Locked Oluşturma zamanı: Ocak 29, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 29, 2008 Son zamanda genç yaş grubu insanlarda bir melankoliklik, karamsarlık ve umutsuzluk görüyorum. Ve bu umutsuzluk bulaşıcı bir hastalık gibidir. Bunu yapmayın arkadaşlar. Sizinle düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Mutluluğunuz sonsuzmuş gibi davranmayın, üzüntünüzde sonsuza kadar sürecekmiş gibi karanlığa gömülmeyin. Hepimizin zorda kaldığı durumlar olmuştur, veya başkaları tarafından üzüntüye sevk edildiğimiz anlar. -Bu kişinin ailesi iyi, benim ailem neden dağınık. Adaletsiz dünya! -Ben o kadar çabaladım. Ancak terfiyi diğer çalışan aldı. Adaletsiz dünya! -Bende zengin olmak istiyorum. İnsanlar hayatlarını ne güzel yaşıyor. Bu dünyada adalet yok! örnekler çoğaltılabilir. Evet, haklısınız adalet bize göre yok! Uzakdoğu kültüründe ying ve yang dengesi dünya üzerinde iyi kadar kötü, zengin kadar fakir, güçlü kadar zayıf olması gerektirdiğinide belirtir. Siz adaleti ararsanız anlık olarak bulabilirsiniz. Unutmayın ki, dünya içindeki insanların birbirine olan adaletini salt olarak Tanrı yüklemedi. Bunu kendine yapan insanlardı. Önce savaştılar. Yakın tarihte en büyük savaşlar yapıldı.Arkasından gelen barış antlaşmaları ise barışa son veren barış antlaşmaları idi halbuki. İnsan kendi adaletsizliğini yaydı. Kötüleri elemesini bilmedi, onlardan oldu(kazanmak için) ama mutsuzluk iyiler kadar kötülerede sevkedildi ki, herkes bunun farkındadır. İnsan ne olursa olsun mutluluğu da mutsuzluğu da her an yaşayabilir. Az ya da çok.. İlahi açıdan bakıldığında ölüm sonrası yaşam vardır.Bu insan ruhunun fizyolojik bedenini maddi dünyada bırakıp manevi bir boyuta intikal etmesi ve ebediyete kadar var olması ile tasvir edilir. Din olarak kabul edilen hiçbir oluşum ve bilgi topluluğunda ruhun yokolmayacağından bahsedilir. Bu durumda eğer dünya tam bir adalet ile donatılsaydı, herkes görünüş,zeka,varlık bakımından eşit birer prototip olurdu. Aynı fabrika çıkışlı robotlar gibi. Üzüntü olmayacağı gibi mutlulukta olmazdı. Arzular olmayacağı gibi, şiddette olmazdı. En önemlisi dine ihtiyaç duyulmazdı. Kuran'ı Kerim'de bahsedildiği üzere, dünyayı bir eğlence veya oyun olsun diye yaratmadık diyen hak. Yaşananların gerekli olduğunu da belirtmiş olmaktadır.Korku, sığınma güdüsü, sevgi,açlık,tokluk bunlarla yaşayan insandır. Eğer seçeneklerimiz olmasa idi, insan değil bitki olurduk. Dünyada bilinen tek yarı maddi yarı manevi varlık insandır. Manevi ruhumuzu ebediyette huzura kavuşturmanın yolu, dünyanın adaletsizliğinden yakınıp, karamsarlaşmak olmamalı en kısa sürede en iyi işleri yapabilmek olmalı.. Günde bir planınız olsa bile onu yapın. Bu plan bir bardak çay içmek bile olsa yapın. Geciktirmeyin. Dünyadaki vakit sınırlı... Zor durumdaysanız yardımdan uzak durmayın elbet bir el uzanacaktır. uzanmıyorsa bekleyin günü gelecektir. Gelmezse de kendinizi parçalamayın burada kalıcı değilsiniz. Unutmayın her inişin bir çıkışı vardır. Yaşamdan zevk almaya bakın... Yaşama inat edin. Sizi üzmek için yarışanlarlada savaşın. Dininiz ve inancınız ne olursa olsun, unutmayın dünya hayatı bir kereye mahsustur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Depressive Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2008 ne güzel bir yazıdır.. nasıl gözden kacırılmıs merak etmemek elde degil.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aleimsema Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2008 malesef öyle yazıyı okurken herkes haklısın diyor ama insanoğlu şımarık bir çocuk gibi en küçük acıda onu yaradana hesap sormaya dağıttığı hakkı sorgulamaya başlıyor tek soru var zihinlerde neden bu benim başıma geliyor aslında herkes kaderini yaşıyor ama böyle buda bizim doğamız sanırsam Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.