kesilip dinlemeye başlamışlar. “Baş şeytan”, önerisini açıklamış. Bütün şeytanlar dört kulak kesilip “baş şeytan”ı dinlemeye başlamışlar, bayağı heyecanlanmışlar. “Baş şeytan” şöyle devam etmiş: “Teklifim şu; insanlar hep bizden şikâyet ederler, başlarına ne gelirse hiç lafı uzatmadan kör olası şeytan diye başlarlar. Onlara göre başlarına ne gelirse hepsinin müsebbibi şeytanlardır. Oysa biz sadece arada sırada işlerine şöyle bir dokunur geçer gideriz. Şimdi bugün bir yere oturalım ve insanların hiçbir işine burnumuzu sokmayalım, bakalım ne yapacaklar? Teklifimi yüksek oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler, etmeyenler?” *** “Baş şeytan”ın teklifi oybirliğiyle şeytanlar arasında kabul edilmiş. Şeytanlar kongreden çıkıp rastgele bir ağacın altına oturmuşlar. Oturdukları yer bir köylü ailesinin bahçesiymiş. Kadın inek sağmakta, kocası tarlayı sürmekte, buzağı da bir ağaca bağlı durmaktaymış. Bütün şeytanlar sessizce etrafı seyrederken, “baş şeytan”ın yine şeytanlığı tutmuş! “Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani!” Sağa bakmış, sola bakmış, yerinden doğrulup buzağının ipini hafifçe gevşetmiş. Biraz daha çekiştirince buzağı ipten kurtulmuş ve anasına doğru yani ineğe doğru koşup memesine saldırmış. Ve şeytanın şeytanlıkları birer birer çıkmış; inek de birden telaşlanıp süt dolu kovayı devirmiş. Köylü kadın da sinirlenmiş, sopayı kapmış, ineği dövmeye başlamış. Varı yoğu tek ineğinin dövüldüğünü gören adamın kan beynine sıçramış ve tarladan gelip hızla karısını öldürmüş. Kız kardeşlerinin öldürüldüğünü duyan kadının kardeşleri de gelip adamı delik deşik etmişler. Ağabeylerinin öldürüldüğünü duyan delikanlılar da kadının kardeşlerini vurmuşlar. *** Kan davası böylece sürüp giderken her iki ailede tek canlı ortada kalmamış. “Baş şeytan” dönmüş: “Gördünüz mü? Ne yaptık biz, buzağının ipini biraz gevşetiverdik. Hepsi o kadar, şimdi bütün bunların bizim başımızın altından çıktığını söyleyecekler! Sadece buzağının ipini gevşettik, o kadar. Biz ne kadar masumuz değil mi arkadaşlar!” Bütün şeytanlar evet diye tasdik edip şeytanlıklarının başına dönmüşler. Ve bu hikâye hep sürüp gitmiş. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kracs Yanıtlama zamanı: Ocak 6, 2020 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 6, 2020 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.