Jump to content

Dünya Tiyatroları...


birunsatan

Önerilen Mesajlar

Hint Tiyatrosu..

 

İ.Ö. 200 - İ.S. 200 yılları arasında Bharata tarafından yazılan drama estetiği kitabı Natyaşastra’ya göre Hindu üçlü-tanrısından biri olan yaratım tanrısı Brahma tarafından yaratılmış olduğu söylenen Hint Tiyatrosu, beşinci Veda sayılıyordu. Vedik tapınsallıklar yanısıra, Ramayana ve Mahabharata (İ.Ö. 6. yüzyıl) adlı eski Hint destanlarının da drama sanatının gelişmesine katkısı olduğu bilinmektedir. Destanların sutas, kuşhilavas ve granthikas adları verilen kişilerce sözlü olarak okunmasıyla oluşan sözlü gelenek de dramatik anlatıya katkıda bulunmuştur. Bir başka dramatik kaynak da krişna ve şiva tapınışıydı. Hint Tiyatrosu’nun laik kaynaklardan, kökleri İ.Ö. 3. yüzyıla uzanan kukla ve gölge oyunu gösterilerinden kökenlendiği de belirtilmektedir. Klasik Hint Tiyatrosu olan Sankrit tiyatrosu, Hint Tiaytrosu’nun başlarından 10. yüzyıla kadar olan dönemi kapsar. Bharata’nın Natyaşastra yapıtı, Sanskrit drama sanatının ve tiyatrosunun kuramsal temellerini, ilke ve özelliklerini ayrıntılarıyla verirken Bhasa, Kalidasa ve Bhavabhuti de en önemli yazarlar olarak öne çıkarlar.

 

10. yüzyılda Hint dillerinin ortaya çıkması ve Sanskrit dilinin geçerliğini ve üslubunu yitirmesi yanısıra, 12. yüzyılda İslamlığın yerleşmesini, 16. yüzyılda Moğol egemenliğinin kurulması sonucu klasik Sankrit tiyatrosunun kalkmasıyla drama sanatı geleneği geleneksel ve halk tiyatrosunun içinde eridiği kadar, dans tiyatrosunda da özümlenerek sürmüştür. Geleneksel Hint tiyatrosu, epik temaları ve söylence öykülerini (Rama ve Krişna) işleyen tapınak tiyatrosu biçiminde yer alırken, toplumsal temaları işleyen topluluk tiyatrosu biçiminde de yer alıyor, törensel oyunlardan farslara kadar çeşitlilik gösteriyordu. Ortaçağlar tapınak tiyatrosuna yol açmışken, 17. ve 18. yüzyıldaki gelişmeler laik tiyatronun yeşermesine yol açmıştı. Gerçekçi olmayan, üsluplaştırmaya ve görenekselliğe dayanan geleneksel Hint tiyatrosu, halkın inançlarını, törelerini tören ve tapınılarını yansıtır. Dinsel çağrışımlar olduğu kadar, toplumsal yaşama ve laik değerlere de yer verir; çeşitli geleneksel sanatlardan, destan ve baladlardan, öykü anlatıcılık ile müzik ve danstan, dinsel ve sivil törensellikten, sözsüz oyun ve akrobasiden, plastik ve grafik sanatlardan bir alaşım oluşturur.

 

Geleneksel tiyatronun görenekleri, kendine özgü özellikler göstermekle birlikte, klasik Sanskrit tiyatrosuyla olduğu kadar, ortaçağdaki sözlü halk tiyatrosuyla da yakınlıklar gösterir. Tiyatronun gerçekçi olmama özelliğini pekiştirmek için uygulanan göstermeci usluplaştırmayla öne çıkan geleneksel Hint tiyatrosunda gösteriler bir önmüzikle, oyun kişilerinin ve temanın tanıtımıyla ve felsefi bir konu üstüne görüş alışverişiyle başlardı; tartımlı düzyazı ve şarkı olarak sunulan dramatik konuşma, söz yinelemeleri, söz bindirme ve eşzamanlı konuşma yoluyla oyuncu ile koro arasında gidip gelirdi. Gerek dinsel, gerek laik tiyatroda şarkıcılardan ya da bir anlatıcıdan oluşan koronun önemi büyüktü; koro, oyunun bütün metnini okur, oyuncuya eşlik eder, oyunun müziksel yapısını güçlendirirdi.

 

Oyuncuların belli tiplere ayrılması, çok sayıda çeşitli rolleri oynayabilmelerine olanak vermek içindi; oyun kişileri üç ana kategoriye ayrılıyordu: Tanrısal (sadvika), dünyasal (rajasika) ve kötücül (ramasika). Geleneksel Hint tiyatrosu oyuncunun tiyatrosuydu: Oyuncu, sözsüz oyunu, dansı, okumayı, müzik ve akrobasiyi iyi bilmeliydi; oyuncu, kendi dramatik bulunumuyla sahne yanılsamasını kurardı. Sanskrit tiyatrosunda da görülen sudradhara, anlatıcı olarak yer alırken, komik tip viduşaka, toplumsal durumlar üstüne sert yorumlar getirirdi. Gerçekçi olmayan, zaman ve mekânın metafizik olarak alındığı geleneksel Hint tiyatrosunda, usluplaştırılmış, simgesel makyajı, gözalıcı giysileri ve çok büyük fantastik saç düzeniyle, oyuncu, sahne düzenini oluştururdu; oyuncunun koreografık oyunculuğu ve simgesel davranıları, sahne etkisini yaratırdı. Oyunlar bir yükselti sahnede, açık havada, sokaklarda, pazar yerlerinde, tapınak bahçelerinde, avlularda, harman alanlarından oynanırdı. Rama ve krişnayla ilgili oyunlarda izleyiciler de oyuna katılırlardı.

 

1947’de Hindistan’ın bağımsızlığa kavuşmasından" sonra, Sanskrit tiyatrosu gibi, geleneksel tiyatro da yeniden yaşatılmaya çalışılmıştır. Geleneksel tiyatronun başka bir alanı da gölge ve kukla tiyatrosudur. Konularını, canlı tiyatro gibi Hint destanlarından, ortaçağ efsanelerinden ve söylencelerinden alan gölge oyunu ve kukla tiyatrosu, el kuklası, ipli kukla, değnekli kukla gibi çeşitli türleri kapsıyordu; tasvir sayısı 200’e ulaşırken, tasvir boyutları 50 cm-150 cm arasında değişiyordu. Geleneksel Hint tiyatrosu, 19. yüzyılın ortalarında Hindistan’da İngiliz yönetiminin kurulması sonucu Batı tiyatrosuyla tanışma dönemine kadar sürmüştür.

 

19. yüzyılın ortalarından başlayarak 1947’den sonraki bağımsızlık dönemine kadar, Hint Tiyatrosu, tarihsel ve söylence oyunlarını Batı tiyatrosuyla kaynaştırma çabalarına tanık olur; oyun yazarları, Sanskrit tiyatro öğeleri ile Shakespeare oyunlarının olay örgüsünü ve oyun kişilerini biraraya getirmeye çalışan melez oyunlar üretmekle birlikte; toplumsal sorunlara yönelerek, toplumsal eşitsizlik, toprak ağalarının zorbalığı, alt tabaka İnsanın ezilişi ile kadın hakları ve özgürlüğü gibi konuları işlemişler; toplumsal reformcular olarak etkin bir işleve kavuşmuşlardır. Bu dönemde Hint Tiyatrosu, şöyle çizilebilir: Yazar, yönetici ve yönetmen olarak Ghose yanısıra, Bhaduri, Ghoş ve Roy, Bengal tiyatro hareketinin gelişmesini başlatmışlar; 1843’te Vişnu yanısıra Khadilkar, Gadkari ve Deval, ilk Marathi sahnesini kurmuşlar; en önemli temsilcilerinin Udairam ve Mehta olduğu Gujarati tiyatrosu, Sanskrit tiyatrosu ile halk tiyatrosu etkisinde kendine özgü bir tiyatro olmuş; Hindi’de "Parsi tiyatrosu" diye bilinen tüm Hindistan tiyatro hareketi yaygınlık kazanırken, Harişcandra en önemli oyun yazan olarak önem kazanmış; ulusal ozan Apparao, komedyalarıyla Telegu drama sanatını kurmuş; Kannada tiyatrosu, 19. yüzyılda Sanskrit ve Shakesepare oyunları oynarken 20. yüzyılın başında toplumsal tiyatroya dönmüş; Malalayam’da kathakali dans tiyatrosu yanısıra, tarihsel oyunlar ağırlık kazanmış; Tamil’ de ise, müzikli tiyatro öne çıkarken, Muduliyar gibi yazarlarla toplumsal eleştirel tiyatro önem kazanmıştır; bu dönemin en büyük adları ise, Bengal kökenli Thakur (Tagor) ile Hindi kökenli Prasad’dır.

 

Batılılaşmayla birlikte siyasal-tarihsel bilincin de oluşmasıyla sömürgeciliğe karşı yer alan ulusal kurtuluş hareketi Hint Tiyatrosu’nun yaşam damarı olmuştur. Bu arada, Raj Kapur’un 1944’te Bombay’da kurduğu Prithvi-Raj Tiyatrosu, Şambu Mitra tarafindan Kalküta’da kurulan Bauripi Tiyatrosu, Yeni Delhi’de kurulan Hindustani Tiyatrosu, ve Kalküta’da Dıitt tarafından kurulan Küçük Tiyatro Topluluğu, ilerici toplumsal sanatsal hareketi temsil eden tiyatrolar olmuşlardır. 1944’te Faşizme Karşı Yazarlar ve Sanatçılar Birliği’nin başlattığı tiyatro hareketi ise, Hint Tiyatrosunda da yeni bir evreyi başlatmışur. Bu eğilimi izleyen Hindistan Komünist Partisi’nin sanat kuruluşu, Hindistan Halkları Tiyatro Birliği (IPTA) yeni bir tiyatro etkinliği biçimini üreterek, bağımsızlık-sonrası döneme damgasını vurmuştur.

 

Bağımsızlık-sonrası Hint Tiyatrosu, değişik dillerdeki Hindistan eyaletlerinin kendilerine özgü toplumsal-sanatsal gelişimleri içinde çeşitlilik ve farklılıklar göstermekle birlikte, çağdaş Hint Tiyatrosu’nu temsil eder. 1950’lerden sonraki çağdaş Hint Tiyatrosu için şu adlar verilebilir: 1950’lerin yönetmenleri olarak Bengal’den Dutt ve Mitra, Hindi’ den Alkazi ve Tanvir, oyun yazarları olarak Marathi dilinden Tendulkar, Belgal dilinden S,rcar ve Rakeş, Kannada dilinden Karnad; 1960’ların yönetmenleri olarak Marathi’den Mehta ve Deşpande, Bengal’den Benerji ve Roy, Hindiden Dubey, Jalan ve Nath; 1970’lerin yönetmenlerinden Malalayan’dan Panikkar, Kannada’dan Karanth, Marathi’den Patel, Manipuri’den Thiyam, Bengal’den Mukerji, Hindi’den Kaina, Kaul ve Şah; 1960-70’lerin oyun yazarları olarak Bengeli dilinden Sen; Marathi dilinden Attre, Hatkari, Khanolkar, Dalvi, Alekar, Vaze, Barve; Oriya ve Assemese’den Gohose ve Parigrahi, Barrua, Sarma ve Agarvala; Manipuri dilinden Thyam; Hindi dilinden Aşk; Telegu dilinden Babu (Subha Rao); Malalaym dilinden Pillai. Hint Tiyatrosu, çağdaş dünya tiyatrosu deneyimleri yanısıra, Drama, Müzik ve Dans Akademisi ve Ulusal Drama Okulu gibi eğitim kuruluşlarıyla günümüzde geleneksel ve klasik Hint tiyatrosunu yaşatma etkinliklerine de tanık olmaktadır.

 

Aziz Çalışlar

Tiyatro Ansiklopedisi

Kültür Bakanlığı Yayınları s.304-306

--------------------

İsveç Tiyatrosu

 

İsveç’te tiyatro, ortaçağda bütün Batı Avrupa’da rasüanan kilise oyunlarının kilise okulları ile Uppsala Üniversitesi’nde oynanışı biçiminde başlamış; Noel ve Paskalya, dinsel oyunların çekirdeğini oluşturmuştur.

 

1521’de İsveç’in Roma Kilisesi’nden ayrılarak Lutherci devlet kilisesini kurmasıyla birlikte, Roma kilisesi kökenli dinsel oyunlar da yasaklanmıştır. Öğretisel okul oyunları yanısıra, bu dönemin öbür iki oyun tarzı alegorik ibret oyunları ile Arşı Rabbani oyunları olmuş; bu arada, Alman karnaval ve panayır oyunları benzeri halk dramatik gösterileri yer almıştır. 16. yüzyılda hümanizmin yerleşmesiyle birlikte dinsel okul oyunları laik bir yönelim kazanmış; Rönesans hareketi, Seneca tragedyaları ile Plautus ve Terentius komedyaları örneğinde, antik Roma drama sanatına bakışı getirmiştir.

 

17. yüzyılda okul tiyatroları eliyle tiyatronun laikleşmesi süreci sürmüş, "İsveç Tiyatrosu’nun babası" sayılan Johannes Wessenius, İsveç tarihini konu alan ilk tarihsel oyun dizilerini kalem almıştır. Drama sanatının laik ve estetik bir bağımsızlık kazanma süreci gezginci tiyatro topluluklarının etkinlikleriyle hızlanmış; başlıcalıkla Rudbeckius ve Messenius gibi hocalar drama sanatı üstüne tartışmaları başlatırken, 1682’de Uppsala’de Dan Svvanska Theatern (İsveç Tiyatrosu) topluluğu kurulmuş, bunu Kongliga Svenska Skadeplatsen (Kraliyet İsveç Sahnesi izlemiştir. Kral III. Gustav ve annesi Prusya Kralı Büyük Frederick’in kız kardeşi Lovisa Ulrika’nın Kraliyet İsveç Sahnesi’nin "kabalık"larına karşı yaptırdığı Drottningholm Saray Tiyatrosu’nda (1744) oyuncu olarak sahneye çıktığı gibi, Kraliyet İsveç Operası’nı da kurdurmuş, oldukça çok sayıda oyun kaleme almıştır. Bu dönemde, Adolf Ristell, İsveç Dramatik Tiyatrosu’nu (Kraliyet İsveç Dramatik tiyatrosu) kurarken, Sternberg İsveç Komik Tiyatrosu’nu kurmuş; bu arada, Kral’ın çağrısı üzerine İsveç’e gelmeye devam eden Fransız tiyatro toplulukları dolayısıyla Fransız yeni klasikçi tiyatronun etkileri bütün 18. yüzyıl boyunca sürmüştür.

 

Kral III. Gustav’ın ölümünden sonra, onun oyunuyla sahnesini açan Konlige mindre Teatern (Kraliyet Küçük Tiyatro) kurulmuş; B. Lindner’in tarih oyunları, Fransız yeni klasikçi dramanın etkilerine son vermiş; Sternborg’un tiyatrosu da İsveç’e Fransız ve İngiliz kökenli burjuva oyunu, gözyaşlı komedya ile evcil komedyayı getirmiştir.

 

Kral IV. Adolf un kimi tiyatroları kapatmasıyla başlayan

19. yüzyıl ise, İsveç tiyatrosunda romantik okuma oyunları ile pericelik oyunlarına (sagospel), Almqvist ile Atterbom gibi bu türün temsilcisi yazarların etkinliklerine tanıklık eder. Lindeberg’in açtığı Nya Teatern (Yeni Tiyatro) ise, Ling’in yerli tarihsel oyunları ile Afzelius ve Fryxell’in halk efsanelerine yönelik oyunlarıyla romantikçilik sonrası yurtsever oyun dönemine ortam hazırlamıştır. Beskovv, Backström, Börjesson, Blanche, Topelius, Wecksell ve Hedberg gibi ciddi tarihsel oyun akımının temsilcileri yanısıra, komedyalarıyla Dahlgren, bu dönemin öbür adlarıdır.

 

19. yüzyılın ikinci yarısının en büyük olayı ise, İsveç Tiyatrosu’nun olduğu kadar, çağdaş dünya tiyatrosunun da "babası" olarak bilinen Strindberg’in İsveç sahnesinde başgöstermesidir. Ancak, İsveç’te bu dönemde, başlıcalıkla da Yeni Tiyatro çevresinde Ibsen ve Bjornson oynanırken, Strindberg şansını başka yerlerde aramak zorunda kalmıştır. Strindberg’in yeniden anlaşılması ve değerlendirilmesi dönemi, Par Lagerkvist’in "Modern Tiyatro" yazısıyla (1918) başlamış; bu "Strindberg bildirgesi"ni Alman dışavurumcuların Strindberg’i kendi ustaları ilân etmesi ve Reinhardt’ın Stockholm’de Strindberg sahnelemeleri izlemiş; "Strindberg Rönesansı", Per Lindberg, Olof Holander ve Ingmar Bergman gibi yönetmenlerin elinde yükselmiştir. Drama ile tiyatronun 20. yüzyıl başlarındaki işbirliği, August Falck ile Strindberg çalışmaları örneğinde, Lindberg ile Lagerkvist’le sürmüştür.

 

Maeterlinck etkisindeki şiirli oyunlar yanısıra küçükkent komedya tarzıyla Hjalmar Bergman, halk güldürüleri yanısıra belgesel gerçekçi oyunlarıyla Moberg, Strindberg sonrası İsveç tiyatrosunun başlıca adlarıdır; bunları O. Enquist, A. Ehrmark, K. Andersson, B. Bratt, S. Osten, P. Lind gibi adlar izler. 1960’lar, belgesel oyunların O. Fahlström ve M. Odeen gibi oyun yazarlarınca evrensel boyutlarda geliştirilmesine tanıklık eder. 1970’lerde ise yeni ulusal kültür politikası ile halk tiyatrosu (folktear) anlayışı doğrultusunda, Riksteatern gibi devlet ödenekli gezici tiyatrolar yanısıra, Lindberg’in girişimleriyle yerleşik büyük tiyatro (grosspielhaus) anlayışı doğrultusunda kent tiyatroları, bu arada da alternativ etkinliklere açık ve yine devlet ödenekli Teatercentrum (Tiyatro Merkezi) gibi kurumlar kurulmuş bulunmaktadır. Göteborg Kent Tiyatrosu ise, 1940’lardan bu yana öncü siyasal sanat tiyatrosu kimliğini sürdürmektedir.

 

Aziz Çalışlar

Tiyatro Ansiklopedisi

Kültür Bakanlığı Yayınları S:334-335

--------------------

Kanada Tiyatrosu

 

Kanada Tiyatrosu, ulusal özelliği dolayısıyla, İngiliz dili Kanada Tiyatrosu ile Fransız dili Kanada Tiyatrosu’ na ayrılmaktadır. İngiliz dili Kanada Tiyatrosu, Amerikan Devrimi’nden sonra Birleşik imparatorluk Kralcıları’nın Nova Scotia, Yukarı Kanada (Ontario) ve New Brunswick gibi yerlere gelmesiyle başlamış; İngiliz dilinde ilk oyun, 1787’de Halifax’ ta amatör bir toplulukça sunulmuştur (The West Indian, Batı Hint, Richard Cumberland).

Montreal’de ilk tiyatro yapısı 1803’ te kurulmuş, ilk basılı oyun 1856’da yayınlanmıştır. 19.yuzyıl Kanada oyunlarında koşuk diline rastlanır: C. Heavysege, T. D’ Arcy McGee, S. Watson, J. H. Duvar, W. Campbell. Bu dönemde, hafif komedyalar, operetler yanısıra, siyasal taşmalı oyunlar da görülür: S. Scribble, N. F. Davin, J. N. McIlhvraith, C. Candisus, T. Bush, W. H. Fuller, W. A. Trameyn. 1880’lerden sonra ise gezginci tiyatro toplulukları ağırlık kazanmıştır: E. H. Mac Dovell Company, Tavernier Company, Mark, Brothers Company.

 

1. Dünya Savaşı’ndan sonra gezginci topluluklarının önemi yitmiş, onun yerini amatör tiyatrolar ile "küçük tiyatro" etkinlikleri almış; Hart House Theatre, M. Denison, D. C. Scott, B. Cooke, C. Aikin, L. A. MacKay gibi yazarları sunmuştur. Amatör tiyatro hareketi, H. Voaden’in Theatre Studio Group’u ile G. P. Ringwood gibi yazarların ortaya çıkmasına yol açmış; 1930’ların sarsıntılı yılları ise, eylem tiyatrosu ile işçi tiyatrosu hareketini doğurmuş; E. Harris; W. Francis ve W. E. Bicknell gibi yazarlar toplumcu tiyatronun sözcüleri olmuşlardır, ingiliz dili Kanada Tiyatrosu, 2. Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra yeniden canlılık kazanmış, The International Player, Peterborough Summer Theatre, Straw Hat Players ve Crest Theatre gibi topluluklar R. Davies, M. Dube, J. Gray, M. Moore, B. Sale gibi yazarları sunarken, Toronto’daki D. Moore yönetimindeki New Play Society, J. Coulter, A. Allan, M. Callaghan gibi yazarları, Toronto Workshop Productions ise, R. Salutin, C. Bolt gibi yazarları sunmuştur.

 

1957’de British Arts Council benzeri Canada Council’ın kurulması, Kanada Tiyatrosu’nundan yapısal değişiklikler getirmiş, çeşidi tiyatro etldnliklerini desteklerken, yeni kurum ve toplulukların oluşmasına da destek olmuş; bu doğrultuda, Manitoba Theatre Centre kurulurken, ülke çapında bölgesel tiyatrolar yaygınlaşmış, amatör tiyatro sayıları artarken kent tiyatroları gelişme göstermiştir.

 

1960’ların verimli yıllarında, pastoral oyunlarıyla J. Reaney, toplumsal eleştirileriyle G. Ryga ve J. Herbert yazar olarak öne çıkarken, Off-Off Broadway etkisinde Toronto Workshop Productions ile J. Herbert’in Garret Theatre’ı kurulmuş; ulusal benlik sorununu temel alan yeni tiyatro hareketi içinde Littiewood’un Theatre Workshop’unu örnek alan Theatre Passe Muraille ortaya çıkarak, C. Bolt, R. Salutin ve R. Wiebe gibi yazarlarla birlikte çalışmaya başlamıştır. K. Gass’ın 1970’te kurulan Factory Theatre Lab’i ise, G. F. Walker, L. Fineberg ve B. Wade, gibi yazarlarla işbirliğine girmiş; B.Glasco’nun 1971’de kurduğu Tarragon Theatre, D. French ve D. Freeman gibi yazarların oyunlarını sergilemiş; Toronto Free Theatre’da, Hendriy, J. Palmer, M. Kinch, M. Hollinsvvorth ve C. Bolt gibi yazarları sunmuştur. Vacouver’de The New Play Center, S. Rosen, T. Cone, T. Walmsley, H. Hardin ve B. Simons’la çalışırken, Alberta Theatre Projectts, Lunchbox Theatre ve Loose Moose Theatre Company gibi Calgary tiyatroları, J. Murrell, S. Pollock gibi yazarlara yer vermiştir. Montreal’den Fennario gibi yazarlar işçi sınıfının beklentilerini ele alırken Newfoundland’den M. Cook, yöresel bir ağızla ve şiirsel bir dille oyunlar yazmaktadır.

 

Fransız dili Kanada Tiyatrosu, 17. yüzyılın başlarında dinsel tarikatların, başlıcalıkla da Cizvit kurumlarının eddnlikleriyle ilk kez yer almış; ilk oyun 1727’ de bir Cizvit papaz tarafından yazılmıştır. 17. yüzyılda, gizem oyunları oynanırken, Corneille ve Racine’den de oyunlar oynanmakta; Yeni Fransa’nın soyluları ile üst orta sınıfın üyeleri üyatroya ilgi göstermekteydiler. 1780’de Les Jeunes messieurs Canadiens, 1789’da da Theatre de Societe kurulmuş; bunları 1812’de Jeunes Artistes, 1820’lerde Theatre Royal izlemiş.

 

Fransız dili Kanada Tiyatrosu, Moliere, ve Beaumarshais’yle okul düzeyinde sınırlı kalmış, ciddi tiyatro etkinlikleri hep İngiliz sahnesine akmıştır. 20. yüzyılın başlarında Kilisenin ve seçkinlerin desteğiyle Fransız dili Kanada Tiyatrosu’nda canlanma görülmüş; 1927’de Kanada’yı gezen S. Guitry yerli Fransız Kanada Tiyatrosu’nun geliştirilmesi çağrısında bulunmuştur. 1930’lardan sonra yerli dramada gelişmeler görülmüş; H. Gheon, G. Gelinas, F. A. Savard, G. Guevremont, R. Lemelin, G. Roy. M. Dube, P. Toupin, A. Hebert, F. Moreau, J. Ferron, F. Loranger, M. Tremblay ve J. Barbeau gibi yazarlar, Fransız dili Kanada Tiyatrosu’nun temsilcisi olmuşlardır. 1952’de dağılan Les Compagnons de Saint-Laurent topluluğunun yerini ise, Le Theatre du Nouveau Monde ile Theatre Club almıştır.

 

Tiyatro Ansiklopedisi

Aziz Çalışlar

Kültür Bakanlığı Yayınları

353-354

--------------------

Mısır Tiyatrosu

 

Mısır’da Batılı anlamda ilk tiyatro etkinlikleri Napoleon’un Mısır seferiyle birlikte General Menon’un kurduğu Cumhuriyet ve Sanatlar Tiyatro’sunda Fransız toplulukların verdikleri oyunlarla başlar. İskenderiye’nin tiyatro merkezi olduğu gibi bu dönemde Fransız toplulukları yanısıra, İtalyan toplulukları da oyunlar vermişler; opera ve kabare yer almıştır.

 

1847’de çıkan yasayla tiyatrolar düzene konmuş, Hidiv İsmail Paşa’nın 1869’da kurdurduğu tiyatro, Süveyş Kanalı’nın açılışıyla birlikte, Aida’yla (Verdi) açılışını yapmıştır. Mısır’da Arap Mısır tiyatrosu, İtalya’da eğitim görmüş olan Yakub Sanuh’un 1870’ de kurduğu tiyatroyla başlar. Gününde Hidiv tarafından “Mısır Moliere’i

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Danimarka Tiyatrosu

 

Danimarka Tiyatrosu’nun kökenleri 900’lerdeki ortaçağ dinsel törenlerine dayanır. Önce Latince oynanan bu dinsel oyunlar, 1100’den sonra anadille oynanmaya başlamış, oyunlar kilise dışına açık alanlara çıktıkça, laikleşerek ibret oyunlarından fars ve güldürülere dönmüş; gizem oyunları, öğretici farslar, ermiş oyunları, 16. yüzyıla kadar süre gelmiştir.

 

16. yüzyılda oyun yazarı sayısı az olmakla birlikte, H. J. Ranch gibi daha sonra Moliere’e örnek olacak komedya yazarları çıkmış; ibret oyunları yanısıra, şşenlik oyunları ile geleneksel şarkılı oyunlar yaygınlık kazanmış; ancak, öğretici oyunlar bağnaz kilise tarafından yasaklanmıştır.

 

1600’lerin insancıl halkçı tiyatrosunun yerini gösterişli barok tiyatrosunun aldığı dönemde konuk İngiliz ve Fransız topluluklarının oyunları yanısıra müzikli oyunlar ortaya çıkmış; şarkı, müzik ve baleyi bir araya getiren ve Kral ile Sarayı görkemleştiren bu oyunlar kısa zamanda yaygınlık kazanarak, 1655’te ilk Danimarka operasının (Arion, H. W. Lauremberg) yazılmasına yol açmıştır; bu arada M. Skeel gibi yazarlarca klasik Fransız komedyası etkisinde oyunlar yazılmıştır.

 

18. yüzyıl Danimarka Tiyatrosu, “Danimarka’nın Moliere’i

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...